22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 28 ŞUBAT 2020 CUMA DOLAR AVRO STERLIN FAİZ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA ALTIN CUMHURİYET EKONOMI ALTIN 24 AYAR 6.1750 1.5 kuruş 6.7670 7.4 kuruş 7.9690 1.9 kuruş 12.13 0.35 puan 110.418 4753 puan 2209.73 28.09 lira 328.24 4.14 lira Moody’s’e göre Türkiye’de reel faiz oranı eksi yüzde 1.45 seviyesinde bulunuyor Faiz güveni zayıflatıyor Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin negatif reel faiz oranlarının yatırımcılar ve bankaların kredi notu için olumsuz olduğunu açıkladı. Merkez Bankası’nın, son altı PPK toplantısında politika faizini yüzde 24’ten yüzde 10.75’e çekmesinin etkileri, yoğun şekilde tartışılıyor. Bu konuda en güncel değerlendirmeyi Moody’s yaptı. Moody’s dün yayımladığı rapora göre, nominal faiz oranı geçen ay yüzde 10.7512.2 olan yıllık enflasyondan düşük seviyede oldu ve reel faiz oranının eksi yüzde 1.45 olmasına yol açtı. Raporda, bu konuda şu vurgu yapıldı: 51 milyar dolar “Negatif reel faiz, bankalara fon sağlamayı ve Türk Lirası’na yatırım yapmayı, reel faiz oranları pozitif olan diğer gelişmekte olan piyasalardan daha az cazip hale getirmekte. Büyük olasılıkla TCMB’nin kredibilitesini olum suz etkileyebilir ve bu da yatırımcı güvenini zayıflatabilir.” Moody’s’in raporuna göre, düşük faizler, TL mevduat sahiplerine ödenen faizin daha da düşmesine neden olabilir ve bu da daha fazla dolarizasyona yol açar. Türk bankalarının önemli bir kırılganlığı, yatırımcı güvenine hassas olan yabancı para cinsinden kısa vadeli fonlamaya (Kasım 2019 itibarıyla 51 milyar dolar) önemli ölçüde bağlı olmaları. Raporda, negatif faizin bankaların “riskten kaçışını” artırdığı ve riskten kaçış dönemlerinde faiz oranlarının artık Türkiye’ye ve Türk bankalarına yatırım yapma riskini telafi etmediği belirtildi. Bu senaryo, 2018 kur krizi sırasında olduğu gibi sermaye piyasalarına erişimi son derece zorlaştırabilir. DOLAR / TL BAŞ DÖNDÜRÜYOR (TL) olavjeriaroGükpüsoavyvlleiügetnkıilklbsaiöegnlillmaedgnrieai.lddnimeokllaei r, 27 Şubat 2020 6.1700 6.1731 6.1770 6.1880 6.190 6.180 6.175 6.172 6.168 6.164 6.1592 6.1592 6.1563 08.01 09.01 10.01 11.01 12.01 13.01 14.01 15.01 16.01 18.30 6.160 6.156 BORSA İSTANBUL YÜZDE 4.1 KAYIPTA Koronavirüs tüm dünya borsalarında dikkat çekici kayıplara neden olurken, güvenli limanlardan biri kabul edilen doların yükselişi sürüyor. Türkiye’deki mali piyasalar ise hem küresel hareketlerden hem Rusya ile, Suriye merkezli yaşanan jeopolitik gerilimden et kileniyor. Bu tür nedenle dolar/TL Mayıs 2019’dan beri yeni en yüksek güniçi seviye olan 6.17’yi aşarken, Borsa İstanbul (BİST) 100 endeksi dikkat çekici kayıplar yaşadı. Dolar/ TL dün 6.15606.19 arasında yükseliş yönünde hareket etti. Büyük bölümü TL’deki değer kaybının devamından endişeli olan yerli yatırımcılar döviz mevduatı birikimine devam ediyor. BİST 100 ise gün boyu 110 bin 418 ile 114 bin 433 arasında dalgalandıktan sonra, günü yüzde 4.13 düşüşle kapattı. Son dönemde 240 puana kadar düşen risk primi (CDS) dün 315 puanı test etti. Koronavirüs maliyeti artıyor Koronavirüs ile ilgili endişeler ve virüsün yayılım seviyesi tüm dünyada her geçen gün artıyor. Euler Hermes’in koronavirüsün dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirdiği rapora göre, Çin’de kapanan tesisler nedeniyle haftalık 26 milyar dolarlık bir ticaret şoku bekleniyor. Raporda, imalat sanayii ve ticaret sektörlerinde resesyonların büyük ihtimalle devam edeceği ve 2020’nin ilk çeyreğinde yüzde 2’lik düşük bir global büyüme beklendiği belirtiliyor. Salgın nedeniyle Çin’de iş faaliyetlerinin sekteye uğramasının tekstil, makine, ulaşım ekipmanı ve emtia sektörlerinde stokları uzun vadeli seviyelerin üzerine taşıyabileceği ifade edildi. ‘Yurtiçi turizm canlandırılmalı’ TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, koronavirüsün olumsuz etkileriyle turizmde yaşanabilecek düşmenin yurtiçinde yerli turistler ile artırılması gerektiğini açıkladı. Palandöken, “Tüm dünyayı etkisi altına alan virüs sorununun ülkemiz için bu sene turizme olumsuz yansımaları görülmeye başlandı. Bu nedenle yabancı turistlerin sayısında yaşanacak azalma, yerli turistlere cazip şartlar sağlayarak artırılmalı. Turizm sektöründe yaşanan bu olumsuz tablodan esnafımızın etkilenmemesi adına vergi indirimi gibi destekler sağlanmalı” dedi. l AA Ebru Ata Tuncer Teksan ve Ford işbirliği yaptı Ticari araç üreticisi Ford Otosan ve Teksan, yerli jeneratör motoru için işbirliği yaptı. Daha yüksek güç aralığındaki jeneratörlerinde de yerli motor ile üretim yapmak isteyen Teksan ile Ford Otosan’ın iki yıllık çalışma sonucunda geliştirdiği motor, Eskişehir fabrikasında üretildi. Teksan Jeneratör Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Ata Tuncer, “Yerli üretime önem veren, kendi teknolojisini geliştiren bir şirketiz. Yüksek güçlü yerli jeneratör üretmeyi hedefledik ve bunun için Ford Otosan ile işbirliği yaptık” dedi. TTK’YE AIT KÖMÜR SAHASINI SANTRAL KURMAK ISTEYEN ŞIRKETE VERDILER Amasra’da ‘santral’ devri UYGULAMA YASAYA AYKIRI Yeşil, devrin Maden Yasası’na aykırı olduğuna dikkat çekerek “Yasaya geçen şubatta eklenen maddede, TTK’nin halen kendisi tarafından doğrudan işlettiği izinli alanlarda oluşturulacak ruhsatların ihale edilemeyeceği hükmü yer alıyor” dedi. Ruhsat devir işlemlerinin ipta li ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtıklarını söyleyen Hakan Yeşil, “Krokilerde yapılan değişiklik sonrasında TTK tarafından işletilen AmasraA sahasının bir bölümünün işgal edildiği görülüyor. Bu düzeltilsin, ayrıca TTK kendi kömürünü kendi çıkarsın” diye konuştu. Hattat Holding’e yapılan devir, “Doğal güzellikleriyle ünlü Amasra’ya santral kurmak için altyapı mı hazırlanıyor” sorusuna neden oldu. MUSTAFA ÇAKIR Doğal güzellikleriyle ünlü Amasra, yeniden termik santral tehlikesi ile karşı karşıya. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından işletilen maden sahasının bir bölümü ruhsat devri ile bölgede termik santral kurmak isteyen Hattat Enerji ve Maden Tic. AŞ’ye verildi. Maden Yasası’ndaki “TTK tarafından doğrudan işletilen sahaların ihale edilemeyeceği” hükmüne rağmen yapılan işleme Genel Madenİş Sendikası tepki göstererek dava açtı. 14 yıldır üretim yok Zonguldak genelinde olduğu gibi Amasra’da da TTK’ye ait maden sahaları rödövans sistemiyle şirketlere tahsis ediliyor. Ancak bölgede, TTK’nin kendisi tarafından işletilen çok sayıda saha da bulunuyor. Hattat Holding’e verilen yeni arazilerde işte bu sahalarda yer alı yor. Bu konudaki gelişmeleri aktaran Genel Madenİş Sendikası Başkanı Hakan Yeşil, TTK Amasra Müessesesi’ne ait AmasraA sahasının TTK tarafından, AmasraB sahasının ise 2005’ten bu yana rödövans sözleşmesi ile Hattat Enerji ve Maden Tic. AŞ tarafından işletildiğine dikkat çekti. Şimdi ise TTK tarafından işletilen sahanın bir bölümünün şirket tarafından işletilen sahanın içine dahil edildiğini belirten Yeşil, “TTK’nin kendi işlettiği A sahası küçültülüyor. Sahanın bir bölümü Hattat AŞ’nin işlettiği B sahasına ekleniyor. Ruhsat devrediliyor” dedi. Yeşil, “Hattat Enerji tarafından işletilen sahada 14 yıldır değil 1 kilo, 1 kürek bile kömür çıkarılmadı. Şirket bizim için büyük bir hayal kırıklığıdır. Amaç santral yapmak. İzin alamadıkları için de üretim yapmıyorlar. Ayrıca çalışanın ücreti de düzenli ödenmiyor” dedi. l ANKARA ‘Emeklilerden sağlık kesintisi yapılmasın’ CHP milletvekili Ayhan Barut, sağlık hizmetinden yararlanan emekli yurttaşla rın maaşlarından ilaç, mua yene ve tıbbi malzeme katı lım payı kesintisi yapılma ması için yasa tekli fi hazırladı. İlgili ka nun teklifini Meclis’e sunan Barut, “Krizin vurduğu, maaş ları açlık ve yoksulluk sı nırının al Ayhan Barut tında olan emeklilerimizin kesintiye değil desteğe ihtiyacı var” dedi. Türkiye’de emeklilere sunulan yaşam kalitesi ve maddi refahın, birçok ülkenin altında olduğuna dikkat çeken Ayhan Barut, “Son yıllarda yaşanılan ekonomik kriz bütün kesimleri vurmuş, halkın satın alma gücü azalmıştır. Sosyal devlet ilkesi gereğince tüm yurttaşlar gibi emeklilerimiz de ücretsiz sağlık ve eğitim gibi haklara sahiptir” diye konuştu. l ANKARA Görme engelli çocuklar hayallerini kodlayacak Turkcell’in özel eğitime ihtiyacı olan çocukların yetkinliklerini artırmak amacıyla 2015’te hayata geçirdiği “Engelsiz Eğitim” programı kapsamında bir ilke imza atıldı. Milli Eğitim Bakanlığı himayesinde süren proje ile görme engelli çocuklar Braille alfabesi ile etiketlenmiş robotik setler yardımıyla kodlama eğitimi alacak. Gaziantep’teki Nuray Tuncay Kara Bilim ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen tö renle setler ilk grup öğrenciye dağıtıldı. Özel yetenekli çocuklara yönelik “Zekâ Gücü” sınıfı öğrencileriyle, görme engelli gençler kodlama setlerini birlikte denedi. Turkcell Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Koç, Gaziantep Valisi Davut Gül ve Belediye Başkanı Fatma Şahin’ın katıldığı törende genel müdür Murat Erkan, “Yüzlerce görme engelli öğrencimiz bu setle robotik kodlamayı öğrenmeye başlayacak” dedi. Ender Yorgancılar Zeynep Bodur Okyay Salih Esen Erdal Bahçıvan ‘Kavganın olduğu yerde ticaret olmaz’ GAMZE BAL Ekonomi yönetimi tarafından sıklıkla dengelenme sürecinde olunduğu ileri sürülse de, günden güne katlanan maliyetlerle baş etmeye çalışan sanayici, bu söylemlere mesafeli. Artan jeopolitik riskler karşısında da daha barışçıl, kavgadan uzak bir dış politika talep ediyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi toplantısının bu ayki konukları İzmirli sanayicilerdi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ve Meclis Başkanı Salih Esen’in katıldığı toplantıda, sanayiciler sıkıntılarını da paylaştı. Yorgancılar, 9 yıl önce İSO’yu İzmir’de konuk ettiklerinde dile getirdikleri sorunların değişmediğini belirterek “İçeride ve dışarıda yaşadıklarımızın üstüne misliyle katlanan zorluklar eklendi. 5 yıl da 7 seçim yapan tek ülkeyiz. Hangi ülkenin hangi sanayicisi bu şekilde üretim ve maliyet planlaması yapabilir. Reel sektörümüzün sınavları hiçbir zaman bitmiyor. Ama şu var: Ya üretip özgür olacağız ya da tüketip mahkum olacağız!” dedi. Salih Esen de şunları söyledi: “Toparlanmaya çalışan ekonomimiz için ne yazık ki henüz tehlike geride kaldı diyemiyoruz. İç piyasada canlanma belirtisi olmakla birlikte, mevcut risklerimiz hâlâ alarm seviyesinde. Diliyoruz ki, 2020’nin tüm zorluklarını yılın ilk iki ayında aşmış olalım. Bugün dış politika hiç olmadığı kadar hassas dengeler üzerinde yürütülüyor. Bu yüzden önceliğimiz çatışma değil, barış içinde birlikte yol almak olmalı. Unutmayalım ki, kavganın olduğu yerde iş de olmaz, ticaret de... Herkes bundan zarar görür.” Piyasa kapitalizminin tahtını koronavirüs sallıyor Geçen ekim ayında yani bundan yaklaşık 4 ay önce Küresel Sağlık Güvenliği 2019 Raporu açıklanmıştı. Raporda şu dikkat çekici uyarılar vardı: “Dünya genelinde ülkelerin ulusal sağlık güvenlikleri hayli zayıf. Hiçbir ülke salgın hastalıklar konusunda tam hazır değil ve her ülkenin ele alması gereken önemli açıkları var.” Aradan 3 ay bile geçmeden bir koronavirüs belası ile karşı karşıya kaldık. Artık adı Covid19. Çin’de başladı ama büyük hızla yayılıyor. Bugüne kadar açıklanan vaka sayısı 82 bin 548. Ölüm oranı yüzde 3.28... Nereye kadar gidecek? Bilinmiyor. Ama küresel korku ile virüsün küresel yayılma hızı at başı... Ve bu korku, haklı bir korku... Hazırlıksız yakalandık diyebilir miyiz? Evet. Çünkü bu ve benzeri uyarılar göz ardı edildi. Ülkelerin sağlık sistemleri ticarileştikçe bozuldu. Uluslararası şirketlerin çıkarları ve piyasa daima halkların sağlık hakkı ve güvenliğinin önüne geçti. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı, “Epidemi ilan etme konusunda karar vermek zorunda olduğumuz bir noktadayız” diyerek dün önemli bir açıklama yaptı: Her ülke ilk koronavirüs vakasına hazırlanmalı. Hiçbir ülke topraklarında virüs olmayacağı kanaatine kapılmasın. İlk vaka geldiğinde ne yapacağız? İzolasyon merkezimiz, yeterli ekipmanımız var mı? Ülkeler şu an bu soruları kendine sormak zorunda. Endişe ve panik bize yardımcı olmayacak.. Peki, hazır mıyız? Gerçekten hiç vaka yok mu Türkiye’de, yoksa saklanıyor mu? Gelinen noktada “güven ve şeffaflık” son derece önemli. Bir cadı avına doğru evrilme olasılığı var ve bunun zaten kaygan bir zeminde seyreden toplumsal barışı tamamen bozma olasılığı büyük. Peki, bu olasılıklar göz önüne alınıyor mu? Koronavirüs insanlığın ortak sorunu. Öyle ki büyüklüğü sadece 40 nanometre olan, gözle görülemeyen, tam olarak canlı kategorisine bile girmeyen bir organizma karşında 7.5 milyar insan çaresiz. Küreselleşmenin en hızlı, en somut gerçeği olarak karşımızda duruyor. Herkesi dize getiriyor. Piyasalar allak bullak, turizm çökme noktasında, ürün tedarik zincirleri bozulmuş durumda... Covid19’un tespit edildiği ülkelerde sokaklar bomboş, market rafları büyük hızla boşalıyor, restoranlar, alışveriş merkezleri sinek avlıyor. Güney Kore’de Samsung Electronics, bir çalışanında virüsün görülmesi üzerine Gumi’deki akıllı telefon üretimi tesisindeki operasyonlarını durdurdu. Apple, iPhone üretiminin yavaşlaması ve Çin’deki Apple mağazalarının kapanması nedeniyle üç aylık gelirlerinin bir darbe alacağı konusunda uyardı. Peki, o zaman şunu da soralım. Üretim ve hizmetlerdeki bu ani düşüşler toplumların tüketim alışkanlıklarını etkileyebilecek bir noktaya gelebilir mi? Çin dünyanın en kalabalık en yoğun nüfuslu ülkesi. Ve Çin halkının neredeyse yarısı bir aydan fazla bir süreden beri bir nevi ev hapsinde. Karşı karşıya kaldıkları bu hastalığın yaşam, aile ve toplum üzerindeki sonuçları üzerine düşünmek için bolca zamanları oldu. Şimdi sırayla bunu diğer ülkeler de yaşamaya başladı. Büyük olasılıkla sıra bize de gelecek. Ama şunu söylemeliyim: Covid19 krizi, ekonomik büyümenin sosyal refahın üzerine çıkarıldığı piyasa kapitalizminin tahtını büyük bir şiddetle sarsmaya başladı. Belli ki daha da sarsacak. ‘Eşitlik için mücadele hız kesmeden sürmeli’ Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) şubat ayı buluşmasının konuğu TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski oldu. KAGİDER Başkanı Emine Erdem’in iki kurum arasındaki işbirliğini anlattığı toplantıda Kaslowski ise sürdürülebilir kalkınma için toplumsal cinsiyet eşitliğinin şart olduğunu belirterek şunları söyledi: “Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 2030’a kadar dünya genelinde yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlikle mücadele etmek gibi hedefleri kapsıyor. Kadınların eğitime ve işgücüne katılımı, kreş gibi mekanizmalarda dönüşümün peşini hiç bırakmamak gerekiyor. Hem TÜSİAD’ın hem de KAGİDER’in bu yöndeki çabalarının hız kesmeden sürmesi bu açıdan çok kıymetli ve önemlidir.” l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle