15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 10 KASIM 2020 SALI [email protected] SİGORTA Acenteler, yeni mesafeli sigorta sözleşmesi düzenlemesi istiyor ‘Eskiye dönmeyelim’ TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (TOBB SAİK) Yönetimi, 9 Mayıs’ta yürürlüğe giren ve “mesafeli akdedilen sigorta sözleşmeleri”ni de içeren yönetmelikteki “acenteleri olumsuz etkiyecek” maddelerin değiştirilmesine ilişkin çalışmalarını hızlandırdı. Bu konuda Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) tarafından hazırlanan yeni taslağı acenterlerle birlikte değerlendirdiklerini ve ortak akılla ortaya çıkan görüşlerini SEDDK’ye ilettiklerini belirten TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut, “Geçen hafta da SEDDK yönetimiyle toplantı yaptık. Yaklaşımları olumlu ve iyi. Ama tabii sonuç önemli olacak” dedi. 5684 sayılı yasada acentelik yapacak kişilerin belli olduğunu hatırlatan Levent Korkut şu vurguları yaptı: 1 yılı geçmemeli “Eskiye dönmek istemiyoruz. Gayri nizami uygulamalar olmamalı. Bu işi yetki belgesi almış kişi ve kuruluşlar yapmalı. Ancak acente uzaksa, bu tür satış belli yerlerde kısmen olabilir. Örneğin teknoloji marketlerindeki cep telefonu satışında. Tabii bu satış da faturaya bağlı ve 1 yılı geçmemek şartıyla yapılabilir. Tapu, elektrik idaresi gibi yerlerde ise satış olmamalı. Buradaki işlemler için istenen poliçe ise acentelerden alınıp görütülebilir.” Bu kapsamda SEDDK’ye iletilen talepler arasında şu maddeler dikkat çekti: “Sigorta aracılarının ekran açmak suretiyle yetkisiz kişilere poliçe satışı yapmalarının engellenmesini teminen, sigorta şirketlerine de sorumluluk verilmesi. Sigorta şirketi ekranlarına edevlet uygulaması ile girişin zorunlu olması.” Bankalara eleştiri SEDDK’ye iletilen talepler arasında “Bankalar ve diğer kredi sağlayan kuruluşlarının kredi tahsis işlemlerinde poliçe satış baskısının engellenmesi amacıyla acentenin tanzim ettiği muadil poliçenin kabul görmesi” de var. Bu konuda özellikle devlet bankalarının baskılarına atıf yapan Korkut, “Bu uygulama son 1 yıldır otomobil ve konut kredilerinde yaygın. İşletme kredilerinde de görüyoruz. Tüketicinin seçme hakkı elinden alınıyor. Ayrıca örneğin işletme kredilerinde eksik teminatlar verilmesine neden oluyor ve bu durum ancak hasarda ortaya çıkıyor” dedi. Acentelerin ise her zaman sahada ve tüketicilerin yanında olduğunu vurgulayan Korkut, ayrıca salgına rağmen 2020 yılının kendileri için genel olarak olumlu geçtiğini anlattı. Levent Korkut Piyasa istifayı sevdi ama istikrar için yetmez Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sürpriz istifasının “ekonomide yeni bir dönem” anlamına gelip gelemeyeceği tartışmalı. Piyasaların ilk gün istifaya olumlu yanıt vermesi ise ancak “yeni yönetime belirli süre için kredi verilmesi” anlamına gelebilir. İstifanın AKP içindeki derin görüş ayrılıklarını ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesine ne kadar önem verdiği, bu nedenle parti içinde Damat Albayrak’a tepkilerin yüksek sesle dile getirilemediği bir dönem geçirdik. Hâlâ “ne olur ne olmaz” diye, Albayrak’a destek belirtenler var ama Cumhurbaşkanı’nın net tavrı ile bu durum da değişebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavır değişikliğinde ise partideki huzursuzluğun artması, bu arada kendine yakın işadamlarının ekonomik gidişat hakkındaki şikâyetlerin büyümesinin etkili olduğunu sanıyorum. AKP’nin somut olarak eriyeceği endişesinin böylesine radikal bir karar almaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zorladığı söylenilebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Naci Ağbal’ı, Albayrak’a sormadan Merkez Bankası Başkanlığı’na atadığı kesinleşti. Eğer parti içinde ekonomiyle ilgili yetkin bir kişi aranıyorsa, bunun için ilk akla gelen kişinin Ağbal olması çok normal. Belki de Albayrak’ın Merkez Bankası operasyonuna rağmen istifa edeceği kestirilemedi ve o nedenle Albayrak’ı dengelemek için bu operasyon yapıldı. Ekonomi yönetiminin yeniden düzenlenmesi halinde, Ağbal’ın Hazine ve Maliye Bakanı olması, Merkez Bankası Başkanlığı’na ise para politikalarında uzman bir kişinin getirilmesi daha uygun bir formül olarak ortaya çıkabilir. Peki, Ağbal’ın ekonominin direksiyonunda olması neyi değiştirir, ekonomide yaratılan büyük tahribatı düzeltebilir mi, ekonomik istikrarı sağlayabilir mi? Bunun çok kolay olacağını sanmıyorum. Çünkü Albayrak’ın Erdoğan’a sormadan, onayını almadan önemli adımları atmış olacağını sanmıyorum. Yetki Erdoğan’da kaldığı sürece Ağbal’ın ekonomik politikalarını değiştirme imkânı sınırlı olacaktır. Özetle hâkim ekonomik anlayışın değişmesi gerekiyor. Ağbal’ın ilk testi 19 Kasım’da Dün istifanın ardından piyasanın ilk günündeki hareketler, “bu değişimin piyasa tarafından benimsendiği” yorumlarına neden oldu. Dün TL’nin değerinde önemli artışlar yaşandı, hisse senedi piyasaları coştu. Daha 1.5 yılını doldurmadan Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması, ardından ekonomiyle ilgili bakanın istifa ettiğini duyurması piyasalarda normal koşullarda olumsuz tepkiye neden olurdu. Tam tersine piyasaların bu gelişmelere olumlu yanıt vermesinin ardında Ağbal’ın pazar günü banka genel müdürleriyle yaptığı toplantının yattığını söyleyebiliriz. Ağbal’ın yaptığı ilk açıklamada 19 Kasım’daki Para Politikası Kurulu toplantısına kadar hazırlıklarını yapacağını söylemesi, para piyasalarının şeffaf, öngörülebilir ve hesap verilebilir olacağını belirtmesi, bankacıların taleplerine öncelik vermeye çalışacağının kanıtı gibiydi. Toplantıda ele alınan küresel piyasalarla olan ilişkilerin düzeltilmesi, kredileri zorlayan aktif rasyosu uygulamasından vazgeçilmesi, faiz kararlarının rasyonel hale getirilmesi konusunda Ağbal’ın bankacılara güvence verdiği kanaatindeyim. Hatta, açıkça söylemese bile, 19 Kasım’a kadar beklemelerini isteyip bu tarihte piyasaları tatmin edecek bir faiz artışı kararı çıkacağı konusunda bankacıları ikna ettiğini tahmin ediyorum. Banka genel müdürlerinin Ağbal’a belirli bir süre için kredi vermeye razı olduğu ortada. Bunun ilk testinin 19 Kasım’daki faiz toplantısıyla yapılacağını da söyleyebiliriz. Ağbal’ın yüksek oranlı faiz artırımı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna edip edemeyeceğine bakılacak. Piyasanın sağlıklı oluşumunu engelleyen kısıtların ortadan kaldırılması da bankaları yakından ilgilendiriyor. Kısa dönem için yönetimdeki üslup değişkliği piyasaların olumlu seyretmesini beraberinde getirebilir. Ancak orta ve uzun dönem istikrar sağlanması için çok daha radikal adımların atılması gerektiği de açık. İSKİ’den suya yüzde 25 zam talebi İSKİ, 2021 yılı su satış tarifeleri teklifinde, 1 Ocak 2021’den itibaren geçerli olmak üzere suya ortalama yüzde 25 zam talep etti. 2021 yılı su satış tarifeleri tekliflerinde, 015 metreküpe kadar (Konut 1. kademe) su kullanımı için uygulanan 4.50 liralık tarife yüzde 25 artışla 5.63 lira, 16 metreküp ve üzeri (Konut 2. kademe) kullanımda 6.76 lira olan tarife ise yine yüzde 25 artışla 8.45 lira olarak düzenlendi. 2021 bütçe giderleri 7 milyar 959 milyon 457 bin, bütçe gelirleri tahmini ise 7 milyar 354 milyon 500 bin TL olarak belirtildi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle