23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 25 KASIM 2020 ÇARŞAMBA EKONOMİ Vitrin değiştirerek büyüyemeyiz Sskpaauağğrnllaııdkkmelsıaımzeyikıiznop,snraoöonbnmllcaeeirmlaini çözmeliyiz PROF. DR. ONUR BAŞER: Krizin köklerine inmeden alınan önlemlerin yüksek kaliteli bir ekonomik büyüme üretmesi mümkün değil. Faiz artırımının etkili olabilmesi için Merkez Bankası Başkanı’nın yarın da işinin başında olup olamayacağının bilinmesi gerekli. Kolombiya ve Michigan üniversitelerinde misafir öğretim üyesi ve MEF Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Onur Başer, düşük ve ortalama gelirli ülkelere 2021 sonuna kadar aşının gelmesinin düşük olasılık olduğunu vurgulayarak aşının Türkiye’ye maliyetinin 34 milyar doları bulacağını söyledi. Türkiye’de güven sorunu olduğunu bunun da belirsizlik yarattığını anlatan Başer, “Krizin köklerine inmeden, vitrini değiştirerek alınan önlemlerin yüksek kaliteli bir ekonomik büyüme üretmesi mümkün değil. Belirsizlik yabancı sermaye için kötü haberden daha ürkütücüdür” dedi. Sağlık ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Onur Başer ile Türkiye’de pandemiyi ve ekonomiyi konuştuk. n Pandemide ikinci dalgaya hazır olmadığımız ortada. Nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalacağız? Biz yaz aylarında virüsün yayılım etkisini geçici süreli azaltmasına kanarak kontrolsüz normalleşme aşamasına geçtik. Bu süreçte, eylül ayı öncesine bakarak virüsün nasıl yayıldığına, hangi faktörler ve politikaların yayılma hızını azalttığına dair araştırmalar yapamadık. Örneğin 65 yaş ve üstünün evde kalmasının yayılma üzerindeki etkisi ne kadar? Birinci dalgada böyle bir yöntem uygulandığına göre veriler Sağlık Bakanlığı’nda var, böyle bir çalışma yapılsa ve kamuoyu ile paylaşılsa daha ikna edici olabilir. Türkiye’de 9 milyon civarı 65 yaş üstü nüfusun sadece 1 milyonu yalnız yaşıyor. Geri kalanlar çocukları ve torunlarıyla aynı evde yaşıyor. Yaşlı insanları eve kapatarak virüs kapma risklerini azaltıp azaltmadığımızı sorgulamamız gerekiyor. Restoranlardaki kapasiteyi yüzde 25’e indirmek, bulaşma oranını yüzde 80 azaltıyor ve restoranlar cirolarının sadece yüzde 40’ını kaybediyorlar. Yani ya hep ya hiç olmasına gerek yok. Biz verilere dayalı öngörüler ile hazırlık yapmazsak bu dağılımı kontrol edemeyiz. Bu sorunu hastane dışında çözmemiz lazım. Bu da test sayılarının artırılmasıyla ve bölgesel kontrollerle mümkün olabilir. Bölgesel bakmalıyız n Yeni gelen yasaklar var. Bunlarla virüs ne kadar kontrol altına alınabilir? Bir mahalle muhtarının mahallesinde kaç vaka olduğunu bilmeden bizim bu salgınla başa çıkmamız çok zor. Salgına bölgesel yaklaşmamız gerekir. İstanbul’da yayılmanın tavan yaptığı semtlerde yüz yüze eğitim olmaması normalken yayılmanın az olduğu Tunceli’de çocuklar da aynı kısıtlamaya maruz kalmalı mı? Sağlıksız insanlarla sağlıklı bir ekonomi kurmamız mümkün değil, kamu sağlığı problemini çözmemiz gerekiyor. Bilim Akademisi’nden Prof. Dr. Erol Taymaz’a göre Türkiye’deki mikrosimülasyon modelleri, 34 hafta tam kapanma olduğu takdirde ölüm ve vaka sayılarının yüzde 4050 civarında düşebileceğini ve ekonominin de eskisinden daha kötü olmayacağını gösteriyor. Türkiye’nin en önemli sorunu sağlık personelinin yetersizliği. Büyükşehirlerimizdeki konferans merkezleri sahra hastanelerine dönüştürülerek Covid19 olmayan hastalara hizmet verilebilir. Bu yıl kalp, kanser gibi hastalıklar sebebiyle fazla ölümlerin sayısı artacak, çünkü bu hastalar hastanede kendilerine Covid19 bulaşır diye tedavilerini erteleme yoluna gittiler ya da yeterince ambulans ve yatak bulunmaması sebebiyle biz bu hastaları kaybettik. Prof. Dr. Onur Başer, “Ekonomik kurumlarımızın bağımsız olması ve demokratik kurumlar tarafından güvence altına alınması, medya ve yargının bağımsızlığı, ihale kanunlarında şeffaflık esas dönüşümü başlatacaktır” diyor. AŞININ 2021 SONUNA KADAR GELMESI ZOR n Son aşamaya gelen Pfizer ve BioNTech aşıları var. Türkiye altyapı olarak bu aşılara ne kadar hazır? Pfizer&BioNTech aşısı için 70 derecede özel soğutucular gerekli. Bu tür dolaplar çok pahalı olmakla birlikte aşırı talep olacağından siparişlerin bir an önceden verilmesi gerekiyor. Teslim tarihleri aşırı talep yüzünden her gün erteleniyor. Moderna’nın aşısı normal dolaplarda korunacağı için eczane, muayenehanelerde ve kliniklerde yapılabilecek. Buradaki en büyük sorun, talep ve aşıya ulaşmanın nasıl çözüleceği... İlaç sektöründeki üretimlerin yüzde 90’ı dünya nüfusunun sadece yüzde 10’una hizmet eder. Bu aşı da bu problemin parçası olacak. Düşük ve ortalama gelirli ülkelere 2021 yıl sonuna kadar aşının gelmesi düşük olasılık olarak görünüyor. 34 MILYAR DOLAR LAZIM Belirsizlik yatırımcıyı ürkütüyor n Gelen haberler yoğun bakımn En son grip aşılarında gördük ki Türkiye’ye gelen aşı ların dolduğunu gösteriyor. Bu durum ekonomiyi de yoğun baadetleri çok yetersizdi. Türkiye, kokıma sokar mı? rona aşısı için gerekli bütçeye sahip mi? Türkiye’de yoğun bakım doÖnümüzdeki günlerde hastane yığılmaluluk oranı yüzde 70 olalarının, gereksiz Covid testi yaptırmanın en rak açıklanıyor, yani ülke önemli sebeplerinden biri grip olarak kendini genelinde 10 yatağın 3’ü Covid19 sanan hastalar sebebiyle olacak. boş. Ancak İstanbul’da yaSağlık çalışanları için öncelikli ve gerekli tak ihtiyacı olan bir hastaiki milyon doz aşıyı özel koruma koşulları ge ya Burdur’daki, Gümüşharektiren Pfizer&BioNTech’den alırsak 39 mil ne’deki boş yatağın bir anyon dolar, Moderna’dan alırsak 70 milyon lamı yok. Özellikle bölgedolar gibi bir kaynağa ihtiyaç var. Vaka sasel oranlarla kamuoyu bilyıları burada da önem arz ediyor. Türkiye gilendirilirse daha anlamaşı için gerekli olacak 34 milyar doları bulacaktır. Çünkü aşının hem kazanılan hayatlar olarak hem de ekonomimizi açık tutması açısından bir geri dönüşü var. lı olur. Türkiye’nin ekonomiden, virüsten daha fazla korkmasına gerek yok. Ekonomideki her problemin işsizlik, enflasyon, faiz, döviz çözümü var ama kaybettiğimiz insanları geri getiremeyiz. n Sizce şu anda Türkiye’nin en can yakıcı sorunları nelerdir? Türkiye’de güven sorunu var ve bu güvensizlik belirsizlik yaratıyor. Sağlık Bakanlığı’nın verileri dünya ülkelerindeki verilerle çelişiyor, TÜİK’in enflasyon ve işsizlik sayıları, piyasadaki sayılarla çelişiyor. n İçinde bulunduğumuz ekonomik krizi kabullenmeyip “dönüşüm” olarak nitelendiren bir söylem var. Sizce Türkiye ekonomisi rasyonel bir politikayla yönetiliyor mu? Krizin köklerine inmeden, vitrini değiştirerek alınan önlemlerin yüksek kaliteli bir ekonomik büyüme üretmesi mümkün değil. O nedenle yüzeysel yapılan değişiklikler, spekülatörler için anlık bir durum olarak görülüyor, fırsata dönüştürülüyor. Biz 2002 krizinden çıkınca 2006’ya kadar gördük ki ekonomik ve politik kurumları güçlendirerek büyümeyi sağlayabiliyoruz. Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırımının etkili olabilmesi için TCMB Başkanı’nın yarın da işinin başında olup olamayacağının da bilinmesi gerekli. Belirsizlik, yabancı sermaye için kötü haberden daha ürkütücüdür. Ekonomik kurumlarımızın bağımsız olması ve demokratik kurumlar tarafından güvence altına alınması, medya ve yargının bağımsızlığı, ihale kanunlarında şeffaflık esas dönüşümü başlatacaktır. AYM: İŞSIZLIK FONU’NDAN IŞVERENE DESTEK ANAYASAYA AYKIRI DEĞIL Anayasa Mahkemesi (AYM), işverene sağlanacak ücret desteği tutarının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasını öngören kuralın anayasaya aykırı olmadığına hükmetti. CHP, İşsizlik Fonu’ndan işverene destek verilmesini öngören kanun maddesinin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi için AYM’ye başvurdu. Yüksek Mahkeme, kuralın anayasaya aykırı olmadığına hükmetti. Maddeyle, işverene sağlanacak ücret desteği tutarının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasının öngörüldüğüne işaret edilen gerekçede, teşvik niteliğindeki maddeyle istihdamın artırılmasının amaçlandığı belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet METAL İŞÇİLERİNE GÖZALTI DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası’na üye oldukları için tazminatsız şekilde işten atılan ve ücretsiz izne çıkarılan Systemair HSK, Özer Elektrik ve Baldur fabrikaları işçilerinin Ankara’ya doğru başlatacakları yürüyüş, Kocaeli Valiliği’nce engellendi. Yürüyüşe başlamak için Gebze’de Birleşik Metalİş 1 No’lu Şube binası önünde bir araya gelen işçilere karşı polis zor kullandı. Üretim durdu Toplamda 99 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Yürüyüşün engellenmesi ve gözaltılar sonrası metal işçileri, Gebze şubesi önünde polis barikatına karşı oturma eylemi başlattı. Birleşik Metalİş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, örgütlü oldukları fabrikalarda saat 15.00 itibarıyla üretimin durdurulacağını ve vardiyalarından çıkan işçilerin de alana geleceğini belirtti. Serdaroğlu, “Türkiye’nin en büyük, en gelişmiş sanayi sitesinde bir ayıp yaşanıyor ve buna göz yumanlar hesap verecek. ‘Çarklar dönmeli, Covid’e rağmen işçilerin çalışması lazım, bir fabrikada işçiler hastalanırsa karantina altında hasta hasta çalışması lazım’ deniliyor. Bu işçiler anayasal hakkını kullandığı ve sendika üyesi olduğu için düşük ücrete mahkum ediliyor, ücretsiz izne çıkarılıyor, işten atılıyor. Ey Çalışma Bakanı, sen bu yasaları uygulamakla yükümlüsün! Sadece sendika üyesi olduğu için işçiye her türlü baskı yapılıyor. Bu mu adalet, bu mu demokrasi, bu mu insan hakları, bu mu özgürlük?” dedi. l Ekonomi Servisi Enflasyon hedefleme Toplumsal zaaflarımızdan, eksikliklerimizden olan öykünme, gösteriş, TCMB yönetimine de yansımış; banka, neoliberal merkez bankacılığının ürünü, bağımsızlığa, fiyat istikrarı amaçlı para politikasına, enflasyon hedefleme stratejisine özenmiştir. Doksanlı yılların sonlarında başlayan merkez bankacılığı evresinde, fiyat istikrarı sağlamada para politikası ana politika olarak benimsenmiş; enflasyon hedefleme strateji olarak seçilmiş, amacın ancak bağımsız merkez bankalarınca gerçekleştirilebileceği öngörülmüştür. Fiyat istikrarı ile kaynakların etkin dağılımının, hızlı büyümenin, istihdam artışının, finansal istikrarın sağlanacağı varsayılmıştır. Enflasyon hedefleme stratejisi izlenmesine 90’lı yılların sonlarında ilk kez Yeni Zelanda Merkez Bankası’nca başlanmış, kısa sürede genelleşmiştir. Enflasyon hedeflemede fiyat istikrarı, düşük hızlı istikrarlı enflasyon olarak belirlenmekte; hedeflenen enflasyon niceliksel olarak kamuya açıklanmakta; merkez bankası, hedefi gerçekleştirme sorumluluğunu üstlenmekte, hesap vermeyi taahhüt etmektedir. Türkiye, 2001 yılında genel eğilime, Avrupa Birliği’ne uyum amacıyla da özenmiş; 4651 sayılı yasa ile TCMB Kanunu’nda değişiklik yaparak para politikası amacını fiyat istikrarı olarak belirlemiş; bankanın bağımsızlığını yasal olarak hükme bağlamıştır. TCMB, amaca ulaşmak için önce örtülü, 2005 yılından itibaren de enflasyon hedefleme stratejisi izlemektedir. Enflasyon hedeflemesinin başarılı olabilmesi için: 1 Dış dengenin sağlanması, dış baskınlığın olmaması, 2 Bütçe açığının sınırlı ölçüler içinde kalması, 3 Mali baskınlığın olmaması, 4 Kamunun doğrudan ya da dolaylı biçimde merkez bankası kaynakları ile fonlanmaması, 5 Finansal sistemin sağlıklı işlemesi için düzgün para, sermaye, kambiyo piyasalarının varlığı, 6 Merkez bankası yönetiminin para politikası araçlarını zamanında serbestçe kullanması gerekir. Başarı, kişisel bilgi ve beceriyi, sağgörüyü, kamu yararını gözetmeyi de gerektirir. Ekonomide başarı için önkoşullar sağlanamadığı gibi, gereken özen de gösterilmediğinden TCMB, on beş yıllık dönemde 2010 yılı dışında hedefe dahi yaklaşamamış, hedef belirleme amacıyla bağdaşmayacak ölçüde sapmalar olmuştur. Merkez bankalarının taahhütlerini yerine getirmeleri, itibarlarını, güvenilirliklerini artırarak beklentileri yönlendirmelerinde etkili olur. Merkez bankasının inandırıcı, ikna edici oluşu da niceliksel olmayan bir para politikası aracıdır. Günümüz merkez bankacılığında, karar almada, hedef saptamada, öngörüde bulunmada, banka dışı kişilerin görüşlerinden istatistiksel verilerden, alt komite çalışmalarından, araştırmalardan yararlanılmakta, donanımlı kişilerin bilgi ve görüşlerinden yararlanmak için para politikası kurulu veya komitesi oluşturulmaktadır. Günümüzde enflasyon hedefleme stratejisi izleyen başat merkez bankalarından örnekler verilmiştir. Birleşik Krallık Merkez Bankası Bank of England (BOE) yasasında, 1998 yılında yapılan değişiklikle bankanın örgüt şeması dışında Para Politikası Komitesi oluşturulmuş; komiteye banka yöneticileri dışında da atamalar yapılması sağlanmıştır. Avrupa Merkez Bankası’nda (ECB) karar alma ve uygulama organı olarak yönetim konseyi ve yönetim kurulu şeklinde ikili yapı oluşturulmuştur. EURO bölgesi, ulusal merkez bankaları guvernörleri ile bankanın yönetim kurulu üyelerinden oluşan yönetim konseyi, para politikası ve stratejisini belirlemekte, yönlendirici kararlar almaktadır. Konseyde ulusal merkez bankası guvernörleri, tek eşit oy ilkesiyle dönüşümlü olarak oy kullanmakta, kararlar oy çoğunluğu ile alınmaktadır. Para politikasını yürüten, uygulayan operasyonel kararlar alan yönetim kurulunun üyeleri, Avrupa Birliği Konseyi’nin önerisi üzerine, birliğe üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları tarafından atanmaktadır. Sistemde karar alma organlarına yardımcı olmak üzere yönetim konseyi kararı ile oluşturulan çok sayıda komite arasında Para Politikası Komitesi de bulunmaktadır. Komite, para ve döviz kuru politikalarının ve stratejinin belirlenmesinde konseye yardımcı olmakta, danışmanlık yapmaktadır. On iki bölgesel merkez bankası ile yerinden yönetim esası üzerine oluşturulan ABD merkez bankacılığı sisteminde (Fed) yetkiler, organlar arasında dağıtılmıştır. Bölgesel merkez bankaları guvernörlerinin katıldığı, beş guvernörün dönüşümlü oy kullandığı Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC), hedef faizi belirleyerek, açık piyasa işlemlerini yöneterek hedefi gerçekleştirmeye yönelmektedir. Guvernörler genellikle ekonomistlerden, uzmanlardan önceden bilgi alarak toplantıya katılmaktadırlar. TCMB yasasında yapılan değişiklikle, yedi kişilik Para Politikası Kurulu oluşturulmuştur. Kurulun altı üyesi bankanın üst düzey yöneticisi, görevlisi olup banka dışından katılan tek bir üye de banka yöneticilerini atayan organ veya kişi tarafından atandığından, kurulda farklı görüşler temsil edilmemekte, kurul özenti olarak kalmaktadır. Merkez bankalarının günümüzdeki işlevlerinden biri de mikro ve makro düzeyde araştırmalar yapmak, istatistikler derleyerek yayımlamaktır. MB’ler, böylece daha sağlıklı kararlar almak, akademik çevrelerle ilşki kurmak, güvenilirliklerini artırma olanağını bulmaktadır. TCMB’nin bu işlevi de gereği gibi yerine getirdiği söylenemez. Yasa yapmak, ilkeler belirlemek, öykünmek, özenmek başarı için yeterli olmamakta; ancak nitelikli, donanımlı, görevi gereği gibi yerine getirebilecek kişilerin atanmasıyla başarı sağlanabilmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle