17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 27 MAYIS 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: FUNDA YAŞAR ER HABER Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli talimatıyla, konukevi milletvekillerine verildi Orman Genel Müdürlüğü misafirhanesini kullanmak isteyen kanser hastası muhafıza, milletvekillerine Misafirhanedetahsisedildiğigerekçesiyle oda verilmedi. Skandalı ortaya çıkaran Tarım Orman İş Sendikası Başkanı Şükrü Durmuş, Orman Genel Müdürlüğü tarafından aranarak ‘bakanın skandalrahatsızlığı’ iletildi. Ardından tahsis jet hızıyla soruşturma açıldı. Kanser tedavisi gören bir orman muhafızına konaklaması için yer veril meyen Orman Genel Müdürlü ğü konukevindeki odaların, Ta rım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin tali matıyla milletvekil lerine tahsis edildi ği anlaşıldı. Tarım Orman İş Sendikası SENA YAŞAR Genel Başkanı Şükrü Durmuş, “Bu ku rum birilerinin çıkarı uğruna peşkeş çekilemez. Dağda bayır da kaçakçılıkla mücadele ederek hayatını kaybeden, yangında ya narak ölen meslektaşımızın bu rada hakkı var, onların kemikle ri sızlıyor. Talan ettiğiniz, peş keş çektiğiniz yeter artık” dedi. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’nin özel villasında bakanlık personelini çalıştırdı ğı iddiaları geçen günlerde ka muoyunun gündemine oturur ken, Orman Genel Müdürlüğü’ne ait konukevinde de milletvekil lerinin sürekli olarak konakladı ğı ortaya çıktı. Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş’un verdiği bilgilere göre; Şükrü Durmuş kanser hastası bir orman muhafaza memuru, Ankara’da kanser tedavisi göreceğini ve bu süreçte misafirhaneye ihtiyacının olduğunu ve ekonomik durumlarının iyi olmadığını kendisine iletti. Orman memurlarına hizmet etmek için kurulan Orman Genel Müdürlüğü’ne ait 26 odalı Ömer Özen Eğitim Merkezi’ni (misafirhane) arayan Durmuş, yetkililerden “yer olmadığı” yanıtını aldı. Durmuş, ardından misafirhanede “kimin kalacağı” sorusu ile karşılaştı. Durmuş, bir muhafaza memurunun tedavi için geleceğini ve 1 hafta konaklaması gerektiğini söylemesi üzerine, yetkiliden “Zaten burada muhafaza memurlarına yer verilmiyor” yanıtını aldı. Yetkili; misafirhanenin yüzde 60’ının milletvekilleri tarafından doldurulduğunu, bir yı lı aşkın süredir orada kaldıklarını ve bakanın emri ile misafirhanenin milletvekillerine tahsis edildiğini söyledi. Durmuş, bazı milletvekillerinin çoğu zaman orada kalmadığını, fakat oda anahtarlarının vekillerde olduğunu belirtti. İddiayı kanıtlayan vekil Misafirhanenin önünde sosyal medyadan canlı yayın aracılığıyla açıklama yapan Durmuş, şunları kaydetti: “Bu kurumu cansiperane sırtlanan muhafaza memurları, hele ki kanser tedavisi gören bir meslektaşımız burada kalamayacaksa kimler kalacak? Sayın bakan, haddini bil! Bu kurum, milletvekillerine peşkeş çekilemez. O memurlar olduğu için bu kurum vardır. Milletvekillerinin ekonomik durumu oldukça iyi, bir otelde kendilerine özel oda tahsis ettirebilirler. Bu kurumu, buna müsaade eden yöneticileri, sayın bakanı kınıyorum! Kuruma emek veren insanların buralarda hakkı vardır. Milletvekilleri, derhal burayı boşaltın. Aksi halde bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz. Bu uyarıyı yapıyorum.” Durmuş’un açıklama yaptı ğı esnada, misafirhanenin kapısının önüne bir milletvekili aracının geldiği ve aracın kapıda beklediği de görüldü. Buna tepki gösteren Durmuş, “Milletvekili gelsin, gerçek değilse iddiamızı çürütsün. Bu işgale son verin. Burada kanser hastası meslektaşımızın kalması en doğal hakkıdır. Sendika olarak üzerimize düşen ne varsa yapacağız. Sayın bakan gereğini yapsın. Bu kurum birilerinin çıkarı uğruna peşkeş çekilemez. Müsaade etmeyeceğiz. Ben 41 yıldır buraya hizmet veren bir emekçiyim. Dağda bayırda kaçakçılıkla mücadele ederek hayatını kaybeden, yangında yanarak ölen meslektaşımızın burada hakkı var, onların kemikleri sızlıyor. Talan ettiğiniz, peşkeş çektiğiniz yeter artık” dedi. Durmuş’un, yaptığı açıklamanın hemen ardından Orman Genel Müdürlüğü tarafından arandığı, bakanın bu açıklamadan rahatsız olduğu ve Durmuş hakkında soruşturma açıldığı da öğrenildi. l ANKARA Sürprizlerimİmamoğlu, İstanbul Gönüllüleri ile buluştu, önemli mesajlar verdi: olacak İLAYDA KAYA Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sandıkta mücadele etmeye devam edeceğini vurgulayarak, “Bu kötü boksörler kavga etmek istiyor. Onları ringde tek başına bırakacağız. Kendileriyle kavga etmeye başlayacaklar” dedi. Bayramdan sonraki iki haftanın çok önemli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bayramdan sonraki bir hafta size sürprizlerim olacak. Güzel şeyler söyleyeceğim son bir hafta kala” diye konuştu. İmamoğlu, dün Kadıköy’deki Bostancı Gösteri Merkezi’nde düzenlenen kampanya koordinasyon toplantısında İstanbul Gönüllüleri ile bir araya geldi. Salona “Her şey çok güzel olacak” ve “İmamoğlu varsa umut var” yazılı pankartlar, Türk bayrağı ve Atatürk’ün fotoğrafı asıldı. İmamoğlu’na, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı eşlik etti. İmamoğlu, “Birileri kentin yaşayanlarına başka sıfatlar takarken, biz, ‘Herkes bizim, İstanbul ittifakının adayıyız. Benden olanolmayan diye ayıran bir siyasi anlayışın karşısında, biz; 16 milyon vatansever, 82 milyon vatansever’ dedik. Bu pozitif dil, milletin kalbinde taht kurdu. Bana toplumla siyaset üstü bir dil kurmama en büyük fırsatı tanıyan, İstanbul Gönüllüleri’siniz. ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyeceklerdi, dedirtmedik” diye konuştu. Uydurma gerekçeler YSK’nin gerekçeli kararını eleştiren İmamoğlu, “Uydurma gerekçelerle, hakkımızı gasp ettiler. Ama yılmayacağız. Bayrama gider gibi sandık mücadelesi vereceğiz. Bu kötü boksörler kavga etmek istiyor. Onları ringde tek başına bırakacağız” dedi. Siyasete dinin karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi: “Ramazan ayında her türlü kötü sözü söylüyorlar. İftiralar atıyorlar. Bazen din adamlarının yanında bile konuşuyorlar. Siyasete dini asla alet etmeyin. ‘Yiyiniz, içiniz ama asla israf etmeyiniz’ ayetimiz var. Bunları anlatın. Niye anlatmıyorsunuz? Ucu size dokunur diye mi? Herkese güzel söz söylemek nasip olmuyor. Bazı insanların sözleri 100 yıl geçse de unutulmaz. Mesela, ‘Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir’ sözü.” l İSTANBUL 24 Haziran demokrasi için fırsat Ekrem İmamoğlu, dün Kadıköy’ün ardından İstanbul’un çeşitli ilçelerinde de seçim çalışmalarını sürdürdü. Samandıra ve Sancaktepe’de yurttaşlarla buluşan İmamoğlu, “18 gün görevde kaldık. Gençlere öğrenci indirimi yaptık. Suda indirim yaptık. Dini, milli ve resmi bayramlarda ulaşımı ücretsiz hale getirdik. 18 günde yaptıklarımızı bile kıskandılar. 5 yılda yapacaklarımızı bir hayal edin. İsraf, bugünkü Türkiye’nin en büyük düşmanı. Halkın parasını israf ve çarçur ediyorlar” dedi. Daha sonra Kartal’daki Cumhuriyet Mahallesi’nde düzenlenen Kartal Erzincan Refahiye Orçul Dernekleri Futbol Turnuvası ku pa törenine katılan İmamoğlu, Çekmeköy Madenler Meydanı’nda da miting düzenleyerek yurttaşlara hitap etti. İmamoğlu, iftarını Rize Dernekleri ile birlikte Ataşehir’deki bir otelde açtı. İmamoğlu, “Sizlerle yürümek istiyorum. Bunun demokrasi adına fırsat olduğunu düşünüyorum. Demokrasiden, akıldan, bilimden, sanattan, adaletten, haktan, hukuktan uzaklaşmış bir anlayışın hataları üzerinden, bu memleket adına bir fırsata dönüştüğünü düşünüyorum. 24 Haziran sonrası İstanbul seferberliğini ilan edeceğiz. Eğitim, çevre, adalet, aklına gelebilecek her hususta seferberlik ilan etmek zorundayız” diye konuştu. Kanaat önderleriyle buluşan CHP lideri ‘silahlı çözümün’ Çözüm mesajlarıolamayacağını belirterek adres olarak TBMM’yi gösterdi MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden bazı kanaat önderleriyle bir araya gelerek Kürt sorunu konusunda önemli mesajlar verdi. Kürt sorunu konusunda bugüne kadar kapalı kapılar ardında süreçlerin yürütüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu’nun, “Tartışmalar şeffaf yapılmalı. Bütün yurttaşlarımızın kendi dillerini öğrenmeleri ve yazabilmeleri haklı bir taleptir. Ama ‘anadil’ ile ilgili taleplerde tartışmaların zemini TBMM olmalı. Güven ortamı sağlanması ve silahın ortadan kalkması gerekiyor. Silahla hiçbir şey elde edilemez” dediği öğrenildi. Kılıçdaroğlu, önceki gün İstanbul’da Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden kanaat önderleriyle basına kapalı gerçekleşen iftar programında bir araya geldi. Söz konusu programa; İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, İs tanbul milletvekilleri; Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu ve Mehmet Bekaroğlu ile İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı. Kılıçdaroğlu, iftar yemeğinin ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu’nun, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kürtçe eğitim veren bir kursunun bulunmadığının” belirtilmesi üzerine, “Bu işin muhattabı Ekrem İmamoğlu’dur. Kurs açabilir, talep varsa açması da lazım. Bütün yurttaşlarımızın kendi dillerini öğrenmeleri ve yazabilmeleri haklı bir taleptir. Ama ‘anadil’ ile ilgili taleplerde, parlamentoda görüşülmesi ve orada bir uzlaşma sağlanması gerekiyor” dediği öğrenildi. Kayyım mesajı Kılıçdaroğlu’nun, önceki dönemde özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki bazı belediyelere kayyım atandığının anımsatılması üzerine, “Şimdi yeniden kayyum atama hazırlığındalar. Buna dair duyumlarımız var. Bu asla kabul edilemez” ifadelerini kullandığı belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin “Türkiye’nin 5 temel sorunu” olarak sıraladığı başlıklardan birinin “toplumsal barış” olduğunu ifade ettiği belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun şu açıklamaları yaptığı ifade edildi: “Sosyal demokrat bir partiyiz ve Cumhuriyetçiyiz. Cumhuriyetin temeli eşit yurttaşlıktır. Ama bu lafla olmuyor. Eşit yurttaşlık somut, objektif imkânlarla donatılmalıdır. Bu, insanların kendi kimlikleri ile kendilerini ifade edebileceği siyasal ve toplumsal ortamı yaratarak çözülür. Eşit yurttaşlık böyle olur. Ama bütün bunların olabilmesi için güven ortamı sağlanması ve bir an önce silahın ortadan kalkması gerekiyor. Silahla hiçbir şey elde edilemez. Yaşanan terör ve şiddet bölgeyi, bölge insanını tahrip ediyor. Bir an önce çözüme kavuşmalı.” l ANKARA Vicdan nedir, vicdan? V icdan nedir? Bilirsiniz değil mi? Bilmelisiniz. Kişiye doğru olanı yapma yükümlülüğü veren içsel güçtür “vicdan”. Haysiyet nedir, haysiyet? Şeref nedir, şeref. Elbette bilirsiniz. Ama bir şeyi daha bilmelisiniz. Hepimiz bilmeliyiz. Yaşam, işte bu değerlerin sınavıdır. Vicdan sınavını herkes kendi içinde verir. Haysiyet sınavını yaşadığımız olaylarla veririz. Şeref sınavı da, vermemiz şart olan bir sınavdır. Bu sınavları veremeyen Japon “harakiri izni” ister. Kendini temizlemek için şerefiyle ölme iznidir bu. Başkalarının tanıklığı önündeki Japon, kendini bıçakla öldürür. Bir İsveçli, görevinden istifa eder ve özür diler. Bir köle şerefsiz yaşamaktansa ölümü seçmiştir. Bir ortaçağ bilgini düşüncesini inkâr etmemek için yakılmayı göze almıştır. Bertrand Russell, savaş karşıtı gösterilere katılıp tutuklanmıştır. JeanPaul Sartre yazdıklarından dolayı tutuklanmak istemiş, Başkan General De Gaulle, “Fransa tutuklanamaz” diye izin vermemiştir. Tarihe geçmiş iki şerefli davranış. “Cumhuriyet nedir” diye soranlara söyleyeceğimiz budur: Cumhuriyet vicdandır, haysiyettir, şereftir. 19 Mayıs 1919, bu ülkenin haysiyetinin, şerefinin, vicdanının kurtuluşunun simgesidir. 100 yıl sonra yapılan müsamere elbette o kurtuluşu temsil etmedi. “Atatürk kimdir” sorusunun kısa yanıtı, “bu kurtuluşun kararlı iradesidir”. Şimdi bu iradeyle geri alacağımız da. Bu ülkenin vicdanıdır, haysiyetidir, şerefidir. Artık kimseyi kandıramıyorsunuz... Siz kimi kandırıyorsunuz? Sayfalara yaydığınız laf ebelikleriyle suçunuz örtülüyor mu? O yakalanmış çocukların utangaç gülmeleriyle süslediğiniz yalanlarınız sırıtmıyor mu? Vicdanınız, hakkını yediğiniz insanların acılarıyla sızlamıyor mu? Haysiyet gibi bir değeri neler uğruna arkanıza attınız? Yalancılık gibi utanç verici bir yükü ne karşılığında taşıyorsunuz? Makam, yetki, servet, şatafat bunların zerresine değer mi? Bunlar için yaptığınız zulüm, size geri dönmeyecek mi? Hapisteki insanlar, Aç bıraktığınız binlerce aile, Adaleti çiğnediğini bildiğiniz, elinizde silah olan hukuk, Vicdanınızı hiç rahatsız etmiyor mu? Bütün bunları bilerek yapıyorsunuz. Ne yaptığınızı çok iyi biliyorsunuz. Topluma saldığınız korku bütün bunlar için. Yaptığınız tehditler toplumu sindirmek için. Umutları yok etmeniz hep bu zulmü sürdürmek için. Ama biz görüyoruz. Biz biliyoruz. Biz sizin kimler olduğunuzu, neleri neden yaptığınızı görüyoruz. Artık yandaşlarınız da görmezden gelemiyor. Artık yandaşlarınız da sessiz kalamıyor. Çünkü siz, vicdanları ortadan kaldırmaya kalktınız. Çünkü siz, haysiyetten yoksun bir yola girdiniz. Çünkü siz, insanları şeref mücadelesine zorladınız. Bu bizim mücadelemizdir... Biz bu mücadeleyi kabul ediyoruz. Biz vicdanları için, haysiyetleri için, şerefleri için yaşayan insanlarız. Biz, “ya istiklal ya ölüm” diyen Önderin insanlarıyız. Biz bu mücadeleyi kabul ediyoruz. Bu mücadele bu ülke sizden kurtuluncaya kadar devam edecektir. 23 Haziran seçimi bir belediye başkanlığı seçimi değildir. Ekrem İmamoğlu bir bariyeri yıkmış, suyun doğal akışını sağlamıştır. Bu seçim, bir partinin seçimi değildir. Bu seçim, gasp edilmiş bir hakkın geri alınışı da değildir. Bu seçim, bir vicdan seçimidir. Bu seçim, bir haysiyet seçimidir. Bu seçim, bir şeref seçimidir. Bu seçimi kaybetmeniz bir özür yerine geçer ama yaptıklarınızı bağışlatmaz. Siz bu ülkenin tarihi önünde suçlusunuz. Yalanlar söylediniz. Sahtecilik yaptınız. Yolsuzluklarınız ortaya çıktı ve çıkıyor. Hakkınız olmayan yerleri işgal ettiniz. Güzelim kentleri yağmaladınız. İnsanların haklarını yediniz. Suçlusunuz, suçunuzu biliyorsunuz, onun için zorbalığa başvuruyorsunuz. Ama artık faydası yok. Vicdanlar sizi mahkum ediyor. Haysiyet sizi mahkum ediyor. Şeref sizi mahkum ediyor. Siz kendi cezanızı kendiniz verdiniz. Biz ülkemizi geri alıyoruz. Gerçekleşen budur... Er, general olamayacak EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar başta olmak üzere hükümetin yeni askerlik sistemini getirirken sık sık kullandığı “erler general olabilecek” söyleminin yalnızca askerliğe özendirme amaçlı olduğu ortaya çıktı. Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay, ilkokul ve lise mezunlarının general olmasının mümkün olmadığını belirterek, bu söylemin “sistem içerisine giren personelin nitelik kazanması, kriterleri sağlaması, eğitimi ni tamamlaması halinde o noktaya ulaşabileceğini özendirici bir yaklaşım” olarak ortaya konduğunu söyledi. AKP’nin askerlik yasa önerisinin TBMM Milli Savunma Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında CHP’li Mehmet Ali Çelebi’nin ilköğretim mezunu olan bir erin general olup olamayacağını sorusuna Milli Savunma Bakan Yardımcı Alpay, “Olmaz” yanıtını verdi. Bunun üzerine Çelebi, “Zaten 20 yaşında başlayan bir kişi mevcut düzende orgeneral olamıyor, yaş haddine takılıyor” dedi. l ANKARA VEFAT VE TEŞEKKÜR Ailemizin değerli büyüğü Dr. ORHAN CEMİL ALTINAY'ı 22 mayıs 2019 günü son yolculuğuna uğurladık. Bu acılı günümüzde bizimle beraber olan, kalbi bizimle olan ama yanımızda olamayan, taziyeye gelen, bizleri arayan ve bizim haber veremediğimiz bütün dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Eşi: Halime Güngör Altınay Evlatları: Ahmet Bahadır Altınay, Z.ŞebnemTurhan İlter Torunları: Orhan Altınay, Elif Cutri Didem İlter, Sinem Görkem Türk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle