02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 25 ARALIK 2020 CUMA ‘Evde Kal’ festivalinden yılbaşı programı Çevrimiçi müzik festivali Evde Kal Fest, yılbaşı programını duyurdu. Kendine Has’ın hayata geçirdiği festival, 2527 Aralık’ta “@kendinehasonline” Instagram hesabı üzerinden yayımlanacak. Herkesin evinden katılabileceği festivalde, canlı konserlerin yanı sıra yemek ve sohbet programları da yer alacak. 25 Aralık Cuma akşamı 22.00’de Can Bonomo konseri ile başlayacak olan Evde Kal Fest; 26 Aralık Cumartesi günü saat 18.00’de Esen Hünal’ın mutfağına konuk olacak. 20.30’da Caner Özyurtlu’nun “Bugün Varız Yarın Yokuz” programıyla devam edecek olan festival; cumartesi kapanışı saat 22.00’de Mor ve Ötesi konseri ile yapacak. 27 Aralık Pazar günü ise 18.00’de Esen Hünal’ın yeni bir tarif verdiği programın ardından yine Caner Özyurtlu ile devam edecek olan festival, 22.00’de Kalben konseri ile sona erecek. Başvurular VEDAT TÜRKALI başladı EDEBIYAT ÖDÜLLERI Atakum Belediyesi Vedat Türkali Edebiyat Ödülleri yarışması düzenledi. Ödüller Roman, Öykü, Şiir ve Çeviri Kurmaca Eser olmak üzere 4 kategoride verilecek. Jüri Doğan Hızlan, Zülfü Livaneli, Deniz Türkali, Gonca Özmen, Kemal Varol, Yavuz Ekinci’den oluştu. Ödüllere bir takvim yılı (1 Ocak31 Aralık) içinde yayımlanmış eserler başvurabilecek. 2020 yılında Covid19 sebebiyle yayımlanan eser sayısı azaldığı için 2021 Mayıs ayında verilecek ödüle katılacak eserlerin yayın tarihi 1 yıl daha geri alınarak 1 Ocak 201931 Aralık 2020 olarak belirlendi. Ödüle aday olacak eser sahipleri ya da yayınevleri 28 Şubat 2021 akşamına kadar Atakum Belediyesi’ne ulaştıracak. Dört kategoride ödül kazananlar 19 Mayıs 2021 tarihinde ilan edilecek. Ödül töreni mayıs ayının son haftasında Atakum Belediyesi’nin duyuracağı bir tarihte yapılacak. l CEMİL CİĞERİM ‘Sıfırlanan vergi kalıcı olsun!’ Sinema bileti satışından alınan eğlence vergisi 22 Aralık’ta yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 31 Mayıs 2021 tarihine kadar sıfırlandı. Vergi önceden yüzde 10 olarak alınıyordu. Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY), yaptığı açıklamayla, sektörün üzerinde önemli bir yük olan ve yıllardır kaldırılması talep edilen bu verginin geçici olarak da sıfırlanmasından memnun olduklarını belirtti. SİSAY’ın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “COVID19 pandemisinden en çok etkilenenlerin başında gelen sinemalar halen belirsiz bir tarihe kadar kapalı durumdadır. Salonlarımız açıldıktan sonra sağlanan bu vergi desteği ile sinema işletmecilerimiz biraz olsun rahatlayacaktır. Bu geçici kaldırmanın, eğlence vergisinin tamamen kaldırılması yönünde önemli bir kilometre taşı olduğuna inanıyoruz.” Meşher ’de İsebtmtTHiikkkrüüaiulnrsznarkelelıuiçimskCylkiulaeieoMş,d’rlnmadiyüinenıkzülseadSziisplö’eankisnnd’dnaüöbiemndzmeeearı4nülnkç0ıdl.daı. zaman yolculuğu Sadberk Hanım Müzesi bu yıl, 40. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Müzenin koleksiyonlarında bulunan 19 bini aşkın eserden oluşturulan bir seçki, 40. yıl etkinlikleri çerçevesinde İstiklal Caddesi’nde bulunan Meşher’de ziyaretçiyle buluşuyor. Buradaki eserler arasında, dile kolay, 5 bin ORHUN yıl önce Anadolu’da ilATMIŞ kel aletlerle yontulmuş mermerden bir figür de var. 450 yıl önce İznikli bir seramik ustasının bütün hünerini döktüğü bir tabak da 140 yıl önce yine Anadolu’da bulunan dokuma ustaları ve terzilerin tüm yaratıcılıklarıyla ortaya çıkardıkları entariler de bulunuyor. “Maziyi Korumak: Sadberk Hanım Müzesi’nden Bir Seçki” sergisinin basın toplantısı dün çevrimiçi olarak yapıldı. Toplantıda serginin Meşher’de açılmasının Ömer M. Koç’un özel isteği olduğunu öğrendik. Koç, İstanbul’un merkezinde müzenin 40. yılına yaraşır bir sergi açılması istemiş. Vehbi Koç Vakfı kurumlarından olan, İstanbul’un da göbeğinde yer alan Meşher’de serginin açılmasına karar kılınmış. İlk özel müze... Koç ailesinin 1950’de yazlık olarak aldığı, Sarıyer’in Büyükdere semtindeki Azaryan Yalısı, ailenin kararıyla 19781980 yılları arasında Sedat Hakkı Eldem’in hazırladığı restorasyon projesi kapsamında Sadberk Koç’un anısına, onun kişisel koleksiyonunu sergilemek üzere bir müzeye dönüştürülür. 14 Ekim 1980 tarihinde Sadberk Hanım Müzesi adıyla ziyarete açılır. Özellikle İznik çini ve seramikleri, Osmanlı dönemi kadın kıyafetleri ile işleme koleksiyonu niteliği bakımından dünya koleksiyonları içerisinde hatırı sayılır bir yere sahiptir. Sadberk Hanım Müzesi’nde arkeoloji ve erken İslam dönemi eserleri yanında hat sanatından ipekli dokumalara kadar Osmanlı sanatının en seçkin örnekleri yer alıyor. Tutkulu koleksiyoner Sadberk Koç, tutkulu bir koleksiyoner. Elişlerine ve el sanatına duyduğu tutku ile bir araya getirdiği koleksiyonunun, kendi adını taşıyacak bir müzede sergilenmesini arzulamış. Vefatının ardından bir müze kurmak isteğini yerine getirmek üzere, yakalamak mümkündü. Hem de çok ehven fiyatlara... Bu tür dükkânlarda çok eğlenirdim. Kimsenin görmediği bir eşyayı yakalamak, zor da olsa, anneme ve bana çok haz verirdi.” başta eşi Vehbi Koç Anadolu ve çocukları bu konuda yoğun gayret göstermişler. ÖzelSadberk Koç, 1920’lerin sonu uygarlığının izleri... likle Sevgi Gönül, Meşher’de koKoç ailesi adına anleksiyondan senesinin müze hayalini gerçekleştir çilen 210 eser, katlara yayılıyor. me görevini üstlenmiş ve müzenin Her katta farklı bir döneme, farklı kuruluş çalışmalarının ardından ic sanat eserlerine tanık olunuyor. ra komitesi başkanlığını 2003 yı Her bir eser ait olduğu döneme lındaki vefatına kadar sürdürmüş. ışık tutarak MÖ 6. bin yıldan 20. Sevgi Gönül, Sadberk Koç’un eski yüzyıla uzanan geniş bir eser merakını şu sözlerle aktarıyor: zaman diliminin öykü“Ezelden beri eskiye püsküye me sünü geleceğe taşıyor. raklı rahmetli annemle beraber bit Serginin küratörlüpazarlarını ve kötenecileri dolaşır ğünü üstlenen Sadberk dık. Bu tür dükkânlarda ki bunla Hanım Müzesi Müdüra dükkân demeye bin şahit lazım rü Hülya Bilgi, sergi bütün eski zannedilen ve hakika için şunları söylüyor: ten eski olan eşyalar karmakarışık, “Sadberk Hanım Müyığılı bir şekilde, toz ve pislik için zesi, Türkiye’de özel de sergilenirdi. Aralarından eski müzeciliğin öncüsübir şeyler bulup çıkarmak için iyice dür. Meşher’de düdikkatli bakmak ve uzun uzun va zenlenen ve ziyaretkit harcamak gerekirdi. Çok nadir çileri binlerce yılde olsa, bazı ilginç ve eski parçalar lık bir zaman yolcuGelin kıyafeti 20. yüzyıl başı luğuna çıkaran sergi, Anadolu uygarlıklarını çarpıcı örneklerle göstermenin yanı sıra Osmanlı sanatını en seçkin örneklerle gözler önüne sererek müze koleksiyonunun çeşitliliği ve zenginliğini ortaya Çocuk heykeline ait baş koyuyor”. Helenistik Dönem MÖ 2. yy. Sergi süresince, Meşher ve Sadberk Hanım Müzesi’nin ortaklaşa hazırlayacağı çevrimiçi bir etkinlik programı planlanıyor. Pandemi sebebiyle alınan sağlık tedbirleri gereği, seminer, atölye ve çocuk etkinlikleri Meşher’in dijital platformlarında düzenlenecek. Etkinlik takvimi, Meşher’in ebülteni ve sosyal medya kanallarından takip edilebilir. Öte yandan, Hülya Bilgi ile arkeolog G. Senem Özden Gerçeker’in metinlerini kaleme aldığı sergi kitabı Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanPhiletairos büstü dı. Roma Dönemi ‘Alef’, 2020’nin en iyisi! Gazetemiz çizeri Temoçin’e ödül Türk karikatürünün ustalarından olan Eflatun Nuri anısına İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Konak Belediyesi işbirliği ile bu yıl dördüncüsü düzenlenen, pandemi temalı yapıtların yarıştığı 4. Eflatun Nuri Ulusal Karikatür Yarışması sonuçlandı. Yarışmaya başvuran 497 eser arasında yapılan değerlendirmenin sonunda 11 eser ödüle değer görüldü. Birincilik ödülünü Orhan Öztürk kazanırken, Engin Selçuk ikincilik ve Nuhsal Işıl’ın eseri de üçüncülük ödülünü aldı. Yarışmada, gazetemiz çizeri Zafer Temoçin de Yayımlanmış Basın Karikatür Ödülü’ne değer görüldü. Zafer Temoçin, Cumhuriyet Pazar’ın kapağında yayımlanan yapıtıyla “Yayımlanmış Basın Karikatürü Ödülü”nü kazandı. KÜLTÜR Balarısı Yıllarca bir lokantada çıraklık yaptım. Elazığ’ın küçük bir beldesi olan Ağın’da ilkokula üçüncü sınıftan başlatıldığımda on dört yaşındaydım. Öğretmen, doktorun oğlu Fahri Özer’in sırasına oturttu beni. “Doktor” diyorsam gözünüzün önüne günümüzün doktorları gelmesin. O güleç yüzlü yaşlı, kış aylarında nüfusu bini aşmayan beldenin karanlık odalarından birini dükkân eylemiş, kuru otlardan oluşturduğu merhemlerle yaraları iyileştiriyordu. Fahri’yle ben, sınıfın iki çalışkan öğrencisiydik. Benim bilmediğimi o, onun bilmediğini ben tamamlardım. Aramızda yarış yoktu. Okuldan çıktıktan sonra doktorun okula yakın evinde bir odaya çekilir, öğrendiklerimizi yinelerdik. Cennet Bir hafta sonu, Fahri, beldenin yakın köylerinden Grani’ye birlikte gitmemizi önerdi. Onu yollara yalnız düşürür müydüm hiç, hemen kabul ettim. Şakalar yaparak, şarkılar söyleyerek bir saat içinde köye varmıştık. Sık ağaçları, kaynak suları, bin bir renkli kuşlardan yansıyan sesleri, bir süre sustuktan sonra, binlercesi yeniden başlayan ağustosböceği çığırtılarıyla orası köy değil, sanki cennetten bir köşeydi. Araya o güne değin duymadığım hoş bir vızıltı karışıyordu. Sesin nereden geldiğini Fahri’ye sordum. Beni aldı, yanına fazla yaklaşmamam uyarısında bulunarak, ak toprakla sıvanmış boruya benzer peteklerin yanına götürdü. Her borunun önünde bir delik açılmıştı. Binlerce arı, kanatlarının altında ağırlıklar varmış gibi bir uçuşla o deliklerden içeri girip çıkıyordu. Bal Öğle yemeğine oturmuştuk. Masada yemeklerin yanında ağzı kapaklı bir sahan da vardı. Sıra ona gelip kapak kaldırılınca büyüleyici bir koku yayıldı. Fahri “İşte, o vızıldayanların yaptıkları!” dedi. O güne değin bal görmemiş değildim ama öyle hoş bir kokuyu ilk duyuyordum. Shakespeare’in deyimiyle “Ömrüm güze erişti, sararmış yapraklara döndüm.” O günden sonra nice ballı sofralarda yerim oldu. Ne o kokuyu aldım ne o tadı buldum... Anılara sığındığım günlerin birinde, Facebook’una yerleştirdiği bilgileri bana iletme inceliği gösteren coğrafya biliminin emekli profesörü Emrullah Güney’in Einstein’ın şu sözünü öne çıkardığını gördüm: “Tarımı ihmal eden ülke intihar ediyor demektir. Gelişmiş ülkelerin semalarında ne kadar uçağın uçtuğu değil, ne kadar çok arının uçtuğu önemlidir. Eğer arılar ölürse sonraki yıllarda insanlar da ölür.” Güney, onunla da kalmamış, Türkiye’nin neredeyse seksen yıldır bir türlü denge tutmaz durumunu düşünmüş olmalı ki halkın erdemli düşüncesinin ürünü “Bayırda bağını, evinde sağımını, bahçede arını eksik etme!” Konya atasözünü de eklemiş... Uyan, insan! Ovada yeşilliklerini, gölde ördeklerini, ağaçta börtü böceğini, çiçek tarlalarında arılarını, otlaklarında sığırlarını, koyununu, keçisini, oyun alanlarında çocuklarını yitirdi Anadolu toprakları... Toprak kirlendi, denizlerin yüzülecek kıyıları çöplüklere döndü; nerede kaldı dağ başlarının o yürek ferahlatan havası, yiyeceklerin katkısızı... Virüs belası, genç yaşlı demeden önüne gelen nice değerleri silip süpürüyor... İnsanlık, eski Yunan tragedyalarındakine benzer acılarla kıvranıp umut yitimine uğradı... Buğdayımız, arpamız, pirincimiz dışarıdan gelirse, besinimiz dondurulmuş yapay yiyecekler içecekler olursa, söyle, bu lanetlenmiş besinlerden nasıl kurtuluruz? İnsanoğlu, iş sende bitecek. Tek kurtarıcın, iraden, erdemin, hünerli buluşların, dünyayı değiştiren yaratıcı gücün olacak!.. “Alef” adlı dizinin başrollerini Melisa Sözen, Ahmet Mümtaz Taylan ve Kenan İmirzalıoğlu üstleniyor. Kenan İmirzalıoğlu, Ahmet Mümtaz Taylan ve Melisa Sözen’in başrollerini paylaştığı “Alef” dizisi dünyanın en prestijli dergilerinden Variety’nin hazırladığı “2020’nin Uluslararası En İyi 15 Dizisi” listesinde ilk sırada yer aldı. Dizi, listede yer alan tek Türk yapım. FX ve BluTV özel yapımı Alef, bu sene izleyenlerden büyük ilgi gördü. Yönetmenliğini ödüllü Emin Alper’in, senaryosunu Emre Kayış’ın, müziklerini Mercan Dede’nin, yapımcılığını ise MAY Productions’ın üstlendiği; Türkiye’nin ilk mistik polisiye dizisi Alef, uluslararası alanda da en beğenilen dizilerden biri oldu. Derginin açıkladığı listeye göre Alef’le birlikte; The Bad Kids (Çin), Crash Landing on You (Kore), Invisible Stories (Singapur), La Jauria (Şili), Normal People (UK), Paatal Lok (Hindistan), Paranormal (Mısır), Partisan (İsveç), Patria (İspanya), Possessions (Fransa), Quiz (UK), Veneno (İspanya), We Are Who We Are (İtalya), We Got This (İsveç) bu senenin en iyi uluslararası dizileri olarak gösterildi. Gizemli cinayetler... Dizinin konusu ise şöyle: Kenan İmirzalıoğlu’nun canlandırdığı Kemal ile Ahmet Mümtaz Taylan’ın canlandırdığı Settar karakterleri hem kişisel hayatları hem de işlerine bakış açılarıyla birbirine tamamen zıt iki dedektiftir. İstanbul’da işlenen esrarengiz cinayetleri çözmek için aldıkları görev onları bir araya getirir. Dedektifler ancak kendi deneyim ve bilgilerini birleştirirlerse vakayı çözebileceklerdir... DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. "FOKAİ YELKEN GRUBU" FOÇA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle