28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 2020 PAZARTESİ KAFATASI KULESİ ÇÖZÜLÜYOR Arkeologlar, Meksika’nın başkenti Mexico belirtti. Kafatasından yapılmış kule, beş yıl önce bir restorasyon çalışması sıraCity’deki Azteklere ait kafatası kulesinin yeni kısımlarını gün ışığına çıkardı. Mek sında bulunmuştu. Kulenin, Aztek tanrılarına kurban verilen tapınaktaki kafatassika Ulusal Antrolopoloji ve Tarih Enstitüsü, 119 kafatasının daha bulunduğunu larından oluşan rafların bir parçası olduğu düşünülüyor. l BBC Türkçe Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır. İÇSEL YARATICILIĞINIZI BULMAK O KADAR DA ZOR DEĞIL Beynini serbest bırak 60 YIL SONRA TÜRKİYE’YE DÖNDÜ Kybele, bolluk ve bereket getirsin Türkiye’den kaçak yollarla İsrail’e götürüldükten sonra ABD’de bir müzayede evinde satılmak istenen bolluk ve bereketin sembolü olduğuna inanılan 1700 yıllık “ana tanrıça” Kybele heykeli, yaklaşık 60 yıl sonra Türkiye’ye geri getirildi. Heykelin iade süreci bir İsrail vatandaşının, 2016 yılında Roma dönemine ait bir Kybele Heykeli’ni yurtdışına ihraç edebilmek için kendi ülkesinin makamlarından izin talebinde bulunmasıyla başladı. İsrail makamları, eserin fotoğrafını Türkiye’ye ileterek kökeni hakkında bilgi istedi. Bilimsel kanıtlar, eserin ortaya çıkarıldığı yıllarda bölgede yaşayan görgü tanıklarının ifadeleri ve Afyonkarahisar’daki kaçakçılık olaylarına ilişkin belgeler, ‘Kybele heykelinin Türkiye’ye ait olduğunu ortaya koydu. Yürütülen çalışmalar sonunda eseri elinde bulunduran kişi heykeli Türkiye’ye iade etmeyi kabul etti. Heykelin Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, heykelin, Afyonkarahisar’daki yeni müzenin tamamlanmasının ardından burada sergileneceğini söyledi. l DHA NÜFUS ÇOK, UZMAN YOK Ruh sağlığı yasası bir an önce çıkmalı SİBEL BAHÇETEPE Dünya Sağlık Örgütü, “koronavirüs pandemisiyle birlikte ruhsal hastalık yaşayanların sayısı bir milyara yaklaştı, her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor” tespiti, ruh sağlığının korunmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ortaya koydu. DSÖ, dünyada az sayıda insanın kaliteli ruh sağlığı hizmetlerine ulaşabildiğine, azgelişmiş ülkelerde insanların yüzde 75’i hiçbir tedavi göremediğine dikkat çekti. Türkiye’deki durumu değerlendiren Davranış Bilimleri Enstitüsü Derneği Başkanı Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk, bir ruh sağlığı yasası olmadığına dikkat çekerek “Nüfusumuz çok fazla, psikoterapi uygulayacak profesyonel sayısı ise çok düşüktür” dedi. Türkiye’de 250300 bine yakın ruh sağlığı profesyoneline ihtiyaç olduğunu belirten Konuk, “Ülkemizin ruh sağlığı ile ilgili süreçleri, 1928 tarihli, ‘Sıhhat ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a ek maddeler ve yönetmeliklerle yürütülür. Mevcut yasanın yol açtığı en büyük sıkıntı, bu yasanın bir kelimeyle bile olsa ruh sağlığından, yani ruh sağlığı hizmetlerinin nasıl düzenleneceğinden söz etmemesidir. Durum ek maddeler ve yönetmeliklerle idare edilmektedir. Kısacası mevcut sağlık yasası ruh sağlığı hizmetinin önünü tıkamaktadır” dedi. Emre Konuk Konuk, ruh sağlığı yasasının neleri düzenleyeceğine ilişkin şunları kaydetti: “Ruh sağlığı hizmeti, bu hizmeti verecek yetkinliğe sahip profesyoneller tarafından verilir. Ruh sağlığı hizmetini oturtmuş ülkelerde ve daha pek çok ülkede bu hizmet sigorta kapsamındadır. Nüfusumuz çok fazla, ruh sağlığı hizmeti verecek, yani psikoterapi uygulayacak profesyonel sayısı ise çok düşüktür. Devletin, ruh sağlığı hizmetinin düzenlenmesini sağlayacak akreditasyon lisanslamasertifikasyon kurullarının nasıl oluşturulacağında belirleyici rol oynaması ve denetlemesi beklenir. Gönül ister ki hiçbir partinin ve siyasal görüşün çıkarının söz konusu olmadığı bir konuda partiler anlaşsın ve hızla gündeme gelsin.” ISTRANCA KATLIAMI MECLIS GÜNDEMINDE Kırklareli’nde doğa harikası Istranca CHP’li Sezgin Tanrıkulu TBMM Başkanlığı’na soormanlarının da bulunru önergesi verdi. Önerduğu Kapaklı köyünde gede “Hem bir doğa hakapasite artışı isteyen rikası hem de bölgedeki taşocağı projesi için yeraltı sularının besleme 144 bin 871 ağaç kealanı olan Istranca Orsilmesinin planlanmamanlarında ağaç kesimi sı TBMM gündemine Tanrıkulu akabinde yaşanacak sutaşındı. suzluk ihtimali göz önüKapaklı köyünde kalker ve ne alındığında, ağaç kesiminin dolomit ocağı kapasite artıyapılmaması için gerekli işlemşı projesini geçen günlerde ka ler başlatılacak mıdır? 2002 muoyuna duyurmıuştuk. Çevre 2020 yılları arasında Türkive Şehircilik Bakanlığı’na baş ye genelinde illere göre projevuran işletmenin sunduğu ÇED ler sebebiyle kesilen ağaç sayıraporunda 144 bin 871 ağaç sı nedir’’ soruları soruldu. kesileceğine dikkat çekiliyordu. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Ahaa, işte bu...’ Hepimiz bir şekilde yaşarız. Kafamıza taÖZLEM kılan bir sorunun YÜZAK çözümü birdenbire aydınlanır. Bu, farkında olmadan bilinçaltınıza ulaştığınız (bilinçsiz) zihinsel süreçler sayesinde olabilir. Peki, bu yaratıcı içgörü anları biraz daha sık gelse harika olmaz mı? Bu konu üzerine yapılan çalışmalar, gelecekte bu tür beyin faaliyetlerinden yararlanmanın yolunu da açıyor. New York Columbia Üniversitesi’nde Michael Shadlen tarafından yapılan araştırma şunu ortaya koydu: Bilinçaltında yeterince ilgili bilginin birikmiş olması ile ancak bir kararın bilinçli farkındalığı tetiklenebilir. Peki, neden kimi insanlar bu konuda daha iyi? Sırları ne? Araştırmalar, yaratıcı içgörünün iki farklı zihin durumundan biri tarafından yönlendirildiğini ortaya koyuyor: Konsantre olarak odaklanma ve hayal kurma. Bilgiyi dolaştırmak Buradaki çelişkiden etkilenen Santa Barbara’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Jonathan Schooler, odaklanma ve hayal kurma durumlarını test etti. Sonuç: Bir sorunu çözmek için açıkça anaYaratıcı bir beynin mantıkdışı anahtarı, düşüncelerinizi odak dışı bırakmaktır. Ve beynimiz bilinçdışımıza erişecek şekilde eğitilebilir. litik bir yaklaşım kullanmıyorsanız, odaklanarak düşünmek aslında ilhamı zayıflatıyor. Aksine, bilgiyi aldıktan sonra zihninizde dolaşmasına izin vermek, yaratıcı içgörüyü geliştiriyor. Ne yapmalı? Daha fazla “A haa, buldum” anı istiyorsanız, önce bilinçaltınıza üzerinde çalışacağı ilgili bazı materyalleri bulup vermelisiniz. Bilinçsiz zihniniz, sizi zayıflatmaya çalışan kara bir korku ve arzu kutusu değil, bir düşünce gücü merkezidir. Nasıl yararlanabileceğinizi keşfedebilirsiniz. Schooler odaklanmadan düşünmek için zaman yaratmanızı öneriyor. Bu en iyi, yürüyüş, bahçe işleri veya ev işleri gibi zihinsel olarak çok fazla yorucu olmayan bir faaliyette bulunurken yapılır. “Mevcut endişeler, yaklaşan görevler için planlar veya rutin düşüncelerden uzaklaşmaya çalışın” diyor. Daha yaratıcı içgörü deneyimleyen insanlar, zihinleri dolaşırken daha tuhaf görüntüler bildirme eğilimindedirler; bu yüzden onları taklit etmeye çalışın. Biraz daha sıradışı veya fantastik düşüncelerle meşgul olun. Bu düşünceleri sonuna kadar takip edin veya x farklıysa ne olur, veya x tersine çevrilmişse, gibi eğlenceli, yaratıcı sorular sorarak bunları genişletin.” Duygu durumu değişiklikleri Bilinçsiz esinlenmenin başka bir yolu da duygusal durumunuzu değiştirmek. Vivaldi’nin 4 Mevsim’i gibi “pozitif” fon müziğini dinlemenin, insanların daha yaratıcı fikirler bulmasına yardımcı olduğuna dair bazı kanıtlar var. Araştırmacılar bunun, yaratıcı düşünceyle ilişkilendirilen dopamin salınımını tetiklediği için olabileceğini öne sürüyorlar. Pennsylvania, Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Christina Fong, hayal kırıklığı ve heyecan gibi iki farklı duyguyu aynı anda deneyimlemenin de yaratıcı içgörüleri tetiklediğini keşfetti. Yani, değişimi ve yeniliği benimserseniz hayat daha ilham verici olacaktır. Araştırmalar, bilinçli düşünceyi “kapattığınızda” akışın geldiğini gösteriyor. Ancak bir konuya dikkat: Dikkat dağıtıcı unsurlar süreci bozar. Yani telefonunuzu sessize aldığınızdan ve eposta ve sosyal medya uyarılarını kapattığınızdan emin olun. Standart işitme testiyle erken otizm tanısı Otizmin geç teşhis edilmesi tedaviyi zorlaştırıyor. Bilim insanları bu yüzden otizmin erken tanısını mümkün kılacak yöntemler arıyorlar. Örneğin gözbebeğindeki refleks değişimi ve beyin sıvısının hacmindeki dikkat çekici değişimler ilk belirtiler. Harvard Üniversitesi’nden Oren Miron ve ekibi şimdi erken tanı için daha basit bir yol buldular. Araştırma çerçevesinde yenidoğanlarda uygulanan standart işitme testlerinin sonuçları değerlendirildi. Bu testte bebeğin başına elektrotlar yerleştirildikten sonra beyin sapının seslere karşı gösterdiği reaksiyon kaydediliyor. Araştırmacılar Florida’da 140 bin yenidoğanla gerçekleştirilen test sonuçlarını değerlendiler. Bu çocukların 321’ine okulöncesinde otizm teşhisi konmuştu. Doğuştan belirtiler Miron ve ekibi bu yüzden bu çocuklarda, doğumdan hemen sonra beyin sapı reaksiyonunda farklılıklar olup olmadığını kontrol etti. Gerçekten de bu çocuklarda beyin sapı akustik uyarımlara biraz gecikmeli tepki vermiş ve beyin dalgalarında da faz kaymaları söz konusu. Anomali türleri daha önce okul çağındaki otist çocuklarda ölçülenlerle örtüşüyor. “Sonuçlar yenidoğanlarda, doğuştan var olan otizme işaret eden nörofizyolojik belirtiler gösterdiğini açıklıyor” diyor araştırmacılar. Bu da otizmi daha erken bir evrede tedavi etmenin yollarını açıyor. Henüz klinik aşamaya gelinmemiş olsa da bilim insanları işitme testinin otizmin erken tanısında kullanılabileceğini düşünüyorlar. 2050’ye kadar 159 milyon kişi daha protein eksikliği çekecek Karbondioksit, tahılların protein içeriğini düşürüyor Atmosferde artan karbondioksit değerleri sadece dünyamızı daha fazla ısıtmakla kalmayıp, tahıldaki besin değerlerini de değiştiriyor. Son bir araştırmaya göre örneğin pirinç, protein içeriğinin yüzde 7’sini kaybedebilecek. “Bu da ciddi bir beslenme sorununu da beraberinde getirecek” diyor uzmanlar. Harvard Üniversitesi’nden Samuel Myers, 2050 yılına dek 159 milyon kişinin daha protein eksikliği çekeceğini tahmin ediyor. Günümüzde insanların yüzde 82’si protein ihtiyaçlarını bitkilerle gideriyor. Amerikan Küresel Değişim Araştırma Programı’na (USGCRP, U.S. Global Change Research Program) göre karbondioksit artışı bitkilerdeki biyokimyasal dengeleri değişiyor, dolayısıyla da besleyici madde içeriklerini. Bilim insanları gerçi mekanizmanın tam olarak ne şekilde işlediğini bilemiyorlarsa da yüksek karbondioksidin etkisinde kalan tarlalardan alınan sonuçlar aynı. Aynı miktardaki bitkiler protein içeriklerinin önemli kısmını kaybediyor. Hesaplara göre yüzyılın ortalarına dek pirinç protein içePirinç protein içeriğinin yüzde 7.6’sını, buğday yüzde 8’ini, patates yüzde 6.4’ünü, arpa ise yüzde 14’ten fazlasını kaybedecek. Proteinin daha çok bitkilerden alındığı yoksul ülkeler, protein eksikliği yaşayacak. riğinin yüzde 7.6’sını, buğday yüzde 8’ini, patates yüzde 6.4’ünü, arpa ise yüzde 14’ten fazlasını kaybedecek. Protein eksikliği özellikle de proteinin daha çok bitkilerden alındığı yoksul ülkelerde kendini gösterecek. Mesela Afrika’da Sahra Çölü’nün güneyindeki bölge ve pirincin standart menüye dahil olduğu Güney Asya ülkeleri en fazla etkilenecek olanlar. Sadece Hindistan’da fazladan 53 milyon kişi protein eksikliği tehdidiyle karşı karşıya. Fakat karbondioksit artışı diğer besleyici maddeler üzerinde de etkili oluyor. Myer’in diğer bir araştırması, yararlı bitkilerdeki demir içeriğinin de azalacağını göstermişti. Bu da birçok insanda demir eksikliğini doğurabilir. Araştırmacı daha eski bir çalışmasında da çinko için benzer bir bağlantıyı ortaya koymuştu.. Uzmanların önerisi şu: Dünya genelindeki karbondioksit emisyonlarının ivedilikle düşürülmesi gerekiyor. Diğer bir seçenek de bitkileri besleyici maddelerle zenginleştirmek ya da karbondiokside bu kadar duyarlı olmayan bitkiler yetiştirmek. Ahtapotlar yiyecekleri dokunarak tadıyorlar Ahtapotlar, kollarını “yalamak için” kullanıyor. Araştırmalar, kafadanbacaklıların sekiz uzantısının “el” ve “beyin” dillerine benzediğini kanıtlıyor. Ahtapot kolları, dokunma ve tat sinyallerinin sinirsel olarak işleyen hücrelere sahip vantuzlarla kaplı. Araştırmacılar, bu tatma işlevinin bir hayvanın yemek için uygun mu yoksa zehirli mi olduğunu belirlemeye imkân verdiğini belirtiyorlar. Harvard Üniversitesi’nden Nicholas Bellono ve ekibi, ahtapotların vantuzlarını inceledi ve bazılarının dokunmaya, diğerlerinin sudaki kimyasalların “tadına” tepki verdiğini tespit etti. Ayrıca, vantuzlardaki hücrelerin duyu hücrelerine (reseptör) benzer olduğu görüldü. 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR 2020’NİN YÜKSELEN 10 TEKNOLOJİSİ TANOL TÜRKOĞLU 1. Mikroiğne (ağrısız enjeksiyon ve test) 2. GüneşEnerjili Kimya 3. Sanal Hastalar 4. Mekânsal Bilişim 5. Dijital Tıp 6. Elektrikli Havacılık 7. DüşükKarbonlu Çimento 8. Kuantum Algılama 9. Yeşil Hidrojen 10. TümGenom Sentezi Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu ve Scientific American Dergisi’nin çalışması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle