Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 19 ŞUBAT 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a açtığı ‘5 kuruşluk’ dava hakkında konuştu CİHANER Düşünceler kır çiçekleri gibi açsın Benzin bitti, araba yürümüyor. “Hemşerim, bir el atıver de benzinliğe kadar itelim” dediler, öyle gidiyor. Bizim sırtımızdan, bizim yüklenmemizle. İşsizlik, pahalılık, intiharlar, kayırma ve yolsuzluk haberleri yayıldıkça yayılıyor. Kimine kriz yok; çoğumuza kriz var. Buradan nasıl çıkarız? Bu soruyu herkesin sorması, herkesin sadece çareleri araması gerekiyor. Sorun bu ülkeyi seven ve daha iyi, daha adil ve yaşanabilir koşullara kavuşmasını özleyen herkesin sorunu. Fikri, inancı, ideolojisi, kimliği önemli değil. Ortak yaşam, herkesin tek kişi gibi düşündüğü yaşam değildir. Fikirlerde farklılaşma, demokratik yöntem ve araçlarda uzlaşma mutabakatıdır “ortak yaşam”. Araçlar bakımından Türkiye’ye en çok zarar veren yöntemler nelerdir? Askeri darbeler, otoriter rejimler, şiddet ve terör olgusu. Bu yollarla “ortak yaşam” hedefine hizmet edildiği görülmemiştir. Darbelerin ülkeyi getirdiği berbat yer ortadadır; bütün gücün denetimsizce tek kişide toplandığı rejimlerin ülkeye faydasının olmadığıysa açıktır. Soframızdaki yoklukta ya da eleştirel sözümüzü söylerken duyduğumuz tedirginliktedir o faydasızlık. Oysa fikirler yarışmalıdır; bu antidemokratik araçları, yöntemleri dışlayan tüm fikirler; hak, hukuk ve adalet dairesinde ifade edilmelidir. Türkiye’nin büyüyen, derinleşen sorunları ve artan toplumsal kutuplaşma ancak ve ancak demokratik mekanizmaların hiç olmadığı kadar güçlendirilmesiyle giderilebilir. Peki, kim yapacak? Elbette siyaset. İktidarın sıkıştıkça kendisine dönük her eleştiriden darbe, kumpas, ihanet sonucu çıkarması kabak tadı verdi; sorunlarla yüzleşmekten kaçmanın, hataların sorumluluğunu hep başkalarına yüklemenin mazeretine dönüştü bu yöntem. Muhalefet güçleri de iktidar eleştirisinin ötesine geçme, memleketin karşı karşıya olduğu sorunları çözüme kavuşturma konusunda hâlâ tutuktur. Bunda iktidarın da, muhalefetin de Türkiye’nin yeni sosyolojik gerçeklerini kavramakta zorlanan ya da kavrasa bile buna uygun siyaset tarzı, program ve model üretme konusunda yavaş kalan tutumunun etkisi yazık ki çoktur. Oysa ancak yeni sosyal gerçekliğe dayalı yeni siyaset tarzı bizi buradan çıkarır. Türkiye, sosyolojik açıdan 40 yıl önceki Türkiye değil. Kırsalda yoksullaşma ve göçler sonucunda, nüfusun büyük çoğunluğu kentlerde yaşıyor bugün artık. Kendi hesabına çalışanların, geçimlik ekonomiye sahip olanların payı da giderek düşüyor; ücretli çalışanların, emekçi sınıfların ağırlığı giderek artıyor. 40 yıl öncesine göre bugün eğitim seviyesi çok daha ileride; üniversite eğitimi alan, mezun olan gençlerin toplum içindeki payı hızla yükseliyor. Ve işsizlik niteliksel bir dönüşüm geçiriyor. İşsizler içinde eğitimli nüfusun payı artıyor. Yeni teknolojiye, iletişim olanaklarına sahip; beklentileri küresel şartlarla koşullanan ve kötü gidiş nedeniyle umudunu yitirmeye başlayan bir kuşak var artık. Demokratik araçlarla bu yeni sosyal yapının beklenti ve ihtiyaçlarına uygun hedefler belirlenmesi, programlar saptanması zorunlu. Tablo ortada: Tek adamcı yeni sistem ve içine yerleştirildiği 12 Eylül darbe anayasası, Türkiye’nin hiçbir kamusal ihtiyacını karşılamıyor; sorunlarını çözmüyor. Güçlü Meclis, demokratik anayasa Kurtuluş Savaşımızı yürüten Milli Meclis’in açılışının 100. yılını kutlayacağız 23 Nisan’da. Demokratik katılım kanallarını açan, bağımsızlıktan ödün vermeyen bir Meclis’e, bağımsız yargıya, liyakat ve adalete dayalı bir kamu yönetimi örgütlenmesine, akılcı bir eğitim anlayışına, adil bir üretim ve paylaşım ekonomisine, terörsüz ve şiddetsiz bir barış iklimine ihtiyaç var bugün. Siyaset bunları tartışmalı, konuşmalı, somut adımlar atmalı. 100. yıla güçlü Meclis, demokratik anayasa ile girelim. Bu bütün partilerin ve toplum kesimlerinin yüküdür. Niye mi yazdım bunları? Haksız ve hukuksuz Gezi yargılamasının kararı açıklandı dün. Sevindirici beraat haberi, ben yazıya başlarken geldi. Ama yorumlarken burukluk çöktü içime bir yandan da. “İç ve dış siyasi dengeler”e göre karar alındığı hissiyatı ben dahil çok kişide hâkimdi. Üzüldüm, kızdım. Bu ülkede adaleti veya adaletsizlikleri birilerinin taktiklerine, stratejilerine, müdahalelerine, jeopolitik kaygılarına ya da lütuflarına göre yaşadığımız fikri içime oturdu bir daha. Oysa daha iyisini hak ediyor ülkemiz. Bunun için yazdım. Uğur Mumcu, Nisan 1984’te PapaMafyaAğca kitabını şu satırlarla bitirmişti: “Silahların sustuğu, düşüncelerin kır çiçekleri gibi açtığı günleri göreceklere ne mutlu!” Uğur Mumcu göremedi; biz görebilecek miyiz? Urla üzerinden partisini eleştirdi CHP Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner, hakkındaki FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz’u anımsatarak “Parti içi demokrasiyi yaşasaydık Urla’yı yaşamazdık. Birbirimize karşı hamaset yapmamamız gerekir. Delegelere karşı inanılmaz ayrıştırıcı bir politika yapılıyor. Parti yöneticileri aklını başına devşirmeli. Dışarıda en uç yapıyla ittifak kurabiliyorken kendi içindeki evlatlarına karşı bu düşman siyasetini terk etmek zorundadır” dedi. Cihaner, kongrelerdeki tek aday baskısının utanç verici olduğunu söyledi. l Haber Merkezi ‘Adamına göre dava’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine 500 bin TL tutarında tazminat davası açan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı açtığı davayla ilgili olarak “Avukatıma ‘Adamına göre 5 paralık dava açın’ dedim. Avukat arkadaş ‘Vallahi 5 para yok’ dedi. ‘Ne yapalım o zaman 5 kuruşluk olsun’ dedim. Davayı o nedenle 5 para değil 5 kuruşluk açtık. Değeri biraz yükseldi ama idare edeceğiz” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları dile getirdi: Gezi’ye baskıya karşı tepki: Gezi olayları bu ülkenin genç, yetenekli, okumuş, hayatı sorgulayan gençlerinin bir baskı rejimine karşı tepkileridir. Çünkü bu gençlerimiz ülkelerini seviyorlar. Doğayı, ağacı, kuşu seviyorlar. Gezi eylemini bir baskının ortaya çıkardığı bir aydınlanma hareketi olarak görmemiz gerekiyor. Gençlerin yaptıkları eylemleri de saygıyla sevgiyle karşılamamız gerekiyor. ‘Yedikçe doymayanlar’ Türkiye tablosu budur: Vatandaş niye perişan? Emekli neden geçinemiyor? Neden işsizlik var? Çöpten geçimini sağlayanlar var, gözün doymuyor gidiyorsun 45 yerden aylık alıyorsun. Bakın (Arpalık AŞ broşürünü göstererek) Türkiye tablosu budur. Bu tablonun arkasında milyonlarca işsiz var. Bu tablonun arkasında geçinemediği için intihar eden vatandaşlar var. Ççocuğunu akşam yatağa aç yatıran annenin dramı var. Bu tablo Türkiye gerçeğini bundan daha iyi anlatamaz. Bir tarafta işsizlik var, bir tarafta önünde do CHP’DEN AKP’LILERE DILEKÇE DESTEĞI Tanal CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, AKP teşkilat sorumlularının, istifa etmek isteyen üyeleri “Mahkeme kararı gerekiyor” sözleriyle yanılttıklarını belirtti. Tanal, sosyal medya hesabından AKP’den istifa etmek isteyenler için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu ve ilçe seçim kurulu başkanlıklarına sunulmak üzere hazırlanmış dilekçe örneklerini paylaştı. Paylaşımında, AKP’nin son bir yılda 1 milyon civarında üye kaybettiğini belirten Tanal, “AKP’ye istifaya gelenler, ‘Mahkeme kararı lazım’ denilip yanlış yönlendiriyor. Halbuki Yargıtay’a, ilçe seçim kurullarına dilekçe vererek üyelikten çıkabilirsiniz. Ayrıca istifa işlemini eDevlet’ten de yapabilirsiniz. Dilekçe örneklerini sunuyorum” ifadelerini kullandı. l ANKARA larlar yedikçe doymayan bir grup var. İnkâr ediyorlar: Neden 10 binler ce aile çöp konteynırlarından besleniyor? Bunu da inkâr ediyorlar. Çıkın sokaklara, caddelere göreceksiniz. Neden 10 binlerce aile pazar atık ve artıklarından besleniyor? “Akşam gidin pazarlara...” Zaten o insanlar akşam gidiyorlar. Pazarcı artıkları atar; fakir, fukara da gelir yiyecek toplar. Bu gerçeğin bilinmemesi mümkün değildir. Bu gerçeğin vicdanları yaralamaması mümkün değildir. Ben 21. yüzyılın Türkiyesi’nden söz ediyorum. 17 yıldır iktidarı yönetenlerin acziyetinden söz ediyorum. ‘Yoksulla alay ediyorlar’ Saray’ın ve halkın Türkiyesi farklı: Türkiye ikiye ayrılmış vaziyette. Saray’ın Türkiyesi ayrı, halkın Türkiyesi ayrı... Saray’ın gündeminde yoksulluk yok. Saray sosyetesi yoksulluğun ne olduğunu bilmemektedir. Arada bir 50 bin dolarlık çantayla yoksul evlerine ziyarete gidilir. 50 bin dolarlık çantayla gidiyorsan sen yoksulla alay ediyorsun demektir. Halkın yaşadığı Türkiye’de yoksulluk var. Çöp kontenyırlarından beslenen 10 binler var. Saray’da vergi vermek enayiliktir: Saray sosyetesinde vergi vermek enayiliktir. Kendi yönettiği ülkeye vergi vermemek için aile boyu Man Adası üzerinden vergi kaçırırlar. Belgelerini açıkladım. Savcı soruşturma yaptı. Her şey doğrudur dedi. İlgili makbuzlara banka dahi itiraz etmedi. MASAK inceledi; “Herhangi bir şey yoktur. Bütün rakamlar doğrudur” dedi. Mahkemeden yasak kararı getirdiler; millet doğruları öğrenmesin diye. İki vatandaştan biri icralık: Saray sosyetesi devleti bir çiftlik gibi görür. Ye yiyebildiğin kadar. Saray sosyetesinde icra diye bir kavram yoktur. Ama Türkiye’de 20 milyon 521 bin icra dosyası vardır. Her iki vatandaştan biri icralıktır. Nasıl doymaz adamlarsınız: Saray sosyetesinde asla vatan sevgisi yoktur. Tank Palet Fabrikası’nı bedelsiz olarak hiçbir para almadan Katar ordusuna peşkeş çekenler vatansever olamazlar. 15 Temmuz şehitleri için toplanan paralar... Gözünüz doysun. Toprak doyursun derler... Biz dile getirmesek onu da yiyeceklerdi. Nasıl doymaz adamlarsınız. Sizde Allah korkusu yok mu? ‘Yüzde 3 binlik artış’ Bu nasıl bir Saray?: Cumhurbaşkanlığı bütçesinde menkul malların yani taşınan sabit olmayan malların onarımı için ayrılan bir bütçe var. 2017’de 3 milyon lira ve 2018’de de 3 milyon lira. 2019 yılında 100 milyon liraya çıkıyor. Yüzde 3 binin üzerinde artış var. Ne oldu da 3 milyon, 100 milyona çıktı? Neyin onarımı bu? Taşınan malın onarımı nedir? 2020’de de 140 milyona çıkıyor. Bu nasıl bir Saray ya? Değeri biraz yükseldi: Geçen grup toplantısında 20 soru ve 20 cevap vermiştim. Erdoğan cephesinde büyük yankılar uyandırdığını biliyorum. 15 Temmuz’a kadar geldim, sonrasını aktarmadım. 7 sorumun cevabını bekliyorum. Benimle ilgili olarak 500 bin liralık dava açmış. (Gülerek) Çok korktum. Avukatım geldi; ‘Biz de dava açacak mıyız’ dedi. “Açacağız” dedim. ‘Biz de 500 binlik açalım mı?’ “O kadar etmez” dedim. “Ne kadar olsun?” Avukatıma “Adamına göre 5 paralık dava açın” dedim. Avukat arkadaş “Vallahi 5 para yok” dedi. “Ne yapalım o zaman 5 kuruşluk olsun” dedim. Davayı o nedenle 5 para değil, 5 kuruşluk açtık. Değeri biraz yükseldi ama idare edeceğiz. l ANKARA / Cumhuriyet ABDULLAH GÜL, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SISTEMINI ELEŞTIRDI: Tercihim parlamenter sistem 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Karar gazetesinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Gül, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştirerek “Türk tipi başkanlık sistemini istemedim. Benim tercihim tam demokratik parlamenter sistemden yana. TBMM bugüne kadar hiç bu kadar önemsizleştirilmemişti. Bunun noksanlığını Türkiye his sediyor” dedi. FETÖ ile ilgili soruya ise Gül, “Kimsenin aklını, fikrini mutlak bir şekilde bir din adamına, bir siyasetçiye veya ideAbdullah Gül olojik bir gruba teslim etmemesi lazım. İşte bu grubun her şeyi gasp etmesinin, hain darbe girişimine kadar gelebilmesinin altında bu zihniyet yatar” yanıtını verdi. Abdullah Gül, “Siyasi İslamın çöktüğünü mü düşünüyorsunuz” yönündeki soruya ise “Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi” dedi. l İç Politika İMAMOĞLU, SANCAKTEPE BELEDIYESI’NI ZIYARET ETTI ‘Kadın başkan sayısı artmalı’ İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ek tek kadın belediye başkanı olduğunu vurgulayan rem İmamoğlu, 28’inci il İmamoğlu, “Bu tabii İstan çe belediyesi ziyaretini bul’umuz için üzücü bir du Sancaktepe’ye yaptı. San rum. İnşallah sayısı artar. caktepe Belediye Başkanı Bu konuda her siyasi par Şeyma Döğücü, bina girişin ti sorumlu” dedi. Döğücü de karşıladığı İmamoğlu’nu, de “Bir arada çalışma yön makam odasında ağırla temini benimsiyor olmanız dı. Döğücü’nün İstanbul’un bizim için büyük bir avan taj” ifadelerini kullandı. Dana sonra ilçede saha incelemeleri yapan İmamoğlu, İBB’ye ait Sancaktepe Çocuk Trafik Eğitim Parkı’nda sınıf öğrencileriyle buluştu. İmamoğlu’nun Sancaktepe’deki son durağı, İbni Sina İlkokulu ve Ortaokulu oldu. l İç Politika Bergama Belediyesi’nin işten çıkardığı üç kadın işçiyle görüştü ‘Sizi yalnız bırakmayacağım’ İzmir’in Bergama ilçesinde, AKP’li belediye başkanı Hakan Koştu’nun iş 10 gündür eylem yapan 3 kadın işçi Başkan Soyer’e yaşadıklarını aktarır ten çıkardığı 3 kadın işçiye, İzmir ken, Bergama Belediye Başkanı Ha Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç kan Koştu’nun da yanlarına gelerek Soyer’den destek geldi. dinlemesi dikkat çekti. Soyer’e yaşa Soyer, Bergamalı muhtarlar dıkları durumu özetleyen Alev Çakır, la İZBETON’a ait şantiyenin toplan “Seçimlerin ardından belediyede bir tı salonunda bir araya geldi. Toplan Soyer çok arkadaşımla birlikte mobbing ve tı öncesi ise Başkan Soyer’i Bergama baskıya uğradık, işten çıkarıldık. Ge Belediyesi’nde işten çıkarılan 3 kadın, Nazlı rekçe olarak verim düşüklüğünü gösterdi Deniz Tan, Alev Çakır ve Gonca Çetin üzerle ler. Ancak beni olmayan Arşiv Müdürlüğü’ne rinde “işimi istiyorum” yazılı yeleklerle karşı sürmüşlerdi. Ne yapacağımı bile söyleme ladı. Belediye önünde haklarını aramak için melerine rağmen işimin hakkını verebilmek için tüm mevzuatı öğrendim. Gonca ve Deniz arkadaşlarım da aynı haksızlıklara uğradılar. Gonca henüz açılmamış olan Hasta Yakını Konuk Evi’nde görevliydi. Henüz açmadıkları, hatta klima çalışmasına dahi müsaade etmedikleri bir yerde verim düşüklüğünden bahsetmek mümkün mü” dedi. Yaşananları hayretle dinleyen Soyer ise “Siz hukuki sürecinizi başlatın, ben yanınızdayım, sizi asla bırakmam” dedi. Soyer ardından 3 kadın işçiyle beraber dışarıda bekleyenlerin alkışları arasında fotoğraf çektirdi. l İZMİR / Cumhuriyet ALINAK YİNE TUTUKLU Babası için avukat oldular KÜBRA KÖKLÜ İlk kez 12 Eylül 1980 döneminde tutuklanan ve “Benim bu düzene isyanım bitmez” diyen siyasetçi, yazar ve avukat Mahmut Alınak, önceki gün 10. kez cezaevine girdi. Kars’ta, 13 Şubat’ta evine yapılan baskında gözaltına alınan OdaTV yazarı Mahmut Alınak, tutuklanmadan önce “Bu şartlarda cezaevine girmemek bir aydına yakışmayacak bir şeydir. Ben demokrasi nöbeti tutmak için cezaevine giriyorum. Hoşça kalın” dedi. Cumhuriyet’e konuşan Alınak’ın avukatı ve oğlu Bişar Abdi Alınak, “Dosyada tutukluluğa ilişkin itirazda bulunmayacağız. Babam siyasi rehine olarak alındı. Türkiye’de yargının geldiği durumda hukuki bir başvuru yapmak, dosyayı meşrulaştırma anlamına gelir. Kaldı ki babam bu hukuksuzluğun, hukuk katliamının deşifre olması için tutuklanma talep etti” dedi. Babasının düşüncelerinden dolayı ömrünün yarısından fazlasını cezaevinde geçirdiğini söyleyen Bişar Abdi Alınak, “Babasız büyüttüler, babasız yaşlanalım istiyorlar. Babamı 10 değil, 110 kere cezaevine alsalar fikirler değişmeyecek. Babamın bu duruşundan dolayı çocukları olarak çok gururluyuz. Yıllar önce babam cezaevindeyken bir yazı kaleme almıştım. F tipinde Babalar Günü diye. O yazıda yazmıştım babama, ‘Se nin için avukat oldum bunu biliyor muydun’. Evimizde çok dramlar oldu. Kardeşimin ve benim avukat olmamızda babamın yaşadıkları çok etkili” diye konuştu. Diğer oğlu avukat Sinan Alınak ise “Avukat olmamız babamı kurtarmaya yetmiyor. Babanızı elinizden alıp götürüyorlar” dedi. Diyarbakır, Gaziantep Barosu’nun da aralarında bulunduğu 7 baro, Alınak’ın tutuklanmasına tepki gösterip “Hukuk devleti ilkesine uygun düşmemiştir” açıklaması yaptı. Hukukçu Prof. Adem Sözüer de sosyal medya hesabından “68 yaştaki Alınak’ı böyle kelepçeleme hem kanuna aykırı hem insan haysiyetine saygı ile de bağdaşmaz” dedi. KALIN’DAN GÜL’E YANIT: Gücünüz yeterse değiştirirsiniz Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dönemin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’nin tahliyesi için yargıya baskı yaptığı iddialarının kendilerini bağlamadığını söyledi. Kalın, “Bu doğrudan bizi bağlayan bir şey değil. Kurul üyesi olması hasebiyle buradaki eylemlerini cumhurbaşkanlığına atfetmek doğru olmaz” dedi. Kalın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında dün toplanan kabine toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘Tercihim parlamenter sistem’ açıklamasına yönelik, “Bunu tartışmaya açabilirler, eğer kendilerinin ilerde gücü yeterse böyle bir şeyi yapabilirler ama milletin kararını verdiği dönemde tekrar tekrar konuyu açmak toplumsal gerçekleri ile bağdaşmamaktadır” diye konuştu. Darbe tartışmalarına da değinen Kalın şöyle konuştu, “Bunların kaynağına, kimler tarafından ne şekilde yönlendirildiğine bakmak lazım. 15 Temmuz darbe girişimini püskürtmüş bir millet, bundan sonra kimden, hangi saikle gelirse gelsin hiç bir darbe girişimine prim vermeyecektir. l Haber Merkezi ‘ŞİKÂYETİ SALMAN YAPTI’ Torun: Belediyenin haklarını savundu CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Yalova Belediyesi’nde bir çalışanın zimmetine para geçirdiği iddiasıyla başlatılan soruşturmaya ilişkin, “Başkanımız belediyenin haklarını savunmuştur” dedi. CHP milletvekilleri Aysu Bankoğlu, Ali Mahir Başarır ve Ali Haydar Hakverdi ile dün Yalova Belediyesi’ne giden Torun, şikâyetin bizzat Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman tarafından yapıldığını belirtti. Belediye tarafından yapılan incelemelerde 42 farklı işlemde toplam 1 milyon 573 bin lira tutarında usulsüz işlem yapıldığı tespit edildiğini aktaran Torun, olayın siyasallaştırılmaya çalışıldığını söyleyerek “Sayıştay raporlarında bile ortaya çıkarılamayan bu durum Yalova Belediyesi tarafından tespit edilmiştir” dedi. l AA HDP’Lİ DEMİRTAŞ: Durdu’yu kaçırır gibi götürdüler Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’li milletvekilinin aracının durdurularak PM üyesi Yunus Durdu’nun gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Demirtaş, Twitter’dan açıklama yaparak “Van milletvekilimiz Murat Sarısaç’ın aracı, haydutvari şekilde durdurulup parti meclisimizin aktif çalışanı Yunus Durdu, kaçırılırcasına gözaltına alınıyor. Bunu yapan kişiler plakasız bir araçla geliyor, kimlik göstermiyor, yüzlerini de saklıyorlar. Tüm yandaş medya ‘HDP’li milletvekilinin aracında terörist yakalandı’ diyor. AKP sözcüleri de aynı yalana sarılıveriyor. Bu tür olaylar devlet içindeki çeteleşmeyi en net şekilde görünür kılar” dedi. l İç Politika