17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 7 MAYIS 2019 SALI EDİTÖR: BURAK YURTTAŞ TASARIM: YALÇIN ERZAN HABER Hukukun zerresi yokYSK kararını değerlendiren hukukçulara göre Türkiye’de dürüst seçim imkânı artık kalmadı: Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etme kararını değerlendiren hukukçular, kararın hukuki dayanağı olmadığına vurgu yaparak “Bu kararda hukukun zerresi yok. Türkiye’deki yargı yargı olmaktan çık mıştır. Yüksek Seçim Ku rulu (YSK) bu kararı ile si ece piroğlu yasi iktidara karşı aklandı. Ancak Türk milletinin vicdanında sonsuza kadar hüküm giydi. AKP yargıyı ele geçirdi” ifadelerini kullandılar. Hukukçula rın YSK kararına ilişkin Cumhuriyet’e yaptıkları değerlendirmeler şöyle: Kazan: Önce atadılar, sonra kullandılar Hukukçu Turgut Kazan: Türkiye’deki yargı, yargı olmaktan çıkmıştır. Danıştay, Danıştay değildir, Yargıtay, Yargıtay değildir. O yüzden 1950’den beri işleyen YSK güvencesi, artık yargıç güvencesi olmaktan çıkmıştır. 2010 referandumundan başlamıştır. 2010 referandumu Fethullah Gülen’in ölüleri bile oy kullanmaya çağırdığı referandumdur. O referandum zaten yargıyı ele geçirmek için yapılmıştır. Yargıyı koalisyon ele geçirdi. Sonra kavga çıkınca da AKP ele geçirdi. Bakın Sabri Uzun’u tutuklayan yargıç kim? AKP Gençlik Kolları başkanı. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı soruşturan savcı kim? Ensar Vakfı şube Başkanı. Bu yargıdan, siz dürüst seçim güvencesi nasıl beklersiniz? Sandık kurullarının oluşumu nedeniyle böyle bir karar verilmiş. Sandık kurullarının oluşumunda etkin olan siyasal iktidar. Haziran seçimlerinden önce, kanun değiştirildi bir gece yarısı... Siyasal iktidara sandık kurallarında bir başkan, bir kamu görevlisi belirleme imkânı tanındı. Demek ki onu böyle bir hileyi de düşünerek gerçekleştirdiler. Kimin ByLockcu olduğunu siyasi iktidar bilir. Önce onları atayacaksanız, bunu sağlayacaksınız, seçimi kaybedince de onu kullanacaksınız. Bu bir içtihattır. Zaten YSK’de bu olduğuna göre siz artık seçim falan kazanamazsınız, gerçekçi olun. O yüzden İstanbul seçimlerinin boykot edilmesi gerektiğini muhalefet serinkanlı düşünmelidir, bu gerekçelerle... Bu bir felakettir. Bu mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayan kepazelikten daha büyük kepazeliktir, artık dürüst seçim imkânı kalmamıştır. Kesinlikle hukukun zerresi yoktur. Durakoğlu: Bunun adı jüristokrasidir İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: Bir hukukçu olarak her yargı kararının gerekçesine bakarım. Ama bu YSK kararının gerekçesini merak edecek kadar saf değilim. Ben asıl gerekçeyi biliyorum. Seçimin kendisi değil, iptali şaibelidir. Sandık, sadece ‘seçtiği’ taktirde değil, aynı zamanda ‘değiştirebildiği’ taktirde bir demokrasi enstrümanıdır. Değiştiremiyorsa demokrasi yoktur. Bunun adı jüristokrasinin (yargıçların oligarşik bir yönetim oluşturması) ta kendisidir. Yıllardır jüristokrasi olduğunu iddia ederek iktidarda bulunan ve kendilerini bu anlamda sürekli olarak mağdur gösterenler şimdi jüristokrasiye sığınmak durumunda kalmışlardır. Sağkan: Yasaya aykırı Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan: Sandık kurulu başkan ve üyelerinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması diye bir gerekçeden bahsediliyor. Bizim seçimlerimizin temel hükümleri 298 sayılı yasada açıkça belirtilmiştir. Bunun 22. maddesi sandık kurulu başkanlarının nasıl belirleneceğini çok açıkça düzenliyor. Bu maddeye göre ‘ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi mülki idari amir tarafından ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. Ve ilçe seçim kurulu ad çekmek suretiyle tespiti yapar’ diyor. Ve, bu kişiler arasında engel hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler diye açık hüküm var. Yetki YSK’de... Kanunun bir esasına bakmak lazım. Aslında sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmasının seçimin sağlığı ve geçerliliği bakımından zorunlu bir unsur olmadığını açık olarak ifade ediyor. Eğer YSK gerekçesi sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması yönündeki gerekçeye dayanıyorsa çok açıkça yasaya aykırıdır. 298 sayılı yasaya aykırıdır. Yücel: Demokrasi öldü İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel: Demokrasimiz öldü allah rahmet eyle sin. Bu kararın açıklanabilir, kabul edilebilir bir tarafı yok. Bütün kuralları alt üst ettiler. Böyle bir kararı anlamak mümkün değil. İşini yapamamanın cezasını seçilmiş kişilerin üzerine yıkıyorlar. Bu saatten sonra Türkiye’de hiçbir seçim şaibeden kurtulamayacak. Hukukun güvenliği ortadan kaldırıldı, demokrasi infaz edildi. Kanadoğlu: Hüküm giydi Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: YSK bu kararı ile siyasi iktidara karşı aklandı. Ancak Türk milletinin vicdanında sonsuza kadar hüküm giydi. Türk: Hukuk faciası Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: İptal gerekçesinin merkezindeki sandık kurulları, 298 sayılı Kanun uyarınca YSK’nın genel yönetim ve denetimi altında çalışan ilçe seçim kurullarınca oluşturulur. Eğer sandık kurullarının oluşturulmasında gerçekten bir usulsüzlük yapılmışsa bu durum, doğrudan doğruya YSK ve ilçe seçim kurulların işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu, YSK’nun kendi kusur ve sorumluluğunu iptal gerekçesi yapması demektir. İptal kararıyla milyonlarca seçmenin kullandığı oylar hiçe sayılmıştır. YSK, yeni bir hukuk faciasının altına imza atmıştır... Türkiye’nin övündüğü seçim sisteminin bu duruma getirilmesine YSK’ya talimat niteliğindeki sözleriyle ve verdiği kararla neden olanlar, bunun vebali ve tarihî sorumluluğu altında kalacaktır. Kaboğlu: Büyük çelişki CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu: YSK’nin daha önce vermiş olduğu kararlara aykırı. Sandık kurulunda yer alan bir eksiklik olmadığı için YSK daha önce bu itirazları reddetmiştir. Bu noktadan itibaren çelişki ortaya çıkıyor. Sandık kurulunda yer alan kişilerin hukuki statüsünde yer alan kusur İBB başkanlığı için oluyor da ilçe seçimi ya da meclis başkanlığı seçimi için neden olmuyor? l İSTANBUL CHP, AKP’denSOYER KENTSEL DÖNÜŞÜM ALANLARINI GEZDİ: enkaz devraldı Uzlaşıyla ve yerinde yapacağız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, öncelikli projeleri arasında yer alan “kentsel dönüşüm” çalışmalarını incelemek için saha çalışmalarına başladı. Büyükşehir belediyesinin ilk kentsel dönüşüm projesi olan Uzundere 1. Etap’ta yeni evlerine taşınan ailelerle sohbet eden Soyer, Uzundere 2. Etap kapsamındaki inşaatları da inceledi. Soyer, kentsel dönüşümü yerinde ve uzlaşıyla yapacaklarını söyledi. Uzundere’nin yanı sıra Örnekköy, Ege Mahallesi, Gaziemir Ak tepeEmrez, Bayraklı, Ballıkuyu ve Güzeltepe olmak üzere kentin 7 ayrı bölgesinde uygulanan kentsel dönüşüm projeleri hakkında da bilgi alan Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en başarılı hizmetlerden biri Uzundere kentsel dönüşüm çalışmalarıdır. Orada belediye, müteahhit ve vatandaş bir araya geldi. Belediye vatandaşın hakkını korudu. Şimdi aynı mantıkla yola çıkarak, hiçbir vatandaşımın hakkına zerre kadar toz kondurmayacağız" dedi. l İZMİR / Cumhuriyet İstanbul’da CHP’li ilçe belediye başkanları milyonlarca lira borç devralarak göreve başladı. Esenyurt Belediyesi’nin 1 milyar lira, Küçükçekmece Belediyesi’nin ise 440 milyon TL borcu olduğu ortaya çıktı. Küçük çekmece Belediyesi’nin 2018 yı lında baskı ve ciltleme işine 16 milyon 158 bin lira harcaması da dikkat çekti. 31 Mart’ta Esenyurt ve hazal ocak Küçükçekmece’de CHP’li başkanlar seçildi. Esenyurt’ta Bele diye Başkanı seçilen CHP’li Ke mal Deniz Bozkurt, belediyenin borcunun 1 milyar lira olduğunu açıkladı. Bozkurt, “Bir milyar borcumuz var. Yani eski parayla 1 katrilyon borcumuz var. Para nerede, nereye gitti, belli değil” dedi. Küçükçekmece Belediyesi’nin borcu ise 2018 yılı Denetim Komisyonu raporunda açığa çıktı. Denetim Komisyonu’nun CHP’li Meclis üyeleri Emre Alageyik ve Yüksel Mercan rapora şerh koyarak kalem kalem 2018 yılında yapılan usulsüzlükleri sıraladı. Alageyik, belediyenin toplam borcunun yak laşık 440 milyon lira olduğunu açıkladı. Kü çükçekmece Belediyesi’nin nüfus ve bütçe açısından İstanbul’un en büyük ilçelerinden biri olduğuna dikkat çekilen şerh raporun da “Küçükçekmece Belediyesi’nin 2018 yı lı sonu itibarı ile bitiş tarihi olarak en erkeni 22 Mart 2019 tarihinde, en geçi ise 21 Nisan 2021 tarihinde biten faizleri ile birlikte top lam bedeli 74 milyon 113 bin 985 lira ban Esenyurt Belediyesi’nin borcunun 1 milyar lira, Küçükçekmece’nin ise 440 milyon TL olduğu ortaya çıktı. CHP’li başkanlar ‘paranın nereye gittiği belli değil’ diyerek tepkilerini dile getirdi. ka kredi borcu bulunmaktadır. 2017 sonunda bu rakam 37 milyon 295 bin 175 lirayken bir yıllık süre içerisinde belediye ödenmiş olan borçlar dışında 36 milyon 818 bin 810 lira daha borçlandırılmıştır. Bunların yanında belediyemizin kamuya olan borçlar açısından incelendiği zaman, SGK ve vergi borcu bulunmamaktayken bu durum 2018 yılının ortalarından itibaren değişmiş, SGK ve vergi borçlarımız ödenemez duruma gelmiştir” denildi. ‘Kaynaklar zayi oldu’ Küçükçekmece Belediyesi’nin baskı ve ciltleme giderlerine de yer verilen raporda, 2016 yılında bu işe 6 milyon 987 bin lira, 2017 yılında da 8 milyon 739 bin lira harcandığına dikkat çekilerek, bu rakamın 2018 yılında 16 milyon 158 bin liraya ulaştığı anlatıldı. Raporda, “Bunun yanında günü birlik yapılan ve sadece birkaç saat süren açılış ve etkinliklerde ciddi rakamlar harcanmıştır. Bu etkinliklere ciddi maliyetler yüklenilerek ödenen bu bedel sonucunda kaynaklarımız zayi olmuştur” ifadeleri kullanıldı. l İSTANBUL Yurttaşlardan sevgi seli İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı’nda ramazan alışverişi yaptı. Yurttaşlar tarafından büyük ilgiyle karşılanan İmamoğlu, girdiği bir peynir dükkânında yaptığı konuşmada “Ramazan alışverişini çok severim ama yapamadım. Dilek hanımın özel bir siparişi yok. Farklı yörelerin peynirini seçtim. Bizim için sahur çok önemli. 10 yıldır yurttaşların evine misafir oluyorum. Güzel bir ramazan olsun” dedi. İmamoğlu, ekonomik krizin çarşıda hissedildiğini vurguladı. l İLAYDA KAYA / İSTANBUL Ömer Koç’tan İmamoğlu’na ziyaret Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, YSK kararı açıklanmadan önce İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu Saraçhane’deki başkanlık makamında dün ziyaret etti. Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Levent Çakıroğlu’nun da yer aldığı görüşme yaklaşık bir saat sürdü. Koç’un İmamoğlu’nu yeni görevi nedeniyle tebrik etmek için nezaket ziyaretinde bulunduğu öğrenildi. l İstanbul/Cumhuriyet Anormal bir iktidar yapısı ile karşı karşıyayız.. İktidarın üst düzey yöneticileri cenaze töreninde Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmamışlar. Ayıp etmişler, Cumhurbaşkanı bile bir törende en alt düzeyde bir ilişki olarak Kılıçdaroğlu ile tokalaşabilirken, yardımcısı ve bakanının bundan bile çekinmelerini nasıl açıklamak gerekir, sizlere bırakıyorum... Bu anormal bir iktidar yapısının tipik göstergelerinden biridir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybettiklerini bir türlü kabul etmemesi, bu anormal yapının çok önemli bir dışavurumudur. Öyle ki, “bana ve ülkeye neye mal olursa olsun” anlayışının egemen olduğu bir yapı.. İstanbul uğruna her şeyi yakıp yıkarım anlayışına ev sahipliği bir yapı.. Anormal yapının daha önceki dışavurumlarına şüphesiz bol örnek var. Anayasaya uymamak.. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımıyorum, demekler.. Dahası ilk derece mahkemelerin bile sırtını iktidara dayayarak arada sırada Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı çıkmalar.. Kıyıma kalkışmak ve iktidar yapısı Kılıçdaroğlu’na karşı düzenlenen, Ankara’nın arkaik ilişki ve yapılarının egemen olduğu “köy”de, bir tertip olduğu açık seçik alçakça saldırı, bu “anormal iktidar yapısı”nın anatomisini ortaya çıkartan çok önemli bir başka büyük olaydır. Toplu bir kıyıma kalkışan ilkel güruhtan hiç kimsenin içeride olmaması, tüm görüntülerin bir araya getirilmesi sonucu gerçekten bir katliam eyleminin ortaya çıkması, iktidarın hiç umurunda olmamıştır. Ne jandarma, ne savcı, ne mahkeme, ne Adalet ve İçişleri Bakanlığı.. İktidar yapısının anormal karakteri, saldırı karşısında yasal suskunluğuyla net ortada. Sadece yasal suskunluk olsa.. “Ne işin vardı, seçimleri kaybettiğin yerde”, “cenaze törenine gitmemeliydin” gibi, hiç normal olmayan, medeniyetten uzak ve normal siyasetle de kabul edilemeyecek anormal bağırtıları da bunlara eklemeliyiz. Tarihsel kilometre taşı  İktidar paydaşlarının bir türlü, gayet açık seçik, içten bir geçmiş olsun diyememesi de, bu anormal yapının olayla derin ilişkisinin göstergelerinden.. Bunun ardında, “keşke bu katliam eylemi sonuca ulaşsaydı” düşüncesinin izlerini arayıp da bulamamak mümkün değil. Bu olay, AKP yapısının iktidar olmakla, toplumla, demokrasi ile çok partili sistemle olan ilişki ve anlayışını açıklayan, çok net tarihsel bir kilometre taşıdır. Şüphesiz, İstanbul seçimlerini geriye çevirmek için yaptığı büyük ataklar da anormal yapının iktidarı asla kaybetmemeliyim düşüncesinin büyük dışavurumudur. Bu anormal yapı, ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir. Bu, milletin hayat standardı ile de ilişkilidir. Refahı büyütemez, yayamazlar Totaliter yapılar ülkelerin refahını büyütemezler. Çünkü insan ve düşünce zenginliğini baskılarlar, insanları bir alet düzeyine indirgerler. Kapitalizmle totaliter yapılar bu nedenle birbiriyle çatışır. Otokratların, totaliter yapıların, cuntaların ayakta kalamamaları, yıkılmalarının temel nedeni de budur. Türkiye’de, dıştan trilyonların ülkeye girişi ve borçlanma limitlerinin tavana vurması ile otokrat yapı arasındaki ilişki arasında ilişkiyi görmek gerekir. Büyük, gösterişli ama verimsiz, salt para harcayan yapılar, otokrat yapıların karakterinde vardır ve üreten bir ekonomiyi kuramayacakları için ekonomik krizler gelir bastırır. Ülkemizdeki otoriter yapının, gelişen bir ülke ve toplumda bir geleceği olamaz. Peki, iktidarın dönüşerek ayakta kalması mümkün mü? Ancak, AKP içinde bir devrimsel dönüşüm gerçekleşirse.. O zamana kadar da atı alan Üsküdar’ı geçer...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle