17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 3 13 MART 2020 CUMA 210/6 0 200/1 4 0 210/9 0 190/9 0 190/4 0 160/5 0 90/1 0 210/6 0 270/1 2 0 200/1 4 0 180/8 0 200/1 3 0 100/5 0 170/1 8 0 120/6 0 70/3 0 120/5 0 240/1 1 0 100/6 0 160/7 0 190/5 0 170/7 0 TARİHTE BUGÜN 1781: Alman kökenli İngiliz astronom William Hershel, Uranüs gezegenini keşfetti. 1899: Atatürk, 1283 yaka numarasıyla Harp Okulu’nun piyade sınıfına yazıldı. İTEN ITENE Yunanekipleri göçmenleri durdurup geri yolluyor, Türk Sahil Güvenliği kurtarıyor. Önceki gün ise Yunan sahil BIBERLI Yunanistan güvenlik güçleri, sınırda rüzgârın yön değiştirmesi üzerine, askeri bir FAN aracın arkasına monte ettiği fanı çalıştırmaya başladı. Yunan güvenlik güçleri, attıkları gazın kendilerine dönmemesini ve daha fazla sığınmacıya ulaşmasını amaçlıyor. güvenlik botu, Türk karasularını ihlal edince geri sürüldü. Türkiye’nin göçmenlere müdahale etmeyeceğini açıklaması ile birlikte göçmenlerin Avrupa’ya geçiş umudu sürüyor. Aralarında kadın ve çocukların da olduğu göçmenler, İzmir ve Muğla’dan denizyoluyla Avrupa’ya geçmeye çalışırken Yunan sahil güvenlik ekiplerince durduruluyor. Geçen pazartesi günü sabah saatlerinde Dikili sahilinden lastik botla denize açılan bir grup göçmen, Yunan sahil güvenliği tarafından Türk karasularına geri itildi. Madra Çayı açıklarında tespit edilen 7’si erkek, 9’u kadın ve 19’u çocuk olan 26’sı Afganistan ve 9’u Kongo uyruklu 35 göçmen, Sahil Güvenlik botuyla kıyıya getirildi. Öte yandan aynı gün bir grup göçmen bu kez, İzmir’in Menderes ilçesi kıyılarından denize açıldı. Yunan ekiplerinin geri ittiği göçmenler, Özdere açıklarında tespit edildi. Türk Sahil Güvenlik botu tarafından kurtarılan 21’i Kon go, 13’ü Orta Afrika Cumhuriyeti, 5’i Somali, 2’si Suriye ve 1’i Angola uyruklu olmak üzere 42 göçmen de kıyıya getirildi. Geçen gün ise Muğla’nın Bodrum ilçesi kıyılarından denize açılan ve yine Yunan kuvvetlerinin geri ittiği lastik bottaki Afganistan uyruklu 8 yetişkin erkek göçmen, Türk Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı. Kıyıya getirilen tüm göçmenler kimlik tespit işlemi sonrası il göç idaresi müdürlüğüne teslim edildi. Muğla’nın Bodrum ilçesinde ise sabaha karşı Yunan sahil güvenlik botunun, Türk karasularını ihlal ettiği saptandı. Bunun üzerine harekete geçen Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, botu çıkarmak için çalışma başlattı. Yunan sahil güvenlik botu, Türk Sahil Güvenlik botu tarafından sürüldü. Bu sırada iki bot arasında sürtme yaşandı. Yunan sahil güvenlik botu, Türk karasularından çıkarıldı. l İZMİR/Cumhuriyet Bir sığınmacının cesedi 12’Sİ HÂLÂ bulundu ARANIYOR Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı Sarıçimen Köyünde şubat ayında kaybolan 13 mülteciden birinin cansız bedeni bulundu. Van Valiliği’nin daha önce olumsuz hava koşullarını gerekçe göstererek arama kurtarma çalışması başlatmaması üzerine aramayı sürdüren İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, bulunan cansız bedenin 8 Şubat’ta kaybolan mülteciye ait olduğunu açıkladı. İHD Van Şubesi’nin verdiği bilgiye göre, Van Eğitim Ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırılan sığınmacının ismi, kimlik tespit çalışmalarının ardından açıklanacak. Geriye kalan 12 mülteciyi ise İHD ve Vanlıların arama çalışmaları sürüyor. l Haber Merkezi AİLE İÇİ TECAVÜZ Anne kız kaçıp şikâyetçi oldu Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde lise öğrencisi E.E.’ye (16) dayısı B.E’nin (34) cinsel istismarda bulunduğu öne sürüldü. Anne N.E, ailesinin ölüm tehditleri nedeniyle kızıyla Ankara’ya kaçarak kardeşi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. N.E., “‘Telefonla arayıp şikâyetinizi geri çekin, yoksa öldürürüz sizi’ diyorlar. Tek istediğim, kardeşimin adalete teslim edilmesi” dedi. Anne N.E., “Annem, ‘Kapatalım bu konuyu, millete rezil olduk, getir kızı burada evlendirelim, kapatalım konuyu” diye konuştu. N.E., “Kızım çok kötü şeyler yaşadı. Başına gelenlerden dolayı sürekli ağlıyor. Devletin bize sahip çıkmasını ve suçlunun cezalandırılmasını istiyorum” dedi. l DHA Zanlı rol yapıyor Hint Okyanusu’ndaki gemide kaptan Ekşi’yi öldüren Ergin A., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kaptan Bora Ekşi 45 yaşındaydı. Ergin A. Geminin Sri Lanka’ya ulaşmasının ardın dan şüpheli Ergin A. gözaltına alınmıştı. Türkiye’den gönderilen polislerden olu şan özel ekibe teslim edilen şüpheli İstanbul’a getirildi. Hint Okyanusu’nda Türk bayraklı “İnce Karadeniz” adlı yük gemisinin kaptanı Bora Ekşi’yi 20 Aralık’ta kamarasında bıçaklayarak öldüren, 6 gemi personelini yaraladıktan sonra yakalanan şüpheli Ergin A. “kasten öldürme” suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Şüphelinin polise verdiği ifadesinde “Onu İngiliz donanmasının kaptanı olduğu için öldürdüm” dediği öğ renildi. Ancak polis, şüphelinin akli dengesi bozuk imajı vermek için bu şekilde ifade verdiğini değerlendiriyor. Ergün A’nın, 22 yıllık kaptan Bora Ekşi’yi 10 Kasım’da gemide siren çalarak Ata’ya saygı duruşu yaptırdığı için öldürdüğü iddia edilmişti. ‘Sürekli kavga ediyordu’ Görgü tanıklarına göre gemi kaptanı Ekşi, gemide yağcı olarak çalı şan Ergin A.’nın dengesiz hareketleri ve sürekli arkadaşlarıyla kavga etmesi üzerine durumu çalıştığı şirkete bildirmişti. Şirket Ergin A’nın ailesini arayarak daha önce ilaç kullanıp kullanmadığını sormuştu. Ergin A’nın ailesinin arandığını öğrenmesinin ardından gemi kaptanını kamarasında öldürmüştü. Saldırgan, kendisini durdurmaya çalışan 6 personeli de yaralamıştı. n DHA AYM, Yeni Akit gazetesinin küfrünü basın ve ifade özgürlüğü saydı Gezen’e küfre ‘yerme’ dedi Anayasa Mahkemesi (AYM), tiyatro ve sinema sanatçısı Müjdat Gezen pez...k” dedi. Gezen, “pez...k” ifadesinin küfür değil, Azerice “yol gösteren” anlamında oldu hakkında “pez...k” ifadesini ğunu savundu. Bunun üzerine kullanan Yeni Akit gazetesinin Yeni Akit, “Pez...nk’ Müjdat ve 3 kuruş tazminata mahkum ‘Küfürbaz’ Yaşar’a tepki yağıyor” edilmesi nedeniyle ifade ve başlıklı bir haber yayımladı. Ba basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Müjdat Gezen kırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Müjdat Gezen’in açtığı da 2015 yılında Uğur Dündar’ın sun vada Yeni Akit’i 3 kuruş manevi tazmi duğu Halk Arenası programına katılan nat ödemeye mahkum etti. Akit, bu ka Müjdat Gezen ve ilahiyatçı Yaşar Nu rarı AYM’ye taşıdı. ri Öztürk, haklarında “ezana saygısızlık AYM, Yeni Akit gazetesinin basın ve yapıyor” iddiasına ilişkin açıklamalarda ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hük bulundu. İktidara yakın basının, prog metti. Kararın gerekçesinde şu ifade ramda kapalı bardaklarda içki içildiğini ler kullanıldı: “Davacının kullandığı ifa yazmasına tepki gösteren Gezen, “Ulan delerin davacıya yönelik olarak kullanıl siz kimsiniz de bizi sorguluyorsunuz? masının, davacının şeref ve itibarını he (...) Diyelim ki içki içiyor, sana ne lan def aldığı açıktır. Haberin bütününe ba kıldığında başvurucunun davacıyı doğrudan ve keyfi biçimde hedef aldığı söylenemez.” Yeni Akit’in yayımladığı haber ile Müjdat Gezen tarafından sarf edilen ve kamuoyunun tepkisini çeken bir ifadeyi tekrarlayarak davacıyı kendisinin kullandığı üslupla yermeyi amaçladığı savunulan kararda, “Yerme, karşısındaki kişiyi tahrik etmeyi ve kıştırtmayı amaçlayan bir ifade ve toplumsal eleştiri türü olarak karşımıza çıkar. Bu ifade türünün kullanımına karşı tazminata hükmedilmesi, demokratik toplumların olmazsa olmazı olan kamusal sorunların serbestçe tartışılmasında oldukça önemli rol oynayan yerme niteliğindeki ifade biçimleri üzerinde caydırıcı etki yapabilir” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet Şu mektepler olmasaydı (1)… Bay Milli Eğitim Bakanı’nın “Liseden dört işlemi bilmeden mezun oluyorlar” dediğini okuyunca aklıma Emrullah Efendi’nin şu çok iyi bilinen sözü geldi: “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim.” Bu yazıyı yazmaya karar verince, adını bildiğimiz şu adam kimdir diye merak edip araştırdım. Meğer Emrullah Efendi, “Osmanlı eğitimcisi, siyasetçi, felsefeci. II. Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nezareti görevine getirilen, yakın geçmiş Türk eğitim hayatının önemli şahsiyetlerinden birisi; İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde etkin bir isimi” imiş. HHH Bunu öğrenince, Emrullah Efendi’nin mizahi bir değer kazanan cümlesinin bilinen anlamı dışında bir anlamı olması gerektiğini düşündüm: Bir yanda mahalle mektepleri, medreseler; öte yanda Cumhuriyet dönemi anlamında okullar var. Cumhuriyet’in Tevhidi Tedrisat devriminden önceki “öğretim ikiliği” dönemi… Bunun üzerine Emrullah Efendi’nin o cümleyi alay edilen, matrak geçilen anlamda söylemiş olamayacağını düşündüm: Emrullah Efendi’nin o cümleyi “Şu mahalle mektepleri olmasaydı” anlamında söylediğini düşünüyorum. Ve o zaman, Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey’in zulamda bekleyen metni geliyor aklıma; Bir Zamanlar İstanbul’unda (1) tasvir edilen mahalle mektebi: HHH “Çocukların sokak yaramazlıklarının başlıca sebebi okullarımızın intizamsızlığı idi. Çünkü sübyan mekteplerinin çoğu vakıftı. İmamla beraber Kur’anı Kerîmi ezberlemiş, hafız olmuş olan öğretmenler idare ederlerdi. Ama hafız olamamış öğretmenler de babalarından kendilerine geçen öğretmenliği, başlarına bir sarık sarmak suretiyle yaparlardı. Bu sübyan okullarının kalfa adı verilen iki de öğretmen yardımcısı vardı. Bu kalfalar da geçindirilmek için kayırılmış cahil kimselerdi. Bunlar, zengin çocuklarını yüz vermekle yüzsüz, fakir çocuklarını da hırpalayarak, hakaretler ederek arsız ederlerdi. Kalfalar, hafta başı olan cumartesi günleri haftalıklarını almaktan başka bir şey düşünmezlerdi. Haftalıklarını getirmemiş çocukları sıkıştırırlar, bu yüzden başları ağrıyan ana baba ne yapıp yaparak kalfaların haftalıklarını temin ederlerdi. Çocuklar okusa da olurdu okumasa da.. Okula gidiyordu ya bu yeterdi. Hoca ve Kalfalar çocukların dersleri ile fazla da ilgilenmezlerdi.. Yalnız her çocuk okula getirildiği gün ana ve babası öğretmen hocaya: ‘Eti senin kemiği benim’ dediği için yaramazlık yapan çocuk hemen falakaya yatırılırdı. Falakada çocuğun ayaklarını iki kişi tutar, hoca veya kalfa kızgınlığını giderinceye kadar kızılcık değneğini yapıştırıp dururdu… Çocuklar ağlar, feryat eder ama acıyan yok. İş bitince topallaya topallaya gider yerine otururdu. Sübyan okullarında kulağı çekmek, şamarlamak, falakaya yatırmak âdet haline gelmiş olduğundan, gelişmiş çocuklar artık dayaktan yılmaz, azarlanmaktan utanmaz olurlardı. Bunların işi gücü nasıl bir yaramazlık ve arsızlık yapacaklarını düşünmekti, kendilerinden küçük olanlara da bu yolu gösterirlerdi. Okulların çoğu bir katlı bina idi. Dört taş duvar ve toprak bir oda... İçinde sıra sıra dizilmiş rahleler... Çocuklar bu rahle önünde karşılıklı, evlerinden getirmiş oldukları minderler üzerine otururlardı, öğretmenin yeri köşede idi.. Başucunda uzun bir sırık ile değnekleri asılı dururdu. Sırıkla oturduğu yerden çocukları dövebilirdi. Kalfalar da birer köşede otururlardı. O zamanlar çocukların hava almaya bahçeye çıkmaları âdet olmadığından, yüzlerce çocuk sabahtan akşama kadar kafese tıkılmış kuşlar gibi tıkılı kalırlardı. Hep çıkma saatini beklerlerdi. Dışarı salıverildikleri zaman da ortalığı velveleye verirlerdi. Bazı aileler çocuklarını haylazlıktan kurtarmak için beş, altı yaşında iken esnaf yanına verirlerdi ve tabii cahil kalırlardı. Bir de babalarımız çocukların terbiyesini diz çöküp utangaç bir halde oturmalarında gördüklerinden meselâ on beş yaşına gelmiş bir çocuk, konuşmalara karışır da bir soru sorarsa: “Büyüklerin sözüne karışılmaz” diye bir de azar işitirdi. Bundan dolayı da kocaman birer delikanlı olan gençler iki kelimeyi bir araya getirip konuşamazlardı.” HHH Zavallı Emrullah Efendi’nin “Ah olmasaydı!” dediği mektepler işte bu okul olmayan mekteplerdi. (Bitmedi.) (1) Tercüman, 1001 Temel Eser, s.1415 İSTANBUL DEPREMINİN BILANÇOSU 6.7 milyonu etkiler Boğaziçi Üniversitesi’nden Gülüm Tanırcan, “İstanbul depreminden 6.7 milyon kişi etkilenebilir. Ekonomik kaybın 90120 milyar dolar arasında olması öngörülüyor. Deprem sonrası ise 30 milyar dolar civarında bir maliyet öngörülmektedir. Bunlar acil durum, müdahale ve yeniden inşaat yapım çalışmalarına yönelik harcamalar için kullanılacak” dedi. Büyükçekmece Belediyesi “Deprem Riski ve Riskin Azaltılmasına Yönelik Çalışmalar” adlı seminere ev sahipliği yaptı. Seminerde konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden Gülüm Tanırcan, Türkiye’de yapı denetimi eksikliği olduğunu ve tasarımların depreme yönelik yapılmadığını söyledi. Tanırcan, ülke genelindeki tüm binaların güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. l İç Politika METROBÜS KAZA YAPMIŞTI Şemsiyeli saldırgana 11 yıl Kadıköy’de 23 Eylül 2016 tarihinde şemsiyeyle saldırdığı metrobüs şoförünün kaza yapmasına ve 17 kişinin zarar görmesine yol açtığı iddia edilen sanık, “silahla kasten yaralama”, “kamu malına zarar verme” ve “olası kastla mala zarar verme” suçlarından 11 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca mahkeme, sanık hakkında yurtdışına çıkış yasağı koyarak adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verdi. Mahkeme, olayda kullanılan şemsiyeyi silah saydı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 23 Eylül 2016’da Avrupa yakasından Anadolu yakasına giden metrobüsün, Acıbadem durağında yoldan çıkarak kaza yaptığı belirtilmişti. Kazanın, sanık Murat Akbulut’un metrobüs şoförü Recai Türkoğlu’na şemsiyeyle vurması sonucunda meydana geldiği aktarılan iddianamede, olayda 17 kişinin zarar gördüğü ifade edilmişti. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle