17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 24 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER İzmir’in dağları, ülkenin kaynakları Her orman yangını ağacıyla, toprağıyla, mantarıyla, böceğiyle, kuşuyla bir hayat birliğinin de ölümüdür. İnsan, bu hayat birliğiyle tarih boyunca ya yan yana ve uyumlu yaşamayı ya da kâr hırsıyla bu birliği tahrip etmeyi seçti. İkinci anlayış dünya genelinde yayılıyor.  Son İzmir yangını sonrasında bunu kanıtlayan bir tartışma açığa çıktı. Yangının söndürülmesi sürecinde devletin, daha da özelde ilgili bakanlığın, Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” anlayışıyla kuruluşuna öncülük ettiği Türk Hava Kurumu’nu hedefe koymasına tanık olduk.  Bakan Pakdemirli önce uçakların motoru yok dedi; uçakların çalıştığı ortaya çıktı. Ardından “pahalı” dedi; THK’nin yangın sürecinde ücretsiz hizmet vermeyi teklif ettiği ortaya çıktı. Bütün bu gerekçeler çökünce de kurumun ana muhalefetle hareket ettiğini, güvenmediğini söyledi. Yangınları söndürmek için canını hiçe sayan orman emekçilerinin hakkını teslim edip çözümü zorlaştıranların gerekçelerine bakalım. Ormanlar insanlığın ortak serveti. Anayasanın 169. maddesi açık; mülkiyet devletin elinde. Devlet ormanlarla ilgili her tasarrufunda “kamu yararı”nı gözetmek zorunda. Bu ne demek? Orman yangınıyla mücadelede devletin görevi, “işi ucuza kapatalım” demek değildir; bazen daha yüksek maliyetle daha düşük toplumsal kayıp sağlanması ya da daha hızlı ve etkin mücadele aracılığıyla halkın tümüne zararı olacak ormansızlaşma maliyetinin düşürülmesi de mümkün olur. Devlet, özel şirket değildir. Kârlılığı değil, kamu yararını öne alır; almalıdır. Oysa iktidar tersinden bakmaktadır.  Diyelim maliyet yüksek geldi, uçak kullanılmadı. İyi ama inşa edilen saraylar, bitmek bilmeyen şatafat harcamaları, son model makam arabaları ve uçakları, istişari kadrolara yaratılan maaşlar varken; tasarruf ya da maliyet, hepimizi ilgilendiren ve hepimize ait ormanları korumak söz konusu olunca mı akla geliyor? Şahısçılıkla, özelcilikle kamuculuk makası burada da açılmaktadır.  Maliyetlerin ötesine geçelim; bir diğer gerekçesi nedir bakanın: Uçaklar çalışmıyor. İddiası çürüdü ama diyelim ki doğru. Füze alıyoruz, savaş uçakları alıyoruz, savunmaya milyar dolarlar harcıyoruz. Ormanların korunması niye “ülke güvenliği” içinde görülmüyor peki? Savaş uçağına harcanan paranın çok daha azıyla devlet yangınla mücadele filosu oluşturamaz mıydı? Halkın sırtına bindirilen bunca vergi nereye gidiyor? Madem uçakların çalışmadığını biliyorsunuz, niye tedbir almadınız?  Demek ki ihmal ötesinde, politika ve program tercihlerinin rolüdür bugün tartıştığımız. Yükselen dalga Diğer yandan bu duruma karşı bir duyarlılık sıçraması yaşanıyor son zamanlarda. Halk soruyor, sorguluyor.  Maden devletin; halk maden alanlarının yabancı şirketlere ve yerli ortaklarına açılmasına, binlerce ağacın kesilmesine itiraz ediyor, toprağına sahip çıkıyor. Ormanlar devletin; halk yangınlara devletin neden yeterli araçlarla etkin müdahale etmediğini sorguluyor, hedef saptıran açıklamaların altının boş olduğunu ortaya seriyor. Söndürme özelciliğine ve imar, inşaat rantı özelciliğine karşı kamusal farkındalık büyüyor. Görülüyor ki bir yol ayrımındayız. Türkiye’nin kaynakları özel çıkarcılıkla mı, yoksa kamusal çıkara göre mi yönetilecek? Madenden ormana, yangın söndürmeden kültür ve turizme, eğitimden sağlığa kadar her alanı ilgilendiren soru bu. Kaynakları kim yaratıyor, kaynaklar kimindir ve kaynaklar kimler için kullanılmalı? Bu tartışmaya bağlanmayan tek gündem konusu var mı bugün? Bakınız, ormancılık alanında kamucu duyarlılıkla çalışan 5 saygın akademisyen (Ünal Akkemik, Doğanay Tolunay, Erdoğan Atmış, Cihan Erdönmez ve Oğuz Kurdoğlu), “Ormanın Çağrısı” başlıklı bir bildiri yayımladı geçen günlerde. Şöyle diyorlar: “Ormanlarımızın yıkımına neden olan en büyük uygulama, orman alanlarının madencilik, turizm, altyapı vb. tesisler için ormancılık dışı amaçlarla kullanımlara tahsis edilmesidir. Ülke çapında bu amaçla yapılan tahsislerin toplam miktarı 700 bin hektara yaklaşmıştır.”  Bam teli burası. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, son yangında 5 bin hektarlık arazinin kül olduğunu söylüyor. Büyük kayıp. Ama çoğu rant amaçlı özel çıkara hizmet eden faaliyetler için feda ettiğimiz orman alanı da bunun neredeyse 150 katı. Demek ki hem yangınlara karşı etkin, kamu yararına mücadele anlayışını devlet katında yaygınlaştırmamız, hem de kamusal kaynaklarımızı Kanadalı şirkete, özel hastane sahibine, tur şirketi sahibine teslim eden programın karşısına gerçekten kamucu bir program koymamız gerek. Konu, ağaç dikmenin ötesinde çözümlere muhtaç. Bu ayrımla yüzleşme zamanımız gelmedi mi sizce de? İmamoğlu’ndan Rakunt yorumu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Anıtkabir Komutanı Cüneyt Rakunt’un görev yerinin değiştirilmesini değerlendirdi. İmamoğlu, “Ziyaretimiz, tümüyle resmi, yazılı ve talep edilmiş bir ziyaret. Bize verilen kurallara göre Ata’mızın huzurunda saygı duruşunda bulunduk ve Şeref Defteri’ne de yazı yazdık. Savunma Bakanlığı’nın ya da Genelkurmay’ın bir tasarrufudur diye düşünüyorum. Aksi bir durum varsa, yanlış tabii ki” dedi. l İç Politika Diyarbakır’ın ardından Mardin Valisi’nin 1 Nisan’da yazdığı kayyım yazısı da ortaya çıktı Mardin de hazırmış! Mahmut ORAL Diyarbakır, Mardin ve Van’da kayyım protestoları 5. gününe girerken İmamoğlu’nun 31 Ağustos’ta Diyarbakır’a gideceği bildirildi. Mardin Valisi Yaman’ın 1 Nisan’da kayyım atanmasını talep ettiği belirlendi. Diyarbakır’da kayyım protestolarının 5. gününde siyasetçiler ve halk yine oturma eylemi yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 31 Ağustos’ta Diyarbakır’da olacağı bildirildi. Mardin’de de valiliğin, 31 Mart seçimlerinden bir gün sonra Ahmet Türk’ün yerine kayyım atanması için yazı yazdığı ortaya çıktı. Van’da kayyımın yeni icraatı, Twitter hesabından Kürtçeyi kaldırmak oldu. 40 kişi serbest Diyarbakır’da 19 Ağustos günü yapılan eylemler sırasında gözaltına alınan 85 kişinin bir bölümünün Emniyet’teki işlemlerinin bittiği bildirildi. Adliyeye sevk edilen bu kişilerden 40’ı savcılıkça serbest bırakılırken, sadece 1 kişi tutuklandı. Halen gözaltında olan 44 kişi için de ek gözaltı kararı verildiği öğrenildi. Gözaltındakilerin açlık grevine başladığı bildirildi. Diğer yandan Diyarbakır’daki gösteride polislerce darp edilerek gözaltına alınan Fırat Akdeniz’in kaldırıldığı hastaneden tekrar Emniyet’e götürüldüğü belirtildi. Sivil toplum kuruluşları Akdeniz’in sağlık durumunun, gözaltı merkezine götürülmeye uygun olmadığını savundu. Diyarbakır yolcusu HDP’li belediyelere kayyım atanmasının halk iradesine saygısızlık olduğunu söyleyen İmamoğlu’nun, 31 Ağustos günü Diyarbakır’da olacağı bildirildi. İmamoğlu ekibinin ziyaret programı üzerinde çalıştığı, kendisinin görevden alınan Selçuk Mızraklı veya HDP Diyarbakır yönetimini, eşinin de HDP’nin cezaevinde bulunan önceki dönem eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ı ziyaret edebileceği belirtildi. İmamoğlu’nun, ziyaret kapsamın da kent esnafıyla da bir araya geleceği ifade edildi. Kayyım hazırlığı Kayyım atamalarının siyasi değil, hukuki olduğu yönündeki AKP iddiasını çürüten Diyarbakır Valiliği’nin yazısının ardından, Mardin’de de valiliğin benzer bir hazırlığı 1 Nisan’dan itibaren yapmaya başladığı ortaya çıktı. Mardin Valisi Mustafa Yaman, 1 Nisan 2019’da İçişleri Bakanlığı’na yazı göndererek kayyım atanmasını talep etti. Vali Yaman imzasıyla gönderilen yazıda, HDP’li Ahmet Türk hakkında açılan soruşturmalar sıralandı. Valiliğin yazısı nedeniyle, Ahmet Türk’ün göreve dönmek için idare mahkemesine başvuracağı belirtildi. Kürtçe yazı kaldırıldı Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, Van Büyükşehir Belediyesi resmi Twitter hesabındaki Kürtçe tanımlamayı kaldırıldı. Belediyenin Twitter hesabında yer alan “Şaredariya Bajara Mezin a Wânê” yazısı kaldırılırken yalnızca Van Büyükşehir Belediyesi yazısı kaldı. F.K. ifade verdi Van’da polis tarafından kaçarak geldiği çay ocağında polisler tarafından, kask, sandalye, masa ve tekmeyle öldüresiye dövülen ve gözaltına alınan, şizofreni hastası olduğu belirtilen F.K., gözaltında tutulmaya devam ediliyor. F.K.’nin avukatlarının suç duyurusunun ardından dün, F.K. şikâyetçi sıfatıyla Van Adliyesi’nde ifade verdi. Avukatlar, F.K.’ye karşı savcılığın tutumunun, şikâyetçi olmaktan ziyade şüpheli gibi olduğunu belirtti. F.K.’nin ailesi ayrıca hukuki yardım almak üzere İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi’ne başvurdu. l DİYARBAKIR Kayyım eylemleri hız kesmiyor İçişleri Bakanlığı kararıyla HDP’li Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınarak, yerlerine kayyım atanmasına yönelik protestolar beşinci günü geride bıraktı. Diyarbakır’da belediyeye yakın bir noktada, polisin çok yoğun güvenlik önlemleri altında HDP milletvekilleri, siyasetçiler ve yurttaşlar, oturma eylemi yaptı. Eylemde Kürtçe ve Türkçe şarkılar söylendi, zılgıtlar ve alkışlar eşliğinde sık sık “Amed bizim irademizdir”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı. Üç kentin değil KURTULUŞ ARI ülkenin meselesi DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, kayyım atamalarını dün Kadıköy’de protesto etti. Eyleme CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve çok sayıda CHP’li milletvekili ile HDP’li vekiller katıldı. Ortak basın açıklamasını okuyan TTB Başkanı Sinan Adıyaman, ülkede halkın iradesine karşı darbe süreci işletildiğini belirterek “Halkın iradesini kayyımlara teslim etmemek sadece üç kentin değil hepimizin meselesidir. Seçime saygı yoksa demokrasiye de saygı yok demektir. Başkanlarının derhal görevlerine iadesini istiyoruz” dedi. Açıklamanın ardından Caferağa’ya doğru yürüyüşe geçen bir grup gence polis biber gazı ve plastik mermi ile müdahale etti. Aralarında Mezopotamya Ajansı muhabiri Berfin Aslan’ın da bulunduğu 7 kişi gözaltına alındı. Öte yandan, gözaltına alınan HDP Pendik İlçe Eşbaşkanı Çetin Aslanboğa ve Bayrampaşa İlçe Eşbaşkanı Nedim Genç dün sabah serbest bırakıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet DENİZ BAYKAL: Ortak akıl üretilmeli Milletvekili yemini ettikten sonra ilk defa dün TBMM’ye gelen CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, gazetecilerle sohbet etti. Suriye’de güvenli bölge oluşturulması çalışmalarıyla ilgili olarak yaşananların tek başına bir partinin çözebileceği sorunlar olmadığını, ortak akıl içerisinde hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Baykal, “Bu kritik dönemde toplum olarak bilgilendirilmemiz lazım. Bunun en önemli muhataplarından birisi de siyasi partilerdir. Buradan bir ortak akıl üretmeliyiz” dedi. Baykal, HDP’li belediyelere kayyım atanmasıyla ilgili bir soru üzerine “Demokrasi de olacak, hukuk da olacak” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Tözeren serbest bırakıldı Edebiyatçı ve Evrensel gazetesi yazarı Ayşe alınmamla ilgili bir yanlış anlama olduğunu düşünü gül Tözeren 3 gün süren yorum ve en kısa zaman gözaltının ardından dün da düzeltileceğine inanı adli kontrol şartıyla ser yorum. Bana yöneltilen best bırakıldı. suçlamaları kabul etmi Salı günü evi basılarak yorum. Adalete güveniyo gözaltına alınan Tözeren, rum” dedi. dün Çağlayan’da bulunan CHP milletvekili Sez İstanbul Adliyesi’ne geti gin Tanrıkulu, Emek Par rilerek savcılığa çıkarıldı. tisi Genel Başkan Yardım Savcılık ifadesinden son cısı Levent Tüzel, Prof. ra “Adli kontrol uygula Dr. Şebnem Korur Fincan masıyla” talebiyle mah cı, Evrensel Gazetesi Ge kemeye sevk edilen Töze Adliye önünde açıklama yapan Ayşegül Tözeren, “Trafik cezam bile yok nel Yayın Yönetmeni Fa ren, serbest bırakıldı. Mah ama kelepçeyle götürüldüm. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi. tih Polat, Barış için Akade keme, Tözeren ile birlikte gözaltına alı tında tutuldum. Benim trafik cezam bi misyenler, Türkiye Yazarlar Sendikası nan kişilerden 7’sinin adli kontrol şar le yoktur. Ama evimden kelepçeye alı Genel Sekreteri ve Manos Kitap editörü tıyla serbest bırakılmasını, 2’sinin ise narak götürüldüm. Bana sorulan ilk so Hakkı Zariç, Sosyal Araştırmalar Vak tutuklanmasını talep etti. Serbest bı ru 200 TL’yi niçin yolladığımdı. Ben o fı, Tözeren’in annesi, arkadaşları ve çok rakıldıktan sonra adliye önünde açık parayı Silopi’deki kimsesiz çocuklara sayıda kişi adliyede Tözeren’e destek lama yapan Tözeren, “3 gündür gözal yardım etmek için yolladım. Gözaltına verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Kaymakam Tortop sosyal medyada Cumhuriyet’i ve muhalefeti hedef aldı Kaymakam hakaret yağdırdı Sandıklı Kaymakamı Eflatun Can Tortop, Kaz Dağları’ndaki doğa katliamını eleştirenleri ve gazetemizi “solcu, laikçi, Atatürkçü yobazlar” olarak nitelendirirken, gazetemizin bazı haberlerine ilişkin ise “Adam olmayacak bu gazete” dedi. Gazetemizin ulaştığı Tortop, sosyal medya hesaplarında kendisine ait olduğu söylenen bu ifadelerle ilgili olarak, “Solcu, laikçi, Atatürkçü yobaz diye ibarem var. Türkiye’de solcu, laikçi, Atatürkçü ve dindar yobaz var. Sahte hesap da olabilir, ona bakmam gerekiyor” dedi. Sosyal medyada kendisine ait olduğu belirtilen ifadeleri üzerine gazetemizin ulaştığı Tortop, konuya ilişkin sorularımıza, “Sosyal medyayı kullanıyorum. Solcu, laikçi, Atatürkçü yobaz diye ibarem var. Türkiye’de solcu, laikçi, Atatürkçü ve dindar yobaz var. İnsanlar laik olabilir. Ben de laik bir insanım ama laikçilik başka. Sahte hesap da olabilir, ona bakmam gerekiyor. Belki makul ölçülerde hata yaptıysam, hata yapmışım diyeceğim” ifadelerini kullandı. Tortop’un sosyal medya paylaşım larından bazıları şöyle: Klasik Cumhuriyet kafası: Gaze temizin 18 Mayıs 2017 tarihinde “AKP’de Yıldırım’a makam aranıyor. Tüzük değişikliği yapılacak” cümleleri ile sosyal medyada paylaşılan habere, “Yine klasik bir Cumhuriyet kafası. Adam olmayacak bu gazete.” Ucuz yoldan git: İstanbulİzmir arasında açılan yoldan gidişin 256 lira olmasını eleştiren bir kişiye karşı, “Aşağıda ucuz yol var parasız. Oradan git, tutan mı var?’ Buna şükret: Bir hastanenin ameliyat malzemeleri ve refakatçi için ücret aldığını belirten bir kişiye, “O kadarını da veriverin artık. Şükür edelim biraz.” Tortop’un özgeçmişi Eflatun Can Tortop, 1961’de Kayseri Felahiye’ye doğdu. SBF Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu, Ladik, Buharkent, Ilgın, Güdül, Yayladere, Reşadiye, Sivrice ve Gerze’de kaymakamlık, Karaman ve Bilecik’te vali yardımcılığı yaptı. Ağustos 2013’te Antakya ilçesinde kurucu kaymakamlık görevi yapan Tortop, 2018’den beri Sandıklı Kaymakamlığı görevini yürütüyor. Dinsiz, kitapsız: Ataol Behramoğlu’nun Kurban Bayramı’ndaki “Kafası gövdesinden ayrılan canlının bakışlarındaki acıyı görmeyip bu vahşete dur demedikçe hepimiz az ya da çok IŞİD’iz demektir” şeklindeki paylaşımına, “O, dinsiz, kitapsız. Dini, kitabı olanın edeceği söz mü onlar?” Siyasi yobazlık: Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi öncesi Ekrem İmamoğlu’na destek açıklaması yapan bir Galatasaray Spor Kulübü üyesinin açıklamasına, “Kabul edilebilir hiçbir yanı yok. Oradan siyasi yobazlık yapılamaz.” l ANKARA / Cumhuriyet RTÜK ÜYESİ BİLDİRİCİ: Okçular Vakfı kamu spotu yapamaz RTÜK üyesi Faruk Bildirici, Malazgirt Savaşı’nın yıldönümü için Okçular Vakfı’nın hazırladığı kamu spotlarının televizyonlarda gösterilmesini eleştirerek, durumun kamu spotları yönergesini ihlal ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın vakfın mütevelli heyetinde olduğunu hatırlatan Bildirici, Malazgirt Savaşı’nın bir vakıf veya siyasi parti tarafından sahiplenilemeyeceğini belirterek “Böyle bir kutlamanın spot filmi hazırlanacaksa da bunu yapacak olan bir vakıf değil, kamu kurumları, üniversiteler, Türk Tarih Kurumu’dur” dedi. Bildirici, “Okçular Vakfı spotlarında, ok olmaması ve kılıcın başrolü oynamasının garipliğini bir yana bırakırsak, kamu spotlarında siyasi figür ve mesaj da olmaması gerekir” dedi. Bildirici, “RTÜK yönergesine göre kamu spotları başvurusunun RTÜK’e 15 gün önce yapılması gerekir. Okçular Vakfı’nın başvurusu ise üst kurul toplantısından bir gün önce yani 20 Ağustos’ta yapılmış, alelacele üst kurul gündemine alınmış ve 22 Ağustos’ta yayımlanmıştır” dedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle