17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 3 24 MART 2020 SALI 170/70 220/1 0 0 220/7 0 160/8 0 150/5 0 130/0 0 110/ 2 0 170/5 0 190/1 0 0 180/7 0 150/5 0 160/9 0 70/ 3 0 200/1 2 0 130/3 0 50/ 5 0 120/0 0 140/6 0 100/ 1 0 130/ 1 0 140/2 0 130/4 0 TARİHTE BUGÜN 1394: Timur, Diyarbakır’ı işgal etti. Yavuz Sultan Selim, 123 yıl sonra Çaldıran Meydan Savaşı’yla Diyarbakır’ı geri aldı. 1923: Mustafa Kemal Paşa, Time dergisine kapak oldu. İki aile hekimine İzolasyon odası dahi yok, şartları düzeltin virüs bulaştı sibel bahçetepe Koronavirüs salgınının ardından yoğunlukları her geçen gün artan aile hekimleri, koruyucu tıbbi malzemelerin eksikliği nedeniyle büyük risk altında. İzolasyon odalarının dahi olmadığını belirten hekimler, iki meslektaşında virüse rastlandığı ve önlem alınmadığı takdirde vaka sayısının artacağı uyarısında bulundu. İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kutbettin Demir, Koronavirüs Bilim Kurulu’nda branşlarında çok değerli hekimlerin olmasına karşın birinci basamak sağlık hizmetlerinin herhangi bir temsilcisinin olmaması nedeniyle yanlış kararların alındığını söyledi. Yurtdışından gelen yurttaşların, pasaportlarıyla başvurması sonucu aile hekimlerinden 14 gün rapor alarak kendilerini evlerinde izole edeceklerinin ilan edildiğini anımsatan Demir, evde kalması gereken riskli grupların “Durum Bildirir Sağlık Raporu” için Aile Sağlığı Merkezi’ne (ASM) yönlendirildiğini belirtti. Demir, şöyle konuştu: “Riskli gruptaki vatandaşlarımızı evde tutmamız gerekirken en riskli kurumlara, sağlık tesislerine başvuru sayısını artırmış olduk. Yurtdışı çıkış öyküsü olmayan iki aile hekimi meslektaşımızın koronavirüs testlerinin pozitif geldiği bilgisini üzülerek aldık. Gereken önlemler alınmazsa bu rakamın hızla artacağını tahmin ediyoruz. Koronavirüs Bilim Kurulu’na bir aile hekimliği akademisyeni hocamızın ve sahada aktif görev alan bir aile hekimi meslektaşımızın eklenmesini, basit tıbbi malzemelerin hızlıca temin edilmesini, aile sağlığı merkezlerinde fiziki şartların hızla düzeltilmesini talep ediyoruz.” Adana’da 78 yaşındaki Nusret Döven, parka gitti. Yaşlı adam, kızı ve mahalle muhtarı tarafından evine götürülmek istenince direndi. İkna edilerek evine götürülen Döven, gazetecilere de tepki gösterdi. KARANTİNA FİRARİLERİ SON ANDA ENGELLENDİ İstanbul Taksim İlkyardım Hastanesi’nde karantina altındaki bir kadın, hastaneden kaçtı. Polis, hastayı birkaç yüz metre uzaklıkta yakaladı. Karantinadan kaçan kadın, olay yerine gelen ambulansla yeniden hastaneye götürüldü. Evinde yakalandı Ankara’da zatürree şikâyeti nedeniyle Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’ne giden, ismi açıklanmayan bir kişi, doktorlar tarafından koronavirüs şüphesi nedeniyle karantina altına alınmak istenince hastaneden kaçtı. Polis, kaçan kişiyi evinde yakaladı. UYMAYANA EV HAPSİ Karabük’te yurtdışından gelen iki kişinin koronavirüs bulaşıcı hastalığı ile mücadele kapsamında tedbir amaçlı 14 günlük karantina süresine uymadıkları belirlendi. G.Ü. ve S.Ü. hakkında mahkeme ev hapsi kararı verdi. ASM’ye gidiyorum ‘65 yaş yasağını böyle deldim’ İstanbul’da yaşayan ve ismini vermek istemeyen bir aile hekimi yaşananları gazetemize anlattı. Dükkânlardan bozma, sağlık altyapısı olmayan binalarda hizmet verdiklerini kaydeden aile hekimi, salgının yaşandığı bugünlerde üstüne bir de maske, eldiven, el dezenfektanı bulamama gibi sorunların eklendiğini ve problemlerin giderek arttığını söyledi. “ASM’lerde izolasyonlu odalar dahi yok” diyen aile hekimi, salgın döneminde hasta sayılarının arttığına dikkat çekerek “Merkezi hastane randevu sisteminden randevu tanımlayıp ‘Aile sağlığı merkezine gidiyorum’ diyerek eften püften şeylerle dışarı çıkıyor. Güvenlik görevlileri sorunca randevularını gösteriyorlar. 65 yaş üstü yasağını böyle deldim diyen hastalara rastlıyoruz” diye konuştu. ÇAĞLAYAN Hâkimde Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda, 17. Ağır Ceza Mahkemesi karantinaya alındı. Mahkemede görev yapan bir hâkimin ilk kısa ko koronavirüs ronavirüs testinin pozitif çıktığı öğrenildi. Yaşanan bu gelişmenin ar dından 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevli hâkimler ve mahkeme personeli karantinaya alındı. Mahkeme kalemi kapatıldı ve dezenfekte edildi. Geçen hafta da 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde bir hâkimin eşin de koronavirüs çıkmasının ardından mahkeme kapatılmış ve mahkeme personeli tedavi altına alınmıştı. İstanbul Adalet Sarayı’ndaki tedbirler kapsamında adliyeye gelen yurttaşların ateşleri ölçülüyor. l İSTANBUL Van’da da banklar toplandı. onları Terk etmeyin Türk Edebiyatı Türkçe Edebiyat 2 Şükrü Erbaş’ın 22 Mart günü tamamını yayımladığım yazısını bir kez daha yayımlamam olanaksız. Bir şair ve yazarın “Bir yüzü edebiyat bir yüzü etnisite olan bıçak ağzı”ndan söz etmesi çok şaşırtıcı. Saçmanın doruklarında gezinen bir cümle: “Bizim etnik aidiyetimizi sadece yazdığımız dil belirleseydi, ilk kitapla o dilin milliyetine geçiveririrdik.” Saçma, çünkü: 1 Yazarın yazdığı dil, onun etnik aidiyetini belirlemez. Yazar ödünç dille de yazabilir. 2 “Ethnie” = “Budun, kavim” anlamına gelir. 3 “Ethnique” = Budunsal = Kavmi, 4 “Ethnicité” = Etniklik = Bir buduna (kavme) ait olma durumu. Etnik gruplar, gerçek ya da farazi (varsayımsal) bir ortak geçmişe dayanarak başka etnik toplulukları ötekileştirirler. Ötekileştirici niteliğiyle etnisite birleştirici nitelikli ulusçuluğun tam karşıtıdır. Birleştirici ulusun içinde birden çok etnik topluluk olabilir. Etnik dilde ya da ulusal dilde yazmak yazarın tercihine kalmıştır. Ulusal dilde yazmak etnik yazarın kimliğini değiştirmez. HHH Şükrü Erbaş’ın birbiriyle çelişen iki cümlesini aktaralım: 1 “Bizim ön kabulümüz, edebiyat yapılan dilin, doğrudan kişinin etnik kökenini, anadilini işaret ediyor olmasıdır.” (Yanlış!) 2 “Biz biliyoruz ki etnik kökenimiz ne olursa olsun, hangi dilde edebiyat yapıyorsak, yaptığımız edebiyat o dile aittir. (Doğru!) // Ancak bu, o dille edebiyat yapan kişiyi o dilin milliyetine ait kılmıyor.” (Yanlış!) Birinci cümle ile ikincisi çelişiyor ve saçma, çünkü: Yazarın yazarken kullandığı dil, elbette onun milliyetini, etnik kökenini ve anadilini işaret etmez. Ulusal devletlerde (kimlikte ve pasaportta yazan) milliyet ile etnik köken örtüşmeyebilir. Yazdığı dil, yazarın etnik kökenini göstermez ve onu değiştirmez.. Bu denli basit bir doğrunun bir yazar ve şairi şallakmallak etmesi çok şaşırtıcı. Milliyet, alınlarda değil, kimlik begesinde ve pasaportta yazar. HHH Şükrü Erbaş, yukarıya alıntıladığım 2 numaralı çelişkinin devamında şöyle yazıyor: “Yaşar Kemal Türk edebiyatının bir doruğudur, ancak bu, Yaşar Kemal’in Kürt olması gerçeğini değiştirmemiştir.” Hay Allah! Yaşar Kemal Türkiyedir (Eksik Parça Ya yınları) adlı kitabım yeni yayımladı. Yaşar Kemal söyleşilerinde Kürt kökenli olduğunu söylerdi. Böyle bir cümle benim kitabımda da var. Ama Yaşar Kemal’in “Benim Türkçe yazdığıma, Türk yazarı sayıldığıma bakmayın, ben halis Kürt’üm!” diye yazdığına, söylediğine tanık olmadım. Yabancı basında, Yaşar Kemal hakkında zaman zaman Kürt kökenli Türk yazar olduğu yazılmıştır. Yazılmıştır, zira kitaplarını Türklerin dilinde yazmıştır. HHH Bu türden yazarların derdi dilsel ya da yazınsal değil, düpedüz siyasal. Bazı duygusal eziklikten kaynaklanan şovenleşmiş bir itiraz. Bu, Kürt kökenli olup Türkçe yazan bazı şair ve yazarlarda görülüyor. Kürtler egemen bir devlet kursalardı, dilleri egemen olur, her dil gibi güzel olan Kürtçe de yazarlardı. Kürtçe yazan şairler, TC vatandaşı olsalar da Kürt şairi sayılıyor. Kürt kökenli olduklari için değil, Kürtçe yazdıklar için. Selim Temo iki ciltlik, 1526 sayfalık bir Kürt Şiiri Antolojisi (Agora Kitaplığı, 2007) yayımladı. Selim Temo’nun antolojiye yazdığı önsöz çok önemlidir. 1200 yıllık Kürt şiir geleneğini kapsayan antolojide kökeni ne olursa olsun sadece Kürtçe yazan şairler yer alıyor ama Türkçe yazan Kürt kökenli şairlere antolojide yer verilmemiş. Selim Temo’nun antolojisi Şükrü Erbaş’ın yazısının ne denli temelsiz olduğunu kanıtlamakta. HHH “Türkçe Edebiyat (şiir, roman)” türünden fanteziler köklü bir ötekileştirici duygu ve saplantıdan kaynaklanıyor. Bu formül yazın alanında kullanılıyor ama resim, müzik, sinema alanlarında nasıl olacak? Yılmaz Güney, soyadının Pütün olduğu dönemden itibaren, Nihat Ziyalan’la birlikte, en yakın arkadaşımdı. Ülkemizin ilk “sineast”ıdır. Filmlerinin yönetmeni, senaristi, oyuncusu olduğu, montajı yönlendirdiği ve müzik seçimine katıldığı için bir “sineast”tır. Aynı zamanda öykü yazarı ve ödüllü romancıdır. Kitaplarını Türkçe yazmıştır. Kürt kökenlidir ama Türk edebiyat ve sinemasının önemli bir üyesidir. Gençlik öykülerinden oluşan kitaba da ben önsöz yazdım. HHH Haaa, etnisite mi? Artık bu türden konularda genetik bilimi var. Kimse kökeninden emin olamaz! 27 Mart Cuma yazımı bekleyin. Bankları topladılar İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı yeni genelge ile 65 yaş ve üzeri kişilere sokağa çıkma yasağı getirilmesinin ardından İstanbul’da vatandaşların yasağı dinlemediği görüldü. Bahçelievler Belediyesi zabıta ekipleri gün boyu sokaklarda gezerek anons yaptı. Zabıta ekipleri, vatandaşların dışarıda oturmaya devam etmesi üzerine parklarda bulunan bankları kepçeler yardımı ile kaldırdı. Minibüse almadılar İçişleri Bakanlığı’nın 65 yaş üzeri ve kronik rahatsızlığı olanlara yönelik sokağa çıkma kısıtlamasının ardından İstanbul’daki minibüs şoförleri yurttaşları araçlarına almamaya başladı. Karar kapsamında 65 yaş üstü yurttaşlar, Pendik’te ve PendikKadıköy hattında çalışan minibüslere binemedi. Seyyar satıcı yasağı Edirne Belediyesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında başka şehirlerden gelen seyyar satıcıların kente girişini yasakladı. l EDİRNE / DHA Vedat ArIK İstanbul’da Maçka Parkı’nda yaşayan çok sayıda hayvan duyarlı insanların getirdiği mamalarda doydu. Koronavirüs, hayvanların hayatını da etkiledi. DW Türkçe’ye konuşan veterinerler ve hayvan hakları temsilcileri, son günlerde sokağa terk edilen ve barınağa verilmek istenen evcil hayvan sayısında artış olduğu belirtiyor. Veteriner hekim Mert Dağlıkoca, Covid19 ile evcil hayvanlardaki koronavirüsün çok ayrı şeyler olduğunu şöyle anlatıyor: “Dünyada dört tip koronavirüs grubu var. Kedi ve köpeklerde olan yine kendilerine özel koronavirüslerdir. Kedininki kendisine özeldir ve köpeğe geçmez, köpekteki de aynı şekilde kediye geçmez. Hayvandan insana bulaşan koronovirüs evlerimizdeki kedi köpek gibi memeli hayvanlardaki değil, doğadaki yarasa gibi bazı vahşi hayvanlarda bulunan koronavirüslerdir.” l DW DSÖ Direktörü Ghebreyesus uyardı: Atağa geçme zamanı Salgın dünyada ivme kazandı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, koronavirüs salgınının ivme kazandığı yönünde uyarıda bulundu. Ghebreyesus, düzenlediği dijital basın toplantısında, “Kayıt altına alınan ilk vakadan 100 bininci vakaya ulaşmak 67 gün sürdü, ikinci 100 bin vakaya ulaşmak 11 gün sürdü ve üçüncü 100 bin vakaya ulaşmaksa 4 gün sürdü” diye konuştu. Tedros, “Ancak bizler durumu çaresizce izleyen seyirciler değiliz. Küresel salgının gidişatını değiştirebiliriz” dedi. ALMANYA VE G. KORE’DE YAVAŞLADI Almanya’da önümüzdeki en az iki hafta boyunca aynı evde yaşamayan ya da iş nedeniyle bir arada bulunmayan ikiden fazla kişinin açık havada bir araya gelmesi yasaklandı. Ancak doktora, alışverişe veya işe gitmek mümkün olacak. Kurallara uymayan vatandaşlara ceza verilecebileceği belirtildi. Almanya Halk Sağlığı Enstitüsü Başkanı Lothar Wieler, koronavirüs salgınında ya şanan artışın, sosyal mesafe önlemleri sayesinde ilk kez durağan bir döneme girdiğini belirtti. Ülkede 26 bin 159 vaka ve 106 ölüm görüldü. 93 yaşında yendi Güney Kore’de de sık yapılan testler sonuç getirdi ve son 4 haftadaki en az vaka görüldü. 93 yaşındaki kadın, 13 günlük tedavisinin ardından iyileşti. Yurtdışındaki öğrenciler geliyor Koronavirüs önlemleri kapsamında uçuşlar durduğu için Türkiye’ye dönemeyen yurtdışındaki öğrenciler getirilmeye başlandı. İngiltere’den 348 öğrenciyi taşıyan ilk uçak geldi. Erasmus programları kapsamında İrlanda’ya giden 305 öğrenci de Sivas’a getirilerek karantinaya alındı. Koronatonik Koronavirüse iyi geldiği söylentisi üzerine kininli tonik içecekler piyasada tükendi. MUSTAFA ÇAKIR Sıtmanın ilacı olan kininin, koronavirüs tedavisinde etkili olduğu söylentisinin yayılması üzerine yurttaşlar, içerisinde az miktarda kinin olan tonik almak için marketlere akın etti. Bir içecek firması tarafından üretilen tonikler marketlerden koli koli alındı. Marketlerde tonik kalmadı. Market yetkilileri, “Her zaman öyle çok satılan bir içecek değildi. Ancak iki gün içerisinde gelenler koli koli alıp gittiler. Kalmadı. Biz de bir anlam veremedik” dedi. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi, eczacı kökenli CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, sosyal medyada dolaşan, doğruluğu teyide muhtaç bilgilerle, koruyucu etkisi bilimsel otoritelerce doğrulanmamış ilaçlar ve ürünlerin bilinçsiz ve gereksiz bir şekilde kullanılmaması gerektiğini vurguladı. Bulut, içerisinde etkin madde olarak kinin bulunan ilaçların, eczanelerden toplatıldığını, şu anda sadece ilacın normal endikasyonunda raporlu olanlara kırmızı reçete ile verildiğini kaydetti. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle