Katalog

KÜLTÜR 11 10 EKİM 2020 CUMARTESİ Ellen Kooi İstanbul’da fotoğraf yolculuğu... ‘212 Photography Istanbul’ festivali 5 farklı mekânla ve özel yürüyüş rotalarıyla başladı. Koronavirüs salgınının etkileri sürerken kültür sanat etkinliklerinin yeni sezonu da gerekli önlemler alınarak başladı. Bu etkinliklerin en kapsamlılarından biri de bu yıl 3. kez düzenlenen 212 Photography Istanbul. Festival, dün açılışını yaptı ve 5 farklı mekânda, özel bir rota dahilinde ziyaretçilerini ağırlıyor. Festival, 18 Ekim’e kadar sürecek. 212 Photography Istanbul; sergiler, online atölyeler, film gösterimleri, söyleşiler, portfolyo değerlendirmeleri ve uluslararası bir yarışmanın yer aldığı programıyla takipçilerine kapsamlı bir içerik sunuyor. Merkezi, Yapı Kredi bomontiada olacak sergilerin bu seneki durakları arasında Tekfur Sarayı Müzesi, Zülfaris Karaköy, Şerefiye Sarnıcı ve Akaretler Sıraevler yer alıyor. Sergiler dışında artık olmazsa olmaz haline gelen çevrimiçi bir program da var. Festivalin biletleri Biletix üzerinden satışta. Ouka Leele Ünlü sanatçılar... Festival kapsamında dünyaca ünlü İsrailli fotoğrafçı Michal Cheblin’in eserleri görülebilecek. Cheblin’in eserleri daha önce New York Metropolitan Müzesi, SF Moma gibi pek çok koleksiyonda yer almıştı. Cüretkâr ve şaşırtıcı işleriyle tanınan Ouka Leele’nin çalışmaları da izleyicilerini bekliyor. “Dijital çağın fotoğrafçısı” olarak anılan Julia Hetta’nın yanı sıra geniş bir dekor içine yerleştirdiği karakterleri ile bilinen, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda da temsil edilen Hollandalı fotoğrafçı Ellen Kooi festivalde yer alıyor. Yürüyüş rotaları... Ayrıca atölyeler ve yürüyüş rotaları da ilgi çekici. Bunlardan biri 11 Ekim’de “Metin Çavuş ile Keşif Rotası” olacak. Katılımcılar, “Edirnekapı’dan Haliç’e kara surları boyunca bir yürüyüş” yapacak. Yine 11 Ekim’de Coşkun Aral, Yapı Kredi bomontiada ALT Performance Hall’da “Bir Deneyim Koleksiyoncusunun Hikâyesi” başlığı altında anılarını anlatacak. 17 Ekim’de ise Burcu Böcekler ile “Tarihi Yarımada’da Sütunlar Arası Bir Gezinti: Çemberlitaş’tan Gotlar Sütunu’na” etkinliği olacak. Yürüyüş rotalarında, fotoğrafçıların rehberliğinde kültürel noktalar fotoğraflanacak. 212 Photography Istanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın katkılarıyla, OPPO sponsorluğunda ve İBB Kültür AŞ ile çeşitli ülkelerin Türkiye konsoloslukları ve kültür ofislerinin desteğiyle yapılıyor. (Ayrıntılı bilgi: 212photographyistanbul.com) Dilhan Şeşen’den yeni şarkı Dilhan Şeşen’in yeni şarkısı “Kaçtım”, Sony Music etiketiyle yayımlandı. Şeşen’in ikinci teklisi olan “Kaçtım”ın sözü ve müziği sanatçının kendisine ait. Şarkının düzenlemesinde ise Cihan Reşit Köse, Emre Kuvvetli ve Dilhan Şeşen’in imzaları bulunuyor. Genç şarkıcı, ilk şarkısı “Acıtır Yara” ile beğeni toplamıştı. En iyi break dansçılar belli oluyor Toplamda 30’un üzerinde ülkede 2004’ten beri düzenlenen break dans yarışması Red Bull BC One, bu yıl çevrimiçi olarak bugün yapılıyor. 32 yarışmacı arasından bir kadın, bir erkek yarışmacı seçilecek. Bu seçilecek yarışmacılar (1 BBoy ve 1 BGirl), 2021 yılında düzenlenecek Red Bull BC One Dünya Finali’nde yarışma hakkı elde edecek. Canlı yayın www.redbull. com/trtr/events/bconeebattle/ adresinden takip edebilir. Tepegöz’ün filmine Moskova’dan ödül Erdem Tepegöz’ün yeni filmi “Gölgeler İçinde” dünya prömiyerini yaptığı 42. Moskova Uluslararası Film Festivali’nden ikinci büyük Erdem Tepegöz ödül olan Jüri Özel Ödülü Gümüş George ile dönüyor. Kim KiDuk, Valeriy Todorovskiy, Andrey Zaitsev gibi usta yönetmenlerin filmleriyle birlikte yer aldığı ana yarışma bölümünde “Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen filmin yönetmeni Erdem Tepegöz, ödülünü geçen ay çalıştığı işletmede iş kazası nedeniyle hayatını kaybeden dayısı Uğur Örtün’e ithaf etti. Antalya’da 57a.kAşFnaimltmaskloyiFnaeöaAsdetülirtvleıantcöleiPrk,eobnrutiaykleal ESIN KÜÇÜKTEPEPINAR ‘uluslararası’ gidişat Sinemamızın alameti farikalarından Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, elbettırlatıyor. Adının üzerinde bile anlaşılma sağlanmamış “Utanç Duvarı”nın ayırdığı te öncelik yerli yapımlarbir ailenin düşda olsa da “Uluslaratüğü müşkül rası Yarışma” vesidurumlar, lesiyle dünya fesgenç yönettivallerinden tamen Amin ze ve iyi filmler Nayfeh’in geldi. Bizden yöbizzat yanetmen Emin Alşadığı per, İranlı tanınhallermiş. mış oyuncu ve yöZaman zanetmen Niki Kariman klişemi gibi önemli isim“Nereye Gidiyorsun, Aida?” lere saplanlerin yer aldığı jüri, sa da arada10 filmlik yarışmada veki 200 metrelik recekleri üç ödülü bu akmesafeden birbirşamki kapanış töreninde açıklaleriyle selamlaşmak zoyacak. runda kalan ailenin yaşadıklarınEski “bildik” hayatımızın hayli uzak da bir yaşam sevinci var, başroldeki tagöründüğü bu tuhaf pandemi günle nınmış Filistinli aktör Ali Süleyman’ın rinde karşımıza çıkan filmlerin ortak varlığının da bunda büyük rolü var. duygusu ise gidişatımızın aslında hiç Horvat’ın etkileyici filmi Gidişatın hayli karamsar olduğu Gazze’den gelen bir başka film olan “Gaza Mon Amour” ise bir aşk öyküsü vesilesiyle vaziyetin akıl almazlığını hoş bir delilik haline bağlamış. “Succesion” diziyle parlayan Hiam Abbas ve Salim Dau misali esaslı oyuncular var. İçinde yaşadığımız kafa karıştırıcılığı üzerine son derece etkileyici bir film ise genç Macar kadın yönetmen Lili Horvat’tan geliyor. “Belirsiz Bir Süre İçin Birlikteliğe Hazırlık/Preparations to be Together for an Unknown Period of Time” müthiş bir atmosfer filmi, aynı zamanda çok şimdiyle ve burasıyla ilgili. Aşk ile akıl kayması arasında gidip gelen kadın nörolog rolündeki Natasa Stork ise ödüle gayet yakın. Kısa bir karşılaşmanın peşinden sevdiği erkek için memleketine dönen kadının ücra Budapeşte sokaklarındaki turlamaları kara film klişelerine meydan okuyor. değişmediğini hatırlatması belki de. ‘ULUSAL YARIŞMA’DA DEV KAPIŞMA “Esma’nın Sırrı” ile Altın Ayı kazanan Bosnalı yönetmen Jasmila Zbanic, yine memleketindeki savaş yıllarına ve soykırımlara döndüğü yeni filmi “Nereye Gidiyorsun, Aida?/ Quo Vadis, Aida?” ile sonumuzu hazırlayan yıkıma nasıl da göz göre göre ve heyhat, çaresizce sürüklendiğimizi gösteriyor. BÜLENT ECEVİT Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 57. kez düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali, bu akşam düzenleneYarışması”nda bu yıl 12 film yarıştı. Fikret Reyhan’ın “Çatlak”, Tankut Kılınç’ın “Dersaadet Apartmanı”, Nesimi Yetik’in “Dirlik Düzenlik”, Derviş Zaim’in “Flaşbellek”, Orçun Benli’nin “Gelincik”, Erdem İç burkuyor... cek kapanış ve ödül töreni ile sona erecek. Ödül töreni HaberTepegöz’ün “Gölgeler İçinde”, Azra Deniz Okyay’ın “Hayaletler”, Birleşmiş Milletler tercümanı Aida ro türk ekranlarından canlı yayımTunç Şahin’in “İnsanlar İkiye Ayrılündeki Sırp kadın oyuncu Jasna Dulanacak. lır”, Atalay Taşdiken’in “Kar Kırmıricic ise müthiş, ailesini korumak adı“Ulusal Belgesel Film Yarışması” zı”, Barış Gördağ ve Yasin Çetin’in na verdiği nafile mücadelenin yüzündeki yansımaları tam da gücenik ve katılamış halleriyle iç burkuyor. Benzer şekilde “nereye” sorusunu soran “200 Metre” ise Filistinİsrail açmazındaki kadim bölünmüşlüğün saçmalığını have “Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması”nın gösterimleri ile “Ulusal Uzun Metraj” ve “Kısa Metraj Film Yarışması”nda son gösterimler dün ve önceki gün yapıldı. 47 filmin başvuru yaptığı “Ulusal Uzun Metraj Film “Koku”, Ferit Karol’un “Kumbara” ve Reis Çelik’in “Ölü Ekmeği” adlı filmleri, 300 bin TL değerindeki “En İyi Film Ödülü”nün de yer aldığı 16 kategoride toplam 770 bin TL tutarındaki ödülü paylaşacak. l ANTALYA T VİZYONDAKİLER ürkiye’deki sinema salonlarında bu hafta 2’si yerli, 6 film vizyona girecek. 4 “Barbarları Beklerken”: Başrollerinde Oscar’lı oyuncu Mark Rylance, Johnny Depp ve Robert Pattinson’un yer aldığı “Barbarları Beklerken” izleyici ile buluşacak. 4 “Vahşi Dostum”: Gilled de Maistre yönetmenliğindeki film, 10 yaşındaki Mia’nın beyaz bir aslan olan Charlie’yle olan dostluğunu konu ediniyor. 4 “Ölü Nöbeti”: Keith Thomas’ın yönetmenliğini üstlendiği; Dave Davis, Menashe Lustig ve Malky Goldman’ın rol aldığı “Ölü Nöbeti”, gerilim meraklılarının ilgisini çekmeye aday. Diğer filmler şöyle: “Bir Psikopatın Günlüğü”, “BoBoiBoy”, “Aile Hükümeti”. Korkudan kurtulmak özgürleşmektir Yaşadığımız korku toplumunun baskı ve şiddetle yetinmeyerek yalanlarla da egemenliğini sürdürdüğünü açıkça yaşadığımız koşullarda, “Çevresine korku salanın kendisi de korkuyordur” diyen Epiküros’un ve “korkunun yüreksizlikten geldiği”ni söyleyen Montaigne’nin insana, insanın kendini tanımasına, insanın özgürlüğüne verdiği önemin nedenini bir kez daha anlıyorum. Goethe’nin “Korkacağımız tek şey, korkunun kendisidir”, Dostoyevski’nin “Korku, yalan doğurur” sözünü anımsıyorum. Nâzım Hikmet’in Robson’a seslendiği “türkülerimizden korkuyorlar” dizeleri geliyor aklıma. Toplumsal ve kitlesel bir özgürleşme sevdasının yaşandığı 1960’lı yılların sonlarında, Âşık İhsani’nin “Korkuyorlar, korkacaklar, korksunlar” dizeleriyle türküleşen coşkumuzu ve Hasan Hüseyin’in “Bir oğlum olacak adı temmuz/ uykusuz korkusuz beter mi beter” dizelerini mırıldanıyorum. Kapitalizmde Korku İnsanın var olan baskı düzenlerinin maddi ve ruhsal boyunduruğundan nasıl kurtulacağının, insanın ve toplumun özgürleşmesinin olanaklarını, araçlarını, koşullarını araştıran Dieter Duhm’un Kapitalizmde Korku (Kırmızı Yayınları) adlı incelemesi, Horatius’un “Korku içinde yaşayan asla özgür değildir” düşüncesini doğrularken insanları korkuyu yenerek özgürleşmeye çağırıyor. Aziz Nesin’in yazısıyla başlayan kitapta yazar, kapitalist düzendeki korkunun temellerini ve görünüm biçimlerini inceliyor. Korkunun ortaya çıkmasını, yeniden yeniden üretilmesini, bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini okuduğumuz kitap, bu korkunun aşılması için insanın neler yapması gerektiğine doğru yelken açıyor. Korku yaşamı çirkinleştirir Yapıtta, kapitalist düzen ürettiği korku açısından eleştirilirken düzenin insanları düşürdüğü berbat duruma dikkat çekiliyor. Korkunun toplumların bozukluklarıyla ilgili bir sorun olduğu, bu sorunların yaşamımızı çirkinleştirdiği vurgulanıyor. Duhm, her toplumsal korkunun, onu yaratanın doğasından kaynaklandığını, kapitalizmin doğası gereği üretmek zorunda kaldığı korkunun ana kaynağı olan sermayenin korkutuculara ihtiyaç duyduğunu, sonuçta korkularla dolu bir toplumda olduğumuzu gördüğümüzü söylüyor. Bireysel ruhsal acıların özünde çoğu kez üstü örtülü olarak bulunan başkalarının kendi hakkında ne düşünebileceğinin korkusu, amirlerden, rakiplerden, üniformalardan, kurumlardan duyulan korku, cinsel ilişki öncesinde ve sırasında duyulan korku, başarısızlık ya da hastalık korkusu olarak var olan “derin korku”nun toplumsal yaşamın her yanında bütün yaşamımızı zehir eden kötü bir hastalık olduğunu ve kapitalizmin bir ürünü, aynı zamanda onsuz her şeyin çökeceği bir yapıtaşı olduğunu vurguluyor. ‘Birçok şey yapmalıyım’ “Evet, tüm gücümle birçok şey yapmalıyım” dedirten yapıtı Türkçeye kazandıran Sargut Şölçün önsözünü şu cümlelerle noktalıyor: “Türkiye’de ayıpgünahyasak üçgeninde ve sürekli tehdit altında bulunma duygusuyla yetişmiş insanlar, şiddete muhtaçtır, dolayısıyla kendilerinden korkulur. Onlar etrafa korku salarken, kendilerinin korkusuz olduğuna inanmışlardır. Oysa mesele göründüğü kadar karmaşık değildir: Türkiye’de günlük hayata damgasını vurmuş şiddet kültürünün arkasında, burada yaşayan insanların en azından şimdilik iflah olmaz korkuları gizlenmektedir. Dieter Duhm’un kitabının güncel önemi, sadece şiddet ve korku arasındaki içsel bağı göstermesinden ileri gelmiyor…” H Korku Kültürü adlı kitaplar da (Frank Furedi Ayrıntı Yayınları ve Doğan Cüceloğlu Remzi Kitabevi) korku toplumundan rahatsız olan okurlarca okunmayı bekliyor. Siz nasıl isterseniz. Braas’ta her tercihe göre bir kiremit var. İster klasik, ister modern. Braas’ın zengin renk ve doku seçenekleri ile çatınızda dilediğiniz görünümü yaratın. Her ayrıntısı titizlikle çözülmüş kusursuz Braas Çatı Sistemleri ile evinizde konforu hissedin. bmigroup.com/tr