28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 5 AĞUSTOS 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU Skandal hakaret davasıEski Kadıköy Belediye Başkanı Nuhoğlu’nun Kadıköylülerin hakkını savunması suç oldu Taş Yapı şirketi yetkililerinin şikâyeti üzerine eski Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’na görevine kötüye kullanma, iftira, halkı kin ve düş manlığa alenen tahrik etme gibi suçlama larla 2016 yılındaki açıkla malarından ötürü dava açıl dı. Nuhoğlu hapis cezasıyla yargılanıyor. İstanbul Cum huriyet Başsavcılığı tarafın hazal ocak dan hazırlanan iddianamede açıklamalarla Taş Yapı Yö netim Kurulu Başkanı Emrul lah Turanlı’ya zimnen yani dolaylı olarak hakaret edildiğinin kabul edilmesi dik kat çekti. Nuhoglu’nun avukatı Zeynel Öz türk, “Kadıköylülerin hakkını savunmak hapis nedeni” dedi. Taş Yapı Şirketi ve yetkili temsil cileri İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ederek eski Ka dıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğ lu hakkında 2016 yılında yapmış olduğu açıklamalarla görevini kötüye kullandığı, halkı kin ve düşmanlığa alenen ettiği ve if tira attığı gibi gerekçelerle şikâyetçi oldu. Nuhoğlu hakkında hazırlanan iddianame de Nuhoğlu’nun hakaret ettiği iddia edilen özetle şu açıklamaları yaptığı belirtildi: “Yaşadıklarımız tam bir akıl tutulması, ka muyu baskı altına almaya çalışıyorlar. 100 milyon tazminat ne demek, tüm bu proje lerin maliyeti ancak bu kadar eder. Yeşil alanı ve kamu hukukunu savunduğumuz için 101 milyon lira ceza. Taş Yapı Kadı köylünün parasına da göz dikti. ” ‘Zimnen hakaret etti’ Aykut Nuhoğlu yaptığı savunmada suçlamaları kabul etmeyerek açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. İddianamede “Nuhoğlu savunmasında müşteki Emrullah Turanlı’ya yönelik bir açıklaması bulunmadığını iddia etse de yapılan açıklamalardan hedeflenen kişinin Taş Yapı isimli firmanın sahibi olan Emrullah Turanlı olduğu zimnen anlaşılmaktadır” denildi. İddianamede Taş Yapı ile Kadıköy Belediyesi arasında Four Winds projesinde yaşanan sorunlar ve karşılıklı dava süreçleri anımsatılarak Nuhoğlu’nun hukuki süreci yaptığı açıklamalarla kamuoyu önünde tartıştığı ifade edildi. Bu tartışmaların bilgilendirme niteliğini aştığı savunulan iddianamede “müştekiye yönelik olarak ‘küçük düşürücü ve rencide edici’ bir hale dönüştüğü, bu sebeple de Aykurt Nuhoğlu’nun yapmış olduğu açıklamalarda hakaret suçunun unsurlarının var olduğunun kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir” denildi. İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Nuhoğlu hakkında dava açıldı. Davanın ilk duruşması 26 Haziran’da görüldü. İddianame zorlama Duruşmada Nuhoğlu’nun avukatı Zeynel Öztürk hangi söz ve ifadelerin hakaret teşkil ettiğinin açıkça belirtilmediğine dikkat çekerek, “İddianame müvekkilim 31 mart seçimlerinde aday olmadığı kesinleşince düzenlenmiştir. Bu da ilginç bir Nuhoğlu’nun avukatı Öztürk, şirketin kamuoyunu baskı altına almak istediğini, yeşil alanı ve kamu hakkını savunduğu için 101 milyon lira tazminat istendiğini anlattı. husustur” dedi. Duruşma aralığa ertelendi. Gazetemize konuşan Öztürk tüzel kişilere karşı hakaret suçunun oluşmadığına dikkat çekerek özetle şöyle konuştu: “Trajedik bir dava dosyası. Kadıköy belediye başkanı Kadıköylülerin haklarını savunduğu için hapis cezası ile yargılanıyor. En ilginci de savcılık makamı suç unsurlarının oluşmadığını gördüğü halde zorlama bir şekilde iddianame düzenlemiş. 35 yıllık meslek hayatımda ilk defa gördüm. Bir savcılık iddianamesinde zımnen hakaret edildiğinin anlaşıldığı şeklinde bir cümleye dayandırılarak dava açılması gerçekten hukuk alanında geldiğimiz noktayı çok net gösteriyor. Bu basın açıklamasında söylenen sözlerin isminin hakaret içermediği çok net belli. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim bir belediye başkanı kendi bölgesinin kendi bağlı olduğu belediyede olan halkın çıkarlarını savunmasının sonucu hapis cezası ile karşı karşıya kalıyor. Böyle giderse artık belediye başkanları rahat görev yapamaz. Hukuk bir gün hepimize lazım olacak..” Tazminat davası Taş Yapı, Kadıköy Belediyesi’ne, Kadıköy’ün en önemli arazilerinden Meteoroloji arsasına yaptığı “Four Winds” projesinin “hukuka aykırı ve keyfi eylemlerle” durdurularak zarara uğratıldığı iddiasıyla 4 yıl önce tazminat davası açmıştı. İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, şirketi haklı bularak ilçe belediyeyi 101 milyon 859 bin TL maddi tazminata mahkum etmişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararı bozarak bu rakamı gene yüksek bir rakam olan 44 milyon 159 bin 487 lira olarak belirledi. En son tazminat davasında, İstanbul 7. İdare Mahkemesi skandal bir karara imza atarak süreci başa döndürmüştü. KKTC: Maraş sürecine rumları dahil etmeyiz KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, “Biz, hükümet olarak kapalı Maraş ile ilgili adım atmaya başlamışken, başlattığımız bu süreci sekteye uğratacak Kıbrıs Rum Özersay tarafını, Maraş sürecine dahil edecek bir şeyi kabul etmemiz söz konusu değildir” diye konuştu. Rum basınında çıkan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile 9 Ağustos’ta yapacağı görüşmede, “Kapalı Maraş konusunda komite kurulmasını isteyeceği” yönünde haberlere ilişkin Türk Ajansı Kıbrıs’a konuşan Özersay, Rum tarafının katı tutumu nedeniyle bir sonuca varılamadığını ifade ederek, “Hükümet olarak kapalı Maraş ile ilgili adım atmaya başlamışken, bu süreci sekteye uğratacak, Kıbrıs Rum tarafını Maraş sürecine öyle ya da böyle dahil edecek bir şeyi kabul etmemiz söz konusu değildir. Kapalı Maraş’ı Birleşmiş Milletler’in kontrolüne verecek değiliz. Bizim esas aldığımız şey kendi mevzuatımız ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıdır” diye konuştu. Maraş 1974’te BMGK’nin aldığı kararla hem yerleşime hem iskâna kapatılmıştı. l AA Büyükelçiler toplanıyor Türkiye’nin yurtdışında ve merkez teşkilatında görev yapan 254 büyükelçisi, 11. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Ankara’da toplanıyor. Resmi açılışı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun konuşmasıyla bugün yapılacak olan konferansın teması “Sahada ve Masada Güçlü Diplomasi” olarak belirlendi. Konferansa Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, AB Komisyonu’nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu üyesi Dimitris Avromopulos, KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ve Özbekistan Dışişleri Bakanı Abdulaziz Kamilov katılacak ve Türk büyükelçilere hitap edecekler. Görüşmelerde Kıbrıs meselesi ve Doğu Akdeniz’e ilişkin son gelişmelerin de ele alınması bekleniyor. Özbekistan Dışişleri Bakanı Kamilov ve Çavuşoğlu’nun eşbaşkanlıklarında Ortak Stratejik Planlama Grubu 1. Toplantısı da düzenlenecek. 9 Ağustos’ta büyükelçiler, Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nin başlangıcının 100’üncü yıldönümü dolayısıyla Samsun’u ziyaret edecek. l ANKARA / Cumhuriyet ABD 15 kilometre derinliği önerirken, Türkiye ise 32 kilometrede ısrarlı ‘Güvenli bölge’ için ABD ile yeni görüşme Türkiye ve ABD arasında Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırında güvenli bölge kurulması konusunda anlaşmazlık sürerken, Türk ve ABD askeri heyetleri bugün yeni bir görüşme gerçekleştirecek. Güvenli bölge konusunda ABD’nin önceki görüşmelerde gündeme getirdiği önerileri tatmin edici bulmayan Türkiye, ABD’den yeni teklif bekliyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve ABD’li mevkidaşı Mark Esper, Türkiye’ye 12 Temmuz’da Rusya’dan S400 sevkıyatının başlamasının hemen ardından yaptıkları telefon görüşmesinde “Suriye’de güvenli bölge oluşturulması konusunda bir ABD heyetinin Ankara’ya acilen gönderilmesi” konusunda uzlaşmışlardı. Bu kapsamda ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in başkanlığındaki heyet, Ankara’ya 3 gün süren bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyarette Türkiye ile ABD arasında Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan güvenli bölge konusunda askeri heyetlerin görüşmeye devam etmesi kararlaştırıldı. Bu kapsamda ABD’li askeri heyet, bugün Ankara’da Milli Savun ma Bakanlığı yetkilileriyle yeni bir görüşme gerçekleştirecek. Milli Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili “Suriye kuzeyinde koordineli bir şekilde tesis edilmesi planlanan güvenli bölgeye yönelik olarak ABD askeri yetkilileri ile ilki 23 Temmuz 2019’da icra edilen müşterek çalışmaya 5 Ağustos 2019’da Ankara’da Milli Savunma Bakanlığı’nda devam edilecektir” açıklamasını yaptı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy da geçtiğimiz hafta yaptığı basın toplantısında ABD’nin daha önce güvenli bölge konusunda sunduğu önerinin, Türkiye’nin güvenlik endişelerini karşılamaya yetmediğini söylemiş, “ABD ile ortak bir noktada buluşulamaması halinde güvenli bölgeyi tek başımıza oluşturmak zorunda kalacağız” demişti. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey ise Türkiye’ye 514 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge önerdiklerini ancak Türkiye’nin bu teklifi kabul etmediğini açıklamıştı. Türkiye, güvenli bölgenin 32 kilometre derinliğinde, Türkiye’nin kontrolünde ve YPG’den tamamen arındırılmış olmasını talep ediyor. l ANKARA / Cumhuriyet Çiçek’in ‘Nâzım’ın Harp Okulu ve Donanma Davaları’ kitabı kumpas davalarını anlatıyor Onlar da tertiplerle yargılandılar LEYLA KILIÇ vaları kitabında ‘Türk Ordu Gazeteciyazar Hikmet Çiçek’in, raflarda yerini alan suna İlk Kumpas’ ifadesine yer verirken, Türkiye’nin en büyük kırılma noktalarından “Nâzım’ın Harp Okulu ve Donan olan Ergenekon, Balyoz gi ma Davaları” kitabında günümü bi kumpaslarla da Nâzım’ın zün Ergenekon, Balyoz gibi kum karşı karşıya kaldığı sürecin pas davaları ile Türk ordusunun benzerliklerini analiz şeklin ve Nâzım Hikmet’in karşı karşı de okurlara sunuyor. Çiçek, ya kaldığı kumpası analiz ediyor. Nâzım’ın mücadelesinin salt Çiçek, “Nâzım’ın yargılandığı da Hikmet Çiçek valar, hukuk dışı uygulamalar ba bir edebiyat kavgası değil, bir sınıf mücadelesi olduğunu kımından ancak Ergenekon, Balyoz, Poy söyleyerek, “Nâzım’ın yargılandığı ve mah razköy, Odatv, Askeri Casusluk gibi tertip kum edildiği davalar, hukuk dışı uygulama lerle kıyaslanabilecek davalardı. Yıllar son lar bakımından ancak Ergenekon, Balyoz, ra, Nâzım Hikmet’i hapse atmak için uydu Poyrazköy, Odatv, Askeri Casusluk gibi ter rulan gerekçelere rahmet okutacak iddia tiplerle kıyaslanabilecek davalardı. Nâzım namelerle sivil ve asker aydınlar Ergenekon Hikmet, Harp Okulu davasında ‘Askeri is ve benzeri tertiplerde yargılanmış ve yıllar yana teşvik’ suçlamasıyla yargılanmış ve ca hapislerde tutulmuşlardır” diyor. Hik haksız yere 15 yıla mahkum edilmiştir. Yıl met Çiçek, Kırmızı Kedi Kitabevi’nden çı lar sonra, Nâzım Hikmet’i hapse atmak için kan Nazım’ın Harp Okulu ve Donanma Da uydurulan gerekçelere rahmet okutacak id dianamelerle sivil ve asker aydınlar Ergenekon ve benzeri tertiplerde yargılanmış ve yıllarca hapislerde tutulmuşlardı” diyor. O dönemde yaşananlarla bu dönemin kumpas davalarının aktörlerini de benzeten Hikmet Çiçek, “Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ndeki savcı Binbaşı Şerif Budak, Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde görevlendirilmişti. Komünizm düşmanı ve Hitler hayranı olan Şerif Budak, Harp Okulu ve Donanma kumpaslarının Zekeriya Öz’üdür diyebiliriz” ifadelerini kullanıyor. Nâzım Hikmet’in Mustafa Kemal Atatürk’e hitaben yazdığı ve suçsuzluğunu ilan ettiği mektuba yönelik konuşan Hikmek Çiçek, “Bu mektup Atatürk’e yollandığında Atatürk’ün ağır hasta olduğu, siyasetle ilgilenemediği bir dönemdi. Kurtuluş Savaşı’nın önemli komutanlarından, Nâzım’ın dayısı Ali Fuat Cebesoy’un çabaları da bu durum için bir sonuç vermemiştir” diye konuşuyor. l İSTANBUL HABER Muhalefet Türkiye’yi yeniden nasıl inşa edecek? A KP’nin ülkeyi büyük bir üretici ülke konumuna yükseltmesine olanak yok. 17 yıldır bunu yap(a)mamasının nedeni, ideolojisinin, ekonomiye bakışı ve anlayışının buna uygun olmamasıdır. Yani çok sevdikleri sözcükle, fıtrat meselesi! Bu yargıya durup dururken varmıyorum, 17 yıllık ekonomi pratikleri ve yönetim anlayışları, ülkeye ve insanına bakışları, dünyayı kavrayışları ve sonunda 2013’ten beri adım adım ülkeyi çöküşe götürdüklerini görmemeleri veya görüp de bunu umursamamaları, konuyu yargı olmaktan çıkarıp olguya dönüştürdü. Ekonomiyi çökertip ülkenin siyasal olarak da zayıflamasına yol açtılar. Dış politikada büyük yanlışlıkların yarattığı büyük yalnızlık da cabası. 17 yıl öncesine yaklaştılar 12 bin 500 dolara ulaşan adam başı milli gelir 9300’e geriledi, yani yoksulluğun adıdır bu. Aslında milli geliri hesaplamada yaptıkları değişikliklerle 9 bin 300’e varılabiliyor. Eski milli gelir hesabına vursa ekonomistler, neredeyse devraldıkları döneme çok yakınlaştıklarını görürüz.. Bugün 500 milyar dolara yakın dış borç, ekonomik hacmin 700800 milyar dolarlara yükselmesinde baş etken. Bu borcu şimdi ödeseniz, eski tas eski hamam. 70 milyar dolarlık Cumhuriyetin mal varlıklarını satmalarını da ekleyin. O zaman sorabilirsiniz, ne yaptılar bunlar bu ülkeye? Bu kadar para nerelere gitti? Birileri savurganlık kalemi altında bunları rakamlara dökebilir mi? ‘Beş para harcamadan’ masalı  Şüphesiz belki de birkaç milyonluk kendilerine ait yeni bir orta sınıf yarattılar, devletbelediye destekleri ile! (Hayır insanların böyle bile olsa sınıf atlamalarına, sekülerleşmelerine kötü gözle bakmak istemem!) Evet otoyollar, köprüler, tüneller.. Ve şehir hastaneleri.. Tek Adam, bunları cepten tek kuruş çıkmadan hangi parayla yaptınız diye soruyorlar bize, diyor. Evet kendi ceplerinden çıkmıyor, Hazine iki katı, üç katı, dört katı para ödüyor yıldan yıla.. Bu para da bizden çıkıyor. Bakın İstanbulİzmir otoyolu kullanımın bedeli, en ucuzu, 256 TL, en pahalısı 815 TL.. Bu yol ne ülkenin ciddi ekonomik bir altyapı ihtiyacını karşılamak için yapıldı ne de ülkenin üretkenliğini katlayacak ve katma değer yaratacak bir sonuç üretecek. İstanbullu zenginler basacak gaza, verecek parasını ve hızla Ege ve Akdeniz sahillerine ulaşacak. Bazılarımız da meraktan kırk yılda bir kullanacak otoyolu. İktidar, Hazine’den belli, otomobil geçişi üzerinden “sattığı” otoyolun parasını tıkır tıkır her yıl ödeyecek ve biz de ister geçelim ister geçmeyelim Hazine kanalıyla ödemiş olacağız. Hangi sorunumuzu çözdüler  İktidar şunu yaptı: Bir birim fiyatına yapabileceğini, üçbeş birim fiyatına başkasına yaptırdı ve yıllar içinde kendi adamlarına yüksek kâr sağlayarak, faiziyle taksit taksit ödemesini yapıyor. İktidar, normal ekonomik işleyişte 6070 milyarlık, cari açık adıyla bilinen dış finansman açığından tek doları bile şüphesiz bu otoyollardan karşılayamayacak. Yani ülke ihtiyacının ötesinde, ülke için lüks ve gereksiz bir harcamadan bahsediyoruz. Ama bunların altında baş imzası olan politikacı övünüyor: Bakın beş kuruş harcamadan neler yapıyoruz.. Yersen! Ama yiyecek insanlar çok! Soru ortada: Ülkenin 6070 milyar cari açığını kapatacak hangi projeyi hayata geçirdi bu iktidar? 500 milyar dolara yakın borç hangi cari açığın kapanmasına hizmet etti? Cumhuriyetin yarattığı değerlerden 70 milyar doları harcadınız.. Nerelere harcadınız? Bu parayla hangi yüksek ekonomik değerler yarattınız? Ve bu kadar para girdisi olduğu halde ülke neden battı? Neden yaptırdığınız otoyollar vb. için bu milletin çocukları kaç milyar dolarlık yeni bir iç borç yükünün altına girdi? Tam bir hovarda iktidar.. Geleneksel sağcılığın inşaat, gösteriş merakı batırıyor ülkeyi.. Ekonomistler biraz bu gerçeklerle uğraşsalar da bizler aydınlansak ve ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda tartışsak? Yazı içeriği başlığa uymadı mı sizce? O zaman yarın..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle