10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 1115 OCAK 2020 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.8850 1.1 kuruş 6.5340 0.9 kuruş 7.6630 1.9 kuruş 10.55 0.17 puan 121.423 1174 puan 1966.08 9.67 lira 292.00 1.4 lira McKinsey Türkiye, ‘İşimizin Geleceği’ başlıklı raporla otomasyonun Türkiye’ye etkilerini ortaya koydu 7.6 milyon işçi tehlikede Otomasyon nedeniyle Türkiye’de, 2030’a kadar işgücündeki 5.6 milyon kişinin mesleğindeki rolünü değiştirmesi, 2 milyon kişinin de farklı meslek edinmesi gerekecek. Türkiye’deki 800 meslek ve 2 bin iş aktivitesini 17 yetkinlik bazında meslekleri için hazırlanması şart. 21.1 milyon kişi de mevcut mesleğindeki teknolojiden analiz eden McKinsey Türki tam yararlanmak için yetkin ye, 2030’a kadar bu meslekle liklerini geliştirmek durumun rin yüzde 60’ındaki işlerin üç da kalacak. te birinden fazlasının otomasyonla yapılabileceğini ortaya Fırsatlar da var koydu. “İşimizin Geleceği: Di Rapola ilgili dün düzenlenen jital Çağda Türkiye’nin Yete toplantıda konuşan McKinsey nek Dönüşümü” başlıklı rapo Türkiye Direktörü Can Kendi, ra göre, mesleklerin yüzde 2’si yeni dönemin Türkiye için ya ise otomasyon sonucu ortadan ratacağı risklerle beraber fır kalkacak. sat penceresi de olacağını be Türkiye için ortalama yüz lirterek “Ancak dönüşümün de 2025 otomasyon seviyesini bu kez çok hızlı olduğu unu baz alan araştırmanın sonuç tulmamalı” dedi. Yetenek dö ları, çalışanları da dikkat çe nüşümünün Türkiye’nin başa kici şekilde etkileyecek. Buna rı düzeyini belirleyeceğini ve göre, 2030’a kadar işgücün bu tartışmanın ucunun eğitim deki 5.6 milyon kişinin farklı sistemine dokunduğunu ifa yetkinlikler geliştirerek mes de eden McKinsey Doğu Avru leğindeki rolünü değiştirmesi, pa, Ortadoğu, Afrika ve Türki 2 milyon kişinin de farklı mes ye Bölge Başkanı Özgür Tanrı lek edinmesi gerekecek. Ayrı kulu da, bu nedenle her kesi ca işgücüne yeni katılacak 7.7 me büyük görevler düştüğünü milyon kişinin ise geleceğin vurguladı. l Ekonomi Servisi Yurttaşa 386 Dijital terzilik yeni iş kapısı Rapora göre gelişen teknolojiler ve değişen ihtiyaçlarla yeni meslekler ortaya çıkacak. Örneğin teknoloji odaklı işler kapsamında siber güvenlik lideri, insansız hava aracı operatörü, yapay zekâ destekli sağlık teknisyenleri göreceğiz. Hizmet odaklı işler kapsamında ise finansal koç, kişisel marka danışmanı, sanal mağaza danışmanı, dijital terzi, deneyim tasarımcıları olacak. McKinsey ortağı Pınar Gökler Özsavaşçı’nın verdiği bilgiye göre, ortalama yüzde 2025 otomasyon baz alındığında Türkiye’de 2030’a kadar 7.6 milyon iş kaybolurken, 8.9 milyon yeni iş oluşabilecek. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1.8 milyon iş oluşturulabilecek. Süreç iyi değerlendirilirse Türkiye’de 10 yıl içinde 3.1 milyon net iş artışı potansiyeli mevcut. Bu 36.4 milyonluk işgücü anlamına gelecek. hileli ürün 5.1 milyarlık yapılandırma Türkiye Bankalar Birliği (TBB), EkimAralık 2019 döneminde Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması Büyük Ölçekli Uygulama kapsamında beş firma (iki grup) ile toplamda 5.1 milyar TL’lik kredi borcu için yeniden yapılandırma anlaşması imzalandığını açıkladı. Bu dönemde söz konusu uygulama kapsamına 83 adet firma (37 grup) alındığını belirten TBB, yapılandırılan borç tutarının 4 milyar 934 milyon TL’sinin bir enerji şirketine, 244 milyon TL’sinin dört turizm şirketine ait olduğunu, firmaların hepsinin Marmara Bölgesi’nde olduğunu aktardı. Kasımaralık döneminde küçük ölçekli uygulama kapsamında yeniden yapılandırılan toplam borç tutarı 10 milyon TL olarak açıklandı. l Ekonomi Servisi Borç rekoru: 253 trilyon Küresel borç 2019’un üçüncü çeyreği itibarıyla 253 trilyon dolara yaklaşarak rekor tazeledi. Küresel borcun küresel milli gelire oranı da yüzde 322 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu rakamın 72 trilyon doları Türkiye’nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelere, 180 trilyon dolarlık kısmı gelişmiş ülkere ait. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), küresel borç stokundaki artışın 2020’de hızlanacağı ve 2020’nin ilk çeyreğinde 257 trilyon doları aşacağı ve borç artışında finans kesimi dışındaki özel sektörün başat olacağı öngörüsünde bulundu. Türkiye’de toplam borç 1 trilyon 58 milyar dolar, toplam borcun milli gelire oranı yüzde 144 oldu. Cepte taksit sayısı 3’e indi Resmi Gazete’de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu kararına göre, fiyatı 3 bin 500 liranın üzerinde olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesi üç ayı aşamayacak. Bu süre daha önce 6 aydı. 3 bin 500 liranın altındaki cep telefonları için kullandırılan kredilerin vadesi ise 12 ay olarak teyit edildi. Tüketici, taşıt, bilgisayar, tablet kredilerindeki vadeler ise değişmedi. l Ekonomi Servisi Sanayi çarkları ‘iş’ için umut vermiyor Sanayi üretimi kasım ayında beklentilerin altında büyüme gerçekleştirdi. Yaratılan sınırlı büyüme ise Türkiye’deki işsizliği çözmeye derman olmuyor. Ekim 2018’de yüzde 11.7 olan mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik, bir yılda 1.9 puan artarak Ekim 2019’da yüzde 13.6’ya yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi kasımda bir önceki aya göre yüzde 0.7 arttı, yıllık artış ise yüzde 5.1 oldu. Beklenti ise aylık yüzde 1, yıllık yüzde 5.5 artıştı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2019 Kasım’da madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.2 ve imalat sanayii sektörü endeksi yüzde 5.3 artarken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1.2 azaldı. Yıllık bazda dayanıklı tüketim malı üretimi yüzde 13.1, aylık bazda ise yüzde 1 azaldı. l Ekonomi Servisi Tarım ve Orman Bakanlığı’na göre, 229 gıda firması ürünlerinde hileye başvurdu. Halkın sağlığını hiçe saydı. Sucukta domuz ve at eti kullanan var. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2020’ye ilişkin açıkladığı ilk tağşiş listesine göre, 229 firmaya ait 386 parti gıda ürününde taklit ve tağşiş yapıldı. Listede en çok zeytinyağı ürününde hile yapıldığı anlaşılırken, çay ve kahvede gıda boyası, kırmızı ette domuz veya at eti kullanıldığı ortaya kondu. Men edilebilir Kocaelili Gurme Gıda, “Gurme” markalı kangal fermente sucuğunda domuz eti kullandı, Sakaryalı Yüzet Et’in “Koşuoğlu” ve “Yüzet” markalı sucuklarında ise at eti tespit edildi. “Afyon Zafer” markalı sucuğunda kanatlı eti tespit edildi. Kayserili Arda Et Ürünleri firmasının da 2019’dan 2020’ye hileli üretim yaptığı marka sayısı 2’den 8’e çıktı. İzmirli Emre Süt firması da “Sütege” markalı yoğurdunda süt yağı harici yağ kullanmaya devam etti. Geçen sene “Ilgaz Yaylası” markasıyla tulum peynirinde hile yapan Afyonlu Mutlu Tolga firması ise bu yıl “Peyniriye” adlı markada aynı hileye devam etti. Bunun dışında, alkolsüz içeceklerde ilaç etken maddesi bulundu. Salça ve baharatta gıda boyası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, bu suçu işleyenlere yönelik yasal düzenlemeyi en kısa sürede Meclis’e getireceklerini belirterek, “Benim gönlüm hapis cezasını ister. Ticaretten men de edilebilirler” dedi. Zeytinyağı, çay, çikolata ürünlerinde hileli üretim yapan bazı markalar da şöyle: Ege Temmuz Gıda, Sade Marmara Panose Zeytin, Ovabey Gıda, Yağmur Gıda, Türkoğlu Toptan Gıda, Özışıl Gıda, Alioğlu Toptan Gıda, Merkan Gıda, Basküloğlu Gıda, Soliya Gıda, Hünkar Bal, Tire Eroğlu Gıda, Ada Çay, Altınbaşak Çay, Sofram Gıda, Hisar Çikolata, Herbalmed Gıda Ürünleri, Global Enerji İçecekleri. l ANKARA ‘Toplu Sözleşme değişsin’ MUSTAFA ÇAKIR Hükümete yakınlığıyla bilinen MemurSen tam kadro Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası’nın değiştirilmesini isteyen MemurSen, taleplerini Erdoğan’a iletti. MemurSen’e bağlı sendikaların genel başkanlarının katıldığı görüşmede, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da yer aldı. Hazırlanan raporları Erdoğan’a ileten MemurSen’in temel iki talebi var. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası’nda değişiklik yapılması, diğeri de kamudaki bütün sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi. MemurSen, kamudaki sözleşmeli personel istihdamına ta mamen son verilmesini istiyor. Sözleşmelilerin kadroya alınmasını talep ediyor. MemurSen, memur ve memur emeklilerinin maaş zamlarının belirlendiği toplu sözleşmeyi düzenleyen yasada da kapsamlı değişiklik istiyor. Grev hakkı olsun Yasadaki değişiklik istekleri 4 temele dayanan MemurSen, toplusözleşme görüşmelerinin “mali ve sosyal haklar” ile sınırlandırılmasına karşı çıkıyor. Toplusözleşmenin kapsamının genişletilmesini istiyor. Diğer konfederasyonların tepkisini çeken diğer talep ise toplusözleşme masasında sadece yetkili konfederasyon ve yetkili sendikaların yer alması. Mevcut yasaya göre memur toplusözleşme masasında en fazla üyeye sahip 3 konfederas yonun (MemurSen, Türkiye KamuSen ve KESK) temsilcileri yer alıyor. MemurSen’in istediği olursa, şu andaki mevcut üye sayılarına göre Türkiye KamuSen ile KESK masada yer alamayacak. MemurSen üçüncü olarak toplu sözleşmenin 30 güne sıkıştırılmasına karşı çıkıyor. Toplu sözleşme görüşmelerinin süresinin işçi sözleşmelerinde olduğu gibi uzatılmasını istiyor. MemurSen hakem kurulunun yapısının değiştirilerek hükümet ağırlığına son verilmesini de istiyor. MemurSen yasada yapılacak değişiklikle memurlara grev hakkı verilmesini de istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, MemurSen’in kamu personel sistemi ve kamu görevlilerine dair teklif ve taleplerini kayda değer gördüklerini söyledi. l ANKARA Yerli malı belgeli motora yüzde 75 hibe Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sanayide kullanılan elektrik motorlarının yüzde 90’ının verimsiz olduğunu belirterek verimli motora geçişte yüzde 60, “yerli malı” belgesine sahip motorlar içinse yüzde 75 hibe vereceklerini dile getirdi. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun 7. OSB Enerji Zirvesi’nde konuşan Varank, sanayicilerin yalın üretimi ve dijital dönüşümü uygulamalı olarak öğrenmesi için “model fabrikalar” kurduklarını belirterek, bu yıl 4 ilde yeni merkezlerin açılacağını ve ekipman alım süreçleriyle personel eğitiminin sürdüğünü anlattı. l ANKARA Meltem Kalender Öztürk ING’den çalışana 6 ay izin imkânı ING Türkiye, çalışanlarına 6 aya kadar “Turuncu Mola” kullanabilme olanağı getirdi. Turuncu Mola ile 5 yıl ve üzeri kıdeme sahip olan ING Türkiye çalışanları, istediği herhangi bir konuda, örneğin eğitim, sosyal sorumluluk ya da seyahat hayallerini gerçekleştirebilmek için 3 ay ücretli izin kullanabilecek, bu süreyi kullanılmamış yıllık izinleri ile 6 aya kadar uzatabilecek. ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Meltem Kalender Öztürk, “Duvarlarında ‘Kendin ol, özgür ol’ yazan bir kurum olarak çalışanlarımızın kişisel gelişimlerine ve hayallerini gerçekleştirmelerine olanak tanıyan bu uygulamayı hayata geçirdiğimiz için memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu.   Öztürk, ING Türkiye’nin haftada 2 gün ofis dışından çalışma, esnek çalışma saatleri, serbest kıyafet, Okulun İlk Günü İzni, Kreşe Alıştırma İzni gibi pek çok insan kaynağı uygulamalarının da bulunduğunu ifade etti. 2020’ye girerken küresel ekonominin dinamikleri IIu haftaki yazımız geçen haftanın deva mı niteliğinde. Geçen hafta aynı konu Bbaşlığı altında küresel ekonomide süre gelen durgunluk sürecine odaklanmış ve bu bağlamda küresel kapitalizmin merkez ekonomilerinde 2015 sonrasında kâr oranlarının seyrini irdelemiş idik. Söz konusu dönemde ulusal ekonomiler düzeyinde kâr oranlarında gözlenen gerileme, sabit sermaye yatırımlarındaki durgunluğun ve dolayısıyla üretkenlik süreçlerinde gözlenen yavaşlamanın da ana nedeni olarak göze çarpıyor. Krize giden yolların yapı taşları daha 1970’lerde, kapitalizmin merkez ekonomilerinde sanayi başta olmak üzere, reel üretici sektörlerde kâr oranlarının düşmesi ve toplam talebin gerileyerek küresel kapitalizmin tıkanmasıyla döşenmişti. Küresel sermaye çıkış yolunu finansal rant ve spekülasyon oyunlarında bulmuş, kapitalizmin kumarhane masalarında yaratılan sanal kârlar aracılığı ile birikimini sürdürebilme çareleri aramaya yönelmişti. O dönemde iktisat yazınına damgasını vuran önemli savlardan birisi Ronald McKinnon ve Edward Shaw tarafından ortaya atılan “finansal serbestleştirme” hipotezi idi. McKinnonShaw hipotezi diye anılan söz konusu ultramuhafazakâr düşüngüye göre, finans kesimi üzerindeki düzenlemeler tasarrufları caydırmakta ve yatırım yapılabilir fonları da kısıtlamaktaydı. Buna göre, finansal sistem üzerindeki kural ve düzenlemeler kaldırılır ve finansal piyasalar serbestleştirilir ise tasarruflar artacak, yatırımlar hızlanacak ve küresel ekonomide daha etkin bir kaynak dağılımı yaratılarak sürekli büyüme temposu ivmelenmiş olacaktı. Küresel ekonominin bundan sonraki gelişimi finansallaşma diye de anılacak olan kuralsızlaştırmalar ve serbestleştirmeler furyası altında geçti. Ancak, McKinnonShaw hipotezinin savları gerçekleşmedi. Tam tersine o dönemden bu yana finansal serbestleştirme altında finansal varlıklar yerküremizde yerçekimi yasalarını neredeyse hiçe sayan bir tempoda gelişir iken sabit sermaye yatırımlarında beklenen artış gerçekleşmedi; tam tersine yatırım temposu geriledi; reel sektörlerde üretkenlik kazanımlarının temposu düştü. Aşağıda Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı Örgütü’nden (UNCTAD) derlediğimiz şekil bu olguyu net biçimde özetlemekte. Şekil, 1980 sonrasında finansal varlıkların küresel düzeydeki şişkinleşmesine karşın, sabit sermaye yatırımlarında ivmelenmenin söz konusu olamadığını belgelemekte. Diğer yandan aynı dönemde gerek sermaye ve emek arasında, gerekse emeğin alt kırımları arasındaki gelir ve fırsat eşitsizliğinin giderek derinleştiği gözlenmekte. Eğitimlieğitimsiz işgücünün yanına, etnik köken ve toplumsal cinsiyet ayırımcılığına dayalı eşitsizlik biçimleri de eklenmekte. Örneğin bu eylül ayında Dünya Bankası tarafından yayımlanan “Kalkınma” raporu dünyamızda beşeri sermaye (eğitilmiş işgücü) toplam stokunu 720 trilyon dolar olarak tahmin ederken; bunun içinde kadın emeğin payını sadece yüzde 32 olarak vermekte; geri kalan yüzde 68’inin erkek işgücü tarafından sahip olunduğunu vurgulamaktaydı. Kapitalizmin küresel düzeyde artan rekabeti, teknolojik doygunluk ve yol açtığı sosyal ayırımcılık ve şiddet ile birleştiğinde, finansal sistemin kumarhane masalarında sunduğu spekülatif kazançların cazibesine rağmen, ortalama kâr oranlarındaki gerilemenin önüne geçemiyor. Nitekim 2008’in aralık ayında yayımladıkları “Küresel Kriz Kapitalizmin Ta Kendisidir” başlıklı raporunda Bağımsız Sosyal Bilimciler Grubu krizi şu sözcüklerle betimlemekteydi: “Küresel ekonominin içine sürüklendiği 2008 krizi, kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini finansallaşma ile açma çabasının doğrudan bir ürünüdür. Günümüzde kapitalizm ve uluslararasılaşmış sermayenin genişleyen yeniden üretimi finansal spekülasyonun sanal rantlarına bağımlı duruma gelmiştir.” Sözü 2020’ye getirecek olursak: reel üretimde ivmelenmeyi ve bunu sağlayacak teknolojik ve kurumsal atılımı gerçekleştiremediği sürece küresel kapitalizmin bu durgunluk kıskacından çıkması mümkün gözükmüyor. Küresel kapitalizmin karşı çözümü ise yükselen ırkçılık ve şiddet olarak biçimlenmekte. İlk şarap tahvili satılıyor Türkiye’de ilk kez bir şarap üreticisi, tahvil ihraç edecek. Gelibolu merkezli Suvla şirketi, iki yıllık tahvil ihracıyla 11 milyon TL’lik borçlanmaya gidecek. Bloomberg’in aktardığına göre şirket ayrıca, 2021’de hisselerini halka arz etmeyi planlıyor. Türkiye şarap pazarında yüzde 1.5’lik paya sahip olan şirketin patronu Selim Zafer Ellialtı, dış finansman için de Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile görüşme halinde olduklarını aktardı. Türkiye’de alkol satışlarına dönük artan kısıtlamalara rağmen Suvla, kurulduğu 2012 yılından bu yana cirosunu yılda ortalama yüzde 50 artırdı. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle