24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 5 AĞUSTOS 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT HABER/YORUM İnsan ve doğa sömürüsü A ntik Yunan filozofu Aristoteles’in dediği gibi, insan potansiyel durumda bir varlıktır. Bunun anlamı şudur: İnsan olduğu gibi sabit kalmaz, kendisini oluşturur. Aristoteles bu nedenle, insanın kendisini akıl ve deneyim yoluyla geliştirebileceğine ve erdemli bir varlık olabileceğine inanmıştır. Fransız filozof JeanPaul Sartre da potansiyellik ilkesini varoluşçuluğa uyarlarken, insanın her zaman henüz olmadığı şey olduğunu ve bu potansiyellik durumunun ölene kadar sürdüğünü vurgulamıştır. İnsan her zaman eylemleriyle ve seçimleriyle kendisini oluşturma sürecinin içindedir. İngiliz filozof Thomas Hobbes, insanın doğası gereği bencil olduğunu ve kendi çıkarlarını öncelikli olarak gördüğünü, ancak çatışma ve savaş durumunun sürekli olması durumunda bunun insanın yararına olmayacağını, bu nedenle çatışma ve savaş durumunun sürdürülebilir olmadığını, insanın kendi yararı için, bir toplumsal uzlaşma yolunu seçmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etmiştir. İsviçreliFransız filozof JeanJacques Rousseau ise, insanın doğasında iyi olduğunu, bozuk toplumsal düzenlerin içine düşünce kötü bir insana dönüştüğünü, insanın özgür doğduğunu, ancak her yerde zincire vurulduğunu, bu nedenle halk egemenliğinin geçerli olduğu bir toplumsal düzenin kurulması gerektiğini, bunun için de mutlak monarşinin, feodalizmin ve teokrasinin yıkılması gerektiğini söyler. Alman filozof Karl Marx ise, sanayileşme devriminden sonra, üretim araçlarının özel mülkiyette olmasından dolayı sermayenin emekçi sınıfı sömürdüğü sermayeci bir düzenin ortaya çıktığını, kapitalist düzen yıkılıp sosyalizme geçilmeden, insanın insanı sömürdüğü düzenin ortadan kalkmayacağını söyler. Bu filozoflar geçmişimize, günümüze ve geleceğimize ışık tutmaya devam ederken, insanın insanı sömürdüğü düzenler de ne yazık ki ayakta kalmaya devam etmektedir. Dünyanın belli başlı bölgelerinde sınırlı ölçüde ilerlemeler sağlanmaktadır, ancak küresel boyutta sömürünün ortadan kalktığını savunmak olanaklı değildir. Üstelik bu sömürü sadece insanın insanı sömürmesi olarak değil, sanayi ve teknoloji devrimiyle birlikte, insanın doğayı sömürmesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. İnsanın insanı sömürmesi on binlerce yıllık bir olgudur; ancak insanın doğayı bugünkü ölçeklerde sömürmesi, yaklaşık olarak son 150 yılın olayıdır. Bazı ülkelerde, örneğin Batı Avrupa’da, 1980’li yıllardan itibaren, doğayı ve çevreyi korumak konusunda belli bir bilinç seviyesine ulaşılmış olsa da, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, doğa insanlar tarafından acımasız bir biçimde katledilmektedir. Sanayi tarzı üretimin ve bazı sanayiteknoloji ürünlerinin kullanımı sonucunda oluşan gazların neden olduğu küresel ısınma; sanayiteknoloji alanındaki üretimin sonucunda ortaya çıkan atıkların suyu, havayı ve toprağı kirletmesi; yeşil alanların betonlaşması ve çarpık yapılaşma; insanlığın karşı karşıya olduğu en önemli doğa sorunları arasında yer almaktadır. Türkiye’de de AKP iktidarı bu konuda tamamıyla duyarsızdır. Sanayi ve teknoloji alanındaki üretim Türkiye’de zaten sınırlı olduğu için, ekonomi, ağırlıklı olarak, hizmet ve inşaat sektörleri üzerine kurulduğu için, Türkiye’deki betonlaşma ve çarpık yapılaşma, dünyanın en kötü örnekleri arasında yer almaktadır. “Şehircilik ve Çevre Bakanlığı” adı verilen, ancak gerçekte, “Çarpık Yapılaşma ve Beton Bakanlığı” olan bakanlık, belediyeler, müteahhitler, arsa ve emlak rantçıları, herhangi bir yerde yeşil bir alan gördüklerinde, ağaçların ve ormanların yeşilini değil, ABD Doları’nın yeşilini görmektedirler. Doğayı, bir çekirge sürüsü gibi kemirip talan eden bu kesimler, insana yönelik bir sevgi ve saygı duygusu içinde olmadıkları gibi, doğaya karşı da bir sevgi ve saygı duygusu taşımamaktadırlar. Çünkü bunlar kâr ve para sevici insanlardır. Doğayı sevmeyenin insanı da sevemeyeceğini, insanı sevmeyenin doğayı da sevemeyeceğini anladığımızda, hem insan hem doğa için bir kurtuluş yolu açılacaktır. Tabii ki geç kalınmazsa! 5 AĞUSTOS 2019 SAYI: 34270 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:14 04:04 04:33 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:56 13:15 17:08 05:43 13:00 16:51 06:09 13:23 17:12 Akşam 20:24 20:06 20:26 Yatsı 21:59 21:39 21:55 Atatürk HavaalanıAirport Hotel, konferans salonu, havacılık fuar alanı yapılacak Cumhurbaşkanı’nın kullandığı havaalanı için çalışmaların sürdüğü açıklandı. ‘otel’ oluyor Hükümet, iç ve dış hat uçuşların yeni havaalanına kaydırıldığı, Cum hurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seyahatlerinde kullanmaya de vam ettiği İstanbul’daki Ata türk Havaalanı’na “Airport Hotel” ya pacak. Genel hava cılık ve kargo uçuş larının yapılacağı mustafa çakır havaalanına ayrıca fuar alanı da inşa edilecek. Ancak ay nı aks üzerinde oldukları için Atatürk ile İstanbul havaalan larından aynı anda iniş kalkış yapılamayacak. Bu arada İs tanbul Havalimanı’nın çevre sindeki rüzgâr enerji santralle rinin (RES) de hâlâ taşınmadı ğı ortaya çıktı. CHP Tekirdağ Milletvekili İl hami Özcan Aygun’un soru önergesine yanıt veren Ulaş tırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, yapılan çalışmalarda İstanbul Havalimanı’nın çevre sindeki RES’lerin uçuş emni yetini riske eden bir etkisinin tespit edilmediğini savundu. Buna karşın Turhan, “İstanbul Havalimanı’nın geleceği yöne lik fazları ile gelişim aşamaları dikkate alınarak yapılan plan lamalar kapsamında, RES’lerin bölgeden kaldırılması yönünde çalışmaların devam ettiği bi linmektedir” dedi. Turhan, İs tanbul Havalimanı ile Atatürk Havaalanı’na aynı anda iniş ve kalkış yapılamadığını da şöyle açıkladı: “İki havalimanının pistlerinin aynı aks üzerinde olması nedeniyle hava trafik usulleri gereğince aynı anda iniş kalkış yapılabilmesine olanak sağlamamaktadır.” Turhan, İstanbul Havalimanı’nın tam kapasiteyle faliyete geçmesi sonrasında Atatürk Havaalanı’nın saatlik pist kapasitesinin 5 iniş, 5 kalkış olarak belirlendiğine de işaret ederek, “Bu çerçevede; havacılık faaliyetleri (genel havacılık ve kargo uçuş operasyonları) ile havacılık dışı faliyetlerin (Airport Hotel, konferans salonu, havacılık fuar alanı) icra edebileceği öngörülmekte olup, bu hususlarda başlatılan çalışmalar sürdürülmektedir” dedi. ‘Pist ısıtma yok’ İstanbul Havalimanı’nda pist ısıtma sistemi bulunmadığını da belirten Turhan, “İstanbul Havalimanı ihale eki sözleşme, proje ve şartnamelerinde pistlerde ısınma sistemi öngörülmemiş olup yapımı tamamlanan ve hizmete açılan pistlerde de pist ısıtma sistemi yer almamaktadır. Ancak İstanbul Havalimanı projesinin büyüklüğü ve vizyonu doğrultusunda kapsamlı bir karla mücadele ekip ve ekipmanları oluşturulmuş olup, kış şartlarında uçuş trafiği ve güvenliğini etkileyecek herhangi bir sorunla karşılaşılmaması için gerekli tüm tedbirler alınmıştır” bilgisini verdi. Turhan, İstanbul Havalimanı’nın toplamda 4 etapta tamamlanacağını da belirterek, “Tüm fazların tamamlanması sürecinde havaalanında inşaat işlerinin devam etmesinin kaçınılmaz olduğu değerlendirilmektedir” dedi. l ANKARA gri listeden iki kişi yakalandı Emniyet ve MİT’ten MLKP’ye ortak operasyon Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nca (MİT) İstanbul’da düzenlenen ortak operasyonda, gri kategoride aranan MLKP’li iki kadın terörist yakalandı. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve MİT, Güngören ilçesindeki bir adrese ortak operasyon düzenledi. Tunceli kırsalında faaliyet yürüten terör örgütü MLKP mensubu ve terörden arananlar lis tesinde 300 bin lira ödülle gri kategoride yer alan “Eylül” kod adlı Songül Dilek ve “Rojda” kod adlı Güneş Akan gözaltına alındı. Önceki operasyonlarda, Tunceli kırsalında faaliyet gösteren 5 MLKP’li teröristten 2’si öldürülmüş, biri ikna yoluyla teslim olmuştu. İki teröristin yakalanmasıyla Tunceli kırsalında terör örgütü MLKP mensubunun kalmadığı bildirildi. l ANKARA 19 İLDE 41 GÖZALTI FETÖ/PDY’nin polis yapılanmasına darbe Adana merkezli 19 ilde, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında aralarında görevine devam edenlerin de olduğu polis memurlarına yönelik düzenlenen operasyonda 41 kişi gözaltına alındı. İl Emniyet Müdürlü ğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince, örgütün “mahrem imamları” ile periyodik ve ardışık arama sistemiyle haberleştikleri öne sürülen kişilerin yakalanmasına yönelik operasyonda gözaltına alınanlar sağlık kontrolünün ardından Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. l AA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kiralanan yük hayvanı. 2/ Tarımda kullanılan azotlu gübre... Japonya’nın ulusal dini. 3/ Manavgat ilçesinde, Titreyengöl’ü, ormanı ve kumsalıyla tanınmış turistik bir yöre... İlaç. 4/ Victor Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu” adlı romanındaki Çingene kızın adı. 5/ Büyük erkek kandeş... İki iletken arasında meydana gelen, son derece ışıklı elektrik boşalımı. 6/ Bir peygamber... Batı Samoa’nın başkenti. 7/ Rütbesiz asker... Kendisine miras düşen kimse. 8/ İyi yaşamak için gerekli her şey... “Dosta el değmedik bulamadım” (Pir Sultan Abdal). 9/ Güney Amerika’nın tatlı sularında yaşayan bir kaplumbağa. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Divan edebiyatında bentleri 8 dizeden oluşan şiir türü. 2/ Yu 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 GLÜTEN P İ 2 LÖVE ESEN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 OSE LO İ D K Z AĞANOS OK TUHA L A MA T İ Z MOD 3 4 5 7 T İ N REJ İ 6 8 9 TİK DİKİZ E P İ DEM İ M 7 8 nan mitolojisinde aşk tanrısı... Yahudilikte kutsal büyü zarları 9 ya da çubukları. 3/ Bir çalış maya yardım sağlamak için, genel likle açık havada yapılan eğlentili toplantı... Fas’ın plaka imi. 4/ Ya zın esen hafif rüzgâr. 5/ Buğday, nohut, fasulye ve çeşitli yemişlerle pişirilen tatlı... Soyundan gelinen kimse. 6/ “Tırpana” da denilen iri bir balık... Güzel sanat. 7/ Hayvanlara vurulan damga... Kayalık kıyılarda yaşayan bir balık. 8/ Öğretim. 9/ Kadın baş süslemesinde kullanılan, genellikle gümüşten yapılmış takı... Eski Mısır’da güneş tanrısı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr YAŞ kararlarının anlamı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları nasıl değerlendirilmeli? İki ölçütümüz olmalı: Birincisi, terfi edenlerin yeterliliklerinden önce terfi etmesi gerekenlerin neden ettirilmediği üzerinde durarak bir değerlendirme yapmalıyız. İkincisi, YAŞ kararlarını hükümetin Türk ordusunu ilgilendiren politikalarıyla birlikte ve bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Kararları hangi ölçütle değerlendirmeli? Ölçütümüz neden terfi edenlere bakmaktan ziyade terfi ettirilmeyenlere bakmak şeklinde? Şundan: Terfi edenler elbette iyi askerdir, vatanseverdir, henüz o görevin rütbesinde olmasalar bile elbette verilen görevleri en iyi şekilde yapmaya çalışacaklardır, bunda bir tereddüt yok. Salt, terfi edenlere bu gözlükten ve toptancı bir yaklaşımla bakmak, bir YAŞ analizi olmaz; kuru bir TSK propagandası olur. Ve elbette öylesi bir değerlendirme en çok YAŞ’ın tek karar verici mekanizmasına dönüşerek sarayı memnun eder! Sağlıklı bir analiz için, süresi dolmadan emekli edilenlere, terfisi geldiği halde bekletilenlere bakmak gerekir. FETÖmetre rahatsızlık mı yarattı? Uzun uzun isimleri ele almayacağız. Zira meselemiz isimler değil, yukarıda da belirttiğimiz gibi, tasfiye edilenlerin yerine gelenler de ellerinden geleni yapacaktır. Ancak “tipik” olması nedeniyle iki örnek üzerinde duracağız: İlki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Tümamiral Cihat Yaycı. Tüma. Yaycı’nın terfi etmesi bekleniyordu. Çünkü Yaycı iki özelliği nedeniyle öne çıkan bir isimdi. Hazırladığı FETÖmetre ile FETÖ’cülerin temizlenmesinde çok etkili bir isimdi. Öyle ki, yönteminin ordu dışındaki kurumlarda da uygulanması gerektiği herkesin mutabık olduğu bir konuydu. Onu öne çıkaran bir diğer özelliği ise Doğu Akdeniz konusunda hazırladığı çok önemli kitabıydı: Sorular ve Cevaplarla Münhasır Ekonomik Bölge. Akademisyen kimliği de olan Tüma. Yaycı, Türkiye’nin bu en önemli sorununda yapılması gerekenleri anlatıyordu kısacası... Ancak Tüma. Yaycı, iki yıl önce birlikte terfi ettiği ismin terfi etmesine rağmen, terfi ettirilmedi! FETÖ raporu rahatsızlık mı yarattı? İkinci örneğimiz Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan. Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu geçen yılki YAŞ’ta pasif bir göreve atanmıştı, şimdi de emekli edildi. Oysa Tuğg. Bitlislioğlu, Genelkurmay’ın o çok önemli FETÖ raporunu yazan kritik önemde bir isimdi! TSK içinde FETÖ’yle mücadelede en öndeki komutanlardan biriydi! 15 Temmuz gecesi FETÖ’cülere direnenleri, ErgenekonBalyoz kumpaslarında FETÖ’nün hedefi olanları ama bu YAŞ’ta tasfiye edilenlerin uzun listesinin dökümünü yapmıyoruz bile...   Zira sayıları, aynı özellikte olup da terfi ettirilenlerden çokça fazla! TSK’ye kumpaslar sürüyor! Gelelim diğer ölçütümüze… Bu YAŞ’ı, hükümetin TSK’yi ilgilendiren politikalarından bağımsız, tek başına bir teknik mesele olarak değerlendiremeyiz. Öncelikle YAŞ artık, konuya vâkıf sicil amirlerin karar mercii olduğu bir yapı değil; Maliye Bakanı’nın, Milli Eğitim Bakanı’nın içinde yer aldığı mini bir bakanlar kurulu adeta. Dolayısıyla kimin terfi edeceğinde askerlik ölçütlerinden çok, siyasi ölçütler kullanılıyor artık! Diğer yandan biliyorsunuz, 15 Temmuz’u fırsata çeviren iktidar TSK’nin yapısını bozdu: Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nı İçişleri Bakanlığı’na, kuvvet komutanlıklarını Milli Savunma Bakanı’na, Genelkurmay Başkanı’nı ise saraya bağladı! Askeri liseleri kapattı, harp okullarının yerine sivil bir rektöre bağlı savunma üniversitesi kurdu. Askeri hastaneyi askerden koparıp Sağlık Bakanlığı’na bağladı. Askeri yargıyı lağv etti. Kısacası orduyu parçalara ayırdı! Ve son olarak askerliği 6 aya indirerek ve bedelli askerliği sürekli hale getirerek, TSK’yi pratikte askersizleştirmiş oldu! Dolayısıyla YAŞ kararları bu politikalardan ayrı yorumlanamaz. Zira tek başına şu karar bile YAŞ’ın sonuçlarının AKP politikalarıyla birlikte okunması gerektiğini göstermeye yetmektedir: Hiçbir korgeneral orgeneral yapılmadı ama iki ordu komutanı emekli edildi. Dolayısıyla orgeneral rütbesindekilerin komuta edeceği ordu komutanlıkları, korgeneral rütbesiyle komuta edilecek şimdi! Peki ne anlama geliyor tüm bunlar? Anlamı açık: Ordumuzu hedef almaya devam ediyorlar!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle