18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 3 12 MART 2020 PERŞEMBE 180/2 0 280/1 0 0 150/8 0 190/8 0 190/4 0 180/2 0 100/ 1 0 180/3 0 240/8 0 220/1 0 0 180/4 0 180/1 0 0 120/8 0 220/1 3 0 110/5 0 80/4 0 130/1 1 0 280/1 1 0 110/6 0 160/7 0 150/5 0 160/6 0 ‘Vicdan yok vicdan’ Şule İdil Dere Şule İdil Dere davasında yine karar yok ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul’da hafriyat kamyonunun altında kalarak can veren 23 yaşındaki Şule İdil Dere’nin ölümüne ilişkin süren davada sanık avukatı Abdulvahit Bayrakçı’nın davaya yeni vekâlet sunduğu ve dosyayı inceleyemediği gerekçesiyle süre istemesiyle yine ertelendi. Sanık avukatının süre talebine tepki gösteren anne Nesrin Aslan, “Yeter artık. Herkesin bildiğini neyden saklıyorsunuz, katile katil denir” dedi. Üç yıldır karar çıkmamasına tepki gösteren anne Nes rin Aslan, “Vicdan yok vicdan” diyerek gözyaşlarına boğuldu. Dere ailesi avukatı Fahrettin Ozan, “Gerekli tedbirler kaza sonrası değil de kaza öncesinde alınmış olsaydı Şule İdil şu an yaşıyor olacaktı. Biz esas hakkında karar verilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı. Üniversite öğrencisi Şule İdil Dere, 13 Mayıs 2016 akşamı Kadıköy’de, Yoğurtçu ParkıKurbağalıdere arasındaki yaya yolunda yürürken Mümin Kılıç’nın kullandığı hafriyat kamyonunun geri manevra yapması sonucu ara cın altında kalarak hayatını kaybetti. İddianamede, İSTAÇ AŞ’nin yetkili ortağı İbrahim Ruhi Kelleci, şirketin Asya Yakası Kıyı Temizleme Şefi Teyfur Bingöl, şirketin iş güvenliği uzmanı Zafer Karasaçlı, İBB Çevre Koruma Kontrol Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü Kıyı Temizleme Şefi Saffet Altındağ, kontrol elemanı Ergun Ata, Kamil Cemal Yıldırım ile kamyon şoförü Mümin Kılıç’ın “taksirle ölüme neden olma” suçundan 2’şer yıldan 6’şar yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti. l İSTANBUL Boşanma dosyalarının tamamına yakınında, kamusal alanda ve aile içinde... YER GOK ŞIDDET Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Kadın Birimi Programlar Yöneticisi Zeliha Ünaldı’nın TBMM’ye yaptığı “Kadın lara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddetle Mücadele” sunumunda, “Türkiye’deki bo şanma davası dosyalarının tamamına yakı nında şiddet iddiası bulunmak tadır, bazı dosyalarda çocuk yaşta ve zorla evlendirme olgu larına da rastlanmıştır” değer lendirmesi yapıldı. SELDA BM Kadın Birimi Program GÜNEYSU lar Yöneticisi Zeliha Ünaldı’nın yaptığı sunumun “Yoksulluk Nafakası Araştırması” bölümünde “Nafaka miktarlarının ortalama 370 TL olduğu, ya ni 2019 yılı ekim ayı itibarıyla 2 bin 558 TL olan asgari ücretin 1/7’sine karşılık geldiği ortaya konmuştur” denildi. Sunumda, 1564 yaş grubundan toplam 2 bin 535 erkeğin katıldığı araştırma sonuç ları ise şöyle sıralandı: “Araştırmaya katı lanlara göre bir kadın için ideal evlenme ya şı 2324 yaş aralığına denk gelmektedir. Er kekler için belirtilen ideal evlenme yaşıysa iki yaş daha büyüktür (2526 yaş arası). Ka tılımcıların dörtte biri kadınların 22 yaşın dan önce evlenmesini ideal bir durum ola rak görmektedir. Yasal evlilik yaşı olarak 18 yaşını belirtenlerin yüzde 52’si bu yaş sınır lamasını düşük bulmaktadır.” ‘Ergenliğe girince hazır!’ “Yasaların izin verdiği yaştan önce yapılan evliliklerin cezası olduğunu düşünenlerin yüzde 8’inin de ‘bu cezaların hiç uygulanmadığı’ görüşünde olduğu” vurgulanan araştırmada, “Katılımcıların dörtte üçüyse cezaların nadiren uygulandığını belirtmiştir. Katılımcıların yüzde 2.5’i erkek çocukların ergenliğe girince evliliğe hazır olduğunu düşünüyorken kız çocuk ergenliğe girince evliliğe hazırdır diyenlerin oranı yüzde 10 olmuştur. Katılımcıların beşte ikisinin çevresinde kızını 18 yaşından önce evlendiren birileri vardır” tespitine yer verildi. 14 bin 536 ateşböceği Sunumda yapılan 16 günlük denemeye de yer verildi. Kadınlara “Kendinizi güvende hissetmediğiniz yerlere Türkiye haritası üzerinde bir ‘ateşböceği’ bırakın” denildi. 14 bin 536 “ateşböceği” bırakıldı. Yüzde 64’ü kadın, geri kalanı erkeklerden ve cinsiyet belirtmeyenlerden oluştu. l ANKARA BARINAK KURDU, SÜREKLI ŞIKÂYET EDIYORLAR Bu canı istemiyorlar Bartın’da Sevim Arkan’ın, Okçular köyünde kiraladığı 5 dönüm araziye kurduğu hayvan barınağına “kaçak” olduğu gerekçesiyle yıkım kararı verildi, 6 bin 504 lira da idari para cezası kesildi. Barınakta köpekleri beslemeye devam eden ve çaresiz kaldığını söyleyen Sevim Ar kan, “Ben 6 yıldır Bartın çöplüğünde mağdur durumdaki bütün canları kurtarmaya çalışıyorum. Ve ben tek başıma mücadele ediyorum. Yine ben bu canlar için açlık grevi yaptım. Tecavüz edenlere ve öldürenlere karşı para cezasını verilmesini istedim. Çöpte barınak yaptım, orayı şikâyet ettiler. Buraya geldim boş bir arsa kiraladım. Burayı da şikâyet ettiler” dedi. ?Barınağın bulunduğu alanda yerleşim alanı bulunmadığını ifade eden Arkan şunları söyledi: “Bu canları istemiyorlar. Burada 500 köpeğimiz var. Lütfen yetkililer bana yardımcı olsun.” l DHA Profesör borç yüzünden intihar etti İzmir’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda görev yapan Prof. Dr. Sadık Akşit (57), 8 katlı poliklinik binasının çatı katından kendisini boşluğa bırakarak yaşamına son verdi. Akşit’in, yanlış yatırım sonucu çevresine borçlandığı, “Kredi çektim, ödeyemiyorum” şeklinde not bıraktığı öğrenildi. Akşit’in cenazesi, otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. l İZMİR/ Cumhuriyet Lise öğrencisi 3 gündür kayıp İstanbul Ataşehir’de Aydın Doğan Görsel Sanatlar Lisesi müzik bölümü 9. sınıf öğrencisi olan Emir Yılmaz’dan 3 gündür haber alınamıyor. Oğlunun bir an önce bulunmasını isteyen Yılmaz’ın üvey annesi Hülya Yılmaz, Emir’in “Okula gidiyorum” diye evden çıktığını ve bir daha geri dönmediğini söyledi. l İHA nü sadece Ankara kaldıramaz, denge çöktüğünde Avrupa da ciddi zarar gö rür” diyordu. Demek Rusya ile müttefik ten çok, onun tahte Saray’ın koltuğundaki ravallideki dengeleyicisiydik. Duran’dan sonra PelikancılarSETA’cılar aynı doktri kara kediler ni ete kemiğe büründürdü. Birkaç hafta önce ABD’nin Ka Asır ile yüzyıl aynı şey mi? Biliyorum, eşanlamlı kullanılıyor. Ancak asır bir niteliği; yüzyıl, adı üzerinde bir niceliği anlatıyor gibi. Tarihçi Eric sım Süleymani’yi vurmasına kadeh kaldırırken, bu kez Türkiye’yi Washington eksenine oturtacak açılımı savunuyorlardı. Hobsbawn, 20. asrı 1914 ile başlatıyor ve 1990 ile sonlan Şubat Doktrini’nin dırıyordu. “Kısa 20. yüzyıl” diyordu. Demek saatimizle ölçtüğümüz ile içeriğini doldurduğumuz zaman, farklı şeyler ifade ediyor. İdlib ateşkesini tutuklandıktan bir gün sonra öğrendim. Meşhur fotoğrafta bizim heyetin ayakta dizilmesinden önce Berat Albayrak’ın ve İbrahim Kalın’ın ellerini önde kavuşturmuş hali dikkatimi çekti. Benim de hep bu pozu vermemi istiyorlardı. Ben ise bileğime kelepçe takılacağı an hariç buna izin vermiyordum. İronik ama hem Albayrak’ın hem Kalın’ın duruşu tesadüf mü? sonu Beklenen oldu. Türkiye, Suriye’de askeri varlığını hızla artırdı. Bu “uzun Şubat”ta ÖSO eliyle, TSK desteğiyle Erdoğan’ın gösterdiği SETA’cıların anlattığı işi yapmaya çalıştı: İdlib’de terör örgütleriyle savaşan RusyaSuriye’yi durdurmak, ele geçirdiği topraklardan çekilmesini sağlamak. Uzun Şubat’ta ilan edilmemiş bir savaştaydık. Önde ÖSO, ardında Türk askeri harp ediyordu. Karşımızda tartışmasız Rusya vardı. Harbin sonunda kaç ÖSO’cu öldü, bilmiyoruz. Ama resmi açıklamaya göre sü Savaş, iradeyi reç Türkiye’nin 59 şehit vermesine neden oldu. teslim almaktır “Uzun Şubat Harbi” diyebilir miyiz? Bu yıl 29 gün çeken şubatın başlangıcını geriye aldık, sonunu ise marta sarkıttık. “Uzun Şubat” kısmı böyle. Ya harp? Açık söylemesek de elbette Rusya ile savaştık. Yenildik mi? Bu, savaştan ne anladığımıza bağlı. Savaş, insan öldürmek değildir. Elbette harpte insan ölür, yaralanır, yıkım olur. Ancak bundan ibaret olsaydı, biz tarihimizde daha çok öldüğümüz, daha çok yıkıldığımız savaşları kazanmış sayılmazdık. Peki, öyleyse galibiyet nedir? Kuşkusuz, savaşı kazanmak “karşı tarafın iradesini teslim almak”tan başka bir şey değildir. Bir taraf “eller yukarı” ya da “eller aşağı” yapıyorsa; bu, karşının iradesine teslim olduğunun işaretidir. SETA’nın çizdiği politika bir fizik kuralına dayanıyordu. Momentum diyoruz. İki nesne birbiriyle çarpışıp ayrılıyor. İtme, çekme yaratıyor. Moskova ile çarpışan Türkiye, hesapta ABDAB eksenine savrulacaktı. Öte yandan Rusya’yı tehdit sayan ABDAB de bizimle İdlib’de buluşacaktı. Üstelik bu eski bir Osmanlı politikasıydı. Biz Florance Nightingale adındaki hemşirenin adını taşıyan bir hastanemiz olmasını, 19. yüzyılda Rusya’ya karşı Avrupa’yı kendimize müttefik edebildiğimiz savaşa borçluyduk. Ama bu kez olmadı. Ne kimse İdlib’e asker gönderdi, ne hava savunma sistemleri geldi, ne de Rusya’ya karşı somut adım atıldı. Bu öyle garip bir politikaydı ki, öğrendiğime göre sudan bir bahaneyle Sputnik Türkiye’yi basanlar, Rusya’nın resmi temsilcisi olan SETA’nın Şubat yayını fiilen kapatacak adımı atmaya bile çalıştı. O da olma Doktrini Erdoğan, 29 Ocak 2020’de dı. SETA’nın politikası ameliyat masasında kaldı. Afrika’dan gelirken “Rusya, Astana ve Soçi’ye sadık değil” diyerek ilk adımı attı. 31 Ocak’ta Saray’ın kara kedisi ise İdlib’de RusyaSuriye ope İyi ki ateşkes oldu. İyi ki daha rasyonlarına “seyirci kalmaya çok halk çocuğunu ölüme yol caklarını” ve askeri güç kullana layacak politika sürdürüleme bileceklerini söyledi. di. İyi ki cihatçıların yanına iti Böylece savaşın iki temel len Türkiye, İdlib’deki örgütlere parçası, düşman ve güç orta cephe olmak durumunda kal ya çıkmış oldu. 1 Şubat’ta yeni dı. İyi ki Devlet Bahçeli silahı politikanın sahipleri ya da akıl nı alıp “ayı avına” gitmek zorun vericileri belirdi. Cumhurbaş da kalmadı. kanlığı Güvenlik ve Politikalar Savaş olmamasına sevini Kurulu Üyesi Burhanettin Du lir. Şubat Harbi’nin bitmesinin ran Sabah’ta daha da önemlisi uzun vadede kazananı İdlib’de SETA’nın yayın organı Kriter’de olmamıza ikna olmayan Türk aynı vurguyu yapan iki maka halkıdır. Peki, teslim olan? le yazdı. Rusya’nın ateşkesi ih SETA’nın siyasi patronu Berat lal ettiğini iddia ediyor, “Anka Albayrak’ın ve SETA’nın yaratı ra ve Moskova’nın ayrışma içe cılarından İbrahim Kalın’ın “el risinde olduğunu” söylüyordu. lerim bomboş” pozundan söz “Ankara’nın sabrı taşıyor”, “ye etmiş miydim? ni bir politika arayışı devre” di Tutuklandıktan sonra ilk kez yerek meydan okuyan Duran, cumartesi gazetelere kavuş “askeri güç kullanımının seçe tum. Hemen merakla savaş bo nekler arasında” olduğunu an rusu çalan Burhanettin Duran latıyordu. şimdi ne yazmış diye baktım. Peki, bu kadar mı? “Ankara ve Moskova arasında Burhanettin Duran’ın Cum ‘kopuş’ bekleyenlere bu fırsat hurbaşkanlığı’ndaki görevi verilmedi” diyordu. Önceki yaz ni yanında SETA’nın beyinlerin dıklarını unutmuş gibiydi. Aklı den olduğu, iktidar içindeki Pe nın nerede kaldığını ve “krizin likan grubunun SETA’yla adının yeniden gelme ihtimaline kar birlikte anıldığını söyleyip de şı Batı beklentileriyle müzake vam edelim. Duran, Rusya’ya re devam etmeli” ifadeleri özet karşı açılan cephede Türkiye’ye liyordu. yeni bir eksen tarif ediyordu. Uzun Şubat Harbi’nde kay Rusya ve Suriye’nin Avrupa de bettiğimiz halk çocuklarını yüre mokrasilerini de tehdit ettiğini ğimize gömdük. Anıları acıları söyleyen Duran, ABD ve AB’nin mızı artırdığı kadar farkındalığı Türkiye’nin yanında Rusya’ya mızı da artırsın. Böylece Rusya karşı harekete geçme çağrı ile aramızı bozan “kara kedi”nin sında bulunuyordu. En önemli yavrularının Saray’ın koltukların si, “Rusya’yı dengeleme yükü da oturduğunu görelim. EverGuard TPO Membran Sistemi Dünya çapında 300 milyon m2 üzerinde satışla performansı kanıtlanmış, uzun ömürlü ve güvenli TPO membran sistemi. Birbiriyle tam uyumlu detay çözümleri ve geniş ürün gamı. Sosyal, ticari, kamu yapıları ve sanayi, lojistik tesislerinin çatıları için. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle