14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 9 NİSAN 2019 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM İmamoğlu ‘siyasetçilere’ ders verdi Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını ilk duyduğumda biraz şaşırmıştım. Ama dikkatle izlemeye başlayınca, onun Türk siyasetine “yeni ve çok olumlu katkı ve değişiklik sağladığı sonucuna vardım”. Bugüne kadar hiçbir siyasetçinin birleştiremediği birçok öğeyi hep birlikte bünyesinde toplayabilmişti. Türkiye’nin bugün içine sürüklendiği kaostan çıkışında gerekli olacak “çok yönlülüğe, çağdaşlığa ve halkçılığa sahipti”. İmamoğlu, Türkiye’yi bu hallere sokan siyasetçilere adeta ders veriyor. AKP’lileri bile imrendiren bir biçimde, Don Kişot’vari bir duruş sergiliyordu. Sadece iktidardakiler değil, muhalefetin bile önemli bir kısmı, “bu kadarını” beklemiyordu. Benim görebildiğim özellikleri şunlar oldu: İnançlı bir insan (ve mümin) ile Atatürkçülüğün, Cumhuriyet Türkiyesi’nin ve laikliğin nasıl bütünleşebileceğinin adeta bir simgesi. İmamoğlu soyadını başta yadırgayanlar bile, sonra onu rahatlıkla kullanmaya başladılar! Ekrem İmamoğlu, sürekli olarak birleştirici, bütünleştirici, pozitif enerji yayan bir kimlik ortaya koydu. Kutuplaştırıcı, kin ve nefreti öne çıkaran, şiddete ortam hazırlayan, sürekli tehdit eden politikacıların, “halkın gözünde kirli yüzlerinin ortaya daha net çıkmasını sağladı”. Sokaktaki insan, “iyi ve kötü arasındaki farkı”, İmamoğlu’nun sağlam duruşu ile daha net gördü. Halkçı, yukarıdan bakmayan, tevazu sahibi, güleç yüzlü, esprili, sevecen bir politikacı ile karşılaştık. Diğerlerinin “negatifleri ve farklılıkları” ortaya çıktı. Çok insani, haksızlıklara karşı bile hiç sinirlenmeden, “uygar bir insan gibi yanıt veren, ağzını hiç bozmayan” bir politik figür, halkın sevgisini kazanıyordu. Şiddet ve nefret söylemleri ile, sadece bir kesimi “konsolide eden”! çirkin politikacıya karşı, “halkın gönlünde özlediği bir Türkiye’yi” sunan bir İmamoğlu vardı karşılarında. Rakipleri bile onu doğrudan hırpalamaya çekiniyorlardı. Ekrem Bey adeta bir turnusol kâğıdı gibi, onların çirkinliklerini, halkın göreceği bir biçimde sahneye çıkarıyordu. Tehditlerin çirkin yüzü şıp diye ortaya çıkıyordu. İstanbul ‘Ben ölmedim’ diyor… Böyle bir adam 16 milyonluk dev İstanbul’un başına geliyordu: Atatürkçü, halkçı, çağdaş uygarlığa inanmış ve onu hayat tarzı olarak kabullenmiş, hukukun üstünlüğünü içselleştirmiş, kendini halka sevdirmiş, görev yaptığı ilçede Rauf Denktaş’ın heykelini de diktirmiş bir aydın insan. Gözümü dünyaya, Haseki Hastanesi’nde açtığımdan beri Fatih, Beşiktaş, Bakırköy, Cihangir, Şişli, Beylerbeyi, Levent ve Ortaköy’de yaşadım. 43 yıl Beyazıt’ta İstanbul Üniversitesi’nde görev yapmış: Yeşilköy Dünya Ticaret Merkezi projesini 1979’da Ecevit’e onaylatmış ve başlatmış: İstanbul hikâyelerini Vefa Lisesi’nde Reşat Ekrem Koçu’dan dinlemiş: bu kentin taşına, toprağına, camisine, kilisesine, müzelerine gönül vermiş; Aytekin Kotil döneminden beri birçok defa öneri getirmiş bir insan olarak bu eşsiz kenti, “uygar insanların yaşayabileceği bir ortama götürmek kolay değil”: Hele “rant mikrobundan” kurtarmak. Dünyanın mücevher taşı üzerindeki tozları silkeleyip temizlemek kolay iş değil. Ama Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’deki başarısını, Ekrem Bey kısmen de olsa becerebilirse, bu bile büyük başarı olacaktır. İstanbul’u çevreleyen denizi toplu taşımada kullanmak, Beyazıt ve Taksim meydanlarını tarihi kimliklerine dönüştürmek, insanların kent yaşamına uygar bir biçimde katılımını sağlayarak, kültür ve sanat etkinliklerini teşvik ederek dersem, acaba hayal gördüğümü söyleyenler çıkar mı? Bir Trabzonlu İmamoğlu’ndan, böylesine özgün bir “İstanbul sevdalısı” doğabiliyorsa bu eşsiz kentin mucizelerine inanmak durumundayız. Evet, bu bir “1 Nisan şakası” değildi: demokrasinin ve insanlığın dürtüsü kadar, İstanbul ve halkın da bir mucizesi idi. İstanbul, ben daha ölmedim, hâlâ ayaktayım diyor... Ulu bir çınar gibi direniyor... Ve son söz: Önce çalıştırtmayız dediler: Şimdi, seçilsen de koltuğuna oturtmayız mı diyorsunuz? 9 NİSAN 2019 SAYI: 34152 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:59 04:46 05:13 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:29 13:11 16:49 06:14 12:55 16:34 06:38 13:18 16:56 Akşam 19:43 19:27 19:48 Yatsı 21:07 20:49 21:08 Reisi Cumhur ve AKP Reisi Umumisi Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart 2019 seçimlerine 17 ay kala, 10’u aşkın AKP’li belediye başkanını “oy kaybetme” kaygısı ile “metal yorgunluğu!” nedeniyle, görevden uzaklaştırma kararını açıkladı! İstifa etmeyenlerin “azledilecekleri” de duyuruldu... Demokrasinin kuralları gereği halkın “seçtiği” adamları AKP Reisi Umumisi “azledecekti!” Yani bu “AKP Reisi Umumisi’nin demokrasisi” idi... HHH “Metal yorgunu” gerekçesiyle görevinden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş veda konuşmasında, “Her şey affedilebilir, ama adam yerine konmamak asla!” sözleri ile tepkisini açıklamıştı. Topbaş’ı kim “adam yerine koymadı”, acaba? HHH “Metal yorgunu” olmadığı için, 31 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına gösterilen Binali Yıldırım’ın siyasal yakın geçmişini anımsayalım. Sırasıyla İstanbul, Erzincan ve 2015’te İzmir milletvekili... Başbakan ve de üstelik TBMM Başkanı... Bir anlamda Reisi Umumisi’nin “dama taşı” gibi... Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet protokolünde “2. koltuğunda” otururken, güçlükle istifa ettirilerek, “attan inip eşeğe binercesine” İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na aday yapıldı! HHH Anadolu Ajansı, 1 Nisan’da İstanbul sonucunu şöyle duyurdu: “CHP adayı Ekrem İmamoğlu oyların yüzde 48.80’ini, AKP adayı Binali Yıldırım da yüzde 48.55’ini aldı. 23 bin 945 farkla İmamoğlu kazandı...” Şakacılığı ile tanınan Yıldırım, sanki “Eşekten düşmüşten de beter!” olmuştu! “Toplumsal iletişimde” Yıldırım’ın “kendisi ve AKP Reisi Umumisi’nin İstanbul sevdasına” şu gönder Asıl ‘Metal Yorgunu’ Kim? Metal yorgunu.. Kurbanları... me yoğunlaştı: “İstanbul bizim aşkımız, kaybettik, çok şaşkınız...” Bir anlamda “metal yorgunluğundan” yakınan AKP Reisi Umumisi, “aşk mı, metal yorgunluğu mu yoksa siyasal ihanete mi uğramıştı” bilmek güç... AKP sonuçlara itiraz etti... Fark 16 bine indi... Sayımlar sürüyor. Bakalım daha ne kadar sürecek? Ancak, “eşekten düşen” Yıldırım’a karşılık, İmamoğlu, “Atı alıp, Üsküdar’a geçti...” HHH “Metal yorgunu” olarak görevden alınan bir başka belediye başkanı, başkentte 23 yıldır görev yapan AKP’li Melih Gökçek idi... Gökçek, çeyrek yüzyıllık başarısını şöyle anlatmıştı: “Ben bu davanın adamıyım. ‘Dava ahlakından’ geliyorum. Benim davamda nefse uymak yoktur. Benim davamda şahsi çıkarlarla davaya zarar vermek yoktur. Benim davamda ‘liderin kararlarına uymak’ gerekir. ‘Emir, demiri keser.’ Ben bu vebalin altından kalkamam!” Demokraside “emir” olur mu? Olursa, o düzene acaba ne denilir? Elbette, “AKP Reisi Umumisi’nin demokrasisi” denilir. HHH Mansur Yavaş, yaklaşık 125 bin oy farkla Ankara’yı CHP’ye kazandırdı. Kime karşı? Üstelik “AKP Yerel Yönetimler Başkanı” Mehmet Özhaseki’ye karşı! AKP’nin Ankara ve İstanbul’daki yeni adayları “metal yorgunu” değillerdi! Ama ona rağmen seçimi kaybettiler. Acaba asıl “metal yorgunu” kim? AKP Reisi Umumisi Moskova’ya uçarken şöyle konuştu: “2014 yılında Ağrı ve Yalova’da seçimlerin tekrar edildiğini hatırlayalım... İstanbul’daki seçimleri bir adayın 1314 bin oyla kazanması halinde gönüller huzur bulamaz. Bu işin seçim süreci bitti. Bundan sonraki süreç, yargı sürecidir. Yargı sürecinde de bu işin patronajı biliyorsunuz YSK’dir...” Türkçede “Yenilen pehlivan güreşe doymaz...” diye bir deyim var... Herhalde gerçek amaç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki “kirli” dosyaların temizlenmesi için zaman kazanmak olmalı! HHH Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, yerel seçimlerin ardından AKP hükümetine “demokratik ilkeleri” izleme çağrısı yaptı. Timmermans, “Türkiye geçen yıllarda büyük bir hızla Avrupa değerlerinden uzaklaştı! Bu durumun AKP’nin yerel seçim sonuçlarına saygı göstermemesi nedeniyle daha da kötüleşmemesini umuyoruz” dedi. Öldürülen Ünğan’ın ağabeyinin savunması: Tetikçi tutuldu 10 gün önce haber vermiş Firari uyuşturucu baronu İranlı Naci Şerifi Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi olayının azmettirici olduğu iddiasıyla hakkında dava açılan ve 5 yıldır kırmızı bültenle aranan İlhan Ünğan’ın Kadıköy’de öldürülmesi ile ilgili yeni çarpıcı bir detaya ulaşıldı. Ünğan’ın aynı suçlamadan dolayı cezaevinde bulunan ağabeyi Orhan Ünğan’ın 26 Mart’ta görülen duruşmada yaptığı savunmada, Zindaşti’nın kardeşini öldürtmek için tetikçi tuttuğunu söylediği öğrenildi. Ünğan kardeşlerin avukatı Kudbettin Kaya da 2 yıl önce son katıldığı duruşmada “Sonraki oturuma gelemeyebilirim. Öldürülme riskim var” şeklindeki ifadelerinin ardından benzer bir cinayete kurban gitmişti. Olay, önceki gün Bağdat Caddesi’nde saat 16.30 sıralarında meydana geldi. İlhan Ünğan, eşi ve oğluyla birlikte bir kafeden çıkıp otomobiline doğru yürümeye başladı. Ünğan’a aracına bineceği sırada yabancı plakalı bir otomobilden ateş açıldı. Şüpheliler olay yerinden kaçarken, Ünğan eşi ve çocuğunun gözü önünde kanlar içinde yere yığıldı. Ünğan kafasına isabet eden iki kurşunla hayatını kaybetti. Olay yerine gelen Ünğan’ın yakınlarından 3 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin üzerinden çıkan 2 tabancaya el koyuldu. Büyükçekmece’de 2014 yılında Ergenekon Davası’nın gizli tanığı Zindaşti’nin kızı Arzu Sharifi Zin SORU İŞARETLERİ Kadıköy’ün en işlek yerlerinden biri olan Bağdat Caddesi üzerinde yaşanan mafya hesaplaşması akıllarda soru işaretlerine neden oldu. İşte o sorular: 4 5 yıldır kırmızı bültenle aranan Ünğan, neredeyse her köşe başında GBT yapılan İstanbul’da eli ni kolunu sallayarak nasıl dolaşabiliyor? 4 Emniyetin 5 yıldır yakalayamadığı bir kişi husumeti olan mafya tarafından nasıl bulunabiliyor? 4 Tetikçiler, onlarca kamerayla izlenen cadde üzerinden nasıl kaçarak izlerini kaybettirebiliyor? daşti (21) ve şoförünün cip ile trafik ışıklarında durdukları sırada öldürülmesine ilişkin davada firari sanık İlhan Ünğan’ın da aralarında bulunduğu 10 kişi yargılanıyordu. ‘Tetikçiler dosyada’ Habertürk’ün haberine göre olaya ilişkin dava 26 Mart günü Bakıköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Orhan Ünğan, Zindaşti’nin kardeşini öldürtmek için tetikçi tuttuğunu söyledi. Zindaşti’nin Dubai’de husumeti bulunan uyuşturucu baronu Çetin Koç’u nasıl öldürdüğünü anlatan Orhan Ünğan mahkeme tutanağına göre şu ifadeleri kullandı: “Müşteki (Zindaşti) vekili aracılığı ile vermiş olduğu dilekçeler ile Çetin Koç ve şehit Ahmet’in öldürülmesi olayının benim organize ettiğim iddiasında bulunmuş. Ama her nedense Çetin Koç’un öldürülmesi olayına karışan kişinin kaldığı otelin bedelini ödediği anlaşılmıştır... Ayrıca Çetin Koç’un kardeşini kaçırttığı Çetin’i nasıl öldürttüğü yönünde ayrıca kardeşimi öldürtmek üzere kimleri tetikçi olarak tuttuğu İstanbul CBS’nin soruşturma dosyasında yer almaktadır.” Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan kardeşlerinin avukatlığını yapan Kudbettin Kaya, 31 Ekim 2017 günü Yeşilköy’de bir restoranda uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Kaya da öldürülmeden 10 gün önceki duruşmada “Ben bir sonraki oturumda bulunmayabilirim, zira benim öldürülme riskim vardır veya ben nefsi müdafaa kapsamında birilerini öldürmek zorunda kalabilirim” ifadelerini kullanmıştı. 6 Nisan 2018’de düzenlenen operasyonla yakalanan Zindaşti ve 3 adamı yaklaşık 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra skandal bir kararla tahliye edilmişti. Savcının itirazı üzerine hakkında tekrar tutuklama kararı çıkarılan Zindaşti 3 saat içerisinde kayıplara karışmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet ÖSYM’nin kozmik odasından FETÖ yapılanması çıktı Ali Demir de gözaltına alındı Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ/ PDY) ÖSYM Başkanlığı’ndaki yapılanmasına ilişkin soruşturmada, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir’in de arasında bu lunduğu 21 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 6 kişinin halen Alican ÖSYM’de aktif uludağ görev yaptığı, bunlardan ikisinin soru hazırlama biriminde, üçünün ise bilgi güvenliği başkanlığında çalıştığı öğrenildi. Bu kişilerin halen ÖSYM’nin kozmik birimlerinde çalışması, mevcut yapılan sınavların da sızdırıldığı şüphesini doğrudu. Savcılık, bu şüpheyi de araştırıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ’nün ÖSYM’deki yapılanmasına ilişkin soruşturmada dün düğmeye bastı. Ankara merkezli operasyonda toplam 34 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü ekipleri, Ankara’nın yanı sıra İstanbul, Adana, Eskişehir, İzmir, Nevşehir ve Trabzon’da operasyon gerçekleştirdi. Operasyon sonucunda Ali Demir’in arasında bulunduğu 21 kişi gözaltına alındı. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgiye göre, şüphelilerden 6’sı ÖSYM’de aktif olarak çalışıyor. Bu şüphelilerden 2’sinin Ölçme ve Değerlendirme Daire Başkanlığında, 3’ünün Bilgi Güvenliği ve Yönetimi Daire Başkanlığı’nda, birinin ise Kurumsal Ilişkiler Daire Başkanlığı’nda çalıştığı öğrenildi. Savcılık araştırıyor Ölçme Daire Başkanlığı, kurumun en kritik birimlerinin başında geliyor. Bu daire başkanlığının görevi, sınavlarda sorulacak soruları hazırlamak veya hazırlatmak, denetlemek ve güvenli bir şekilde şifreleyerek saklamak, soru havuzu oluşturmak ve güvenliğini sağlamak, soruların geçerlik ve güvenilirlik düzeylerini artırmak... Bilgi Güvenliği ve Yönetimi Daire Başkanlığı’nın görevi ise başkanlığın yazılım ve donanım altyapısı ile ilgili tüm işleri, bilgi güvenliğini en üst dü zeyde tutarak yürütmek ve koordine etmek. Savcılık kaynakları, ÖSYM’nin soru hazırlayan biriminde FETÖ şüphelisi iki kişinin çalışması üzerine, bu kişilerin olduğu dönemde yapılan sınavların sorularının sızdırılıp sızdırılmadığını da incelemeye aldı. Bilgi Güvenliği Başkanlığı’nda 3 şüphelinin çalışması ise bu kişilerin sisteme hâkim olması anlamına geliyor. Başaktördü Eski ÖSYM Başkanı Demir’in adı 2011’de yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda ortaya çıkan şifre skandalı ile gündeme gelmişti. Ortaya çıkan şifreye göre, matematik testinde şıklar arasında en yüksek sayının sağındaki şık her zaman doğru yanıt oluyordu. Kural, uygulandığında 40 matematik sorusundan 30’un üzerinde doğru yanıt çıkarılabiliyordu. O dönem YGS’de kopya iddialarına ilişkin soruşturma başlatan savcı Şadan Sakınan, takipsizlik kararı vermişti. Sakınan, bugün FETÖ’den aranıyor. Buna rağmen ÖSYM, YGS’yi iptal etmemişti. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Ali Demir’i eleştirenleri “şerefsizlikle” suçlamıştı. l ANKARA ÖKK davasında 23 müebbet FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 68 sanıklı davada “anayasal düzeni ihlal” suçundan 23 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 3 sanığa müebbet hapis cezası verilirken, 18 sanık “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 5 yıl ile 7.5 yıl arasında değişen sürede hapse mahkum edildi. Sanıklar Ahmet Müfit Küçük, Ali Kapucu, Bilal Tosun, Engin Kaya, Fahri Ersoy, Fatih Uysal, Gökhan Mercan, Mehmet Ali Çelik, Mehmet Raydemir, Murat Aydın, Mustafa Koyuncu, Muzaffer Han, Osman Çolak, Özgür Çiloğlu, Ramazan Kılıç, Rasim Eşref Çıtak, Serkan Ak, Serkan Coşkun, Sezgin Güney, Şenol Soylu, Turgay Usanmaz, Uğur Demirtaş, Ümit Bak, Ümit Burtaçoğlu, Veysel Ezgin ve Yakup Akkuş “anayasal düzeni ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ahmet Aslan, Hüseyin Uludağ, Kadir Aslan, Mehmet Yaşar Çelik, Mustafa Sarıboğa, Ökkeş Dursun Öztürk, Umut Coşkun’a “anayasal düzeni ihlal” suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar veren mahkeme, Cem Sinan Yenal, Emrah Şentürk, Şükrü Bülbül’ün tüm suçlardan beraatine hükmetti. Adem Loğa, Ahmet Seçkin Vural, Alperen Berat Durmuş, Fatih Rüştü Keten, Hüseyin Uğurer, Mehmet Ali Eser, Mustafa Avdan, Osman Yalçın, Ömer Faruk Cavlazoğlu ve Yıldıray Yılmaz’ın da “anayasal düzeni ihlal” suçundan beraatlerine hükmedildi. Tutuklu 5 sanığın yurtdışına çıkış yasağıyla tahliyelerine karar verildi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Tibet’te yaşayan bir dağkeçisinin tüyleriyle dokunan çok yumuşak bir kumaş. 2/ Soyundan gelinen kimse... Latin Amerika 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 İ L T İ Z AM S 2 PUAN ŞUL E 3 EL TAKS İ M 4 KUTAN ALA 5 Y İ KAT AN 6 OKR F ER T 7 L İ MNO L O J İ 8 UŞ İ REBEK kökenli, canlı 9 İ TA KAL tempolu bir dans ve müzik. 3/ Ceket altına giyilen kolsuz ve kısa giysi... Otomatik para çekme makineleri için kullanılan kısaltma. 4/ El ve yüz hareketleriyle gösterme... Eski dilde su. 5/ Geriye doğru uçma özelliği de olan küçük bir kuş. 6/ Bir zaman bi rimi... Tellür elementinin simgesi... Kimi Türk lehçelerinde “ağa” yerine kullanılan sözcük. 7/ Ham petrolün bitmiş ürünlere dönüştürüldüğü fabrika. 8/ Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo... Bir mandalina cinsi. 9/ “Âlem çiçek olsa arı ben olsam / Dost dilinden tatlı bulamadım” (Pir Sultan Ab dal)... Yan yana konmuş iki küçük davuldan oluşan ritim çalgısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kalıcı, kalımlı. 2/ Vücut ısısı... Eski Türk lerde yağmur yağdırıp yel estirdiğine inanılan büyü taşı. 3/ Büyümemiş karpuz... Tavuğun istenilen yere yumurtlamasını sağlamak için kullanılan beyaz taş. 4/ Cinsel zevkleri çağ rıştıran, cinsel istek uyandıran. 5/ Tohumluk küçük soğan. 6/ Sodyum elementinin simgesi... Boru sesi... Yankı. 7/ Karışık renkli...Çarlık Rusyası’nda soylu ya da derebeyi. 8/ Kırmızı renkli bir elma cinsi. 9/ Başkenti Banjul olan Af rika ülkesi... Satranca benzer bir strateji oyunu. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. gülbahar ATAŞ Marmara Üniversitesi’nden almış olduğum “546516015” No’lu öğrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. BURCU KAYA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle