19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 1131 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.5630 5.1 kuruş 6.2050 4.7 kuruş 6.7840 11.3 kuruş 16.03 0.07 puan 102.686 651 puan Güven sorunu büyüyorEkonomide 15 aydır kötümserlik devam ediyor. Bankaların kârı dolar bazında yüzde 32 azaldı Hem tüketicilerin hem üreticilerin ekonomiye güveni azalıyor. Ekonomik güven endeksi temmuzda yüzde 3.3 düştü ve 80.7’ye geriledi. Hükümet ekonomide kötü günlerin geride kaldığını söylese de, güven sorunu devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ekonomik güven endeksi haziranda 83.4 iken, temmuzda yüzde 3.3 azalarak 80.7 oldu. Endeksteki düşüş, geçen yıla göre yüzde 15’i aştı. Ekonomik güven endeksindeki düşüş, tüketici, reel kesim (imalat sanayi), hizmet ve perakende ticaret sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı. Temmuzda tüketici güven endeksi 57.6’dan 56.5’e, reel kesim güveni 99.6’dan 96.6’ya, hizmet sektörü güveni 85.4’ten 83.5’e, perakende ticaret sektörü güven endeksi 93.2’den 90.4 değerine geriledi. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor. Endeks, Nisan 2018’den bu yana 100’ün altında bulunuyor. Kârlar eridi Öte yandan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, yılın ilk altı ayında bankaların toplam dönem kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.6 düşerek 24.7 milyar TL’ye geriledi. Dolar bazında düşüş ise yüzde 32.3. Geçen yılın ilk 6 ayında 6.3 milyar dolar olan toplam dönem kârı, bu yıl 4.3 milyar dolara geriledi. Haziran 2018’de 1 trilyon 512 milyar TL olan TL kredi hacmi, Haziran 2019’da 1 trilyon 507 milyar TL’ye geriledi. l Ekonomi Servisi Türkiye’de büyümeyi planladıklarını söyleyen DP World Yarımca Limanı Üst Yöneticisi Kris Adams, yeni liman satın alabileceklerini belirtti. Kris Adams Kapasite kullanımı düşük İzmit Körfezi’nde 2015’ten beri faaliyet gösteren DP World Yarımca Limanı’nın demiryolu bağlantısı dün düzenlenen törenle hizmete girdi. Liman bu sayede KarsTiflisBakü Demiryolu ile Hazar Denizi’ne, oradan da Çin’e bağlanmış oldu. DP World Yarımca Limanı Üst Yöneticisi (CEO) Kris Adams, ekonomideki zorlu koşullara rağmen limanda yüzde 60 kapasiteyle çalıştıklarını söyledi. 2020 yılı başında yüzde 30 kapasite artışına gideceklerini belirten Adams, bu yıl ve gelecek yıl değil ama önümüzdeki dönemde yatırımlarının karşılığını alacaklarını söyledi. İthalat hızla düşerken ihracatın artmasının yarattığı dengesizliğin taşımacılıkta maliyetleri artırdığına dikkat çeken Adams, içinde bulundukları Marmara’daki limanlarda ortalama kapasite kullanımının yüzde 43 olduğunu söyledi. Limanlarda kapasite kullanımı düşük. l Ekonomi Servisi Albayrak kendini başarılı buluyor! Ekonomi son bir yılda ekonomik krize girerken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bir yıllık görev süreciyle ilgili değerlendirmede “Türkiye son bir yılda çok güçlü politika başarısı ortaya koydu, reform niteliğinde bir yılı geride bıraktık” dedi. TCMB’nin faiz indirimine dair de konuşan Albayrak, “Önümüzdeki hafta faizdeki düşüş eğiliminin daha da iyileşme yönünde olacağını çok daha somut göreceğiz. Kamu bankalarından ağustos ayı itibarıyla çok daha somut, net adımları daha kısa sürede göreceğimizi ifade etmek istiyorum” dedi. Bu yıl pozitif büyüme olacağını öne süren Albayrak, yıl başında yüzde 1.8 olarak belirlenen bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3’ün altında kalacağını söyledi. Albayrak ayrıca, Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasına olumlu bakmadığını belirtti. Giyimi ‘komşu’ çarptıHem ticaret savaşları hem komşu ülkelerle sorunlar, satışları olumsuz etkiledi Bakan Selçuk, Atalay’ı ziyaret etti. Bakan 6+4 dedi, Türkİş reddetti Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 200 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesiyle ilgili daha önce yüzde 5+4 olarak verdiği zam teklifini revize ederek ilk altı aylık dönem için 1 puan artış yaptı. Konfederasyonun kuruluş yıldönümü dolayısıyla TÜRKİŞ Başkanı Ergün Atalay’ı Genel Merkez’de ziyeret eden Selçuk, yüzde 6+4 teklifinde bulundu. Atalay ise teklifin enflasyon rakamının bile altında olduğunu belirterek “Kabul edilemez” dedi. Bakanlığın bayramdan önce yeni teklif sunabileceği kaydedildi. l ANKARA/Cumhuriyet Kefen parası müteahhide gitti Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) geçen hafta Hazine’ye aktarılan yaklaşık 21 milyar TL’lik ihtiyat akçesinin 2.5 milyar TL’lik bölümünün karayolu müteahhitlerine gittiği ortaya çıktı. Habertürk’ün haberine göre, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün müteahhitlere 2018’de ve bu yıl yapılan işlerden dolayı bir miktar borcu bulunuyordu. Hazine’nin TCMB’den gelen parayla Karayolları’na kaynak aktardığı, borç ödemelerin başladığı belirtildi. Uzmanlar, TCMB’nin ihtiyat akçesinin “Kefen Parası” olduğunu ve Hazine’ye aktarılmasının doğru olmadığı uyarısında bulunuyordu. l Ekonomi Servisi Özsüt işçilerinden halaylı kutlama Maaşlarının üç aydır ödenmemesi nedeniyle 27 gündür eylemde olan Özsüt işçilerinin mayıs ayı alacakları yatırıldı. Gelişmeyi öğrenen işçiler, halay çekerek kutlama yaptı. Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, işçilerin halay çektiği görüntüler paylaşılarak “Üretim yeri ve şubelerdeki arkadaşlarımızın mayıs ayı alacakları yatırıldı. Geri kalanın da bugün veya en geç yarın yatırılacağı sözü verildi” denildi. l Haber Merkezi Yürüyüş devam ediyor Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), memurlarla ilgili toplusözleşme görüşmelerine sayılı günler kala, taleplerini gündeme getirmek için dört koldan Ankara’ya yürüyor. Dün İzmir ve İstanbul’da açıklamalar yapıldı. İzmir Konak’ta açıklama yapan KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, memurların hiçbir temel sorununun çözülemediğini vurguladı. Bozgeyik, “Demokratik, adil bir çalışma yaşamı, insanca yaşama ya yetecek bir ücret ve gerçek bir toplu pazarlık hakkı istiyoruz” dedi. Edirne’den Ankara’ya yürüyen kamu emekçileri ise dün İstanbul Kadıköy’de toplandı. DİSK Merkez Yönetim Kurulu üyesi Kanber Saygılı’nın da katıldığı açıklamada konuşan KESK MYK üyesi İlhan Yiğit, önceki toplusözleşme görüşmelerini hatırlatarak başlayacak görüşmelerin de kamu çalışanlarının artan sorunlarına çare olmayacağını ifade etti. Antibiyotik üretecekler Sanofi, İtalya’da gerçekleştirdiği antibiyotik üretimini Birgi Mefar işbirliği ile Türkiye’ye taşıyacak. Üretilecek antibiyotik genellikle ameliyat sonrası ve yoğun bakım hastalarında kullanılıyor. Sanofi Türkiye Ülke Başkanı Cem Öztürk, projeye 3 milyon Avro’luk yatırım yapılacağını, 20202026 döneminde 500 milyon TL’nin üzerinde katma değer hedefledikle Cem Öztürk Faik Somer rini ve ayrıca 40’a yakın ülkeye ihracat yapılacağını söyledi. Bu üretimle ithalatta 100 milyon TL’nin üzerinde düşüş sağlanması da amaçlanıyor. Birgi Mefar Şirketler Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Faik Somer ise “Bu işbirliği ile tüm dünya Türkiye’de ürettiğimiz antibiyotikleri kullanacak, ülkemize yeni bir değer kazandırıyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Vodafone ile TÜSİAD dijitalde işbirliği yaptı Vodafone Türkiye ve TÜSİAD, Türkiye’nin dijitalleşmesi ve sanayide dijital dönüşümün hızlandırılması için işbirliği yaptı. Vodafone Türkiye, teknoloji kullanıcıları buluşturan TÜSİAD SD2 Programı’na katılan yerli teknoloji tedarikçilerine knowhow desteği vereceğini duyurdu. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, “Birçok farklı sektörde 4 ana katego ri altında 100’ün üzerinde çözüm sunuyoruz“ derken, TÜSİAD SD2 Programı Görev Gücü Başkanı Perihan İnci, 18 firmanın sorun ve ihtiyaçlarını bu programla paylaştığını söyledi. İnci, bunların çözümü için yaptıkları çağrıya ise 700’den fazla teknoloji tedarikçisinin bu platform üzerinden kayıt yaptığını ve 200’ün üstünde çözüm önerisi aldıklarını belirtti. l Ekonomi Servisi Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, “Geçen sene Laleli’de resmi ve gayri resmi rakamları topladığımızda 4.55 milyar dolarlık hacim vardı. Bu yıl sonunda da benzer bir rakam bekliyoruz. İlk 6 aydaki satışlar beklentimizin altında kaldı” dedi. Ticaret savaşlarının getirdiği gerginliklerin kendilerine de yansıdığını, bunun yanında komşu ülkelerle olan sıkıntıların da satışa olumsuz etki ettiğini belirten Eyyüpkoca şöyle devam etti: Yüzde 40 azaldı “ABDRusya ve ABDÇin arasındaki didişmenin bizim ticaretimize de direkt yansımaları var. Rusya’da bir küçülme olduğu zaman biz de etkileniyoruz. Harcama dengesinin değişmesinden dolayı Laleli’den alımlar yüzde 40 azaldı. Suudi Arabistan’ın da Türkiye’ye karşı farklı bir duruşu var, vatandaşlarına ‘Türkiye’ye gitmeyin, alışveriş yapmayın, güvenli değil’ gibi çağrılar yapıyor. Bu, özellikle abiye çalışan birçok üreticiyi zorluyor. İran’ın ambargoya tabi olması Laleli, Merter, Osmanbey gibi birçok bölgeyi ciddi etkiliyor çünkü İran sezon sonu stoklarımızı eritme noktasında bizim için elzem pazarlardan biriydi. Sezon sonu malını satamaz olduk.” Öte yandan, yolcu beraberindeki eşyanın ihracat kapsamına alınmasının Laleli’de yeni bir dönemin kapısını açtığını ifade eden Eyyüpkoca, mikro ihracat uygulaması ile Laleli’nin ticaretine 3 milyar dolar değer katacaklarını söyledi. Eyyüpkoca’nın verdiği bilgiye göre bu yıl Laleli Shopping Festivali 59 Ağustos’ta yapılacak. l Ekonomi Servisi Gıyaseddin Eyyüpkoca Halka açılan Kurumlar Vergisi’nden muaf olsun Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı Dr. Alp Keler, gelişmiş ülke düzeyine ulaşmak için sermaye piyasalarının derinleşmesinin çok önemli olduğunu, Türkiye’nin bu açıdan özellikle benzer ülkelere göre çok geride kaldığını belirtti. Önceki akşam TSPB’nin yeni hedefleriyle ilgili gazetecilerle buluşan Keler, “Örneğin Güney Kore’de hanehalkı finansal varlıkları içinde hisse senedinin payı yüzde 16, emeklilik fonlarının payı yüzde 25, yatırım fonlarının payı yüzde 3. Yani yüzde 44’ü sermaye piyasalarında. Brezilya’da ise bu oran yüzde 47” dedi. Keler şöyle devam etti: “Türkiye’de ise hisse senedinin payı yüzde 2, emeklilik fonunun payı yüzde 7, yatırım fonunun payı yüzde 4. Sermaye piyasamızın her alanda en az 2 kat büyümesi gerekiyor.” Keler ayrıca, Türkiye’de gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) Alp Keler içinde sermaye piyasası payının yüzde 25’te kaldığını, kredi payının ise yüzde 75 olduğunu hatırlattı. Benzer durumun halka açık şirket sayısında da yaşandığını ifade eden Keler, şu bilgileri verdi: Sadece 400 şirket “Türkiye’nin halka açık şirket sayısı 400’de kalırken, benzer özellikler gösteren Hindistan’da 5 bin 65, G. Kore’de ise 2 bin 207 şirket halka açık. Öncelikle Türkiye’de halka açık şirket sayısını sağlıklı bir şekilde artırmamız gerekiyor. Bunun için de şirketlerin sermaye piyasasının uzun vadeli ve uygun kaynak sağlaya bilecekleri bir alan olarak görmeleri sağlanmalı. Bu değişim ise ancak güvenle mümkün olur. Bu alan teşvik de edilme li. Örneğin halka açılacak şirketlere bu süreçte Kurumlar Vergisi muafiyeti getirilebilir.” l Ekonomi Servisi 1710.15 6.97 lira 254.88 12 kuruş Paranın üç fiyatı: Faiz, kur ve enflasyon TCMerkez Bankası, yeni başkanının idaresinde toplanan ilk Para Kurulu toplantısında uygulamakta olduğu bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) yüzde 4.25 düşürerek, yüzde 24’ten 19.75’e indirdi. Bu kararla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP ekonomi idaresinin uzun zamandır sürdürdüğü “enflasyonun nedeni yüksek faizdir” inancına bağlı tartışmalar yeniden ekonomi gündemimize yerleşti. Bu yazımda bu dogmatik savın tutarsızlığını sizlerle paylaşmak arzusundayım. Paranın fiyatı İktisada Giriş derslerinde bir ulusal paranın değerini üç biçimde tanımlamaktayız: (1) faiz oranı, (2) ulusal paranın (burada Türk Lirası’nın) dövizler karşısındaki değişim değeri, ve (3) enflasyon oranının tersi. Para piyasasının “dengesi” bu üç tanımın uyumlu olmasından geçmektedir. Paranın değerini veren bu tanımlar arasındaki herhangi bir tutarsızlık, para piyasasında dengenin yitirilmesine ve bu dengesizliğin reel ekonomi kesimine de sıçramasına neden olacaktır. Paranın bu üç tanımı arasındaki iktisadi ilişkileri herhangi bir “nedensebepsonuç” ilişkisine bağlamak, ancak iktisat biliminin ve dünya ekonomisinin gerçeklerinin sınırlarını zorlama pahasına kurgulanabilir. “Yüksek faizin kredi maliyetlerini yükselttiği” ve dolayısıyla, “enflasyonu artırdığı” yolundaki savlar, ancak dış dünyaya kapalı bir ekonomi için, son derece dar varsayımlar altında ve geçici olarak kurgulanabilir. Türkiye’de ve sermaye hareketlerinin serbest kılındığı mevcut dışa açık ekonomi koşullarında böylesi bir savı savunmak mümkün değildir. Zira, AKP’nin ilk dönem iktidarları altında sıklıkla gördüğümüz üzere, ulusal para piyasalarında faizlerin yüksek olduğu bir durumda iktisadi birimlerin yurtdışından daha ucuz faiz ile kredi borçlanmasının önünde herhangi bir engel yoktur. (Tabii ki kuramsal olarak. Buna aşağıdaki satırlarda geleceğim.) Türkiye’de ise üretim maliyetlerini ve dolayısıyla enflasyonu artıran ana unsur faizler değil, üretimde girdi olarak kullanılan malların fiyatlarındaki artışlardır. Örneğin, TÜİK verilerine göre yıllık fiyatlar “madencilik ve taşocakçılığında” yüzde 26.72, “imalat sanayi sektörlerinde” yüzde 31.20, “elektrik ve gaz” faaliyetlerinde ise yüzde 58.98’e fırlamış; bu durum tüketici fiyatlarındaki artışı da dirençli ve yapışkan hale dönüştürmüştür. Üretim maliyetlerinde gözlenen bu baskı, enflasyonun aslında sadece “parasal” bir meseleden ibaret olmadığını ve ulusal ekonomideki yapısal dengesizliğin doğrudan bir tezahürü olarak değerlendirmek gerektiğini göstermektedir. Söz konusu yapısal dengesizlik ise AKP’nin de bizzat yürütücüsü olduğu dışa bağımlı sanayi(siz)leşme ve Türkiye’yi bir ucuz ithalat ve ucuz işgücü cennetine dönüştüren neoliberal politikaların ve inşaat betonuna dayalı hormonlu büyüme tercihlerinin sonucudur. Güven sorunu ve ülke riski Dış borçlanmaya ve dövizin fiyatını her ne pahasına olursa olsun ucuz tutmaya dayalı AKP modeli ise gene bizzat AKP yönetimi altında çökertilmiştir. Zira liyakat ve özerklik ilkelerinin terk edildiği, siyasi sistemin ve düzenleyici kurumların demokratik hesap verilebilirliğinin tahrip edildiği bir ülkede ekonomide “yeniden dengelenmenin” ne “fiyat istikrarını sağlamak için sıkı para duruşuyla” ne de “mali disiplin” aracılığıyla sağlanamayacağı açıktır. Gerek enflasyon, gerekse milli gelirin daralması ve işsizliğin yükselmesi biçiminde tezahür eden ekonomik kriz ile mücadelenin olmazsa olmaz önkoşulu hukukun üstünlüğünün ve güçler ayrılığı ilkesine dayalı demokrasinin sağlanmasıdır. Yineleme pahasına yeniden vurgulayalım: AKP ekonomi idaresinin izlemekte olduğu bilimdışı enflasyon politikası ve yürütmekte olduğu dışa bağımlı, inşaat betonuna dayalı büyüme stratejisi ulusal ekonomimizi istikrarsızlığa sürükleyerek tahrip etmektedir. Yaşanan yüksek enflasyon, gerek iktisadi, gerekse hukuksal ve sosyal boyutlarda yaşanan krizin mal ve hizmet piyasalarındaki tezahürüdür. Benzer şekilde işgücü piyasalarında yaşanan yüksek (genç, kadın, bölgesel ve toplam) işsizlik; ulusal sermaye birikimi ve teknolojide gözlenen gerileme ve sosyal boyutta yaşanan çöküntü gibi... Dolayısıyla, bu koşullar altında enflasyonla mücadelenin sadece Merkez Bankası’nın politika faizini aşağı ya da yukarı oynatmakla başarılı sonuç veremeyeceği açıktır. KISA... KISA... l Burgan Bank, müşterilerinin birikimlerini enflasyon karşısında uzun vadeli değerlendirip faiz getirisi sağlamayı amaçlayan “Enflasyona Endeksli Mevduat Hesabı” başlattığını açıkladı. l Türk Ekonomi Bankası (TEB), kredi borcunu TEB’e transfer edenlere yüzde 1.49’dan başlayan faiz oranıyla kredi vereceğini açıkladı. Kampanya 31 Ağustos’a kadar sürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle