16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 10 KASIM 2020 SALI Her türlü siyasal etkiden ve tasalluttan korunmuş, bağımsız ve tarafsız, ama LaikKenanizmin, Kemalizme likten, Temel Hak ve Özgürlüklerden ve ve Cumhuriyet’e saldırısı Demokratik Cumhuriyetçi Rejimden Bu 10 Kasım yazısına başlarken en başta, “Kemalizm” ve “Atatürkçülük” terimlerini birbirinden yana olan bir yargı mekanizması, yani Hukuk Devleti, başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzefarklılaştırmadan aynı anlamda, “Ay re, bu her üç Cumhuriyet’in de varlığının dınlanma Devrimi”, “Türk Devrimi”, temeli, güvencesidir. “Akıl ve Bilim Yolu” olarak tanımladıHHH ğımı belirtmek isterim! Ama Kenanistlerin açtığı yolda, yeni HHH “Ucube Anayasa” sayesinde yargı, si“Kenanizm”, bütün demokratik ve yasetin etkisine alınmış, laiklik ilkesisol birikimleri ezdikten sonra 1982 ne rağmen, “sadece tek bir din/mezAnayasası ile de Türkiye’yi “Siyasal hep/ırk adına siyaset yapan görüşün” İslam”a teslim eden Kenan Evren ve egemenliğini sürdürmesi sağlanmıştır. arkadaşlarının, kendilerini “Kemalist” Başta, ifade, medya ve muhalefet öz“Atatürkçü” diye tanımlamaları üzeri gürlüğü olmak üzere “Temel Hak ve Özne, Ali Sirmen tarafından icat edilen, gürlükleri sadece kendileri için isteyenesas olarak “Kemalizmin/Atatürkçülü ler” yönetimi ele geçirmişlerdir. ğün yozlaştırılmış haline işaret eden” “Sadece kendine demokrat olmak”, bir terimdir. “Farklı düşüncelere tahammülsüzlük”, Kenanistler genel anlamda, 12 Mart egemen davranışlardan biri haline ge1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri ile çağ lince, iktidar, hem Cumhuriyet Rejidaş 1961 Anayasası’nı yok eden, sağ mini hem Cumhuriyet Halk Partisi’ni cı sivil politikacılar ve emperyalistlerhem de Cumhuriyet Gazetesi’ni tehdit le ittifak halinde olan, Mustafa Keetmeye başlamıştır. mal Atatürk’ün adını da istismar edeBütün bunların sonucu olarak, bu üç rek Türkiye’yi bugünlerdeki bunalımla Cumhuriyet’in de temelini oluşturan ve ra taşıyanlardır. varlıklarını güvenceye alan Hukuk DevBunlar, 10 Kasım 1983’te, Atatürk’ü letini, yani “herkes için, her yerde, her anma toplantısında yaptığım konuşma zaman adaleti” savunmak: dan dolayı beni sıkıyönetim komutanı İhanetle bile suçlanabilmekte, Atana şikâyet edenlerdir. türkçülük maskesi arkasına sığınan Bunlar, iktidarda oldukları darbe dö Kenanistler tarafından da saldırıya neminde, kitaplarımı kendi yetki alanla uğrayabilmektedir. rında yasaklayıp, devir değiştikten sonHHH ra, gelip bana saygı sunanlardır! Oysa Cumhuriyet Gazetesi ve yaBunlar, Cumhuriyet Gazetesi dezarları her dönemde otoriter eğilimmokratik rejimi Atatürkçü ilkeler çerçeve li iktidarlar tarafından saldırıya uğrasinde savunduğu için, (sanki iktidarın bü mışlar ama yollarından sapmamışlaryük baskısı ve yoz eski solcu/liberallerin dır. eleştirileri yetmiyormuş gibi) AtatürkçüBugün de dün olduğu gibi haksız pek lük kisvesi altında, ona saldıranlardır! çok saldırının hedefindedirler ama her Bunlar, Atatürk’ün mimarı olduzamanki gibi yılmadan Atatürk’ün yolunğu Türk Devrimi sayesinde iktidar koltu da, dürüst gazetecilik ilkeleri çerçeveğuna oturdukları halde bu Devrimi yoz sinde, Demokratik Cumhuriyeti, insan ve laştırmaya çalışanların değirmenine hayvan haklarını savunarak yollarına desu taşıyanlardır. vam etmektedirler. HHH Gün, Demokratik Cumhuriyet RejiAtatürk sadece “Türkiye mini korumak için ittifak günüdür. Cumhuriyeti”ni değil, aynı zamanda BU 10 KASIM’DA, ATATÜRK’Ü AĞLA“Cumhuriyet Halk Partisi”ni de kur YARAK DEĞİL, ANLAYARAK ANALIM: muş, “Cumhuriyet Gazetesi”ni de BAŞTA TÜRK DEVRİMİ OLMAK Yunus Nadi’ye kurdurmuş ve adını ÜZERE ONUN BÜTÜN ESERLERİNE bizzat koymuştur. SAHİP ÇIKALIM! TTB: TÜKENDIK 6 sağlıkçı virüsten yaşamını yitirdi Koronavirüs nedeniyle dün 6 sağlık emekçisi yaşamını yitirdi. Radyolog Dr. Galip Orhan Ahıshalı, ürolog Dr. Mesut Cem İlkin, Bolu Özel Çağsu Hastanesi’nde muhasebeci Murat Yeni, İstanbul Eczacı Odası üyesi eczacı Hüseyin İlhami Okatan, Hakkâri’de çalışan Mehmet Mollamahmutoğlu ve Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan Murat Esen dün koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Türk Tabipleri Birliği, “Tükendik. Ölüyoruz, yönetemiyorsunuz” diyerek koronavirüsün meslek hastalığı olarak kabul edilmesi çağrısında bulundu. l Haber Merkezi KORONA AŞISI İki firmadan yüzde 90 başarı iddiası ABD’li Pfizer ve Alman BioNTech, ilk koronavirüs aşısının hastalığı önlemede yüzde 90 başarılı olduğunu duyurdu. “Bilim ve insanlık için harika bir gün” vurgusuyla yapılan açıklamada, aşının şu ana dek 6 farklı ülkeden 43 bin 500 kişide denendiği ve güvenli olduğunun tespit edildiği aktarıldı. Pfizer ve BioNTech firmaları, 2020 yılının sonuna kadar 50 milyon, 2021 yılının sonuna kadar ise 1.3 milyar doz Covid19 aşısı üretmeyi planlıyor. l İHA Cehalet bilimi cehaletin bilimi (4) Genç muhabir arkadaşımız Sefa Uyar, adı üniversite olup medrese zihniyetli Dumlupınar Üniversitesi(!) tarafından düzenlenen bilimsel (!) kongrede tanık olduğu “şeyler”i yazmayı sürdürüyor (26.10.2020). “Şeyler”den biri de bilimsel çalışma yapan bilimcilerin “ateist” ilan edilmesi. Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti ile tarikat ve cemaat bağlantılı vakıflar, AKP’ye yakın kuruluşların yer aldığı kongrenin sonuç bildirgesinde özetle şunlar kaydedilmiş: HHH “ ‘Din ayrı, bilim ayrı’ düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilim dünyası yaklaşık 200 yıldır ateizmin tesiri altında. Bilim, Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme sanatıdır. Eğitimin bütün safhalarında ilimler tevhidi bakış açısı ve üslupla ele alınmalı. Bunun sonucu olarak gençlerimizin hem taassuptan hem de onları inançsızlığa sürükleyen hile ve zihinlerine atılan şüphelerden kurtulacakları; böylece ailesine, vatanına, milletine bağlı mükemmel insan modelinin ortaya çıkacağı aşikâr” diye buyurmuşlar. HHH Din ayrı, bilim ayrı değilmiş, ayrı değilse iç içe mi, bitişik mi? Bilimciler, din kitaplarının evren ve dünya tasarımını materyalist filozoflardan çok önce söz ettiler.. Şunu bunu bırakalım evrenin düzeninin gerçekliğinin kutsal kitaplarda yazılanlara uymadığının düşünülmeye başlamasıyla bilim dinin sultasından kurtulup eğemenliğini kazandı. Öncesini atlayıp Nikolas Kopernik’ten başlayalım: Kopernik, “De revolutionibus orbium coelestium” (Göksel kürelerin devinimleri üzerine) başlığını taşıyan başyapıtında Güneş Sistemi’nin tarifini yapmış, gezegenlerin Güneş’in merkezde olduğu sabit yörüngeler üzerinde hareket ettiğini ileri süren “gün merkezlilik” yasasını savunmuştur. Bu yasa, modern astronomik ve bilimsel gelişmelerin başlangıcı ve bilim tarihinin bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. HHH Kopernik ve kilisenin engizisyon mahkemesi tarafından yargılanan Galileo Galilei gerçekten ateist miydiler, yani allahsız ve kitapsız mı idiler? Hiç sanmam! Amma ve lakin, günümüzde “bilim” denen beyin ve deneyim ürününü “ateistlik”le damgalamak olsa olsa hödüklüktür. Tesla der ki: “Kilisenin, (cami ve sinagog) çatısına paratöner takıldığından bu yana din ile bilim kavgası sona ermiştir.” Bizim profesörcülerin bunu düşünecek kadar aklı yok mu? HHH Genç muhabir arkadaşımız Sefa Uyar yazıyor: “Kongrede Dr. Abdülkadir Çoban, ‘Kuran ve bilim ışığında yaratılış açısından suyun yeri ve önemi’ başlıklı bildirisi ile yer aldı. ‘Yanıcı özelliğe sahip iki hidrojen ile yakıcı özelliğe sahip olan bir oksijenden söndürücü özelliğe sahip olan suyun yaratıldığını’ söyleyen Çoban, suyun kullanım alanlarına işaret ederek suyun tabiatın eseri olmasının imkânsız olduğunu iddia etti. Çoban, ‘Suyun, mezkur özellikleri taşımasının kendi kendine olması veya tesadüfen vücut bulması ya da tabiatın eseri olması imkânsızdır’ ifadelerini kullandı.” HHH Tanrı bir kimyager gibi neden hidrojen (H2) ile oksijeni (O) birleştirip suyu (H2O) keşfetsin, “Su olsun!” der, su olur. Evreni “Ol!” diyerek yaratmadı mı? Tanrı’yı basit bir kimyagere indirgemek hiç de bir Müslümana yakışmaz. Dr. Abdülkadir Çoban’ın kim olduğunu araştırdım, Erzurum Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biokimya Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr. Taha Abdülkadir Çoban galiba. Kendileri suyun “kendi kendine olması veya tesadüfen vücut bulması ya da tabiatın eseri olması imkânsızdır” iddiasındadır. HHH Rastlantı bu ya 23 Ekim 2020 tarihli “Herkese Bilim ve Teknoloji” adlı dergide, Scientific American adlı dergiden bir aktarma var: Yazının adı “İlk Su Nereden geldi”. Yazarı Columbia Üniversitesi’nden astrobiyolog Calep A.Scharf. Scientific American adlı dergi Prof.Dr. Çoban’ın su konusundaki görüşlerini kesinlikle yayımlamaz! Adı geçen dergi ateist olduğu için değil, Prof.Dr. Çoban’ın görüşleri çağdaş bilime aykırı olduğu için yayımlamaz. Prof. Dr. Çoban’ın bu görüşlerini Türkiye’de yayımlanan “Herkese Bilim ve Teknoloji” adlı dergi de yayımlamaz. Ancak mürteci dergilerde yayımlayabilir. HHH Kaderin cilvesine bakın ki Cumhuriyetin kuruluşunun 97. yılında, bir Cumhuriyet üniversitesinin düzenlediği bir bilimsel toplantıda Cumhuriyetin profesörleri(?) bu türden irtica zırvalarını bilimsel görüş diye yutturmaktalar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle