16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 9 KASIM 2020 PAZARTESİ HABER OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı birinci sayfada Trump’ın “yorucu” olduğunu ve “normal bir başkan gibi davranmadığını” belirtti. “Çin’de gizli hesapları olan bir başkana ne denir” diye sordu. Oy kullanan seçmenlerin önemli bir bölümü, sırf Trump başkan olmasın diye Biden’a oy verdi. Seçimleri kazanan Joe Biden, Amerikan sistemine göre 20 Ocak 2021’de görevine başlayacak. Seçimlerden sonra araya 2 buçuk aylık bir süre konuluyor ki eski başkan toparlansın, yeni başkan da birlikte çalışacağı kişileri seçip planlarını yapabilsin. Joe Biden, Ankara’yı tanıyan bir politikacıdır. Ankara’ya gelmiştir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşmeler yapmıştır. Geçen aylarda Türkiye’ye yönelik açıklamalarıyla tepki çeken Biden, Türkiye’yi Doğu Akdeniz ve Dağlık Karabağ krizleri dolayısıyla da eleştirdi. ABD’de seçilen yeni başkan, göreve başlayacağı 2021 Ocak ayından itibaren yoğun olarak dış politika konularıyla ilgilenecektir. Türk basını, ABD seçimlerine ciddi ilgi gösterdi. Bunu doğal karşılamalıyız. Türkiye’nin ulusal çıkarları ile ABD’nin emperyal çıkarları çatışıyor. Örneğin, Doğu Akdeniz’deki petrol paylaşımı projesi, Kıbrıs, Irak ve İran konuları, başlı başına Suriye konusu ve orada ABD’nin para ve silah vererek desteklediği PKK/PYD unsurları, Akdeniz’e doğru uzatılmak istenen koridor, Libya ve S400 konuları... Tüm bu yaşamsal konularda Türkiye ile ABD arasında çatışma vardır. Biden, ABD’nin yerleşik kapitalist sisteminin temsilcisidir. Obama döneminin başkan yardımcısı olan Biden, deneyimli bir politikacıdır. Genel olarak TürkiyeABD ilişkileri sert bir düzeyde seyrederken ErdoğanTrump ilişkileri iyi gidiyordu. Şimdi yepyeni bir yönetimle karşı karşıya olacağız. Biden’ın başkanlığı, bütün dünya ve Türkiye için önemli olacaktır. Şükrü Sina Gürel ve Uluç Özülker, Biden’ın seçim zaferini değerlendirdi: Zor bir dönem başlıyor James Jeffrey Joel Rayburn ATAÇ’TAN JEFFREY YORUMU: Gelen gideni ARATABILIR SARP SAĞKAL Uluslararası Güvenlik Analisti Kaan Kutlu Ataç, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin istifasını değerlendirdi ve yerine geleceği konuşulan Joel Rayburn’u anlattı. İstifa eden Jeffrey’nin iki önemli özelliğine işaret eden Ataç, “Sahayı okuma açısından profesyonel bir ‘diplomat askerdi.’ Türkiye’nin Kuzey Suriye’yle olan ilişkisi konusundaki tutumu da önemliydi. Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un kitabına göre, ABD’li yetkililer Jeffrey’i Türkiye’ye yardımcı olan bir kişilik olarak görüyor ve bu durumdan rahatsızlık duyuyor. Kitaba göre Jeffrey, Türkiye’yi “güvenilir bir NATO ortağı tanıyor ve Kürt grupları fazla sevmiyor. Bu konuda Jeffrey’e eleştiri getiriyorlar” diye konuştu. ‘Karşıdan bakan bir isim...’ Jeffrey’nin yerine getirileceği konuşulan yardımcısı Joel Rayburn’e de değinen Ataç, “O da asker kökenli bir isim. Suriye Özel Temsilcisi’ydi. Jeffrey’nin gitmesi Türkiye’yle ikili ilişkileri etkilemez. Fakat Türkiye’yi anlayabilecek birini bulmak konusunda sıkıntılar yaşanabilir. Rayburn’ün meslek hayatının önemli bir süreci Irak’ta geçti. Arap ve Kürt yapılarına yakındı. Türkiye’nin milli çıkarları olduğunda masanın karşısında oturuyordu. ABD dışişlerinde, ‘asker diplomat’ kimliğini taşıyan insanların Türkiye’nin çıkarlarının olduğu coğrafyada çok önemli görevlere geliyor olmasına dikkat etmek gerekiyor” diye konuştu. l ANKARA T.C. HATAY 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2014/2612 Karar No: 2015/357 Sanık :ALİ CÜNEYDİ : Mahmut ve Emine oğlu 1996 Suriye doğumlu , Halep Suriye nüfusunda kayıtlı ,Suriye vatandaşı Suç :5607 Sayılı Yasaya MuhalefetSuç yeri : Hatay/Merkez Suç tarihi : 01/12/2014 Karar Tarihi : 19/02/2015 Kanun maddesi :5607 SK 3/18 , TCK 62 ,52/2 Verilen ceza :2 Yıl 6 Ay Hapis ve 80 TL adli para cezası Yukarıda özeti yazılı kararın Tebligat Yasasının 28 ve müteakip maddeleri gereğince Resmi Gazetede ilanına, ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemeye veya bulunulan yer Asliye Ceza Mahkemesine verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle Yargıtay nezdinde temyiz edilebileceği,yasal bir başvuru olmadığı takdirde kararın kesinleşeceği hususları ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1250471) ABD’de başkanlık seçimleringerçekçi değerlendirmeler yapmak zorunda kalacağıde sonuçların netnı düşünüyorum” leşmesinin ardından Joe Biden döneminde TürkHÜSEYIN HAYATSEVER dedi. Emekli büyükelçi Uluç Özülker ise “Biden’ın, Amerikan ilişkilerinin Türkiye’nin jeostratejik nasıl şekilleneceği tar önemi ve Türkiye’nin tışılıyor. Eski Dışişleri Avrasya boyutunda Bakanı Şükrü Sina Gü ilerlemesinden endişe rel, Trump döneminde duyarak Türkiye ile daolduğu gibi ABD ile iliş ha dengeli bir politika kileri liderler düzeyinde kurup kurmayacağını sürdürmenin mümkün zaman gösterecek” diolmayacağına dikkat ye konuştu. çekerek “Türkiye’nin bu dönemde hem ABD ile kurumsal düzeyde ilişki yürütmek hem de bölgesel ilişkilere daha fazla ağırlık vermek ve Şahıslar üzerinden ilişki mümkün değil Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Biden döneminde ABD’nin Türkiye’ye yönelik tutumunda temelden bir değişiklik olmayacağını belirterek “ABD, Ortadoğu, Suriye, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de Türkiye’ye karşı ne yapmaya çalışıyorsa bunları sürdürecektir” dedi. Son dönemde TürkAmerikan ilişkilerinin ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Tayyip ErdoŞükrü Sina Gürel ğan arasındaki kişisel ilişki üzerinden yürütüldüğüne dikkat çeken Gürel, şöyle devam etti: “Trump, mektubunda, ‘Geçmişte senin sorunlarının bazılarını çözmek için epey çabaladım’ diyor. Demek ki bazı meseleler kapatılmış, bazıları açılmamış. Dolayısıyla yeni dönemde bu meselelerin yeniden açılması ihtimali var. ABD, Trump’ın iradesiyle Türkiye’yi yönetenlere her istediğini yaptırdı, harekâtları durdurdu, Brunson serbest kaldı, Trump’ın ricasıyla gerçekleşmeyen bir iş olmadı. Herhalde böyle bir dönem sona erecek. ABD yeniden kurumlar düzeyinde muhatap alınması gereken bir devlet haline geliyor. Türkiye’nin de buna ayak uydurması gerekiyor. Çünkü Türkiye’yi yönetenler de şimdiye kadar kurumları hiçe sayarak ‘şahsımın devleti’ halinde Türkiye’yi yönetmeye çalıştılar. ABD ile şahıslar üzerinden ilişki sürdürülmesi pek mümkün görünmüyor.” Atlantik ötesinden beklenti yok ABD’de yeni dönemde kurumlar arası dengenin önem kazanacağını söyleyen Gürel, “Bu kapsamda Türkiye’ye yönelik de dengeli bir yaklaşım benimsenebilir. Türkiye böyle dengeli bir ilişki için çabalamalı, fakat aynı zamanda bölgedeki ilişkilerimizi ilerletmeye, her zamankinden çok önem vermeliyiz. Burada bölgesel ilişkileri Türk dış politikasının merkezine oturtmaktan söz ediyorum. Türkiye’nin artık Atlantik ötesi ilişkilerden umabileceği bir şey yoktur. Trump da Biden da olsa bunlardan umacak fazla bir şey yoktur” diye konuştu. Türkiye ile dengeli politika izleyebilir Emekli büyükelçi Uluç Özülker, Biden’ın Suriye, Yunanistan, Doğu Akdeniz ve diğer tüm meselelerdeki tutumuna bakıldığında Türkiye karşıtı bir konumda olduğunu belirtti. TrumpErdoğan diyaloğuna dikkat çeken Özülker, “Trump, Türkiye’ye çok yakın dost filan değildi ama gerektiğinde liderler arasında diyalog kurulabiliyordu” dedi. “Gelenle gidenin birbirini aratmayacağını” dile getiren ÖzülUluç Özülker ker, Biden ile diyaloğun nasıl oluşabileceği konusunda ise ciddi bir soru işareti bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin kendi bölgesinde önem taşıyan ve jeostratejik ağırlığı olan bir ülke olduğuna dikkat çeken Özülker, şöyle devam etti: Rusya ve Çin faktörü “Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşması ve Çin’le ilişkilerini geliştirmesi Biden için çok arzu edilecek şeyler değil. Dolayısıyla denge politikası içinde kendi şahsi görüşlerini bir noktada törpülemeye çalışarak acaba Türkiye’yi topyekun kaybetmeden ilişkileri nasıl götürebiliriz arayışına girer mi diye bir düşünce içinde olmak da mümkün. Çok temkinli konuşuyorum. Biden’ın, Türkiye’nin jeostratejik önemi ve Türkiye’nin Avrasya boyutunda ilerlemesinden endişe duyarak Türkiye ile daha dengeli bir politika kurup kurmayacağını zaman gösterecek.” “Biden’ın çevresindeki isimlere bakıldığında da oradan Türkiye lehine bir şey çıkmayacağı görülüyor. Çok iyimser değilim” diyen Özülker, Ortadoğu’da daha müdahaleci politikalar izleyebileceğine de işaret ederek “Biden döneminde ABD’nin AB ile işbirliğini artırması, NATO’yu değişik bir boyutta kullanmaya başlaması muhtemel. Ortadoğu konusunda Trump’a göre daha sert politikalara yönelecektir. İran’la bir yumuşama gelecektir fakat Ortadoğu’ya yeniden asker göndermek de dahil çok yönlü bir değişim beklenmelidir. ABD, işi ‘Biat etmiş bir Türkiye istiyorum’ havasına sokarsa Türkiye biat etmeyecektir” dedi. Dışişleri Bakanlığı, kendi konferansını Beştepe’de yapacak Büyükelçiler Saray’da toplanıyor Türkiye’nin görevdeki tüm büyükelçilerinin katılımıyla yapılan Büyükelçiler Konferansı, bu yıl ilk kez Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılacak. Önceki yıllarda Büyükelçiler Konferansı kapsamında sadece Cumhurbaşkanı’nın hitabı Cumhurbaşkanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleşirken, bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle kısa tutulan konferans kapsamında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun hitabı da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda olacak. 12. Büyükelçiler Konferansı bugün ve yarın düzenlenecek. Erdoğan, yarın da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile büyükelçilere hitap edecek. Koronavirüs salgını nedeniyle diğer bakanlar bu yıl büyükelçilere hitap etmeyecek. Yabancı konuk devlet başkanı ya da bakanların hitabı öngörülmüyor. 2008’den bu yana düzenlenen ve yaklaşık bir hafta süren Büyükelçiler Konferansı, her yıl Ankara’da başlayıp Türkiye’nin başka bir ilinde sona eriyordu. Önceki yıllarda Büyükelçiler Konferansı’nın Ankara’daki oturumları o yıl için belirlenen otelde yapılmıştı. l ANKARA / Cumhuriyet ‘İyileşme zamanı’.. bölünen ve hasta edilen toplumlar İ yileşme zamanı, Biden’ın zafer konuşmasında öncelikli sloganı. Bunu ödünç alıyorum kendisinden. Trump, arkasında hasta ve parçalanmış, iç savaş provalarının yapıldığı, cinayetlerin işlendiği, birbirine düşman ve silahlarını doğrultmuş bir ülke ve toplum bıraktı. Hayır, Trump denen bela, sadece siyasi bakımdan hasta değil, aynı zamanda 230 bin civarında insanını koronavirüse vermiş, milyonlarca insanın da virüsle cebelleştiği gerçekten hasta bir toplum bıraktı arkasında. Trump, ülkesini bölerek ve birbirine düşürerek iktidar oldu ve iktidarını yine öyle bir yöntemle sürdürmeyi umuyordu. Dışta emperyalist politikalarını bir kenara bırakıp, iç politikalarına odaklanırsak, Trump kaybettiği için sevinçten gözyaşı döken ünlüsü ünsüzü, zengini yoksulu milyonlarca insanın hâlâ alanlarda dans etmesi, toplumun ne derece bölündüğünü gösteriyor. Yalan dolan iktidarı “İyileşme zamanı” sessiz sedasız ama gerçekten toplumların ihtiyacı olan bir gelecek vaat ediyor. Trump, bilimi reddederek de ülkesini komplo teorilerine teslim etmiş, yalan dolanın toplumu sarmasına ve koronaya karşı önlemlere karşı isyana teşvik etmiş bir yalancı. Trump, iktidarını savunması için Cumhuriyetçi kamp içinde kurduğu neredeyse Ku Klux Klan’a benzer bir örgütlenme ile her türlü yalanı toplum içinde yayarak belirsizlik ve güvensizlik ortamı yaratılmasından siyasi iktidar çıkarmaya kalkıştı. Tanıdık geliyor mu? Seçimler boyunca, oyların çalındığı, yakıldığı, sahte oylar kullanıldığına ilişkin Trump, örgüt elemanlarının veya kurulan robotların sosyal medya hesaplarından milyonlarca paylaşımlarla seçimleri sabote etmeye çalıştı, çalışıyor. Sözde oyların yakıldığını gösteren düzenlenmiş sahte videolar milyonlarca Amerikalının cep telefonlarına düşüyordu. Oyların üzerinde şüpheler yaratan sürekli sosyal medya hesap paylaşımları ile toplumu geren, toplumu hasta eden Trump politikası.. Gerginlik, kuşku, güvensizlik yayarak seçimlerin sonuçlarına, daha seçimler başlamadan itiraz edeceğini açıklayan bir kişi. Çünkü tüm anketler kaybedeceğini söylüyordu. Adamın kendisi ise daha ilk oylamada gerdan kırarak zaferini ilan ederek ortalıkta dolaşıyordu. Direniyor Adam, resmen kaybettiği halde, hâlâ bunu kabul etmekte direniyor ve “Mahkemeler sonucu söyleyecek” diyor. Bir yandan halkın oyları öte yandan bu oyları iptal ettirmek için mahkemelerden ve belki de burada beslediği yargıçlardan medet uman bir kişi. Yasaları, halkın iradesini, sonuçları reddederek iktidarda kalmak isteyen bir zavallı otokrat... İktidar büyük güç zehirlenmesi yaratır. Tüm sistemler için en büyük tehlike budur. Trump bunlardan biriydi, ama tarihin çöplüğüne gönderildi. Ama ülkemizde de kaybettiği için arkasından neredeyse gözyaşı döken ekran sunucuları, bazı yandaşlar ve hatta piyasa para oyuncuları bıraktı ne yazık ki.. Belki de ünlü siyasetçiler.. Ama Trumpçılık mikrobu, Amerika’da ekilmiştir ve öyle kolay kolay da yok edilmesi beklenmemelidir, çünkü bu mikrop siyasidir. Toplumsal iyileşme Bu nedenle “iyileşme zamanı” sloganı, sadece Amerikan toplumu için değil, Trump’ın zehirli siyasi ideolojik iktidarını, toplumu bölmeyi ve birbirine düşürmeyi bir iktidar politikası olarak benimseyen dünyadaki tüm otokrat liderler ve böldüğü toplumlar için büyük bir ihtiyaçtır. Sadece toplumların değil, aslında tüm dünyanın, tüm çevrenin, tüm doğanın, tüm toplumsal ve ekonomik politkaların iyileştirilmeye ihtiyacı vardır. Toplumlarını hasta eden liderlerin bir gelecekleri olabileceğini düşünen var mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle