22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 22 EKİM 2020 PERŞEMBE Görünen siyaset yorumcu istemez... Bir yılı aşkın süredir, AKP’nin üç maddelik bir yol haritası olduğunu vurguluyoruz: 1Ekonomi iyiye gidiyor havası verebilmek. 2Bir dış başarı elde edebilmek. 3Millet İttifakı’nı parçalamak. Üçünde de sonuç alıcı başarı elde edilemedi. Ekonomide “Katar Katar” para getirir, durumu toparlarız dediler ama anlaşılan oralarda da kuyunun suyu çekilmiş. Katar yoksa “satar satar” görüntüyü kurtarırız diye baktılar. Satacak büyük şey de kalmadı. Bu yolda devam etmeleri için gözlerini iyice karartmaları gerek! Sonuçta ekonomide sadece rakamlar iyi! Onun dışındaki her şey eksiye gidiyor. Dış başarı için de uğraştılar. Suriye olmadı, Libya’da denediler... Olmadı Akdeniz, Yunanistan hattında denediler... Sırıtıyor... Şimdi umut Azerbaycan... Dağlık Karabağ’ın işgalden kurtarılması hepimizi mutlu edecek bir gelişme olur. Ancak iktidarın buradan iç politika için de pay çıkarmaya çalıştığı gerçek! Ahh Moskova’da masaya otursaydık! Sandalye değil, tabure bile olurdu ama olmadı işte! HHH Gelelim zurnanın zırt dediği yere... İktidar İstanbul seçimlerini kaybetmenin acısını hâlâ dindiremedi... Eğer Millet İttifakı devam ederse bundan sonraki seçimlerin sonucu da bundan farklı olmayacak. HDP operasyonunun da İYİ Parti operasyonunun da altında yatan bu... Görünen o ki CHP’yi bölmek, parçalamak, kavgalı hale getirmek gibi çabalar sonuç vermedi. Bu, CHP’ye yönelik operasyonların biteceği anlamına gelmez. Ancak gündemde sözünü ettiğimiz iki parti var. HDP’ye yönelik yol haritası şöyle görünüyor: 1Tarafsız kalmasını sağlamak. Tabanı bu yönde diri tutmak. 2Bu olmazsa HDP’yi siyaset yapamaz hale getirmek. 3Bu da olmuyorsa üçüncü bir yol bulmak! İYİ Parti iki yılda iki olağan kurultay, dört olağanüstü kurultay yaptı. Salt bu bile durumun ne kadar olağanüstü olduğunu gösteriyor. Meral Akşener’e, “Eve dön” dediler, dönmedi. “Cumhur’a gel” dediler, gelmedi. Şimdi, “sen bilirsin bacım” diyorlar. İstanbul il başkanını İstanbul milletvekiline kırdırmanın başka hiçbir anlamı olamaz. Buğra Kavuncu’nun geçtiği çemberler FETÖ’cülükse oradan geçenlerin beşte dördü AKP’li! İstanbul milletvekili Ümit Özdağ’ın açıklamalarının ne anlama geldiğini Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Başkanı Ümit Özdağ’a sormak istedim! En iyi o bilir! HHH AKP’nin en takdir edilesi yanı şu: Her türlü siyasi oyunu oynadıktan sonra bağırıyor: “Siyaset mühendisliğine soyunanların hevesi kursağında kalacak!” Aslında bu cümleyi tersten okumak da mümkün! Artık bütün oyunlar yalama oldu! Sırıtıyor! AKP’liler İYİ Parti’ye bakıp sırıtıyor ama... Son oyun gerçekten sırıtıyor! Sıradaki gelsin! Amaç, İYİ Parti’yi İYİPartiİzmirMilletvekili Aytun Çıray, parti içinde yaşanan kavgayı anlattı. Çıray, “Eğer ortada İYİ Parti’ye bir operasyon masaya oturtmak varsa bunu ‘Aşağıdaki listedekiler seçilmeyecek’ diyerek kara listeyi çıkaranlar, onu organize edenler başlatmıştır” dedi. n İstanbul milletvekili Ümit Özdağ, il başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ bağlantısının olduğuna yönelik açıklama yaptı. Bu iddiayla ilgili bir bilgiye sahip misiniz? Bu iddialarla ilgili somut bilgiye sahip değilim. Bu tartışmanın dışında kalmak istiyorum, anlatacaklarımın önüne geçsin istemiyorum. n Ne anlatacaksınız? CHP milletvekiliyken partinin ne yöneticileri ne İPEK ÖZBEY tabanıyla en ufak bir sorunum olmamasına rağmen İYİ Parti’nin bir MHP küskünleri partisi gibi görünmemesi için kendi isteğimle ve pazarlıksız İyi Parti’ye geçtim. Bunu yaptım. Bugün halen AKP’ye oy veren yüzde 2025 civarında merkez sağ seçmen var. Bu seçmen kendisinin temsil edilebildiği bir alan görmedi, Sayın Erdoğan’ın politik davranmasıyla buraya oy vermeye devam etti. Daha önce Demokrat Parti şemsiyesi altında DYP’yle ANAP’ın birleşmesinin sayın Mumcu ve Sayın Ağar zamanında hüsranla sonuçlanması nedeniyle bu seçimde Demokrat Parti’ye yüzde 1520 oy verecek seçmen tekrar AKP’ye döndü. Tayyip Bey de bu önemli potansiyeli kaçırmamak için Köksal Toptan ve Süleyman Soylu’ya tam anlamıyla sahip çıktı. Merkezde siyaset yapmış biri olarak o oyların İYİ Parti’ye kanalize edilmesi gerektiğini düşündüm. Türkiye’nin boşluğu merkez siyasetteydi. Aslında bu bir demokrasi mücadelesiydi. İYİ Parti’nin kurucu genel sekreteri olarak bunu büyük ölçüde başardık. Meral Akşener kendisi ölçüyü kaçırmıştır n Akşener, DYP’den 43 milletvekilinin ayrıldığı zamanı hatırlattı ve “Hem Sayın Çıray’ın hem Sayın Özdağ’ın ölçü kaçsa da fikirlerine yönelik saygı duydum” dedi. Ölçüyü kaçırdığınızı düşünüyor musunuz? Ben kendisinin ölçüyü kaçırdığını düşünüyorum. Bu benzetme hiç yakışmamış. Kendisi çok iyi biliyor ki 1997’de Refahyol hükümeti yıkıldığında ben Sağlık Bakanlığı müsteşarıydım. Herhalde tarihleri şaşırmış olmalı. 1997’de hükümetin yıkılma nedeni milletvekillerinin istifasıydı. İzmir’de 7 milletvekilinin 7’si de DYP’den istifa etmişti. Sayın Mesut Yılmaz, bana haber göndererek görevimde başarılı olduğumu, devam etmemi söyledi. Aynı süreçte Sayın Ecevit ve eşi, bana DSP’de siyaset yapmayı teklif etti. Ben onur verici bu iki teklifi görmezden gelerek DYP’ye destek vermek için Tansu Çiller’in otobüsünde İzmir’e gittim. Çünkü sıfır milletvekili vardı. 1999 seçimlerinde bütün bu emeklerime, yani makamı bırakıp bu mücadeleye girmeme rağmen kimseden bir şey talep etmeden DYP’nin Sayın Köksal Toptan müşahitliğinde yapılan İzmir’deki önseçime katıldım. Birinci oldum. Bu önseçim yok sayıldı, iptal edildi. Beni listeye koymadılar, yanılmıyorsam Sayın Akşener de yönetimdeydi. Demokrasi mücadelesi içinde hareket eden bir insana “ölçüyü kaçırdı” demek en azından yakın tarihi unutmak demektir. n Akşener, “Beklenen operasyon olarak izlemeye aldık” da dedi. Bu bir operasyon mu? Ortada İYİ Parti’ye bir operasyon varsa bunu “Aşağıdaki listedekiler seçilmeyecek” diyerek kara listeyi çıkaranlar, onu MILLET ITTIFAKI’NI BOZMAK ISTEYEN ONLAR n Bir açıklama yaptınız, Akşener’in size parti kuruluşu esnasında ‘Koray Aydın’ı partiye almayacağım’ dediniz. Evet, partiye almakla kalmadı, partiyi anahtar teslimi verdi. Delegeleri değiştirdiler, kurşun askerler oluşturdular. Dolayısıyla bu son operasyon Koray Aydın’ın koordinatörlüğünde yapılmıştır. Ama sayın genel başkanın da bilgisi vardır. n Peki ‘partiye almayacağım’ diyen Akşener’e, “Neden aldınız” diye sormadınız mı? Yeni bir parti kuruluyor. Bir sabah televizyonu açıyorsunuz, sayın Aydın televizyona çıkmış, “Yeni kurulacak partinin teşkilat başkanıyım” diyor. Daha parti yok, kimsenin görevi belli değil, bir tek sayın Aydın’ın görevi belli. O sırada CHP’den istifa etmişsiniz, Türkiye’nin önüne yeni bir umut, alternatif koymaya çalışıyorsunuz. Birinci günden ben buna itiraz etseydim, Aytun Çıray “Oyunbozan” diyeceklerdi. Ölü doğuma neden olurdu. n Millet İttifakı’nın hassas günlerden geçtiği bugünlerde ‘Oyunbozan’ olarak yaftalanmak kaygısını taşımadınız mı peki? Ben Millet İttifakı’nı korumak için mücadele ediyorum, onlar bozmak için mücadele ediyor. Görmüyor musunuz, esas olan bu. Millet İttifakı’nın fikir babalarından biriyim. n Dün bütün gazeteler kopuş başlığıyla çıktı neredeyse. AKP’li Bülent Turan’ın hemen Ümit Özdağ’ın arkasından yaptığı açıklamalara bakılırsa, tüm bu işler iktidarın ekmeğine yağ sürmüyor mu? Peki Bülent Turan’ın bu açıklaması kimlerin ekmeğine yağ sürdü? n Kimlerin? Bu aynı zamanda parti içinde bizleri partiye zarar vermekle suçlamak için bir delil haline dönüştürüldü. Bu operasyona bir destektir. Bülent Turan, İYİ Parti’de yapılmakta olan bizim tasfiyemizle ilgili operasyona destek verdi organize edenler başlatmıştır. n Aslında zamanlamayı konuşmak gerekiyor. CHP’de Muharrem İnce, İYI Parti’de sizler, HDP’de Ayhan Bilgen’in parti içi muhalif çıkışları... Tüm bunlar zamanlama olarak tesadüf mü? Bahsettiğiniz olayların eşzamanlı olması tesadüfi olmayabilir, bence de... Ama bu operasyonun sorumluları bunun cevabını vermeli. Ben bu arka arkaya olan olayların tesadüfi olmadığını size şöyle anlatacağım: Seçimlerden hemen sonra 2018’de Koray Aydın çıkarak “Eğer irade bizde olsaydı CHP ile ittifak yapmazdık” dedi. Buradan siyaseten çıkan sonuç, “bundan sonra başkalarıyla da ittifak yaparız”dır. Aradan zaman geçti, bugüne kadar İYİ Parti’ye “illet, zillet” diyen, kurucu genel başkanı Akşener’i “FETÖ”cülükle suçlayan Bahçeli, birdenbire “Evine dön” çağrısı yaptı. Bu açıklamadan kısa süre sonra Erdoğan da “İYİ Parti yerli ve millidir” dedi. Sonra Akşener, “Başımıza tabanca dayasalar Cumhur İttifakı’na girmeyiz, ancak parlamenter sistemi kuracak anayasa masasına otururuz” dedi. Lütfi Türkkan’ın yalanlanmayan “Üç beş bakan olursa bir araya gelebiliriz” lafını da bir yere not edin lütfen. HDP’yi şeytanlaştırma operasyonu başladı n Yani? Bir yıl önce eylül ayından itibaren HDP’ye karşı bir şeytanlaştırma operasyonu başladı. Geçen yıl ekimde Meclis kürsüsüne çıkarak bunun Millet İttifakı’nı bozmaya yönelik bir taktik olduğunu, algının CHP’ye eklemlenerek İYİ Parti’nin bu ittifaktan kopmasının hedeflendiğini söyledim. Dikkat edin, bizim kongrede bu operasyon yapıldı, hemen sonraki hafta 6 yıl bekletilmiş HDP davaları açıldı. HDP kapatılmak üzere. Bütün bunlara baktığımda iki çıkarımda bulunuyorum: Biri CHP kuşatılmak ve yalnızlaştırılmak ‘BENIM DEDIĞIME GELDILER’ DERSE n Diyelim İYİ Parti, Cumhur İttifakı’na katıldı. Bugün kendisini muhalefette konumlandırarak yüzde 12’lerde görünen bir parti, iktidar blokuna geçerse kaybetmez mi? Sıfır olur, onun için bir proje gerekir. O da meşru bir zemin üzerinden masaya oturmaktır. Kamuoyuna bizim anlattığımız hikâye, “Türkiye’de bu ucube rejim yürümüyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistem lazım...” Peki, Cumhur İttifakı, Akşener’in beyanı üzerine bize “Bir ittifak kurmayalım, gelin seçimden önce anayasayı değiştirerek bir parlamenter sistem kuralım...” Böyle bir masaya giderse “Benim dediğime geldiler” derse bir problem olur mu, olmaz... İşte yine iplerin çekildiği noktaya geliyoruz. Ben diyorum ki eğer yeniden bir anayasa yazılacaksa seçimden önce yazılmamalı. Çünkü toplumsal mutabakat olacak, hür bir ortam yok. Bizim başkanımız seçilsin, Türkiye’nin önüne bir daha tartışılmayacak özgürlükçü bir anayasa koyalım. Tayyip Bey ile birlikte yapılacak bir anayasa eninde sonunda ona uygun olacaktır, kimse önleyemez. Benim görüş ayrılığım orada başlıyor. isteniyor. İkincisi de İYİ Parti “parlamenter sistemi getireceğiz” gerekçesiyle bir masaya oturtulmak isteniyor. n Peki, İYİ Parti, Cumhur İttifakı’yla masaya oturmak istiyor mu? Sayın Akşener’in beyanatı var, “Parlamenter sistemi değiştirecek anayasa yaparlarsa masaya otururum” diyor. Cumhur İttifakı’nın oyu erken seçime yetmiyor n Kongre zamanında içeriden bir operasyona maruz kaldığınızı söylüyorsunuz. Bu “operasyon” Cumhur İttifakı’na yakınlaşmak için miydi? Evet, şu anda birbirinden farklı şekillerde, farklı nedenlerle tasfiyeye uğrayan arkadaşların belirgin özelliklerinden biri Cumhur İttifakı konusundaki keskin görüşleridir. Benimle ilgili bölüm ise şu: Ben son birkaç aydır televizyonlarda anayasanın 101. maddesinin tartışılması gerektiğini, yani bir kişinin ikiden fazla cumhurbaşkanı seçilemez maddesi tartışılsın dedim. İkincisi de erken seçimin nasıl yapılacağına dair anayasal maddelerin tartışılmasını istedim. Ve dedim ki “Eğer bir erken seçim yapılacaksa iki türlü yapılabilir. Biri cumhurbaşkanı parlamentoyu fesheder ve Türkiye’yi seçime götürür. Bu da kendisinin bir daha aday olamaması sonucunu getirir. Çünkü iki kez aday oldu. İkincisi normal zamanda seçim olur, yine aday olamaz. Üçüncüsü aday olabilmesi için bir tek şart var. TBMM’de muhalefet partilerinin erken seçime oy vermesi... Çünkü Cumhur İttifakı’nın oyu erken seçime götürmeye yetmiyor. Üçüncü partiye ihtiyaçları var. O zaman, “Muhalefet bu sorumluluğu almamalı” dedim. Çünkü muhalefet önce yapılacak seçimlerin meşru olacağını garanti etmeli. 16 Nisan kanunsuz referandumu ve İstanbul seçimlerini hatırlattım. “Biz muhalefet olarak bunları neden tartıştırmıyoruz” diye sordum. İşte problem burada başladı. Ne oldu da ‘Kral çıplak’ dediler? “Sevgili Bekir, seni çok severdim, doğaya, hayvanlara sahip çıkışını, her zaman haklının yanında yer alışını severdim. Senin kadar az ve öz yazamadığım için kıskandığım olurdu, yüreklendirirdin. Gittiğin yerde bizi izlemeye devam edeceksin. Ben de yazılarımı sana beğendirmek için uğraşmaya! Hoşça kal Bekir Coşkun, hoşça kal Pako’nun babası.” Ne oyunlar dönüyor? Biri “Fikri iktidar olamadık” diye hayıflanıyor, biri karınlarını doyuramadık diye! İtiraf desen, bunlar faka basmaz. Ağızlarından kaçırdılar desen, kaçın kurası ikisi de. Mutlaka var bir bildikleri. Yoksa hiç olacak iş mi, desteklediğin, sayende iktidar ve hatta senin yüzünden başkan olmuş adam bütçeyi açıklamış ekonomi uçuyor derken “ASKIDA EKMEK” projesi başlatmak? Biz sizi bir ekmeğe muhtaç ettik demek? Aslında doğru. Belediyeler yardıma yetişemiyor. İsraf ve plansız ekonominin üzerine pandemi koşulları da gelince işçi, esnaf işsiz, parasız kaldı, halk gerçekten perişan. Ama bunu rakamlarla yazmamız, dosyalar yayımlamamız, ekranlarda anlatmamızın şu Bahçeli’nin elindeki askıda ekmek kadar inandırıcılığı yok! Kral çıplak dedi adam! Ya madenci karısının cevabı? “Sen hak ettiğimiz parayı vereceksin, o ekmeği biz alacağız! Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz!” Kara çarşaflı kadın ne diyor? “Kış geldi, ayağımda terlik var, ayakkabı alacak param yok! Bugüne kadar AKP’ye oy verdim, artık vermem. Başkasına da vermem!” Negatif oy Türkiye’de seçmen yıllardır negatif oy veriyor. “Asla oy vermeyeceğin kim” sorusunun yanıtı önemli. Asla oy vermeyeceği parti yüzünden ötekine veriyor. AKP erirken CHP niye yükselmiyor sorusunun yanıtı o seçmenin “Asla oy vermem” kategorisinde olmalı. CHP seçmeninin AKP’ye “Asla oy vermem” demesi gibi. Bu da İYİ Parti’ye kurulan oyunu açıklıyor. İYİ Parti, Millet İttifakı’ndan koparılmalı, ittifaka dışarıdan destek veren HDP şeytanlaştırılmalı. İYİ Parti bölünmeli! HDP sahadan silinmeli! Entrika üzerine entrika! İktidar olamadı Cumhur “Başkan” ekibini, her koşulda bütün maddeleri kendisinin yeniden seçilmesi olan bir seçim yasası üzerinde çalıştırırken “Kültürel sosyal alanda, medyada iktidar olamadık, sesimizi duyurmuyorlar” diye hayıflanıyor! Sübyan okulları, kaçak Kuran kursları, imam hatip liseleri, tarikat üniversiteleriyle fikri iktidar olamazsın. AK gençlik, heves edip kampanya düzenledi, beceremeyip rezil oldu! Medyaya gelince: Dokuzu birden çoğaltılmış ders notu ayarında aynı manşeti atmış gazetelerin, eline tutuşturulanı yazan, soru bile soramayan yazarlarınla hiç olamazsın! Sayende gazete tirajları yerlerde sürünüyor. TV ekranlarına çıkarttırdığın yalaka papağanlarınla reytinglerle de herkesi olsa olsa dizi manyağı yaparsın. Sen ancak emrindeki adli güçle haksızlık, kollukla baskı yapmayı beceriyorsun! Nereye kadar? Asıl ötekini düşünüyorum ben, hangi hınzırlıkla askıda ekmek dedi? AKP de MHP de oyları düşerken seçime gitmez. Bu koşullarda yükseltmelerine de imkân yok. O zaman ötekileri düşürmeli! Bütün oyunlar, ülkenin, halkın refahı için değil, iktidarı ve sömürü düzenini sürdürebilmek adına muhalefeti parçalamak, (zaten beş benzemez!) değersizleştirmek için. Bu yola gül dökenlere de yazıklar olsun! KAVUNCU’DAN SUÇ DUYURUSU Akşener: Yurttaşın gündemi ekonomi İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, dün 39 ilçe başkanı ve partililerle birlikte Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne giderek kendisinin “FETÖ’cü olduğunu” iddia eden İYİ Parti milletvekili Ümit Özdağ hakkında suç duyurusunda bulundu. Kayseri’de esnafla bir araya gelen Genel Başkan Meral Akşener ise gazetecilerin Kavuncu’nun suç duyurusuna ilişkin sorusu üzerine “Hukuk yolu ile iddialarını ispatlamaları için bir fırsat tanımış. Şimdi iddia sahipleri gidecekler, ellerinde bilgi belge ne ise onları verecekler, mahkeme karar verecek. O zaman işte akla kara birbirinden ayrılacak” dedi. Yurttaşın asıl gündeminin ekonomi olduğunu kaydeden Akşener, “Gittiğim hiçbir yerde partideki sıkıntı ile ilgili soru sorulmadı. Üreticinin ve esnafın ekonomik sıkıntısının derinleştiğini büyük üzüntü ile gördüm” diye konuştu. Yetki Meral Akşener’de Özdağ’ın “ihracına yönelik”, 39 ilçe başkanının talebinin henüz genel merkeze ulaşmadığı belirtiliyor. Dilekçeler ulaşsa dahi, parti tüzüğüne göre Özdağ’ın milletvekili olması nedeniyle, disipline sevk kararının yalnızca Akşener’in yetkisinde bulunduğuna dikkat çekiliyor. Akşener’in ise “disipline sevk noktasında hızlı hareket etmekten yana olmadığı” belirtiliyor. Partinin başkanlık divanı, önceki gece “olağanüstü” toplanırken, toplantıda “Özdağ’ın ihraç edilmesine yönelik net bir görüşbirliğinin olmadığı” belirtildi. l İç Politika ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle