29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 1 TEMMUZ 2019 PAZARTESİ Ayrıntılar Sınav günü geldi yine! Cumhuriyet tarihinin en büyük gerici kalkışması 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta gerçekleşti. Bunu bu kadar yalın biçimde söyleyenler ve kılıf arayanlar olarak ikiye ayrılmış durumdayız. AKP’nin dayattığı ittifaklar çağında göreceğiz bakalım, kim ne kadar dürüst olacak yarın? Cumhur İttifakı ne diyecek belli de, Millet İttifakı ve çevresi ne der meraktayım. Özellikle gözler Temel Karamollaoğlu’nda olacak. HHH Geçen yazımda “kucaklaşma” kavramı üstüne fikrimi söyledim, ısrarcıyım. Eğer toplumun tüm kesimlerini kucaklamaktan kastedilen, “kimse hiçbir konudan sorumlu olmasın, hesap vermesin” türünde bir önermeyse, bunu kabul etmek mümkün değildir. Gerçek bir kucaklaşma için yüzleşme olmalı, yaralar sarılmalıdır. Bunun adı kincilik değildir, adalet isteğidir. HHH Sivas’ta sadece Aleviler katledildi sanısı yaygın. Elbette Alevilere yönelikti bu saldırı esas olarak, ancak yakılanlar içinde ülkenin değerli sanatçıları, düşünürleri vardı ön safta. Bu insanların çoğu Alevi değildi, kimi inançsızdı. Hedef alınan Cumhuriyet, Aydınlanma, Sosyalizm, Laiklik, Aleviler ve tüm ötekilerdi. HHH “Sivas Katliamı Davası” yıllarca, sulandırılarak sürdürüldü. Sonunda “zamanaşımı” denerek tarihin tozlu rafına kaldırıldı. Hakikat şudur; bu tür insanlık suçlarında zaman aşımı olmaz, bu bir. Davayı dönemin ruhuna uygun biçimde sonlandıran hâkimler gün gelir unutulur, ama bu tür davalar muhatapları “bitti” demeden bitmez, iki. Dönemin siyasal iktidarının dava bitirildikten sonra, “hayırlı olsun” söylemi kara lekedir, unutulmaz, üç! HHH Yukarıda “kılıf arayanlar” dedim, ne zaman Sivas desek; “Başbağlar katliamını da kınıyor musun” sorusuna maruz kalmak ayıltır, hatta alçakçadır. Bir acının başka biriyle yarıştırılması büyük tuzaktır. Hele ki Sivas’ta yakınları katledilen insanlara bu sorunun yöneltilmesi kasıtlıdır, neredeyse intikam almak için Başbağlar’ı bu inşalar yapmış gibi algı yaratmaya çalışmak ucuz siyasi ayak oyunudur. Vicdanı olan her insan bu iki katliamı da kınar, acı çeker. Bunun hesabının Sivas ailelerinden sorulması düşündürücüdür bir yanıyla, zihniyet göstergesidir. HHH “Sivas Katliamı” sanıklarına avukatlık yapanların, destek verenlerin AKP’nin kuruluşundan bu yana devletin en üst düzeyinde görev yaptıkları sır değil. Bu ideolojik bakış, tercihtir. Demek devlet halkına bu gözlüklerle bakmaktadır. Sivas yangını harlanarak sürmektedir. HHH “Vesayeti bitiriyoruz” diye AKP’ye destek veren liberaller, bugün birçok konuda sorumlu oldukları gibi, bu meselede de benzer durumdadırlar. Eğer özeleştiri verme niyetleri varsa, sanmıyorum ama, yarın başlasalar iyi olur. Her yargılama mahkemelerde yapılmaz, vicdanlarda çoktan suçlu olanlarla yan yana düşmemek için son şanslarıdır belki de bu! HHH Her şeyin güzel olması için toplumların tarihleriyle yüzleşmesi, arınması gerekir. Tüm devletlerin tarihinde savunulması imkânsız olaylar bulunmaktadır. Önemli olan gelecek kuşaklara nasıl bir ülke, ne tür bir hikâye aktarılacağıdır. O gün katledilenler yaşasaydı “kindar nesil” istemezlerdi, ailelerde böyle bir kin gütmemektedirler. Ancak acının kavranması, paylaşılması önemlidir. Yarın çıkacak ses bu bağlamda önem taşımaktadır. HHH Siyasiler maalesef pragmatizm (yararcılık) esareti altında ezilmektedir. En azından aydınlar, sanatçılar, duyarlı insanlar bu tür yüzleşme gerektiren konularda cesur olmalı, görevini yerine getirmelidir. Hep söyledim: Geçici iktidar arayışı adına göz ardı edilen hakikat, gün gelir herkesi vurur. Gördük ki Sivas’ta ağzından salyalar akarak saldıran gerici grup Çubuk’ta ayağa kalkmış, bu kez Kılıçdaroğlu’nu katletmek istemiştir. Hep söyledim: “Gericilikle müzakere edilmez, mücadele edilir.” EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ECE KURTULUŞ HABER Aydınlanmanın İlhan Selçuk ile iki çınarı, Turhan devrimi‘nAiyndüınrülannlemria’Selçuk anıldı... Ayrıntılar Ayrıntılar SENA YAŞAR Yüce önder Atatürk’ün devrimlerinin yılmaz savunucuları, gazetemizin iki değerli çınarı, aydınlanma bilgelerimiz başyazarımız İlhan Selçuk ve “Abdülcanbaz’ın babası” çizerimiz Turhan Selçuk, yaşama veda edişlerinin 9. yılında Hacıbektaş’taki gömütleri başında anıldı. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Alev Coşkun, “İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk, aydınlanma devriminin birer ürünüdür. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun ifade ettiği deyimle ‘Cumhuriyetin yarattığı projelerdir’” dedi. Hacıbektaş’taki İlk tören, İlhan ve Turhan Selçuk’un Çilehane Tepesi’ndeki gömütleri başında yapıldı. Törene, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ve kızı Aslı Selçuk, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz imtiyaz sahibi Alev Coşkun, Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri ve gazetemiz yazarı Işık Kansu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Saymanı İrfan Hüseyin Yıldız, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu ve Yayın Kurulu üyesi, gazetemiz yazarı Şükran Soner, gazetemiz yazarı Miyase İlknur, Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş, Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, eski Kartal Belediye Başkanı Altunok Öz, eski DİSK Genel Sekreteri Mehmet Atay, Ankara CUMOK Temsilcisi Necdet Özer, çok sayıda Cumhuriyet okuru, İstanbul ve Ankara’dan Hacıbektaş’a gelen yüzlerce yurttaş ile Hacıbektaşlılar katıldı. Hacıbektaş Belediye Başkanı Altıok, törende yaptığı konuşmada, “Onları kaybettiğimiz için üzülüyoruz ama o ışıkları anarak, gelecek nesillere tanıtmaya çalışıyoruz” dedi. Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk 16 Mayıs 2019’da, Turhan Selçuk anısına “Retrospektif Sergisi”ni açtıklarını belirterek, “1940’lardan 2000’lere dek uzanan bu etkileyici sergi, izleyiciye, babamın 70 yıllık serüvenini sunuyor. Bu, zamana karşı ve zamanın ötesinde bir yolculuktu” dedi. Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ise “Yaşamdaki duruş ve eserleriyle Cumhuriyet değerlerinin savaşını veren, karikatür ve yazın dünyasının iki bilgesinin yapıtları akıl, duygu ve kültürün kaynaşmasından doğan, damıtılmış engin bir dünya görüşünden ve gerçek düşünürlerin ışık saçan ürünleri olmasının yanı sıra bir yürek işidir aynı zamanda. Ve yüreklerin hafızasından hiçbir zaman silinmeyeceklerdir. Özgür düşüncenin getirdiği yaratıcılıkla Turhan fırçasıyla hayatı çizdi. İlhan kalemiyle hayatı yazdı” sözleriyle aydınlanma çınarlarını andı. ‘Cumhuriyet, Yunus Nadi çizgisine döndü’ Alev Coşkun ise tüm katılımcılara Selçuk’lar adına teşekkürlerini ileterek, “İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk, aydınlanma devriminin birer ürünüdür. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun ifade ettiği deyimle, ‘Cumhuriyetin yarattığı projelerdir’” dedi. Turhan Selçuk’un “dünya çapında bir karikatürist”, İlhan Selçuk’un ise “her gün açtığı ‘Pencere’siyle bütün halka Cumhuriyetle aydınlan Konuşmalarının ardından Turhan ve İlhan Selçuk’un gömütlerine yüzlerce çiçek ve güller bırakıldı; Selçuk’lar için lokma dağıtıldı. Çilehane Tepesi’ndeki “Ozanlar Yolu”ndan geçişin ardından, Karanlıktan Aydınlığa İnsanlık Müzesi’ndeki Turhan Selçuk karikatür sergisi gezildi. manın önemini anlatan bir yazar” olduğunun altını çizen Coşkun, “Onlar, hiçbir zaman emekçinin yanından ayrılmayan bir düşünceyi bizlerle paylaştı. Onların ruhlarının önünde saygıyla eğiliyoruz” dedi. “Cumhuriyet’in birinci başyazarı Yunus Nadi, ikinci başyazarı Nadir Nadi, üçüncü başyazarı İlhan Selçuk’tur. İlhan Selçuk aynı zamanda Nadir Nadi’nin eşi Berin Nadi ile 1993’te Cumhuriyet gazetesinin ebediyen yaşaması için Cumhuriyet Vakfı’nı kuran kişidir” diyen Coşkun, anısı önünde saygıyla eğildiğini belirtti. Coşkun, İlhan Selçuk’un yaşama veda edişinin ardından gazetenin Atatürkçü ve tam bağımsız çizgisinden dönüştürülmek istendiğinin de altını çizdi. Coşkun, şunları kaydetti: “7 Eylül 2018’den itibaren bu çizgi yeniden Yunus Nadi’ye, Atatürk’e ve aydınlanmaya dönmüştür. Nasıl Yunus Nadi’nin kabri başında ona bu görevi yapmak ‘borcumuzdur’ dediysem, aynı şekilde İlhan ve Turhan Selçuk’un huzurunda da bunları söylemek bizim sorumluğumuzdur; bu bir ahde vefadır. Cumhuriyet felsefesinin mücadelesi ve savunulması devam edecek. Onu kemirmek isteyenler vardır ve her zaman da olacaktır. Karşıdevrimin yok olduğunu iddia etmek aptallıktır. Ama ona karşı en ön safhada Cumhuriyet gazetesi mücadelesine devam edecektir. Daha iyi bir gazete çıkarmak için de bugün onların huzurunda bulunuyoruz. Onların huzuruna gelmek aynı zamanda onları sinesinde barındıran Hacı Bektaş’ın ruhuna da saygıdır. O bilge kişiden İlhan Selçuk düşüncelerini, Turhan Selçuk çizgilerini aldı. Onların aydınlanma çizgisini yaşatacağımıza ve çizgilerinden ayrılmayacağımıza söz veriyoruz. Her şey çok güzel oldu, daha da güzel olacak. Bu, yüzyıla yaklaşan Cumhuriyetin yeniden direnişidir, karşıdevrime dirençtir.” BİLİMİN IŞIĞINDAN SAPMADILAR Çilehane’deki törenin ardından Hacıbektaş Veli Kültür Merkezi’nde “İlhan ve Tur nemecin yeniden ‘insan odaklı’ olacağına inanıyorum. Hepimize çok büyük sorumluluk dü han Selçuk” konulu bir panel yapıldı. Alev şüyor. Anadolu uygarlığı için çıkılan yolda ‘in Coşkun’un başkanlığını yaptığı panele, Cum san odaklı’ sentezde, sil baştan direniyor. De huriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve gaze ğer yargılarında savaşım vermenin sihirli anah temiz yazarı Şükran Soner ile eski DİSK Ge tarını yakaladık. Türkiye’nin yeniden üretici bir nel Sekreteri Mehmet Atay, konuşmacı olarak uygarlık buluşmasında, iki bilge insanımızın bi katıldı. Panelde önce, İlhan Selçuk ve Turhan zim için oluşturduğu örnekten yola çıkarak, Selçuk’un geçmişe tanıklık, geleceğe öncülük yeniden savaşım vereceğine inanıyorum. İl eden yaşam öykülerinin belgeseli katılımcıla han ve Turhan Selçuk bugün (dün) mutlular di ra izletildi. Hacıbektaş Belediye Başkanı Altı ye düşünüyorum. Oradan bize gülüyorlar. Ha ok, “Belgeseli izledikten sonra bu değerleri an cı Bektaş da çok daha bilge şekilde gülüyor ol mak ve onları tekrar yaşatabilmek için senede malı. Sevgi anlayışı çok daha zenginleşiyor ve bir defa değil, birçok kere bir araya gelmemiz güçleniyor. Bu yok etme düzeni bitecek” dedi. gerektiğini bir kez daha anlamış oldum. Onla Eski DİSK Genel Sekreteri Mehmet Atay ise rın mücadele ettikleri karanlık dönemler hâlâ gazete okumayı Cumhuriyet’ten öğrendiği devam ediyor, onların ışıklarını alarak, müca ni ve Nadi ailesi ile aynı köyden olduğunu be deleye devam edeceğiz” dedi. Oturumu açan lirterek, “Bizim çocukluğumuzda, 1950’lerde, Alev Coşkun, “Bugün değerli büyüklerimiz Tur dörde katlanmış vaziyette Cumhuriyet gaze han Selçuk ve İlhan Selçuk için anlamlı toplan tesi gelirdi. Onların da orada akrabaları köyde tılar yapıyoruz. Ancak Hacıbektaş’taki böyle olduğu için Nadir Bey köye gazete gönderirdi. bir toplantıda Hacıbektaş’ı anmadan geçeme Cebimize Cumhuriyet’i koyardık, öyle gezerdik yiz. Bundan bin yıl önce ‘İlimden gidilmeyen köyde. 1112 yaşlarımdayken İlhan ve Turhan yolun sonu karanlıktır’ dedi Hacı Bektaş Ve Selçuk diye birilerini biliyordum. Üniversiteye li. O da ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ dedi. gitmeye karar verdiğimde de İlhan Ağabey’in O bilgelerin ışı Yön ve Cumhuri ğında yetişen in yet’teki yazıların sanlardan ikisini dan etkilenmiş anıyoruz. Turhan tim” dedi. Selçuk karika Üniversite yıl türlerini insanlık larında İlhan ve aydınlanma üzerine yapmıştır. İlhan Selçuk Soner Coşkun Atay Selçuk’u uzun yıllar bir idol olarak benimsediğini ve da ‘Doğru yolu sendikal mücade bulmak istersek, le içerisindeyken bilimin inançtan Hacıbektaş Veli Kültür Merkezi’nde “İlhan ve de dost oldukla ayrılması ve ak Turhan Selçuk” konulu bir panel yapıldı. rını anlatan Atay, lın terazisinden “İlhan Ağabey’i geçmesi gerekir’ demiştir. Onlar, bilimin son ilk dinlediğimde önünde hiç not olmadan, akı suz ışığından hiç sapmadı” ifadelerini kullandı. cı ve yumuşak bir şekilde ama köşeli vurgula ‘Yok etme düzeni bitecek’ rıyla tıpkı köşe yazılarında olduğu gibi konuşuyordu. Hâlâ ben onun kadar etkili konuşan İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’la uzun yıllar kimseyi görmedim. İnanılmaz bir konuşma di beraber çalışmış olan Cumhuriyet Vakfı Yöne yalektiği vardı. Hiç sesini yükseltmez ama et tim Kurulu üyesi ve gazetemiz yazarı Şükran kili olurdu. Çizgisinden de hiç sapmadı” görü Soner ise Turhan ve İlhan Selçuk’un Anadolu şünü dile getirdi. uygarlığı ve aydınlanmasında, insan odaklı an Immanuel Kant’ın “Aydınlanma insanın ak layışta buluştuklarının altını çizdi. “Aile kök lını kullanmaya cüret etmesidir” sözünü anım lerinden aldıkları ve bize de gösterdikleri yol satan Atay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sö da haklılıklarını kanıtlama ile ilgili çok büyük zü ilk duyduğumda ne demek istediğini düşün bir sınavdan geçerek yaşadılar” diyen Soner, müştüm. Bunu en iyi anladığım insanlardan bi 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin ardından risi İlhan Ağabey oldu. Aklını kullandıkça ba Türkiye’de yaşanan “manevi atmosfer değişik şının dertten kurtulmadığını gördüm. Bu ülke liğine” de dikkat çekti. Türkiye’nin yakın siya de aklını kullanmaya kalkanların hepsi delidir. si tarihinde yaşanan, insanı saf dışı bırakan ve Bizim en delimiz de Atatürk’tür. Çünkü aklını emperyal çıkarların önceliğe alındığı örnekle kullanmaya ilk cesaret eden odur. İlhan Ağa rine de değinen Soner, “Bu yılın yeni bir döne bey de Turhan Ağabey de onun izinden gitmiş meç olduğunu düşünüyorum ve yeni bir dö tir. Hepsi aklını kullanmıştır.” ODTÜ MEZUNİYET TÖRENİNDE PANKARTLARA İSTANBUL SEÇİMİ DAMGA VURDU 2M6aydıılmdıarkh’ıânlâdtuümtüaynoır Pankartlar konuştu Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) 20182019 mezuniyet törenindeki pankartlı yürüyüşüne, 23 Haziran seçimleri damga vurdu. Öğrenciler, ODTÜ Devrim Stadyumu’nda dün düzenlenen mezuniyet töreninde, “13 saattir AA’dan diploma bekliyoruz”, “Hiçbir şey olmamış olsa bile kesinlikle mühendis olduk”, “Ben ODTÜ’nün projesiyim”, “Bakın bu pankart çokomelli”, “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var”, “İstanbul, Ankara tamam, sıra Verşan’da” yazılı pankartlar ile yürüdü. ODTÜ’lü akademisyenler de yürüyüşe “Öğ rencime dokunma” pankartlarıyla katıldı. Öğretim elemanları tarafından yapılan seçimlerde birinci olamamasına karşın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan Rektör Prof. Dr. Verşan Kök’ün törene katılmaması dikkat çekti. Öğrenciler ve veliler, “Verşan Kök istifa” sloganları atarak ıslık ve alkışlarla rektörü protesto etti. Törende, bu yıl hayatını kaybeden ODTÜ’lüler Ali Baran, İrem Kütük, Hasan Batıkan Süvari ve Elif Kaya da unutulmadı. Stadyumu dolduran kalabalık, ODTÜ’lüler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet Tören öncesinde 4 öğrenciye gözaltı Mezuniyet töreni öncesinde ODTÜ’lü dört öğrenci sabaha karşı evlerine ve yurt odalarına yapılan baskınlarla “önlem olarak” gözaltına alındı. Gözaltılara tepki gösterilen ODTÜ Öğrencileri imzalı bildiride, şu ifadelere yer verildi: “Bu, tam bir zorbalık ve rezalettir. Protesto yapma ihtimali üzerinden insanları sabaha karşı terörle mücadele polisleriyle gözaltına aldırtmak nasıl bir keyfiyettir? Gerçekte “önlemeye” çalıştıkları şey, en temel ifade özgürlüğüdür. En ufak eleştiriye bile tahammülü olmayanlar, ODTÜ’yü ve bütün Türkiye’yi susturmak istemektedir.” MEHMET MENEKŞE Sanatçı, aydın ve çocuklarında aralarında bulunduğu 33 kişinin gericiler tarafından yakılan Madımak Oteli’nde katledilmesinin üzerinden 26 yıl geçti. 33 kişinin katledilişinin yıldönümü dolasıyla yarın Sivas’ta anma etkinikleri düzenlenecek. Anma komitesi adına gazetemize açıklama yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi Başkanı Hidayet Yıldırım, Alevilerin ve katliam mağdurlarının Madımak Oteli’nin müze yapılması talebinin yerine getirilmediğine dikkat çekti. Madımak Katliamını yapanların Avrupa’ya kaçtığı için hâkim karşısına çıkarılamadığını, yargılamaların sonuçlanmadığını belirten yıldırım, ülkeyi yöneten iktidarın Madımak Katliamını unutturmak için elinden geleni yaptığını, 26 yıldır kanayan yaralarına tuz döküldüğünü, vicdanlarda Madımak yangınının 26 yıldır sürdüğünü ve Madımak’ın yanmaya devam ettiğini belirtti. Yıldırım “Madımak’ın utanç müzesi olması için, katillerin isminin anı köşesinden silinmesi için, cem evlerinin yasal statüye kavuşması, asimilasyon politikalarına son verilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması, Diyanet’in lağvedilmesi için 2 Temmuz’da bir kez daha yürüyeceğiz. Demokrasi, eşit yurttaşlık hakkı için yürüyeceğiz” dedi. Yıldırım, yarın Seyrantepe’deki Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi önünden saat 10.00’da yürüyüşün başlayacağını ve Mevlana Caddesi’nden devam eden yürüyüşün Cumhuriyet Meydanı’ndan Madımak Oteli’nin önünde son bulacağını belirtti. Mülkiyeliler Birliği’nde Sivas şehit ailelerinin katılımıyla yapılan basın açıklamasına birçok Alevi kurum temsilcileri de katıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Sekreteri Onur Şahin Sivas Şehitleri Anma ve Laiklik, Demokrasi, Barış Haftası kapsamında yapılacak etkinlikleri duyururken 2 Temmuz’da Sivas’ta yapılacak anmaya katılım için çağrı yaptı. Şahin, “Bir daha böyle acıları ve katliamları yaşamamak için Katliamın 26. yılında Sivas Madımak Oteli önünde buluşalım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle