17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 7 MAYIS 2019 SALI EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Avukat yasağı kalktıTerör örgütü PKK lideri Öcalan: Açlık grevleri ölümle sonuçlanmamalı Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs Perşembe günü görüşme gerçekleştirdiklerini duyurdu. Avukatlar, Öcalan’ın hazırladığı duyuru metnini paylaştı. İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a tecrit uygulandığı iddasıyla HDP Diyarbakır Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı ve cezaevlerine yayılan açlık grevleri sürerken, 2 Mayıs’ta önemli bir gelişme yaşandığı ortaya çıktı. Öcalan’ın müdafiliğini üstlenen Asrın Hukuk Bürosu avukatları dün bir basın toplantısı düzenleyerek, Öcalan ile görüştüklerini açıkladı. Toplantıda konuşan avukat Faik Erol, Öcalan ile görüşmek için dört avukatın başvurduğunu, ancak sadece Newroz Uysal ve Rezan Sarıca’nın başvurularının kabul edildiğini aktardı. Avukat Rezan Sarıca 27 Temmuz 2011’den bu yana 810 başvuru sonrası gerçekleşen ilk Asrın Hukuk Bürosu avukatları dün basın toplantısı düzenledi. avukat görüşmesi olduğunu belirterek, “Yaklaşık iki hafta önce yaptığımız bir itirazı karara bağlayan Bursa Ağır Ceza Mahkemesi, İmralı’daki tüm müvekkillerimiz açısından avukat ile görüşme yasağının kaldırılmış olduğunu tebliğ etmiştir. Görüşmenin gerçekleşmesi amacıyla yapmış olduğumuz başvuru aynı zamanda İmralı Cezaevi’nde bulunan diğer müvekkillerimiz Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar ile görüşme taleplerini de içermesine rağmen görüşmeye izin verilmemiştir. 02.05.2019 tarihli görüşme yaklaşık 1 saat olarak gerçekleşmiştir. Öcalan, diğer üç müvekkilimizin de altında imza sının olduğu bir belgenin tarafımıza verilmesini istemiş; söz konusu belge bizlere hafta sonu ulaştırılmıştır” dedi. Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’ın imzaladığı mesajı avukat Newroz Uysal okudu: n Suriye’nin bütünlüğü vurgusu: “İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır. Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz. İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.” n Açlık grevleri: “Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz. Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesi’nde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır. Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Sur’dan çıkarılanlar geri dönmek istiyor MAHMUT ORAL Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 6 Eylül 2015 tarihinde ilan edildikten sonra 6 kez uzatılan sokağa çıkma yasakları döneminde, evlerinden zorla çıkarılanlarla ilgili araştırma yaptı. Kentin merkez ilçelerine dağılmış 120 aile ile yüzyüze yapılan görüşmede, yaşadıkları sorunlar ve karyı karşıya kal dıkları ekonomik, kültürel, sosyal ve psikolojik etkiler analiz edildi. n Yoksulluk arttı: Araştırmada Sur’da yaşadığı dönemde aylık geliri bin TL’ye kadar olan ailelerin oranı yüzde 9 iken, Sur’dan çıktıktan sonra bu oranın yüzde 12’ye çıktığı saptandı. Aile bireyleri arasındaki işsizlik de arttı. Saptamaya göre, Sur’da yaşarken herhangi bir ücretli işe sahip olmadığını belirtenlerin oranı da yüzde 74’ten yüzde 78’e çıktı. Araştırmaya katılanların ailelerden mülkü olanların yüzde 81.25’i ise evinin yıkıldığını, yüzde 7.82’si evinin satıldığını ve yüzde 10.93’ü ise evlerinin kamulaştırıldığını açıkladı. n Psikolojileri bozuldu: Göç sonrası psikolojik tedavi görenlerin oranı yüzde 18 olarak tespit edilen araştırmada, Sur’dan göç ettikten sonra yaşadığı en önemli sorunun maddi zorluklar olduğu nu söyleyenlerin oranı yüzde 64, psikolojik sorunlar olduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 21 olarak saptandı. n Yüzde 82’si dönmek istiyor: Göç sonrasında eğitimini yarıda bırakanların oranının yüzde 20 olduğu kaydedilirken ailelerden yüzde 82’si “Sur’a tekrar dönmek ister misiniz?” sorusuna “evet”, yüzde 18’i ise “hayır” yanıtı verdi. l DİYARBAKIR Marx yaşasa vegan devrimi için ne derdi? 5Mayıs, Karl Marx’ın 201. doğum günüydü. Dünyayı en fazla etkileyen düşünürlerden biri olan Marx’ın görüşleri günümüzde geçerliliğini koruyor.  Engels ile birlikte 1848’de yayımladıkları Komünist Manifesto’da insanlık tarihinin sınıf mücadeleleri tarihi olduğunu ve bu mücadelenin işçi sınıfının zaferiyle sonuçlanacağını söylediler. Tarihin en sarsıcı kitabı oldu; hâlâ da öyle. 2018’de Marx’ın 200. doğum yılında çeşitli toplantılar yapıldı, filmler çekildi ama bu yıl o ölçüde dikkat çekici bir anma etkinliğine rastlamadım. Bu yazıyı hem Marx’ı saygıyla anmak hem de bir tartışmayı gündeme getirmek için yazdım.  Geçen ay ikinci baskısı yapılan kitabım “Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü”nde Karl Marx ile ilgili bir bölüm var. “Marx Bugün Yaşasaydı Vegan Olur muydu?” adlı o bölümde, Marksizmi hayvan sömürüsü açısından değerlendirdim. Konunun ayrıntısı kitapta var ama burada da değinmeyi yararlı gördüm. HHH Bazı araştırmacı ve yazarlar, Marx’ın insan merkezli (hümanist) düşünce yapısı nedeniyle türcü olduğunu ve bu yüzden hayvan hakları konusunda tutucu bir yaklaşım içinde olduğunu söylüyor.  Kanımca Marksizmi günümüzde yorumlamak için, insan, doğa ve emek hakkında yazdıkları iyi analiz edilmeli.  Marx’a göre, teknolojik gelişmeler doğayı kontrol altına aldıkça yabancılaşma artar. Bugün insanın doğayı her yönden katlettiği 6. büyük yok oluşun yaşandığı, yabancılaşmanın en yüksek seviyeye çıktığı bir dönemdeyiz. Marksist teorinin günümüzdeki dehşet verici hayvan katliamını ve onun yarattığı yıkımı görmezden gelmesi, kendi savunduklarıyla çelişir. Marx, Kapital’de kapi talizmin yalnızca emekçiyi değil, doğayı da sermaye kaynağı olarak sömürdüğünü yazar.  Toprak ile kurulan bugünkü ilişkiler çerçevesinde gelecek kuşakların varoluşu tehlikeye giriyorsa... Topraksızlaşmanın, su ve hava kirliliğinin, ormansızlaşmanın en büyük etkenlerinden olan hayvancılık sürdürülürse... Gezegenin ve insanın varlığı tehlikeye girmeyecek midir?  Kapitalizmin vahşi yöntemlerinin çevreye verdiği zararı, 19. yüzyılda gören ve bunun yaratacağı tehlikeleri gündeme getiren bir düşünürdü Marx.  21. yüzyılda hayvancılık sektörünün doğada yarattığı felaketleri... İklim değişikliğini tetikleyişini... İnsan sağlığına olumsuz etkilerini görse... Acaba bu sorunlara çözüm getiren vegan devrimi için ne derdi? Kapitalizmin meta üretimi arayışıyla mülkiyet olarak gördüğü hayvanlar, sömürünün ortak noktasıdır. Günümüzde kapitalist rantı zirveye çıkarıp kitleleri ve onunla birlikte hayvanları da ezdiği bir sistem, sürdürülebilir olmadığından bir gün mutlaka değişecektir. HHH Hayvanların da insan gibi bilinç sahibi duyarlı canlılar olduğunun kanıtlanması karşısında, Marx, etik nedenle hayvan özgürlüğü felsefesine yaklaşır mıydı? Bu konuda tahmin yürütmek zor...  Ama hayvancılık sektörünün yeryüzünde yarattığı yıkıma ve insan sağlığı üzerindeki zararlarına duyarsız kalmaması gerekirdi.  Ayrıca Marksizm dogmatik değildir. Marx’ın, günümüzde kendini “ilerici” diye niteleyen bazı insanların ısrarla sürdürdüğü sol türcülük gibi değişime kapalı olması, diyalektik ile de tezat olurdu.  Marx, bir direniş teorisyeniydi. Kapitalizmin kendi mezarını kazdığını, barışçıl olmadığını anlatıyordu. Mezarcıları afişe ederek dünyayı ayağa kaldırdı.  “Filozoflar, şimdiye kadar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar, oysa aslolan dünyayı değiştirmektir” diyen bir filozof, vegan devrimine de kayıtsız kalmazdı; kalmaması gerekirdi. 
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle