19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İmamoğlu, Anıtkabir’i Hak etmedikleriziyaret ettikten sonra CHP Genel Merkezi’nde maaşları alıyorlarsoruları yanıtladı: İstanbul’un bütçesinin yakla şık üçte ikisinin kendi ekibinin elinde olmadığını be lirterek, “Milletin ma lının üstüne oturuyor lar. Nasıl yönettikleri mahmut lıcalı ni de bilmiyoruz” dedi. İBB Başkanı İmamoğlu ile beraberindeki CHP ve İYİ Parti’li belediye başkanları Anıtkabir’i ziyaret etti. İmamoğlu ve belediye başkanları, Atatürk’ün ve İnönü’nün mozolelerine çelenk bıraktı. İmamoğlu Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, millete ait olan yaklaşık 60 milyar TL tutarındaki İstanbul bütçesinin 40 milyar liraya yakınını yöneten kişilerin kendi ekibinden olmadığını belirterek, “Bakın milletin malının üstüne oturdunuz. 6 aydır bu tartışmalar yüzünden bence hakları olmayan maaşlar alıyorlar. Çıkartırız onların bedellerini. Hakları olmayan maaşlar aldıkları gibi, ne şekilde yönettiklerine dair bilgi sahibi de değiliz” diye konuştu. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a İstanbul’un mevcut durumunu aktarma isteğini tekrar ilettiklerini, haber beklediğini ifade etti. İmamoğlu dün beraberindeki CHP’li ilçe belediye başkanları, CHP ve İYİ Parti’li belediye meclis üyeleriyle birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti. İmamoğlu ve beraberindekiler Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktıktan sonra saygı duruşunda bulundu. İmamoğlu daha sonra Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalamak üzere Misakı Milli Kulesi’ne geçti. İmamoğlu, deftere şunları yazdı: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Bugün manevi huzurunuzda, 1919 yılında başlattığınız Kuvayı Milliye ruhunun 100. yılında aynı ruhla 21. yüzyılda fikri hür, vicdanı hür nesiller olarak, akıl ve bilimle cennet vatanımızın en güzel şehri İstanbul’a tüm tarihi birikimi ve maneviyatını koruyarak milli unsurlarımızdan asla taviz vermeyerek hizmet edeceğime söz veriyorum. Bu satırların tekrar yazılmasını sağlayan 16 milyon vatansever İstanbullu ile belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimizle birlikte aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyoruz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ‘Bu, seferberlik dönemidir’ CHP Genel Merkezi’nin bahçesinde bekleyen partililer “Ekrem Başkan”, “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarını attı. İmamoğlu, bahçeye getirilen otobüs üzerinden partililere şöyle seslendi: “Atamızın huzuruna geldik ve and içtik. Dedik ki milletimize layık olacağız, İstanbul’da çocuklarımıza, gençlerimize güzel bir gelecek armağan edeceğiz, onlar için çalışacağız. Ben CHP’nin evladı olarak partime de mahcup olmama adına hepinize söz veriyorum. 31 Mart seçimlerinin ve 23 Haziran’daki demokrasi zaferinin siyaset mühendisliğini en iyi şekilde yapıp bu başarının mimarı olan Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu da ziyaret ederek bu güzel günümüzü daha da taçlandırdık. Bu 5 yıllık yerel yönetim sürecinde yapacağımız devrim gibi iş ve uygulamalarla herkesi kucaklayıp partiler üstü davranarak bu ülkenin bütün kurumlarına girmiş olan partizanlığı o binalardan söküp atıp insanlığı o binalara sokmak için vereceğimiz mücadelenin her anında dikkatli olalım ve birbirimize destek olalım. Bu dönemin adı benim ruhumda bir seferberlik dönemidir. Bu seferberliğin de en önemli kahramanları sizler olmalısınız. Allah bizi mahcup etmesin.” l ANKARA ‘40 milyar ellerinde’ Anıtkabir ziyaretinin ardından daha sonra CHP Genel Merkezi’ne gelen İmamoğlu, burada da gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle: Bunları yaşamak istemezdik: (Tartışmalı sürecin ardından Anıtkabir defterini ikinci kez imzaladınız...) Çok rastlanır bir durum değil; iki mazbata, iki seçim. Bunları yaşamak istemezdik. Demokrasi sınavı her şeye rağmen Türkiyemiz’e büyük bir mesaj vermiştir. Bundan sonra hâkimiyetin millete ait olduğunu ve bunun kayıtsız şartsız olduğu tescil edilmiştir. Cumhurbaşkanı’yla görüşme talebini yineledik: (Cumhurbaşkanı’yla görüşme talebiniz oldu mu?) İlk gece bu diyaloğu kurmak istediğimi beyan etmiştim. 6 Temmuz’da telefonla kendilerine, talebimizi yineledik. İki gün sonra da yazılı bir talep gönderdik. Hatta bugün de Ankara’da olacağımızı sadece bilgi olarak yazdık. Müsait oldukları zaman diliminde İstanbul’un mevcut durumunu kendilerine aktarma isteğimizi ilettik, bekliyoruz. Bütçenin üçte ikisi şirketlerin üze rinde: (Belediye iştirakleriyle ilgili gelinen son durum nedir?) Belediyemizde el freni gibi bir süreç yaşanıyor. İstanbul’da şöyle bir durum var: Bütçenin üçte ikisi neredeyse şirketlerin üzerinde. Ve şirketlerle ilgili şu anda anlaşılmaz bir direnç yaşanıyor. Biz istifa ettik diye helallik isteyen, genel sekreter ve yardımcıları, toplam 10 kişi şu anda İBB’nin en önemli 10 iştirakinin yönetim kurulu başkanı. Bu nasıl istifa? Bu millet bizden hesap soracak. Ama biz oraya yönetim atayamıyoruz. Genel kurul çağrısı için noter tebliğleri yapıyoruz. Maksimum süreler kullanılıyor, o zaman diliminde neler olacağını kestiremiyoruz. Ağustosun sonuna yönelik tarihler veriyorlar. 40 milyarı yöneten bizim ekibimiz değil: Ben o 10 şahsa ve diğerlerine diyorum ki: Bakın milletin malının üstüne oturdunuz. 6 aydır bu tartışmalar yüzünden bence hakları olmayan maaşlar alıyorlar. Çıkartırız onların bedellerini. Hakları olmayan maaşlar aldıkları gibi, ne şekilde yönettiklerine dair bilgi sahibi de değiliz. Millete ait yaklaşık 60 milyara varan İstanbul’un konsolide bütçesinin 40 mil yara yakınını şu anda yöneten kişiler bizim ekibimiz değil. Genel kurulları yaparak bizim irademizin yönetime yansımasını istiyoruz. Millete ait paraların üzerine oturmuş gibi davranmayın. Bir an önce gereğini yapmalarını buradan duyuruyorum. Sonradan kendilerinin başlarını öne eğdirecekleri duruma düşürmesinler. 1.7 miyar TL’yi seçimden önce dağıttılar: (Faaliyet payının erken ödenmesi konusunda nasıl bir süreç izleyeceksiniz?) Türkiye tarihinde olmuş bir şey değil. Yaklaşık 1 milyar lira haziran sonu yatması gereken ve kim göreve gelirse gelsin, göreve geldikten sonra kurumun bütçesine göre, bütçe disiplinine göre ödemeleri yaparak süreci yönetmek ister. Örneğin İstanbul halkını taşıyan ve 8 aydır hakedişlerini alamayan taşımacılar var. Bunlara ödeme yapılmadan kime dağıttınız bu parayı? Biz biliyoruz, tespitlerimizi yaptık, paylaşacağız. Kamulaştırma bedeliyle beraber 1.7 milyar lira, seçime 78 gün kala gelip bu kadar acele kime dağıtıldı? Göreve geldiğimizde kasada yalnızca 6 milyon lira para vardı. Maaşların bile yüzde 23’ü ediyor. iğneli fırça zafer temoçin 26 BİN TL’YE ALINMIŞTI Gökçek’in ‘ibretlik’ fidanları Kızılay’da Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın “İbret olsun diye uygun yere dikeceğiz” dediği, eski ABB Başkanı Melih Gökçek’in 26 bin 500 liraya aldığı fidanlar, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Çankaya Belediyesi işbirliğinde Kızılay Sakarya Caddesi’nde başlayan yenileme çalışmaları kapsamında dikildi. Yavaş daha önce yaptığı açıklamada, önceki dönemde ağaç alımları için yapılan harcamaları, “Şu anda 26.500 TL + KDV’ye alınan ağaçlar var. Bu ağaçları ibret olsun diye uygun yerlere dikeceğiz. Birçoğu kuruyor, bir daha dikiliyor. Bunların bir kısmı ithal diye alınıp yerli olarak satılmış” sözleriyle açıklamıştı. l ANKARA/Cumhuriyet SİSTEMİ ELEŞTİRDİLER AMA... Erdoğan’a destek SELDA GÜNEYSU İstanbul seçiminin ardından milletvekilleriyle 4 toplantıda bir araya gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu toplantıların ardından önceki gün partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeleriyle buluştu. Toplantıda, milletvekilleriyle yapılan toplantılarda en fazla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerine eleştiriler geldiği ve milletvekillerinin özellikle “yeni sistemde bakan ve bakan yardımcılarına ulaşmakta güçlük yaşadıkları” yönünde eleştirilerin geldiği anım satılırken, Erdoğan’ın bir kez daha MKYK’de “sistemin güçlendirilmesi yönünde partinin ve ilgili kurumların çalışmalar yürüttüğünü” söyleyerek, MKYK’den de “sistem tartışmalarına girmemelerini” istediği de kaydedildi. MKYK de bu noktada Erdoğan’a “tam destek vereceğini” belirtti. MKYK’de ayrıca kurulacak yeni bir partiye karşı “Erdoğan’ın yanında oldukları” mesajı da verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da MKYK’den “her koşulda birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesini” istediği de kaydedildi. l ANKARA Kurtulmuş: Çoğunluğu bulsunlar, getirsinler AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden geri dönüş olmayacağını vurgulayarak “Bunun yolu parlamentoya yeni anayasa değişikliği vermektir. Hodri meydan! Buyursunlar biz parlamenter sisteme geçmek istiyoruz, gerekli sayıyı bulurlarsa baş göz üstüne” dedi. Habertürk’te soruları yanıtlayan Kurtulmuş, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’ın TRT ekranlarına çıkmasının seçim sürecine olumsuz etki yaptığını söyledi. Kurtulmuş, “Bu TRT’nin sorumluluğunda olan bir şeydir. Niçin Öcalan’ın kardeşini konuşturulduğu meselesi TRT yöneticilerin vereceği cevaptır. TRT nihayetinde kendi genel müdürü olan ve çalışma prensipleri olan bir kuruluştur” dedi. Kurtulmuş S400 kriziyle ilgili olarak, “ABD ile ilişkilerimiz ne kadar gerilimli olursa olsan hiçbir zaman ABD’lilerin bu ipi koparacak bir noktaya geleceğini tahmin etmiyoruz” dedi. l Haber Merkezi CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU: Bütçeler halk için MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla beraberindeki CHP’li ilçe belediye başkanları, CHP ve İYİ Parti’li meclis üyeleriyle partisinin genel merkezinde bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, heyete yaptığı değerlendirmede, “Asıl görev şimdi başlıyor. Siyaset yarışı bitti, şimdi hizmet yarışı. Dolayısıyla hizmet yarışını siyasi yarışta sağladığımız başarıyla perçinlersek o zaman geleceğimiz çok daha başarılı olacak” diye konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin Türkiye’nin bütçesi ve Sos yal Güvenlik Kurumu’nun bütçesinin ardından üçüncü büyük bütçe olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Bu bütçenin çok iyi, halkın çıkarlarına uygun olarak kullanılması lazım. O konuda da zaten (Ekrem) Başkan gerek seçim meydanlarında, gerekse birinci mazbata döneminde ve gerekse ikinci mazbata döneminde güzel bir sınav verdi. Halkın desteğini aldı. Şeffaf bir yönetimi bütün dünyaya bir şekliyle duyurdu. Dolayısıyla bu atılan önemli adımlar, hizmetler gerçekleştikçe ve kamuoyu o binaları, alanları, parkları, kreşleri gördükçe o güven giderek artacaktır” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA 513 TEMMUZ 2019 CUMARTESİ Türkiye sağının ODTÜ kompleksiünyanın en iyileri sıralamasına yıllar ca Türkiye’den giren tek üniversite Doldu. Sınavlara yıllarca bu üniversi tenin öğrencisi olma hayaliyle hazırlandı öğrenciler. Yüksek puanı nedeniyle ülkenin en zeki, en çalışkan öğrencileri bu üniversiteye alındı ve alınıyor. Tüm ülkenin gözünü çevirdiği, kulağını kabarttığı toplumsal duyarlılığın zekice dışavurulduğu, mezuniyet törenlerinin mizah şölenine dönüştüğü yer olarak belleklere kazındı. Bilimsel makaleleri, araştırmaları ve teknoloji üretimiyle ülkenin yüz akı bir bilim yuvası unvanını taşıdı, taşıyor. Bu olumlu yönlerine rağmen ODTÜ’den ülke olarak gurur duyacağımıza, her dönemde bir kesimin okları bu bilim yuvasına çevrildi nedense. Sürekli ODTÜ’yü anarşinin üssü olarak göstermek gayretindeler. ODTÜ olsa olsa “Onurlu Duruşun Türkiye’deki Üssü” olarak tanımlanabilecek bir bilim yuvasıdır. İtiraz etmek, sorgulamak, ortak üretim ve karar alma iradesi ancak ODTÜ’ye girecek kadar yüksek puan almayı başaran zeki öğrencilerin ve o zeki öğrencilere ders vermeyi hak edecek kadar bilimsel üretim yapmış öğretim üyelerinin yuvalandığı yerdir. Niye ülkenin yüz akı bir üniversite ile bu kadar uğraşılır anlamak güç. Yetiştirmeye çalıştıkları neslin bu okula girmeyi başaramamasından gelen kıskançlık mı; öğretim üyelerinin, siyasi erkin himmeti ve gayreti ile akademik unvan sahibi olan diğer öğretim üyelerine benzemeyişi mi; öğrencilerinin özgür düşünme ve itiraz etme konusundaki boyun eğmez tavrı mı? ODTÜ bildiğiniz gibi sağ bir iktidarın, DP iktidarının döneminde, 1956 yılında “Ortadoğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü” adıyla kurulmuştu. Bugünkü yerine ise araziler kamulaştırıldıktan sonra kampus inşaatlarının tamamlanmasının ardından 1963 yılında geçebilmişti. ODTÜ kampusunun bugünkü haline gelmesinde üçüncü rektör Kemal Kurdaş’ın emeği ve katkısı büyüktür. Kampus için kamulaştırılan Küçük Yalıncak köyünü gezen dönemin rektörü Kurdaş, köy evlerinin basamakları ile cami duvarındaki taşlardan şüphelenerek arkeologları köye davet etmiş ve yapılan araştırmalar soncunda bu taşların MÖ 3 bin yıllarında hüküm süren Hititler dönemine ait eserler olduğu ortaya çıkmıştı. Taşların tarihi eser olduğu tescillendikten sonra da köyde arkeolojik kazı başlatılmış, Rektör Kurdaş da amele olarak kazı ekibinde yer almış ve kazma kürek ile çalışmıştı. Öğrencilerin bugün kesilmemesi için direnç gösterdikleri ODTÜ ormanını yaratan da Rektör Kemal Kurdaş’tı. 1962 yılında öğrencileri ile başlattığı 1.5 milyon ağaç dikme hedefine halkı da dahil ederek yarattı o ormanlık alanı. Ankara halkını da ağaç dikme kampanyasına davet eden Kurdaş, her 200 ağaç diken Ankaralıyı Eymir Gölü’ndeki üniversite tesislerinde her yaz ailesiyle birlikte ağırlayacaklarını duyurdu. Rektörlükten ayrılırken de yine ağaç dikme kampanyasıyla vedalaştı. Kurdaş’tan sonra Rektörlük koltuğuna Erdal İnönü geldi. 68 öğrenci olaylarının zirve yaptığı dönemde ODTÜ her gün jandarma baskınına uğruyordu. AP iktidarı ve iktidarın atadığı okulun Mütevelli Heyeti gerek rektörün gerekse öğrencilerin üzerinde baskılarını artırıyordu. Mütevelli Heyeti, Akademik Konsey’in kaldırılmasını ve üniversitenin güvenlik kuvvetlerine teslim edilmesini dayatıyordu. Akademik Konsey, Rektör İnönü ve öğrenci dernekleri de buna karşı direniyordu. Somer ya da İnönü olmak Güvenlik kuvvetleri okula üs kurmuş, yurtları boşaltarak öğrenime 6 ay ara verilmesini dayatmıştı. Bu dönemde Rektör İnönü, öğrencilerine bu durumu anlatarak herkesin okul açılıncaya kadar memleketlerine dönmesini istemek zorunda kalmıştı. O konuşma sırasında bir öğrencinin “Hocam bizim sizin gibi babamızın bir Pembe Köşkü yok gidecek” demesi üzerine Rektör İnönü, “Muhasebeye talimat verdim memleketine gidecek parası olmayan öğrencilere 500 lira ödenecek” deyince öğrenciler alkışlarla çıkmıştı toplantıdan. Bu baskılar karşısında Erdal İnönü rektörlükten istifa edecekti. İnönü’nün rektörlüğü döneminde ortaya çıkan bir skandalı da okulun öğrenci derneği ile birlikte Rektör İnönü ortaya çıkarmıştı. O yıllarda merkezi sınav sistemi yerine özel bir sınavla öğrenci alan ODTÜ’nün sınav kâğıtları Milli Eğitim Bakanlığı’nın basımevine verilmiş, ancak sorular çalınmıştı. Özellikle sağ ve gerici öğrencilerin kaldığı yurt ve otellerde bu sınav soruları elden ele dolaşıyordu. Öğrenci Derneği sınav sorularını dağıtan şebekeyi rektörlüğe ve güvenlik güçlerine ihbar ederek yakalanmalarını sağlamıştı. ODTÜ’ye zekâyla giremeyenler, para ile girmeye çalışmışlar ama kayaya toslamışlardı. 12 Eylül döneminde de rektör eliyle kampusa bir cami ve İslam kültür merkezi kurulmak istenmişti. Herhalde belki “din yoluyla imana gelirler” diye yapmak istedikleri merkezin ve caminin parasını da Suudi destekli Rabıta örgütünden istemişlerdi. Olay ortaya çıkınca rezil rüsva oldular. ODTÜ Rektörü Mustafa Verşan Kök’ün önünde iki yol var. Ya Kurdaş ve İnönü gibi bir rektör olup okulun tarihine adını altın harflerle yazdıracak ya da Tarık Somer ya da Mehmet Gönlübol gibi devri iktidarın emir eri olarak yazdıracak. Karar kendisinin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle