16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 27 KASIM 2020 CUMA ERDOĞAN’IN FAIZ INADINA MERKEZ BANKASI’NDAN 130 MILYAR DOLARLIK REZERV HARCANDI FAİZ İNADININ AĞIR BEDELİ Dünkü yazımızda genel olarak AKP’nin ekonomi politikaları üzerinde duruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon neticedir” cümlesiyle formüle ettiği ekonomi politikası nedeniyle Merkez Bankası başkanları değiştirildi. Bu değişimler ve Merkez Bankası politika faizi ile oynamalar ekonomiyi çok etkiledi. Bugün bu etkiler, rakamsal tablolar verilerek açıklanacaktır. 12 Haz ran 19 25 Temmuz 19 12 Eylül 19 24 Ek m 19 12 Aralık 19 16 Ocak 20 19 Şubat 20 17 Mart 20 20 N san 20 21 Mayıs 20 25 Haz ran 20 23 Temmuz 20 20 Ağustos 20 24 Eylül 20 22 Ek m 20 19 Kasım 20 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi ekonomi teorilerine dayanarak özerk olması gereken kurumlara müdahale etmesi, Merkez Bankası başkanlarını keyfi bir şekilde değiştirmesi, Türk Lirası’nda ciddi bir değer kaybı, rezervlerde de kriz yaratacak bir erimeye yol açtı. Tablo 1 ve Tablo 2’de gösterilen durum şudur: Haziran 2019’da Merkez Bankası politika faizi yüzde 24 iken dolar 5.83 düzeyinde bulunuyordu. TABLO 1 Ay Pol t ka fa z (%) Enşasyon (%) Dolar Kuru (TL)* Murat Çet nkaya dönem (6 Temmuz'da b tt ) Haz ran 2019 24.00 15.72 5.83 Murat Uysal dönem (6 Temmuz'da başladı) Temmuz 2019 19.75 16.75 5.69 Ağustos 2019 19.75 15.01 5.64 Eylül 2019 16.50 9.26 5.73 Ek m 2019 14.00 8.55 5.80 Kasım 2019 14.00 10.56 5.75 Ocak 2020 12.00 11.84 5.86 Şubat 2020 11.25 12.15 5.94 Şubat 2020 10.75 12.37 6.06 Mart 2020 9.75 11.86 6.34 N san 2020 8.75 10.94 6.84 Mayıs 2020 8.25 11.39 6.97 Haz ran 2020 8.25 12.62 6.83 Temmuz 2020 8.25 11.76 6.87 Ağustos 2020 8.25 11.77 7.28 Eylül 2020 10.25 11.75 7.53 Ek m 2020 10.25 11.89 7.90 Kasım 2020 10.25 8.44 Murat Uysal dönem (6 Temmuz'da başladı) Kasım 2020 15.00 8.07 (*) Merkez Bankası aylık ortalama efekt f dolar satış kurudur. TABLO 2 Haz ran 2019 Kasım 2020 (17 Aylık Pol t ka Fa z Seyr ) 25 24.00 20 15.00 15 19.75 16.50 14.00 12.00 11.25 10.75 9.75 8.75 8.25 8.25 8.25 8.25 10.25 10.25 10 Pol t ka Fa z (%) 5 Erdoğan’ın müdahaleleri sonucu, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, görevden alındı ve yerine 6 Temmuz 2019’da Murat Uysal geldi. Bu dönemde Merkez Bankası, politika faizinin Aralık 2019’a kadar her ay düşürüldüğünü ve Aralık 2019’da yüzde 12 düzeyine geldiğini görüyoruz. Bunun anlamı 6 ay içinde politika faizi yarı yarıya düşürülmüş oluyordu. Bu süreçte dolarda büyük bir oynama görülmüyor. Ocak 2020’de politika faizi 0.75 daha azaltılarak yüzde 11.25 düzeyine çekilince, dolar da ilk kez 6 TL’nin üstüne çıktı. Politika faizi nisan ayında yüzde 8.25’e çekilince, dolar 6.17’ye fırladı. Merkez Bankası bu yükselişe aldırmadan mayıs, haziran, temmuz, ağustos 2020 ayarında politika faizini yüzde 8.25 üzerinde yürütmeye devam etti. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı öyle istiyordu. Dolar da paralel olarak yükselişe geçti ve 7.27’yi buldu. Ekim 2020’de 7.90, Kasım 2020’de 8.44’e ulaştı. Kasım 2018’de 5.71 olan dolar, 8.44’e çıkıyor. Aradaki fark 2.73 liradır. Liradaki değer kaybı yüzde 47’yi aşmıştır. İşte Murat Uysal’ın görevden alınışı, Naci Ağbal’ın 7 Kasım 2020’de Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilmesi, Berat Albayrak’ın “At izi, it izine karıştı” diyerek bakanlıktan istifa edişi, bu ortamda gerçekleşti. Bir hafta içinde Ağbal başkanlığındaki kurul, politika faizini yüzde 5 düzeyinde artırarak yüzde 15’e çıkardı. İşsiz sayısı 2002 yılında 2 milyon 464 bin olan işsiz sayısı, 2019 yılında 4 milyon 596 bine yükselirken, işsizlik oranıysa yüzde10.3'ten yüzde 13.9’a çıkıyordu. Bu rakamlar, TÜİK’in rakamlarıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yöTABLO 3 BORÇ 5 YIL ÖNCESİNİN 3 KATI Toplam borç Vadeye kalan süre 2015: 2016: 2017: 2018: 2019: 2020 (Ek m): 678 m lyar TL 759 m lyar TL 876 m lyar TL 1 tr lyon 67 m lyar TL 1 tr lyon 328 m lyar TL 1 tr lyon 934 m lyar TL 6,3 yıl 6,3 yıl 6,4 yıl 6,4 yıl 5,5 yıl 5,1 yıl netimini baz alarak hesaplayan sendikalar, rakamların ve yüzdelerin daha büyük olduğunu belirtmektedirler. Bu hesaplamalara göre ülkedeki iş ve istihdam kaybı 10 milyonu aşmaktadır. Genç işsizlik oranı ise yüzde 25’e varmıştır. Her yerden eleştiri Bu rakamlar karşısında ekonomik durum ekonomistler ve yazarlar tarafından yorumlanıyor, yanlışlar ortaya konuyordu. Örneğin yazarımız Orhan Bursalı, “...125 milyar dolarını sattılar ülkenin, durmadan yükselen dövizi tutmak için... Bu kadar büyük bir ülke batırma politikası olur mu, olur. (...) 125 milyar doların hesabını birileri vermeli...” diyordu. (Cumhuriyet, 22.10.2020) İç ve dış borç artıyor Ekonomiye olan güvensizlik borçların vadesine de yansıdı. İç borçlarda vadeye kalan süre 2.8 yıl, dış borçlarda ise 8.3 yıla düştü. Son 5 yılda borç tutarı 3 katına çıkarken vadenin kısalması kuşkusuz tedirginlik yaratıyor. Tablo 3’teki borç tablosu bu durumu açıkça gösteriyor. 2015 yılında toplam 678 milyar TL olan borç, 2020 yılında beş yılda üç misli artarak 1 trilyon 934 milyar TL’ye fırlamış bulunmaktadır. Üstelik vadesi de azalmıştır. Ağbal’ın kararı Yukarıda belirtildiği gibi Merkez Bankası Başkanlığı’na Naci Ağbal'ın getirilmesiyle, bir hafta içinde, 19 Kasım 2020’de yapılan ilk toplantıda, politika faizi 4.75 baz puan artırılarak 10.25’ten yüzde 15’e çıkarılmıştır. Merkez Bankası, politika faizi iki ayda yüzde 6.75 artmış oldu. Şu anda Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayan ülkelerden birisi oldu. Bunun anlamı şudur Parasal sıkılaştırma, faiz artırma demektir. Böylece Merkez Bankası faizi yükseltmiştir. Ancak enflasyonla orantılı olarak yüksek tutmaya devam edeceğini gösteriyor. Faiz yüzde 15’e çıktı, şimdi Erdoğan’a sormak gerekiyor: Siz, yüksek faize karşıydınız, “faiz sebep, enflasyon neticedir” diyordunuz. Siz, yüksek faiz politikası vatanı satmak, ülkenin, milletin kaynaklarını yok etmek diyordunuz. Şimdi faiz yükseldi. Sizin temel söylemlerinize karşı gelindi. Faiz yeniden yüzde 15’e çıkarıldı. Neden bu yanlışta ısrar edildi? Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık rezervi neden iki yılda eritildi ve uzmanların son rakamlarına göre neden eksi 46 milyar dolara kadar düştü? Bu sorular soruluyor ve sorulmaya devam edecektir. Türkiye’de borçların milli gelire oranı yüzde 137.6’dan 167.2’ye, toplam borç 1.24 trilyon dolara ulaştı. Bu borcun yüzde 50.9’u TL, yüzde 49.1'i döviz cinsinden. Uluslararası Finans Enstitüsü, ülke borcunun milli gelire (GSYH) oranları dikkate alındığında, en büyük artış olan üç ülkenin Çin, Malezya ve Türkiye olduğunu açıkladı. Türkiye’de borçların milli gelire (GSYH) oranları dikkate alındığında, 2020’nin üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre hanehalkı borçları yüzde 14.7’den yüzde 18’e, finansal olmayan şirket borçları yüzde 65’ten yüzde 77.5’e, banka gibi finansal şirketlere ait borçlar yüzde 25.2’den yüzde 28.7’ye ve kamu borçları yüzde 32.3’ten yüzde 43’e yükseldi. Sormak gerek Bu noktada muhalefet ekonomi politikalarını sert bir biçimde eleştirdi. Bu eleştiriler salt siyasetçi değil, aslında özgeçmişleri nedeniyle konuyu derinlemesine bilen iki siyasetçiden, Faik Öztrak ve Ali Babacan’dan gelmesi dikkat çekici ve önemlidir. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, bilindiği gibi uzun yıllar maliye bürokrasisinde çalışmış ve Maliye Bakanlığı Hazine Müsteşarlığı görevini yapmıştır. Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise uzun süre AKP’nin ekonomi politikasını yönetmiş başbakan yardımcısıdır. Her ikisinin eleştirilerinin temeli şudur: 1) Bu faiz tartışmaları nedeniyle Merkez Bankası'nın, 130 milyar dolarlık rezervi erimiştir. 2) Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin borç miktarı 1 trilyon 860 milyar TL’ye ulaşmıştır. Maceranın özeti Bu maceranın özeti şöyle: “Faiz sebep, enflasyon netice” derken, Haziran 2019’da yüzde 24 olan politika faizi yüzde 8.25’e kadar düşürülmüş, yükselen döviz kurları nedeniyle ve zorunlu olarak Kasım 2020’de tekrar yüzde 15’e yükseltilmiştir. Ancak bu dönemde Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık rezervi erimiştir. Madem indirdiniz, neden yükselttiniz? Madem yükseltecektiniz, neden indirdiniz? Halkın yerleşmiş bir söylemi vardır: Madem durum aynı olacaktı o zaman biz bu işi (!) neden yaptık? BİTTİ MADENCİLER SAVCILIKTA İFADE VERDİ Ermenek’te adeta sıkıyönetim! Ödenmeyen tazminat ve ücret alacakları için Karaman’ın Ermenek ilçesinden Ankara’ya yürümek isteyen madencilerden 9’u önceki gün gözaltına alındı. Geceyi Emniyet’te geçiren madenciler susma haklarını kullandı. Ermenek’te kolluk güçleri olağanüstü önlem aldı. Adliyenin çevresi ve madencilerin patronu Fehmi Özbey’in ofisinin etrafına polis bariyerleri yerleştirildi. Öte yandan madencilere müdahale eden 16 jandarmanın ise darp raporu aldığı öğrenildi. Bağımsız Madenİş Sendikası, dün akşam yaptığı açıklamada 9 madencinin serbest bırakıldığını duyurdu. Bağımsız Madenİş Sendikası açıklamasında, madencilerin Güneyyurt'un kolluk kuvveti tarafından fiilen kapatıldığı belirtilerek “Sendikamızın öncülüğünde yürütülen direnişi hukuka aykırı bir şekilde engellemek isteyen devlet, bütün Güneyyurt beldesinde fiili sıkıyönetim başlattı. Madencilerin ve Ermenek halkının meydana girmesine, sokakta dolaşmasına dahi izin verilmemektedir. Kolluk kuvveti, Güneyyurt sokaklarındaki vatandaşa valinin sokağa çıkma yasağı ilan ettiğini söyleyerek suç işlemektedir” denildi. ‘Bizi coplayan devlete mi güveneceğiz’ Sendika Başkanı Tahir Çetin serbest bırakıldıktan sonra, “Sonuna kadar bu mücadelemizin arkasındayız” dedi. Madenci İbrahim Yılmaz “Biz hangi devlete güveneceğiz? Bizi coplayan devlete mi? Özbey’i koruyan devlete mi?” açıklamasında bulunurken madenci Barış Karagöz ise, “Alınterimizi istiyoruz, kimseden sadaka istemiyoruz. Özbey Kanunları’yla, coplarla, plastik mermilerle, biber gazlarıyla bizim üzerimize gelmesinler” dedi. l Haber Merkezi BIRLEŞIK METALİŞ ANKARA’DAYDI. UYGULAMA ILO GENEL KURULU'NA TAŞINIYOR ‘Ücretsiz izin işçiye sopa oldu’ MUSTAFA ÇAKIR Gebze’deki Systemair HSK, Özer Elektrik ve Baldur fabrikalarında Birleşik Metalİş’e üye oldukları için tazminatsız işten atılan, ücretsiz izne çıkarılan, sendikadan istifaya zorlanan işçilerin Ankara’daki görüşmelerinin ardından “ücretsiz izin” uygulaması Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Genel Kurulu’na taşınıyor. DİSK Genel Sekreteri, Birleşik Metalİş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve beraberindeki işçiler önceki gün ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, ardından da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ahmet Erdem ile görüştü. İlk günkü yürüyüş sırasındaki müdahalede darbe alan Serdaroğlu dün sabah röntgen çektirdi. Serdaroğlu, “Kaburgalarda çatlak var. Alıştık artık bu tür şeylere” dedi. ILO Türkiye Direktörü NuHİNDİSTAN’A DESTEK DİSK’e bağlı Nakliyatİş, dün Hindastan’da yapılan kitlesel genel grevi desteklemek için Hindistan İstanbul Başkonsolosluğu önünde eylem yaptı. Basın açıklaması sonrasında Hindistan işçi sınıfının taleplerini destekleyen, işçi karşıtı yasaları ve uygulamaları protesto eden mektup, Real market direnişçileri tarafından başkonsolosluğa verildi. man Özcan’a dosya sunduklarını belirten Serdaroğlu, “ücretsiz izin” uygulamasının işverenlerin “sopası” haline geldiğini, işçiyi tehdit etmek için kullanıldığını ilettiklerini söyledi. Serdaroğlu, önceden ücretsiz iznin işçinin onayına tabi olduğunu ancak şimdi onun da kalktığını, işverenin istediği zaman işçiyi ücretsiz izne çıkardığını söyledi. Serdaroğlu, şu anda 2.1 milyon işçinin ücretsiz izinde olduğunu, bunun 34 milyona çıkacağını bildirdi. Milyonlarca işçinin aylık 1168 liraya mahkum edildiğine dikkat çeken Serdaroğlu, “Bu değişmezse vay işçinin haline” dedi. Serdaroğlu’nun verdiği bilgiye göre, Özcan da yaşananların ILO Genel Kurulu’na yansıyacağını, Türkiye ile ilgili rapora gireceğini belirtti. Özcan, örgütlenmenin önündeki engelleri de bildiğini söyledi. Serdaroğlu, “Ücretsiz izin uygulaması örgütlenmeyi engellemek için açık açık tehdit olarak kullanılıyor. Yarın (bugün) Manisa’da yine ücretsiz izinle ilgili eylem yapacağız” dedi. İnsanlara zorla mesai yaptırıldığını, fabrikaların “harıl harıl” çalıştırıldığını belirten Serdaroğlu, işçilerin sendikalı olduklarında ise anında ücretsiz izne çıkarıldıklarına dikkat çekti. Serdaroğlu, işten çıkarma yasağının da işçi için sorun haline geldiğine işaret etti. İstisnaların genişliği nedeniyle işverenin bu kez de “yüz kızartıcı suç” gerekçesiyle işçiyi tazminatsız işten atma yoluna gittiğini belirten Serdaroğlu, “İşçi mağdur oluyor. İşten çıkarma yasaksa tazminatsız çıkış da yasaklanmalı. İşçiler yargıda 23 yıl uğraşmak zorunda kalacak” diye konuştu. Bakan Yardımcısı Ahmet Erdem’in de “yaşananlarla ilgili meselenin üzerinde duracağı” sözünü verdiğini anlatan Serdaroğlu, 3 fabrikada eylemlere devam ettiklerini, süreci izleyeceklerini söyledi. ‘Rakip’ten destek Türkİş Genel Sekreteri, Türk MetalSendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak rakip sendikalar olmasına karşın Birleşik Metalİş’e destek mesajı paylaştı. Kavlak, “İnsan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek için anayasal ve yasal haklarını kullanarak Birleşik Metalİş Sendikası’nda örgütlenen işçilerin işten atılmaları, sendikal hak ve özgürlüklere vurulmuş bir darbedir. Hak aramak ve seslerini duyurmak için Ankara’ya yürümek isteyen işçilerin engellenmesi kabul edilemez. Türk Metal topluluğu Birleşik Metalİş üyelerine dayanışma duygularını göndermektedir” dedi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle