19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 13 TEMMUZ 2019 CUMARTESİ OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK >> Baş tarafı 1. sayfada 1. ÇinRusya Zirvesi: Bu zirve geçen haziran ayında Moskova ve St. Petersburg’da gerçekleşti. Rusya ve Çin, ABD’nin küresel egemenliğinin kabul edilemeyeceğini bir bildiri ile dünyaya açıkladılar. 2. ABD’nin Çin’e yakın denizlerde askeri tatbikat yapması üzerine, Çin ilk kez ABD’ye yönelik olarak “her türlü savaşa” hazır olduğunu açıkladı. 3. Haziran ayı ortasında Japonya’daki G20 zirvesinden önce Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te, Şanghay İşbirliği Zirvesi yapıldı. Bu zirveye Çin, Hindistan, Pakistan ve İran katıldı. Bu toplantıdan hemen sonra Tacikistan’da Duşanbe’de “Asya İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler” zirvesi yapıldı. Bunlar, Asya ülkelerinin birlikte yaptıkları toplantılardır. 4. Ortadoğu’da daha ilginç bir toplantı gerçekleşti. ABD öncülüğünde Kudüs’te yapılan “Güvenlik ve İstihbarat Zirvesi”ne ABD, İsrail ve Rusya da katıldı. Bu toplantıya devletlerin üst düzey istihbarat yetkilileri katıldılar. Örneğin ABD’den Trump’ın güvenlik danışmanı John R. Bolton, Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patruşev ve İsrail Hükümeti Güvenlik Danışmanı Meir Ben Shabbat bu toplantılarda hazır bulundular. Burada dikkat çeken nokta, Ortadoğu konularına artık Rusya’nın da resmen davet ediliyor olması. Toplantı sürerken Moskova’dan Putin, Ortadoğu barışının sağlanması bağlamında Suriye ve Filistin için ortak bir çıkış yolu aranması gerektiğini açıkladı. 5. Kuşkusuz diğer önemli bir toplantı Japonya’nın Osaka kentinde yapılan G20 Zirvesi’dir. Bu zirvede ABD Başkanı Trump, 2020’de ABD’de yapılacak başkanlık seçimleri için kamuoyu propaganda çalışmaları yapmaktan geri kalmadı. Ancak, manşetlere yansımayan önemli dış politika gelişmeleri de oldu. Bunları kısaca not etmeliyiz: a)Japonya, bilindiği gibi ABD’nin Uzakdoğu’daki önemli bir müttefikidir. Bu toplantıda Çin ile Japonya arasında sıcak ilişkiler geliştirildi. Düşman olarak bilinen Çin ve Japonya liderleri yaptıkları toplantılar sonunda, üçüncü ülkelerde birlikte yatırım yapma kararı aldılar ve bunu açıkladılar. Bunun anlamı Japonya Uzakdoğu’da ABD’nin ekonomik politikalarına karşı ticaret savaşında Avrasya yoluna gireceğini açıklamış oluyordu. b) Bu noktada en az Japonya’nın tavrı kadar önemli olan Hindistan’ın yeni pozisyonudur. Hindistan, Çin ve Rusya arasında, üçlü liderler zirvesi (RIC Zirvesi) gerçekleştirildi. c) Hindistan, ABD’nin tüm baskılarına karşın Rusya’dan S400 Füze Savunma Sistemi’ni satın alacağını açıkladı. Ayrıca Keşmir’den geçecek olan “Kuşak ve İpek Yolu” girişimine olumlu yaklaştığını bildirdi. Gerek büyük nüfusu (1 milyon 368 bin) gerek coğrafi konumu, gerekse ekonomik potansiyeli nedeniyle Asya’nın stratejik ülkesi Hindistan, ABD ile ilişkilerini sürdürürken, Çin ve Rusya gibi iki dünya gücünü denge içinde tuttuğunu göstermiş oluyordu. Bu gelişmeler karşısında, Batı dünyasındaki siyasal yorumcular Asya’nın yükselen etkinliğine önem veriyorlar. Bu durumda ABD’nin Ortadoğu’daki Basra Körfezi, Arap Denizi, Hürmüz ve Bab’ül Mendep boğazlarında askeri gerilimi sürdüremeyeceğini ve ABD’nin İran’a askeri bir saldırı yapmayı göze alamayacağını da belirtiyorlar. Türkiye Duşanbe ve Osaka zirvelerine katılmıştı. Pekin’de açıkça Çin’e yakın durmuş, “Kuşak ve Yol” projesinde işbirliği vurgusunu yapmıştı. Ankara bu noktalarda olumlu adımlar atarak milli çıkarlara dayalı yolda yürümüştür. Ancak dünkü “Olayların Ardındaki Gerçek” sütunlarında açıkça belirtildiği gibi, Erdoğan Ortadoğu’da hâlâ “İhvancı ve Müslüman Kardeşler” yolunda olduğunu altını çizerek vurguluyor. Bu durum, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters sonuçlar doğurmaktadır. HABER Kadın üniversitesi kopyalama hevesi Japonya’da kadın hakları gelişimi tarihi Türkiye’nin gerisinde. Kadınlara üniversite yasağının kalkması, seçme seçilme hakkı ancak 1947 Anayasası ile geliyor. Kadınlar için, varsıllar öncelikli önce özel liseler, 1920’ler sonrasında özel yüksekokullar açılıyor. Japonya’nın ekonomik gelişmişliği ile tersine baskın erkek kimliği üzerinden büyük ailedeki rollerle bağlantılı kadın hakları, emeği sömürüsünde karşılaştırmalı araştırmalar Osmanlı dönemi de içinde olmak üzere, hele de Cumhuriyet devrimleri, kazanımları sonuçlarıyla, ülkemiz kadınlarının lehine anlamlı farklar günümüzde de gündemde. Osmanlı döneminde üniversiteler açıldığında, erişkin yaştaki kadınlar için üniversite yasağı söz konusu olmadığı gibi, Cumhuriyet döneminin kadın hakları devrimler paketleri içinde, sınıf farkı da olmaksızın kadınlar için dünyadan çok önde eşitlikçi yasal hakların tanınmasıyla alınmış yolda çarpıcı olumlu sonuçlar var. Sözün özü Japon kadınları için 1947 sonrası da geleneksel dayatmaların ürünü, kadın liseleri ile kolej ve yüksekokullarının dönüşümü olarak kurulu kadın üniversiteleri, halen Japonya için de yararlı olup olmadıkları çok tartışmalı biçimde gündemde olarak; kimileri nitelikli yüzde 10 gibi bir payın sahibi iken, kadın emeği sömürüsüne dönük bilimsel araştırmalar, kadın hakları sömürüsünde, zenginlik ve gelişmişlikle tersine kaostan çıkılamamasının alarm zillerini çaldıran içerikleriyle ön alıyorlar.. Japonya’nın bugünkü 800 üniversitesinin içinde 80’i kadın üniversitesi. Japonya Araştırma Derneği Başkanı Prof. Selçuk Esenbel, kadın üniversitelerinde Japonya’nın 2. Dünya Savaşı sürecinde üstlendiği rolün etkilerinin altını çiziyor. ŞÜKRAN SONER Başkan Erdoğan’ın Japonya ziyaretinde, bir kadın üniversitesine davet organizasyonu ile gündemimize giren, yıldırım hızıyla YÖK’e verilen talimatla da Türkiye’de açılabilmesinin araştırılması istenen sıcak gündemdeki tartışmaları izlerken, ilk aklıma gelen Japonya Araştırmaları Derneği’nin katılabildiğim kimi bilimsel çalışmaları içindeki beni şaşırtan sonuçlar oldu. Örneğin kadın haklarındaki ağır emek sömürüsünün çarpıcı verilerini ünlü bir erkek Japon bilim insanı sunmuştu. Günümüzde de sadece yoksullar değil, orta sınıflardan kadınların da hâlâ aynı erkek egemen kültürün dayatmasında, erkek üzerinden büyük ailenin değerlerinin korunabilmesi uğruna hem çalışırken, hem de emekli olduktan sonra, bir yandan aile büyüklerinin, yaşlılarının, diğer yandan çocuk ve torunların bakımından birinci elden sorumlu, görevli olmalarının sonuçlarını Japonya’nın geneli üzerinden çok çarpık sonuçlarıyla özetlemişti. 1993 yılında kuruldu Japonya Araştırma Derneği’nin öncelikle ünlü Japon üretimi Boğaziçi Köprüsü inşaatının ikili ilişkileri ısıtmasıyla, dönemin Dışişleri, THY kadroları içinden ünlü isimler aracılığında 1993 yılında kurulduğunun altını çizmeliyim. Halen başkanlık görevini yürüten bilim insanımız Selçuk Esenbel’in 2002 yılında başkan seçilmesiyle karşılaştırmalı bilimsel çalışmaların gündem yapıldığı çok sayıda etkinlikle, üniversitelerdeki karşılıklı bilimsel çalışmalara da anlamlı katkılar sağlayan bir boyut kazandırdığının da altı çizilmeli. Prof. Esenbel’in Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi’nden de gelen ikinci bir şapkası var. Dışişle ri geleneğinden gelenler için ise duayen hariciyeci babasının Amerika’daki görev yılları başta unutulmaz katkıları gündemimizin dışında. Güncel tartışmalara yol göstericilik adına bilgisine başvurduğumda, zaten medyamızdan sorunların yöneltileceğinin öngörüsü ile, kaynak olabilecek söz konusu yıllar içinde yapılmış çok fazla sayıdaki ikili karşılaştırmaları içeren, ortak bilimsel çalışmalarla, her iki ülke ya da başka üniversitelerden yine gündemle uyumlu yayımlanmış makalelerden oluşan yayınlardan toplayabildiklerini masasına yerleştirmişti. 80 kadın üniversitesi Kişisel durum saptamasında ise, siyasal yorum yapmaktan uzak kalmayı seçerek, kimi öncelikli olguların altını çizmekle yetinmeyi seçmişti. Söz konusu bilimsel çalışmalardaki kişisel katkıların ayrıntısına değinmenin dahi altı çizilmesi kaçınılmaz gerçekler, önceliklerde kısa bir özetle, yanılsamalara yol açılacağını vurguluyordu. Özetin özeti halen Japonya’da kimileri eğitim kalitesinde halen çok başarılı yükseköğrenim kapasitesinin yaklaşık yüzde 10 kadın üniversitelisini kapsayan kadın üniversitelerinin içinde bilimsel başarıları ile değerliler yanında, uluslararası çapta yeri olamayacaklarla, Japonya’nın bugünkü 800 üniversitesinin içinde 80’i kadın üniversitesi. Ancak bir tanesinin bile sonradan özel olarak kurulmadığının, önce kadınlara üniversite yasağı ile bağlantılı, güçlü ailelerde, nitelikli güçlü eğitimli kadın yetiştirme gereksiniminin ürünü olarak kurulan lise ölçeğindeki kolejler, sonrası yüksekokulların, kadına yasakların kalkması ile otomatik kadın üniversitelerine dönüştürülmelerinin ürünleriydi. Günümüzde yerleşik üniversitelerin dağıtılmasının maliyeti ile, kadın erkek ayırımındaki olumsuz etkileri arasında bir tartışmanın gündemindeler. Meşrutiyet modeli ile, modernitenin içindeki olumsuz etkileri üzerinden gündemdeler. Doğrusu kadınlara üniversite yasağını getiren, başta İngiltere, Almanya modellerinden geliştirilmiş 1898 Anayasası yasaklarının kalkmış olması ile günümüze gelinen süreçte modelin alındığı ülkelerden daha geride kalınmış tabloda 1947 Anayasası ile gelen kadın haklarının aslında Japon toplumuna dayatılmış olması gerçeğinin de altının çizilmesi gerekiyor. Selçuk Esenbel Japonya’nın 2. Dünya Savaşı sürecindeki ittifakının, üstlendiği rolün etkilerinin altını çiziyor. Hiroşima, Amerika’nın Japonya’yı kültürel ağırlıklı işgali, siyasal ağırlıklı demokrasi dayatmalarının Japon toplumu üzerindeki tepkilerine işaret ediyor. Haklar gelişmiyor 1920’lere kadar önce liseler, sonra yüksekokul kadın kolejlerinde dayatılan Amerikan kültürü egemen okullar yanında, kadın hareketlerinin etkin çabalarına rağmen kadınlara üniversite kapılarının açılması güçlü bir toplumsal tepki ile engelleniyor. 1947 tarihli seçme ve seçilme hakkı ile birlikte, kadınlara üniversitelerin kapılarının açılması hakkının kazanılması da toplumsal gelişmede, ekonomik gelişmişlik, Batı değerleri ile doğru orantılı kadın hakları gelişimini sağlayamıyor. Selçuk Esenbel, işgalci Amerikan ideolojisi olarak algılanan siyasal, demokrasi adına model, standartlar dayatmasının toplumsal tepkisinin, erkek egemen Japon büyük ailesi kültürü içinde, kadının sömürüsünün çok yavaş evriminin odağındaki rolünün doğru okunması gereğinin altını çiziyor. Japon gerçeği için kaynak araştırmalara nasıl bakmak gerek? Selçuk Esenbel’in gerçekçi değerlendirmeler için iki ülkenin bilimsel kurumlarının iş birliğinde yapılmış, çok kısa bir zaman dilimi içindeki ortak kar şılaştırmalı bilimsel çatışmala rın, tek tek yine iki taraflı, çok kaynaklı bilim insanı makalele rin başlıklarına, zenginliğine bak mak bile çok değerli. Elbette ne içeriklerinin değerini tartışmanın, ne de gazete sayfalarına taşımanın olanağı yok. Bir iki bildikle Prof. Esenbel, Şükran Soner’e konuştu. rimden çok şey öğrendiğimi sanır etkileyici. Sonuç ve önerilerin altı çizil ken, bu çok zengin çalışmaların bütün miş özetlerinin Türkçeleri bile hazır. lüğünden sadece TürkiyeJaponya ge Türk ve Japon modernitesinin geliş lişmeleri için değil, dünya insanlık tari mesine ilişkin 2006’da yapılmış bilim hi, kadın hakları gelişiminin bütünlüklü, sel çalışmanın raporları arasında Prof. doğru sonuçlarına ulaşabilme yolunda Binnaz Toprak’ın habersiz kaldığım çok fazla veri olduğunun altını çizmek çok önemli bir çalışmasını da tarayabi le yetinmek zorunda kalacağız. liyorum. Türkiye’de Japonya çalışma Kadınların eğitimleri hakkında Ja ları, üçüncü 2016 yılı ortak raporu ile ponya ve Türkiye’deki gelişmelerin karışımızda. Japonya’nın eğitim kalite karşılaştırılması konferansına katılmış, si üzerinden analiz çalışmaları bir baş tebliğ sunmuş bilim insanlarının isim ka yayında özetleniyor. lerine, kimi sayfalar içinde altı çizilmiş Güncel tartışmamızın gündemi üze değerlendirmelerine, vardıkları bilimsel rinden bile 8 Temmuz 2019 tarihli ne sonuçlara şöyle bir göz atmak bile çok rede ise günübirlik bir çalışmayı Ah met Furkan Mercan imzasıyla, “Japon kadın üniversiteleri Türkiye’nin gündeminde” içeriği ile masamda. Hani üniversitelerimize talimatlı görev verildi ya! Gerçekçi taramalarda neler neler çıkacak.. Dediğim gibi paylaşmaya yerim olamaz, ancak ülkemizde Osmanlı’nın bile üniversitelerini açarken, üniversite öğrenimi çağına gelmiş yetişmiş kadını, erkekten ayırmadığı gerçeğini anımsatmakla yetinmeliyim.. Cumhuriyet devrimleri ile öylesine anlamlı öncelikler almışız ki.. Şimdi bu geriye çekme özlemi niye?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle