23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 22 EKİM 2020 PERŞEMBE HABER Ayrıntılar ‘Askıda’ memleket! Dayanışma, değerli kavramdır. Toplumun yan yana durması, kişilerin birbirlerinin sorunlarıyla ilgilenmesi, mesele haline getirmesi duyarlılık, gelişmişlik göstergesidir. Bu kavramlar bilinçle oluşur. Hem kişinin etik değerleri önem kazanır hem ideolojik duruşu biçim verir davranışlarına. Elbette yurttaşlık bilinci en önemli unsurdur. Kapitalizm “düşkünler toplumu” yaratır. Birinin varlıklı olması için geniş kesimlerin yoksulluğuna dayanan bu düzen, kişinin hakları yerine “yardım” fikri koyar. Yani güçlü, zengin olan, ötekinin düşkünlüğünden yararlanıp, ona yardım ederek hem kendi varlığını meşru hale getirir hem ruhunu serinletir. Çaresiz emekçinin, onu sömüren patronuna “Allah razı olsun ekmeğini yiyoruz” demesi bundandır. Sanır ki patron ona lütufta bulunmuştur. Oysa hakikat işçinin patronunun alın teri olduğudur, üstelik üretilen artı değerden hak ettiği payı da alamamaktadır. HHH Kapitalizm varlığını sürdürmek için bir yandan içi boş hedefler koyar sürekli. Şimdi giderek daha düşkün hale gelen “beyaz yakalı”, işçi olduğunu fark etmez örneğin. Okuryazar olmasının imtiyaz sağladığı yanılgısıyla patron bekçiliğine devam eder. Karşılığında aldığı sus payıdır, kısa zaman sonra düzen onu kusacaktır. Sanal iktidarı bitince de dımdızlak ortada kalır. Herhangi bir mantık bu çarpık işleyişi açıklamaz. Tuhaf olansa sanki başka türden bir olasılık yokmuş gibi yığınların bu düzende ikna olup, ısrar etmesidir. Peki, nasıl oluyor? Yoksulların direnmesi, itiraz etmesi nasıl önlenmektedir? İşte milliyetçilik ve dincilik burada işlev kazanır. Yığınları susturmak için sahte cennetlere, yalandan öykülere ihtiyaç vardır. Kimsenin işine yaramayan kutsallar, yüce değerler, söylenceler hep kapitalizmin sürmesi için icat edilmiş kullanışlı araçlardır. Düşünmeyen toplum kolay teslim olur. Cehaletin iktidarı kapitalizmin talebidir. HHH Son günlerde “askıda ekmek” adlı kampanya kapitalizmin nasıl düzen olduğunun en güzel kanıtı olarak durmaktadır. Her tür hamasetle övülen ırkın insanlarının büyük kısmı açlık seviyesinde yaşamaktadır. Gösteri haline gelen bu yardım biçimi en tiksinti veren siyasal malzemedir. İnsan onurundan vazgeçer hale gelmişse eğer, ondan etik ölçü ummak yanlıştır. Düşkün kişi, belki de en utanç veren görüntüsüne gönüllü boyun eğer, çaresizdir. Bu çaresizlik sürdükçe milliyetçilik, dincilik değer bulacaktır. “Askıda ekmek” kampanyasında başka bir tartışma daha başladı. Kapitalizme (düzene) itirazı olmayan diğer partiler; “bir elin verdiğini diğeri görmemeli” diyerek yapılana değil, biçime kusur buldular. Kimse “hak” kavramından söz etmedi. Oysa şu ya da bu şekilde açıkça “düşkünleşmiş” toplumun hali üzerinden eleştiri getirmeliydiler. “Neden memleket dar bir zengin çevre dışında büyük yoksulluklar yaratan düzende idare ediliyor” diye sormak çok mu zor? Hem evet hem hayır! HHH Siyasal İslam “sadaka” övgüsüne dayanan, tipik kapitalist düzendir. En vahşi sömürü düzeni kurulur; açık iş cinayetine “fıtrat” denir örneğin, hak arayan, örgütlenen kişiler “yaradana” başkaldırmakla suçlanır, yalnızlaştırılır. Dahası, “şükür” kavramıyla olan bitenin sorgulanmasının önüne geçilir. Buna bir de milliyetçi sos eklenince düzen tastamam yerine oturur. Kimsenin aklına dünyaya bedel sayılan milletin çocuklarının neden kendi memleketlerinden bir an önce tüymek istediğini sormak gelmez! Düzen sordurmamak üzerine kuruludur çünkü. HHH Diyeceğim, son günlerde AKP gençlerinin sorduğu “sen kimsin” sorusu anlamlıdır. Soru hariç, yayımlanan videoda her şey baştan aşağı bu sömürü düzenine ait hiçbir somut değeri olmayan hamasi söylemlerdir. Elimizde olmasında yarar var bu türden bir videonun, güçlü propaganda ile nereden nereye geldiğimizi ortaya koyması açısından belgedir. AKP, Cumhuriyeti “düşkünler toplumu” haline getirdi. Burada kimse demokrasi, hukuk, ifade özgürlüğü talep etmez, edemez. Eğer bu düzene temelde itirazınız olmazsa bir AKP gider bin tanesi gelir. Kapitalizm vahşetiyle yüzleşmeyen her toplum er ya da geç çökecektir. Keşke sanal umut tacirliği yapmak yerine, hakikati arayan siyasiler olsa! Ünal’ın hedefi muhalif medya AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Medya AKP’nin elinde” eleştirilerini yanıtlarken muhalif medyayı hedef aldı. Ünal, “21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü” dolayısıyla gazete, televizyon ve haber ajanslarının AKP muhabirleriyle bir araya geldi. “Medya AKP’nin elinde” eleştirilerini yanıtlayan Ünal, şunları kaydetti: “Medya AKP’nin elinde gibi bir ifade kullanmak her şeyden önce bu medya sahiplerine haksızlık ve hakaret olur. ‘Türkiye’de bir kısım medya, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunmak yerine Türkiye karşıtı mihrakların, lobilerin içeride lobi faaliyetlerini yürütüyor’ demek daha doğru olur bence. Çünkü yaptıkları haberciliğe, kullandıkları dile ve üsluba, Türkiye’nin salgın sürecinde verdiği mücadeleyi baltalamak için hangi haberleri, hangi yayınları yaptıklarına, Türkiye’nin milli meselelerinde hangi pozisyonu aldıklarına baktığınızda bu açık bir şekilde ortaya çıkıyor.” l ANKARA/Cumhuriyet OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı birinci sayfada Kıbrıs Adası da işte bu karmaşık Doğu Akdeniz’in tam ortasında bulunuyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin egemen olduğu topraklarda ABD, İngiltere ve Fransa’nın askeri üsleri var. Böylesi karmaşık ancak yaşamsal öneme sahip olan bir bölgeyle komşu olan, sınırları olan Türkiye’nin yalnızlıktan kurtulması gerekiyor. O bölgede Türkiye’nin ekonomik, stratejik ve savunma öncelikleri var. Tüm bu nedenlerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde geçen pazar günü yapılan seçim son derece önemliydi. Kıbrıs’ta seçimler kuşkusuz, bir referanduma dönüştü. Akıncı’nın siyasal geçmişAiybriılnitnıliayror. Ona göre, “Kıbrıs Türkleri, Güney Kıbrıs Rumları ile uygar koşullar içinde anlaşmalı ve Kıbrıs bir federasyon çatısı altında yönetilmelidir. Türk kesimi, uzlaşma için toprak fedakârlığında bulunmalıdır.” Akıncı’nın temsil ettiği bu görüş başarılı olamadı. Çünkü Kıbrıs Rum Yönetimi, masada daha fazlasını istedi. Hem daha fazla toprak hem de adanın yönetiminde üstünlük istedi. Tatar ise “Yarım yüzyıldır süregelen müzakerelerden bir sonuç alınamamıştır, bu konuda umut da kalmamıştır. Kıbrıs Türkleri, artık kendi kaderlerine sahip çıkmalı, kendi yollarını bulmalıdır” diyordu. Tatar’ın seçilmesiyle açıkçası yıllardır tartışılan federal çözüm seçeneği gündemden düşmüş olmaktadır. Akıncı’nın kaybetmesi sadece federasyon tezinin değil, AB’nin Kıbrıs’taki etkinlik mücadelesinin de törpülenişidir. “Evet be annem”cilerin güç kaybetmesidir. Kıbrıs seçimleri, Ankara’nın bölgesel ve özellikle Doğu Akdeniz stratejisinin bir parçası haline gelmiştir. Ankara için Kıbrıs Türklerinin güvenliği ve ekonomik esenliği ne kadar önemliyse, adanın jeopolitik ve stratejik konumu da özellikle bugünlerde çok önemlidir. Ankara Doğu Akdeniz’deki karmaşa nedeniyle Kıbrıs’ta bir deniz üssü kurmayı amaçlıyor. Tüm bu nedenlerle Tatar’ın seçimleri kazanması, Ankara’yı rahatlatmış bulunmaktadır. Doğu Akdeniz bölgesi, stratejik olarak dünya bloklar arası çatışmalarının merkezindedir. Bu konumunun en az 25 yıl daha süAreycrıenğtiılaarnlaşılıyor. Seçim sonuçları, Kıbrıs’ı bir kez daha en üst stratejik düzeye taşımıştır. Sonuçlar bölgede güçlü olmak gerektiğini savunan düşünceyi ve Kıbrıs’taki bu görüşü savunan partileri güçlendirmiştir. Doğu Akdeniz sorununun tam merkezinde olan Kıbrıs, daha da önem kazanmıştır. Doğu Akdeniz barış girişimleri bir türlü sonuçlanmayan ikili müzakereler yerine artık daha geniş bir yelpazeye doğru açılım yapacaktır. ABD, İngiltere, Rusya, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’taki her iki toplum liderinin katılımı ile çözüme ulaşma yolları denenecektir. Kıbrıs Türkleri’nin ve Ankara’nın konumu eskisine göre daha rahattır. CHP’li Özkoç, bütçenin emekçiye, esnafa, köylüye bir şey getirmediğini söyledi: Bu, Saray’ın bütçesidir AHMET TANER KIŞLALI KATLEDİLİŞİNİN 21. YILDÖNÜMÜNDE ANILDI NECATİ SAVAŞ Törende Kışlalı’nın mezarına karanfiller bırakıldı. ‘Cumhuriyetin onurlu sesi’ Gazetemiz yazarı ve eski Kültür Bakanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın katledilişinin 21. yıldönümü için Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarı başında anma töreni düzenlendi. Törene, Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı, kızı Nilhan Nur Kışlalı, yeğeni Murat Kışlalı, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Hüseyin Emre Altınışık, CHP milletvekili Uğur Bayraktutan, CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, gazetemiz yazarları Işık Kansu, Mustafa Balbay, Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş, Cumhuriyet okurları ve yurttaşlar katıldı. Törende Altınışık, “Türkiye’de Cumhuriyetin yıkım projeleri, Atatürkçü aydınların katledilmesiyle başladı. Eğer bir yerde rejimi değiştirmek istiyorsanız aydınları susturarak işe başlarsınız. Katledilen aydınlarımızın, Muammer Aksoy’un, Bahriye Üçok’un, Uğur Mumcu’nun ve Ahmet Taner Kışlalı’nın tamamının yolu ADD’den ve Cumhuriyet gazetesinden geçer. ADD ve Cumhuriyet gazetesi Cumhuriyetin onurlu sesidir. Düşünceler, topla tüfekle yok edilemez. Kışlalı bizimle, fikirleriyle yaşıyor” dedi. Gazetemiz yazarı Balbay da, “Ahmet Taner Kışlalı’yla hem oda komşuluğu yaptım hem de Cumhuriyet’te hep birlikte bir mücadele içinde olmanın onuruna eriştim. Ondan çok şey öğrendim. Umutsuz değildi. Her şeyin sıfırdan yapılabileceğini inanırdı. En zor dönemlerde bile Mustafa Kemal Atatürk diyebilmiş bir insandı. ‘Kemalizm geçmişin bekçiliği değil, geleceğin kuruculuğudur’ derdi. Bize ölmez bir mücadele ruhu bıraktı. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum” ifadelerini kullandı. Nilüfer Kışlalı da törene gelenlere teşekkür ederek, “21 Ekim, 21 yıl... Yine böyle bir sabah kaybettik Ahmet Taner Kışlalı’yı. 21 yıl boyunca bizi hiç yalnız bırakmadınız. Gösterdiğiniz vefadan dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi. Kışlalı, İzmir’de Güzelbahçeliler büstü önünde de anıldı. Kılıçdaroğlu’ndan mesaj CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medya hesabından “Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet değerleri doğrultusunda mücadele eden ve bu uğurda haince katledilen değerli bilim insanı ve Cumhuriyet aydını Ahmet Taner Kışlalı’yı aramızdan ayrılışının yıldönümünde saygı, rahmet ve özlemle anıyorum” paylaşımında bulundu. l ANKARA/ Cumhuriyet CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, TBMM’de devam eden 2021 yılı bütçe görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eskiden gücün TBMM’de olduğunu ve bütçenin, milletvekillerinin en önemli görevlerinden olduğunu belirten Özkoç, “Bugün önemini yitirdi. Çünkü bütçeyi nasıl oluştururlarsa kendileri yapıyor. Sayıştay artık denetleme mekanizması olmaktan çıktı. Türkiye’de alın teriyle para kazanıp vergi ödeyen vatandaşlarımızın, paralarının nasıl harcanacağına sözde TBMM karar verecek. Ancak bu parayı harcayacak bakanlıkla ilgili TBMM’nin bir denetim ve yaptırım yetkisi yok” dedi. “Bu ülke, 2023 hedeflerine ulaşamayan Erdoğan’ın arkasından gidecek mi gerçekten” diye soran Özkoç şöyle devam etti: “Bu ülke, ABD dedi diye İslam dünyasına arkasını dönüp 3 milyon 750 bin Müslümanın katledilmesine göz yuman Erdoğan’ın arkasında duracak mı? Bu ülkenin aydınları, işçiler, esnaf; 2053 hedefine odaklanacak mı gerçekten? Daha ne kadar yalanlara sarılacak bu ülke” diye konuştu. Özkoç, 2021 bütçesiyle ilgili “Bu bütçe, yalan bütçedir. Bu bütçe, 18 yıldır milleti kandıranların, insanları ve meslekleri itibarsızlaştıran, bir avuç yandaşı zenginleştirenlerin, 15 Temmuz şehit ve gazilerinin parasına el koyanların bütçesidir. Bu bütçe, milletin değil; Saray’ın bütçesidir. Köylünün, esnafın, öğrencinin bütçesi değil.” l ANKARA Erdoğan’ın maaşına 6 bin 750 TL zam CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maaşına 6 bin 750 TL zam yapıldığını söyledi. Özel, “TBMM’ye sunulan bütçe teklifine göre Tayyip Erdoğan kendi maaşını yüzde 8.3 zamla 88 bin TL’ye yükseltiyor. Zammın karşılığı 6 bin 750 TL, 3 asgari ücrete denk geliyor. Erdoğan’ın maaşı yüzde 8.3, Saray’ın bütçesi yüzde 28.1 artıyor, vatandaşa da yoklukta sabretmek düşüyor” dedi. AKP VE MHP BIRLIKTE ENGELLIYOR Muhalefetin tüm önergelerine ret TBMM Genel Kurulu’nda, İYİ Parti’nin, “atanamayan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak gerekli çözümlerin belirlenmesi”, HDP’nin, “67 Ekim olaylarının idari ve siyasi sorumlularının araştırılması” ve CHP’nin “OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu çalışmalarına ilişkin iddiaların incelenmesi” konusundaki önergelerin gündeme alınma önerileri kabul edilmedi. HDP’nin 67 Ekim olaylarına ilişkin önergesinin 10. kez AKP ve MHP tarafından reddedilmesi dikkat çekti. HDP Milletvekili Kemal Bülbül, IŞİD’in Kobani’de, Suriye’nin herhangi bir kentinde yaptığı katliamı, barbarlığı protesto etmenin insan hakkı olduğunu, bunu suç saymanın ve “Kobani, Afrin ve İdlib’i işgal etmenin” suç olduğunu söyledi. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise 99 ülkede “Kobani’yle dayanışma gösterileri” yapıldığını ifade ederek “15 Temmuz’da Erdoğan’ın yaptığı çağrı neyse HDP’nin yaptığı çağrı da odur. 200 bin Kobanili’nin IŞİD saldırısından kurtarılması amacını taşımaktadır” dedi. l ANKARA TAHİR ELÇİ’NİN ÖLDÜRÜLMESİ DAVASI GEÇEN 5 YILIN ARDINDAN BAŞLADI İlk duruşmada gerginlik yaşandı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin 5 yıl sonra açılan davanın ilk duruşması alınan yoğun güvenlik önlemleri altında başladı. Duruşmada Elçi ailesinin avukatlarının reddi hâkim talebinde bulunması üzerine mahkeme heyeti, Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına karar vererek duruşmayı 3 Mart 2021 tarihine erteledi. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmayla Tahir Elçi’nin ailesinin yanısıra CHP ve HDP’li milletvekilleri ile birlikte Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Mardin’in de aralarında bulunduğu çok sayıda ilin baro başkanıda takip etti. Elçi ailesinin avukatı Duygu Köksal, sanık polislerin SEGBİS ile duruşmaya katılmalarının AYM kararlarına ve CMK’ye aykırı olduğunu ve SEGBİS ile katılmaya yönelik ara kararın kaldırılması gerektiğini söyledi. Sanık polislere duruşmalara Diyarbakır’da fiziki olarak katılmak isteyip istemediklerini soruldu. Üç sanık polis memuru da SEGBİS ile katılmak istediklerini belirtti. Bunun üzerine mahkeme heyeti sanıkların duruşmalarda hazır bulunmaları yönündeki talepleri reddetti. Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ise “Dilekçelerimize cevap vermiyorsunuz, sanki duruşmayı bir an önce hukuksuz şekilde bitirmek istiyorsunuz. Biz bu hukuksuz sürecin parçası olmak istemiyoruz. 5 yıl boyunca sabırla bekledik. Biz, bu durumu müzakere etmek için ara verilmesini istiyoruz” diye konuştu. Türkan Elçi’ye uyarı Verilen aranın ardından başlayan duruşmada mahkeme heyeti, avukatların duruşmanın düzenini bozduğu gerekçesiyle uyarılmalarını istedi. Söz alan Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi “Ben 5 yıldır bekliyorum. Buraya gelirken size güvenim vardı, adalete güvenim vardı” dedi. Bunun üzerine mahkeme heyeti, Türkan Elçi’nin uyarılmasına, aksi halde salondan çıkarılacağına dair ihtar yönünde ara karar verdi. Müşteki vekillerinin reddi hâkim talep nedenlerini ileri sürmesi üzerine mahkemece müşteki vekillerinin de mahkeme salonundan polis zoruyla çıkarılmasına dair ara karar çıkardı. Karara tepki gösteren Cihan Aydın, “Bu şekilde duruşma yönetemezsiniz. Buyurun bizi atın” dedi. Mahkeme yargılamaya reddi hâkim talebini değerlendirmek üzere ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, reddi hakim talebi karşısında CMK’nin 27.maddesi uyarınca Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce karar verilmek üzere duruşmayı 03 Mart 2021 tarihine erteledi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle