02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TÜRKAN SAYLAN HOCA’YI ANARKEN... 17 13 ARALIK 2020 PAZAR İyi ki doğdun Türkan Hocam! Tek ve biricik Türkan Hocam, siz cennetteyken dünya takviminde, bir yaş KONUK YAZAR AYŞE KULİN ve güzelliktiniz, kim olursa olsun herkesi kucaklayabilen, her derde deva arayan ve bulandınız. gününüz daha geldi Sadece tel örgüleçattı. Diyeceksiniz ki hayat rin gerisinde yaşamaya ta olmayan birinin yaş günü mahkum edilmiş cüzamlılamü olur? rın değil, onların ailelerinin Siz o kadar çok insanın de onurlu bir yaşama kavuşkalbinde yaşamaya devam masına neden olan hekimdiediyorsunuz ki hayatta ol niz. Doğu Anadolu’nun unumadığınızı düşünmek zor tulmuş köylerinde cüzam geliyor. Sizi tanımış olma ilk kez sizin tarafınızdan nın mutluluğuna eren bizler kayıt altına alınmıştı. hâlâ saçtığınız güzel enerji Doğu kırsalının nice kız nin, estirdiğiniz rüzgârın et çocuğunu okulla buluşturkisiyle, başlatmış olduğu muş, onları kişilik ve mesnuz muhteşem projelerin ta lek sahibi yapmış eğitimkipçisiyiz. ciydiniz. Önce kara toprağı Sizi aramızda hissediyo sonra kar tabakalarını deleruz. Sizinle konuşuyor, dert rek ışığa ulaşan kardelen çileşiyor, hâlâ sizden feyz alı çekleri gibi, sayenizde eğitiyoruz. Ve ülkemizde olup me ulaşmıştı yoksul kızlar. bitenlere baktıkça değeri Ne mutlu bana ki bu muhtenizi bir kere daha, bin kere şem projenizin adını “Kardaha idrak ediyoruz! delen” koymak bana nasip Ne zaman ki ileride bir gün, oldu. Sadece bunun için dayeryüzünde sizi bizzat tanı hi, her fırsatta binlerce kez mış olanlardan hiç kimse kal teşekkür eder, hayır duası mayacak, işte ancak o zaman okurum size. bir manevi anıta dönüşeceksi Sizin o derin merhamet pıniz. Yine hiç unutulmayacak, narınızın suyundan içmiş, askalplerde yaşayacaksınız. İyi la hor görmediğiniz herkesin, leştirerek veya eğiterek haya hayat fırtınalarında savrulup tın içine kattığınız insanların yolları çıkmaz sokaklara rastçocukları, torunları sizi min layan kader kurbanı seks işnet ve sevgiyle anmaya de çilerinden tutun, nice marjivam edecek. nal kimlikli kişinin yakınlaÇünkü siz bir hekimden rı da dünya döndükçe sizden çok fazlasıydınız. dualarını hiç esirgemeyecek. Siz tepeden tırnağa iyilik Çünkü siz, kim olursa olsun, bu dünyada yaşayan her insanın, iyi bir insan olabilmek için sevgiye muhtaç olduğunu öğrettiniz bize. Sizden sadece sevmeyi, bağışlamayı değil, mücadele etmeyi de öğrendik. İşte bu yüzden, bir yaş gününüzde daha sizi anarken her ne kadar dünyada ve ülkemizde işler hiç iyiye gitmiyorsa da emanetinizin emin ellerde olduğunu bilin. Sizin bizzat yetiştirdiğiniz Ayşe Yüksel Hocamız, hem eğitime erişemeyen çocuklar hem de lepralılar için elinden geleni yapıyor; sizi tanımak mutluluğuna ermiş dostlarınız, yol arkadaşlarınız, öğrencileriniz de ona destek çıkıyor. Dünyamızda kötülük diz boyu, ama iyiliğin gücü her şeyin üstesinden gelir ki bunu en iyi siz bilirsiniz biricik hocam. Ve yine işte bu yüzden huzur ve nurlar içinde uyuyun. Türkan Saylan deyince hepimizin aklına, bize veda ettiği o dramatik sahne geliyor, evinin kapısında polisler beklerken o, penceresinden el sallıyor. Türkan Saylan’ı doğum gününde (13 Aralık 1935) hayatını kaleme almış yazar Ayşe Kulin’le anarken hafızalarımızı tazelemekte de yarar var. Türkan Saylan, önce cüzamla savaşan hekim kimliğiyle (Cüzzamla Savaş Derneği) sonra karanlıkla savaşan aydın kimliğiyle (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği), eğitimleri engellenen kız çocuklarını kapatıldıkları çukurdan kurtaran Jeanna d’Arc kimliğiyle (Kardelen projesi) kötülerin, hainlerin, karşıdevrimcilerin, yobazların hedefi oldu. Bir yandan gençlere, çocuklara, kadınlara umut olur, özellikle sağlık ve eğitim alanında efsane yaratan projeleriyle yıldızlaşırken kımıl zararlılarının da korkulu rüyasına dönüşüyordu. Yurtiçinden ve yurtdışından aldığı sayısız ödülün yanı sıra hakkında davalar açılıyor, kumpaslar kuruluyor, kitlelere dokunan projeleri iftiralarla karalanıyordu. Türkan Saylan, bütün bunlarla yılmadan savaşıyordu ama fikren yenemedikleri insanı fiziken yenen bir düşman vardı: Kanser! Bu ülkede hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz dedirten bir biçimde Türkan Saylan, tedavi sürecinde kemoterapi alırken kapısına gelen FETÖ’cü polislerle taciz ediliyordu. Omuzlarımızda taşımamız gereken insanı neredeyse hücrelerde süründürecektik. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, “Benim fani vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama...” önemli olan idealleri, fikirleri ve kavgasıydı Türkan Saylan’ın da. Onun izinden yürüyen, karanlıkla savaşan yetiştirdiği binlerce genç, ilmin, demokrasinin aydınlatan meşalesini tutmaya devam ediyor. Türkan Saylan, anılarımızda kalmıyor, saçtığı çağdaş yaşam tohumları yeşeriyor. Bu karanlık günler de geçecek, çünkü sular tersine akmaz, ilerleme geriye döndürülemez, o umudunu hiç kaybetmedi, bize de o umudu gerçekleştirme ödevi kalıyor. l Kültür Servisi Covid19’dan değilse de yalandan öleceğiz! Sayıları sakladık. Vaka ile hastalananları ayırdık. “Biz harikayız. Dünya bizi kıskanıyor, salgını önlemekte dünyaya örnek oluyoruz” dedik. Meğer yalanmış! Vaka sayıları son olarak 1 milyon 700 bin diye açıklandı. Türk Tabipleri Birliği yalanladı... 20 milyon testin yüzde 15’i pozitifse, vaka sayısının 3 milyon olmasına işaret etti. Maske dağıtmayı yüzümüze gözümüze bulaştırdık; şimdi aşıya hangi özel hastanede kaç para verileceği, hangi aşının kimlere nasip olacağı, kimlerin önceliği olup kimlerin ölüme terk edileceği tartışılır oldu... Düşünce özgürlüğü için Politik ya da ekonomik alandaki yalanlara hiç girmiyorum. (girersem çıkamam) Ama en yetkili ağızların 10 Aralık Evrensel İnsan Hakları Günü’nde verdikleri mesajlarda Türkiye’nin özgürlük şampiyonu olma iddiası, galiba yalanların en büyüğüydü. Aynı günlerde çevrimiçi olarak Şanar Yurdatapan ve ekibinin girişimiyle “Düşünce Özgürlüğü İçin 12. İstanbul Buluşması” düzenlendi. Hem uluslararası kurumların hem de Türkiye’deki çeşitli STK’lerin temsilcileri düşünce ve ifade özgürlüğü üzerine söz aldı. YouTube’dan izleyebilirsiniz. Orada Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk’ün söylediklerini hepiniz izleyin isterim. Bu yıl içinde 56 kitap yasaklandı. Kimi kitap daha yayımlanmadan yasaklandı, toplumsal cinsiyet üzerine kitap basmak isteyenlere engeller geldi, yayıncılara hapis cezası, sosyal medyada ihbar üzerine gözaltılar, ev baskınlarında kitaplara el konması, hapishanelerde kitaba, gazeteye ulaşma yasağı... İşte bizimki böyle bir şampiyonluk! 65 yaş üstü Birkaç gün öce sevgili arkadaşım, Türkiye’nin önde gelen şairi, yazarımız Ataol Behramoğlu, 65 yaş ve üzerindeki yurttaşlara sokağa çıkma yasağının kaldırılması için idare mahkemesine dava açtı. Bu mücadeleyi aylardır sürdürüyor Ataol. Gerekçesi de çok mantıklı. Şöyle özetleyebilirim: Anayasaya aykırı. Eşitlik ilkesini yok sayıyor. (Gülümsediğinizi görür, sanki her karar anayasaya ve eşitlik ilkesine uygun dediğinizi duyar gibiyim...) Keyfi bir karar. Hukuk dışı bir karar... Kanıtlanmış bilimsel hiçbir gerekçesi yoktur. 65 yaş üstünü toplumdan dışlanmaktır... Bütün bu gerekçelere saygı duyuyorum. Ancak Ataol’a özellikle şu nedenle katılıyorum: Bu yasakların akla ve mantığa uyan hiç ama hiçbir yanı yok. Sadece ve “millet alışverişte görsün” mantığıyla sürdürülen bir oyalama taktiğidir... Ancak oyalama taktikleri bizimki gibi okuması yazması kıt, okuduğunu her zaman doğru anlamakta güçlük çeken toplumlarda, 65 yaş üstü yasakları çok kısa zamandır onları korumak yerine cezalandırmaya dönüştü. Bunun da altını çizmekte yarar var. Beden direnci ruh direnci Diyeceksiniz ki hangi karar mantığa uygun ki bu olsun! Hafta sonu alkol satışını yasaklarsan... Meteorolojinin yağmur yağacağını öngördüğü güne yağmur duası yerleştirirsen... Yerel yönetimlerin çığlıklarına kulaklarını kapayıp sadece rant çarkının çalışmasına hizmet edersen... Bu aş daha çok su kaldırır. İlk diyeceğim: Ataol’un açtığı dava sonuçlanıncaya dek, yasakları bu ülkenin yöneticileri önce kendilerine uygulasın! Şöyle bir gerilere gidin, çocuk yaşlarınıza, gençlik yaşlarınıza: Küçük yaşlarda 23 yıllık bir yaş farkı bile ne büyürdü gözümüzde. Ben 10 yaşındayken 18 yaşındaki bir insan, babam gibi görünürdü. Yaş ilerledikçe yaş farkı da kapanır. Siz 65 yaş üstünü milleti nasıl aynı torbaya koyup değerlendirirsiniz ki! 65 yıllık yaşam birikimi kişiden kişiye değişir. Her birikim, her deneyim, her yaşam biçimi, sosyopolitik ve ekonomik her etken, yaptığımız her seçim yaş ilerledikçe nasıl bir insan olacağımızı belirler. Benim 70’i aşkın nice tanıdığım, doludizgin üretmeye, çalışmaya devam ediyor. Bu insanlara her gün “Sen işe yaramazsın, nasılsa öleceksin” deyin, evet haklısınız ölür! Unutmayın, beden sağlığını korumanın en iyi yolu, ruh sağlığını korumaktır. ‘Karanlığı Aydınlat’ dijitalde Türkiye’yi gezen “Karanlığı Aydınlat” fotoğraf sergisi artık dijital olarak ziyaret edilebilecek. Geçen yıl, “Karanlığı Aydınlat” kampanyası kapsamında Kolombiyalı ve Filistinli öğrenciler tarafından 100’den fazla Türk ve Suriyeli kadınla yapılan atölyeler sonucunda ortaya çıkan fotoğraf sergisi, “eşit bir gelecek” temasıyla dijital olarak tüm Türkiye’nin ve dünyanın erişimine açılıyor. “Karanlığı Aydınlat”, BM Kadın Birimi tarafından yürütülen, Avrupa Birliği ve Japonya hükümeti tarafından fonlanan projeler kapsamında düzenleniyor. Sergiye “www.lightthedark.online” adresinden erişilebiliyor. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. DENIZ HARP OKULU 1989 MEZUNU 3000’LER SINIFI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle