18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 28 ŞUBAT 2020 CUMA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Bakan Soylu, insan ve kadın haklarını, barışı, çevreyi savunanları da hedefe koydu Futbola dikkat! 23Şubat Pazar’ın hem Galatasaray’ın hem de Fenerbahçe’nin tarihlerinde özel bir gün olarak tescil edilmesinin nedeni, Fenerbahçe’nin kendi sahası Şükrü Saracoğlu’nda ezeli rakibi Galatasaray’a 21 yıldır yenilmemişlik serisinin sona ermiş olmasıdır. Aynı maçın sonucu kadar dikkati çekmeyen bir olay ise kanımca yengiler zincirinin sona erişi kadar önemliydi. Bu olay Fenerbahçe’nin “Beyefendi” başkanı Ali Koç’un karşılaşma sonrasında, kendisine küfreden bir taraftarı yakalamak için şeref tribünündeki yeriden metrelerce aşağıya, seyirciler arasına atlamasıdır. Ali Koç gibi soğukkanlılığı ve efendiliğiyle tanınmış, bir kişinin böylesine kendini kaybedip metrelerce aşağıya atlayacak kadar gözünün dönmesi, futbol camiamızın, en olmayacak insanları bile nasıl zıvanadan çıkarabilecek bir yapıda olduğunun göstergesidir. Zaten Ali Koç’un bir süredir basına yansıyan sözlerinden çok gergin olduğu, komplolar ve oyunlardan söz ederken açıkça belirli bir hedefi göstermek istediği anlaşılmaktaydı. HHH Son zamanlarda spor sayfalarında politik dokundurmalarla ilgili haber ve yazılar da artmıştı. Bu yıl süper lig daha önce alışılmamış bir ilginç görünüm içinde; başı çeken dörtlü, Başakşehir, Sivasspor, Trabzon ve Galatarasay’dan oluşuyor, bunların arasında Beşiktaş ve Fenerbahçe yer almıyor. Fikstüre ve puan durumuna bakınca Başakşehir ve Trabzon’un yarıştaki favoriler olduğu görülüyor. Başakşehir malum, AKP’lilerce kurulmuş bir takım. Geçen yıl Tayyip Erdoğan, “Ben kurdurdum. İcabında tribüne gelir desteklerim!” diye açık destek de vermişti. Son zamanlarda Damat Berat ve Karadenizli AKP milletvekilleri, örneğin “Trabzonspor şampiyon olacak, başka yolu yok!” yollu açıklama yapan Cahit Turan gibi bakanlar, Trabzon’a büyük ilgi gösteriyor ve destek veriyorlar. Berat Damat’ın Trabzon’un yönetiminde çok söz sahibi olduğu, başarılı Ünal Karaman’ın gönderilmesi olayının ardında onun bulunduğu söylentileri yaygındır. Berat Albayrak’ın, ayrıca kulüplerin borçlarının bankalar tarafından yapılandırılması konusunu Futbol Federasyonu nezdinde Trabzon adına takip ettiği de söyleniyor. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un da, bu düzenlemenin Trabzon dışında hiçbir kulübe yarar sağlamadığını açıkladığı da hatırlardadır. HHH Bu yıl başarısız sonuçlar alan Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın yöneticileri sürekli bazılarının kollandığını ileri sürmekte ve Futbol Federasyonu’nu suçlamaktadır. AKP’li Karadenizli milletvekili ve bakanların Trabzon’a son zamanlarda artan destekleri ve bunu dile getiren demeçlerinin ileriki haftalarda daha yoğun söylenti ve suçlamalara yol açması kimseyi şaşırtmayacaktır. Yerel seçimde, İstanbul’u İmamoğlu’na kaybettikten sonra AKP, Karadenizli milletvekili ve bakanlar aracılığıyla kolları sıvamış ve futbola el atmıştır iddiaları her geçen gün yoğunlaşıyor. Bu duruma tepkilerin de doğması doğaldır. Türkiye’de hakemler ve kayırılma gibi kurumlar, çokça hedef gösterildiğinden Trabzon’un, bir yandan da Başakşehir’in “kayırıldıkları” iddialarının artmasına yol açması ve kısa bir sürede statlarda politik sloganların yoğunlaşması da kimseyi şaşırtamasın! Türkiye son zamanlarda, ekonomik, siyasi, diplomatik ve toplumsal açıdan en kritik dönemini yaşarken, bir yandan da, her konu hızla politikleşiyor, bir ayrılma, sen ben çatışması haline geliyor. Bunlara şimdi futbol da katıldı. Son zamanlarda spor sayfalarındaki politik dokundurmalar artarken, siyasi yazarların futbolu konu alan yazı ve yorumlarının da çoğalmakta olduğu görülüyor. AKP, şimdiye dek hangi alana el attıysa sorun yumağı haline getirip çürütme sonucunu yarattı. Futbolda da durum aynı olmasın da... ‘Kültürel terörist’ ilanı ‘GEZI OLAYLARI BÜYÜK BIR IHANETTIR’ Soylu, Gezi eylemlerine ilişkin soru üzerine “Kim ne söylerse söylesin, Gezi olayları büyük bir ihanettir. Çocuklarımız, bizden sonraki gelecek nesiller bunun hesabını soracaklar” dedi. Gül’ün açıklamalarını eleştiren Soylu, “Peki, o gün Cumhurbaşkanlığı yaptınız, bu olayları yaşamadınız mı? Eğer tarihi yanlış şekilde çarpıtmak üzere ortaya konulan bir cümle varsa benim görevim fert olarak onu düzeltmektir” ifadesini kullandı. Soylu, Ahmet Davutoğlu’nun Konya’da bulunan bağ evindeki korumalarının kaldırıldığı iddiasıyla ilgili de “Sayın Davutoğlu’nun bugün 63 koruması var. Bu mağduriyet üzerinden siyasallaştırma anlayışını ben anlamıyorum” dedi. Bekçilerin kimlik sorma yetkisinin olduğunu savunan Soylu, “Bekçilerden vatandaşlar rahatsızlık yaşamıyor, ideolojik gruplar rahatsızlık yaşıyor” dedi. Soylu, Anadolu Ajansı’nın Editör Masası’nın konuğuydu. HAK SAVUNUCULARINDAN İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU’YA TEPKI: Atatürk’le çelişen anlayış KÜBRA KÖKLÜ İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun insan ve kadın haklarını, barışı ve ekolojik çevreyi savunanları hedefe koyarak yaptığı “kültürel terörizm” tanımına tepki gösteren hak savunucuları Soylu’nun açıklamalarını “kaygı verici” olarak değerlendirdi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “Terörizmi, çağdaşlığı, değerleri ayırt edemez hale gelmiş. 8 Mart öncesi gözdağı veriyor” ifadelerini kullanırken, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Uluslararası literatürde ‘kültürel terörizm’ kavramı yok. Antidemokratik yönetimlerin uydurduğu bir kavram. Atatürk’ün muasır medeniyet hedefiyle büyük tezatlık oluşturuyor. Anayasayı ve demokrasiyi inkâr ediyor” dedi. n Canan Güllü (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı): Bana kalırsa İçişleri Bakanı’nın kafası karışık. Çünkü sapla sapanı karıştırdı. Kim terörist kim değil, kim batıllığa inanıyor, kim çağdaşlığa inanıyor bunları ayırt edemez hale gelmiş. İnsan hakları savunucularını hedefe koymuş oldu. Biz bu ülkenin geçmişinden geleceğine bugünkü değerlerini Cumhuriyet’e olan bağlılığımız ve çağdaş demokratik, laik bir ülkede yaşamayı savunanlar olarak söz sahibi olmaya devam edeceğiz... Soylu’nun bu cümlelerin ne anlama geldiğini bir kez daha ifade etmesi gerekiyor. Tam da 8 Mart yaklaşır ‘YAŞAMI SAVUNUYORUZ’ n Ayşe Yıkıcı (Kuzey Ormanları Savunması’ından çevre aktivisti): “Kültürel terörizm” diye ilginç bir söylem geliştirmiş Bakan Soylu. Sayın Bakan’ın da söylediği kadın hakları, temel insan hakları, barış, ekolojik değerler bizlerin de ana savunduğu değerler. Bu doğal, kültürel ve yaşamdan yana ortak değerler üzerinden yapılacaklar aslında çok basit. Kuzey ormanlarını inşaat sermayesine pazarlayan, yapılaşmaya açan zihniyeti yok etmek, tüm canlıların ya şam hakkını gözetmek ve iklim krizi çağında tüm canlıların geleceğini kurtarmak için önlemler almak gibi. Bu hem bizlerin yurttaşlık görevi hem de bizleri yöneten kamu gorevlilerinin asli görevi. 3. köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, 3. havalimanı ve son olarak da Kanal İstanbul gibi doğal yaşamı, Kuzey Ormanları ekosistemini yok eden ve edecek rant projeler iptal edilmedikçe mücadelemize devam edeceğiz. Mücadelemiz haklıdır, çünkü yaşamı savunuyoruz. ken kadının insan hakları noktasında etkinlik yapacak kitlelerin gözünü korkutmak amaçlı yapılmış bir açıklamadır. Bizler kadının insan hakları savaşını veren sivil toplum örgütleri olarak 1976 yılından beri çizgisinden hiç şaşmadan Türkiye’de anayasada kadınerkek eşitsizliği üzerine çalışıyoruz. Aslında çok bir şey istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Anayasayı inkâr n Öztürk Türkdoğan (İHD Genel Başkanı): Çok kaygı verici bir açıklamadır. Terörizm kavramını çok geniş kullanıyor. Terör kavramını çok sık kullandığı için ifade özgürlüğü ihlalleri yaşanıyor. ‘Kültürel terörizm’... Uluslararası litaretürde böyle bir kavram yok. Bu aslında antidemok ratik yönetimlerin uydurduğu bir kavramdır. Bu kavramla batılı insan hakları değerleri tehlike olarak görülüyor. Soylu bu ifadeleri kullanarak Türkiye’nin demokratik yapısını inkâr etti. O zaman Türkiye demokratik bir ülke değil başka bir şey. Bakan oturduğu koltuğu inkâr etti. İnsan haklarını tehlike olarak görüyorsan o zaman sen ‘antidemokratik sistemi’ savunuyorsun demektir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk, Batı medeniyetini muasır medeniyet olarak hedef gösterdi. Soylu’nun söylediği ‘kültürel terörizmle’ Atatürk’ün hedefi arasında büyük bir tezatlık oluşuyor. Anayasayı ve demokrasiyi inkâr ediyor. Eğer hükümet de Soylu gibi düşünüyorsa çok vahim bir durumla karşı karşıyız demektir. TBMM BAŞKANI ŞENTOP, LOZAN’I HEDEF ALDI ‘20. yüzyıl aslında bir ara dönem’ TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Lozan Antlaşması için “devre arası” nitelendirmesini yaparak, “20. yüzyılın aslında bir ara dönem olduğunu” ileri sürdü. Şentop, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından düzenlenen “Meclis’in 100. Yılında Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset” başlıklı konferansta konuştu. Şentop, iktidarın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ifadesine karşın sistemi “başkanlık sistemi” olarak nitelendirdi. “1961 Anayasası ile başlayan bir anayasacılık paradigmasının, önce siyaset yoluyla, daha sonra da 16 Nisan 2017’de yapılan hükümet sis temi değişikliği ile ortadan kaldırıldığı”nı ileri süren Şentop, “Türkiye bu anlamda ikili iktidar anlamından kurtulmuş, bir daha dışardan müdahaleyle hükümetlerin kurulduğu, düşürüldüğü bir anayasal sistemden çıkmış oluyor” dedi. ‘Siyasi mütareke...’ Şentop, “sistemi” anlatırken Lozan Antlaşması’na da dikkat çeken şu göndermede bulundu: “20. yüzyıl aslında bir ara dönem gibi, bir devre arası gibi. Lozan üzerinden bunu söyleyecek olursak Erbakan Hocamız da Lozan’a ‘devre arası’ derdi. İsmet İnönü de Lozan’dan döndükten sonra vermiş olduğu bir röportajda diyor ki ‘Türkiye’ye 100 yıl kazandırdık.’ Yani, ‘Her şeyi müzakere ettik, bitirdik, sonuca bağladık’ demiyor. ‘100 yıl kazandırdık’ diyor. Niye? Çünkü Lozan tabiri caizse bir siyasi mütareke. Aralarında anlaşamadığı için devletler, böyle olduğu gibi kalsın demişler. Şimdi bütün karşı karşıya olduğumuz siyasi tartışmalar askeri çatışmalar ne varsa hepsi 100 yıl öncesinin meseleleri. Ama biz bugün, Türkiye olarak birçok bakımdan 100 yıl öncesine göre bu meseleleri daha iyi göğüsleyebilecek bir durumdayız.” l ANKARA / Cumhuriyet “Kültürel terörizmle mücadele ediyoruz” diyen İçişleri Bakanı, yarattığı bu kavramın içine barış isteyenden çevreciye kadar tüm hak savunucularını koydu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’de terörle mücadelenin yanında “kültürel terörizmle mücadele ettiklerini” öne sürerek bunların, temel insan hakları, kadınların özgürleşmesini savunan kadın hakları, barışı ve ekolojik çevreyi savunanlar olduğunu, bu anlayışın gelenekleri ortadan kaldırmaya çalıştığını, insanları dinsizleştirdiğini savundu. Soylu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Vatandaşların AFAD’a 105 milyon TL, Kızılay’a 48 milyon TL yardımda bulunduğunu ifade eden Soylu, “Toplam 153 milyon lira civarında bir yardım geldi. Şu ana kadar ayni ve nakdi olarak bizim harcadığımız para 460 milyon lira. Bunun 60 milyon lirasını Malatya ve Elazığ’da acil kira ve taşınma yardımı olarak kullandık” dedi. İmralı’da yangın Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hükümlü bulunduğu İmralı Adası’nda yangın çıktığını doğrulayan Soylu, “İmralı’daki cezaevinin çok ötesinde, çok uzağında köşede bir yerde yangın, risk söz konusu değil” bilgisini paylaştı. Türkiye’nin bir taraftan terör koridoruyla, bir taraftan IŞİD’le, FETÖ’yle, PKK’yle mücadele ettiğini belirten Soylu, “Türkiye özellikle çukurbarikat olaylarından sonra terörle mücadele de eksen değiştirdi. Biz aslında sadece teröristle mücadele etmiyoruz. Kültürel terörizmle de mücadele ediyoruz” dedi. Kültürel terörizmin ülkenin inancını, geleneğini göreneğini sıfırlamaya, bu toplumsal ve tarihsel bağı ortadan kaldırmaya, insanları birbirinden ayırmaya çalışan bir anlayış ortaya koyduğunu öne süren Soylu, şu iddialarda bulundu: “Dinsizleştirmek... PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin esas itibarıyla yaptıkları tamamen budur. Bunda da kendilerine Batı’yı partner olarak bulmuşlar. Batı ile nasıl bir entegre ortaya koyacaklar, ideolojilerini bunun arkasına gizleyecekler? Sözde kadın hakları, kadın özgürleştirmesi, sözde insan hakları, sözde barış ve sözde ekolojik çevre... Dört ana anlayışın Batı’yla böyle bir entegrasyonunu kuracaklar. ‘Biz kadın haklarını, temel insan haklarını, barışı, ekolojiyi savunuyoruz...’ Bunların hepsi giydirilmiş, örtü haline getirilmiş ama esas itibarıyla yapmak istediklerini bütün milletimizin bildiği, yıllardan beri yaşadığı bir anlayışı buradaki insanlara dayatmaya çalışıyorlar. Dinini, milletini, ailesini, atasını, anababa sevgisini, bağlarını ortadan kaldırmaya çalışan bir kültürel terörizmle de karşı karşıyayız. Teröristi bitirirken bu kültürel terörizmi de ortadan kaldırmak lazım.” ‘İlişik kesiliyor’ Soylu, bir soru üzerine Polis Akademisi’ndeki öğretim üyesi Prof. Dr. Vahit Bıçak’ın, Ceren Damar’ın davasında sanığın avukatı olduğuna işaret ederek “Bu konuda arkadaşlarımızla yaptığımız değerlendirme çerçevesinde olayın kendine ait bir safahatı var, çok doğal olarak. O safahat çerçevesinde Polis Akademisi’yle ilişkisinin kesilmesi hususundaki onay benim önümde. Bugün itibarıyla bu ilişki kesiliyor” açıklamasını yaptı. l ANKARA / Cumhuriyet ‘İfademiz partiyi değil, anlayışı tarif ediyor’ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, HDP’nin yaptığı “şeffaf ittifak” ve “demokrasi ittifakı” çağrısının ardından başlayan tartışmalara ve partisinin hedef alınmasına ilişkin CHP’nin durduğu noktayla ilgiÖzgür Özel li açıklamalar yaptı. Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, şunları kaydetti: “CHP’nin ifade ettiği demokrasi ittifakı, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ve şu an toplumun içinde bulunduğu bütün sıkıntılardan kurtulması için bir partiyi değil, bir anlayışı tarif eden bir ittifak modelidir. Yoksa bir çağrı yapacaksak muhafazakârları, muhafazakâr demokratları, Müslüman demokratları, milliyetçi demokratları, Kürt demokratları, Türkiye coğrafyasının dört bir yanında yaşayan herkesi CHP’ye davet ederiz. Geçen seçimde Millet İttifakımız vardı, oraya davet ettik ama bugün Türkiye’nin sorunlarından kurtulmak için partileri aşan bir ittifaka ihtiyacı var.” Demokrasi ittifakının Türkiye’ye nefes aldıracağını ifade eden Özel, “Kırmızı çizgi, demokrasiyle ve Cumhuriyetin kurucu değerleriyle sorun yaşanıyor olmamasıdır” ifadelerini kullandı.l ANKARA/Cumhuriyet İçişleri, Yalova Belediye Başkanı’nı ve tutuklu başkan yardımcısını görevden uzaklaştırdı Vefa Salman’a el çektirildi İçişleri Bakanlığı, Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman ve “zim met” iddiası nedeniyle tutuklu bulu nan Belediye Başkan Yardımcısı Ha lit Güleç’in “tedbir” olarak görevden uzaklaştırıldığını açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Ya lova Belediyesi’nde mülkiye müfettişle ri tarafından yapılan incelemeler kap samında, “belediyenin gelirlerinin bü yük çoğunluğunun usulsüz bir şekilde belediyenin ver gi, resim ve harçlarının toplandığı bir hesaba ak tarıldığı” kaydedildi. 26 Şubat’ta Salman hak kında “ihaleye fesat karıştırmak ve zim met” suçlarından soruşturma başla Vefa Salman tıldığı anımsa KILIÇDAROĞLU: ASLA KABUL ETMIYORUZ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Salman’ın görevden uzaklaştırılmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Yalova Belediyesi’ndeki hukuksuzluğu ortaya çıkaran, işlem ya pılması için savcılığa başvuran Belediye Başkanımız Vefa Salman’ın görevden alınması, saray iktidarının hukuk anlayışının özetidir. Milletimiz nezdinde hükmü olmayan bu haksız, hukuksuz kararı asla kabul etmiyoruz” dedi. tılan açıklamada “Vefa Salman ve Halit Güleç, geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Salman: Biz ortaya çıkardık Vefa Salman, KRT TV’de katıldığı canlı yayında iddiaların doğru olmadığını ve kararın siyası olduğunu belirterek “Hukuktan söz etmek söz konusu değil. Bana tebliğ yapılmadı, basından takip ettim. Usulsüzlüğü ortaya çı karan biziz. Arkadaşlarımız yaptıkları tespiti bana bildirdiler. Ben talimat verdim, savcılığa suç duyurusunda bulunun diye. 6 ayda bir Sayıştay tarafından denetleniyoruz. Denetçilerin dahi ortaya çıkaramadığı yolsuzluğu bizim arkadaşlarımız ortaya çıkarmış” dedi. Torun: Saray darbesi CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Salman’ı görevden uzaklaştırmasının bir Saray darbesi olduğu nu söyledi. İçişleri Bakanlığı’nın bu kararıyla iktidarın seçimle alamadıklarını hukuku kullanarak elde etmeye çalışmasının bir göstergesi olduğuna işaret eden Torun, “Buna sessiz kalamayız. Belediye başkanımızın hukuksuzca görevden alınmasını kabul etmemiz mümkün değil. Hukuki olarak hakkımızı arayacağız. Bu açıkça şudur: Seçimle alamadıklarını Saray darbesiyle almaya çalışıyorlar” diye konuştu. Zimmete para geçirme suçunun şahsi bir suç olduğunu kaydeden Torun, “Şahsi bir olayı tamamen belediye başkanımız üzerine yansıtmak siyasetten bir Saray darbesidir. Milli irade ile gerçekleştiremediğini hukuk dışı güç kullanarak elde etmeye çalışıyor. Bu hukuksuz kararı tanımıyoruz ve yok hükmünde ilan ediyoruz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle