19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 31 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA 9 HSK, yandaş medyanın eleştirdiği İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini değiştirdi Gezi heyeti dağıtıldı Ekremİmamoğlu  ile sohbet... HSK, Kavala’nın yargılandığı Gezi Direnişi davasına bakan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini da AKADEMİSYENLERDEN BÜYÜK DESTEK Barış Akademisyeni Doç. Dr. Tuna Altınel’in ilk duruşması için çok sayıda kişi Balıkesir’e geldi. Duruşma öncesi adliye önünde Altınel’e özgürlük istendi. Barış Akademisyenleri tarafından yapılan açıklamada barış istemenin suç olmadığı bir kez daha vurgulandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile makamında görüşmek üzere Saraçhane’ye geldiğimizde protokol kapısı yerine halkın giriş yaptığı kapıya yönelince içeri girmek kolay olma ğıttı. Kavala’nın tahliyesi yönünde oy kullanan Mahmut Başbuğ ile diğer üç üye dı. Kapı girişi; elinde özgeçmiş sallayan, yanında getirdiği engelli çocuğunu görevlilere göstermeye çalışan, kimseye anlatamadığı yıpranmış tapusunun ayrıntılarını si de 2. heyete kaydırıldı. Yandaş medya Başbuğ için aleyhte yayınlar yapıyordu. Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), yayımladığı ikinci yetki kararnamesiyle Osman Kavala’nın tutuklu yar gılandığı Gezi Parkı davasına bakan İs tanbul 30. Ağır Ce za Mahkemesi heye Alican uludağ tini dağıttı. Gezi Parkı eylem lerini finanse etti ği suçlamasıyla tutuklanan iş in sanı Osman Kavala’nın da arala rında bulunduğu 16 kişinin “hü kümeti ortadan kaldırmaya te şebbüs” suçundan yargılandı ğı davaya İstanbul 30. Ağır Ce za Mahkemesi bakıyordu. Mah keme Bakanı Utku Ercan, “izinli olduğu” gerekçesiyle, ilk duruş mada yerine üyelerden Mahmut Başbuğ baktı. 24 Haziran’da ki duruşma sonunda tutuklu Yi ğit Aksakoğlu’nun tahliyesine, Osman Kavala’nın ise tutuklu luk halinin devamına karar ve rildi. Başkan Başbuğ, kararında, “Kavala’nın da tahliye edilmesi” gerektiği yönünde oy kullandı. HSK, 10 Temmuz’da, adli yar gıya ilişkin yetki kararname si çıkardı. Bu kararnameyle Ut ku Ercan 1. Ağır Ceza Mahkeme si Başkanlığı’na atanırken, ye rine üye Mahmut Başbuğ’u baş kan yaptı. Bu durum, iktida ra yakın Türkiye gazetesinde, “Gezi’ye manidar atama” başlı ğıyla haber oldu. 18 Temmuz’da davanın ikinci duruşmasında da Kavala’ya tahliye kararı çıkmaz ken, Başbuğ tahliye yönünde oy kullandı. Bu süreçte HSK, yet ki kararnamesine karşı itirazla rı topladı. HSK Birinci Daire, önceki gün “Adli Yargı Hâkimlerinin Müs temir Yetkilerinin Belirlenme si ve Yeniden İnceleme Taleple rinin Değerlendirilmesine İliş kin Duyuru” yayımladı. Karar la, Gezi davası yargılamasını ya pan heyet, bir üye hariç, tümüy le dağıtıldı. HSK, yetki kararna mesine, “İstanbul 30. Ağır Ce za Mahkemesi’nin 2 heyet ha linde çalışmasına, 30. Ağır Ce za Mahkemesi’nin 2019/74 ve 2019/313 esas sayılı dosyalar ile mezkur dosyalara bağlantılı ola rak gelebilecek davalara birinci heyetin, diğer tüm dosya ve işle re ise 2. heyetin bakmasına” ka rar verildiği notunu düştü. Ka rarda, “bağlantılı olarak gelebile cek davalar” vurgusu yapılması, Gezi Direnişi’yle ilgili yeni dava açılacağı yorumlarını da berabe rinde getirdi. Yeni heyet bakacak Bu kararla 30. Ağır Ceza’da iki yeni heyet oluşturuldu. HSK, doğrudan esas numaralarını yazarak, Gezi davası ve Adnan Oktar yargılamasını birinci heyetin yapmasına hükmetti. Gezi davasına bakacak birinci heyetin başkanlığına Galip Mehmet anlatmak isteyen insanlarla doluydu.  Her birini dinlemek olanaksız, biri anla tırken öteki araya giriyor. Arkadan süzülüp yanınıza gelen yurttaş özel bir konuyu insanlardan uzakta paylaşmak istiyor. Samsun’dan gelen emekli öğretmenin hiçbir talebi yok, İmamoğlu’na dokunsun yeter! İmamoğlu’na toplum katlarındaki yük sek beklentiyi bir madde olarak aktarmayı planlıyordum. Kapı her şeyi söylüyordu.  HHH Altınel’e ilk duruşmada tahliye 81gündür Balıkesir L Tipi Ceza duruşmasına CHP Genel Başkan evinde tutuklu bulunan Ba Yardımcısı Gökçe Gökçen, mil namede somut tek bir delil yok lerin karartılması ve kaçma şüptur. Yasal ya da yasadışı herhangi hesi. Ancak bu dosyada bu ge Birinci ayın dolmasının ardından İmamoğlu’nu umutlu bir geleceğin şafağında gördük. Elde ettiği gücün yüksekliği, aldığı sorumluluğun ağırlığı, toplumun her kesiminden gördüğü kabul, iktidarın hazırladığı engeller, bütün bunların üstünde rış Akademisyeni Tuna Altınel, letvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve bir örgütün propagandasını yap rekliliklerin oluşmadığını söyle başarıya olan inanç... dün görülen ilk duruşmada tahliye edildi. Pasaport tahdidini kaldırmak için gittiği Balıkesir’de tutuklanan akademisyen Altınel, Fransa’da katıldığı, “Cizre bir katliamın hikâyesi” başlıklı konferansta çevirmenlik yaptığı için “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılanıyor. Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Altınel’in Dr. Ali Şeker, HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Gülistan Kılıç Koçyiğit ile çok sayıda akademisyen, hak savunucusu katıldı. Altınel savunmasında, iddianameye atıf yaparak “Lyon RhoneAlpes Kürt Dostluk Derneği’nin etkinliğine katıldığım için örgüt üyeliği suçlamasıyla karşınızdayım. Üyesi olduğum derneğin PKK/ KCK ile bağı olduğuna dair iddia mam söz konusu değildir. Dernekteki yasal bir etkinlikten ötürü infaza uğradım. İddia edildiği gibi Türkiye’yi aşağılama gibi bir niyetim olsaydı gelmezdim. Yine iddia edildiği gibi kaçmak gibi bir amacım olsaydı yine Türkiye’ye gelmezdim. Bu nedenle özgürlüğümü istiyorum” dedi. Altınel’in avukatı Meriç Eyüboğlu ise “Tutuklamanın iki amacı vardır. Delil yebiliriz” ifadelerini kullandı. Böylesi durumlarda en büyük enerji, ba Duruşma savcısı Altınel’in tu şarıya inanmaktır. tuklu olduğu süre göz önün Sohbeti ana hatlarıyla paylaşalım... de bulundurularak adli kontrolle tahliye edilmesi yönünde mütalaa verdi. Mahkeme tarafından tahliye kararı verilen Altınel, duruşmalardan vareste tutularak bir sonraki duruşmayı 19 Kasım’a erteledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet İlk bir ay: Belediye personelinin bize güveni sağlandı. İşini iyi yapana dokunmayacağımızı gördüler. Çarkı bozulmuş bir yapı devraldık. Yeniden inşa ediyoruz. Bütçenin yüzde 70’i denetim dışı. Her şeyi denetime açık ve çarkı işler hale getiriyoruz. İktidarla ilişki: Cumhurbaşkanı’ndan randevu istedik. Henüz verilmedi, bir daha AYM, barış imzacıları kararının gerekçesini 4 günde açıkladı ‘Katılmasak da ifade özgürlüğü’ isteriz. Vermezlerse, her şeyi halkla paylaşacağız. Bütün il başkanlarını ziyaret ettik. İktidar partisinden iki kez randevu istedik, verilmedi. Biz herkesle barışık olacağız dedik. O noktadayız. CHP: Partimiz bir başarı elde etmenin mutluluğunu yaşıyor. Bu aynı zamanda büyük bir özgüven. Bu mutlulukları devam ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), terör örgütü PKK’nin Güneydoğu’daki bazı kentlerde açtığı hendeklere karşı yapılan operasyonlarda “hak ihlalleri” yaşandığı iddiasıyla yayımlanan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri nedeniyle 10 akademisyenin cezalandırılmasının, “ifade hürriyetinin ihlali” olduğuna ilişkin 26 Temmuz’da verdiği kararının gerekçesini 4 gün gibi kısa bir sürede açıkladı. Sık sık bildirinin içeriğine katılınmadığı vurgulanan 40 sayfalık gerekçeli kararda, özetle şu değerlendirmeler yapıldı:  Bildiriyi desteklediğimiz anlamına gelmez: Bildirinin belirli bir perspektiften ve tek yanlı hazırlandığı, abartılı yorumlar içerdiği, güvenlik güçlerine karşı incitici ve saldırgan bazı ifadeler barındırdığı da kabul edilmelidir. Anayasanın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün korumasından faydalanması gerektiği yönündeki yorumları AYM’nin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına da gelmez.  Katliam ifadesine katılmak mümkün değil: Ülkenin bir bölgesinde terör örgütü mensuplarınca açılan hendeklere ve silahlanmaya müdahale eden, bu anlamda da terörle mücadele eden devleti halka “katliam”, “kıyım” ve “işkence” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbet te mümkün değildir. Bunlar, toplumun kahir ekseriyetini rahatsız eden çok ağır ifadelerdir. Bununla birlikte, AYM’nin içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir.  ‘Terör övülmüyor’ Kararda, ‘bir bütün olarak bakıldığında içeriği AYM’ce paylaşılmasa bile bildirinin ilan edildiği bağlam da dikkate alındığında şu sonuçlara ulaşıldığı ifade edildi:  l Başvurucuların altına imza attıkları bildirinin nesnel anlamı gözetildiğinde bir bütün olarak PKK terörünün övülmesi, terörizme destek gösterisi, şiddet kullanımına, silahlı direnişe ya da başkaldırıya doğrudan veya dolaylı teşvik olarak nitelendirilmesi mümkün görünmemektedir. Bildiriyle hendek olaylarında güvenlik güçleri ile çatışmaya giren örgüt üyelerinin övüldüğü, terör örgütünün yüceltildiği, çatışmalara doğrudan katılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aşılandığı veya şiddete başvurmanın cesaretlendirildiği değerlendirilmemiştir. Güdülen diğer amaçlar ne olursa olsun ve hangi dil ve üslup kullanılırsa kullanılsın nihai olarak bildiride o tarihlerde sürmekte olan çatışmaların sona erdirilmesi talebinin baskın olduğu değerlendirilmiştir.  l Açıklanan bir düşüncenin salt ağır olması, yetkilileri sert biçimde eleştirmesi, keskin bir dil kullanılarak ifade edilmesi ve hat ta tek taraflı, çelişkili ve subjektif olması şiddete tahrik ettiği, topluma, devlete ve demokratik siyasal düzene yönelik olarak bir tehlike ortaya çıkarttığı ve buna bağlı olarak kişileri kanunlara aykırı eylemler yapmaya teşvik ettiği anlamına gelmez. En geniş siyasi özne olan devlete yönelik eleştirinin sınırlarının bireylere yöneltilen eleştirilere göre çok daha geniş olduğunda bir tereddüt olamaz. On ay boyunca on bir şehirde terör örgütüne karşı yürütülen ve milyonlarca insanın hayatını etkileyen operasyonlar hakkında farklı değerlendirmeler yapılması normal karşılanmalıdır.  l Bildirinin imzalanmasına neden olan operasyonları yürüten kamu gücüne karşı ağır eleştirilerde bulunulabileceğinin öngörülmesi ve demokratik çoğulculuk açısından bunlara daha fazla tahammül edilmesi gerekir. Bu bilgiler dikkate alındığında başvurucuların mahkumiyetlerinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak somut olayın koşullarında başvurucular hakkında bazıları ertelenmiş olsa da hürriyeti bağlayıcı ceza vermek suretiyle yapılan ve zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği kabul edilen müdahalenin terör örgütü ve terörizmle mücadele kapsamında hedeflenen kamu düzeninin korunması amacıyla orantılı olduğunun gösterilemediği kanaatine ulaşılmıştır.  l Demokratik bir toplumda otosansür refleksine hizmet eden bir cezaya maruz kalınması, kamu gücünü kullanan organların karar ve eylemlerini sorgulanamaz hale getirir. Oysa demokratik bir toplumda devletin, kamusal faydası yüksek olan bir tartışmanın yürütülmesini ceza tehdidi yoluyla engellemek yerine bilgi kaynaklarına ve iletişim araçlarına erişim imkânlarının genişliğinden yararlanarak kendisine yönelik eleştirileri etkili bir biçimde yanıtlamak suretiyle bu konudaki kamusal tartışmaya katkıda bulunması beklenir. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkânının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır. Başvurucuların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. ‘Varsayımsal delil’ Bu arada yerel mahkemelerin mahkumiyet kararını bildirinin PKK’nin üst düzey bir yöneticinin çağrısı ile hazırlandığı iddiasına dayandırdığına dikkat çeken AYM, buna ilişkin şu eleştiriyi yaptı: “Varsayımı aşan bir delil gösterilebilmiş değildir. Bu tür bir varsayımla kişilerin cezalandırılması ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır.” l ANKARA edecek. İYİ Parti: Kendimi İYİ Parti’nin belediye başkanı olarak da hissediyorum. Kurulan ittifak aklın yolunda devam ediyor, edecek. Öteki partiler: Mazbatayı aldıktan sonra tüm partileri ziyaret ettim. Saadet Partisi’nden Vatan Partisi’ne kadar. Belediye meclis üyeleri yok diye, temsil edilmemeleri olmaz. Onlara da masa vereceğiz. Benim yakınım 16 milyon. Suriyeliler: Ben ırkçı bir insan değilim. Ancak dünyanın hiçbir ülkesi demografik yapının bu kadar kontrolsüz değişmesine, bozulmasına izin vermez. Bu akıldışı. Çocukların, kadınların güvende olması bizim de sorumluluğumuz. Ancak çözüm, Suriyelilerin vatanlarına dönmesi. Bulacağımız yol, sorunun tüm Türkiye’de çözümüne katkıda bulunacak. Demokrasi: Bizim insanımızın genlerinde demokrasi var. Dört yaşındaki çocuk haklarını istiyor. Bu iktidarın sandıkta yenilmeyeceği algısını yıktık. Şimdi bu iktidarla İstanbul’u yönetemeyeceğimiz algısı var; onu da yıkacağız. Beklenti yüksekliği: Farkındayım. Toplumdan hiç kopmayacağım. Öyle iyi kadrolar geliyor ki; bizden yararlan, şu alanda çok iyiyiz diye... Onlarla birlikte çözümler üreteceğiz. Herkes beni kafasında bir yere getiriyor ama ben İstanbul Belediye Başkanı’yım. Bu işi iyi yapacağım. Ötesi benim işin değil. HHH İmamoğlu’nun bizden önceki konuğu İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Judith Slater, bizden sonraki de İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu idi. Arada danışmanlar girip çıkıyordu. Görüşme öncesi ve sonrasında Silivri günlerinde “Doğan kardeş” diye seslendiğim, şimdi İstanbul Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Bazı akademisyenler ‘karşı bildiriyi’ imzalamadıklarını duyurdu ‘1071 bildirisi’nde kan kaybı avukat Doğan Subaşı’nı selamladık. İmamoğlu, seçtiği kadrolarla birlikte yeni kuşak siyasetçi portresi de çiziyor.  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “cepheleşen” değil, “bileşen” temele dayalı olarak oluşturduğu yelpazenin devamını istiyoruz, bekliyoruz. Perk, üyeliklerine ise Talip Ergen, Ahmet Tarık Çiftçioğlu getirildi. Mahmut Başbuğ ise ikinci heyetin başkanlığına atanırken, 1. heyetin Gezi ve Oktar dışındaki tüm dosyaları buraya devredildi. Daha önce Gezi davasına bakan 30. Ağır’ın üyeleri Sercan Karagöz, Hasibe Doğan ve Şule Yıldız ikinci heyet üyeliğine gönderildi. Bu üyeler, tutuklu Yiğit Aksakoğlu’nun tahliyesine imza atan heyette görev yapıyordu. 89 Ekim tarihlerinde görülmeye devam edecek Gezi davasına yeni heyet bakacak. l ANKARA Avcu gözaltına alındı Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Avcu, dün akşam bir toplantıya katılmak için gittiği Bolu’da “hakaret” suçlamasıyla aranmasının olduğu gerekçesiyle jandarma tarafından gözaltına alındı. Avcu gözaltına alındığını Twitter’dan yaptığı, “Yine haksız yere gözaltına alınıyorum” paylaşımıyla duyurdu. l Haber Merkezi Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), “Barış Bildirisi” akademisyenlerine yönelik “hak ihlali” kararına karşı çıkan 1071 akademisyenin adıyla karşı bildiri yayımlandı. Bildiride, “Türk milleti adına karar vermekle yetkili kılınan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının adalete ve kamu vicdanına aykırı olmaması gerektiğine inanıyor, bu yanlış kararda imzası bulunanları kınıyoruz” denildi. Listede yer alan bazı isimler imzalarının haberleri olmadan kullanıldığını duyurdu. 1071 imzacı arasında Dr. Eray Güçlüer, Dr. Fatih Bayram, Prof. Dr. Hasan Koçoğlu ve Doç. Dr. Mustafa Yılmaz’ın adının ikişer kez yer aldığı fark edildi. Böylece imzacı sayısı 1064’e düştü. Bildiride yabancı basın kuruluşlarının Türkiye servislerinde çalışan gazetecileri fişleyen SETA kadrosundan 15 isim yer aldı. ‘Bana sormadılar’ Bildiride ismi olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Dr. Mehmet Şerif Eskin sosyal CHP’DEN TEPKİ: TALİMATLI Özgür Özel CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi’nin barış imzacıları kararını hedef alan “1071 akademisyen imzalı” bildiriyi eleştirdi. Özel, dün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “1071 imza, 1070, 1072 olmuyorsa, bu işin talimatla yapıldığı ortadadır. Malazgirt ruhuyla 1071 imza toplamak ne” diye sordu. l ANKARA / Cumhuriyet medya hesabından “Nasıl oluyor da bana sormadan imzam kullanılıyor yahu?” diyerek tepki gösterdi. Eskin “Ne böyle bir bildirinin hazırlandığından haberim var, ne kimse bana imza atıp atmayacağımı sordu, ne de kimseye imza verdim. Onayım olmadan ismim/imzam kullanılmış. Ayıptır. Bu bildiriyi hazırlayıp rızam ve haberim dışında ismimi kullananlar her kimse ya bu hatayı düzeltsinler ya da hukuki haklarımı kullanacağım” diye yazdı. “Hayır, o ben olabilir miyim” diye soran İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Prof. Ercan Eyüboğlu ise “Bir ketempereye getirilmiş ki düşman başına. Üniversitemiz ‘AYM terörü meşrulaştıramaz’ diye bir bildiri gönderdi. İmzalamak isteyen tıklayan butonuyla. Ve bu sabah, ne göreyim, 1071 imzacı arasında ben de görünüyorum. İsyan, infial, öfke... Benim böyle bir metni imzalamış olabileceğimi düşünen dostlarıma kocaman bir yuh ve teessüf! Şimdi rektörlüğe düzeltme talebimle bir dilekçe yazıyorum, gelişmeleri bildirmek üzere. Ve sen sevgili Hakan Yücel, Füsun hocaya sevgilerimle geçmiş olsun dileklerimi iletiver...” ifadelerini kullandı. İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Dr. Anıl Özgüç de bildirinin kendisine çalıştığı üniversite tarafından pazar günü gönderildiğini ve bu metni onaylamadığını belirterek üniversite yönetiminin, “Teknik bir hata olmuştur, inceliyoruz” şeklinde bir açıklama yaptığını ancak bunu “samimi bulmadığını” söyledi. Özgüç, üniversiteye noter kanalıyla bir ihbarname çekerek iradesinin bu olmadığını, belgeyle de kayıt altına almak istediğini ve istifa edeceğini söyledi. İsmini önceki gün yayımlanan bildiride görmesinin ardından ‘bir şok yaşadığını’ ifade eden Özgüç, “Üniversitede acaba benzer durumda olan başka öğretim üyeleri var mı diye çevremi bir yokladım. Birkaç kişinin daha isminin böyle kullanıldığını gördüm” dedi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve Recep Tayyip Üniversitesi de AYM kararına tepki gösterdi. Öte yandan Ankara Emekli Özel Harekatçılar Derneği üyeleri, dün AYM önünde basın açıklaması yaparak AYM’nin kararına tepki gösterdi. l İSTANBUL Bu iktidarın seçeneği, AKP’nin içinden değil, buradan çıkar... Büyükanıt yoğun bakımdan çıktı Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki yazlığında rahatsızlanan ve tedavi için 27 Temmuz’da İstanbul’a getirilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın genel yoğun bakım ünitesinden çıkarılarak yatan hasta katına Büyükanıt alındığı belirtildi. Acıbadem Maslak Hastanesi Başhekimi Cengiz Bavbek, hastanelerinde 27 Temmuz’da tedavi altına alınan Büyükanıt’ın sağlık durumuna ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Genel durum bozukluğu ve yüksek ateş nedeniyle 27 Temmuz 2019 Cumartesi hastanemizin Genel Yoğun Bakım Ünitesinde tedavisine başlanan hastamız Yaşar Büyükanıt, yatan hasta katına alınmıştır. Planlanan tedavisi yatan hasta katında sürdürülmektedir.” l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle