23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 12 OCAK 2020 PAZAR 13 Onat Kutlar ölümünün 25. yılında mezarı başında anıldı Bundan çeyrek asır önceydi. Yeni yıla bir gün kala, 30 Aralık 1994, bir kış günü. The Marmara Oteli’nin önündeki kafede, her zamanki yerinde oturuyordu Onat Kutlar ve her zamanki gibi arkadaşlarıyla sinema, siyaset sohbeti yapıyordu. Ta ki o menhur bombanın patlayıp onun ve genç bir kadının ölümüne neden olmasına kadar. Sinematek’in kurucularından, Cumhuriyet gazetesi yazarı, sinemacı Onat Kutlar, ağır yaralanmış ve 11 Ocak 1995’te yaşamını yitirmişti. Onat Kut lar dün ölümünün 25. yılında Aşiyan Mezarlığı’ndaki gömütü başında anıldı. Anmaya Onat Kutlar’ın eşi Filiz Kutlar, oğlu Mazlum Kutlar, Ahmet Kutlar iş arkadaşı sinemacı Jak Şalom’un da aralarında olduğu dostları katıldı. Anmada konuşan eşi Filiz Kutlar, ocak ayında birçok aydının katledildiğini söyleyerek “ Onat’ın öldürülmesi bizim için büyük kayıp ama Türkiye için çok büyük kayıptır. Yeri doldurulamayacak bir aydını kaybettik” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ArpFestivali’yle anılıyorCeren Necipoğlu’nun adı ve idealleri Festivalde yaşıyor ORHUN ATMIŞ Dünyaca ünlü bir arp sanatçısı Ceren Necipoğlu. Brezilya’nın başkenti Rio de Janerio’da verdiği konserden dönerken, 1 Haziran 2009’da Air France Havayolları’na ait uçağın Atlas Okyanusu’na düşmesiyle yaşamını yitirdi. En büyük hayallerinden biri çocuk ve gençleri müzikle buluşturmaktı. Bunun için onlara eğitim veriyordu, öğretiyordu, pedagogdu aynı zamanda. Öğrencilerinin ellerinden tutup, yurtdışındaki arp festivallerine götürüyordu. Öğrencileri o yarışmalardan büyük başarılarla dönüyordu. Necipoğlu kendisi de konserler veriyordu, ülkesine âşık bir müzisyendi. Kardeşim başladı, ben devam ettiriyorum Şimdi tüm dünyadan sanatçılar, Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali kapsamında onun anısını yaşatmak için Türkiye’ye geliyorlar. Festival, 1519 Ocak tarihlerinde yapılacak. Konserler Almanya Başkonsolosluğu, Pera Müzesi ve Cemal Reşit Rey’de ücretsiz olarak izleyiciyle buluşacak. Yarışmalar ise Pera Müzesi’nde, Young Hope (1216 yaş) ve Young Artist (1721 yaş) olmak üzere iki kategoride yapılacak. Bunlar dışında bir de ustalık sınıfları olacak. Başkanlığını, uluslararası arp sanat çısı Marielle Nordmann’ın üstlendiği Solo Arp Yarışmaları jürisi, eğitmen ve solo arp sanatçısı Irena Czubek Davidson; piyanist ve pedagog Paola del Negro Plano; arp sanatçısı, besteci ve eğitmen Eleanor Turner ile arp sa natçısı ve öğretim elemanı Gözde Ece Yavaş’tan oluşuyor. Yarışma başvuru larıyla ilgili detaylı bilgilere cnharp festival.com adresinden ulaşılabilir. Festi valin organizas yon komitesi uluslarara sı arp sanat çısı, ABD Indiana Üni Ceren Necipoğlu versitesi Arp ganıyla düzenlenen festivali Bölümü Eş İmre Tüylü ile konuştuk. başkanı Florence Sitruk; pi Festivali İmre Tüylü anlattı. Necipoğlu’nun Rio’ya gitmeden önce gençlere ücretsiz eğitim yano sanatçısı, Anado verebilmenin yollarını aradığını dile lu Üniversitesi Piyano Ana Sanat Da getiren Tüylü, “Maalesef ki ömrü ve lı Başkanı Doç. Lilian Tonella Tüzün; fa etmedi. Şimdi ben de bu festivalle arp sanatçısı, Anadolu Üniversitesi Ceren’in hayallerini gerçekleştirebil Arp Sanat Dalı Öğretim Elemanı Göz mek istiyorum” dedi. Tüylü, Kültür ve de Ece Yavaş ve Necipoğlu’nun ablası Turizm Bakanlığı ile İstanbul Büyük A. İmre Tüylü’den oluşuyor. “Sanat ve şehir Belediyesi’nin festivali sahip müzik aşkı, gençlerle yol bulsun” slo lendiğini belirtti. Elbirliğiyle festivali yaptıklarını söyleyen Tüylü, “Herkes bir tarafından tutuyor. Sponsor desteği çok önemli. Bunun için uluslararası bir jüriniz olmak zorunda. O jüriyi Türkiye’ye getirip konaklatmak, kaşelerini ödemek ise çok büyük masraf” diyor. Jüri üyelerinin de kendilerince festivale destek olduklarını ifade eden Tüylü, jüri üyesi sanatçıların da konserlerde resital vereceğini anlatıyor. ‘Sürprizli konser’ Tüylü, “Hiçbir konser mekânımıza ücret ödemiyoruz. Bu yüzden de konserler ücretsiz. Bu aslında sanatın birleştiriciliğiyle çok örtüşüyor. 15 ve 18 Ocak konserlerimiz de tamamen doldu. Yapılması gereken tek şey web sitemize girip oradan kayıt yaptırmak” diyor. Üç yılda bir yapılacak festivalin Pera Müzesi’nde 18 Ocak’ta vereceği konser de Ceren Necipoğlu’nun doğum gününe denk geliyor. Tüylü, “19 Ocak Pazar akşamı Cemal Reşit Rey’e gelsinler, sürprizli bir akşam yaşayacaklar. Yarışmayı kazananları açıklayacağız, jüri üyeleri resital verecek. Tam bir müzik şöleni olacak. Arpın dışında sürpriz farklı bir enstrüman var, onu ülkede dinlemek bile bir ilk olacak” diye sanatseverleri davet ediyor. Sinafi Trio’dan albüm konseri İstanbul’da yaşayan ve burada tanışan üç Yunan kadın müzisyen tarafından kurulan Sinafi Trio, albümleri İho’nun lansman konserinde dinleyicisiyle buluşacak. Konser, 19 Ocak’ta KadıköySahne’de yapılacak. Konserde gruba Şakir Ozan Uygan, Apostolos Sideris, Evi Kanellou, Christos PSomiadis, Alexandros Rizopoulos, Pantelis Stoikos ve Uğur Önür de eşlik edecek. İlk kez bir aradalar Yaptıkları çalışmalarla dikkat çeken rap sanatçıları Kozmos ve Anıl Piyancı, ilk kez “Ex Arıyor” şarkısıyla bir araya geldi. Basemode Records etiketiyle dün dinleyiciyle buluşan Ex Arıyor’un altyapısı Kozmos ve Brok Beatz imzası taşıyor. Çalışmanın mix ve mastering işlemlerini Can Paşa yaptı. Çalışmalarını İzmir’de sürdüren Kozmos ve Piyancı, klip çekiminde de İzmir’i tercih etti. ‘Yalnızlığın Mis Kokmalı’ Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu’nun büyük boy eserleri yeniden sergileniyor NURDURAN DUMAN Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Eren Eyüboğlu’nun “Yalnızlığın Mis Kokmalı” sergisi 10 Ocak’ta Abdi İpekçi No: 45 Nişantaşı’nda açıldı. Sanatçıların portre, natürmort, peyzaj, İstanbul manzaraları ve kumlardan yaptıkları eserlere yer veren sergi 15 Şubat’a kadar gezilebilir. Her iki ressamın ilk ve olgunluk dönemlerinden 100’e yakın guaj, yağlı boya tablolarından oluşan seçkide çiftin özel aile koleksiyonuna ait 30’a yakın büyük boyut eseri ilk kez sanatseverlerle karşı karşıya geliyor. 100’e yakın eserin yer aldığı bu sergiyle 40 eser ilk kez gün yüzüne çıkmış oldu. Türk resim sanatını yükseltmek için ömür boyu özel uğraş veren Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Eren Eyüboğlu yurdun dört bir yanını dolaşıp Anadolu insanını tanıyarak, bu insanın yaşam biçimine tanık olarak, halk bilimine ilişkin birçok özelliği plastik öğelerle birleştirip eserlerinde yansıttılar. Dönemlerindeki diğer sanatçılardan farklı denemeler yapan sanatçılarımız, sanat eserlerinde hep sahiciliği aradı. Sergiyi dolaşırken bu iki idealist ressamın tutkulu, coşkulu, ileri görüşlü ve yenilikçi bakış açılarıyla ortaya koydukları açık yürekli eserlerde o sahiciliğin türküsü ezgi ezgi izlenebiliyor. Serginin giriş katı Bed Torun Rahmi Eyüboğlu, serginin kendisini heyecanlandırdığını söyledi. ri Rahmi Eyüboğlu’nun, alt katı ise Eren Eyüboğlu’nun tablolarına ayrılmış. Girişte sağda Eren Eyüboğlu’nun “Bir resimde yapmak istediğim her şeyi yaptığım resim” dediği eseri “Nü” var; Nü ayrıca Akademi’deki model Sacide’nin resmi. Yine girişte solda ise Bedri Bey’in mezuniyet resmi “Hamam” bulunuyor; Hamam, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Çallı atölyesinde, İbrahim Çallı’dan birincilik aldığı resim. Açılış gecesinde konuştuğumuz Rahmi Eyüboğlu, “Torun olarak bu sergiyle ilgili beni heyecanlandıran, buradan üç sokak aşağısı Sabahattin Eyüboğlu’nun oturduğu sokak. Onun mahallesinde kardeşiy le, gelin hanım, Eren Hanım’ın sergisi açıldı. 6 metre tavan yüksekliği olan böyle bir galeri, neredeyse İstanbul’da yok bugün, böyle bir ortamda hem Eren Hanım’ı hem Bedri Bey’i, Sabahattin Amca’nın mahallesine getirdiğimiz için ben ailesi olarak çok mutluyum” diyerek duygularını paylaştı. Serginin küratörü Selvin Gafuroğlu ise duygu ve düşüncelerini, “Her zaman Eyüboğlu sergileri açılıyor ama biz bu sergide şimdiye kadar hiç görülmemiş eserleri de sergilemeyi amaçladık. Daha çok büyük boyutlu resimleri sergiliyoruz. Bazıları aile koleksiyonu, bazıları da satılık” diyerek dile getirdi. muratbeser@muratbeser.com Daniska ‘Mış Gibi’ (Garaj Müzik) Hep henüz reşit olmuş delifişek gençler olacak değil ya! Bu sefer de Ela, Defne, Ada, Serin ve Nil’in babaları bir araya gelmiş bir topluluk kurmuş. 2016 yılında davulcu Gökhan, gitarcı Evren, klavyeci Hüseyin ve basçı Efe niyeti bozmuş. Tam 10 gün sonra Efe ile Gökhan yolda solo gitarcı Deniz’i görmüş, “gökte ararken yerde bulduk” diye yaka paça topluluğa dahil etmişler. Tesadüf Deniz de sahibi olduğu plak dükkânı Plakhane’yi Kadıköy’e taşımış bir iki hafta evvel. Hep birlikte çalışanı oldukları HaremS Stüdyosunda işler bittikten sonra kafalarına göre kayıtlar yapmaya başlamışlar. Kaydettikleri ilk iki parçayı YouTube’a koymuşlar, ardından her kaydettikleri parçayı dijitalden paylaşa paylaşa ilk albümdeki repertuvarı biriktirmişler. Daniska adıyla rakı masasında sohbet eder gibi şarkı yazıp söyleyen bu beş Kadıköy herifi, kalıplara sıkışmış, hep aynı yollara mahkum müzik dünyamızın kelime haznesini ve hikâye dağarcığını genişletiyor. Şarkıların antikahramanları evlenmiş, çocuk yapmış, boşanmış; kendi mahremleriyle de alay eden, gizlisi saklısı olmayan, eski eşine gidip patlıcan közleyen orta yaşlı herifler, “genç kızların eniştesi...” Arabeskten rock’a, poptan funk’a; Bir Kadıköy hikâyesi... Aynasızlar ‘Cümle Alem İsyanda’ Aynasızlar’ı sadece “Kahpenin Piçi” şarkıları ile tanıyordum. Ancak 13 Aralık 2019 gecesi Rashit konseri öncesinde Kadıköy The Wall’da dinlediğimde çok keyifli çaldıklarına tanıklık ettim. Birkaç hafta sonra da elime beş şarkıdan oluşan “Cümle Alem İsyanda” geçince takip etmeye değer olduklarına hükmettim. Gitar ve vokalde Batınhan Altun, davulda Onat Hafız, basta Oğuzhan Çalışkan, saksofonda Cem Rızalar; yaş ortalamaları 21, gençliklerinin en hareketli devresinde dört acar çocuk. Topluluğun kökü Bursa’dan lise arkadaşları olan Batınhan ile Onat’ın kurduğu tek EP’lik Trio Kraker’e kadar uzanıyor. Batın’ın İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’ne girişinin ardından diğer elemanların duhulüyle topluluğun adı da değişmiş. Başlarda herkes gibi kavır çalmışlar; “Mustang Sally”, “La Bamba” gibi eğlence partilerinin kafa parçalarını yorumlamışlar. İş kendi bestelerine gelince (elemanların her biri farklı bir türe gönül vermiş olsa da) daha önce çokça çaldıkları blues ve rock’n roll türüne sadık kalmışlar. Piyasa temayüllerine aldırış etmeksizin Türkçe sözlü gitar müziğinde karar kılmışlar, ama eğlenceyi elden bırakmamışlar. Aynasızlar, matrak ve hınzır ifadeleriyle Blues Brothers’ın yeni kuşaklardaki yerli temsilcisi... Canım arkadaşım Onat Kutlar... Zaman uçuyor... 25 yıl olmuş... O lanet terör belası seni aramızdan koparıp götüreli... Bu akşam Süreyya Operası’nda seni tanımış ya da seninle hiç karşılaşmamış dostlarla seni konuşacağız, seni dinleyeceğiz, seninle güleceğiz, seninle hüzünleneceğiz, seni yaşayacağız! Ve seninle birlikte, yazgıya başkaldıracağız... Bir kez daha senin sesini, aydın sorumluluğunu, genç kuşaklara yayacağız! Canım arkadaşım Onat; bu geceyi hazırlarken, tüm kitaplarını yeniden, yeniden okudum. Ve bir kez daha düşünce derinliğine, bilgi birikimine, düz yazılarındaki şiire, Doğu ve Batı yerel ve evrensel olanın kucaklaşmasına, ama en çok, en çok o müthiş inceliğine, duyarlılığına, yazın işçiliğine yeniden hayran oldum. HHH Canım Onat, “Yeter ki Kararmasın” başlıklı kitabın önümde... Aydınları susturmaya, sindirmeye yönelik 12 Eylül darbesinden sonra sayısız dost hapisteydi. Senin yazdığın ve benim dergimde yayımladığım, dışarıdan içeriye mektuplar “yalnız değiliz” inancını bileyen yazılardı: Sadece “içeridekiler” değil, “dışarıdakiler” de sabırsızlıkla bekler olmuştuk o mektupları. Çünkü umudu diri tutan onlardı. “Bu mektuplar aslında sanadır sevgili arkadaşım. / Adını bile bilmediğim sana/” diye başlayan, “adını bilmesem ne çıkar?” diye süren bu denemeler, o zor günlerde, yaşamı, yaşanabilir kılıyordu... O mektuplarla bizlere özgürlük alanları yaratıyordun. Ah Onat, bugün, o günleri arar olduk! Bugün yazıyor olsaydın, yine içeridekiler için yazardın ve baharın gelişini hızlandırırdın! HHH Canım Onat, hani bir şiirinde soruyorsun ya: “Kıyımlar acılar kanlar içinde / Savrulurken yaşadığımız günler / Bu soruyu mutlaka soracaksın: / Ne kaldı, ... ne kaldı bizden geriye?” diye... Söyleyeyim: Türk edebiyatında okuduğum en güzel öyküler kaldı. Akılla duyarlılığı, bilgiyle birikimi dizelerde buluşturan şiirler kaldı. Her biri başlı başına bir öykü olan denemeler kaldı... Sinema birikimimiz kaldı... Bir de özgürlük inancı; dayanışma ve direnme gücü... Önümüzde açtığın ufuklar... Dostluklar, dolu dolu kahkahaların kaldı. Toplumu geriye, karanlığa götürecek her adıma savaş açan arkadaşım. Direndin. Uyardın. Önerdin. “Bu ülkenin bilime, sanata, özgürlüğe, içtenlikle bağlı insanlarla aydınlığa çıkacağına olan inancımızın bir düş olmadığını” anlattın herkese... Sabırla anlattın. Bilge kişiliğinle, yeni zamanların bir dervişi gibi anlattın. İşte bir de bu inanç kaldı! HHH Son yazılarından birinde sanki bugünü söylüyordun: “Para, ün ve iktidar hırsının gözleri bürüdüğü, ortaçağ karanlığının her gün biraz daha koyulaştığı, köylerin, kasabaların, kentlerin etnik boğuşmalarla kan gölüne döndürüldüğü, gerçeğin mafya liderlerinden sorulduğu, hapishanede yazarların, bilim adamlarının çürütüldüğü, devletin ve halkın iliklerine kadar soyulduğu, soygunun soyana kâr kaldığı, goygoycuların minareye kılıf hazırladığı, eğitimin ve yönetimin şeriatçılara teslim edildiği, politikacıların çoğunun iktidar labirentlerinde kaybolduğu ya da çıkar peşine düştüğü, erdemin, dürüstlüğün, onurun unutulduğu, kültürün, kültürfizikle karıştırıldığı bu şiddet, bu soygun ve ikiyüzlülük toplumunda (...), acaba ün ve çıkar hırsı ile gözleri kararmış olanlar yeterince farkında mı? Böyle bir toplumda kültürün yeri ne?” Canım Onat, bugün, kültür değil CEHALET baş tacı edilip yüceltiliyor! Ama yılmıyoruz. Mücadeleye devam diyoruz! Senin ozan yüreğinden bize ulaşan “bahar isyancıdır” sözünden güç alıyoruz. Hele İdil Biret’li, Genco Erkal’lı bu akşam sona ersin, bizim dünyamızda yine en tatlı yemiş “aydınlık”, en güzel çiçek “umut” diyebilmek için kadehimi sana kaldıracağım, canım arkadaşım. NDS’liler 164. yıllarını 18 Ocak’ta kutluyor! Türkiye’nin en eski eğitim kurumlarından biri olan Fransız Lisesi NDS, geleneksel “20 Janvier” buluşmasını bu kez okulun 164. kuruluş yıldönümünde yapıyor. NDS’liler Yönetim Kurulu’ndan yapılan duyuruya göre bu yıl, 1970, 1980 ve 1995 yılı mezunlarına anı plaketleri sunulacak, onur ödülleri sahiplerini bulacak, 2019’da kitapları yayımlanan mezunlar ise kitaplarını imzalayacaklar. 18 Ocak Cumartesi günü, saat 14.00’te Harbiye’deki okulda buluşan eski mezunlar bu günde arkadaşlarıyla özlem de gideriyorlar!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle