13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 12 OCAK 2020 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum Çağın vebası kapitalizm! Aylardır bir kıta yanıyor. Alevlerin 70 metreye ulaştığı, insanların canlarını kurtarmak için kıyılara sığındığı, her türlü iletişimin yok olduğu, yüz binlerce evin yandığı ve 1.5 milyon hayvanın çığlıklar atarak öldüğü bir yangın bu! Şimdi şu soruları sormanın zamanıdır, tamam iklim değişikliği, kuraklık ama uydulardan yanan kıtanın fotoğrafını paylaşan, dronlarla (insansız hava uçağı) insan öldüren, yüzlerce füzeyi oyun oynar gibi fırlatan dünya uluslarının bu yangını söndürmeye gücü yetmiyor mu? Bal gibi de yeter, ama bu yangını istiyorlar. Onların, yavrusuna sarılıp ölen koalalar, kangurular umurlarında değil. Milyonlarla ağaç can çekişerek ölmüş, varsın ölsün! Bir kıtanın insanları evsiz kalmış, gelecekleri yok edilmiş, ölümün eşiğinden dönmüşler, varsın ölsünler! Sorular devam ediyor, bu yanan ormanların çöle döndürdüğü toprağın altında ne var? Hemen söyleyeyim, doğalgaz, petrol ve kıymetli madenler! Kapitalizm artık öylesine açıktan oynuyor ki, “işte” diyor, “ben koskoca kıtayı böyle yakarım!” Çünkü her kıtada, her millette onunla işbirliği yapacak vatan hainleri var. Bu hainler öylesine açgözlü, öylesine benciller ki, yanlarında yavru bir koala susuzluktan kıvranabilir, küçücük bir çocuk zayıflamış, güçsüz bedenini güçlükle sürüklerken onu takip eden akbabanın çocuğu ne zaman haklayacağı üstüne bahis oynayabilirler. Arada kokain partilerinde biraz daha haz alabilmek için doz üstüne doz kullanan bir petrol zengini ölebilir. Onun için yas bile ilan ederler. Şimdi biraz yanan kıtaya gelelim. Kıtada neden bilmiyorum öldürülen kedilerden sonra, (gerçekten kediler neden öldürülmüş?) şimdi sıra binlerce yabani deve ve atlarda. Çünkü çok su içiyorlarmış. Helikopterlerdeki keskin nişancılara gün doğdu. Evet, “sen kaç deve öldürdün, ben şu kadar öldürdüm” diye birbirlerine mesaj attıklarına hiç kuşkum yok. Çünkü bu koskoca kıta, muhafazakâr bir iktidarın elinde, teknolojinin üst basamaklara geldiği bu zamanda susuz kalıyor, itfaiye fazla masraf diye küçültülüyor. Ve başkanları yangınlar sırasında Hawaii’de tatil yapıyor. Ordunun son iki haftadır yangına müdahale etmesine izin veriliyor. Develer ve atlardan sonra sıranın yaşlılara ve engellilere geleceğine dair içimde kötü bir his var. Çünkü yaşlılar ve engelliler gereksiz harcamalara neden oluyor. Öyleyse bırakın dumanın içinde usul usul ölsünler. Ölmüşlerdir de! Ekim ayından beri süren Avustralya yangını, ilk büyük yangın değil. Geçen yıl Amazonlar aylarca yandı. Her zaman olduğu gibi dünya üstünde yaşayan tüm canlıları etkileyen o yangına da teknolojisi gelişmiş ülkelerden yardım gitmedi. Öyle o güzelim ormanlar çatır çatır yandı. Yerliler öldürüldüler. Bütün bunlar olurken yaşlı başlı, arkalarında binlerce vukuatı bulunan siyasiler, şirket CEO’ları, gelecekleri için iklim grevi yapan gençlerle alay ederek, onların önerilerini küçümsemeye çalıştılar. Sanki hiç ölmeyecekler, dünya yanıp yıkılırken onlar lüks evlerinde korunacaklar. Öyle olmuyor beyler, dünyada oksijen azaldığında evlerinizde, sığınaklarınızda biriktirdiğiniz oksijen tüpleri eninde sonunda biter. Ve aç kalmış, susuz kalmış büyük çoğunluk o evlerinizi, saraylarınızı, yatlarınızı parçalar, yok eder! Görülüyor ki kıyamet günlerindeyiz ve bunun başlıca nedeni artık vahşiliğini gizleme gereği bile duymayan kapitalist düzen. Boşuna değil sosyalist ve komünist öğretiler, “farklı bir yaşam olabilir” sloganları yeniden dünya halklarının dilinde! Bıçak kemiğe dayanmış durumda, çünkü halklar artık bir ölüm kalım savaşının içinde. Ülkemiz de bütün bunlardan en çok etkilenen ülkelerden biri. Çünkü tarımı yok edildi, ormanları ya yakılıyor ya da madenciler tarafından talan ediliyor. Suları, (bu yangınlar bize suyun ne denli kıymetli olduğunu gösterdi) uyduruk HES aracılığıyla kurutuluyor. Toplu ölümler kapımızda, açlık büyük çoğunluğa uyku uyutmuyor. Öyleyse artık bitti denilen öğretilerin ışığında yepyeni eylem biçimleri bularak bu kokuşmuş düzene başkaldırma zamanıdır. Tamam bizi mahpuslara sokabilirler, işsiz bırakabilirler öyleyse yeniden dayanışmayı, paylaşmayı, birbirimize sarılmayı öğrenme zamanımız gelmiş de geçiyor bile. 12 OCAK 2020 SAYI: 34430 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:51 06:34 06:55 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:21 13:17 15:41 08:03 13:02 15:29 08:21 13:24 15:56 Akşam 18:03 17:50 18:17 Yatsı 19:28 19:14 19:39 Adam, yırtıcı karakteri yüz hatlarından rahatça okunan bir “işcinsel”. Tam da bu yüzden, Bay 7/11 diye anılıyor. Sabah saatin 7’sinden gecenin 11’ine kadar durmaksızın çalışıyor. Adam, bizim gibi sade insanların kuşkusuz nefret edeceği, çünkü anlayamayacağı, çünkü beceremeyeceği kadar çok işi aynı anda, hem de küresel çapta yapıyor. Adam olağanüstü bir zekâya olağanüstü bir donanım yüklenmiş, sıra dışı bir insan. Adam, dünyanın en büyük yöneticilerinden biri. Hatta işyerinin sahibi olmadan muktediri olan bu yöneticilerden en büyüğü, çünkü en başarılısı. Böylelerine küresel CEO diyorlar. Görevleri, yönettikleri çokuluslu şirketlerin satışlarını artırmak ve çok, çok para kazandırmak. Ne sattıkları önemli değil. Sattıkları malı üreten şirketi, acımasız bir rekabete dayanıklı hale getirmek ve mümkünse ötekilerin önüne geçirmek. Adam, işte bu işte “1 numara”. İnsan mı? Bilmiyorum. Bu çapta kişiler, bir cerrah kadar soğukkanlı ve bir cellat kadar acımasız oluyorlar. Kapitalizm, işçilerine iyi ya da kötü babalık yapan aile şirketi patronları tarihe gömdü. Çokuluslu ve çok sahipli şirketler arasındaki rekabet kanlı ve küresel. Adamın adı Carlos Ghosn Ailesinin Lübnan’dan göçtüğü Brezilya’da doğmuş. İki yaşındayken çok ağır bir hastalığa direnmiş, ölmemiş. Altı yaşındayken ba ni çizgi film kahramanı yarattılar. Yakuza’nın intikamı mı? 14 ay tutuklu kaldı ğı Japonya’da, top lam 300 milyon dolar Patronlar yüksekten uçar lık bir yolsuzlukla suçlanıyor. Bu tutar tabii ki sizin, benim için değil; ama Carlos Ghosn’un kazandığı ve gruba kazandırdığı paranın yanında gerçekten basından ayrılan annesiyle birlikte Lübnan’a dönmüş. On altı yaşındayken Fransa’ya gelmiş ve dünyaca ünlü Stanislas Koleji’ni, sonra yüksek matematik lisansı aldığı askeri mühendislik okulu Polytechnique’i bitirmiş. Yetmemiş, Fransa’nın en üst düzey teknik yöneticilerini yetiştiren Ecole des Mines’den mezun olmuş. Lübnan, Brezilya ve Fransa yurttaşlığı var. İngilizce, Arapça, Portekizce, Fransızca ve İspanyolcayı sular seller gibi, biraz da Japonca konuşuyor. Carlos Ghosn, önce zarar eden Renault’yu kurtardı. Ardından Renault’ya hisselerinin yüzde 34’ünü aldırdığı Nissan’ı, bayi dağıtımını ele geçiren Japon mafyası Yakuza’dan temizleyip kâra geçirdi. Bizzat kurduğu ve 2006’dan 2018’e kadar yönettiği Renault/ Nissan/Mitsubishi ortaklığını, dünya araba satışında 1 numaraya çiviledi. 2018’de tutuklanmadan önce, Japonlar o kadar seviyorlardı ki otomobil sanayiini kurtaran Carlos Ghosn’u, adına bir Manga, ya gülünç bir rakam! Toplam 450 bin kişinin çalıştığı Renault/Nissan/Mitsubishi grubu, yalnız 2017 yılında 14 milyon araba sattı ve 240 milyar dolar gelir elde etti! CEO’nun aylık ücreti 15 milyon 600 bin dolardı ve her yıl, şirketlerin net geliri üzerinden zaten 300 milyon dolar civarında bir pay alıyordu. Dolayısıyla kendisine yöneltilen yolsuzluk tutarı, ciddi değil. Carlos Ghosn’un Japonya gibi bir ülkeden nasıl kaçabildiğini gördünüz. Böyle biri yolsuzluk yaparsa, en irisinden yapar. Japonlar, Carlos Ghosn’dan niçin kurtulmak istediler? Hükümet mi istedi, hükümete sızmış Yakuza politikacıları mı intikam almaya kalktı, bilmiyoruz... Ama Japonya’dan kaçışına, aralarında “bizimkilerin” de olduğu bazı istihbarat servislerinin yardım ettiği kesin. Çünkü... Herkes bu olağanüstü sanayi kaptanını, “eski” Renault/Nissan/Mitsubishi CEO’su olarak biliyor. Oysa Ghosn, aynı zamanda Rus AutoVAZ, yani Lada üreticisinin de CEO’su! Hatta yönettiği grupların Al man Daimler ile de ortaklığı var. Daimler’in de Amerikan Chrysler ile. Çok karışık değil mi? Pek değil Carlos Ghosn, küresel ekonomiye gerekli bir patron. Tutukluluğunun başında maruz kaldığı hücre hapsine BM’nin Japon yargısına resmi itirazı ve baskısı boşa gitmedi. Ev hapsine alınmasında, elektronik kelepçe takılmamasında, Japonya içinde yolculuk edebilmesinde uluslararası baskılar rol oynadı. Kaçıran ekip ABD’nin eski “özel kuvvetler” üyesiydi, ama ucundan bizimkiler de tuttu, tarihin en müthiş kaçış operasyonlarından birine Türkiye de MNG Jet’in kiralık iki uçağıyla imzasını attı. Carlos Ghosn’u Osaka’dan tabii ki asla ve kat’a bilmeden İstanbul’a kaçıran uçağı Amerikalı yeşil berelilere kiralayan MNG Jet’in, Carlos Ghosn’u en azından bir personelinin yardımıyla Beyrut’a taşıyan uçağı da raslantıya bakın ki TMSF’den kiraladığı Rıza Sarraf’ın uçağıydı. Raslantıya bakın ki Bloomberg medyası, Venezüella Başkanı Maduro’nun Türkiye’ye kaçırdığı altınları yine MNG Jet’in iki kiralık uçağının taşıdığını iddia ediyor. Los Angeles Times ise bu uçaklardan birinin yine Rıza Sarraf’ın uçağı olduğunu öne sürüyor, iyi mi? Bu kadar raslantıya ne kadar sık rastlanır, meçhul. Canım Atatürk Havalimanı, artık böyle operasyonlarla meşhur. MNG Jet’in kurucu patronu Mehmet Nazif Günal ise son derece milliyetçi, Osmanlıcı ve hükümetle gayet iyi geçinen biridir. Nokta. 2020!.. Sayısal anlamda eksantrik, geo “Akutkronik kabızlık korkusu çeken bir hastanın makatına paralel bir yeni kanal açma metrik ve simetrik bir yıl ya olanağı var mı?” şıyoruz. “Kabızlığın bazı basit ön Bin yıl geçse böylesini bir lemlerle tedavisi vardır.” daha yaşama şansımız yok. “Olsun. Yine de hasta yeni Tarih düşürmeye çok me bir kanal diye tutturuyorsa?” Kanal’da ebcet hesabıraklı. Eskilerin “ebcet hesabı” dediği bir aşkla mı bunu ya “Hasta istedi diye burun ameliyatı bile yapılmaz..!” “Peki, insan vücuduna yeni pıyor bilemiyoruz. bir kanal açmak teorik olarak 2012 yılında, 12. ayın 12. de de saat 11’de 11 milyon fidan” mümkün mü?” günü, saat 12’de 112 eserin teme kampanyası yapmıştı. “Pratik olarak da mümkün.” lini atmıştı. Amacı kestirdiği milyonlarca “Nasıl?” Üstüne nutuk atıp lafını Hz. ağaç ile mahsuplaşmaktı. “Kalınbağırsak kesilip ucu karın Mevlana ile bağlamıştı: Şimdi de Trakya’yı yararak hem zarından dışarı bağlanıyor. Böylece “Kâmil odur ki; koya dünyada İstanbullularla mahsuplaşmak hem yapay bir anüs oluşturulmuş olur. bir eser; de bir “eser” bırakmak istiyor. Buna kolostomi deniyor.” Eseri olmayanın yerinde yel HHH “Peki, yaygın bir ameliyat mı?” ler eser.” Benden duymuş olmasın ama “Kolon kanserleri nedeniyle uy HHH “eser bırakmak” aslında bir ceza gulanma sıklığı artan bir ameliyat Kadere bakın ki sözde “dünya hukuku deyimi. tır. Ama bireylerin yaşam kalitelerini çapında” bir eseri var, yine de “ye Takdiri ilahiye bakın ki kendi çok olumsuz olarak etkiler.” rinde yeller” esiyor. sinin “ceza yetersiz” diye bir an HHH İstanbul Havaalanı’nda esen bu lamda müdahil olduğu yüzü asit Bu konuşmadan İstanbul Beledi yeller yüzünden de günlerdir uçak ile yakılıp gözü de kör edilen Ber ye Başkanı, eğer Cumhuriyet oku lar inemiyor. fin Özek’le ilgili kararda da “yüzde yorsa belki bugün haberi olacak. “Kâmil”, olgunluğa ermiş, eser bırakmak”tan söz ediliyor. Ama nedense önceki gün Kanal Tanrı’ya ulaşmış insan demek. Türk Ceza Kanunu, “yüzde eser İstanbul Çalıştayı’nda “Tamamıy Eser vermek için çırpındığına bırakma” fiiline ağırlaştırılmış ceza la yanlış çok riskli bir ameliyat. Bu göre, ne olgunluğa ulaştı ne de öngörüyor. (Md: 87) ameliyatı yaptırmayı kafalarına ko Allah saklasın Tanrı’ya.. Kanal İstanbul, İstanbul’un yü yanlar bu ameliyata neden mecbur Çılgın projeyi yıllar önce müj züne atılmış bir asit etkisi yarata olduğumuzu anlatmak zorundadır” delemişti. caktır. dedi durdu. Sonra nedense rafa kaldırdı. Geriye düzeltilmesi imkânsız çir HHH Şimdi “Hangi çılgın, bana kim kin bir “eser” bırakacaktır. Reyiz, ikinci bir İstanbul tokadı zincir vuracakmış şaşarım?!” diye TCK’ye göre bu ağırlaştırılmış bir yese bile nedenini açıklamaz. ortaya dökülmesi neden acaba? suçtur. Nedenini dünkü Cumhuriyet’te Sürüklendiğimiz Suriye macera HHH Avukat Ece Güner Toprak, maka sı mı? Reyizperest teresler de medya lesine başlık yapmıştı: “Eksenimiz Putin’le Trump arasında çiftetel da sabah akşam Boğaziçi’nin yet kaydı.. Ortadoğululaştık!..” li oynamaktan yorgun düşmek mi? mediğini, ileride daha da tıkana Ece Güner Toprak’ın “Ülkem Sınırlarımızı ve sinirlerimizi zorla cağını, İçin Çare” adlı kitabı, Kanal’ı kap yan yeni göç dalgasından mı? yeni bir kanal açmanın zorunlu sayan bir tür sistematik bir bildirge. Patlayan genç işsizliği mi? olduğunu savunup duruyor. “Çevre hakkı, UNESCO’ya gö Hayat pahalılığı mı? Ekrem İmamoğlu, Kanal re ise insan hakkıdır. Hatta en Yoksa hepsinin etkisiyle tepe Çalıştayı’nda böyle bir kanal aç öncelikli insan hakkı ve çocukla sersemine dönen milletimizi meş mayı çok riskli bir ameliyata ben rımızın yaşam hakkıdır. (...) Tür guliyetle tedavi etmek için mi? zetti. kiye zengin doğa mirasını koru HHH Jeologlardan deprem uzmanları makla kalmayıp geliştirecek pro Bizce asıl neden, 25 yıldır hük na, mimarlardan kaptanlara herkes jelere öncelik vermelidir. Dünya mettiği İstanbul’un, hiç değilse görüş açıkladı. da finansman kaynakları çevreyi 1/3’ünü Katarlılarla el ele vererek Eksik kalan genel cerrahlardı. koruyan çevre dostu kaynaklara geri almak istemesidir. O eksiği de bendeniz kapatayım aktarılıyor.” 2020, zihinlere kazınma kolaylı dedim. Yani Kanal’a ancak yandaş mü ğı bakımından bu hayırlı girişim için “Yeni bir kanal lazım!”cıların iddi teahhitler ilgi gösterecek. ziyadesiyle uygun. alarını gastroenteroloji uzmanı bir Onlar da balıkçı motorları dahil Geçen yıl, “11. ayın, 11. günün genel cerraha sordum: 100 yıl geçiş garantisi talebiyle. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CUMARTESİ ANNELERİ 25 yıl oldu artık yeter! Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri, 772’nci kez İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Anneler, bu haftaki eylemlerinde Güçlükonak Katliamı’nın aydınlatılmasını istedi. Eylemde basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, “Türkiye’de hâlâ, devlet görevlileri tarafından işlenen insan hakları ihlallerini tarafsız ve etkili bir şekilde araştırabilecek bağımsız bir organ bulunmamaktadır” dedi. Güçlükonak Katliamı’nda katledilen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya Erbek, artık ayakta duracak hallerinin kalmadığını dile getirerek “Yeter artık. Ne zamana kadar bu böyle olacak? Artık dayanamıyorum. Artık adalet istiyorum. Ama bu ülkede adalet yok. Biz o kadar burada bağırıyoruz ama kimse bizim sesimizi duymuyor. 25 yıldır kemiklerimizi arıyoruz. Ama o kemikleri de bize vermiyorlar. Kemiklerimizi de bulamadık” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Hasta mahpus yaşamını yitirdi Yargılandığı bir davadan 6 yıl ceza alan ve geçen günlerde Siirt Devlet Hastanesi’nde ameliyat olduğu belirtilen hasta mahpus 74 yaşındaki Nebi İlhan, önceki gün sabah saatlerinde tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Yaklaşık 2 yıldır cezaevinde olan ve cezaevine girmeden önce de 2 kez bypass ameliyatı geçiren İlhan’ın hem şeker hem de tansiyon hastası olduğu öğrenildi. Bir aydır Siirt Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan İlhan’ın, iç organlarında oluşan tümörden kaynaklı ameliyat olduğu öğrenildi. İlhan’ın cenazesi, Siirt merkezdeki Zevye Mezarlığı’na defnedildi. Avunan, serbest bırakılsın İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri, hapishanelerdeki hak ihlallerine, hasta mahpusların sağlık durumuna ve F tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarına dikkat çekmek amacıyla dün 407’nci kez İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde ihmaller sonucu komalık olan ve ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olan hasta tutuklu Veysel Avunan’ın serbest bırakılması istendi. Açıklamayı yapan İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Mehmet Acettin, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren hasta mahpus Nebi İlhan’ın ailesine ve yakınlarına başsağlığı diledi. Acettin, “Tedavi hakkı engellenen ve bu nedenle yaşamlarını yitiren onlarca hasta mahpusun tabutla dışarıya çıkarıldığına tanık oluyoruz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle