16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 9 KASIM 2020 PAZARTESİ HABER Sağlık Bakanlığı’nın ‘Sahada işe yaramaz’ dediği üründen MSB 15 bin adet aldı Ayrıntılar Bir ‘ABD’ Doları kaç ‘Türk’ Lirası! “ABD seçimlerini bizim kadar Amerikalılar bile takip etmiyor” diye dalga geçiyor kimileri. Ya nerede yaşadıklarının farkında değiller ya bile isteye gerçeği saptırıyorlar. Komünizm korkusuyla Köy Enstitüleri kapandığından beri, yazık ki ülkemiz ABD’nin adı konmamış sömürgesi! Bizi “müttefikimiz”, “dostumuz” diye uyuturlar, hakikati bildiğimiz halde buna inanır gibi davranırız. Oysa suyumuzda, ekinimizde, her yerde var ABD izi! Bir Türkiye vardır, yoksul halkı “Küçük ABD” olma düşüyle uyutulmuştur. İktidarı, muhalefeti ABD’den icazet bekleyen sıra sıra siyasiyle doludur! HHH Darbeler en renkli uğraşıdır ABD’nin. 12 Mart olur, 12 Eylül gelir... “Bizim çocuklar işi halletti” diye alay eder. Baktı ki askerlerle iş görmekten daha kolayı var, kırar dümeni siyasal İslamcıları getirir! Laf dinlemezsen eğer başına geçirir çuvalı! “En önemli ihraç malın Mehmetçik” der, susarsın da tıpış tıpış açarsın kozmik odanı! Önce laik(!) generallere 28 Şubat’ı yaptırır, sonra vazgeçer cemaat, tarikat generalleriyle devam eder işine; nihayetinde hepsi NATO askeridir! Gerekince FETÖ ile kanka olur, işi bitince kenara kor, eldekiyle devam eder. Suriye işgali için heveslendirir; sen “neoOsmanlı” hayaliyle yanarken, verir eline türbeyi, eve geri gönderir! HHH Kıbrıs’ta sırtını sıvazlar, “aferin” der, biraz başına buyruk olunca ambargo gelir. Hafif soldan konuşunca sen, hele “toprak işleyenin su kullananın” dersen, haşhaş ekmeye kalkarsan, hemen içerdeki dostlarıyla alaşağı eder; şapkadan sevimli(!) tonton çıkarıverir. Karaoğlan’lıktan vazgeçince tutuşturur eline APO’yu “haydi göreve” der. Kendini iktidar sanırsın, oysa çoktandır memleket sömürge halindedir! Bir yerden Derviş geliverir, el koyar hükümetine, Meclis’ine, partini ortadan bölüverir; yetmez, işlevsiz Baykal’ı çıkarır sahneye, dostlar alışverişte muhalefet görsün diye! Bir kez “hayır” deyince tezkereye, geçit vermeyince conilere, seni dünyaya rezil ediverir! Partini de alır elinden, ortada bırakıverir! HHH Liberaller hazır kıta bekler mesela. Çoktan hevesli yeni siyasiler ve öteden beri sıra bekleyenler elleri ovuşturur. Saray’ın bile olsa, bir gözün okyanus ötesindedir. 15 Temmuz’da ayaklanmış olanlar da pür dikkat seçimi izlemektedir. Büyüktür merak; “Ilımlı İslamla devam mı?”, “Milliyetçi soslu piyasacılık sürecek mi?”, “Kürtlerle dövüşecek miyiz, barışacak mıyız?”, yoksa “Sosyal demokrat görünümlü sağcılığa geldi mi sıra?” diye! ABD, bu gösteri dünyasının merkezi işte! Nasıl Hollywood filmleriyle, saçma sapan dizilerle esir aldıysa dün seni, bugün de sosyal medyayla Mc Donalds çocukları yetiştirir. An gelir Tansu Çiller’i kadın başbakan diye kakalar sana, gün gelir kendini cihan padişahı zannettirir! HHH Teni siyah, kalan ne varsa beyaz(!) tasarım ürünü Obama’yı pazarlamadı mı dünyaya; şimdi de kadın ve siyah Kamala’nın arkasına dizer seni. Oysa gizlemez eski Hintli, yeni başkan adayı kadın. “Burası fırsatlar ülkesi” diye haykırmaktadır. Rüyalar, spotlar altında türlü biçimlerde piyasaya sürülür. Kendi deyişleriyle “kullanışlı aptallar” o sırada zil takıp oynamaktadır. HHH “ABD seçiminden bize neymiş!” ha! Adı Trump diye koca alışveriş merkezini neredeyse yıkacaklardı; şimdi tarihte görülmemiş hakaretleri eden adamın ardından karalar bağlayıp gözyaşı döküyorlar! Seçim için “Hiçbir şey olmamışsa mutlaka bir şey olmuştur”cular boy gösteriyor ekranda, niye? ABD seçimi ahlaklı mı, değil mi bilemem, lakin Amerikancılık utanmazlıktır. Bir halk düşkünleşmişse, kendinden vazgeçmişse, artık onun herhangi bir seçiminden söz edilemez! Bizde durum böyledir! HHH Elbet ABD seçimleri sosyalistler için de önemlidir. İçerde yeni işbirlikçileri tanımak, emperyalistlerle mücadeleyi kuvvetlendirmek için! Ezine’de şüpheli ölüm Çanakkale’de cep telefonunun patlaması sonucu yaralandığı ileri sürülen ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 16 yaşındaki Mihriban T’nin ölümü şüpheli bulundu. Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Mahmudiye köyünde lise öğrencisi Mihriban T, ailesi tarafından evde kanlar içinde bulundu. Mihriban’ı devlet hastanesine götüren ailesi, doktorlara, kızlarının konuştuğu sırada cep telefonunun patladığını söyledi. Yaşamını yitiren Mihraban T’nin ceset incelemesini yapan doktorlar baş kısmında av tüfeğine ait saçma buldu. Evdeki av tüfeği incelemeye alınırken Mihriban T’nin cesedi Bursa Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. l İHA ‘Kan donduran’ skandal Ayrıntılar Ayrıntılar Skandalın CİMER’den gelen yanıtla ortaya çıktığını belirten CHP’li Murat Emir, belgesi bulunmayan kanama durdurucu ürünün askerler üzerinde kullanıldığını söyledi. Murat Emir Sağlık Bakanlığı’nın “işe yaramayacağı” ve “yan etkileri nedeniyle sahada kullanılmasının uygun olmayacağı” uyarılarına karşın Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) talebiyle Türk SilahMAHMUT LICALI lı Kuvvetleri’nin (TSK) kullanması için 15 bin adet alınan kanama durdurucu ürünlerin, çatışmalarda kullanılmak üzere sağlık çantasına konulduğu ortaya çıktı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu’nda (TİTCK) kaydı ve kalite belgesi bulunmayan kanama durdurucu söz konusu ürünün askerler üzerinde kullanılmaya başlandığını iddia etti. MSB’nin talebiyle Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından yapılan ihalede, Sağlık Bakanlığı’nın uyarılarının göz ardı edildiği ortaya çıktı. TSK tarafından sahadaki çatışmalarda kullanılmak üzere hazırlanan sağlık çantalarının içerisinde yer alan kanama durdurucu ürünün hiçbir izin ve gerekli kayıtlarının olmadığı iddia edildi. CHP’li Murat Emir, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden başvuru yapan bir yurttaşa verilen yanıtla skandalın ortaya çıktığını kaydetti. Emir, “SSB, MSB’nin talebi üzerine kanama durdurucu ürünün bulunduğu çantadan 15 binin üzerinde alım yaptı. Bir vatandaşın ürün güvenliği ile ilgili CİMER’e yaptığı başvuruya verilen yanıtta “TÜBİTAK katkıları’, ‘klinik çalışmalar’, ‘bilimsel yayınlar’ gibi ifadeler kullanılmış ama sunulan tek belge, zaten her ürünün üretim sürecinde alması gereken TSE Kalite Yönetim Sistemi belgesi olmuş. Bugüne kadar yalnızca fare deneyleri yapılmış ürünün içerisinde etken madde olduğundan bu etken madde ile ilgili de Sağlık Bakanlığı ruhsatı gerekiyor. SSB’nin yanıtına göre ürünün bu ruhsatı da yok. Konuyu daha da araştırdığımızda ürünün barkod numarasından TİTCK’e yapılması gereken Ürün Takip Sistemi (ÜTS) kaydının da yapılmadığı bilgisine ulaştık” dedi. Bakanlık uyardı CHP’li Emir, kanama durdurucu ürünün CE belgesinin olmadığını, TİTCK kaydı ile Sağlık Bakanlığı ruhsatının olmamasının yanı sıra ürünün üretim yerinin de belli olmadığını kaydetti. Emir, böyle bir ürüne ihtiyaç varsa TİTCK’de kayıtlı onlarca ürün bulunduğuna işaret ederek, “Kayıtlı ürünler arasından neden seçim yapmıyorsunuz da kaydı olmayan bir ürüne yöneliyorsunuz?” diye sordu. Emir; Sağlık Bakanlığı’nın görüş talebi üzerine, 6 Mart 2018 tarihli yazısında, “Ürünlerin gerek savaş yaralanmalarında klasik yöntemlere üstünlük sağlamaması, gerekse olası yan etkilerinden dolayı daha sonra uygulanacak cerrahi müdahaleyi ve tedaviyi olumsuz etkileyebilme potansiyeli nedeniyle hastane öncesinde (sahada) kullanımı uygun görülmemiştir” ifadelerinin yer aldığını aktardı. İhaleyi yapan SSB’nin CİMER’e verdiği yanıtta ürün için “Gülhane Tıp Fakültesi uzmanlarınca teyitli” ifadesini kullanıldığına dikkat çeken Emir, “Devlette ‘uzman teyidi’ diye bir belge olmaz. Üstelik Gülhane teyitli dedikleri ürün için TİTCK, 8 profesör, 6 doçentin imzasıyla hazırladığı raporda ‘Sahada işe yaramaz, almayın’ demiş. Bu skandalın arkasında kimler var, MSB açıklamalı” çağrısında bulundu. Emir, “Hiçbir kalite belgesi olmayan bir ürünü askerler üzerinde nasıl denersiniz? MSB bu ürünü hangi kriterlere göre aldı, yalnızca fareler üzerinde deneyi yapılmış ürünü askerler üzerinde nasıl kullanabiliyor? Hepimizin gözbebeği olan TSK’ye bu ihaneti yapanlar hakkında adli süreçlerin başlatılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. l ANKARA TV100 kanalı ve internet sitesinin, ‘elektronik para’ programı Papara’yı hedef almıştı ‘Şantaj amaçlı haber’ iddiası UTKU ÇAKIRÖZER İLE MESAJ GÖNDERDİ Müyesser Yıldız’ın dostları, KUMPASDER ve ErgenekonBalyoz davalarında yargılanan çok sayıda emekli asker, tutuklanmaya tepki olarak Anayasa Mahkemesi’nin karşısındaki Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda sessiz nöbet başlatmıştı. 5 buçuk ay sonra hâkim karşısında UtkuÇakırözer Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın yargılaması bugün, Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlıyor. 5 buçuk ay önce, sabah saatlerinde evi basılan Yıldız, “askeri casusluk” suçlamasıyla gözaltına alınmış, 4 günlük gözaltının ardından “devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla 12 Haziran’da tutuklanmıştı. Yıldız’la birlikte gözaltına alınan ve tutuksuz yargılanan TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve onlara bilgi sağladığı iddia edilen Astsubay Erdal Baran da bugün hâkim karşısına çıkacak. 3 kişi hakkında 6 yıl 3’er aydan, 17 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor. ‘FETÖ zihniyeti’ CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, dava öncesi Yıldız’ı cezaevinde ziyaret etti. Yıldız, Çakırözer’e, 5 aydan uzun süredir tutuklu olduğunu anımsatarak, “Gerçekten hukuk olsa, tarafsız yargı olsa, bu dosya ile beni değil beş ay, 5 dakika dahi yatıramazlardı. İçinde hiçbir şey yok. Bu hukuk değil, pervasızlık. Tam da FETÖ zihniyeti bu işte. Kendimden çok hukuk adına, hukuka yapılanlara üzülüyorum” dedi. Tutukluluğuna gerekçe gösterilen yazılarında yaptığı uyarıları anımsatan Yıldız, Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mesajda, “Devletin namusunu, ahlakını onlardan daha iyi bilirim. Libya ile ilgili olası senaryoları yazdım diye rahatsız olmuşlardı. İşte gördük. Libya’da taraflar anlaşmak üzere. Anlaşma metninde tüm askeri eğiticilerin Libya’dan ayrılması var. Bu olasılığa ben aylar önce dikkat çektim, yazdım, diye buraya konuldum. Kulak vereceklerine beni cezaevine koydular. FETÖ’nün siyasi ayağından hesap sorulmadığı için hâlâ FETÖ zihniyeti yargıyı etkisinde tutabiliyor” dedi. Çakırözer de hukuksuzluğun son bulmasını, Yıldız’ın derhal özgür bırakılarak, beraat etmesini istedi. KAYHAN AYHAN 3NMedya grubuna bağlı TV100 kanalı ve internet sitesinin, “elektronik para” programı Papara’yı hedef alan haberlerinin altından şantaj iddiası çıktı. FETÖ iddialarının da yer aldığı suçlamalar mahkemeye taşındı. Haberlere karşılık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adının kullanılarak baskı oluşturulduğu ve 15 milyon TL istendiği ileri sürdüldü. TV100 geçen günlerde Papara Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş hakkında birtakım iddialar içeren haberler yayımladı. Haberlerde bahis baronlarının, milyarlarca liralık para trafiğinde bu siteyi kullandıkları, çetelerin, çaresiz ve işsiz insanları bulup, onlar adına telefon numarası alarak, hesap açtığı öne sürüldü. Bir diğer haberde ise Papara isimli şirketin sahibi Ahmed Faruk Karslı’nın babası Abdürrahim Karslı’nın FETÖ ile ilişkili olduğu iddia edildi. Bu haberlerin ardından Papara isimli şirketin sahibi Ahmed Faruk Karslı, 3N Medya grubunun sahibi Necat Gülseven, TV100 yöneticisi Murat Kelkitoğlu, şirkette çalışan soyadını öğrenemediği Aydın adlı kişi hakkında, “Tehdit, yağma, şantaj, itibarın zedelenmesi” suçlamalarıyla suç duyurusunda bulunuldu. Karslı, savcılığı verdiği yazılı ifadede kendisini TV100 kanalının Haber Müdürü Özkan Tamirak’ın aradığını “haber yapma hazırlığında” olduklarını söylediğini, daha sonra haber danışmanı olduğunu söyleyen Aydın isimli bir kişinin arayarak, “Ya yarın kanala geleceksin konuşulacak ya da o haber olacak, senin firman kapanacak” diyerek şantaj yaptığını iddia etti. Karslı, Aydın isimli kişinin kendisini ardığı telefon numarasının da yasadışı bahis sisteminde kayıtlı olduğunu öne sürdü. ‘Düşman kazanma’ İfadeye göre, Necat Gülseven ve Murat Kelkitlioğlu ofislerinde buluştukları Karslı’ya, “İşinin zarar görmesini istemiyoruz, biz haber yapmayalım senin de itibarın karalanmasın, sen para kazanmaya devam et. Sen işine bak düşman kazanma” dedi. Murat Kelkitlioğlu’nun görüşmede “Bir reklam ilişkisi kuralım, bunun da adını şimdiden koyalım” önerisinde bulunduğu belirtilen ifadede şöyle denildi: “Karslı, ‘Nasıl bir beklentiniz var’ dediğinde ‘Yıllık 15 milyon TL gibi bir bütçe ayırın’ cevabını aldı. Karslı, ‘şaka mı yapıyorsunuz siz, böyle bir reklam bütçesi mi var’ dediğinde ise Necat Gülseven araya girerek ‘sen de çok kazanıyorsun ne kadar bu yıl ciron’ diye sordu.” ‘Reis beni sever’ Karslı, görüşme boyunca Necat Gülseven’in defalarca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ismini kullandığını, Soylu’nun talimatıyla yasadışı bahis haberleri yaptıklarını, çok yakın olduklarını, ailece görüştüklerini ve ona bu konuda çalışması için talimat verdiği havası yaratmaya çalıştığını anlattı. Kelkitoğlu’nun da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismini defalarca zikrettiğini anlatan Karslı, Kelkitlioğlu’nun, “Reis beni çok sever, buradaki mücadelemizi takdir eder, 15 yıl boyunca Cumhurbaşkanlığı Basın Müşaviriydim. Onun talimatıyla medyada bir şeyler yapıyoruz” dediğini aktardı. Karslı, kaydettiği görüşmeleri de dilekçesine ekledi. Savcılığa verilen kayıtta Gülseven, “O kadar kazanıyorsun yalnız yemek olmaz Ahmed kardeşim. Ben bu haberleri verirsem sen nasıl çalıştıracaksın Papara’yı” ifadelerini kullanıyor. Karslı’nın ifadesi üzerine ise 4 Kasım tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosu Necat Gülseven, Murat Kelkitlioğlu hakkında “ivedilikle mevcutlu getirilme” karar verdi. Ancak üzerinden geçen zamana rağmen bu isimler gözaltına alınmadı. Başsavcılık konuya ilişkin bilgi vermezken, TV100 yetkilileri ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını, mevcutlu getirilme kararının yanlışlıkla verildiğini savundu. OSMANLI OCAKLARI GENEL BAŞKANI KADİR CANPOLAT’IN KIZININ KAZAYLA DÜŞTÜĞÜ SÖYLENMİŞTİ 3. kattan düşen Hiranur’un ölümüne suç duyurusu LEYLA KILIÇ Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat’ın, evinin üçüncü katından düşerek yaşamını yitiren 17 yaşındaki kızı Hiranur’un ölümünün şüpheli olduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Kadir Canpolat’ın kızı Hiranur Canpolat, 18 Mayıs tarihinde Ankara’daki evinde üçüncü kattan düşerek yaşamını yitirdi. Genç kızın ölümünü şüpheli bulan avukat Dilek Ekmekçi, baba Kadir Canpolat ve üvey anne olduğunu söylediği Ebru Canpolat hakkında suç duyurusunda bulundu. Ekmekçi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede ailenin olayı basına kaza olarak yansıttığına dikkat çekerek, Hiranur Canpolat’ın Erzurum’daki mezarının açılarak otopsi yapılmasını istedi. “Canpolat’ın kaldırıldığı hastaneden elde edilecek bilgi, belge ve deliller incelenerek olay her anıyla ve tüm yönleriyle aydınlatılmalıdır” diyen Ekmekçi, Hiranur’un “Wattpadd” isimli sitede ölmek istediğine dair paylaşımlarının bulunduğuna da dikkat çekerek, “Burada olayın bir kaza olmayabileceğine ilişkin makul şüphe oluşturuyor. Bu yüzden suç duyurusunda bulunduk” dedi. Kadir Canpolat ise “Dilek Ekmekçi hakkında suç duyurusunda bulundum, tazminat davası açtım. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. İnsanların acısına saygı duyulması gerekiyor. Konuyla ilgili hukuki süreç devam ediyor” dedi. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle