29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY 1121 TEMMUZ 2019 PAZAR Oto kaçakçılığına afİMAR VE VERGI AFLARININ ARDINDAN HÜKÜMET KAÇAK MOTORLU TAŞITLARA DA AF GETİRDİ Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na eklenen bir maddeyle kaçak 40 bin araca af geldi. Vergi uzmanı Dr. Ozan Bingöl, 400 bin TL’lik araç için 236 bin TL vergi ödenmesi gerekirken sadece 30 bin TL ile aracın yasal hale geleceğini belirtti. Hükümet, bütçe açığını kapatmak için tek seferlik gelir şu sözlerle anlattı: “Ortalama satış fiya tı Türkiye’de 400 bin li elde etmek için “imar af ra olan bir lüks otomobile fı”, “vergi affı” gibi düzenlemelerin ardından EMRE DEVECI yurtiçinde kurallara uygun bir şekilde sahip ol kaçak motorlu taşıtlara mak isteyen bir vatandaş da af getirdi. yaklaşık 236 bin lira ÖTV ve Gümrük mevzuatına aykırı ÖTV’nin KDV’sini öderken, ül olarak yurda sokulan, ÖTV’si ke içerisindeki parasını yurt eksik ödenmiş ya da hiç öden dışına aktararak ve gümrük memiş 40 binden fazla araç mevzuatına aykırı olarak araç için af düzenlemesi, geçen perşembe günü TBMM’den geçti. Kaçak araç, ilgili dönemdeki ÖTV miktarının sadece yüzde 25’i tahsil edilmek suretiyle kayıtlı hale getirilecek. 31 Aralık 2019 tarihine kadar tasarrufu kamuya geçmemiş olan araçlarda ise bu araca sahip yurttaşın beyanı ile bu oran yüzde 15 olarak uygulanacak. Eşitliğe aykırı getirip ülke dışına gelir transferi yapan vatandaşın sadece 50 bin lira ÖTV ödeyerek (KDV dikkate alınmamaktadır), kendi beyan edenlerin ise sadece 30 bin lira ödeyerek bu araca sahip olmaları vergide adalet ve eşitlik ilkeleri gereğince de anayasaya aykırılık teşkil etmektedir.” Düzenlemeyi “kaçakçıya af” olarak nitelendiren Bingöl, 2017 affından bu yana ise 40 bin adet olduğuna dikkat çekti ve “Vatandaşlar sistem dışarısına itilmiş ve özellikle dürüst mükelleflerde devlete olan aidiyet duygusu zedelenmiştir. Her af yeni bir affı doğruyor ve vatandaşta da bu af beklentisi her geçen gün artıyor” dedi. Sektöre darbe Başkent Üniversitesi’nden vergi uzmanı Dr. Ozan Bingöl, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na ek madde konularak yapılan düzenlemeyi 11 yılda kaçak ÖTV’siz araç sayısı yaklaşık 53 bin adet iken, Bir yandan yurtdışından yolcu beraberinde getiri len cep telefonlarında maktu Ozan Bingöl harç tutarı 1500 TL’ye çıkarılırken bir yandan da kaçak araçlara af getirilmesinin büyük bir çelişki ve adaletsizlik olduğuna dikkat çeken Bingöl, bu düzenlemenin büyük daralma yaşayan otomotiv sektörüne bir darbe olduğunu söyledi. Bingöl, 2019’un ilk 6 ayında otomotivden elde edilecek ÖTV gelirinde hedefin ancak yüzde 18.98’ine ulaşılabildiğini, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 55.31’lik düşüşle sadece 4.5 milyar TL tahsil edilebildiğini hatırlattı. 40 BIN ADET Türkiye’ye gümrük mevzuatına aykırı olarak giren araç sayısı. Ticaret Bakanlığı’nı 2017 yılındaki kaçak araç affından kimlerin ve kaç aracın faydalandığını, ne kadar ÖTV tahsil edildiğini açıklamaya çağıran Bingöl, “Maalesef geldiğimiz noktada vergi kaçırıyorlar, af geliyor arsızlık kazanıyor! Araba kaçırıyorlar, gümrük affı geliyor arsızlık kazanıyor! Binayı belediyeden kaçırıyorlar, imar affı geliyor arsızlık kazanıyor! Arsızlığın niye bu kadar kazandığını sorgulayanlar ise ‘edepsiz’ olmaya devam ediyor” dedi. Madenciler zam beklerken, patronlar ciroları yükseltip düşük ücret verme peşinde Madenciden grev uyarısı Tavukçu kesim desteği istiyor Yumurta Üreticileri Merkez Birliği Başkanı İbrahim Afyon, Irak pazarının kapanmasıyla yumurtada arz fazlası oluştuğunu belirterek, “Bu nedenle tavuklar için kesime teşvik desteği talep ediyoruz. Yem maliyetleri karşılanamadığından hayvanların ölmesini önlemek için erkenden kesimlerin yapılması gerekiyor” dedi. Gümrükçünün ‘oda’ isyanı Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir ve Adana gümrük müşavirleri dernekleri, 11. Kalkınma Planı’nda yer alan kendileriyle ilgili düzenlemenin TBMM’deki görüşmelerde değiştirilmesine tepki gösterdi. Ortak açıklamada, “Plandan sadece ‘Gümrük Müşavirleri Odası Kurulacaktır’ maddesinin çıkarılması için önerge verilmesi büyük bir haksızlıktır” denildi. Bu maddenin AKP milletvekilleri tarafından verilen önerge ile çıkarıldığı belirtildi. İşverenin derdi başka Kamudaki sözleşme süreci greve doğru ilerlerken, özel sektördeki maden işverenleri ise “sıkıntıda” olduklarına dikkat çekerek, Enerji ve Tarım bakanlıkları ile görüştü. Aralarında Türkiye Madenciler Derneği’nin de bulunduğu işveren örgütleri, sektörün bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 9.2 küçüldüğünü belirtti. İhracatın 5 milyar dolardan 4 milyar dolarlara gerilediğini dile getiren patronlar, acil önlem alınmazsa sektörü “S.O.S vereceğine” dikkat çekti. Maden işverenleri “cirolarımız düşüyor” diyerek hükümetten işçilerin ücretlerinin düşmesi anlamına gelen yeraltındaki ve üstündeki işçiler için iki ayrı asgari ücret belirlenmesini istedi. Patronlar ayrıca daha çok maden çıkarabilmek için zeytinlikleri, meraları, SİT alanlarını koruyan yasal düzenlemelerin de değiştirilmesini talep etti. MUSTAFA ÇAKIR Kamuda çalışan yaklaşık 200 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde, Türkİş ile hükümet arasında henüz anlaşma sağlanamadı. Türkİş, kamuda en düşük ücretin 3 bin 500 TL’ye yükseltilmesi, seyyanen 300 TL zam, ilk altı ay için yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylar için de enflasyon + yüzde 3 refah payı talep etti. Hükümet ise 3 bin 500 TL altında ücret alanlara 60 TL seyyanen ve birinci altı ay yüzde 5, ikinci altı ay ise yüzde 4 zam önerdi. Sözleşme bekleyen emekçiler arasında maden işçileri de var. Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait ocaklarda Genel Madenİş Sendikası’na üye işçiler çalışıyor. Bu nedenle Genel Madenİş Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu önceki günkü toplantısında sözleşme sürecini değerlendirdi. Yayımlanan bildiride, “Yeral tında çalışan arkadaşlarımıza yasal hakları olan en az 2 asgari ücretin uygulanmaması ve sıfır zam önerilmesi, denge ödeneğinin ödenmemesi, harici servislerde ve MTA’da düşük ücretlerle çalışan arkadaşlarımıza açlık sınırındaki ücretlerin dayatılması gibi ekonomik krizin faturasını maden işçilerine ödetmek isteyen dayatmalarla bu sözleşmelerin masada bitirilemeyeceği izlenimi edinen başkanlar kurulumuz, grev hazırlıklarına başlama kararı almıştır” denildi. 25 ve 26 Ağustos Mevzuata göre 60 günlük süre sonunda TTK’de greve çıkmak için son tarih 25 Ağustos, MTA’da 26 Ağustos. Sendika bu süre içerisinde işçileri bilgilendirecek. 25 Temmuz’da Madenci Anıtı’nda açıklama yapacak. Anlaşma sağlanamaması halinde ise 6 Ağustos’ta grev kararları alınacak. Anlaşmazlık devam ederse de 25 Ağustos’ta greve çıkılacak. l ANKARA AVM’lerde 4 bin mağaza boş Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, yüksek maaliyetler nedeniyle her AVM’de yaklaşık 10 toplamda 4 binden fazla mağazanın boş durduğunu açıkladı. Tüketicilerin harcamalarını kıstığını belirten Öncel, boş duran mağazalara ilişkin, “Caddelerde de benzer bir durum söz konusu. Kamu otoritesinin en azından bir iki yıl da olsa kiralamalarda yüzde 20’lik stopajı ve yüzde 18 oranındaki KDV’yi yüzde 8’e indirmesini talep ediyoruz. Talebimizin yerine ge tirilmesi durumunda boş mağazalar hızla kiralanır ve en az 2530 bin gencimizi iş sahibi yapabiliriz” ifadelerini kullandı. Öncel ayrıca İstanbul’daki bazı AVM’lerin cirolarında ciddi bir yabancı ağırlığı olduğunu söyledi. ING’den yeni ATM kolaylığı ING Türkiye, müşterilerine bulundukları yerin 1 kilometre yakınında ING ATM’si yoksa tüm banka ATM’lerinden ücretsiz para çekme imkânı sunduğunu açıklandı. Genel Müdür Yardımcısı Alper Gökgöz’ün verdiği bilgiye göre “Lokasyon Bazlı ATM Masrafsızlık Uygulaması” ile ING Mobil’e girip “Şube ATM Bulucu”da 1 kilometre yakınında ING ATM’si bulamayan müşteriler, diğer bankaların ATM’lerinden 1000 TL’ye kadar ücretsiz para çekme fırsatından yararlanabiliyor. Gökgöz, “Bu uygulamadan yararlanmak için müşterilerimizin ING Mobil’de konum erişiminin açık olması gereki yor. Ayrıca bu uygu lama ile müşterile rimize her zaman, her yerden, kolay ve zahmetsiz hizmet sunma hede fini destek liyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Alper Gökgöz Gümrük Birliği’ni sorgulamak! Her oluşuma, çoğu zaman ideolojik yaklaşma en büyük hastalıklarımızdan biridir. Avrupa Birliği ile 1995 yılında kurduğumuz Gümrük Birliği de (GB) bu yaklaşımdan nasibini alan konuların başında geliyor... Çok büyük enerji harcadığımız üyelik sürecinden günümüze geldiğimizde, en büyük soru hâlâ güncelliğini koruyor: Gümrük Birliği üyeliğinin bir faydasını gördük mü? Yanıtı verirken bile konuyu siyasallaştırmadan edemedik bu arada. HHH Her uluslararası ticaret anlaşması karşılıklı fayda esasına dayalı olarak kurulur. GB bu anlaşmaların en büyüğü olmasa da, en önemli olanların başında gelir. AB ile yaptığımız, kendimize özgü olan GB anlaşması tüm diğer benzer anlaşmalardan oldukça farklı bir içeriğe sahip. Birlik kuran ülkeler, özellikle kendi aralarında yeni bir ticaret rejimi kurarak, ortak tarife yani vergi uygularlar. Öte yandan, bazı ithalat sınırlamasını kota hakları ile kullanabilirler. Üçüncü ülkelere karşı da ortak hareket eder, birlik dışında yapılan diğer serbest ticarete dayalı tüm anlaşmalar ise birlik üyelerini genellikle kapsar. Bizim üyeliğimizde bu böyle olmadı, olamadı... HHH Gümrük Birliği anlaşmamız ortak ticaret rejimi özelliklerinden yoksun, hastalıklı bir çatı üzerine kuruldu. Zamanla ekonomi dışı faktörlerin etkisi ile hem AB üyelik süreci hem de Gümrük Birliği’nin beklenen etkisi durma noktasına geldi. Diğer bir ifade ile varlığı devam etse de, faydası konusunda çok sorular sorulmaya başlandı. Sorun neredeydi? Hemen yanıtlayalım, sorun kapsamdaydı... Öncelikle, bu oluşumu bir uluslararası ticaret anlaşması olarak yorumlamak eksik bir yaklaşımdır. Anlaşma özü itibarıyla ticarete dayalı tüm ekonomik yapıyı kapsar. Ancak, bizim anlaşmamızda her nedense sanayi ürünleri ile tarım sanayisi alanında bir kısım mallar haricinde ne tarım ne de hizmetler sektörü kapsam dahilinde olmadı... Nedense! HHH Karar vericiler genelde dış ticaret hacmi ve ülkelere göre ticaret oranlarına bakarak Gümrük Birliği’nin faydalarını analiz ederler. Aslında çok büyük yanılgıdır bu... Yanılgı dedik zira küresel anlamda, bazı durumlar hariç, dış ticaret hacminin düştüğü bir gelişme yaşanmamıştır. Gelirin arttığı tüm toplumlarda ticaret de aynı yönde ivme kazanmıştır. Ticaret anlaşmalarında, öte yandan, analiz farklı bir mecrada, farklı yöntemlerle yapılır. Can alıcı nokta bir birliğin getirisi ölçüsünün “ticaret yaratıcı” ve “ticaret yönlendirici” etkilerinin ağırlığına bağlı olması gerektiğidir. İlkinde, birlik içinde tarifelerin azaltılması sonucunda ortaya çıkan ek ticaret hacminin etkisini, ikincisinde ise, birliğin oluşumundan sonra başka ülkelerden daha az maliyetli yapılan ithalatın şimdi, gümrük duvarlarının azaltılması sonucu “sanki” daha ucuz ürün olarak birlik ülkeleri arasında yapılması anlaşılır. Bir basamak sonrasında ise birliğin sanayi ve diğer sektörlerde yoğunlaşma sağlayarak ve birim maliyetleri azaltma işlevi tartışılmalıdır. Birliğe geç ve daha az gelişmiş bir konumda katılan bizim gibi ülkelerde, tüm sanayi ve servis sektörlerindeki coğrafik yoğunlaşmanın getirdiği faydalar zaman içinde artması gereken göstergelerdi... Ama olmadı. HHH Araştırmalar, ticaret yaratıcı, ticaret yönlendirici ve sektörel yoğunluk sağlama kapsamında Türkiye ekonomisinin üyelikte gereken faydayı sağlamadığını göstermektedir. Bunun nedenleri ise kısaca, Gümrük Birliği’nin kapsamın sınırlı olması, AB’nin serbest ticaret anlaşması yaptığı ülkelerin pazarlarına yapılan dış ticarette ülkemizin aynı olanaklara sahip olmaması (dışsal asimetri), vize ve lojistik sorunları, AB denetim mekanizmasının dışında kalmamızın doğurduğu ek ihracat maliyetleri gösterilebilir. HHH Yukarıda belirttiğimiz tüm olumsuzluklar veya eksiklikler ekonomik dengeyi derinden etkilediği için, Gümrük Birliği her geçen gün daha da sorgulanmaya devam ediyor. Özellikle, işsizliği azaltıcı, verimliliği diğer ülkelere yaklaştırıcı, ürün fiyat dengesini oluşturucu, gelir dağılımını düzeltici etkilerini görmediğimiz sürece de daha çok konuşacağız bu konuyu... KISA... KISA... l Kahramanmaraş Havalimanı’nın uluslararası girişçıkışlara açık daimi hava hudut kapısı olmasına karar verildi. İlgili Cumhurbaşkanlığı Kararı dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. l Kurban Bayramı öncesi, güncel verilere göre, yurtiçi sahil otellerinde geçen yıla göre yüzde 10 talep düşüşü yaşanırken, yurtdışı seyahatler ve yurtiçi kültür turlarındaki talep ise yüzde 30 civarında arttı. l Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, can güvenliği açısından yüksek risk taşıyan asansörlere yönelik denetimi sıkılaştırırken, ilk 6 ayda uygunsuz bulunan 928 asansör için 1.9 milyon lira para cezası uyguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle