19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 32 EYLÜL 2019 PAZARTESİ 320/1 8 0 360 /2 5 0 220/1 8 0 330/2 2 0 320/2 0 0 280/1 2 0 250/1 2 0 310/1 6 0 330/2 0 0 350/1 7 0 330/190 330/2 3 0 220/1 5 0 310/2 2 0 200/1 0 0 220/1 3 0 220/1 2 0 320/1 7 0 200/1 2 0 270/1 6 0 260/2 0 0 330/2 4 0 TARİHTE BUGÜN 1633: İstanbul Cibali’de çıkan yangında 20 binden fazla bina kül oldu. 1922: Kurtuluş Savaşı’nda, Yunan Orduları Başkomutanı General Trikopis esir edildi. 1925: Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına karar verildi. Çekiçle dayakYATILI KURAN KURSUNDA İSTİSMARA UĞRAYAN EN AZ 35 ÇOCUK VAR SEYHAN AVŞAR Ümraniye’de FıkıhDer isimli derneğin bünyesinde faaliyet gösteren ruhsatsız yatılı Kuran kursunda çok sayıda çocuğun istismara uğradığının ortaya çıkmasının ardından mağdur çocuklar ve aileleri Cumhuriyet’e konuştu. Ailelerin anlatımları ve çocukların beyanları yaşanan dehşeti gözler önüne serdi. 14 yaşındayken Kuran kursuna giden Y. İ. isimli çocuk, “İstismara uğrayan en az 3035 çocuk var. Bazı arkadaşlarımız eğer konuşurlarsa hocanın cinlerinin kendilerine musallat olacağını söyleyip susuyorlar” dedi. masajla taciz inaBnabmaadım 14yaşındayken Kuran kursuna giden Y. İ. yaşadıklarını ailesine anlatmasının ardından Kuran kursundan ayrıldığını aktardı. Y. İ. “Daha sonra kurstan kuzenim H.R.Ö. ve diğer çocuklarla konuşunca olayın boyutlarını öğrendim. H. R.Ö.’nün babası Ertan Ö. bize inanmıyor. Ertan Ö. bir kez oğlunu dinlemiş, oğlunun vücudundaki kesikleri görmüş, çocuğunun her gece uykudan nasıl sıçradığını görmüş bir baba değil. ‘Çocuğum i...’ deyip hocaların suçsuz olduğunu iddia ediyor” dedi. Mağdur çocuk H. R.Ö. ise 13 yaşında Kuran kursunda kalmaya başladığını belirtti. Kurstan iki yıl önce ayrıldığını belirten H. R.Ö. kurs sorumlusu Ömer I.’nın anneannesinin bir akrabasıyla evlendirilecek olması nedeniyle yaşadıklarını kuzeni Y.İ. ile paylaştığını söyledi. H. R.Ö. “Bize bunları yaşatan adam bir akrabamız ile evlendirilecekti. O an diğer hocalardan birinin kız kardeşimle evlendirilme ihtimalini düşündüm. Buna izin vermemeliydim. Yaşadıklarımı Y. İ. abime anlattım. Kursta kalan diğer çocuklar ile görüştük. Gidip şikâyetçi olduk. Benzer durumları yaşayan çok sayıda çocuk var” dedi. H. R.Ö. “Ailem arkamda durmadığı için ben ve abim çok fazla dayak yerdik” diye konuştu. ‘Her şey masajla başlıyordu’ Kuran kursuna lise 1. sınıf ta başladığını belirten Y. İ. kurs ta kaldığı süre içerisinde kurs so rumlusu Ömer I’nın bazı çocukla rı seçerek kayırdığını, daha sonra ise kayırdığı bu çocukları odasına çağırdığını söyledi. “Her şey ma sajla başlıyordu” diyen Y. İ. “Hoca odasına çağırarak kendisine ma saj yaptırıyordu. Daha sonra farklı yerlerine dokunduruyordu. Ba na da yaptırdı. Ancak daha ileriye gidemedi. M. E. Ö. isimli çocu ğun, hocalarla aynı yatakta yattığını, sabah kalkıp duş aldıklarını, daha sonra ise namaz kıldıklarını çok gördüm. Ancak bu çocuk önce tüm yaşadıklarını anlatmasına Dayak yiyen eve gidemiyordurağmen, daha sonra şikâyetçi ol madı. Kurstaki diğer çocuklar da yaşadıklarını anlatıyordu. Ancak 13bizim şikâyetimizin ardından on yaşında kursa giden mağdur çocuk İ. T. de kursta yaşa lar karakolda aksini iddia ettiler. nanları şu sözlerle özetliyor: “Kurs Konuşmayan en az 30 arkadaşı sorumlusu ve eğitmenler cinsel el mız var. Kendilerine hocanın cin kol şakaları yapıyorlardı. Göğüs lerinin musallat olacağını söyle lerini öptürüyorlardı. Bazı arka yip susuyorlar. Hoca zaten verdiği daşlarımızı kucaklarına alıyorlardı. derslerde sürekli cinleri olduğu İşin dayak boyutu da vardı. Çekiç nu söylerdi” diye konuştu. lerle dövülüyorduk. Dayak yediği l İSTANBUL miz haftalarda bizi eve yollamıyor lardı. O dönemin cahilliğiyle kursu satmayacağız diyorduk. Ailesi arkasında durmayan çocuklar daha çok dayak yiyordu.” Mağdur H.R.Ö.’nün babası Ertan Ö. ise çocuğunun kurs hocalarına iftira attığını öne sürdü. “Neden iftira attığını bilmiyorum” diyen baba Ertan Ö. “Bu hocaları çok iyi tanıyorum. Böyle şeyler yapmaları nın mümkünü yok. Ben hocalardan şikâyetçi değilim. Gözümle böyle bir şey görmedim” dedi. Eşini evden kovdu Ertan Ö’nün bu skandalın ortaya çıkmasının ardından çocuğunun yanında duran eşi ile de defalarca tartıştığı ve eşini bir dönem ailesinin evine gönderdiği öğrenildi. 8 kilometrelik alanda 60 kişilik ekip arıyor Kanal açma aracı evin üzerine devrildi: 4 ölü FREN FACİASI 6 kişi 3 gündür kayıp Ömer ŞAN Rize’nin Salarha Vadisi üzerinde bulunan Küçükçayır (Andon) köyü, Başmeşe mevkiinde kaybolan 6 kişiye 3 gündür ulaşılamıyor. Rize Valiliği’nden yapılan açıklamada yoğun sis ve yağışların aramaları zorlaştırdığı ifade edilirken 60 kişilik ekibin aramaları aralıksız sürdürdüğü kaydedildi. Geçen cuma günü, Andın Handuzü Yaylası’ndan, Paşaçukuru Vadisi’ne giren ve şiddetli yağış nedeniyle kaybolan iki aile acil yardım talebinde bulundu. Aralarında 12 yaşında bir çocuğun da bulunduğu toplam 6 kişinin İstanbul’dan bölgeye tatil için geldikleri ve Paşaçukuru Deresi kenarında kaldıklarını belirterek yardım istedikleri kaydedildi. Rize Valiliği’nden yapılan açıklamada “Havanın yağmurlu ve yoğun sis bulutlarının olması, bölgedeki yoğun orman yapısı ve yağıştan dolayı kayganlaşan kayalar, arama ve kurtarma çalışmalarımızı güçleştiriyor” denildi. l RİZE Kayseri’nin Hacılar ilçesinde freni boşalan kanal açma aracının evin üzerine devrilmesi sonucu 4 kişi öldü, bir kişi yaralandı. Erenler Caddesi’nde seyir halindeki kanal açma aracı, dün Nuh Acar’a ait bahçe duvarını yıkarak evin üzerine devrildi. Kaza yerine çok sayıda ambulans, itfaiye, AFAD ve UMKE ekibi sevk edildi. Kazada 4 kişi öldü, bir kişi yaralandı. Kayseri Valisi Şehmus Günaydın yaptığı açıklamada, “Belediyeye ait bir tanker, buna kanal açma aracı deniyor. Bana verilen ilk bilgilerde asfalt tankeri demişlerdi ama netleşti, kanal açma aracı. Seyir halindeyken freni boşaldığı için bir eve giriyor. Araçta bulunan 3 görevlimiz maalesef hayatını kaybediyor. Evde bulunan bir vatandaşımız da maalesef hayatını kaybetmiş, biri de yaralı olarak hastaneye kaldırıldı” diye konuştu. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç da çok üzgün olduklarını belirterek “Görevden gelirken aracımız herhalde tek nik bir arıza nedeniyle devrilmiş. Şu anda adli boyutu devam ediyor. Ailelere sabır diliyorum” dedi. Kazada sürücü Ahmet Altıparmak ile araçta bulunan Ali Suna, Ahmet Karaçam ve enkaza dönen evin mutfağında olduğu öğrenilen Fatma Abravcı hayatını kaybetti. Evde bulunan ve ağır yaralanan Nuh Abravcı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Ekipler, evin enkazındaki arama çalışmalarını tamamladı. l AA EVDEÖNNKDAÜZA Sezen Aksu’nun baba evindeki yalnızlık Cenazelerde yalnız ölüler mi gömülür? Yoksa birikmiş anılar da kefenlenip bir daha açılmayacakmış gibi toprağa mı karışır? Sezen Aksu’nun babasının son vedasını izliyordum. Aksu, 3 buçuk yıl önce annesi Şehriban Yıldırım’ın cenazesinde şarkıcı Mustafa Ceceli’ye ezan okutmuştu. Babası Sami Yıldırım için de aynı şeyi istemişti. Ama Ceceli yurtdışındaydı. Ceceli, Fethullah Gülen gibi 90’lı yıllarda ABD’ye yerleşen “sosyete şeyhi” Ahmet Hulusi’nin takipçisiydi. Çareyi, ezanı bir kasete okuyup Sezen Aksu’ya vererek buldu. Demek, boşandığı eşinin özel hayatını ilgilendiren yatak odası kasetini, geçen yıl milletin önüne atarak iki kadının hayatını zehir eden Ceceli’nin sesi çok önemliydi! Ah gizli çekimler, cemaatler, magazin kişileri ve bizim bitmeyen hikâyemiz… Fethullahçıların ‘Yaman Dede’si Haberlerde hep “emekli okul müdürü” yazıyordu ama öğrencileri neden pek de ortada görünmüyordu? Fethullahçılar ona “Yaman Dede” diyorlar. Sebepsiz değil. Sezen Aksu’nun babası Sami Yıldırım, 1979 yılında İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Yardımcılığı’ndan emekli olmuş bir öğretmendi. Erzurumlu Gülen de hareketinin temellerini İzmir’de Kestanepazarı Camii’nde atmıştı. Yıldırım, Gülen’e inanan müritlerinden biri oldu. FETÖ için eğitim, “altın nesil projesi”nin en önemli ayağıydı. Galatasaray Lisesi ya da Robert Kolej’in karşısına bir model olarak İzmir’de Yamanlar Koleji’ni koydu. Kurucusu ve ilk müdürü Sami Yıldırım’dı. Örgütün medyacısı Faruk Mercan, Doğan Kitap’tan çıkan “Fethullah Gülen” kitabında o günleri şöyle anlatmıştı: “Gülen henüz İstanbul’daki büyük servet sahiplerini harekete geçirebilecek durumda değildi, ama yıllardır İzmir’de verdiği vaazları hiç kaçırmayan hatırı sayılır bir esnaf grubu vardı. Gülen, Ege Bölgesi’nin bu insanlarını, sonraki yıllarda kolejlere dönüşecek olan öğrenci yurtları açmaya teşvik etti. İlk öğrenci yurdunun temeli 1972’de İzmir Bozkaya’da atıldı. 1976 yılında faaliyete geçen 200 öğrenci kapasiteli bu yurt, tam on yıl sonra 1982 yılında Yamanlar Koleji’ne dönüşecekti ve okulun ilk müdürü, sanatçı Sezen Aksu’nun babası Sami Yıldırım olacaktı.” Örgütün dergisi Aksiyon, Sami Yıldırım’ı 17 Aralık 2007’de “Eğitimin Yaman Dedesi” diyerek şöyle tanıtıyordu: “Nice öğrenci, nice öğretmen dünyanın dört bir yanına yayıldı bu liseden. Ama lisenin kuruluşundan bugüne değişmeyen tek bir kişi vardı: O da ilk gün müdür olarak kapıdan içeri giren ve bugün hâlâ danışman sıfatıyla burada hizmetlerine devam eden Sami Yıldırım.” Haber çıktığında “Yaman Dede” 80 yaşındaydı, kendi ifadesiyle “hizmet”e devam ediyordu. “Neden ediyorum” diye başladığı cümleyi “bu okullardaki öğrencilerin sayısı ne kadar artarsa ben Türkiye’nin geleceğinin o kadar daha sağlam temeller üzerine oturacağına inanıyorum” diye bitiriyordu. Yamanlar Koleji’nin sonu Gülen ile Yıldırım’ın dostluğu kâh Yamanlar Koleji’nin müdür odasında kâh İstanbul Altunizade’de Gülen’in misafirlerini kabul ettiği katta sürdü. Gülen, Yıldırım’ın yıllar önce öğrencilere yaptığı sabah konuşmalarını okuldaki özel odasından dinliyordu. Yıllar sonra FETÖ okulları pıtrak gibi çoğaldığında Gülen’in misafirlerine okulların sunumunu yapan da “Yaman Dede”ydi. Yıldırım, Gülen’in ona karşı derin hislerinin ifadesini Aksiyon’a şöyle anlatmıştı: “(Gülen) Kürsüden beni gördü. İltifat etti. ‘Hocam da buradaymış’ dedi. ‘Hocaların hocası’ diye beni oradakilere lanse etti. Büyük bir alkış koptu. Sonra dışarı çıktım. Bahçede etrafıma toplanan gençler elimi öpmeye başladı. Hoca efendi’nin iltifat ettiği birine gösterilen saygıydı bu.” Sami Yıldırım son yıllardaki politik çizgisini “her konserden önce dua ister” dediği Sezen Aksu gibi oluşturdu. Gülen’in mezardakileri bile oy kullandırmaya çağırdığı, sonunda da yargıyı ele geçirdiği 12 Eylül referandumundan önce, Zaman gazetesine “Her maddesine inanarak ‘evet’ diyorum” açıklaması yaptı. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi sürdürdüğü “hizmet”i için “hele 2027 yılına (yüz yaşına) bir gelelim, o zaman hep beraber oturup, tamam mı devam mı diye bir karar veririz” diyordu, olmadı. Onun ellerinden çıkan “altın nesil” devleti ele geçiremeden lanetlendi. Yarattığı Yamanlar Koleji’ne FETÖ darbesinden sonra kayyım atandı. Okulun adı değişti, imam hatip oldu. Gülen’in eşyalarıyla müze gibi düzenlenmiş mahrem odaya polis girdi. Bugün “Yamanlar Koleji mezunuyum” diyen birileri neredeyse yok. Zira “önemli adamlar” özgeçmişlerinden okulun adını silmekle uğraşıyor. Cenazesi yeni kalktı ama elleriyle yarattığı düzen, Sami Yıldırım’ı aslında çoktan öldürmüştü. 3 yıl önce, 15 Temmuz darbesinden 4 buçuk ay önce, Sezen Aksu’nun annesi öldüğünde, Gülen ABD’den bir taziye mesajı yayımlamıştı. Sami Yıldırım için “aziz dost”, Sezen Aksu için “güzide sanatçımız” diyor, ailenin acısını paylaşıyordu. Bu kez merak edip Gülen’in sitesini açtığımda bir başsağlığı mesajı bulamadım. Belki de FETÖ lideri eski dostu için taziyesini başka yolla yapmıştı. “Baba evindeyim bugün Tepemde dolunay Nasıl doluyum Birikmiş yalnızlıklar” Aşkta ya da ayrılıkta, hayat içimizi yakan Sezen Aksu şarkıları gibi. Çünkü yalnızlığın bile bir garip sebebi var. Annesi ve sevgilisi küçük Eymen’i öldürüp kuyuya attı İzmir Buca’da 5 yaşındaki Eymen Durak’ın, annesi M.D’den (25) şiddet gördüğü ihbarı üzerine başlatılan soruşturmada, çocuğun cinayete kurban gittiği ortaya çıktı. Polis, M.D’yi evde yakalarken Eymen’i bulamadı. M.D’nin ifadesinde Eymen’in, erkek arkadaşı S.E. (37) tarafından dövülerek yaşamını yitirince elleri ve ayakları bağlanarak poşet içinde kullanılmayan bir tandır kuyusuna konulduğunu itiraf ettiği öğrenildi. M.D. ile erkek arkadaşı S.E. ve kardeşi E.E. gözaltına alındı. İzmir Adli Tıp Kurumu’na gelen Eymen’in yakınları, uzun süre beklemesinden dolayı tanınmayacak hale gelen cenazenin kimliğini tespit edemedi. M.D’nin DNA’sı ile Eymen’in DNA’sı karşılaştırılacak. l DHA ‘Öldürmeye geliyor’ dedi, yakalattı Mersin’in Mut ilçesinde yaşayan N.A. adlı kadının ihbarı üzerine, kendisini öldürmeye geldiğini öne sürdüğü eşi M.A., Karaman’da yolcu otobüsünde yakalandı. M.A’nın üzerinden 9 milimetre çapında tabanca, 14 mermi, 28 santimetre uzunluğunda bıçak, 10 plastik kelepçe, 1’er metre olarak kesilmiş, uçları düğümlü 5 kendir ip ve koli bandı çıktı. M.A’nın adliyeye sevk edileceği belirtildi. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle