Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 13 TEMMUZ 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Saray Partisi, Riba Programı ve Halkçılık İktidar bloku hem ekonomik kriz hem de jeopolitik ittifaklar temelinde çatlıyor ve yeniden yapılanıyor. Hareketli bir dönem. Son yazıda anlattık; bir yanda finansın denetiminde, yabancı ortaklı büyük sermaye; diğer yanda imar, inşaat rantıyla, kamu ihaleleriyle serpilen saray sermayesi var. AKP bu iki kesimin uyumuydu; Babacan bu uyumun temsilcisiydi. Birinci grubun Saray hükümet sistemine bayrak açmasıyla birlikte AKP artık sadece Saray Partisi’dir. Otoriter Saray Partisi karşısında en geniş siyaset cephesinin oluşması faydalıdır. Fakat buradaki ittifakların sınırı, önümüzdeki sürecin ekonomik çıkış programıdır. Bize düşen, siyasette demokratikleşmeyi savunurken, bugün çıkarları ayrışan iki sermaye kesiminin ekonomik programlarından birisini tercih etmek zorunda kalmamaktır. Ancak bizde en çok kişiler, en az siyasetler ve programlar konuşulur. Bugün bunu açalım. “Biz ne yapmalıyız?” Tarihsel geleneğimiz, saltanattan Cumhuriyete, egemenliğin halka geçişini ve ayrıcalıkların kaldırılmasını Halkçılık olarak adlandırdı. Siyasal halkçılıktı. Tarihsel birikimimiz 1960’lardan itibaren halkçılığı sosyal gerçekliğiyle yeniden anlamlandırdı ve emekten, ezilenden yana bir programla daha fazla anmaya başladı. Sosyal halkçılıktı. Demek ki halkçılık birikimimiz iki aşamalı ve iki ayaklıydı. Halkçılık Halkçı siyaset bugün de iki ayaklı olmalıdır. Birinci ayak, tek kişi egemenliğinden gerçekten halk egemenliğine dönüşü savunarak olur. Halk egemenliği için Meclis’in güçlendirilmesi, tek kişinin sınırsız yetkilerinin sınırlandırılması gerekir. Devlet şahıs devleti olmamalıdır. Ancak yetmez. Erdoğan fiili saray rejimini geçmiş sistemde hiçbir engelle karşılaşmadan inşa etmedi mi? Öyleyse halk egemenliği, halkın sadece seçimden seçime oy vermesiyle ya da anayasada “kuvvetler ayrılığı” yazmasıyla değil; seçim dışı zamanlarda da siyasete katılım kanallarının açılmasıyla olur. Halkın belirli sayıda imzayla yasa teklifi verebildiği, geçirilen yasaları denetleyebildiği yarıdoğrudan demokrasi modellerini de gündeme alarak olur. Tam da bu noktada “tek adamlık”tan çıkış; kararname yetkisinin kısıtlanması; yargı bağımsızlığı; düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünün güçlendirilmesi asgari zemininde en geniş siyasal geçiş ittifakı savunulmalı; Saray Partisi yalnızlaştırılmalıdır. Bu son saydığım asgari mutabakat ilkeleri niye gereklidir? Çünkü tek adamlık sistemine karşıt gruplar arasında bir ekonomik program ortaklaşması mümkün değildir. Demokrasiyi ve özgürlükleri geliştirmek ise, her siyasetin kendi durduğu yerden ekonomik program önerisini iktidar yapmak için mücadele vermesinin önünü açar. Kriz derindir. Mutabakat, bu programa kadardır. İşte bu aşamada Halkçı siyasetin ikinci ayağı, yani ekonomi programı devreye giriyor. Her program, günün şartlarına göre güncellenir. Riba’dan çıkış Finans ile imar/inşaat ittifakının 17 yıldır ortaklaştığı konular nelerdir? Üretmeden, çalışmadan serpilme, eldeki fabrikaları özelleştirme, ithalat bağımlılığı, faturayı halkın sırtına vergilerle yükleme ve borçla tükettirme programında ortaklar. Buna üretmeden zenginleşme, halkın sırtından, kamunun kaynaklarından geçinme; yani faiz ve rantiyecilik çerçevesinde Riba Programı diyelim (dinle geçinen siyasetçi kesimi ribayı bilir, ama sadece faizi eleştirir). Bu model tükendi. Üretken kesim ise, başta sanayi olmak üzere kan ağlıyor, çarklar durma noktasında. Kazancın çoğu borca gidiyor. Kapasite daralıyor, işsizlik artıyor. Ne finansçılar ne de rantiyeciler bu durumu tersine çevirecek programa sahip. Oysa önümüzdeki geçiş sürecinin hegemonyasını, tarım ve sanayi kesimini, asıl üretken sermayeyi kendi programına bağlayacak güçler kuracak. Bu ise Planlı, Halkçı ve Kamucu bir ekonomi programıyla olur. Üretimi merkeze alacak; emekçiye hakkını, işsize işini verecek; bilimsel eğitimle ekonomik kalkınmanın irtibatını kuracak; yetişmiş insan gücünü yurtdışına kaptırmayacak; bağımlılığı bitirdikçe, üretip dışa sattıkça ülkenin döviz tutsaklığını sonlandıracak; kaynakları halk için kullanacak; vergiyi emekçiye, emekliye değil servete koyacak; çok kutuplu ve barışçıl dış politikayla pazarını çeşitlendirecek; savruk ekonomiye karşı ihtiyaçları temel alan bir planlama teşkilatını yeniden devreye sokacak; yiyicileri, yolsuzları söküp atacak, geliri adil paylaştıracak bir Halkçı program. Muhalefet ya böyle bir programa öncülük edecek ya da iktidar inişe geçince gemiyi terk edenlerle “siyasette de ekonomide de ittifak” hatasına düşerek anahtarı teslim edecek. Muhalefetteki yol ayrımı da budur. Çeviköz’den AKP’nin Uygur sessizliğine tepki CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz yaptığı yazılı açıklamada, Çin’in Sincan Özerk bölgesinde başta Uygurlar olmak üzere azınlıklara yönelik yaygın insan hakları ihlallerine son verilmesi talebiyle hazırlanan mektubun, 22 ülkenin imzasıyla BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulduğunu ancak mektubun imzacıları arasında Türkiye’nin olmamasının şaşkınlık ve üzüntüyle karşılandığının ifade etti. Çeviköz, “AKP iktidarının, Uygurların temel insan hakları ihlallerine maruz kaldıklarını vurgulayan mektuba imza atmaktan çekinmesi, iktidarın Uygur Türklerine bakışının istikrarsız, ilkesiz ve iç politikaya endeksli olduğunu göstermektedir” dedi. l ANKARA ABD ve NATO ile krize neden olan hava savunma sisteminin ilk parçaları Ankara’da S400 teslimatı başladı Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S400 hava savunma sisteminin ilk parçaları dün Ankara’ya getirildi. Sistemin, kurulum ve hazırlık sü reciyle birlikte 2 ay içinde Rusya’nın geliştirdiği hava savunma sistemi olan S400’lere ait parçalar dün Ankara’daki Mürted Üssü’ne getirildi. Cumhuriyet’e konuşan emekli tam çalışır hale getirilmesi bekleniyor. Teslimatın üç aşamada yapılacağını, Koramiral Sağdıç, “Doğu Akdeniz’de de S400’de de doğru taraftayız” dedi. ikinci partinin uçaklarla, OZAN 120’nin üzerinde füzeden ÇEPNİ oluşacak üçüncü partinin de deniz yolu ile ulaştırıla MİLLİ SAVUNMA BAKANI AKAR: Patriot alımını cağı öğrenildi. Emekli Koramiral Kadir Sağdıç, “Şu an hem Doğu Akdeniz hem de S400 konusunda doğru ve sağlıklı taraftayız. Buradan kaybımız olmaz. Kayıplar olacaksa karşı taraftan daha çok kayıp olur” dedi. Türkiye ile ABD arasındaki krizi tırmandıran S400 hava savunma sisteminde teslimat süreci başladı. Teslimatı ilk olarak Milli Savunma Bakanlığı (MSB) duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Türkiye’nin hava ve füze savunma ihtiyacının karşılanmasına yönelik S400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi’nin tedarik sözleşmesi 11 Nisan 2017’de imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında sistemin birinci grup malzemelerinin Mürted Hava Meydanı/Ankara’ya intikali 12 Temmuz 2019 tarihinden itibaren başlamıştır” denildi. S400 teslimatının ilk ayağı olarak dün sabah saatlerinde sistemin parçalarını taşıyan Rus Hava Kuvvetleri’ne ait Antonov AN124 tipi ilk kargo uçağı eski adı Akıncı olan Mürted Hava Meydanı’na iniş yaptı. Daha sonra iki uçak daha geldi. Mürted Üssü’nde hazırlanmış hangarlara taşınan parçalar içinde tarayıcı sistemler, fırlatma rampaları, kontrol ve tarayıcı radar parçaları yer aldı. S400 sisteminin, kurulum ve hazırlık süreciyle birlikte 2 ay içinde tam çalışır hale getirilmesinin planlandığı belirtildi. 120 füze, iki filo Edinilen bilgiye göre, S400’ler Türkiye’ye iki filo olarak teslim edilecek. İlk filonun Mürted’e teslim edilmesinin ardından ikinci filonun ise İstanbul’a getirilmesi planlanıyor. Bir filo içinde toplam iki batarya yer alıyor. Türkiye’ye üç parti olarak teslim edilmesi planlanan sistemin ilk iki teslimatının uçakla, 120’nin üzerinde füzeden oluşan üçüncü teslimatın ise deniz yolu ile ulaştırılması planlanıyor. NATO’da ilk İlk teslimatın ardından NATO üyesi S400 satın alan ilk ülke Türkiye oldu. Rusya’nın Moskova’da konuşlandırdığı sistem ayrıca Suriye’nin Tartus kentindeki Rus hava üssüne ve Rusya tarafından Kırım’a yerleştirildi. Sistem ayrıca Çin ve Belarus’a satılarak teslim edildi. S400 çalışma sistemi Türkiye’nin 2.5 milyar dolar ödediği belirtilen S400 sistemi, Sovyetler Birliği döneminde gerçekleştirilen S300’lerin bir üst modeli olarak tanımlanıyor. 1993’te geliştiril Emekli Koramiral Sağdıç: Orta Anadolu ve Güney’e yerleştirilmeli Emekli Koramiral Kadir Sağdıç, S400 teslimatını ve AB ile ABD’nin yaptırım tehditlerini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Sağdıç’ın değerlendirmelerinden satırbaşları şöyle: F35 krizi: Yeni jenerasyon uçaklar gele dursun, F16’ların çok ötesinde silah gücü olarak bir artısı yok F35’in. Hatta menzili daha kısa. Teknolojik üstünlükleri var bilgi paylaşımı anlamında. Ama biz onları başka şekillerde de kapatabiliriz. Gelecekte F35’lerin verilmemesi için ABD bu tutumunu ısrarla sürdürürse milli bir uçak projesi de olabilir. Aynen milli gemi MİLGEM’de olduğu gibi. Ambargo sürdürülemez: Türkiye’ye uzun süreli bir ambargo uygulayamazlar. Çünkü her ambargoda kaybeden tarafın kendileri olduğunu gayet iyi biliyorlar. S400’ler Güney ve Orta Anadolu’da olmalı: Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı askeri yönden değerlendiriyordur. Makul gözüken, bir tanesinin Eskişehir bölgesinde olması, hem İstanbul hem de Ankara’ya erişebiliyor. Boğazlarla birlikte başkenti savunmuş oluyorsunuz. Bir grubun da Güney’de olması gerekiyor mantıken. AntalyaMersin bölgelerinde uygun görülecek bir alanda. Buradan hem Kıbrıs’ı, hem Doğu Akdeniz’i, hem Atlas üssünü hem de nükleer santral yapılmakta olan bölgeyi, tümünü kontrol etmiş olursunuz. Askeri özellikler böyle gösteriyor ama siyasi seçenekler de bindirildiğinde üst üste daha farklı yerlere geçici olarak da alınma durumları olabilir. Siyasi arenayı yumuşatmak anlamında. Türkiye gözden çıkarılamaz: Dünya şu an çok kutuplu bir sisteme doğru geçiyor. Özellikle Rusya ve Çin eksenindeki Avrasya ağırlıklı sistem ABD’yi zorluyor. O çok kutuplu dünya düzeninde fay hatlarından bir tanesi de Doğu Akdeniz. Türkiye jeostratejik büyük üstünlüklere sahip. Kendi bölgesi ile birlikte 7 tane havzayı birden yönetiyor Türkiye. Böyle güçlü bir ülkeyi herkes yanında görmek ister. Dolayısıyla ne ABD kolay kolay gözden çıkarabilir, ne NATO, ne AB ne de Rusya ve Çin. Türkiye yeter ki sağlıklı ve doğru noktada dursun. Şu an hem Doğu Akdeniz hem de S400 konusunda doğru ve sağlıklı taraftayız. Buradan kaybımız olmaz. Kayıplar olacaksa karşı taraftan daha çok kayıp olur. l ANKARA meye başlanan sistemde 2007 yılında uygulamaya geçildi. Sistem uzun menzilli gözetleme radarı, komuta merkezi, angajman radarı ve fırlatıcı araçtan oluşuyor. İzleme radarı havadaki nesneleri takip ediyor ve gelen bilgiyi komuta aracına gönderiyor. Hedefin belirlenmesi sonrası komuta aracında füzenin fırlatılmasına verilen kararla en yakın fırlatma aracıyla füze ateşleniyor. Menzili 400 kilometre ve ulaşabildiği en yüksek irtifa 30 kilometre olan S400 sistemi, temel olarak operasyoneltaktik balistik füzeler, orta menzilli balistik füzeler, savaş uçakları, radar tespit ve kontrol uçakları, keşif uçakları ve gelişmiş hava saldırı araçlarını imha etmek üzere tasarlandı. Hava savunma sisteminin her hedefe iki füze kilitleyerek eş zamanlı olarak 80 hedefi vurabildiği belirtildi. Kısa, orta ve uzun menzillerde füzeleri aynı anda kullanabildiği belirtilen S400’lerin, 600 kilometre uzaklıktaki hedefi algılama özelliğine sahip olduğu ve saniyede 4.8 kilometre hızla füze gönderilebildiği, hedefe 10 saniyeden daha az sürede tepki verdiği belirtildi. değerlendiriyoruz Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, S400 sis teminin teslimat sürecinin başlamasına ilişkin, “Uzun yıllardan beri uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi tedariki için çalışmalarımız sürmektedir. Bu konuda belirlediğimiz bazı ilkeler var. Bu ilkeler doğrultusunda Çin, Rusya, ABD ve Fransa ile görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmeler sonrasında gördük ki ilkelerimize en uyum sağlayan ülke Rusya oldu. Bunun için de Nisan 2017’de bir sözleşme imzalandı. O sözleşme çerçevesinde çalışmalar sürdürüldü” dedi. Akar, dün sadece 3 uçağın planlı olduğunu ve dün için planlanan faaliyetlerin tamamlandığını söyledi. Akar, Patriot sistemi hakkında da “Şu anda yine Patriot konusunda da görüşmelerimiz devam etmektedir. Bu kriterlere uyum sağlandığı sürece tabii ki ihtiyacımız olan Patriotların tedarikini de değerlendiriyoruz” dedi. DIŞİŞLERİ BAKANI ÇAVUŞOĞLU: AB’nin ambargo adımı ters teper Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsviçre Dı şişleri Bakanı Ignazio Cassis ile heyetlerarası ve ikili görüşmelerinin ardından Dışişleri Bakanlığı Resmi Konutu’nda ortak basın toplantısı düzenledi. S400 sisteminin birinci grup malzemelerinin getirilmesine ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, “Bitmiş bir anlaşma ve süreç seyrinde devam ediyor. Uçak izni olsun, gelecek personel izni olsun, bu konularla ilgili süreçler de devam ediyor. Süreç bundan sonra da sağlıklı bir şekilde devam edecek” dedi. Avrupa Birliği’nin ambargo çalışmasına ilişkin ise Çavuşoğlu, “AB’nin bize yönelik atacağı adımların bir faydası olmaz, ters teper. Oraya ilave adımlar da atarız. Buna da kimse engel olamaz” diye konuştu. l ANKARA ‘ERDOĞAN, PUTİN’İ SEÇTİ’ Senato’dan Trump’a yaptırım çağrısı ABD Senatosu’nun iki etkili komisyonunun liderleri ise S400’lerin teslim alınmaya başlamasına ortak açıklamayla tepki gösterdi. Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Jim Inhofe ve Kıdemli Demokrat üye Jack Reed ile Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Jim Risch ve Kıdemli Demokrat üye Bob Menendez’in imzası bulunan açıklamada, “Erdoğan, S400’leri kabul ederek, Türkiye’nin güvenliği, ekonomik refahı ve NATO ittifakının bütünlüğü pahasına Putin’le tehlikeli bir ortaklığı seçti” ifadesi kullanıldı. Açıklamada ABD Başkanı Donald Trump’a çağrı yapılarak, “Kongre iki partiyi de kapsayan güçlü bir temelde şunu açıkça ortaya koydu: S400 alımının sonuçları olmalı. Bu alım, Putin’in Rusyasıyla stratejik işbirliğini öngören rahatsız edici işaretler verirken, F35 programına da bir tehdit niteliğinde. Başkan Trump’ı CAATSA kapsamındaki yaptırımları tam olarak uygulamaya çağırıyoruz. Savunma Bakanlığı’na da, Türkiye’nin F35 programına katılımını sona erdirmeye yönelik işlemi hayata geçirmesi çağrısında bulunuyoruz” denildi. CHP: Karşı değiliz ama sorularımız var CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye’ye getirilmeye başlanan S400’lere ilişkin partisinin genel merkezinde açıklamalar yaptı. Öztrak, şunları dile getirdi: F35’lerin olmayışı açık yaratacak mı?: Bu ülkenin askerleri, savunma uzmanları; “Yüksek savunma füzelerine ihtiyaç var” diyorlarsa tabii ki alınacaktır. Buna karşı çıkmayız. Ama onun yanında bunları alırsak F35’leri almamızda sıkıntı çıkabilir. Bunu dikkate aldınız mı? Yaptırımlara tedbir aldınız mı?: S400’leri almamız halinde ABD parlamentosunun aldığı birtakım kararlar var. Bu kararlar Türkiye’ye yaptırımların uygulanacağını söylüyor. Bu yaptırımlara karşı ekonomimizi tahkim ettik mi, etmedik mi? Bunu soruyoruz, cevap yok. Hedefimiz güçlü parlamenter sistem: (Kılıçdaroğlu’nun ABD tipi başkanlık tartışılabilir açıklaması) Genel Başkanımızın altını çizerek söylediği konu şu: Başkanlık konuşulacaksa eğer ABD tipi başkanlığı konuşalım. Güçler ayrılığı, denetleme ve denetim mekanizmasının en ileri noktada olduğu Amerikan tipi başkanlık sistemini konuşalım. Parlamenter rejimi en gelişmiş ülke standartlarına taşımak CHP olarak bizim hedefimizdir. Tartışmak demek onu hedefliyoruz demek değildir. l ANKARA/Cumhuriyet Sıra yaptırımlar da mı? SERTAÇ EŞ Artık sevkiyat başladığına göre başka şeyleri konuşacağız demektir... Çünkü Milli Savunma Bakanlığı’nın, “Türkiye’nin hava ve füze savunma ihtiyacının karşılanmasına yönelik tedarik edilen S400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi’nin birinci grup malzemelerinin Mürted Hava Meydanı’na intikali 12 Temmuz 2019 tarihinden itibaren başladı” şeklindeki duyurusu dün yapıldı. Çok şey yazıldı çizildi, ancak bu aşamadan sonra sorunun yeni unsurları gündemde olacak. Bunların başında, ABD’nin Türkiye’ye yaptırım uygulayıp uygulamayacağı veya nasıl yaptırım uygulayacağı konuları geliyor. Şundan eminiz: Eğer uygularsa ABD, yaptırımları da kendi çıkarları doğrultusunda belirleyecek ve zamanlamasını buna göre ayarlayacak. Türkiye ise savunma sistemlerinin en az zararla yaptırımı atlatması için çaba gösterecek. İki ülke arasındaki ilişkilerin S400 alımı nedeniyle kopmayacağı da belli olmuş durumda. Ancak gerilimli dönemin de sonuna gelinmiş değil. Çünkü “Turpun büyüğü heybede” misali “Fırat’ın doğusu” konusu yalnızca şu an için sessizliğini koruyor... Türkiye, aldığı S400’leri diplomatik bir araç olarak mı görecek yoksa, sistemi fiilen kullanacak mı? Bu soruya şu an net yanıt vermek pek olanaklı değil, yaptırım pazarlıklarının da bunun üzerinden sürmesi bekleniyor. Sadece diplomatik bir araç olarak görülürse, bedeli 2.5 milyar dolar ola cak. Sistemlerin tam aktif olarak kullanılması ve ihtiyaç duyulan noktalara konuşlanması ise “ortaklarımızın” Türkiye’ye biçmeye çalıştığı role uygun düşmüyor. Önümüzdeki dönem bu ko nuların tartışması sürecek. Bir alt başlığa da değinmek gerek. Türkiye’de bir sorun sürekli yaşanıyor: S400’lerde de olduğu gibi, her konuyu iç siyasetin bir unsuru yaparak ondan siyasi fayda sağlama arayışı... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, soru yöneltildiğinde, “Türkiye’nin bu savunma sistemlerine ihtiyacı varsa alınır” diye net yanıt vermişti. Ancak iktidara yakın çevreler, pervasızca, önüne geleni, “S400’lerin Türkiye’ye gelişini engellemeye çalışan ABD’ye yakın kaynaklar” diye nitelemekten çekinmedi. Artık görüş açıklamak her yurttaşın hakkı olarak görülmeli. S400 sistemleri Türkiye’ye gelmeye başladığına göre, kamuoyuyla bazı bilgileri paylaşmanın da zamanı... Türkiye’nin S400 sistemlerini almasına yalnızca ABD karşı çıkmadı. İçeriden de karşı çıkanlar oldu. Bunlar hem sivil hem askeri kesimde bulunuyorlar. S400 sistemlerinin Türkiye’de kullanılan diğer savunma sistemleri için zararlı olabileceği uyarıları da gündeme geldi. Bu uyarılar nedeniyle Genelkurmay’da da Milli Savunma Bakanlığı’nda da toplantılar yapıldı. Ancak son karar siyasi iradenindi ve karar verme aşaması artık geride kaldı. Önümüzdeki günlerde sistemlerin hangi bölgeye konuşlanacağını, nasıl kullanılacağını ve ABD’nin olası yaptırımlarını konuşacağız... l ANKARA Esper: Duruşumuz değişmedi ABD Savunma Bakanı Vekili Mark Esper, S400’lerin Türkiye’ye teslimatının başlamasıyla ilgili yaptığı ilk açıklamada, “ABD’nin F35 programı hakkındaki duruşunda herhangi bir değişiklik olmadığını” söyledi. Esper dün akşam Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile de telefonda görüştü. Görüşmede, Akar’ın S400 alımının tercih değil bir zorunluluk olduğunu, Patriot teklifi konusundaki değerlendirmelerinin de devam ettiğini ilettiği belirtildi. Akar, F35 savaş uçağı projesinin kendi yolunda ilerlemesi gerektiğini, S400 alımı ile Türkiye’nin stratejik duruşunda değişiklik olmadığını vurguladı. Görüşmede ayrıca Suriye’de güvenli bölge oluşturulması konusunda önümüzdeki hafta bir ABD heyetinin Ankara’ya gelmesi karara bağlandı. l Haber Merkezi NATO: Endişeliyiz Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S400 hava savunma sisteminin parçaları Türkiye’ye ulaşırken, konuyla ilgili NATO’dan bir açıklama yapıldı. AFP’ye konuşan bir NATO yetkilisi, ittifakın Türkiye’nin bu kararından ötürü “endişeli” olduğunu ve söz konusu silahların müttefik sistemlerle uyumsuz olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin S400 sistemini edinme kararının yaratacağı potansiyel sonuçlardan ötürü endişeliyiz. NATO’nun görev ve operasyonlarının yerine getirilmesi hususunda temel nokta, üye ülkelerin silahlı kuvvetlerinin birlikte çalışabilirliğidir.” l Haber Merkezi Suriye’de harekât iddiası Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Doğu ve Güneydoğu’daki askeri birliklerde tayin ve izinlerin 3 ay süreyle durdurulduğunu yazarak, Suriye sınırının özellikle ŞanlıurfaAkçakale bölümünde yoğun hareketlilik olduğunu ve Fırat’ın doğusuna askeri harekâtın buradan başlatılacağını öne sürdü. Aydemir, yazısında “S400’lerin konuşlanacağı yerle ilgili çok alternatifli planlar hazırlandı ancak mobil olan bu sistemlerin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonun güvenliği için Şanlıurfa Suruç’a konuşlandırılacağı belirtiliyor” iddiasını dile getirdi. l Haber Merkezi