19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 1113 HAZİRAN 2019 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.8830 5 kuruş 6.5480 5.8 kuruş 7.3840 4.9 kuruş 22.43 0.61 puan 92.606 220 puan 1660.09 3.53 lira 248.36 8 kuruş TCMB: Enflasyonda belirgin iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruş sürecek Faizde S400 rötarı ‘Enilerikapitalist Merkez Bankası faiz indirimine gitmedi. Uzmanlar temmuzda faiz indirimi gelebileceğini ancak ABD ile yaşanan S400 geriliminin akıbetinin bu kararda belirleyici olacağını vurguluyor. Tüketici enflasyonu mayısta yüzde 18.71’e gerilemesine rağmen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini (bir hafta vadeli repo faizi) yüzde 24’te sabit tuttu. Tekrarlanacak İstanbul seçimi öncesinde ABD ile ilişkilerin gergin olduğu bir ortamda beklentilere paralel olarak faize dokunmayan banka, enflasyona yönelik daha iyimser bir söylem kullanırken, bu durum temmuzda başlayabilecek bir faiz indirim sürecine yönelik sinyal olarak algılandı. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, “İç talep gelişmeleri ve parasal sıkılaştırmanın etkileri enflasyondaki düşüşü des teklemektedir. Bununla birlikte kurul, fiyatlama davranışlarına dair riskleri sınırlamak ve enflasyonun düşüş sürecini hızlandırmak amacıyla sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir” denildi. Riskler sürüyor Nisanda yapılan PPK toplantısı metninde iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyon göstergelerinde bir miktar iyileşme gözlendiği, gıda fiyatları ve ithal girdi maliyetlerindeki artışlar ile enflasyon beklentilerindeki yüksek seyrin fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiğini gösterdiği belirtilerek, “Bu çerçevede kurul, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme Temmuzda indirim gelebilir İngiliz Financial Times gazetesi, TCMB’nin faizi sabit tutmasını, İstanbul seçimi öncesi hükümetin yeni bir kur artışı istememesiyle ilişkilendirirken, Medley Global Advisors Kıdemli Analisti Nigel Rendell, “İstanbul’da seçim tekrarlanacak, ABD ile yaşanan S400 sorunu da var. Faizi erken indirmek akıllıca olmazdı, Merkez Bankası da doğru bir adım attı” diye konuştu. GCM Yatırım Menkul Değerler Eko nomisti Enver Erkan, “Ekonomi dışı jeopolitik haber akışı, özellikle ABD ile ilişkiler üzerinden görülebilecek bir değersizleşme, kur şoku yaşanma ihtimali dışında şartların faiz indirimi için olgunlaşmakta olduğu yorumu yapılabilir” dedi. Ekonomist Ümit Akçay da “Normal şartlarda şimdiki gibi sert bir ekonomik daralma yaşayan bir ekonomide Merkez Bankası’nın faiz indirme si gerekirdi. Ancak dövizfaiz kıskacı, Merkez Bankası’nı faiz indirimine gitmekten alıkoyuyor” dedi. Rabobank Gelişmekte Olan Piyasalar FX Stratejisti Piotr Matys, TL’nin henüz yeterince istikrara kavuşmaması ve yavaşlasa da enflasyon riskinin tümüyle azalmayacak olması nedeniyle TCMB’nin para politikasını gevşetmesini beklemek için çok erken olduğunu söyledi. sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir” denilmişti. İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu da notta sıkı duruşun enflasyondaki düşüşü hızlandırmak için korunduğunun söylendiğini, fiyat istikrarına yöne lik risklerden artık bahsedilmediğini belirterek, “Bu değişikliklerle TCMB’nin önümüzdeki aylardaki olası faiz indiriminin sinyalini verdiğini düşünüyoruz” dedi. Kömürcüoğlu, “Bu bağlamda 25 Temmuz’daki toplantıya kadar takip edeceğimiz önemli noktalar enflasyon görünümü, TL’nin seyri, küresel risk iştahı ve ABD ile yaşanan S400 gerginliği. Bu cephelerden gelecek olumlu haberler eylüldeki ilk faiz indirim beklentimizi temmuz ayına çekecek” diye konuştu. Yerli üretici isyanda Hazine garantili yeni kredi yolda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın garantisi ve 12 bankanın katılımı ile KOBİ’ler ve KOBİ dışı tüm işletmeler için 25 milyar TL’lik desteğin devreye alınacağı belirtildi. Türkiye Bankalar Birliği’nin açıklamasına göre, yeni paket İVME (İleri, Verimli, Milli Endüstri) paketinde olduğu gibi enflasyon endeksli olacak ve TÜFE’deki düşüş kredi maliyetini de düşürecek. Paket “Ekonomi Değer Kredisi” ismi ile devreye alınacak. Faiz oranı hesaplanırken ise kullandırım tarihindeki yıllık TÜFE oranı baz alınacak ve kullandırım tarihinden itibaren altı ayda bir güncellenecek. TL nakit kredilerde faiz ve vade koşulları altı ay anapara ödemesiz toplam 36 ay vadeli krediler için TÜFE+4, altı ay anapara ödemesiz toplam 48 ay vadeli krediler için ise TÜFE+4.5 olacak. Hazine’nin nakit açığı 67 milyar TL Hazine nakit dengesi, mayısta 14 milyar 661 milyon lira açık verdi. Bu yılın ilk 5 aydaki Hazine nakit açığı 66.7 milyar TL oldu. Geçen yıl aynı dönemde açık 11.5 milyar TL civarındaydı. Aynı dönemde faiz dışı nakit dengesi 22.2 milyar TL açık verdi. Uzmanlara göre, bu olumsuz gidiş seçimden sonra büyük olasılıkla vergi artışlarına yol açacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı, mayıs ayına ilişkin nakit gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre, geçen ay Hazine’nin nakit gelirleri 74 milyar 247 milyon, nakit giderleri 88 milyar 908 milyon lira oldu. Faiz dışı giderler 80 milyar 429 milyon, faiz ödemeleri ise 8 milyar 479 milyon lira olarak gerçekleşti. Faiz dışı denge ise 6 milyar 182 milyon lira açık verdi. Geçen ay devirligarantili borç geri dönüşü 118 milyon lira oldu. l Ekonomi Servisi Çiftçi kümesi korumaya aldı Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Devlet Destekli Tarım Sigortaları, 2018” Raporu’na göre, devlet destekli tarım sigortalarında toplam sigorta bedeli 2018 yılında yıllık yüzde 39.3’lük bir artış göstererek 42 milyar 217 milyon liraya ulaştı. Branş ayrımında en yüksek yıllık artış yüzde 88.7 ile 283.5 milyon liraya ulaşan kümes hayvanları hayat sigortasına ait oldu. Devlet destekli tarım sigortalarında toplam poliçe sayısı ise yıllık yüzde 9.9’luk artışla 1 milyon 756 bin 428 adede yükseldi. l Ekonomi Servisi Büyümeye fren Sebahattin Yaman, yerli üretimin önündeki engellerin kaldırılmasına, ithal ürünlerle vergi ve mevzuat koşullarının eşit hale getirilmesine çalıştıklarını ancak 2 yıldır mesafe katedemediklerini aktardı: 4 Hem global pazarlardaki daralma, hem Türkiye pazarındaki ekonomik koşullar ve önemli etkenler nedeniyle 2019 yılında bir önceki seneye göre agresif büyüme stratejimizi frenlemek durumunda kaldık. 4 2019’da 50 milyon TL daha yatırım yaptık ve fabrikamızın yıllık üretim kapasitesini 4.2 milyona yükselttik. 4 Geçen yıl yurtiçinde 900 bin adet olan satışlarımız bu yıl 700 bin civarında olacak. Yurtiçi ciro da 650 milyon TL’den 600 milyon TL seviyesine gerileyebilir. Yurtdışı satış adedi ise 100 binden 200 bine çıkacak. Yurtdışı satış gelirini ise 50 milyon TL’den 125 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. General Mobile CEO’su Sebahattin Yaman: Ürünleri satacak kanal bulamıyoruz. Sorunlar çözülmezse fabrikayı yurtdışına taşıyabiliriz. Enerjiden sonra 14 milyar dolarla pazarda yerli payının durma noktasına gel en fazla cari açık ve diğine işaret eden Ya ren cep telefonu sek man, “Biz bir şey iste töründe yerli üreticiler isyan etti. Satışlar ŞEHRİBAN KIRAÇ miyoruz. Pazar herkese açık olsun. Adil re da 2016’da yerlilerin kabet şartları yaratıl payı yüzde 40’tan şu anda malı” dedi. Sebahattin Ya yüzde 5’lere kadar geriledi. man bir grup gazeteciyle Özellikle cep telefonunda yaptığı sohbet toplantısında ki taksit yasağı ve kurdaki şu açıklamaları yaptı: yükseliş yerlilerin payını 4 Sadece yerli markalar durma noktasına getirdi. değil, yabancılar için de adil Türkiye’nin önde gelen bir rekabet ve yatırım orta cep telefonu üreticisi Gene mının sağlanmasının önün ral Mobile Group üst yöne deki en önemli engeller tü ticisi (CEO) Sebahattin Ya ketici kredisi uygulaması man, “Türkiye’de büyüğün gücüne sahip olan GSM ope hep en büyük olması teş ratörlerinin pazarı domine vik ediliyor. Ürünleri sata etmesi ve gümrük beyanla cak kanal bulamıyoruz. So rındaki adaletsizlik. runlar çözülmezse şu an 4 Biz küresel bir marka da öyle bir ihtimal yok ama olmak ve dünyayla rekabet fabrikayı yurtdışına taşıma etmek üzere yola çıktık. Tür yı da düşünebiliriz” de kiye’deki üretimimizi sür di. Yaman, yurtdı dürmek ve yatırımlarımıza şında üretim için devam etmek istiyoruz. An Güney Afrika ve cak adil rekabet şartlarının Ruanda’da yerel olması oldukça önemli. ortaklarla görüş 4 Gümrük beyanları mak melerin sürdüğü tu ÖTV seviyesinde kümele nü aktardı. Özel niyor. Kademeli ÖTV yasa likle cep sı sonrasında, markalar ara telefo sında vergi beyan uçurumu nu taksit giderek arttı. Gümrüklerin yasakla tüm markalar ve sektör için rından eşit ve şeffaf hale getirilmesi Sebahattin Yaman sonra gerekiyor. Güçlü bir ekonomi için demokrasiye ihtiyaç var Orhan Turan Yüksek faiz, enflasyon ve maliyetlerden şikâyetçi olan iş dünyası, “güçlü bir ekonomi için önce demokrasinin sağlanması gerek” çağrısını yineledi. GAMZE BAL Ekonomiyle demokrasi arasında doğrudan bir ilişki olduğuna, gelişmiş bir ülke ekonomisi için gelişmiş bir demokrasi kültürünün olması gerektiğine vurgu yapan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı (TÜRKONFED) Orhan Turan, “2019’un ilk çeyrek büyüme rakamları yapısal sorunlarımıza işaret ediyor. Yüzde 2.6’lık küçülmeye, sanayi ve inşaat sektöründeki daralmanın yansıdığı görülüyor. Yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek işsizlik ve yüksek ülke risk primimiz gibi yapısal sorunlarımızın çözümü çok basit. Yeni ve güçlü bir hikâye ile demokratik ve ekonomik reformlara ihtiyacımız olduğu açık” dedi. TÜRKONFED ve İş Banka sı işbirliğiyle 2018’de başlayan ve KOBİ’lerin dijitalleşmesine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen Dijital Anadolu Projesi’nin 2019’daki ilk toplantısı Denizli’de yapıldı. Burada konuşan Turan, “30 yıl önce dünyanın en büyük 15. ekonomisi olan ülkemizin, bugün (IMF tahminine göre) 20.liğe gerileyeceği görülüyor. İSO 500 listesinde yer alan sanayi şirketlerinin durumu da karşılaştığımız sıkıntıyı ortaya serdi. 2018’de ilk 500’de yer alan şirketlerimizin finansman giderlerinin faaliyet kârı içindeki payı, 1 yılda yaklaşık yüzde 50’den, yüzde 90’a çıktı. Yani bu dev firmalarımız, 2018’de borç ödemek için çalışmış. Bu yüzden ne yaparsak yapalım, kapıları açan hukukun üstünlüğüdür. Türkiye’nin dijitalleşmeden ekonomik re formlara uzanan dönüşümde başarılı olabilmesi için, hukuk ve eğitim reformu öncelikli çıpalarımızdır” dedi. Uzun vadeli katma değer için ArGe ve doğru teknolojik yatırımların önemline atıf yapan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şahismail Şimşek ise şunları söyledi: “KOBİ’lerimizin kendilerine bazı hedefler koymasını, rekabette güç kazanmaları adına kritik buluyorum. Önemli olan, şirketinizin ihtiyaçlarına hangi teknolojinin uygun olduğunu tam anlamıyla seçebilmek.” l DENİZLİ Şahismail Şimşek Mühendisler işsiz kalıyor İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şube Başkanı Gökhan Çeliktürk, her yıl üniversitelerden 12 bin inşaat mühendisinin mezun olduğunu belirterek, “Eskiden genç mühendisler iş ararken, şimdi 1520 yıllık başarılı mühendisler bile işsiz geziyor” diye konuştu. Türkiye’nin mühendis ihtiyacının planlanarak, üniversitelerin kontenjanlarının ona göre belirlenmesi gerektiğini ifade eden Çeliktürk, ikinci öğretim bölümlerinin kapatılmasını istedi. Çeliktürk, “78 yıl içinde mevcut inşaat mühendisi sayısı ikiye katlanacak” dedi. l Ekonomi Servisi toplum’ II Bu konuya geri dönmeyi planlamıyordum. Salı günü, Financial Times, New York Times, National Interest gibi yayınlarda rastladığım bir yorum beni düşündürdü. Korkuyor ve korkutuyor Pazartesi yazımı bitirirken “Kapitalizmin en gelişmiş biçiminin hızla canavarlaşmakta olduğu görülüyor” demiştim. Financial Times’da Gideon Rachman’ın, “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” (Trump) sloganına atıfla, “Donald Trump Amerika’yı yeniden korkunç yapıyor” başlıklı yorumu dikkat çekiciydi. Rachman, Trump döneminde ABD dış politikasının bir Mafya Babası’nın, korkutarak sindirme tutumunu andırdığını yazıyor. Teorik bir dille söylersek, ABD dünya sisteminde liderliğine artık rıza alamadığı, yeni güçler yükselmeye başladığı için, konumunu şiddeti öne çıkararak korumaya çalışıyor. Bu eğilim, 11 Eylül’den sonra “İmparatorluk projesi” olarak başlamıştı”. İflas etti. Şimdi en kaba biçimde canlandırılıyor. Rachman bu “Mafya Babası” tutumunun 5 özelliğine dikkat çekiyor. (1) “Babalar” (diğer devletlerin liderleri) arasında kişisel ilişkilere önem vermek. (2) Yalnızca aile üyelerine güvenmek. (3) Övgüden tehdide, sonra hemen övgüye geri dönebilmek. (4) İttifakları bir “koruma şantajına” dönüştürmek; “Parayı öde yoksa seni korumayız”. (5) Akılcı diploması yerine, “reddedilemeyecek teklifleri” dayatmak. Rachman, bu politikaların etrafa korku saçtığını, ABD’ye olan güveni daha da yıprattığını vurguluyor. Bu yüzden olacak, Arap Baharı’nın ardından gerileyen “uluslararası jeopolitik korku indeksi” (J. P. Morgan’ın hazırlıyor) Trump seçildikten sonra hızla tırmanmaya başlamış. Daniel L. Davis (dört savaş deneyimli, emekli kurmay albay) “ABD’nin korku temelli dış politikasına son vermek gerekiyor” başlıklı denemesinde (National Interest), Rachman’la aynı noktaya, tam karşı yönden gelerek ulaşıyor. Davis, “11 Eylül’den bu yana ABD dış politikası realist ilkeler ve diplomasi değil, hep bir şeylerden korku üzerine inşa ediliyor” diyor. Davis’e göre, ABD terörizmden, Kuzey Kore’nin, İran’ın nükleer silahlarına, Çin’in yükselmesinde, Rusya’nın gücünden korkuyor, çare olarak da, akılcı diplomasi yerine askeri güce öncelik vermeye çalışıyor. Davis, bu tehlikeleri yadsımıyor, ama abartıldığını ve öncelikle askeri tepkiye yönelmenin ABD’yi yalnızlaştırdığını savunuyor. ABD’nin durumu, akla, “Galya Savaşları” kitabında, Sezar’ın, tüm askerleri Galyalılar tarafından katledilen General Sabinus için söylediklerini getiriyor: “Korkuyla hareket ediyordu, bu onun yeni düşünceler üretme kapasitesinin tükendiğini gösteriyordu tıpkı, olaylar çoktan başladıktan sonra, sürecin içinde plan yapmaya zorlanan insanlar gibi...” Biz de, bu korkularla hareket eden ABD’de dış politika çevrelerinin bir “Büyük Strateji” üretmeyi başaramadığına, adeta her kafadan bir başka ses çıktığına, bu durumun Trump döneminde adeta bir kaosa dönüştüğüne tanık olmuyor muyuz? Korku ve çürüme ABD, dünyadaki konumunu yitirdikçe, ekonomisi bir zamanların refahını üretemez oldukça, toplumun kültürel canlılığı, dinamizmi de geriliyor; halkının ruh sağlı giderek bozuluyor. ABD en gelişmiş beş ülke içinde, depresyon (yüzde 4.8), anksiyete hastalığı (yüzde 6.7), madde bağımlılığı (yüzde 17.4) klasmanında birinci sıraya yükseliyor. New York Times’dan David Brooks da son yıllarda gençler arasında hurafelere inancın, “okult”a ilginin hızla yayıldığını aktarıyordu. Benzer bir durumu 20. yüzyılın başında Avrupa’da, faşist rejimlere giden dönemde de görmek olanaklıdır. ABD’de 1824 yaş arasındakilerin yüzde 44’ü yıldız falına inanıyormuş. Tipik bir yıldız falı sitesinin günlük internet trafiği üç yıl öncesine göre yüzde 150 artmış. Cadılığa inanların (Wiccan) sayısı da hızla artıyormuş. Wiccan olduğunu açıklayanların sayısı 1990’da 8 binden 2000 başında 134 bine bugün de bir milyonun üstüne çıkmış. Kısacası, mafya babası tarzı dış politika dünyaya korku saçıyor. Seçkinleri korkudan rasyonel düşünce kapasitesini kaybetmeye başlamış. Halk, daha iyi bir gelecek umudunu kaybettikçe, ruh sağlığını kaybediyor, batıl inançların cazibesine kapılıyor. Bu adeta “karanlık çağları” anımsatan bir çürüme ve gerileme, bir canavarlaşma değilse sizce nedir? Türk kayısısı Rus tezgâhında yok Türkiye’den ithal ettiği domates, kayısı ve çilek gibi tarım ürünlerini zararlı böcekler bulunduğu gerekçesiyle ülkesine sokmayan Rusya, bu kez de aldığı ürünleri tezgaha çıkarmama kararı aldı. Rus tarım ürünleri denetim ajansı Rosselhoznadzor’un Kaluga bölge idaresi, Türkiye’den gönderilen 20 ton kayısıyı, Akdeniz meyve sineği taşıması gerekçesiyle ıskartaya çıkardı. Kurumun el koyduğu kayısıların akıbetinin ne olacağının henüz belli değil ancak kalitesiz ürünün kesin olarak tezgâhlara çıkmayacağı kaydedildi. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle