18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI DOLAR AVRO STERLIN FAİZ [email protected] BORSA 9 16 EKİM 2020 CUMA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.9480 3.2 kuruş 9.2970 1.1 kuruş 10.2830 8 kuruş 13.60 0.02 puan 1.180 8.86 puan 3261.57 9.05 lira 483.00 2.38 lira Kredili konut satışlarının yüksek faizler nedeniyle düşmeye devam etmesi bekleniyor Ucuz kredi baharı bitti Konutta aylık kredi faizleri yüzde 0.49’dan 1.25’e çıkınca satışlar düştü. Eylüldeki satışlar yıllık yüzde 7 azaldı. İpotekli satışlar ise temmuzda 130 bin iken eylülde 35 bine geriledi. Düşen tüketimi, vatandaşı borçlandırarak canlandırmak için verilen ucuz krediler bitince, konut satışları da düştü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülke genelindeki konut satışları 2020 Eylül’de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.9 azalarak 136 bin 744 oldu. Kredili satışlar anlamına gelen ipotekli konut satışları kalemindeki rakamlar da 2 ay öncesine göre dörtte birine düştü. 2020 Eylül’de ipotekli konut satışları, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38.5 azalarak 35 bin 576 adede gerilemiş oldu. Bu satışlar haziran ayında 101 bin, temmuzda 130 bin iken, ağustosta 76 bine gerilemişti. Eylülde ise 35 bin 576 adete düşmüş oldu. Böylece yaz ayları boyunca devam eden düşük faiz ortamında yapılan satışlar, faizlerin yükselmesiyle etkisini kaybetti. Yabancılar aldı Sektör temsilcileri, konut kredi faizlerinin yüzde 1’in üzerindeki seyri nedeniyle, önümüzdeki aylarda ipotekli satışlar kaynaklı düşüşün süreceğini belirtiyor. Ortalama konut kredisi faizleri temmuzda yüzde 9.07’ye kadar gerilemişti. 2 Ekim haftasında yüzde 14.97’ye çıktı. Kamu bankaları aracılığıyla verilen konut kredisi kampanyalarında aylık kredi faizleri yüzde 0.49’lara kadar düşmüştü. Şu an ise faizler yüzde 1.25’ler seviyesinde seyrediyor. TÜİK verilerinde dikkat çeken diğer veriler şöyle: 4 Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26.1 artarak 5 bin 269 oldu. 4 En çok konut satışı İran vatandaşlarına yapıldı. 4 İstanbul, konut satışlarında da 25 bin 399 konut satışı ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 12 bin 677 konut satışı ve ile Ankara, 8 bin 153 konut satışı ile İzmir izledi. 4 Ülke genelinde ilk defa satılan konut sayısı 2020 Eylül’de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19.5 azalarak 41 bin 376 oldu. l Ekonomi Servisi ‘DOLAR VE ALTINDAN KAZANAN KONUTA YÖNELMIŞ OLABILIR’ Yüksek faiz piyasayı baskılıyor İpotekli satışların toplam satışlar içinde yüzde 57 olan payının eylülde yüzde 26’ya gerilediğine işaret eden TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “Bu, şunun göstergesi: Konut kredisi faizleri aylık yüzde 1 ve altında olursa, piyasa canlanıyor. Ama kredi faizleri yüzde 1’in üzerine çıktıkça, ipotekli satışlarda hemen düşüş gözleniyor” dedi. Öte yandan, kredili satışlardaki düşüşe karşın, ipotekli satışlar dışında kalan “diğer konut satışları”nda ise eylülde yükseliş gözlendi. TÜİK’e göre, “diğer konut satışları” eylülde yüzde 13.6 artarak 101.68 oldu. TSKB’den Maya, “İpotekli satışlardaki düşüşe karşın diğer satış türlerinde kayededilen artışa baktığımızda; doları, altını olanların bir kısmı bunlardaki artışı kâr yazıp konuta yönelmiş olabilir” diye konuştu. l Reuters Bütçe eylül ayında 29.7 milyar TL, ilk 9 ayda ise 140.6 milyar TL açık verdi Bütçe toparlanamıyor ONBINLER MAĞDUR İstanbul Bilişim’in iflasına karar verildi Konkordato talebinde bulunan İstanbul Bilişim’in iflasına karar verildi. Dünkü duruşmanın ardından mağdurlar adına açıklama yapan Tüketici Hakları Derneği Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, şirketin on binlerce kişinin parasını alıp, internetten satacağını vaat ettiği ürünleri göndermediğini ve bununla ilgili gelen çok sayıda şikâyet olduğunu anımsattı. Ağaoğlu, “Bundan ötürü konkordato davasına tüketici örgütü olarak müdahillik talebinde bulunduk. Mahkeme doğrudan yana karar verdi ve şirketin konkordato isteğini kabul etmeyerek iflasına karar verdi. Hak aramaya gelen tüketicileri gönülden kutluyorum” dedi. l AA DOLAR ZIRVEYE YAKIN Döviz kurundaki hareketlilik sürüyor Küresel piyasalarda koronavirüs vakalarındaki artış ve beraberinde gelen yasaklarla riskten kaçış eğilimi belirginleşirken dolar/TL 7.96 zirvesine yakın seyrediyor. Dolar/TL önceki gün yeni zirve olan 7.96’ya kadar yükseldikten sonra dün 7.94807.9523 seviyesinde işlem gördü. Avro/ TL ise 9.29369.3256 aralığında seyretti. TL’nin değer kaybında kötü ekonomi yönetiminin yanı sıra jeopolitik endişeler belirleyici olmuştu. AB ile tansiyonun yeniden artması endişesi, AzerbaycanErmenistan gerilimi ve S400 hava savunma sistemleri konusunda devam eden süreç bu endişelerin arasında. Ayrıca, piyasada sokaktaki enflasyon ve TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine ilişkin fark da sorgulanıyor. l Reuters EN BÜYÜK ENDIŞE KREDI VE KUR RISKI Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan KPMG’nin madencilik sektörüne ilişkin hazırladığı rapor, sektördeki en büyük endişenin kredi ve kur riski olduğunu ortaya koydu. Buna göre: n Katılımcıların yüzde 66’sı emtia fiyatları, kredi ve kur risklerini endüstrideki en önemli riskler olarak değerlendirdi. n Yüzde 33’ü siyasi istikrarsızlığı, yüzde 32’si ekonomik belirsizliği ve yüzde 28’i küresel ticaret savaşını risk olarak görüyor. n Katılımcıların yüzde 33’ü de madencilik şirketlerinin yeni iş modellerini kavraması gerektiğini düşünüyor. Şeffaflık bekleniyor Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Madencilik Sektör Lideri Orhan Turan, “Sektörde emtia fiyatları ve izin verme riski geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sırasıyla ilk ikide yer aldı. Nakde erişim, topluluk ilişkileri ve operasyona başlamak için gereken sosyal lisans da risk listesinde yerlerini korudu” dedi. Çevresel faaliyetlerin de diğer önemli bir başlık olduğunu vurgulayan Turan, “Şirketlerden beklenen şeffaflık ve izlenebilirlik arttı. Bu yıl ilk defa atık yönetimi katılımcıların risk lisesine girdi. Küresel ısınma ve sürdürülebilirlik göz önüne alınarak yapılan yeni regülasyonlar risk olarak görülüyor” diye konuştu. Turan, şöyle devam etti: “Geçer yıl risk listesine yer almayan küresel ticaret savaşları bu yılki listeye sekizinci sıradan girdi. ABD ve Çin arasında gerilen ilişkiler, ticarette bu gerilimin uzun dönemli olarak devam edebileceğinin sinyallerini veriyor. Bu nedenle şirketler bu risk kolunu listeye aldı.” l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR Merkezi Yönetim bütçesi eylül ayında 29.7 milyar TL, ilk dokuz ayda 140.6 milyar TL, faiz dışı dengede ise 13.5 milyar TL açık verdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkezi Yönetim bütçe dengesinin eylül verilerini açıkladı. İlk 9 aylık bütçe gerçekleşmeleri özetle şöyle oldu: 4 Eylülde bütçe giderleri 108.6 milyar TL, bütçe gelirleri 78.9 milyar TL ve bütçe açığı 29.7 milyar TL oldu. Geçen yılın eylül ayında açık 17.7 milyar TL’ydi. Faiz dışı bütçe giderleri 92.4 milyar TL ve faiz dışı açık ise 13.5 milyar TL olarak gerçekleşti. Milyarlar faize 4 Ocakeylül döneminde bütçe giderleri 870 milyar TL, bütçe gelirleri 729.4 milyar TL oldu. Bütçede 9 ayda geçen yıl 85.8 milyar TL olan açık, bu yıl 140.6 milyar TL’ye çıktı. Hükümet hedefi tutturamayacağını anlayınca yeni YEP’te bu yıl için öngörülen açık hedefini 239.1 milyar TL’ye revize etmişti. 4 Bütçeden faiz giderleri eylülde 16.2 milyar lira, ocakeylül döneminde ise 107.8 milyar liraya çıktı. 4 Geçen yıl eylülde 52.6 milyar lira olan vergi gelirleri bu yıl 68.3 milyar liraya yükseldi. Yurttaşın sırtındaki ÖTV geçen yıla göre 15.4 milyar liradan 20.1 milyar liraya çıkarken, şirketlerin ödediği kurumlar vergisi 714 milyon liradan 416 milyon liraya indi. 4 9 aylık dönemde vergi gelirleri 578.7 milyar lira olarak gerçekleşti. ÖTV gelirleri 106.3 milyar liradan 142.8 milyar liraya çıktı. ÖTV, vergi gelirleri içerisinde yine ilk sırada yer aldı. 4 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 9 ayda 3.1 milyarlık harcama ile ödeneğinin üzerine çıktı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 9 aylık harcaması da 38.9 milyar liraya ulaştı. Başlangıç ödeneği 29 milyar liraydı. 4 SGK’nin görev zararı eylüde 5.8 milyar, ocakeylül döneminde yaklaşık 73 milyar liraya ulaştı. 4 Sosyal amaçlı transferler kapsamında nereye harcandığı belli olmayan “diğer sosyal amaçlı transferler” kaleminden 9 ayda yapılan transfer ise 17 milyar lirayı aştı. l ANKARA Kurumlar vergisinde indirim hazırlığı Kurumlar vergisi, yılın ilk dokuz ayında 78.6 milyar TL ile vergi gelirlerinin en büyük üçüncü kalemi durumunda. Ekonomi yönetiminin yılsonunda 2 puan indirimle yüzde 20’ye gerileyecek kurumlar vergisinde daha fazla indirim için çalışma yaptığı belirtildi. Buna göre ciro bazında yapılacak ayrımla küçük işletmelere pozitif ayrımcılık yapılarak daha düşük vergi uygulanmasının öngörüldüğü öne sürüldü. Reuters’ın aldığı bilgilere göre vergi indirim oranı konusunda nihai karar henüz verilmedi ve etki analizleri devam ediyor. Kurumlar vergisi 2017’de yapılan yasa değişikliği ile 20182020 yılları için yüzde 20’den yüzde 22’ye çıkarılmıştı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre kurumlar vergisi yılın ilk dokuz ayında 78.6 milyar TL ile vergi gelirlerinin en büyük üçüncü kalemi durumunda. Verilen bilgilere göre 2021 bütçesi 17 Ekim’de verilecek. Değişiklik lehte bir düzenleme olacağı için yıl başı sonrası yürürlüğe girmesi de mümkün. NTV’de yer alan habere göre ise kurumlar vergisini önümüzdeki yıldan itibaren 10 milyon TL altı ciro için yüzde 15, kalanlar için yüzde 18’e indirilebileceği belirtilmişti. Yetkililer dramatik bir indirim olmayacağını söylüyor. l Ekonomi Servisi Bilim, siyaseti dizginleyebilir mi? “İnsanlığı geleceğe bilim taşır... Savaşlar değil, kutuplaşmalar ve öfke üzerinden yürütülen siyaset de değil, ekonomik çıkarları ve hırsları her şeyin üzerine çıkaran, başkalarının kaybını kendi kazancına dönüştürmeye odaklı sistemler hiç değil...” diye başlamıştık geçen haftaki yazıya... Sürdüreceğiz... Bilim ve politika her zaman birbirine bağlı olmuştur.. Peki, öyleyse neden bilim, hem politikanın yanlışlarını ortaya koyma hem de doğru siyaset yapılması yönünde itici bir güç olmasın? ABD’nin önemli popüler bilim dergilerinden biri olan Scientific American geçen ay “Şu ana kadar 175 yıllık tarihimizde bir başkan adayını asla desteklemedik” diye özellikle vurgulayarak şu çağrıyı yapmıştı: “Doğru yönetmiyorsun Trump. Çek git, biz Biden’ı destekliyoruz. Çünkü kanıtlar ve bilim, Donald Trump’ın ABD’ye ve halkına büyük zarar verdiğini gösteriyor. Çünkü Trump kanıtları ve bilimi reddediyor.” Scientific American’ın ardından bu kez Nature dergisi önemli bir hamle yaptı. “Gerçekler ve kanıta dayalı analiz üzerine inşa edilen bilim, güvenli ve adil bir ülke için temeldir” diyerek bir bilim dergisi olarak bundan böyle siyasetin bilimi baskıladığı, araştırmalara müdahale ettiği ya da görmezden geldiği olayların üzerine gideceklerini üstelik bunu dünya çapında yapacaklarını açıkladı. Bu gelişmeler son derece önemli. Küresel dünya ekonomik, siyasi, toplumsal ve çevresel büyük bir tıkanıklık içinde. Buna krizler de diyebiliriz. Eğer farklı bir siyaset, farklı bir düşünme biçimi olacaksa ki bu son derece elzembilimin bunda taraf olması son derece isabetli. Bugüne kadar bir milyondan fazla can alan koronavirüs salgını, bilimpolitika ilişkisini daha önce hiç olmadığı kadar kamusal alana taşıdı ve bazı ciddi sorunların da altını çizdi. Endişeli bilim insanları Nature’a geri dönelim... Çünkü çalışmalarına hızlı başlamış... ABD’de Kolombiya Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Kasım 2016 seçimlerinden bu yana, Trump yönetiminin bilimsel araştırmayı kısıtlama veya yasaklama, fen eğitimini veya tartışmasını baltalamaya veya bilimsel bilgilerin yayımlanmasını veya kullanılmasını engelleme girişimlerini kaydeden bir Sessiz Bilim Takipçisi görevi sürdürmüş. Ve bugüne kadar 450 vaka tespit etmiş. Bunların dağılımı şöyle: Bilimsel önyargı ve yanlış beyan (123 örnek), bütçe kesintileri (72), hükümet sansürü (145), eğitime müdahale (46), personel değişiklikleri (61), araştırma engelleri (43) ve bilginin bastırılması veya çarpıtılması (19). ABD’de ilginç bir oluşum var. Adı: Endişeli Bilim İnsanları Birliği (UCS). Onlar da Trump yönetiminin bilime yönelik saldırılarını raporlaştırmışlar: Bilim karşıtı kurallar, düzenlemeler ve emirler, bunun yanı sıra uygulanan sansürler, hibe ve fonların siyasallaştırılması, konferans katılımına ilişkin kısıtlamalar, veri toplama veya veri erişilebilirliğinde kısıtlamalar... Anlayacağınız dosya hayli büyük. Devam edelim... Geçen yıl Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, ülkenin Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanını görevden aldı. Enstitü başkanı görev süresi boyunca Amazon ormanlarında ormansızlaşmanın hızlandığını raporluyor, hükümete sunuyor ancak Bolsonaro bu raporları sürekli reddediyordu. 100’den fazla ekonomist Hindistan Başbakanı Narendra Modi’ye mektup yazarak ülkedeki resmi istatistikler özellikle ekonomik veriler üzerindeki siyasi etkinin sona ermesi çağrısında bulundu. Geçen günlerde Japonya Başbakanı Yoshihide Suga, hükümetin bilim politikasını eleştiren altı akademisyenin Japonya Bilim Konseyi’ne aday gösterilmesini reddetti. Bu, Japonya tarihinde ilk kez oldu. Haziran ayında İngiltere’de, istatistikleri düzenleyen bir uzman, hükümete mektup yazarak uyardı. Uzman, COVID19 test verilerinde “mümkün olan en yüksek test sayısını” gösterme amacının “doğru test” amacının önüne çıktığını ve hataların tekrarlandığını bildirdi. Hemen hemen hepsi çok tanıdık değil mi? Türkiye’de her an karşı karşıya olduğumuz ve ne yazık ki artık kanıksadığımız için vakai adiye’den saydığımız hukuksuzluklar. Peki, burada da bir yerlerden başlamak gerekmiyor mu? Dostoyevski’nin “Yeraltından Notlar” kitabından bir cümle ile noktalayalım: “Duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa kendimi parçalayacak değilim elbette. Ama önümde duvar var diye boyun eğmeyi de kabullenemem.” Konuyu sürdüreceğiz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle