23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 8 KASIM 2020 PAZAR HABER Okullara verilecek temizlik malzemesi ihalesi ‘21B yöntemiyle’ 20 gün önce kurulan şirketin oldu Seçim değil, Trump için referandum Bu yazıyı yazdığım sırada Amerika’da 3 Kasım’da yapılan seçimleri Demokratik Partili Başkan adayı Joe Biden’ın kazandığı duyuruldu. Birkaç eyalette oy sayımı sürüyor ama Biden, Donald Trump’ı Pennsylvania’da da yenince seçimin galibi oldu. Trump ise çıldırmış durumda; sürekli asılsız iddialarda bulunup tweet atıyor. Twitter onun tweet’lerini siliyor, uyarı etiketi koyuyor. Cumhuriyetçiler oy sayımının durdurulması için dava açtı. Eyalet mahkemeleri başvuruları reddedince, Trump, Yüksek Mahkeme’nin müdahale etmesi için çağrı yaptı. Georgia’da oyların yeniden sayımı kabul edildi. Sokağa taşan protesto gösterilerinde şiddet olayları yaşanıyor. Mağaza ve dükkân sahipleri korkudan vitrinlerini tahta ile kapladı. Ülkede tam bir kaos hâkim. Bu olanları tahmin etmek zor değildi. Trump, posta yoluyla kullanılan oyları kabul etmeyeceğini aylar önceden belli etmişti. Kaybetmediğine dair akla yatkın bir senaryo kurgulamaya çalıştığı açıktı. Sonuçta özgün bir senaryo yazmadı. Günlerdir sandıktan çıkacak sonucu değiştirmek için asılsız iddialarla kurumlara baskı yapıyor. Kriz çıkarma yoluyla sonucu tersine çevirmeye çalışıyor. Tanıdık geldi değil mi? Trump, Türkiye’de AKP iktidarının defalarca başvurduğu yöntemi uyguluyor! Gelecek günlerde ne olacağı tam olarak bilinmez ama kesin olan şu: Yeni başkanın yemin ederek görevi üstleneceği 20 Ocak 2021’e kadar yaklaşık 10 haftalık sürenin epeyce tartışmalı geçeceği anlaşılıyor. Ama bu arada bazı saptamalar yapılabilir. HHH ABD’deki başkanlık yarışı, iki adayın öne çıktığı bir seçim gibi görünse de aslında Trump için bir “referandumdu”. Biden’a oy verenler, onu beğendiklerinden değil, Trump’ın başkan olmaması için oy verdi. Nedeni ne olursa olsun, bu oylamada Trump gibi sağ popülist politikaları savunan ve insan hayatını hiçe sayan bir ırkçının, cinsiyetçi bir zorbanın, beyaz köktendinci Hıristiyanların temsilcisinin başarısız olması, kuşkusuz iyidir. Bu konuda hiç şüphe yok. Ancak Türkiye’de medyada aniden türeyen Biden hayranlığını görünce de insan afallıyor. Trump ya da Trumpizm karşıtlığı, benim için, otomatik olarak Biden yandaşlığı anlamına gelmez, gelemez. Çünkü daha önce birçok kez yazdığım gibi, Biden, Wall Street ile derin ilişkileri olan, kurulu düzenin ve neoliberal politikaların temsilcisi bir politikacı. Amerika’da 1994 Suç Yasası, aynı zamanda Biden Suç Yasası diye anılır. Neden? Giderek sertleşen polis devleti uygulamalarını, hapishanelerdeki tutuklu sayısını ve mahkumiyet süresini artıran yasayı o zaman Delaware Senatörü olan Joe Biden hazırladı. 2009’daki ekonomik krizde Amerikan ekonomisini kurtarma operasyonunu yürüten Biden’dı ve kurtarılan, ezilen vatandaşlar değil, Trump’ın da içinde yer aldığı oligarklardı. Biden, Demokratik Parti’nin şahin kanadında yer alan bir politikacı olarak Irak, Libya ve Suriye’de savaşı destekledi. Bunlara ek olarak Obama döneminde Somali, Yemen, Afganistan ve Pakistan bombalanırken başkan yardımcısıydı. Ayrıca “Türkiye Ilımlı İslam projesinin model ülkesi” olarak Obama tarafından öne çıkarılırken onun yanıbaşındaydı. Geçen aylarda medyaya düşen The New York Times röportaj videosu da aklımda… HHH Trump gibi nefret söylemleri yayan bir ırkçı, hak ettiği yanıtı halktan almalı. Bunu söylerken Biden’ı coşkuyla kucaklayanlardan olmak durumunda da değilim. ABD’de var olan ırkçı hapishanesanayi kompleksi, bugüne kadar kurulu düzenle sorunu olmayan Demokratlar’ın döneminde de güçlendirildi. ABD, bu yüzden nicedir bir oligarşi… İnsanlara kötüler arasında seçim yaptırılan bu sistem, en şeytani olanın oylandığı bir referanduma dönüşürken, daha az şeytani olanı aklıyor. Mantıksızlık Çağı’ndaki seçimler her yerde halklara bunu dayatıyor. Rahatsızlığım bu noktada. Sonuç olarak şöyle bitireyim yazıyı: Trump gitsin, bu beladan kurtulalım! Ve ekliyorum: Ama bu dünyaya esaslı bir devrim gerek! Görme engelliler için renk kodları oluşturuldu Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Sincan Şehit Abdullah Büyüksoy BİLSEM öğrencilerinin, görme engellilerin renklerle bağ kuracağı renk kodlarını oluşturmayı başardığını bildirdi. Selçuk, sosyal medya açıklamasında, “İki güzel haber: Sincan Şehit Abdullah Büyüksoy BİLSEM öğrencilerimiz, görme engellilerin renklerle bağ kuracağı ve Braille alfabesine uzantı olabilecek renk kodları oluşturmayı başardı. Biz bunu, görme engelli öğrencilerimizin müfredatında kullanacağız ve dünyaya sunacağız” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Jet hızıyla ihale aldı AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile Sunay Lojistik Hijyen şirketi 17 Eylül’de 836 bin 250 TL’lik sözleşme imzaladı. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre söz konusu şirket 7 Ağustos’ta kurulmuş görünüyor. AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin, okullarda dağıtılacak temizlik malzemesi ihalesinde doğal afetlerde kullanılan 21B Maddesi uygulandı, ihaleyi 20 gün önce kurulan şirkete aldı. BeHAZAL OCAK lediye, şirketle sözleşmeyi 836 bin 250 lira bedelle imzaladı. CHP’li Meclis üyesi Uğur Kalkan, “20 gün önce kurulan firmayı yetkililer nasıl keşfetti” diye sordu. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi 27 Ağustos’ta doğal afet ve salgın hastalıklar gibi durumlarda kullanılan 21B maddesini dayanak yaparak, “Okullarda dağıtılacak temizlik malzemesi mal alımı işi” ihalesi açtı. İhaleyi 836 bin 250 TL bedelle Sunay Lojistik Hijyen şirketi kazandı. 10 gün sürecek iş için belediye ve şirket 17 Eylül’de sözleşme imzaladı. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre söz konusu şirket 7 Ağustos’ta kurulmuş görünüyor. Hep aynı yöntem İhale sürecini takip eden Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li Meclis üyesi Uğur Kalkan, “21 B maddesi AKP’li belediyelerin en sevdiği ihale yöntemlerinden bir tanesi. Covid 19 öncesinde de doğal afetler dışında bu maddeyi sık sık kullandılar. Sayıştay denetçileri bu durumları zaman zaman da raporlarına yazdılar. 20 gün önce kurulan firmayı yetkililer nasıl keşfetti çok merak ediyorum. Hangi teknik ve mali verilerini baz aldılar onu da çok merak ediyorum. Okullara yapılacak her türlü yardımı sonuna kadar destekliyoruz ama bizim sorguladığımız şey; 20 gün önce kurulan bir firmanın ihale başarısı ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin bu firmayı nasıl keşfetti” dedi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Yılmaz Kireç de, “Bir firmanın kurulduktan bu kadar kısa bir zaman sonra böyle bir ihale almasını ben de garipsiyorum. Bu firma hangi verilere ve bu kadar kısa sürede hangi satışlarına bakılarak ihaleyi almıştır? Biz kimsenin ihale almasına veya iş yapmasına karşı değiliz. Sadece bir firmanın bu kadar kısa zamanda bu ihaleyi nasıl aldığını sorguluyoruz” diye konuştu. TUZLA’DA TARTIŞMA MÜDÜR KORONAYA YAKALANDI, BELGE ONDA HAZAL OCAK AKP’li Tuzla Belediyesi Meclisi’nde Yayla Mahallesi’nde rezerv yapı alanı ilan edilen 77 bin metrekarelik alana ilişkin belediye başkanına yetki talebi tartışma yarattı. CHP’li Meclis üyeleri istenen yetkinin geniş olduğunu belirterek dosyanın içeriğini ve ilgili bakanlığın devir yetki yazısını görmek istedi. AKP’li Meclis üyeleri ise evrakların emlak müdüründe olduğunu, onun da koronavirüse yakalandığını, zaten önemli bir belge de olmadığını belirterek yetki belgesini CHP’li üyelere vermedi. İlçe belediyesinin CHP’li Meclis üyesi Ülkü Sakalar teklif dosyasının boş olduğunu, dosyada sadece 3 sayfadan ibaret bir yetki talebi olduğunu belirterek, “Defalarca belgeleri istedik. İstenen geniş bir yetki. Bu yetki kapsamı içinde rezerv yapı ilan edilen alanda belediye başkanının belediye adına kayıtlı istediği taşınmazı satma, ipotek etme yetkisi var. Rezerv yapı alanı ilan edilen bölgede nasıl bir uygulama yapılacağını, bakanlığın yetki devir yazısını ve yetkinin ne şekilde kullanılacağını sorduk. Bakanlığın yetki devir yazısını istedik ama gelmedi. Biz rezerv yapı alanına karşı değiliz. Kentsel dönüşümü sonuna kadar destekliyoruz. Mecliste çoğunluk olmadığımızın farkındayız ama yok sayılmayı da kabul etmiyoruz” dedi. AKP’li Meclis üyesi Güven Yiğit de 3 sayfalık yetki talebinde bütün bilgilerin olduğunu belirterek Sakalar’ın istediği belge için belediyedeki yetkililerle görüştüğünü anlattı. Yiğit, “Emlak müdürümüz ve şef koronavirüs hastalığından dolayı tedavi görmektedir. Kendisiyle telefonla görüştüm. Kendileri evde ve tedavileri devam ediyor. Evrak dosyada bulunması zaruri olan bir evrak değil. Kentsel dönüşüme nasıl baktıklarını tüm Tuzla’ya gösterdiler” diye konuştu. Teklif AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. Gazeteci Müyesser Yıldız için mahkeme öncesi son nöbet tutuldu. Yıldız, mektupla dostlarına seslendi: Takke düşüp kel görünecek KİTAP VE YAZILARIYLA TOPLUMA KARŞI GÖREVİNİ YAPTI İlhan Erdost İlhan Erdost gömütü başında anıldı Sol ve Onur Yayınları’nın sahibi İlhan Erdost, 12 Eylül darbesinden sonra gözaltına alınıp dövülerek katledilmesinin 40. yılında gömütü başında anıldı. Sol ve Onur Yayınları’nın sahibi İlhan Erdost, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında “yasak yayın basmak ve bulundurmak” iddiasıyla, ağabeyi yayıncı ve yazar Muzaffer İlhan Erdost ile gözaltına alındı. Erdost, 7 Kasım 1980’de, Mamak Askeri Cezaevi’nde dövülerek katledildi. Karşıyaka Mezarlığı’nda, Erdost’un gömütü başında toplanan eşi, kızları, dostları ve sevenleri onu unutmadı. Erdost’u gömütü başında anlatan yazarımız Işık Kansu, “Yine ağabeyinin bahçesindeyiz. Yine elde hüzün. Ondan aldığımız güçle, ışıkla mücadeleye devam edeceğiz” diyerek, Muzaffer İlhan Erdost’a atıf yaptı. Her iki kardeşi de anan Kansu, saygı duruşu çağrısında bulundu. Kansu’nun ardından konuşan yazar Remzi İnanç, İlhan Erdost deyince aklına ilk gelenin Muzaffer İlhan Erdost olduğunu belirterek, “İnanın bu kadar acılı ortamda bile yazıları, kitapları ile topluma karşı görevini hep yaptı” dedi. Devrimci 78’liler Federasyonu adına konuşan Cemal Uysal da yaşamını yitirmesi nedeniyle anmanın ilk defa Muzaffer Erdost’suz yapıldığına dikkat çekerek, önceki anmaların tarihin, siyasetin, felsefenin konuşulduğu anmalar olduğunu söyledi. 12 Eylül’ün bitmediğini, 40 yıldır devam ettiğini, hükümetlerin ondan faydalandıklarını belirten Uysal, “Şimdi de AKP eliyle, yeniden tahkim edilerek devam ediyor” ifadelerini kullandı. İlhan Erdost’un eşi Gül Erdost ise salgın nedeniyle “gelinmemesi” için uyarı yapmalarına karşın geniş bir katılım gerçekleştiğini belirterek, herkese teşekkür etti. Gül Erdost, İlhan Erdost için yakınları ve sevenlerinden gelen mesajları okudu. Annesinin ardından konuşan kızı Alaz Erdost, “Bu sene zor bir sene. Amcamsız ve hastalık da var. Oysa buna rağmen azalmadan toplanmışız. Bu; babamın ve amcamın gücü” dedi. Erdost’un diğer kızı Türküler Erdost da amcası Muzaffer Erdost’un babasını ömrü boyunca anlattığını, tarihe not düştüğünü söyledi. “Bunu sürdürmek bize düştü” diyen Erdost, amcası Muzaffer İlhan Erdost’un 2007 yılında yapılan anmadaki konuşmasını okudu. l ANKARA/Cumhuriyet Oda TV Ankara Haber Müdürü, tutuklu gazeteci Müyesser Yıldız’ın dostları, Yıldız’ın beş buçuk ay süren tutukluluğunu protesto etmek için, altıncı kez “sessiz nöbet” eylemi gerçekleştirdi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) karşısındaki Atatürk Parkı’nda toplanan grup, 15 dakika sessizlik içinde bekledi. Parka, Yıldız’ın eşi Naci Uğur ve oğlu İlim Uğur, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, KUMPASDER Başkanı Ahmet Tatar, TESUD üyeleri, kumpas mağduru subaylar ve aileleri ile çok sayıda emekli asker ve yurttaş katıldı. Parka, Müyesser Yıldız’ın kartondan temsilini getiren dostları, bu kez de Yıldız’ın mönüsü olarak adlandırdıkları “çay ve simit” dağıttı. Sessiz eylemde, Yıldız’ın Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden dostlarına gönderdiği mektup da okundu. Mektubuna, İzmir depremine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak başlayan Yıldız, şunları yazdı: “Hepimiz biliyoruz ki yaşanan bu acıların sebebi; sorumlu mevkidekilerin umursamazlığı, ülkemizde ölümün hak, yaşamanın mucize sayılmasının kanıksanması, insanlarımızı bile bile, göz göre göre Azrail’in insafına bırakanlardan hesap sorulmaması... Yani yine hukuksuzluk, yine haksızlık... Hakkımdaki sözde davaya ilişkin söyleyeceğim bir şey yok. Pazartesi günü takke düşüp, kel görünecek. Sizler zaten ilk günden biliyordunuz; şimdi nasıl bir tezgâhla içeri atıldığımı cümle âlem öğrenecek. ‘Bir beklentin var mı’ diye sorarsanız; kendi hak ve hukukunu koruyamayan bir yargıdan, ne beklentim olabilir ki? Hele de böylesi bir intikam davasından... Türkistanlı bir şairimizin şu dizelerindeki gibi: Kim anarşist/ Ben anarşist/Sen anarşist/Değil dostum, değil/Ne ben anarşist/Ne sen anarşist/O halde kim anarşist?/Beni de seni de/ Yani ikimizi de anarşist edenler anarşist.” Yıldız, beş buçuk aylık tutukluluğunun ardından, yarın ilk kez hâkim karşısına çıkacak. l ANKARA/Cumhuriyet 815. OTURUM Toraman için bir kez daha adalet Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 815’incisini dün gerçekleştirdi. Bu haftaki eylem de koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya üzerinden canlı yapıldı. Anneler bu haftaki eylemlerinde 1991 yılında Gebze’deki evinden gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan 24 yaşındaki Hüseyin Toraman’ın akıbetini sordu. Okunan basın açıklamasında Toraman’ın gözaltına alınma süreci anlatıldı. Açıklamada, “Gözaltında kaybetme, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Kaç yıl geçerse geçsin Hüseyin Toraman için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 116 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN Müyesser Yıldız İSİG İŞ CİNAYETLERİ EKİM AYI RAPORUNU YAYIMLADI 10 ayda 1734 işçi yaşamını yitirdi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin açıkladığı iş cinayetleri raporuna göre, 2020 yılının ilk 10 ayında 1734, ekim ayında ise 207 işçinin yaşamını yitirdi. Raporda, Türkiye’de koronavirüsün tespit edildiğinin açıklandığı 11 Mart’tan bu yana en az 325 işçinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiği duyuruldu. Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bulunan İnsan Hakları Parkı’nda dün, bir araya gelen İSİG Meclisi temsilcileri “Ekim ayında 207, yılın ilk on ayında 1730 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi” pankart açarak “Kaza değil, bu bir cinayet” ve “Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganları attı. Ekim ayı raporunu açıklayan İSİG Kocaeli temsilcisi Selçuk Karstarlı, Türkiye’de koronavirüsün tespit edildiği 11 Mart’tan beri geçen sekiz ayda en az 325 işçinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiğini kaydetti. Karstarlı, ekimde iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerden 8’inin çocuk, 14’ü kadın, 9’unun Suriyeli, Afganistanlı, Özbekistanlı ve Türkmenistanlı birer kişi olmak üzere 12’si göçmen ve 10’u sendikalı olduğunu açıkladı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle