Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 4 EYLÜL 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Müdafaai Vatan, Müdafaai Hukuk A lman hukuk teorisyeni Carl Schmitt’in eserlerinden biridir “The Nomos of the Earth”, yani Yeryüzünün Kanunu. Dilimize çevrilmedi; tez zamanda çevrilmesini dileyelim. Oradaki anahtar kavramı nomos’tur; bizdeki namus kelimesiyle de akraba. Antik anlamı yasadır; ama Schmitt daha çok bir “kurucu yasa eylemi”nden söz eder. Schmitt’e göre her sosyal, hukuksal ya da siyasal düzen, önce bir toprak parçasını ele geçirir ve kendisini, kurallarını, istisnalarını orada inşa eder. Bu yüzden de toprağa el koyuş, kurucu yasal sürecin en önemli aşamasıdır. Agamben daha sonra bu kavramı alır ve toplama kamplarının kazandığı anlama uygular. Kamplar, etrafı çevrili, hukuku ele geçirilmiş bir toprak parçasıdır. Asıl mesele, bu istisnai gibi görülen, göz yumulan, “bize değil ya” diye umursanmayan kamp alanındaki kuralların giderek yeni rejimin kurucu yasal eylemine, yani nomos’una dönüşmesidir. Agamben, Kutsal İnsan adlı yapıtında bunu, “Burada öncelikle hukuksal düzenin içine çekilen şey, tam da istisna durumunun kendisidir” sözleriyle açıklar. Özetle, oluşum halindeki her düzen önce bir toprak parçasını ele geçirip orada istisnai nomos’unu, kurucu hukukunu uygular; ardından da bunu adım adım istisnadan kurala, o sınırlı toprak parçasından bütün ülkeye yayar. Gelelim bize. Bizde eski rejimin tasfiyesi sürecinde AKPGülenciler ittifakının kurucu kamp alanı, “nomos”u Silivri Kampusu’ydu. Cezaevi kampusu içine yerleştirilen “özel yetkili” mahkemelerle yeni bir istisna alanı yaratıldı, her türlü hukuksuzluk ve kumpas “derin devletle mücadele ediliyor, o kadar olacak” mantığıyla aklandı önce. Yeni rejimin inşası sürecindeki “kurucu yasal eylem”i, yani nomos’u açık eden en önemli alan ise, Atatürk’ün hepimize mirası olan Orman Çiftliği’nin arazisine adım adım el konulmasıyla, yargı kararlarının hiçe sayılmasıyla inşa edilen Saray oldu. Saray’ın inşa süreci, bir toprak parçasının ele geçirilmesi ve orada hukukun istisna kılınması ile el ele yürüdü. İstisna gibi görülen bu alanın inşası sürecindeki hukuksuzluklar, daha sonra 16 Nisan referandumuyla ve ardından ilan edilen Olağanüstü Hal ile ve OHAL tedbirlerinin, yetkilerinin Saray’da tekelleşmesiyle yeni rejime dönüştü. Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri, başta Tezcan Karakuş Candan olmak üzere, sürecin başından itibaren bu risklere dikkat çekti; mücadelelerini Kaçak Saray başlıktı kitapta topladı. Okunmalı. Mesela İdare Mahkemesi 2014’te durdurma kararı verdiğinde, Erdoğan’ın yanıtı şöyle olmuştu: “Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdular, bu binayı durduramayacaklar.” Öyle de oldu. İmar planları sürekli değiştirildi, Atatürk Orman Çiftliği arazisi adım adım Saray’a katıldı, yargı kararları ya tanınmadı ya da sonradan kitabına uyduruldu. Yeni rejim mekânda böyle örgütlendi; bir istisnai alan yaratarak. Ve sonra bu istisnayı ülkeye yaydı, kurala çevirdi. Saray’da açılış Niye anlattım bunları? Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, arkasındaki büyük savunma desteğini yitirmiş halde Saray’a gitti, yargı yılı açılışında konuştu. Çok da eleştirildi; açılışın Saray’da yapılmasındaki tek sorun, kuvvetler ayrılığına aykırılık olarak sunuldu. Doğrudur; ancak eksik: Saray, hepimize ait olan Ata mirası bir çiftlik alanını ele geçirip adım adım genişleyerek bir “istisna hukuku” ile inşa edildi; bu istisna hukuku daha sonra ülkeye yayıldı. Yani yeni rejimin hukuk karşısında kendi istisnalarını, hukuksuzluklarını yaratarak oluşturulmuş kurucu mekânı, “nomos”u Saray oldu. Asıl garabet, hukuksuzluklara çözüm için bu kurucu mekânda ve bu kurucu mekândan çare beklemektir. Bu işin bir yanı. Diğer yanıysa Feyzioğlu’nun konuşmasında geçen bir cümle: “Bizim için vatan söz konusuysa gerisi teferruattır. İşte biz bugün bunun için buradayız.” Teferruat olarak görülebilecek şeyler arasında hukuk da var mı? Saray’a gelmeyi reddeden binlerce avukatın temsilcisi barolar için vatan önemsiz mi yani? Vatanı önemsemenin ölçüsü Saray’a gitmek midir bu durumda? Bakınız, bugün 4 Eylül. Milli Mücadele’nin Sivas Kongresi atılımı tam 100 yıl önce bugün başladı. Ülkenin dört bir yanından gelen ve kurtuluşu Saray yerine milletin kendi azim ve kararına dayalı kongre örgütlenmelerinde bulan öncüler bu kongrede önemli bir karar aldı: Anadolu’da ve Rumeli’de “vatan savunması” için örgütlenmiş cemiyetleri tek çatı altında toplama kararı. Neydi o cemiyetlerin adı: Müdafaai Hukuk, yani hukuku savunma cemiyetleri. 100. yılında yeniden hatırlatmak daha anlamlı. Vatan savunması hakkın, hukukun savunulmasıyla gerçekleşir. Yöntemi budur ve bu iki görev çelişmez. 100 yıllık reçetemiz böyle söylüyor. İstanbul Barosu’ndan TBB’ye genel kurul çağrısı İstanbul Barosu’ndan dün yapılan duyuruda “İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Türkiye Barolar Birliği’nin olağanüstü genel kurula çağrılması hususunda delegeleriyle toplantı kararı aldı” denildi. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun önceki gün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleşen Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılarak konuşma yapması birçok baronun tepkisine yol açtı. Antalya Baro Başkanı Polat Balkan da aylar öncesinden bu çağrıyı yapan ilk baro olduklarını ifade ederek “İstanbul’un bu çağrısını olumlu karşılıyoruz” dedi. l Haber Merkezi CHP’de milletvekili adaylığı belirleme yönetmeliğinde önemli değişiklikler yapılıyor İttifak yönetmeliği CHP siyasi ittifakı parti yönetmeliklerine işliyor. Merkez yoklamasında esneme yapmayı planlayan CHP’de siyasi ittifaklarda yüzde 15 oranı dikkate alınmayacak. CHP’de daha önce gerçekleştirilen tüzük değişikliklerine uygun bir şekilde parti yönetmeliklerinde yapılması öngörülen değişikliğe göre merkez yoklaması yöntemiyle belirlenecek yüzde 15 olan aday oranı, siyasi ittifak olması durumunda ya da erken seçim olması durumunda dikkate alınmayacak. Bir kişi iki dönem üst üste merkez adayı gösterilemeyecek. Önseçim ya da aday yoklamasına katılanlar merkez adaylığı için başvuramayacak. Merkez yoklamasında gençlik kotası yüzde 10’den yüzde 20’ye çıkacak. Üye kayıtları genel sekreterlik yerine örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığı tarafından gerçekleştirilecek. CHP’nin bugün gerçekleştirilecek parti meclisi (PM) toplantısının günde mine alınan ancak bir sonraki top merkez adayı gösterilemeyecek. lantıya bırakılacağı öğrenilen yö Ancak bu kural erken seçim du netmelik değişiklikleriyle millet rumunda esnetilebilecek. Önse vekili aday belirleme kriterlerin çim ya da aday yoklamasına ka den, MYK ve PM’nin çalışmaları ve parti üyeliğine kadar önemli mahmut tılanlar merkez adaylığı için başlıcalı vuramayacak. değişiklikler yapılıyor. Daha önce değiştirilen tüzük hükümleri ve anayasa değişikliği kapsamında milletvekilliği aday saptama yönetmeliğinin taslağına göre aday olmak için aranan en az 25 yaşını doldurmuş olma şartı kaldırılacak. Milletvekili adaylarını belirlenirken son kararı PM verecek. Ancak MYK açıkça sakınca bulunan durumlarda başvuruda bulunan aday adayının başvurusunu da reddedebilecek. Böylece tartışmalı bir ismin PM gündemine gelmeden MYK tarafından çizilmesi sağlanacak. Taslağa göre aday saptamada hangi seçim çevresinde hangi yöntemin uygulanacağına il örgütünün de görüşü alınarak PM tarafından karar verilecek 2018’de yapılan tüzük değişikliğiyle birlikte siyasi ittifak düzenlemeleri yönetmeliğe de girecek. Buna göre merkez yoklaması yöntemiyle belirlenecek vekillerin oranı siyasi ittifak durumunda esneyebilecek. Buna göre siyasi ittifak ihtiyacının ortaya çıkması ya da bir yıldan fazla olmamak kaydıyla son seçimin yapıldığı tarihi izleyen 1 Ekim günü başlayacak yasama yılı tamamlanmadan seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde PM merkez yoklaması yöntemiyle yüzde 15 oranına bağlı olmadan aday saptayabilecek. 2018 yılında kabul edilen tüzük değişikliğine paralel olarak merkez yoklaması yöntemiyle belirlenecek adayların saptanmasında yüzde 33 cinsiyet ve CHP’de 2016 yılında yapılan tüzük de yüzde 20 gençlik kotası uygulanacak. ğişikliğiyle kabul edilen değişiklik yönet Milletvekilliği adaylığı için gerçekleş meliğe de alınıyor. Buna göre milletvekil tirilecek önseçimlere katılan aday aday liği adaylığında bir kişi iki dönem üst üste larının propaganda ve tanıtım amacıy la açık hava toplantıları, kapalı salon toplantısı düzenleyemeyeceğine ilişkin hüküm taslaktan çıkarılıyor. Ön seçime katılacak aday adaylarına duvar ve el ilanları ile her türlü basılı, sesli veya görüntülü bantlarda propaganda yapamayacağına ilişkin hüküm de taslakla birlikte kaldırılıyor. PM 13 imzayla olağanüstü çağrılacak PM ve MYK Çalışma Yönetmeliği taslağına göre PM’nin olağanüstü toplantıya çağrılmasında aranan imza sayısı artırılıyor. Taslağa göre PM, genel başkanın gerek görmesi ya da 13 üyenin gerekçe gösterip gündem belirleyerek yazılı istemde bulunmasından sonra en geç bir hafta içinde toplanmak üzere genel başkan tarafından olağanüstü toplantıya çağrılacak. 2018 yılında kabul edilen tüzük değişikliğine paralel olarak MYK üyelerinde herhangi bir sayı sınırlaması olmayacak. Taslağa göre genel başkan yardımcılarının sayısı ve görev alanları genel başkan tarafından belirlenecek. l ANKARA CHP lideri Kılıçdaroğlu, Bakan Soylu’nun İmamoğlu’na yönelik ‘pejmürde ederiz’ tehdidini değerlendirdi: Hukuk yok, her şey olabilir Soylu’dan İmamoğlu’na tehdit! İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kayyımla görevden alınan belediye başkanlarıyla bir araya gelmesini eleştirerek “İşini yap, başımızın üzerinde yerin var. Ama başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz” ifadelerini kullandı.Bakan Soylu, dün Bursa’da gerçekleştirilen “Düzensiz Göç Değerlendirme” toplantısına katıldı. Burada konuşan Soylu, yerlerine kay yım atanan Van, Mardin ve Diyarbakır büyükşehir belediye başkanlarını “terörle” olan ilişkilerinden dolayı görevden alındıklarını söyleyerek “Türkiye’nin en büyük şehrinin yeni seçilmiş belediye başkanı, koşa koşa bunları savunmaya gitti. Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var, ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net” dedi. Kayyım atamala rına tepki gösterdiği için İBB Başkanı İmamoğlu’nu tehdit eden Soylu’ya CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’dan tepki geldi. Twitter hesabından açıklama yapan Torun, “‘Atanmış’ bir bakanın, ‘seçilmiş’ bir büyükşehir belediye başkanını alenen tehdit etmesi hadsizliktir! Sizi milli iradeye ve halkın kararına saygıya davet ediyorum. Haddinizi bilin” dedi. l İç Politika Erdoğan: İdlib bizim meselemizdir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Çekya Başbakanı Andrej Babis’i dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırladı. Heyetler arası görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Suriye’nin İdlib bölgesindeki son durumunu değerlendiren Erdoğan, “İdlib bizim meselemizdir. Buradaki göç bizim sınırlarımızı zorlayacaktır. Oradaki en ufak ateş bizi yakar. Mültecileri kapımızı kapatıp kovmak durumunda değiliz. Burada güvenlik ihdasına yardımcı olabilirsek ne mutlu bize” ifadelerini kullandı. 16 Eylül’de gerçekleşecek Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda İdlib meselesinin de görüşüleceğini dile getiren Erdoğan, “Gelişmeler malum. Son iki gün içerisinde ABD’nin bombalama işlemleri içine girmiş olması, 700 civarında sivil insanın ölmüş olması... Artık İdlib yavaş yavaş yok oluyor. Sessiz kalmak mümkün değil. Rusya ile görüşmelerimizi yaptık. Neticesini göreceğiz. Hedefimiz Cenevre’den önce bazı adımları atmak. BM Genel Kurulu’na gittiğimizde masadaki en önemli konu İdlib olacak” açıklamasında bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Merkez sağ’a Çiller kartı SELDA GÜNEYSU AKP, eski bakan Ali Babacan ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti kurma çalışmaları kapsamında partiye muhalefet eden isimlerin ihraçlarıyla tartışmaların göbeğinde yer alırken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Cumhur İttifakı’nı genişletmek” amacıyla eski Başbakan Tansu Çiller ile bir araya geldiği belirtiliyor. Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılan 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonundan yaklaşık bir ay önce de Çiller ile görüştüğü ve Çiller’le, “merkez sağ seçmenin Cumhur İttifakı bileşeni içinde yer alması gerektiği konusunda görüşlerini paylaştığı” ifade ediliyor. Çiller’in de Erdoğan’ın bu yaklaşımına “sıcak baktığı” değerlendiriliyor. Kulislerde, İYİ Parti’nin 31 Mart yerel seçimlerinden sonra rotasını 2023’e çevirdiği ve “merkez sağ hamlesi yapmak istediği” anımsatılırken, Erdoğan’ın “Millet İttifakı’nın bu hamlesine karşı Çiller kartını açabileceği” konuşuluyor. Erdoğan’ın bu hamlesinin altında ise “2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğuna” dikkat çekiliyor. l ANKARA AKP’de disiplin kurulundaki sürecin en geç 1 ay içinde tamamlanması planlanıyor İhraç sonrası gözler Davutoğlu’nda EMİNE KAPLAN AKP MYK’nin, yeni parti kurma hazırlıkları süren Ahmet Davutoğlu ile onun yanında yer alan eski genel başkan yardımcıları Selçuk Özdağ ve Ayhan Sefer Üstün ile Abdullah Başçı’yı son dönemde yaptığı açıklamalarda parti tüzüğünün 117. maddesinde yer alan “Parti yöneticileri, üyeleri veya parti tüzelkişiliği hakkında basın yayın araçları ile kamuoyu önünde gerçekdışı haber yaymak, iftira, hakaret, karalama veya küçük düşürücü beyanlarda bulunmak” suçlamalarıyla kesin ihraç istemiyle disipline sevk etmesinin ardından gözler bu isimlerin ne yapacağına çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MYK toplantısında bu isimleri sert biçimde eleştirir ken; parti yöneticileri de “Eleştiri yapılabilir, ama son dönemde partiyi hedef almaya, kurumsal kimliğini sorgulamaya başlamışlardı. Hiç bir parti buna izin vermez” görüşünü dile getirdi. Parti kulislerinde Erdoğan’ın, Davutoğlu ve ekibinin de Ali Babacan gibi partiden istifa etmesini beklediği, ancak bunun olmayacağını görmesi üzerine ihracı gündeme getirdiği belirtiliyor. AKP yöneticileri, MYK’nin kararının Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edilmesinin ardından bu isimlere savunmalarını vermeleri için tebligat gönderileceğini belirtti. İhraç sürecinin en geç 1 ay içinde tamamlanacağı dile getiriliyor. Disipline sevk edilen Ayhan Sefer Üstün ve Selçuk Özdağ, disiplin kararının kendilerine tebliğ edilmesinin ardından Davutoğlu ile bir değerlendirme yaparak tutum belirleyeceklerini söyledi. Üstün, “AK Parti kurucu ilkelerinden uzaklaşmamış olsaydı iyi niyetli yapıcı uyarılarımızı dikkate alırdı. Maalesef Perinçek ile kol kola olanlar, terörist başından dahi medet umanlar kendi arkadaşlarının haklı uyarılarına tahammül edemediler. Bir hareket kendi genel başkanını, öz evlatlarını yiyorsa artık o hareketin nereye evrildiğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum” dedi. Özdağ ise böyle bir kararı beklemediklerini vurgulayarak, “Bizi susturamayacaklar. Liyakate önem vermeyen tercihlerin sonu siyasi iflastır. Türkiye, süratle siyasi bir iflasa doğru sürükleniyor. Türkiye için siyaset yapıyoruz, uyarılarımıza devam edeceğiz” diye konuştu. l ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, görevden alınan HDP’li belediye başkanlarıyla bir araya gelen Ekrem İmamoğlu’na yönelik “pejmürde ederiz” tehdidine ilişkin “Her şeyi yapabilirler. Çünkü ortada hukuk, adalet yok. Hangi gerekçe ile görevden alacaklar? Bulsunlar gerekçe... Çok konuşuyor desinler, hortumu kesti desinler...” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir televizyon programında açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle: n Halk iyi yönetime susamıştı (Seçimi zafer olarak görüyor musunuz, sorusu üzerine): Bu seçimi önemli bir adım olarak görüyorum. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar çok ağır. Mutfakta yangın var. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. AK Partililer de MHP’liler de işçiler de emekliler de bunun farkında. Halk iyi yönetime susamıştı. Çok iyi adaylar çıkardık. Seçim sonuçlarında yanıldığım ve üzüldüğüm bir yer var, o da Bursa. Orayı iyi yönetemedik. Adayımız doğruydu. Başka sorunlar vardı. n Devlet törer örgütünden medet umdu: Seçim döneminde Öcalan hamlesinin halkı etkilemediğini gördüm. “Ne oluyor” dedik. Devleti yöneten insanlar, terör örgütü liderliği yapan bir kişiden nasıl olur da medet umar hale gelir? n Uğramaması ayıp olurdu (İmamoğlu’nun görevden alınan belediye başkanlarına ziyareti): Batman ve Diyarbakır ziyaretleri, partinin bilgisi dahilinde yapıldı. Uğramaması ayıp olurdu. Hem demokrasiyi savunacaksınız, hem de haksızca görevden el çektirilen kişiyi görmezden geleceksiniz. Bu doğru değil. HDP bizim siyaseten rakibimiz. Ama bir kişi haksızlığa uğruyorsa, demokrasi orada sonlandırılıyorsa sizin sadece kendiniz için demokrasi istemeniz doğru değil. Seçim kâğıdı alıyor, seçime giriyor, kazanıyor. 1 Nisan’da Vali yazı yazıyor suç duyurusu için. Milletvekilliği dönemi gerekçe gösteriliyor. Bunun demokrasi ile ne ilgisi var? Bir belediye başkanının dağa para gönderdiğini saptıyorsanız suçüstü yapacaksınız. Bunların hiçbirisi belediye başkanı iken yaptığı faaliyetler değil. Vicdan sahibi olan kimse bunu doğru bulmaz. HDP’nin PKK ile arasına mesafe koymasını isteriz. Her türlü şiddete karşı durmak zorundasınız. n Partinin Kürt raporuna ilişkin: 2015’te bir kitapçık hazırlamıştık. Güncellenmesi lazım. Güncellerken de değişik çevrelerle konuşmak gerekiyor. Çözüm süreci yanlıştı. Yeri yanlıştı, Meclis olmalıydı. Kürt kanaat önderleri ile bir araya geldik. Onlara da söyledim. n Soylu’nun sözlerine ilişkin: Her şeyi yapabilirler çünkü ortada hukuk, adalet yok. Pejmürde adama ne söyleyeyim ben? Düne kadar Erdoğan’a söylediklerine bakın, bugün yaptıklarına bakın. Kişiliği olan insan söylediklerinin arkasında durur, söylediklerini yalamaz. Hangi gerekçe ile görevden alacaklar? Bulsunlar gerekçe... Çok konuşuyor desinler, hortumu kesti desinler... l ANKARA/Cumhuriyet