25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 4 EYLÜL 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: EMİNE BİLGET 9SİVAS KONGRESİ 100 YAŞINDA Sivas Kongresi’nin Sivas Kongresi’ni dağıtmak isteyen İstanbul hükümeti, mustafa kemal ile ilgili kararını da verdi: Bilinmeyen Bir Yönü: M. Kemal’i ölü ya da diri ele geçirmekAliGalipOlayı BELGE 1 BELGE 2 Milli Mücadele’nin en önemli duraklarından birisi olan Sivas Kongresi’nin 100. yıldönümünü kutluyoruz. Amasya Genelgesi’yle başlayıp Erzurum Kongresi ile devam eden özel sayfalarımızda bugünkü yazımız Sivas Kongresi ve “Ali Galip Olayı”dır. ALEV COŞKUN Ali Galip Olayı, Atatürk’ün tutuklanması, ya da ölü olarak ele geçirilmesini amaçlayan ve İstanbul Hükümeti tarafından düzenlenen bir tuzaktı. Planın esası, Sivas Kongresi’ni dağıtmak, Mustafa Kemal’i tutuklamak ya da öldürerek etkinliğine son vermekti. Ayrıca doğuda özerk bir Kürt yönetimi oluşturmaktı. Ali Galip olayı, aslında İngiliz gizli servisi tarafından planlanan bir projedir. Bu projenin üç ayağı vardı, Birinci ayak, İngiliz gizli servisi ve Binbaşı Noel, ikincisi Doğu Anadolu’da ayrılıkçı Kürt aşiretleri, üçüncüsü de planı uygulamak üzere İstanbul Hükümeti tarafından paşalık unvanı verilerek Sivas Valiliği ve Sivas’taki 3. Kolordu Komutanlığı’na atanan Ali Galip. Alçakça proje: Ali Galip Olayı Milli Mücadele’de İstanbul Hükümetince planlanan ve kuşkusuz en alçakça bir proje olan bu komplonun, bu nefes kesen projenin arka planı ve adım adım gelişip uygulanmaya konulması belgelere dayanarak irdelenecektir. İlk aşama: İngiliz gizli servisi Damat Ferit hükümeti anlaşması Bu projenin ilk aşaması, İngiliz gizli servisi ve Damat Ferit hükümetinin bu plan konusunda anlaşmaya varmasıdır. Planın başarısı için de ayrılıkçı Kürt aşiretlerinin “Anadolu Hareketi”ne karşı devreye sokulmasıdır. Proje için Amasya Bildirisi’nden hemen sonra düğmeye basıldı. İngilizlerin Bağdat Yüksek Komiserliği’nde görevli olan Binbaşı Noel, Doğu Anadolu ve Kürt konularını görüşmek üzere, Amasya Bildirisi’nden üç gün sonra, 25 Haziran 1919’da İstanbul’a geldi. Önce İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’nde toplantılar yapıldı. Daha sonra, Komiserlik Müsteşarı Mr. Hohler, İstanbul’daki Kürt Teali Cemiyeti (Kürt Yükselmesi Cemiyeti) ileri gelenlerini Komiserliğe çağırdı ve toplantılar hep birlikte sürdürüldü. Binbaşı Edward C. Noel, 1886 yılında doğdu. İngilizlerin Hindistan ordusunda görev yaptı. Nisan 1915’te İran’ın Ahvaz kentine konsolos olarak atandı. Burada 4 yıl kaldı. Bölgeyi, Kürtleri tanıdı ve Kürtçe öğrendi. Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanınca İngiltere’nin Bağdat Komiserliği’ne istihbarat subayı olarak gönderildi. 12 Mart 1919’da Güneydoğu Anadolu’da inceleme yapmakla görevlendirildi. Noel bir “Kürt Lawrence” olmaya heveslendi. Noel, Güneydoğu Anadolu için bir plan hazırladı. Buna göre Türkiye’nin doğu illeri bir manda yönetimi altına girecek, kuzey kısım Ermeni, güney kısım Kürt, orta kısım karma bölge olacaktı. Sivas Kongresi günlerinde, Elazığ Valisi Ali Galip, Kürt aşiretlerinden Bedirhanların oğulları Celalettin ve Kamuran Ali ile birlikte Sivas Kongresi’ni basıp Mustafa Kemal’i tutuklama ya da öldürme projesinde yer aldı. Plan başarılı olamayınca önce Urfa’ya kaçtı daha sonra Suriye’ye geçti. D. Ferit hükümeti ile yapılan toplantı Bu sırada, planın gereği İngiliz Yüksek Komiserliği yetkilileriyle, Damat Ferit hükümetinin bakanları arasında toplantılar yapılıyordu. Milli Mücadele hareketini durdurmak, Sivas Kongresi’ni engellemek, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını tutuklamak üzere bir dizi önlemler alındı. Binbaşı Noel İstanbul’da Bağdat’tan hareket eden Binbaşı Noel, Amasya Bildirisi’nden 10 gün sonra 3 Temmuz 1919’da İstanbul’a geldi. İngiliz Yüksek Komiserliği Müsteşarı Mr. Hohler’in başkanlığında önemli bir toplantı yapıldı. Toplantıya, Kürt Teali Cemiyetli ileri gelenleri, İkinci Başkan Bedirhan aşiretinden Emin Ali ve oğulları Kamuran Ali ve Celalettin Ali ve Binbaşı Noel katıldılar. Daha sonra Emin Ali’nin oğulları Kamuran Ali ve Celalettin Ali, İstanbul Hükümeti İçişleri Bakanlığı’nın bilgisi içerisinde güneydoğu bölgesine hareket ettiler. Binbaşı Noel de İstanbul’dan ayrılmadan önce, İçişleri Bakanı Adil Bey’den şifre ile doğrudan telgraflaşma yetkisini veren bir belge ile donatıldı. Halep’teki toplantı Ayrılıkçı Kürt aşireti Bedirhanlar’dan Celadet Ali ve Kamuran Ali, 19 Ağustos 1919’da, Halep’te Binbaşı Noel’le buluştular. Bu toplantı, Erzurum Kongresi’nin sonuçlanmasından sadece 12 gün sonra yapılıyordu. Tertibin ayakları Bu tertibin İngiliz ayağının ön plandaki aktörü Binbaşı Noel’in anılarında şöyle deniliyor: “... Amiral Calthorpe, KürtlerleTürkler arasına mesafe koymanın ve Kürtleri süresiz olarak Türk Telgraf tellerinin oyunu Mustafa Kemal, Sivas Kongresi’nde delegelerle birlikte. Elazığ’a giden telgraf sistemi, Sivas’tan geçiyordu. Sivas Telgrafhanesi Mustafa Kemal’in denetimin Karşımızdaki tablo şudur: İstanbul Hükümeti, İngilizler ve ayrılıkçı Kürt aşireti Bedirhanların birleş memek gerekir. Komutanın kararsızlığa düşeceğine ihtimal veriyorsanız, zatıâliniz, tarafımızdan Elazığ deydi. Ne oldu? İçişleri Bakanı Adil Bey’le, Elazığ Valisi Ali Galip arasında gidip gelen telgraflar Mustafa Kemal’in eline geçti. Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 günü açıldı. Ancak Atatürk’ün kafasında Ali Galip olayı vardı. Bir yanda Kongre, öte yanda Ali Galip’in Sivas Kongresi’ni basmak için yaptığı girişimin denetim altına alınması. mesi sonucu ortaya çıkan aktörler bir planı işlemekteydi. Hain ve alçakça düzenlenen bu plan için düğmeye basılmıştı. Milli Mücadele hareketini durdurmak, dağıtmak ve Mustafa Kemal’i tutuklamak için İngiliz gizli servisi, ayrılıkçı Kürt aşireti Bedirhanlar ve Damat Ferit Hükümeti birlikte hareket ediyorlardı. ve Malatya’daki alay komutanlarına yapılmış olan tebligatımızın uygulanmasını bildiriniz. Gerçekten lüzum varsa, komutayı uygun gördüğünüz tümen komutanlarından biri üzerine alsın! Ağırdan alma zamanı geçmiştir. Yapılanlarla ilgili cevabınızı bekliyoruz, kardeşim.” Mustafa Kemal’in makamları atlayarak doğrudan lerden ayırmanın önemine işaret e diyordu.” Bir süre sonra, İngiliz casusu Binbaşı Noel’in Ela zığ Valisi Ali Galip’le ilişki kurduğunu görüyoruz. İngiliz istihbarat subayı Binbaşı Edward Noel, ünlü İngiliz casusu Lawrence’in Arapları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtması hareketinin benzerini, güneydoğudaki Kürtleri kullanarak uygulamak istiyordu. Kürtleri ayrılıkçı hareketlere yönlendirip özendiriyor, onları öncelikle Mustafa Kemal’e karşı kullanmak istiyordu. Binbaşı Noel, “Kürtlerin Lawrence’ı” olmak istiyordu. İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresi’nin toplanmasını istemiyordu. Bu kongre dağıtılmalıydı. Mustafa Kemal tutuklanmalıydı. İçişleri Bakanı Ali Galip’i Arıyor O günlerde, İstanbul Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Adil Bey, Elazığ Valisi Ali Galip’i telgraf başına çağırdı. “Yükselmesi için kendisine önemli görevler verileceğini söyledi. Aralarında pazarlık oldu. Ali Galip, paşalık ve kolordu komutanlığı ya süresince, sinirlere gerginlik verecek nitelikte haberler almaktan geri kalmıyordum. Ancak, aldığım bütün bilgileri olduğu gibi kongre heyetine sunmakta yarardan çok sakınca buluyordum... Bence en önemli konu, her türlü güçlük ve tehlikeye rağmen, Sivas Kongresi’nin sonuca ulaşan kararlarla, görüşmelerini bir an önce tamamlamış olmak ve alınan kararları memlekette uygulamaya götürmekti.” Mustafa Kemal, telaşa yer vermeden bir yandan kongreyi yönetiyor, öte yandan da bu tuzağa karşı önlemler alıyordu. Bu noktada Mustafa Kemal’in bu tuzağa karşı aldığı önlemler üzerinde durmalıyız: Birincisi askeri, ötekisi Kürt aşiretlerinin devreye sokulmasını içeren bir önlem paketi oluşturdu. Askeri önlemlerin esası Malatya’da bulunan Ali Galip ve yandaşlarının yakalanmasını amaçlamaktaydı. İkinci önlem, Malatya’daki Kürt aşiret liderlerinden oluşan bir kurulun öğüt vermek amacıyla oluşturulması ve Kâhta’ya gönderilmesidir. Bu ikinci yol da etkili oldu, öğüt kurulu, baş kaldır Diyarbakır’daki kolordunun kurmay başkanı Binbaşı Halit Bey’e gönderdiği bu tarihi telgrafın unsurlarına bakalım: 1. Malum kişilerin alçaklıkları ortaya çıkmıştır ve İstanbul Hükümeti bu alçaklığa ortaktır. 2. İstanbul Hükümetinden emir beklemek yersizdir. 3. Bu konuda vakit geçirmemek, kararsızlığa düşmemek ve hemen emir vermek gerekir. 4. Bu durumda kolordu komutanına bakmadan “Zatıâliniz Elazığ ve Malatya’daki komutanlara emir veriniz” 5. Gerekiyorsa, Diyarbakır’daki kolordunun komutasını uygun gördüğünüz bir tümen komutanı alsın. Bu telgraf, kolordu komutanını bir biçimde etkisiz duruma getiriniz anlamına geliyordu. Gerçekten tarihi bir telgraftı. Kuvayi Milliye ruhuna ve Anadolu İhtilali’nin düşüncesine bağlı bir telgraftı. Mustafa Kemal sinirlenmeden ve komutan İlyas Bey’i kırmadan, “Bu kişilerin gözaltında tutulmasını ve gelişmelerin günde iki kez şifreli telgrafla rapor edilmesini” istedi. nında tazminat da istedi. Bu pazarlıkları sayıp döküp zaman almaya gerek yok. Sonunda 30 Ağustos 1919’da, Mustafa Kemal Sivas’a doğru gelirken Elazığ Valisi Ali Galip, generalliğe yükseltildi, Paşa unvanıyla Sivas Valiliği’ne ve Sivas’taki 3. Kolordu Komutanlığı’na atandı. Ali Galip’in Sivas Valiliği ve 3. Kolordu Komutanlığı 3 Eylül 1919’da padişah tarafından onaylandı. İçişleri Bakanı Adil Bey, Ali Galip’e gönderdiği telgrafta komutanlığının padişah tarafından onaylandığını bildiriyor, “Sivas Kongresi'nin Avrupa’da kötü bir etki yarattığına işaret ediyor bir birlik kurmasını, ansızın Sivas’ı basmasını, yönetimi ele alıp manın kendi yararlarına olmayacağını anladılar ve harekete geçtiler. Üçüncü önlem, Mustafa Kemal’in karargâhından Atatürk’e çok bağlı ve onun fedaisi olan Yüzbaşı Recep Zühtü’yü 3. Kolordu Yaveri sıfatıyla ve bir grup askerle Malatya’ya göndermesidir. Mustafa Kemal tehlikenin büyük ve önemli olduğunu görüyordu. Mustafa Kemal aldığı bilgiler karşısında, Ali Galip güçlerinden önce davranıp onu tutuklatmak yoluna gitmek istedi. Birinci önlemin amacı buydu. Ancak bu çok cesur bir karardı. Elindeki güçler, bu girişime olanak tanıyabilir miydi? Binbaşı Halit Bey’in başarısı Diyarbakır’daki kolordunun kurmay başkanı Binbaşı Halit Bey’in Kuvayi Milliyeci olduğunu belirtmiştik. Mustafa Kemal’in Halit Bey’e gönderdiği telgraf etkisini göstermişti. 8 Eylül 1919 günü Binbaşı Halit Bey’den Mustafa Kemal’e gelen telgrafta, “Elazığ’daki Alay Komutanı İlyas Bey’e emir verildiği” bildiriliyordu. Gerçekten, 9 Eylül sabahı İlyas Bey, 50 kadar süvari askeri birlikle Malatya’ya hareket etti. Ayrıca Aziziye ve Siverek’ten iki bölük de Malatya’ya hareket ettirildi. Kongre'yi dağıtmasını, orada bulunanları tutuklayıp İstanbul’a gönderilmesini” istiyordu. Tutuklanmak istenen bir vali, bir mutasarrıf, bir İngiliz binbaşısı ve yerel Kürt ayrılıkçı lideriydi. Yerel liderler devrede Yerel liderler konusunda ise Mustafa Kemal şun Mustafa Kemal’in önlemleri Mustafa Kemal’in 2 Eylül 1919 günü Sivas’a geldiği yukarıda belirtilmişti. Sivas Kongresi’nin başladığı 4 Eylül günü de Mustafa Kemal, “Ali Galip Tuzağı”nı ciddiyetle izliyordu. Sivas Kongresi devam ederken, Mustafa Kemal, kongreyi kuşkuya düşürecek, telaşa ve heyecana verecek girişimlerden kaçındı... Mustafa Kemal şöyle diyor: “...Sivas Kongresi’nin hemen hemen bütün toplantı Tarihi telgraf Kuvayi Milliye ruhu Mustafa Kemal, Diyarbakır’da Kuvayi Milliyeci Kurmay Başkanı Binbaşı Halit Bey’e aşağıdaki tarihi telgrafı gönderdi: “Malum kişilerin alçaklıkları ortaya çıkmıştır. İstanbul Hükümeti bu alçaklığa ortaktır. Oradan emir beklemek düşmana fırsat vermektir. Bu hususta tebligat yaparken, hiç kimseyi kararsızlığa düşürmeyecek şekilde, hemen emir vermek, vakit geçir ları söylüyor: “Vali Ali Galip’in ve Bedirhanlılar ile Cemilpaşazade’nin yaptıkları propagandanın etkisini kaldırmak için, Elazığ ve Dersim bölgesi ile ilişkisi olduğunu bildiğim ve Kemah’ta bulunan eski milletvekili Halet Bey’e 9 Eylül’de Elazığ’a hareket etmesini ve orada Haydar Bey’le bağlantı kurmasını istedim.” Bu durumda, durumun kendi aleyhine döndüğünü anlayan Ali Galip kurtuluşu kaçmakta buldu. Mustafa Kemal’in yanıtı Malatya’daki tek askeri güç Albay İlyas Bey’in elindeydi. İlyas Bey de etkin girişimlerde bulunamıyordu. Durum kritikti. Sorun çözülmemiş, devam ediyordu. Mustafa Kemal bu durumda İlyas Bey’e aşağıdaki telgrafı gönderdi. Mustafa Kemal’in telgrafının temel noktaları şöyle özetlenir: 1. Verdiğiniz bilgiler, Temsilciler Kurulunca incelendi. Size bu şartları ileriye sürenler kimlerdir? 2. Böyle bir ilişkiye girmek asla doğru değildir. 3. Hainlikleri ortaya çıkan vali, mutasarrıf ve yardakçılarının yakalanması gerekir. 4. 13. ,15. ve 3. Kolordu Komutanları şu dakikada telgraf başında alınacak ortak önlemleri kararlaştırmaktadırlar. 5. Orada alınması gereken tedbirlerin sizin tarafınız dan sükunet ve ciddiyet içinde alınmış olduğuna güvenimiz tamdır. 6. Bu hainlik padişahımıza karşı yapılmıştır ve şu anda memleketin bütün merkezlerinden bu hainlik padişahımıza arz edilmektedir. 7. Bedri Ağa’yı, Keven aşiretinin reisleri ve bu haince harekete karşı olan beylerle yakın temasınızı arttırınız. Mustafa Kemal telgrafında, Urfa’daki İngiliz tümeni konusunda yazılan sözler “blöftür” diyor ve şunları ilave ediyordu: “Size bir yabancı tümeninden söz edenlerin bu söylemi vatan, millet hainlerinin yalanını aktararak maneviyatınızı kırmak alçaklığındandır...” Mustafa Kemal bu yanıtı, Kongre ile ilişkili göstermek için imza olarak, “‘Kongre Heyeti adına Mustafa Kemal’ yazdım” diyor. Mustafa Kemal, Alay Komutanı İlyas Bey’e güven diğini belirtirken, yalanlara inanmamasını istiyordu. Adeta telgrafındaki ifadelerle Albay’ı sarsıyordu. Ali Galip olayının padişaha karşı yapılmış bir hainlik olduğunu, kolordu komutanlarının bu işe el koyduklarını özellikle belirtiyordu. Ali Galip olayı padişahın karşı değil, bizzat padişahın onayı ile düzenlendiği halde Mustafa Kemal olayın padişaha karşı olduğunu göstererek alay komutanını inandırmak istiyordu. Bu telgraflar karşısında Albay İlyas Bey yumuşamıştı ancak takviye birlik istiyordu. Şöyle bir telgraf göndermiş: “... eldeki kuvvet Malatya’yı uzun süre bir Kürt saldırısına karşı savunmaya yeterli değildir. Bunun için süratle yardımcı kuvvete ihtiyaç vardır.” SİVAS KONGRESİ’NDEN TARİHİ BELGELER (Belgeleri günümüz Türkçesine yalınlaştıran: Işık Kansu) BELGE 1: Sivas Kongresi sonrası İstanbul’a çekilen telgraf: “Kuvayi Milliye, ulusun kesin istencini gösterme gücünü kazanmıştır.” (Sivas Kongresi’nden hemen sonra Mustafa Kemal, Sadrazam Ali Paşa’ya bir telgraf çekerek, Erzurum ve Sivas kongrelerinde beliren örgütlenmeye ve kararlara uyulmasını, Millet Meclisi toplanana değin İstanbul Hükümeti’nin hiçbir bağlantıya girmemesi gerektiğini bildirdi. Telgraf çekildiği sırada Mustafa Kemal’in yanında, Doğu Anadolu temsilcilerinden Raif Efendi (Dinç), eski Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay), Erzincan şeyhlerinden Hacı Fevzi Efendi, eski valilerden Bekir Sami Bey (Kunduh), Batı Anadolu temsilcilerinden Washington Büyükelçisi Ahmet Rüstem Bey (Alfred Rüstem, Alfred Bilinski), eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit Bey (Kansu), Eskişehir temsilcisi Hüsrev Sami Bey (Kızıldoğan), Diyarbakır ve bölgesi temsilcisi İhsan Hamid Bey (Tigrel), Kayseri temsilcisi Ömer Mümtaz Bey (İmamzade), Kara Vasıf Bey bulunmaktaydılar. Telgraf metni şöyleydi: “Sadrazam Ali Paşa Hazretlerine Çıkış yeri: Sivas Millet şimdiye kadar başa geçenlerin anayasaya ve milli emellere aykırı malum hareketlerinden etkilenerek meşru haklarını tanıtmak ve geleceğini güvenilir ve yeterli ellerde kesin kararını vermiş ve gereken kararlı girişimlere girişmiştir. Düzenli örgüte bağlı Kuvayı Milliye, ulusun kesin istencini Allah’ın inayeti ile tümüyle gösterme ve kanıtlama gücünü kazanmıştır. Ulus güç ve istencini hiçbir zaman padişahın emellerine aykırı ve memleket çıkarlarına uymaz biçimde harcamak gibi mantığa uymayan bir niyette değildir. Ulus, padişahın güven ve inanı olan sizi ve arkadaşlarınızı güç durumda bırakmaktan kesin olarak kaçınır ve tam tersine tümüyle yardımcı olmaya bütün içtenliğiyle hazırdır. Ancak, Vekiller Heyeti arasında Ferit Paşa ile işbirliğinde bulunmuş bakanların varlığı yüzünden, heyetinizin görüşü ve ulusal amaçlara uygunluk derecesini gönülden anlamak zorunluluğu doğmuştur. Ulusça tam güven oluşmadıkça, atılmış olan adımın durdurulması ve yarım önlemlerle yetinilmesi, ulusla heyetiniz arasında yanlış anlamaya neden olabileceğinden uygun görülmemektedir. Bundan dolayı heyetimiz kesin ve açık olarak sizden aşağıdaki konuları yeni hükümetçe doğru bulunarak kabul edilip edilmeyeceğini saygı ile anlamayı borç sayar: 1 Yeni hükümetin Erzurum ve Sivas kongrelerinde belirlenen örgüte ve ulusun meşru amaçlarına uyması. 2 Millet Meclisi’nin toplanmasıyla eylemli denetim başlayıncaya kadar ulusun geleceği konusunda hiçbir türlü kesin resmi bağlantıya (üstlenmeye) girişmemesi. 3 Barış kongresinde ulus ve yurt geleceğini belirlemeye memur olacak delegelerin, eskisi gibi uygunsuzlardan saptanmayıp ulusun amaçlarını hakkıyla içselleştirmiş ve görevini kazanmış, durumu bilen iktidar sahibi kimselerden seçilmesi. Bu ana öğelerde tümüyle anlaşma oluştuğu takdirde ulusun vicdanından doğmuş ve bütün itilaf devletlerince meşruluğu ve gücü tanınmış olan ulusal örgütümüzün yardımcısı olacağı ve böylelikle hükümetin ulus ve yurt geleceğinin belirlenmesi konusunda barış konferansında gerçekleşecek girişimlerin daha güvenilir ve etkili olacağı doğaldır. Bir kere bu ana öğelerde uyuşma sağlandığı anlaşıldıktan sonra son olaylar nedeniyle gelişen doğal olmayan durumun giderilmesi amacıyla ikinci derecede bazı dileklerde bulunmamıza izin verilmesi rica edilecektir. Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal” BELGE 2: Sivas Kongresi’nin kararlarını içeren telgraf: Ulusal uyanış kongresinin kararları Sivas Kongresi’nin kararları, 4 Ekim 1919 günü bir telgraf ile İstanbul hükümetine bildirilir. Telgraf, Sivas Kongre kararlarının tamamına ilişkin bir tarihsel belge olarak kabul edilir. Telgraf şöyledir: “Sadaret Makamına 1 Erzurum Kongresi’nin kararları, Sivas genel kongresinde genişletilerek aynen kabul edilmiştir. Bu kararlar ve örgüt 11 Eylül 1919 tarihli bildirge kapsamı ile 8 Eylül 1919 tarihinde basılan ve yayılan Anadolu ve Rumeli Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti Tüzüğü kapsamından oluşur. Her iki kongrede bildirge ve tüzüklerle ilan edilmiş kararlardan başka, kesinlikle bir karar yoktur. Yerel hükümetlerce onanmış adı geçen bildirge ve tüzüğün henüz heyetinizce görülmediği anlaşılmakta olduğundan tüzüğü aşağıda aynen ve tüzüğün örgüte ait esas noktalarını özet olarak sunuyoruz. Örnek Genel Kongre Beyannamesi: Bütün milletçe bilinen dış ve iç tehlikelerin yaratmış olduğu milli uyanıştan doğan kongremiz, aşağıdaki kararları almıştır. n Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında bağıtlanmış silah bırakışmanın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki hudutlarımız içinde kalan ve her noktası ezici İslam çoğunluğundan oluşan Osmanlı memleketleri kısımları birbirinden ve Osmanlı topluluğundan bölünmez ve hiçbir nedenle ayrılık kabul etmez bir bütün oluşturur. Bu memleketlerde yaşayan bütün Müslüman unsurlar, birbirine karşı karşılıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu ve sosyal haklarıyla çevrelerinin koşullarına tümüyle uyan öz kardeşlerdir. n Memleketin herhangi bir bölümüne karşı gelişecek müdahale ve işgale ve özellikle vatanımız içinde ayrık birer Rumluk ve Ermenilik oluşumu amacına yönelmiş hareketlere karşı Aydın, Manisa, Balıkesir cephelerinde milli savaşlarda olduğu gibi bir arada meşru savunma ve direnme esası kabul edilmiştir. n Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bütün gayri müslim unsurların her türlü haklar eşitliği tamamen saklı olduğundan, bu unsurlara siyasi egemenliğimiz ve sosyal dengimizi bozacak ayrıcalıklar verilmesi kabul edilmeyecektir. n Osmanlı Hükümeti, bir dış zorlama karşısında memleketimizin her hangi bir bölümünü bırakma ve boşlama zorunda kaldığı takdirde hilafet ve saltanatın (devletin) ve vatan ve milletin korunmasına ve bütünlüğüne kefil olacak her türlü önlem ve kararlar alınmıştır. n İtilaf Devletleri’nce silah bırakışmasının imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp büyük İslam çoğunluğundan oluşan her kültürel ve medeni üstünlüğü Müslümanlara ait bulunan mülki bütünlüğümüzün bölünmesi teorisinden tamamen vazgeçerek bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza uyulmasını ve bu aykırı girişimlerin iptal olunmasını ve böylece hak ve adalete dayanan bir karar verilmesini bekleriz. n Milletimiz, insani ve çağcıl amaçları üstün sayar ve bilimsel, endüstriyel ve ekonomik durum ve gereklerimize değer verir. Bundan dolayı devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak koşuluyla altıncı maddede açıklanan sınır içinde milliyet esaslarına uyucu ve memleketimize karşı yayılma emelleri beslemeyen her hangi devletin bilimsel, endüstriyel ve ekonomik yardımını memnunlukla karşılarız. Ve bu adil ve insani koşulları kapsayan bir barışın da ivedi kurulması, insanlığın selameti ve dünya barışı adına ulusal isteklerimizin başta gelenidir. n Milletlerin kendi kaderlerini bizzat belirlediği bu tarihi devirde merkezi hükümetin de ulusal istence bağlı olması zorunludur. Çünkü, ulusal istence dayanmayan herhangi bir Hükümet Heyetinin kendi kişisel kararları ulusça uyulur şeyler olmadıktan başka dışarıda da sayılır olmadığı ve olamayacağı şimdiye kadar olan işler ve sonuçları ile kesinleşmiştir. Bundan dolayı milletin içinde bulunduğu sıkıntılı ve endişeli halden kurtulmak çarelerine bizzat kalkışmasına gerek kalmadan Merkezi hükümetin Millet Meclisi’ni hemen ve hiçbir an yitirmeden toplaması ve böylelikle millet ve memleket geleceği konusunda alacağı bütün kararları Millet Meclisi’nin denetimine sunması zorunludur. n Vatan ve milletimizin uğradığı zulümler ve acılar ile ve tümüyle aynı amaçla ulusal amaçla ulusal vicdandan doğan vatani ve ulusal örgütlerin birleşmesinden meydana gelen genel kitleye, bu kez Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti adı verilmiştir. Bu örgüt, her türlü particilik akımlarından ve kişisel hırslardan tümüyle arınmış ve temizlenmiştir. Bütün Müslüman vatandaşlarımız, bu örgütün doğal üyeleridir. n Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas şehrinde toplanan genel kongresi tarafından kutsal amacı izlemek için genel örgüt yönetimi için bir temsil heyeti seçilmiş ve köylerden vilayet merkezlerine kadar bütün ulusal örgüt pekiştirilmiş ve birleştirilmiştir. Genel Kongre Heyeti Tüzüğün Örgüt Kısmında: 1 Cemiyetin unvanı vatanımızın uğradığı olaylar ile ve tümüyle aynı amaçla ulusal vicdandan doğmuş cemiyetlerin birleşmesi ve uyuşması ile oluşmuş olan genel kitle, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti adıyla adlandırılmıştır. Bu ulusal örgüt her türlü parti akımlarından uzaktır. 2 Amaç, Osmanlı vatanının bütünlüğü ve hilafet ve saltanatın ve ulusal bağımsızlığın korunmasını sağlamak için Kuvayi Milliye’yi etken ve ulusal is tenci egemen kılmaktır. 3 Örgüt: a Bütün İslam vatandaşları örgütün doğal üyeleridir. b Örgüt, her biri derece derece birbirine bağlı ol mak üzere köy ve mahallelerden başlayarak bucak, ilçe, liva, vilayet, müstakil liva bölümlerine bağlıdır. Köy, bucak, ilçe ve bir (ile) bağlı livalarda yönetim heyetleri ve bağımsız livalarda yönetim heyetleri ve bağımsız livalarla vilayetlerde merkez heyetleri ve kongrece seçilmiş bir temsil heyeti vardır. c Temsil heyeti: Temsil heyeti aşağıdaki ek maddede anıldığı gibi, kongre tarafından seçilmiş ve gerekli vasıfları bulunan en az dokuz, en çok on altı kişiden kurulur. İçlerinden birisi başkan olur. Bir de yazı heyeti vardır. Merkezi, hallere ve olaylara en uygun göreceği yerdir. Var olan ulusal örgütümüzün kalıcılığını ve devamını sağlar ve bu konuda gereken önlemleri hazırlar ve bütün kurulmuş heyetleri bir noktada toplayıp, birleştirip temsil ederek adı geçen örgüt arasında bağlantı uyumunu kurar ve bu suretle ulusal istek ve amaçların ivedilikle ve kolaylıkla gerçekleşmesini sağlar. Temsil heyeti tüzüğünün esas maddelerinde açıklanmış olan kesim ulusal amacın bir noktasını bile savsaklamamak koşuluyla vatanın bütünlüğünü ve ulusun bağımsızlığını sağlamak konusunda her türlü politika ve uygulama önlemlerini almaya izinlidir. Ancak, memleket ve milletin geleceği konusunda önemli ve gerekli sorunlarda kesin karar vermeden önce merkez heyetlerinin oyunu alır. Memleket ve ulus geleceğini kesin biçimde belirleyecek durumlar için de son ve kesin kararı kongre tartışması ile verebilir. Olağanüstü durumların meydana çıkmasında temsil heyeti, kongreyi olağanüstü olarak toplantıya çağırır. Temsil Heyeti genel kongreye karşı bütün bir yıllık işlemlerden ve hesaplardan sorumludur. 8 Temsil Heyeti, merkez heyeti ve yönetimler önemli sorunlarda yetkili gördüğü kimseleri üyesinden sayarak danışmada bulunur. 9 İdare ve Merkez heyetleri, bu tüzük ile belirlenen esaslar ve yetki içinde özgürdür. 10 Cemiyetin geliri, bağımsızlığını yazgısını ve derecesini değerlendiren herkesin ortaya koyacağı ve göstereceği nakdi yardımdan oluşur. 11 Cemiyetin ulusal istenci egemen kılmaktaki istekleri, ancak Millet Meclisi’nin toplanarak yasama ve denetleme haklarına tümüyle ve güvenlik ve öz gürlükte eylemli olarak sahip olmasıyla gerçek olacağından bu güvenlik Millet Meclisi’nce onandıktan sonra, cemiyetin ileride alacağı durum kongre kararıyla saptanır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle