28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 131 AĞUSTOS 2019 PERŞEMBE ‘Homeros’un eserleriOzanın Günü ve Homeros Okuması’nın arifesinde Haluk Şahin ile konuştuk okullarda okutulmalı’ Gazeteci, yazar Haluk Şahin, bilenler bilir, hayatının önemli bir kısmını Bozcaada’da geçi riyor bir süredir. Üretimlerini de bu rada yapıyor haliyle ve biraz da ada nın ona verdiği ilhamı, ta rifsiz mutluluğu karşılık sız bırakmamak adına her yaz çeşitli etkinlikler dü emrah kolukısa zenliyor burada. 18 yıl önce başlattığı Ozanın Günü ve Homeros Okuma sı da bu etkinliklerden biri ve bu yıl 3 Ağustos’ta yapılacak. Gökçenur Ç’nin konuk şair olarak katılacağı etkinlikte onu usta şair ve edebiyatçı Cevat Ça pan tanıtacak. Şahin ile hem bu etkin liği hem de adayı konuştuk. n Bu yıl 18.incisini yapacağınız Ozanın Günü ve Homeros Okuması nasıl başlamıştı? 2001 yılında bir deneyelim diye baş lamıştık. Troya kazılarını 1988’den be ri yöneten Prof. Dr. Manfred Osman Korfman arkadaşımdı. Biz yılın belirli dönemlerini yıllardır Troya’nın karşı sındaki Bozcaada’da geçiriyorduk. Ho meros ve Troya küçük yaştan beri il gi duyduğum konular arasında olmuş tu. Dublin’de her yıl James Joyce’un “Odysseia”dan esinlenmiş “Ulysses” romanının okunduğunu duymuştum. Biz de Homeros’u okusak nasıl olur di ye düşündüm. O Homeros ki bizim ya şadığımız coğrafyanın şiirini yazmış tı. Fikir, Korfmann’ın çok hoşuna gitti. Şirimizin ve şiir çevirimizin büyük us tası dostum Cevat Çapan ilk ozanımız olmayı kabul etti. Böylece düzenleyici ekip oluştu. Daha sonra Korfmann’ın ölümünün ardından yardımcısı Rüs tem Aslan görevi üstlendi. On sekizin ci yıla kadar geldik. n İlk yıllardan bu yana etkinliğin yapısı nasıl değişti? Homeros destanlarından okuma ve günümüzden bir şairin şiirlerinin okunmasından oluşan ikili yapı olarak aynı kaldı. Yani bu yıl şiirlerini dinle yeceğimiz Gökçenur Ç., 18. ozanımız oluyor. Homeros’tan okumalara gelin ce, başlangıçta Troya’nın tam karşısın daki sahilde toplanıp sabah gün doğar Haluk Şahin’in 18 yıl önce başlattığı etkinliğin bu yılki şair konuğu Gökçenur Ç. olacak. Etkinlik 3 Ağustos Cumartesi günü Bozcaada’nın Arka Deniz mevkiindeki Salhane’de yapılacak. ‘Adanın istiab haddi doldu...’ n Bozcaada’nın son yıllardaki değişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kaygılıyım, çünkü adanın, eski deyişle “istiab haddi” doldu, aşırı yüklenme oldu, kaldırmıyor. Gelenlerin çoğunun adanın tarihinden ve özelliklerinden haberi yok, denize girmek ya da eğlenmek için buraya geliyorlar. Düşünebiliyor musunuz, adaya gelenlerin yalnızca yüzde biri şahane kent müzemizi gezmekte imiş! Binlerin yığıldığı Ayazma Pilajı’nın Troya Savaşı’nda oynadığı rolü kaç kişi biliyor? Bu tür den kaba kitle turizmi adayı yok eder. Oysa burası bağları, şarapları, tarihsel mekânları ve kültürü ile mutlaka gelecek kuşaklara aktarmamız gereken bir pırlantadır. Bozcaada’nın kitle turizminin mahvettiği adalar listesine girmesini istemiyoruz. Bu bilincin yerleşmesinde kültürel çalışmalar ve Homeros okuması gibi etkinlikler büyük önem taşıyor. Burası kafa ve şiir dinlemek için gelinen bir yer olmalı. Gürültü ortasında kafa çekip baş ağrısı ile dönülen bir yer değil. ken okuduk yıllarca. Uzun saatler ara vermeden okuduğumuz yıllar oldu. Sonra biraz kısalttık. Tam 15 yıl süreyle şiir düşkünlerini gün doğmadan uyandırmayı ve sahile getirmeyi başardık. 15. yıldan sonra hem okumayı hem de şairi tek bir buluşmaya sığdırmaya karar verdik. Artık öyle yapıyoruz. Bu arada etkinliğin en ilginç yanlarından birisi herkesin Homeros’un metinlerini istediği dilde okuyabilme si idi. Şimdiye kadar 22 dilde okuduk. Ana metnimiz hep Azra Erhat A. Kadir çevirisi oldu. Bu görkemli çeviri için onlara ne kadar teşekkür etsek azdır. nİlgi nasıl, kimler geliyor etkinliğe? İlk yıl bile sabah karanlığında başlayan okumaya 4050 kişinin gelmesi bizi çok şaşırtmıştı. Gündüz okumalarında yüzlerce insanın bulunduğu oldu. Zamanla bir çeşit “kült” olaya dönüştü. Her yıl gelme ye çalışanlara rastladık. Yurtdışından, Amerika’dan, Venezüella’dan, Japonya’dan geldiler Dünyanın her yerinde Homeros ve Troya deyince insanlar dikkat kesiliyor. Bu etkinliğe katılarak dünyanın en çok bilinen öyküsünün parçası haline dönüşüyorsunuz aslında. Sponsorluk falan önerenler çıktı, kabul etmedik. Bu özgün şiir olayının saf ve ticaret dışı kalmasına özen gösterdik. Belediyeden ve Bozcaada halkından destek gördük. nKimler geldi, kimler geçti bu 18 yıl boyunca? Yılın ozanı nasıl seçiliyor? Ozan konusunda tek seçiçimiz Cevat Çapan’dır. O izler, belirler ve bize söyler. Tüm adları bir anda hatırlayamam ama Çapan’ın yanı sıra ilk dört yılın ozanlarının Ülkü Tamer, İlhan Berk, Kemal Özer olması bir fikir verebilir. Bu bir yarışma değil. Zaten bence şiirin yarışması olmaz. Bu Homeros’tan günümüze şiirin evrenselliğini ve kalıcılığını ilan eden bir kutlama ya da kutsama. İyi ki şiir var diyoruz, hep vardı ve hep olacak! n Homeros ve eserleri yeterince okunuyor ve biliniyor mu sizce? Ne yazık ki okunmuyor, bilinmiyor. Batı ülkelerinde ve Japonya gibi yerlerde “İlyada” ve “Odysseia”yı okumamış bir kültürlü insan bulamazsınız. Bu iki destan Batı edebiyatının kurucu başyapıtlarıdır. Bizim eğitim sistemimiz son 20 yıllık yozlaşma ve çürüme döneminde bu gibi evrensel kaynaklardan uzaklaştı. Oysa bu öyküler bizim yaşadığımız topraklarda geçiyor. Onları biz bilmeyeceğiz, eserlerimizde malzeme olarak kullanmayacağız da bunu İzlandalılar, Japonlar, Kanadalılar mı yapacak! Homeros’un yapıtları eğitim müfredatımızın bir parçası olmalı. Son yıllarda Hollywood filmleri, popüler kültür uygulamaları ve oyunları nedeniyle gençler arasında ilgi arttı. Troya Müzesi’nin tamamlanması uluslararası bir turistik hareket yaratacaktır. Birkaç yıl sonra yüz binlerce yabancı bu müzeyi ve bölgeyi görmeye gelecek. Ona hazırlanmalıyız. Nilipek Zorlu’da sahneye çıktı Zorlu Center’ın eylül sonuna kadar devam edecek açık hava konserlerinin önceki akşam konuğu Nilipek’ti. Alternatif müzik sahnesinin sevilen isimlerinden Nilipek, alkışlar eşliğinde “Kınalıada” şarkısıyla sahnede yerini aldı. İzmirli sanatçı, sakin vokali ve kendine has aksanıyla eski ve yeni albümündeki şarkılarını seslendirdi. l Kültür Servisi Çiğli’de sinema şölenine büyük ilgi Kocayayla’da Müzikist Doğa Atölyesi... İlk olarak geçen sene düzenlenen ve farklı sanat alanından isimleri bir araya toplayan Müzikist Doğa Atölyesi’nin ikincisi Marmara’nın en yüksek yaylası Bursa Kocayayla’da 2225 Ağustos arasında yapılacak. Etkinliklerden bazıları şöyle: 9.15 Doğaçlama Ekibi ile Oyunculuk Atölyesi, Ukulele İstanbul ile Ukulele Atölyesi, Tema Vakfı’ndan Nurten Ümit ile Çevre Atölyesi. Bunlarla birlikte söyleşilerde yapılacak. Festivalin konser kısmında ise Nilipek, Batu Akdeniz, Melisa Karakurt, Albin Hasani, Onur Kahvecioğlu, RednBlack, Rümeysa Çamdereli ve Yiğit Doğrutekin sahneye çıkacaklar. l Kültür Servisi Evin Galeri, sezonu ‘Bitimsiz!’ ile açıyor Evin Sanat Galerisi’nde 6 Eylül’de Nihal Elvan Erturan’ın küratörlüğünü üstlendiği; Vahap Avşar, Konstantin Bojanov, Ergin Çavuşoğlu, Ahmet Elhan, Işık Güner, Hakan Gürsoytrak, Nasip İyem, Ekin Saçlıoğlu ve Tuğçe Ulugün Tuna’nın katılımı ile “Bitimsiz!” sergisi açılacak. Yeni sezonun ilk sergisi olacak “Bitimsiz!”, 26 Ekim’e kadar ziyaret edilebilecek. Karma sergi, 16. İstanbul Bienali’nin “Yedinci Kıta” konseptinden esinle okyanusun ortasında büyüyerek birikmeye devam eden o “insan/lık kiri” üzerine düşüncelerden, geçmiş/şimdi/ gelecek ile eski/yeni gibi çok katmanlı kavramlardan yola çıkılarak hazırlanıyor. Ayrıca sergi süresince her cuma günü Tuğçe Ulugün Tuna’nın küratörlüğünde performanslar düzenlenecek. l Kültür Servisi In Hoodies, Avlu sahnesinde Bağımsız müziğin dikkat çeken isimlerinden In Hoodies, 8 Ağustos’ta saat 21.00’de Yapı Kredi bomontiada’da müzikseverlerle bir araya geliyor. Murat Kılıkçıer’in solo projesi olan In Hoodies, ilk albümü “A Lunar Manoeuvre”ı 2016’da dinleyiciyle buluşturdu. Konsere katılım ücretsiz... l Kültür Servisi İzmir’de Çiğli Belediyesi’nin düzenlediği “Yaz Sinema Şöleni” son olarak “Şampiyon” filminin gösterimiyle devam etti. Egekent Tören Alanı’nda kurulan sinevizyondaki gösterime vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Belediye tarafından vatandaşlara ücretsiz patlamış mısır dağıtıldı. Gösterimler 3 Ağustos’a kadar Güzeltepe ve Kasaplar Meydanı’nda devam edecek. l İHA Tarihi sahnede müzikal oyun Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosu, “Batakhane Güzeli” adlı müzikal oyunu ile antik tiyatro sahnesinde sanatseverlerle buluştu. Tarih boyunca binlerce oyuna ev sahipliği yapan antik tiyatroda yıllar sonra sergilenen ilk tiyatro, sanatseverlerin yoğun beğenisini kazanarak ayakta alkışlandı. Erman Canatan’ın yazdı ğı, Erdal Cindoruk, Hüseyin Akşen, Tarık Papuççuoğlu, Mihriban Er gibi isimlerin rol aldığı oyunu, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, başkan yardımcısı Ummahan Yurt, belediye meclis üyeleri ile birlikte Bodrum’da yaşayan ünlü sanatçılar ve binlerce sanatsever izledi. l Kültür Servisi Çizgideki düşünce... Önceki gün 30 Temmuz’da Turhan Selçuk’un 97. yaş günü için muhteşem bir sayfa hazırlanmıştı Cumhuriyet’te. Birbirinden kıymetli değerlendirmeleri okuyunca ben de bir kez daha paylaşmak istedim. Ama asıl amacım “SAKIN KAÇIRMAYIN! Mutlak gidip Yapı Kredi Kültür Sanat’taki retrospektif sergiyi görün” demek. Bir daha böyle fırsat ele geçmez. 60 yıllık birikimin orijinal örneklerini görebilmek için son bir haftanız kaldı. ‘Benim Turhan Selçuk’um’ Çocuktum, gazetelerde, dergilerde onun karikatürlerini görüyordum. Okul yıllarımda onun karikatürlerini elden ele dolaştırıyorduk. Onun karikatürlerini izledikçe, genç beyinlerimizde her tür haksızlığa, en yakınımızdaki ve en uzaktaki tüm haksızlıklara karşı çıkmamız gerektiğini öğreniyorduk. Ve insan onurunu, ne pahasına olursa olsun korumamız gerektiğini... Aklı beş karış havada, ders çalışmakla okulu kırmak arasında gidip gelen genç kızlardık ama o karikatürler karşısında toparlanma gereğini duyuyorduk, kendimize çekidüzen, düşüncelerimize çekidüzen verme gereğini duyuyorduk... Yetişmemizde, kişiliğimizi bulmada Turhan Selçuk’un büyük bir payı olduğuna inanıyorum. Okul sıralarında, orta ya da lise dönemlerinde, çizgilerinin özgünlüğünden, ustası olduğu ekonomik anlatımdan, yarattığı kendine özgü dilden, karikatür sanatına kattığı boyutlardan haberdar mıydım, doğrusu bilmiyorum. Belki de yalnızca konusu, verdiği mesaj ilgilendiriyordu beni. Bu yukarıda saydıklarımı sonradan keşfedecektim. Bugün sergiyi gezerken, bu denli çağdaş, modern çizgilerin, bu denli çağdaş düşünceyi barındırması yeniden yeniden karşıma çıkıyor. Kesişen yollar Gazeteciliğe başladıktan sonra ise Turhan Ağabey ile aynı çatı altında çalışmam bana övünç kaynağıydı... Milliyet gazetesinde uzun yıllar bir aradaydık... Yıllar geçti, Milliyet’ten atılmamız da aynı güne rastladı. İnternetin “flaş” haberlerinde, atılanlar listesinde, adımı onunkiyle bir arada görmek, yüzümü güldürmüştü... “Flaş flaş flaş... Milliyet’ten atılanlar listesine iki isim eklendi: Turhan Selçuk ve Zeynep Oral!” Tarih 28 Şubat 2001’di. (Sonradan o güne ilişkin çok öyküler ürettik.) Sonra Cumhuriyet gazetesinde yollarımız yine kesişti. Turhan Selçuk’la aynı çatı altında çalışmanın kıvancını yaşadım. Onun bulunduğu, olduğu yere kazandırdığı saygınlıktan kendime pay çıkarmaya çalıştım her zaman... Adanmışlık... Onunki, çizgiye adanmış tüm bir yaşam... Yalnız çizgiye değil... İnsanı insan yapan değerlere adanmış bir yaşam... O çizgilerle, insan haklarını, insan onurunu birbirinden ayırmak olanaksız... O çizgilerde, başkaldırıyı, sömürüye, eşitsizliğe, yalana, talana başkaldırıyı görmemek olanaksız... O çizgilerde şiddete, kaba kuvvete, hoyratlığa karşı duruşu, direnişi fark etmemek olanaksız... O çizgilerin gerisinde sonsuz bir derinliği hissetmemek, düşünceye, emeğe, çalışmaya verilen önemi duymamak olanaksız... “Karikatür” sözcüğünden çok daha geniş alanlara ve anlamlara uzanan bir çizgi sanatı: Doğu’nun mistik çizgileriyle, Batı’nın düşünce biçimlerini harmanlayan bir biçem... Gözlem ve düşünceye dayanan, ayrıntıların, çeşitliliğin zenginliğini, en ekonomik biçimde, en yalın, en açık seçik iletme tutkusu... Gözlemleri tartışmaya, tartışmayı eleştiriye, eleştiriyi dirence, direnci başkaldırıya dönüştüren bir tutum... İnsana ilişkin her konuda sınırsız bir özgürlük... İşte belki de Turhan Selçuk’un sanatının büyüsü bu sınırsızlıktan kaynaklanıyor. Benim TurhanAğabey’imin çizgilerinin bence tek amacı vardı: Dünyayı değiştirmek: Daha güzel, daha eşit, daha demokratik bir dünya; savaşsız, sömürüsüz bir dünya yaratma çabası… En özgür kuşlardan daha özgür çizgileri hep bu amaçla, bu yolda kanat çırptı... (“Turhan Selçuk: Çizgideki Düşünce” yazımın genişi “O Büyülü İnsanlar” Alfa Yayınları kitabımda.) Turhan Selçuk Sergisi’ne emeği geçen herkesi kutluyorum. Düzenleme, sunum, seçimler, sergileme hepsi harika. Tasarım: Yeşim Demir, Koordinatör: Veysel Uğurlu, Danışmanlar: Behiç Ak ve Semih Poroy’a teşekkürler. Görmeyen kalmasın: Sergi 9 Ağustos’ta kapanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle