17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 12 MART 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Polisin attığı gaz fişeğiyle başından vurulan Berkin Elvan ölümünün 6. yılında anıldı Ayrıntılar İnsanlığın korkacağı esas virüs siyasal İslamdır! Şevket Kazan öldü. İki tip tepki vermek gerekir bu tür siyasal kimliklere: Ya insanlığa yaptıkları katkılar için saygıyla anılırlar veya lanetlenirler. Bugün Hitler nasıl anılıyor örneğin? Herhangi bir kimse Hitler’den, onun partisinden olumlu söz edebilir mi? Şevket Kazan tipik bir siyasal İslamcıydı. Öyle davrandı hep. Maalesef hesap vermeden öldü. Şevket Kazan ideolojik bir isimdir. Türkiye’deki siyasal İslam hareketinin önde gelen kuramcılarından, uygulayıcılarından biridir. Gerici örgütlerde görev yapmış biridir. Sivas Katliamı davasında katillerin avukatlığını yapmıştır. Sola düşmandır. Açlık grevi yapanlar için “Ben biliyorum, onlar gizli gizli yiyorlar” diyebilmiştir. Anlayacağınız; insanlığın kanını emen dinci siyasal yapının tipik kahramanıdır. Türkiye’de oluşan yapay kutuplaşma, insanları olduğundan farklı kimliklerde davranmaya itiyor, giderek içerikten/ilkelerden yoksun siyasal birlikteliklere zorluyor. Oysa bugün ortaya çıkan tablo, tam da zoraki seçeneklerle çözüm aramanın ne denli yanlış olduğunu belgeliyor. Kazan’ın izinden giderek yol bulmak mümkün değildir. Onu ardından hayırlı anan her kim varsa mücadele etmek gerekir. İnsan yakanların avukatlığına soyunan birine sevgi, saygı besleyen biri, yarın eline benzin alıp aynı eylemi yaparsa şaşırır mısınız? O halde? Kimle ittifak yapıyorsunuz, kimle muhabbet halindesiniz bilmekte yarar var! Hükümet ayrıdır, yurttaş ayrıdır Türkiye gericiliğin bedelini ağır ödeyecek, her olayda, her an. Suriye bataklığına girip, fetihçi anlayışla yola çıkıp, Rus devlet başkanının kapısında bekler hale gelmek çok üzücü. Yalnız basında, siyasette görülen şu tavra katılmıyorum: “Bu görüntüler hoş değil ama hepimiz aşağılandık. Görüntüleri paylaşmayalım bu milli meseledir” deniyor. Soru şu: Suriye konusunda baştan beri uyarı yapan bizler, neden hükümete ve başkanına yapılan muameleyi üstümüze alınıyoruz? Cihatçılarla kol kola olma kararını kim verdi? Türkiye’yi bilmediği topraklarda savaşa kim sürükledi? Başka ülkeye rejim ihraç etmeye kim kalktı? Dahası, milyonlarca insanı göçe zorlayarak sığınmacı krizini kim yarattı? Şahsen benim tüm bunlarda hiç payım yok. Neden hükümetle kendimi özdeş tutayım? Ben bu ülkenin ötekisiyim ve bedelini ödüyorum. Bir kez milliyetçilik zehri bünyeyi zerk edilince kişi körleşiyor, yanlıştır bu. Siyasal İslamcılarla yan yana anılmak için ne yaptım söyler misiniz? Bu soruyu herkes sormalı kendine! Ya hekimler ya imamlar! Dünya ürkütücü bir virüsle boğuşuyor. Bizde virüs bulgusunun açıklandığı gün insanı kuşkuya düşürüyor. Hani derler ya, o kadar çok vukuatları var ki: “Allah bir deseler inanmam” diye düşünüyor insan. Yeterli hazırlık yapıldığına, doğru testlere sahip olduğumuza, sağlıklı bilgilendirme olduğuna inanmak güç. Bedelini ödeyeceğiz elbette. Sorunun aslını tartışmak için bu zemini kullanmak lazım. Bu ülke tarikatlara, cemaatlere, Diyanet’e milyarlar harcıyor. Soruyorum; bu adamlardan hangisinin zerre faydası var topluma, insanlığa? Kaynaklar boşa harcanıyor. İmam yetiştirmenin boş iş olduğu, yaratana avuç açarak bir yere varılamayacağı kanıtlarıyla ortada işte! Devam edelim: Bu ülkenin sağlık çalışanları güvencesiz, her an tehdit altında, üniversiteler çökmüş ve bilimden uzak, sağlık piyasalaşmış, yani tablo felaket. Acil servislerde dövülen hekimler her gün haber oluyor. Öldürülenler de cabası. Şu halde, böyle bir toplumdan ne bekleyeceğiz? Bu da gericiliğin ürünü işte. Sonuç; ülkenin imama hiç ihtiyacı yok ama yetişmiş hekime susamış haldeyiz. Karar zamanı. Esas virüs Şevket Kazan’la başladık, oradan yürüyelim. Siyasal İslam insanlığın kanını emen esas virüstür. Bilime, sanata, kadına her şeye düşman garip bir dindir bu. Sadece paraya, çıkara tapanlardan oluşan bir din. Bunlarla yan yana gelen herkese bulaşır ve öldürür. Dün Sivas’ta ne idiyseler, bugün de öyledirler, yarın da öyle olacaklar. Eğer vaktinde mücadele edilmezse ne memleket kalır, ne aydınlık. Diyeceğim; hazır virüslerle mücadele günlerindeyiz, herkes bir düşünsün. “Barış” demenin yasaklandığı bir ülkede yaşıyoruz, ne zaman bunu idrak edeceksiniz! BAŞARIR’DAN SİLİVRİ RAPORU: Tutuklanma nedeni Metastaz 2 CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç’ı ziyaret etti. Başarır, ziyaret sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğu raporda, “Yargıyı şekillendirdiği iddia edilen Pelikan grubu araştırılmalıdır” dedi. Başarır, Terkoğlu ve Pehlivan’ın asıl tutuklanma nedenlerinin yeni çıkaracakları “Metastaz 2” kitabı olduğunu belirtti. Başarır, o kitapta da Barış’ların, “İstanbul Adliyesi, Cumhurbaşkanı’nın avukatlarıyla olan ilişkiler, Pelikan örgütü ve FETÖ borsasını irdelediklerini” belirtti. Başarır, Murat Ağırel’in tutuklanmasının ardında da yeni çıkardığı “Sarmal” adlı kitap olduğunu dile getirdi. l ANKARA/ Cumhuriyet Barış ve adaletin simgesi Ayrıntılar Ayrıntılar Anne Gülsüm Elvan, “Elimizden aldıkları evlatlarımızın adaletine açız” dedi. Baba Sami Elvan ise “Çocuğum geri gelmeyecek. Ama çocuklarımıza emsal teşkil etmesi için mücadele veriyoruz” diye konuştu. KURTULUŞ ARI Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı fişeğiyle başından vurulan ve 269 günlük komanın ardından 15 yaşında yaşamını yitiren Berkin Elvan, ölümünün 6’ncı yılında mezarı başında anıldı. Anne Gülsüm Elvan, “Elimizden aldıkları evlatlarımızın adaletine açız” dedi. Baba Sami Elvan ise “Bizim gibi ülkemizde adalete aç binlerce aile var. O katile şunu sormak istiyorum, çocuğuna götürdüğü ekmek, kanlı ekmek. O ekmeği çocuğuna nasıl yedirebiliyor?” diye sordu. 16 Haziran 2013’te İstanbul Okmeydanı’ndaki protestolarda evinden ekmek almaya çıkan Berkin Elvan, polisin attığı gaz fişeği ile başından vurulmuş, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 269 gün komada kalmıştı. 11 Mart 2014’te yaşamını yitiren Berkin Elvan, ölümünün 6’ncı yılında dün Şişli Feriköy’deki mezarı başında anıldı. Anma öncesi, çev Berkin Elvan rede yoğun güvenlik önlemi alan polis, mezarlığa giriş yapanları üst aramasından geçirdi. Anmaya Elvan ailesi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul İlçe Örgütleri, HDP milletvekilleri Hüda Kaya ile Ahmet Şık, Emek Partisi Genel Başkanı Selman Gürkan ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. ‘Adliyelere sığmıyor’ Baba Sami Elvan da diğer öldürü ELINI ÜSTÜMÜZDEN ÇEKMEDI Karanfillerin bırakıldığı mezara kapanan anne Gülsüm Elvan, “Bugün ağlamayacağım. Senin için isyanım var. Sana, adalete açım” dedi. Anma töreninde konuşan anne Elvan, ölüm orucundaki Grup Yorum üyelerinin polis tarafından zorla hastaneye götürülmesine değinerek, “Grup Yorum sanatını yapmak istedi, yaptırmadılar. Burada kendilerinin güçsüz olduklarını ortaya koydular. Tıpkı bizim üstümüzden çekmediği elini, şu an Grup Yorum üzerine koydu” diye konuştu. len çocuklar gibi, Berkin’in de demokrasi, barış, özgürlük ve kardeşlik için simgesel bir çocuk olduğunu anlattı. Sami Elvan, “83 milyon insana sesleniyorum, benim çocuğum inanın terörist değil. Asıl teröristlerin kim olduğu çok açık. Benim çocuğum bugün niye yok? 18 Mart’taki mahkemeden hiçbir şey beklemiyorum, çocuğum geri gelmeyecek. Ama önümüzdeki süreçte, çocuklarımıza, insanlarımıza emsal teşkil etme si için mücadele veriyoruz” diye konuştu. Avukat Can Atalay ise adalet arayanların adliyelere sığmadığını belirterek “Eğer adalet talebi, milyonların dilinden sokakları, meydanları mesken tutmuşsa, adaletsizlik yerin kırk kat dibinde saray kurmuştur demektir. Adaletsizliğin sarayı sürdürülemez. Başka çocuklar 14’ündeyken vurulmasın diye 18 Mart’ta Çağlayan’da olacağız” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 25 yıl önceki Gazi katliamında kızları Zeynep’i yitiren Poyraz ailesi konuştu: Kızımla birlikte öldüm POLIS, GRUP YORUM ÜYELERININ EVINI BASTI Hastaneye götürüldüler Grup Yorum üyelerinin ölüm orucu eylemlerini sürdürdükleri Sarıyer’in Küçük Armutlu Mahallesi’nde bulunan “direniş evi” dün gece polislerce basıldı. Ölüm orucunun 265. gününde olan Helin Bölek ve 268. gününde olan İbrahim Gökçek, zorla tedavi edilmek üzere Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Cumhuriyet’e açıklama yapan Helin Bölek’in annesi Aygül Bölek, evin basıl dığı sırada kendisinin de orada olduğunu belirterek “Aileleri olarak çocuklarımızın yanındayız. Onlara zorla müdahale edilmesine asla izin vermeyeceğiz. İsteğim onları buradan çıkarıp evlerine götürmek” dedi. Bölek ve Gökçek için Sağlık Bakanlığı’nın talebi üzerine 18. Sulh Hukuk Hâkimliği tarafından “zorunlu yatış” kararı verildiği öğrenildi. Grup Yorum üyelerinin avukatı Didem Baydar Ünsan, “Müvekkillerimizin bulunduğu kata uzun namlulu silahlar ve özel tip ekipleri taşındı, koridor kapatıldı. Müvekkillerimiz tedaviyi reddettiklerini belirten belgeyi imzalamış olmalarına rağmen hastaneden çıkmalarına izin verilmiyor” dedi. Öte yandan Küçük Armutlu Cemevi’nin de polis tarafından basıldığı belirtildi. Arama sonrası cemevine bir kurşun bırakıldığı ileri sürüldü. l İSTANBUL/Cumhuriyet AYM’den OdaTV için emsal karar ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), 2015’te erişimi engellenen “sendika.org” adlı haber sitesinin sansürlenmesinin ifade özgürlüğü ihlali olduğuna karar verdi. Mahkeme, kararı veren sulh ceza hâkimliğinden yasak kararını kaldırmasını istedi. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), 25 Temmuz 2015’te “sendika.org”un tamamına erişim engeli getirilmesi tedbiri uyguladı. Bu karar, sulh ceza hâkimliği tarafından da onandı. “Sendika.org” bu süreçte adının başına “1”den başlayarak sayı ekleyip yayınını sürdürdü. Ancak site 62 kez bu şekilde yasaklandı. Halen “sendika63.org” adıyla yayında olan sitenin sahipleri AYM’ye 17 kez hak ihlali başvurusu yaptı. Ancak bu zamana kadar bir sonuç alınmayınca site yöneticileri, AİHM’ye başvurdu. AİHM, Türkiye’den savunma isteyince AYM 5 yıldır beklettiği dosyayı raftan indirdi. AYM İkinci Bölüm, dün yaptığı toplantıda başvurucuların sitesinin tümden yasaklanması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere karar örneğinin sulh ceza hâkimliğine gönderilmesine karar veren mahkeme, başvuruculara da tazminat ödenmesine hükmetti. Sulh ceza hâkimliği, bununla birlikte yasak kararını kaldırmak zorunda. İhlal kararı, geçen hafta Bilgi ve Teknolojileri İletişim Kurumu (BTK) tarafından tümü erişime kapatılan OdaTV için de emsal nitelik taşıyor. l ANKARA YARGIÇLAR SENDİKASI: TUTUKLAMALARIN IZAHI YOK Yargıçlar Sendikası; OdaTV, Yeniçağ ve Yeni Yaşam gazetesi çalışanlarının tutuklanmasına tepki gösterdi. Açıklamada, “Günler öncesinden yapılmış bir habere ilişkin bir gazetecinin hangi delilleri karartacağı, hangi tanıklara baskı yapacağı ve neden kaçacağını izah etmek mümkün görünmemekte. Yüksek yargı başkanının söylediğinin tersine halkın yargıya güveninin sağlanması için önce bağımsız ve tarafsız yargı düzeni kurulmalı” denildi. l Haber Merkezi RTÜK’TEN HALK TV’YE ÜST SINIRDAN CEZA RTÜK “Libya’da şehit olan MİT mensuplarının kimliklerini ifşa ettiği” iddiası ile Halk TV’ye üst sınırdan idari para cezası verdi. RTÜK, hukukun üstünlüğüne aykırı yayın yapıldığını ileri sürdü. l ANKARA/ Cumhuriyet SEYHAN AVŞAR Ali Kaya isimli bir yurttaş öldürü lüyor. Hiçbir şey yokmuş gibi gi Gazi katliamının üzerinden 25 diyorlar. Bu kez beyaz Toros’la yıl geçti. 22 yurttaşın öldürül gelen birileri cemevinde bekleyen düğü katliam, bir türlü aydınlatıl insanları tarayarak Mehmet Gün mazken Trabzon’da görülen dava düz isimli bir kişiyi daha katle da ise adalet tecelli etmedi. Katli diyorlar. O kadar planlı program amda yakınlarını kaybeden ailele lı bir katliam ki. İnsanlar yarası rin acıları ise ilk günkü gibi taze. na, cenazesine sahip çıkmak için Katliamda 24 yaşındaki kızı Zey cemevine gelirken devlet resmen nep Poyraz’ı kaybeden anne Me halka karşı savaş açtı. Sokaklar nekşe Poyraz halen gözyaşı dö da bulunan herkesi vurdular. Ya küyor. “Kızım öldürülünce ben ralılarımız, evlatlarımız hastane de öldüm” diyen acılı anne, “Se lere sokulmadı. O dönem bu kat nelerdir bizler çok büyük acılar liamlar için devlet tarafından ye çektik. Şu an gözlerim görmüyor, tiştirilen cellat grupları vardı” di kulaklarım duymuyor, gezemiyo ye konuştu. Cemal Poyraz, da rum. Kızımı unutamıyorum. Biz va sürecinde katillerin korundu ne yaptık bu devlete? Bizden ne ğunu ve görevlerine devam ettik istediler?” diye soruyor. lerini söyledi. Katliamda öldürü Olay günü, kızının “Anne ceme len Ali Yıldırım’ın kardeşi Ali Rı vinde insanları öldürmüşler. Bizde za Yıldırım ise Gazi davasının ka gidelim” dediğini aktaran Menek ranlıkta kaldığına dikkat çekerek, şe Poyraz, bunun üzerine yola çık “Sivas ve Maraş davalarına naza tıklarını, sakallı birinin çocukla ran Gazi davası daha çözüleme ra bıçak ve taş vererek “İşyerleri miş bir dava olarak tarihteki yeri ni kırın” dediğine tanık olduğunu ni aldı. Bizler yaklaşık 1520 yıl söyledi. Menekşe Poyraz, “Bu kişi dır bu katliamı Gazi’den çıkarıp nin Mahmut Y. isimli bir kamuoyu oluştur şahıs olduğunu ora 7 KIŞI POLIS mak istiyoruz. İnsan da gördüm. Gözümle KURŞUNUYLA ÖLDÜ ların bu davayı bil gördüm. Mahkemede de söyledim. Bir gün sonra cemevinde bir adamı vurdular. Kızım, ‘anne ben Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi’nde ve Ümraniye’de 1213 Mart 1995 tarihlerinde çıkan olaylarda çoğunlukla Ale mesini, duymasını istiyoruz. Maalesef bu coğrafyada bir yanlışı düzeltmek çok zor. Bizler 25 senedir bu cenazelerle gidece vi yurttaşların kahveha nun mücadelesini ve ğim’ dedi. Gitme kızım dedim. ‘Anne gidiyorum. Haber veririm sana’ dedi. Zeynep gitti. Arkasından vurdular. Biri arayıp kızımın vurulduğunu söyledi. Eşim o neleri silahlarla tarandı. Çıkan olaylarda 22 yurttaş yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren yurttaşlara yapılan otopsi sonucu ölen 17 kişiden 7’sinin polis kurşunuyla hayatını kaybettiği belirlendi. riyoruz. Bu dava haklı haksız olayı değil. Devletin düzenlemiş olduğu bir katliam. Bu katliamın acısını bizlere yaşatanlar çıkıp yaptıklarının yanlış olduğunu açık an ‘ayaklarım kırıldı, lasın Belki o zaman tutmuyor’ dedi. Koşa koşa gittim. acımız az da olsa hafifler” dedi. Ne olur kızımı yaşatın. Ne isterse niz yaparım dedim. Orada içeride Hanefi Avcı’ya çağrı hemşire kız ağlıyor. ‘Ben nasıl söy Acılı ailelerin avukatlığını ya leyeyim’ diyor. Sonra ‘kızınız öldü’ pan Remzi Kazmaz, “Gazi dava dedi. Kızımı unutamıyorum. Bu sı ne yazık ki halen faili meçhul. nasıl devlettir? Biz ne yaptık bu Bunun en büyük nedeni ise da devlete? Aleviyiz diye öldürüldük. va süreci devam ederken Susur Bizler kim olursa olsun deyip sevi luk olayının gerçekleşmesi. Biz yoruz. Onlar yakıyorlar, vuruyor ler Susurluk olayına ilişkin ha lar. Bizden ne istiyorlar” diyerek zırlanan raporun son 20 sayfası yaşadıklarını anlattı. nın mahkemeye gelmesini ısrar ‘Planlı katliam yaptılar’ la istedik. Ancak bu rapor dosyaya girmedi” dedi. Gazi katliamı Zeynep Poyraz’ın babası Ce nın kara kutusunun eski Emni mal Poyraz ise 25 yıldır evlat acı yet müdürü Hanefi Avcı olduğu sı yaşadığını belirterek “Çocukla nu öne süren Kazmaz, “Buradan rımızı yetiştirirken hayallerimiz, sizler aracılığıyla Hanefi Avcı’ya umutlarımız vardı. Hepsini bir seslenmek istiyorum. Ne biliyor gecede yok ettiler” dedi. 1990’lı sa anlatsın. Anlatsın ki bu katli yılların faili meçhul cinayetle am faili meçhul kalmasın. İnsan rin yaşandığı bir dönem olduğu lığa karşı işlenen suçlarda zama nu anımsatan baba Poyraz, “So naşımı olmaz. Demokrasiye, hu kaklarda insanlar infaz ediliyor kuka katkı sağlamak istiyorsa du. Olay günü akşam 20.00 sıra bildiklerini anlatsın” diye konuş larında kahvehaneler taranıyor. tu. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle