16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 11 25 KASIM 2020 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.9690 10.1 kuruş 9.4470 8.4 kuruş 10.6380 6.8 kuruş 14.27 Sabit 1.322 7.73 puan 3122.44 66.23 lira 465.35 8.62 lira Rekabet Kongresi’nde Türkiye’nin yeni hikâyesi için hukuk ve şeffaflığa vurgu yapıldı Güven için demokrasi TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, doğru para politikası ve disiplinli maliye politikasına yeniden dönülmesi gerektiğini belirterek “Demokrasi ve hukuk devleti konusunda kararlı politikalar güven için önemli” dedi. Yeni dönemin rekabet senaryolarının konuşulduğu Rekabet Kongresi’nde hukuk, demokrasi ve şeffaflık vurgusu yapıldı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Ülkemizde ekonomik istikrar, demokrasi ve hukuk devleti konusunda kararlı politikalar güven ve öngörülebilirlik için önemli” dedi. Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Rekabet Kongresi’nin 12’incisini çevrim içi gerçekleştirdi. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) desteğiyle yapılan iki günlük kongrenin bu yılki ana teması “Sürdürülebilir Sektörler: Yeni Dönemin Rekabet Senaryoları” oldu. TÜSİAD Başkanı Kaslowski, önümüzdeki aylar içinde istihdam ve üretim alanlarında zor bir dönem yaşanacağını belirterek, şunları söyledi: “Ekonomi yönetiminin piyasalarla ve reel kesimle iletişim düzeyini artırmasını doğru ve etkin bir politika aracı olarak görüyoruz. Şeffaflık ve öngörülebilirlik, ekonomide güvenilirliği artıran en önemli unsurlar. Kısa vadede atacağımız bu adımlar, uzun vadede kapsamlı bir ekonomi politikası uygulama kapasitemizi de yükseltecektir. İstihdam, vergi, sermaye piyasaları gibi konularda gereken dönüşümü sağlayabilmemizin önkoşulu doğru para politikası ve disiplinli maliye politikasına geri dönülmesinden geçmekte.” Özne hukuk olmalı TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan ise Türkiye’nin faizenflasyonkur sarmalında enerjisini boşa harcadığını belirterek, yeni hikâyenin ana öznesinin hukuk olması gerektiğini belirtti. Turan, şunları söyledi: “Yatırım ortamını iyileştirmek, güven iklimini yaratmak ve riskleri azaltmak için ev ödevlerimizi eksiksiz yerine getirmeliyiz. Yeni Türkiye hikâyesinin öznesi; hukuk devleti, bağımsız kurumlar, yüksek teknoloji kullanımı, katma değerli üretim, sürdürülebilirlik ve verimlilik temelli politikalar olacaktır.” SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, Türkiye’deki tüm sektörlerin pandeminin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir geri dönüşü hedeflediğini belirtti. l Ekonomi Servisi TÜİK ve Merkez Bankası kasım ayı verilerini açıkladı Sektörel endişeler artıyor TÜİK’in “Sektörel Güven Endeksleri” ve Merkez Bankası’nın “İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi”yle (RKGE)ilgili kasım ayı raporları, zaten toparlanamayan güvende yeniden bozulma olduğuna işaret etti. TÜİK’e göre, mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi kasımda önceki aya göre hizmet sektöründe yüzde 2.8 ve inşaatta yüzde 5.7 azalırken perakende ticarette aynı düzeyde kaldı. Sektörel güven, hizmette nisan ayından sonra ilk kez düşüşe dönerken, inşaattaki gerileme hızlandı. Perakende ise yerinde saydı. Merkez Bankası’na göre de, kasımda RKGE, önceki aya göre 4.2 puan azaldı. Bunun nedenleri incelendiğinde, sabit sermaye yatırım harcaması ve mevcut toplam siparişe ilişkin değerlendirmeler endeksi artış, gelecek üç aydaki ihracat siparişi, gelecek üç aydaki üretim hacmi, son üç aydaki toplam sipariş, mevcut mamul mal stoku, gelecek üç aydaki toplam istihdam ve genel gidişata ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkiledi. Öte yandan yine Merkez Bankası’na göre, imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı (KKO) kasımda önceki aya göre 0.4 puan artarak yüzde 75.8 oldu. Ekim ayında artış 0.8 puandı. l Ekonomi Servisi Yeni normalleşme adımlarına rağmen, dolar dün 8 lirayı aşmayı denedi TL’ye kuşkuyla bakılıyor GARANTİ’DEN ÖĞRETMENE Salgında da eğitim desteği sürüyor Garanti BBVA’nın 12 yıl önce kurduğu Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV), pandemi sırasında da ara vermedi. Öğretmenler Günü dolayısıyla çevrimiçi bir toplantı düzenleyen Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Işıl Akdemir Evlioğlu ve ÖRAV Genel Müdürü Füsun Çürüksu, salgın döneminde zor bir görev üstlenen öğretmenlerin eğitimlerine devam ettiklerini belirterek, “Salgın başlayınca eKampüs’ün konumu bir anda değişti. Öğretmenlerin pek çok farklı alanda desteğe ihtiyacı oldu. 34 farklı konuda düzenlenen 50 web seminer ile tüm Türkiye’den 10 bin 500’ün üzerinde öğretmene ulaşıldı” dediler. ALKAŞ DÜZENLİYOR Gayrimenkulcüler R360’ta buluşuyor Alkaş, 810 Aralık arasında RE360 Gayrimenkul Buluşması ile gayrimenkul sektörünü çevrimiçi bir araya getirecek. Digital Network Alkaş’ta gerçekleşecek ve dünyanın önde gelen gayrimenkul fuarı MIPIM’in bu yıl da Stratejik Partner olarak yer alacağı RE360’a Forbes’a göre 21. yüzyılın en önemli iş düşünürleri arasında gösterilen Brian Solis, Fazıl Oral, Akan Abdula, Eski Viyana Belediye Başkan Yardımcısı Maria Vassilakou gibi isimler katılacak. Alkaş Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş ve Genel Müdür Yonca Aközer buluşmada sektör trendlerinin ele alınacağını anlattı. TURIZMCIDEN ‘GERÇEKÇI DESTEK’ TALEBI Türkiye Seyahat Acentaları Birli ğı çalışmalarla krizden çıkış ve sonği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağ rası için yol haritası çok acil oluştulıkaya, “Destek paketlerinden sı rulmalıdır” dedi. nırlı sayıda acente yararlanabiliÖte yandan Bağlıkaya, yor. 2021 ve devamı için turizm 2020’nin 15 milyon ziyaretçi ve hayali kuracaksak mutlaka işe ya 10 milyar dolar turizm geliri ile rar, gerçekçi ve ihtiyaç sahiplerini bitirileceğini dile getirdi. Gerek iç yokuşa sürmeden verilecek des pazardan gerekse Rusya, Ukraytekler hayata geçirilmeli” dedi. na ve Polonya pazarlarından kış 2021’de iç turizm seferberliği turizmi merkezlerine ilgi olduğunin ilan edilmesi gerektiğini söyle nu aktaran Bağlıkaya, şöyle deyen Bağlıkaya, “Turizmciler için si vam etti: “Özellikle Erciyes ve Pacil affı şart. Turizm, yoğun bakım landöken için bu 3 ülkeden chardan çıkmak için bankaların keyfi ter uçuş planlaması yapan tur ne bırakılmayan kredi destekleri operatörlerimiz bulunuyor. Ulune ihtiyaç duyuyor. KGF gerçekçi dağ, Kartepe ve Kartalkaya’ya koşullarla işlerlik kazanmayönelik de yurtdışından talep bulı” diye konuştu. lunuyor. Türkiye kış turizmin‘Kış turizmine de ön plana çıkıyor. Pandemi riskinin hafiflemesi ve orilgi var’ Devletin turizm sektörüyle bir araya gelip ortak akıla başvurması gerektiğinin de altını çizen Bağlıkaya, “Herkesin katkısını koyacatadan kalkması durumunda 2021 yılı yaz döneminde turizmde ciddi bir hareketlenme yaşanabileceğini düşünüyoruz. Seyahat talebi hızlı bir şekilde artabilir.” l Ekonomi Servisi Firuz Bağlıkaya Merkez Bankası’nın geçen perşembe faizi artırması, finans piyasasında “normalleşme” adımları ve “ekonomide yeni dönem” açıklamalarıyla kısmen değerlenen Türk Lirası, hafta başından bu yana yeniden güç kaybetmeye başladı. Bunun temel nedenleri arasında salgında yaşanan yükselişin yarattığı ekonomik sorunlar, yerli yatırımcıların TL’ye olan güvenindeki eksikler, kurumların günü gelen ödemeler için döviz alımları, Türkiye’ye yeniden ilgi duymasına rağmen yabancı yatırımcının döviz piyasasındaki zarar kez (stoploss) emirleri de var. Ayrıca iç siyasetteki gerilimin daha da artacağına işaret eden olay ve açıklamalar, Türkiye ait bir geminin Akdeniz’de aranmasına da yol açan jeopolitik krizler de piyasayı olumsuz etkiliyor. AR kalkıyor Bu tür gelişmeler altında dün, dolar kuru 7.86058.0555 lira, Avro kuru 9.29459.53 lira arasında yukarı yönlü hareket etti. Üstelik bu durum yeni normalleşme adımları çerçevesinde BDDK’nin, salgın döneminde bankaları kredi vermeye teşvik etmek için uyguladığı aktif rasyosu (AR) hesaplamasına 31 Aralık itibarıyla tümüyle son vereceğini açıklamasına rağmen yaşandı. Özellikle bankacılık hisseleri üzerinde baskı yaratan AR ile ilgili olarak banka genel müdürleri sık sık kaldırılması gerektiğini dile getiriyordu. Neden hemen kaldırılmadığı anlaşılamayan AR sonrası, mevduat faizlerinde yeni bir yükselişe neden olması bekleniyor. l Ekonomi Servisi ESNAF BANKANIN INSAFINA BIRAKILDI Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun (TESK) başvrurusu üzerine Türkiye Bankalar Birliği ile 23 banka ve 30 finansal kuruluş arasında protokol imzalandı. TESK Başkanı Bendevi Palandöken, “Anlaşma ile esnaf ve sanatkârlarımıza 23 banka ve 30 finans kuruluş ile ticari borçlarını yeniden yapılandırılması imkânı sağlandı” dedi. Ancak, borçların yeniden yapılandırılmasının koşullarına bakıldığında, “esnafın bankaların insafına bırakıldığı” görülüyor. Buna göre: 4 En fazla borcun olduğu banka veya finansman kuruluşuna başvuru yapılabilecek. Bu kuruluşun başvuruyu kabul etmemesi halinde, borç tutarı açısından ikinci sıradaki banka veya finans kuruluşuna başvuru yapılabilecek. 3 banka veya finans kuruluşundan 2’sinin başvuruyu kabul etmemesi halinde yapılandırma yapılamayacak. 4 En uzun vade 24 ay olabilecek. Vade sayısı, esnafın talebine ve ödeme imkânına göre ilgili banka veya finans kuruluşu tarafından belirlenecek. 4 En fazla 12 aya kadar anapara ve faiz ödemesiz dönem verilebilecek. Ödemesiz döneme ilgili banka veya finans kuruluşu karar verecek. 4 Faiz oranı, esnaf ve sanatkârın talebine göre sabit veya değişken olabilecek. l Ekonomi Servisi 19 Kasım öncesi ve sonrasıyla sanayi Türkiye’nin ekonomi gündemi geçen haftayı Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısının faiz kararını tartışarak geçirdi. Geçen hafta (toplantı öncesinde) bu köşede kaleme aldığım yazıda şu değerlendirme yer almıştı: “Eğer yarınki toplantıda kurul, ‘piyasa beklentilerini karşılayacak’ bir faiz artırımı kararı alırsa Merkez Bankası, bir anlamda ‘bağımsızlığını’ ve ‘enflasyonla mücadele kararlılığını’ dosta düşmana göstermiş olacaktır.” Nitekim gerçekten de kurulun kararı bu beklentileri karşılayacak biçimde gerçekleşti; Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 4.75 artış ile yüzde 15’e yükseltildi. Kararın açıklandığı gün ve ertesinde doların fiyatı hızla düştü; sonra dalgalanmaya başladı; bu satırların yazıldığı sırada da tekrar yükselme eğilimi içerisine girmişti... Görünen o ki “piyasa oyuncuları”, ne Merkez Bankası’nın “yeni” para politika stratejisinin sürdürüleceğine ne de “hukukta, ekonomide, her yerde, her zaman reform” duyurularına güven duymuş; iktisadi kararlarını döviz bazında alma alışkanlığını sürdüreceğini göstermiştir. İktisatta dolarizasyon diye tanımlanan bu tavır, Türkiye ekonomisinin kırılgan ve aşırı risk taşıyan göstergelerine karşı ekonomik birimlerin aldığı kararların bir yansımasıdır. Gene geçen haftaki yazımızda vurguladığımız üzere, “Türkiye ekonomisinin içine sürüklendiği makroekonomik ve sosyal kriz ne Merkez Bankası’nın teknik para politikası manevralarıyla ne de ekonomi kadrolarındaki bürokratik atamalar ile aşılabilir niteliktedir. Finans piyasalarının gelip geçici dalgalanmalarına dayalı coşku dönemleri Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına kalıcı bir çözüm sağlamayacaktır”. Nitekim Arda Tunca da sosyal medyada kişisel blog hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Kurfaiz sarmalından çıkmak istiyor mu Türkiye? Bu anlamsız ve sığ piyasa tartışmalarına son vermek istiyor mu Türkiye? O zaman kuru ve faizi değil, başka şeyleri konuşacak...” başlığı altında tartışmaktaydı. Konuşulacak “başka” şeyleri Arda Tunca detaylı olarak paylaşımına taşımış idi. Ben bu köşenin sınırları içerisinde sadece sanayi sektörünün yapısına değineceğim. Türk sanayisinin son üç yılına ait temel göstergelerini, TÜİK verilerinden aşağıda özetlemekteyim. Tablo, karşılaştırmayı anlamlı kılmak için 2020’nin eylül ayı verilerini diğer yıllarla sunuyor. Temel gözlemler: Son üç yılda sanayi üretim ve ihracatı özet olarak yerinde saymıştır. Sanayi üretiminde bu yılın eylül ayındaki görece artış, sürdürülebilir bir büyüme hamlesinden ziyade, pandemi koşullarında önce kısıtlanan, sonra birdenbire açılan ulusal ekonominin iniş çıkışlı dalgalanmalarına ve birim ücret maliyetlerindeki çöküşe bağlanmalıdır. Birim ücret maliyetleri, sanayi ücretlerini üretkenlik kazanımlarıyla ağırlıklandırarak hesaplanır. Sanayide bu rakam 2017 Eylülü’nden bu yana Türk Lirası ile hesaplandığında yüzde 5.3, son on iki ay içerisinde ise yüzde 9.6 gerilemiştir. Aynı hesaplamayı “yurtdışı” açısından dolar bazında yaparsak birim ücret maliyetlerinin son yılda yüzde 20.1, 2017’den bu yana ise yüzde 29.7 gerilemiş olduğu görülmektedir. Ücret maliyetlerinde yaşanan bütün bu “rekabetçi avantajlara” karşın sanayi ihracatı (eylül ayları itibarıyla) neredeyse yerinde saymıştır. Üç sene içerisinde birim ücretlerini üçte bir oranında geriletmiş bulunan bir ekonomide yaşananlar, doğrudan doğruya ithalat bağımlısı, taşeronlaştırılmış sanayileşme ve bunun yarattığı gelir dağılımındaki tahribatın yansımalarını sergilemektedir. Bu tahribatın kalkınma yazınındaki tanımı da yoksullaştırıcı büyüme olarak bilinmektedir. Yoksullaştırıcı büyüme tuzağından çıkmak ise kuşkusuz, Merkez Bankası’nın faiz kararının borsalar ve döviz piyasalarındaki uzantılarından çok farklı sorunları ele almayı gerektirmekte.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle