28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 kultur@cumhuriyet.com.tr 13 NİSAN 2019 CUMARTESİ KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: İLKNUR FİLİZ Afyon’da bir mucizeSessiz Sedasız Büyüyen Bir Tohum: Afyon Caz ve Klasik Müzik Festivali TELEVİZYON Hazırlayan. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK IŞIL ÖZGENTÜRK Arkadaşlarıma “Yarın Afyon’a gidiyorum” dediğimde “Hadi gene iyisin, sıcak sulara dalıp yenileceksin” diye haset do lu sözler söylediler. “Yok yahu ben 18 yıldır süren Afyon Klasik Mü zik Festivali’ne gidiyorum” dediğim de de gözleri faltaşı gibi açılıp, “Ne Afyon’da klasik müzik festivali mi? Sen bizimle dalga mı geçiyorsun ?” diyerek cehaletlerini açık ettiler. Evet 2000’li yıllar, bazılarımız Afyon’dan gelecek haberi kulağımızı dört açıp beklerdik. Afyon’lu müzik öğretmeni ve her türlü müzik aleti ni ustaca çalan Hüseyin Başkadem bazılarına gö re en olmayacak bir işe girişmişti. Afyon’da caz ve klasik müzik! Ayrı ca bu festival sadece kla sik müzikçilere, cazcıla ra kucak açmamıştı, her Bu yıl 18’si yapılan fes sanat disiplininden pek tivale dört beş yıldır git çok sanatçı, yazar, sos memiştim, ama haberle yal bilimci oradaydı ve rini alıyordum. Ben de ta cazcılarla, klasikçilerle Hüseyin Başkadem sı tarağı toplayıp kendi çeşitli disiplinlerdeki in mi yeniden Afyon’a pos sanlar bir hafta boyunca Afyon’un taladım. Bir hafta boyunca seçim anaokullarında, ilkokullarında, lise stresinden uzaklaşıp, büyüyen to lerinde öğrencilere onlara tepeden humun çıkardığı o güzelim sesi din bakmadan, bir müzik aleti çalma ledim, okullarda mesleğimin büyü nın güzelliğini, şiir yazmanın keyfi sünü anlatmaya çalıştım. Üstat Ali ni, resim yapmanın, fotoğraf çekme Yılmaz Bey’in meyinden sarı geli nin dayanılmaz sevincini anlatmaya ni çocuklarla birlikte dinlerken ağ çalışacaklardı. Altı yıl üst üste gitti ladım. Hüseyin sayesinde Afyon ile ğim bu festivallerde diğer arkadaşla Prag arasında müzik kardeşliği ku rımla birlikte pek çok şaşırtıcı anıyı rulmuş. Her yıl geliyorlar ve ben de paylaştık. Sesine güvenen küçücük bu yıl dünyaca ünlü gencecik klasik kızlar, bağlama çalmayı babasından müzikçilerin ne denli mütevazı ve öğrenmiş delikanlılar bizi farklı diyarlara götürdüler. candan olduklarına tanık oldum. Bir müzik gösterisinden sonra hayatı Seçim stresinden uzak... boyunca Afyon’dan dışarı çıkmamış, geleneklerden ötürü başı bağlı bir Afyon halkı ve yetkililer “Bu nasıl kadın koluma girip şöyle dedi . “Pi iş?” diye şaşırarak, izlediği festiva yano çalan aynen benim kıza benzi lin bir tohum ekmek olduğunu epey yor. Saçları kıvır kıvır keşke benim sonra kavradılar ve o günden sonra kızımda piyano çalabilseydi... Keş da festivallerine sahip çıktılar. Kimi ke, keşke bütün okullarda küçük bir otel, kimi yemek, kimi salon spon piyano olsaydı,keşke müzik dersleri sorluğunu üstlendi. Hüseyin öyle nin sayısı artırılsaydı!” inatçı bir insandı ki, bazen beş para Bütün bir hafta boyunca Hüseyin’i sı olmadan işe girişirdi, neyse ki son yakalayıp bana birkaç anısından zamanlarda Kültür Bakanlığı festiva söz etmesini istedim, başı öylesine le sahip çıkmaya başladı. kalabalıktı,öylesine çok sorumluluğu vardı ki, bir türlü konuşamadık. Mükemmel bir program vardı ve hiç aksamadı. Hüseyin bu! Ben de festivalin yapısını biraz daha anlatabilmek için okullarda öğrencilerle birlikte çalışılan konu başlıklarından bir kaçını sizlere aktarmak istiyorum: Edediyat ve Müzik, Sanat ve Yemek, Resim ve Müzik, Müzik ve Fotoğraf, Müzik ve Kompozisyon, Halk ve Müzik, Keman ve Müzik, Klarnet ve Müzik, Korno ve Müzik, Ses ve Müzik, Kemençe ve Müzik, Obua ve Müzik, Fagot ve Müzik. Praglı müzisyenler Şaşırtıcı değil mi ama biz, siz şaşırıyoruz, Afyon’daki okullarda öğrenciler hiç de şaşkın değil, tam tersi 18 yıldır müzik haftası kulaktan kulağa öyle yayılmış, öyle beklenen bir hafta olmuş ki, çocuklar hazırlanıp gelmişler, kimi türkü söylemek, kimi kendi yazdığı rap şarkısını okumak, ,kimi klarnet ne kadar kavala benzer diye sormak için sıradalar. Bu arada okullardan birinde koskoca konferans salonunu dolduran öğrencilere, Prag’dan gelen müzikçiler eşliğinde, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nı yöneten şef Orhan Şallıel orkestrada şefin ne olduğunu anlatmak için vallahi de billahi de üç yüz çocuğun katıldığı bir orkestra kurmayı başardı, tabii seslerden, çocuklar durmak bilmediler, korku filmi sesi, bomba sesi, mutluluk sesini hep birlikte uzun uzun yeryüzüne yaydılar. Gece konserleri ise tıklım tıklım doluydu. Kemençe ve Tambur gösterisi ve Errai Trio’nun konseri benim izleyebildiklerin arasında, özellikle Çek Cumhuriyeti’nden gelen Errai Trio’yu defalarca dinleyebilirim, zaten ahali de benimle aynı fikirdeydi, Trio’yu kolay kolay bırakmadılar. Yıllar öncesinden anılar Her güzellik gibi bu güzellik de bitti, uçakla İstanbul’a dönerken yıllar öncesinden anılar beni yalnız bırakmadı. Hüseyin ağır bir ameliyat geçirmiş ama öyle bir inatla ayakta durmaya çalışıyordu ki, bu bana festivalin ilk günlerini anımsattı. Hep birlikte Afyon’a gittiğimiz şair Refik Durbaş (rahmetli eniştem olur) kendine mayo getirmeyi unutmuştu, Hüseyin hemen ona bir şort buldu. Ancak şort suya girince öyle bir şişti ki, kahkahalar arasında ünlü şairimizi çok korktuğu sudan çıkarmak zorunda kaldık. Hüseyin dört numara büyük bir şort getirmişti. Bir de benim çok sevdiğim bir anım aklıma geldi. Bir seferinde topluca Afyon Müzesi’ne gitmek istemiştik ama müze tadilat nedeniyle kapalıydı, Hüseyin’in hemen Kültür Bakanı’nı aradığını, Kültür Bakanı’nın da müzenin açılması için emir verdiğini anımsıyorum. Müzede olağanüstü kadın heykelleri vardı, dalmış bir kadın heykelini incelerken koşarak yanıma 10 yaşlarında bir kız çocuğu geldi, nefes nefeseydi ve benim önünde durduğum kadın heykeliyle konuşmaya başladı. Meğer bu heykelle her gün okula gitmeden evvel konuşuyormuş, on beş gündür heykelini görmemiş, şimdi gördüğü konuştuğu için çok mutluydu. Uçakta kendi kendime gülümsüyordum, çevredekiler ne düşündü bilmiyorum ama boşverin. Hayat her zaman sanattan önde. Ve yaşasın Afyon Festivali, bir tohumdan mucizeler yaratan Hüşeyin Başkadem! Gerçekleri yazmayan gazete Piyanist Sadak vefat etti Piyanist Gülseren Sadak, 2 Nisan’da KKTC’de vefat etti. 88 yaşındaki sanatçı İstanbul’daki aile mezarlığında toprağa verildi. Sadak, son resitalini geçen ekim ayında Bellapais Manastırı’nda vermişti. Çellist, eğitimci, orkestra ve koro şefi Muhittin Sadak ile Ali Muhittin Hacıbekir ailesinden Mihri Hacıbekir’in tek çocuğu Gülseren Sadak, İstanbul’da doğdu. Dört yaşında müziğe başladı. İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda Ferdi Ştatzer’in öğrencisi oldu. 1952’deki mezuniyetinin ardından Cemal Reşit Rey’in tavsiye mektubuyla gittiği Paris’te Marguerite Long’un okulunda öğrenim gördü. 1959’da Türkiye’ye döndü. İtalya, İspanya, Romanya, Polonya, Çekoslovakya’da resitaller verdi. Türkiye’nin önde gelen orkestralarıyla çaldı. Orkestra eşlikli ve solo konserler verdi. 1999 Depremi sonrasında İstanbul’dan KKTC’ye taşınan sanatçı, 2011’de 15 yıl aradan sonra konser vermeye başlamıştı. “Yuja Wang, Daniil Trifonov gibi gençleri TV’de izleyerek tekniğimi güncelledim” diyen Sadak kendisini Chopin piyanisti olarak değerlendiriyordu. Sanatçı, Polonya’da, Chopin’in doğduğu evde konser veren ilk Türk piyanist olmuştu. Günlük gazete kadar etkili bir öykü dergisi olmayı hedefleyen “Öykü Gazetesi”nden Faruk Duman’la konuştuk. Ürünlerinizi oykugazetesi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz, olumlu olumsuz mutlaka yanıt veriliyor. n Dergi bir süre önce yoluna Can Yayınları’ndan ayrı devam etme kararı aldı. Yeni bir dönem. Ne gibi farklılıklar olacağını görüyorsunuz? Öykü Gazetesi, Türkiye’de öykünün özellikle 90’lı yıllardan sonra yükselmesinin bir sonucu. Biz yayın hayatına başladığımız zaman, ülkemizde öykünün nasıl yaygınlaştığını ve çokça yazıldığını biliyorduk. Amacımız, elimizden geldiği kadar çok öykü yayımlamaktı. Bu nedenle hem bilinen yazarları yayımlamak hem de yeni başlayanları teşvik etmek istiyorduk. Bu çok ilgi gördü. O zaman sevgili Can Öz, özellikle gazetenin sadeliğine, niyetine çok olumlu yaklaştı, bize ne şekilde olursa olsun destek olmak istediğini söyledi. Ama sonra değişiklikler oldu, şimdi yayıncımız Konu Kolektif... Bununla birlikte, yani bu süre içinde okurların, yazarların ve bizim düzenlediğimiz okur buluşmalarının sonucu olarak, öykü üstüne düşünce üretmek, söz söylemek gerekti. Biz de bir gazetenin yapması gerekeni yaptık, köşe yazıları, tefrikalar planladık. Şimdi tasarımla ilgili tamamlanmamış bir süreçten geçiyoruz. Bu tasarım, dağıtım sorunları bittiğinde, günlük gazete kadar etkili bir öykü gazetemiz olacak. Salt öykü değil artık n Salt öyküye, öykü düşüncesine odaklanmış derginin derdi amacı nedir? Bu amaçta bir görev üstleniş de var diyebilir miyiz? Salt öykü yayımlamak düşüncesini geride bıraktık son birkaç sayıdır. Ama öykü sayısını düşürmeden yaptık bunu. Şimdi... Daha çok öykü yayımlamanın elbette bir nedeni var. İlk öykü sünü gazetede yayımlayan pek çok arkadaşımız şimdi başka dergilerde de görünmeye başladı. Bir anlamda genç arkadaşların önünü açmış olduk. Bu bir yayın için hem önemli hem de riskli, zaman zaman, yayımladığımız öykülerle ilgili eleştiriler de aldık. Ama bu, Öykü Gazetesi’nin amacı zaten: Basılı, ulusal bir yayında yer almak çok zor. Ama o zaman bu genç yazarlara kim umut verecek? Bu bakımdan gazetenin hiçbir zaman burnu havada bir tavrı olmadı. Genç öykücüler bazen öyle öyküler yazıyorlar ki, ülkenin gündeminin hemen edebiyata yansıdığını izleyebiliyoruz. İlk sayfa öykülerine dikkat edin örneğin. Çoğu öykü, günlük gazetelerin Faruk Dumanlı ilk sayfasına çıkacak kadar etkilidir. Ayda 400 öykü geliyor n Yayımlanan metinler neye göre seçiliyor? Özellikle genç kalem tutanlar neye dikkat etsin? Gazetenin tek bir öykü anlayışına yönelik bir tercihi elbette yok. Birbirinden çok farklı bakış açılarıyla yazılmış öyküler geliyor. Ayda ortalama dört yüz öykü. Biz bunların hepsini okuyoruz ve arkadaşlarımıza olumlu ya da olumsuz mutlaka bir yanıt veriyoruz. Ölçütler neler? Türk edebiyatının bir geleneği var. Sait Faik gibi, 50 kuşağı yazarları gibi damarlar var, işte bu zincir zaten kendi ölçütünü koyuyor. Genç yazarın buraya eklenecek, kendine yer açacak bir ışığı var mı? Bu ışık varsa, ona cesaret vermek gerekir. Tabii bu söylediklerimden, nelere dikkat edilmesi gerektiği de anlaşılacaktır. Dergilerinizi Nurduran Duman adına Cumhuriyet Gazetesi’nin adresine gönderebilirsiniz. Fuat Güner’in konuğu: Antonis Remos Fuat Güner’in sunduğu “Aramızda Müzik Var” programı, bugün saat 11.30’da TRT 2’de. Programın 8. bölüm konuğu, ünlü Yu nan şarkıcı Antonis Remos... Fuat Gü ner, Antonis Remos ile Atina’da buluş tu. İkili, söyleşinin ardından “Dyo Psemmata” ve “Den Teleiosame” adlı şarkıları hem Yunanca hem TRT 2 11.30 Türkçe olarak birlikte yorumladı. “Aramızda Müzik Var” programının hem Atina’nın sanatsal mekanlarını ta nıtıldığı, hem de Antonis Remos ile soh bet ve müzik dolu sekizinci bölümü sa natseverle buluşuyor. YAYIN AKIŞI 10.35 Çırak 11.30 Bi İhtimal 13.20 Afrika’nın Gizli Dünyaları 14.10 En Tehlikeli Okul Yolları 17.45 Orada Bir Yer 20.00 Ailenin Yeni Üyesi 23.50 Korkunç Hayvanlar 01.35 Kutup Ayısı Yaz 08.00 Haftasonu Sabah 10.00 Iyilik Sağlık 11.00 Şimdiki Zaman 14.00 Haftasonu Haber 15.00 Dışaçı 17.00 Hafta Sonu Haber 18.00 Sinevizyon 19.00 Anahaber 20.00 İz Bırakanlar 21.00 Türkiye Nereye 08.30 İlker karagöz ile Çalar Saat Hafta Sonu 11.15 Memet Özer ile Mutfakta 12.15 Dünya Avucunuzda 13.15 Bir Aile Hikâyesi 16.00 Yasak Elma 19.00 Gülbin Tosun ile FOX Ana Haber Hafta Sonu 20.00 Bir Aile Hikâyesi 09.45 Yabancı Sinema Attila Marcel 13.30 Tarihin Ruhu 14.00 İhmal Edilebilir Nasihatler 15.00 BelgeselSayılar 17.30 Evliya Çelebi 18.30 Belgesel Sayılar 19.50 Karalama Defteri 20.20 Sinema 21.30 Yabancı SinemaYolcu (The Homesman) 00.00 Muasır 07.00 Güne Merhaba Hafta Sonu 09.00 Sağlık Kontrolü 14.20 Doğanın Tadı 16.10 Belgesel. Tohum 18.00 Hafta Sonu Ana Haber 20.00 5N 1K 21.00 Yeşil Doğa 21.30 Stüdyo 2’de Bu Hafta 22.00 Haber 22.15 Renkler 23.00 Gündem Futbol 08.00 Gün Başlıyor 11.00 Haber Bülteni 12.00 Gün Ortası 12.25 Ekonomide Görünüm 14.00 Gün Ortası 15.00 Habertürk Manşet 15.45 Ekonomide Görünüm 17.00 Akşam Haberleri 19.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Enine Boyuna 08.00 Haber Bülteni 09.15 Macerasever 11.25 Lezzetin Şarkısı 11.40 Tekno Hayat (T) 14.15 Gol 15.20 Makam Farkı 19.15 Osman Müftüoğlu ile Yaşasın Hayat 20.00 Ana Haber 22.05 Dünya Saati 23.05 NTV Belgesel Kuşağı Büyük Kediler 1. Bölüm (T) 08.15 Hayat Güzeldir 10.00 Cumartesi Sürprizi 13.00 Lezzet Akademisi 15.00 Çarpışma 18.45 Show Ana Haber 20.00 Güldür Güldür Show 23.30 Özgürlük Savaşçısı 09.00 Hafta Sonu 11.00 Büyüteç 13.00 Haberler 14.00 Genç Kılavuz 15.00 Mavi Yeşil Akdeniz 16.15 Köyden Köye 17.00 Kent ve Yaşam 18.00 Dünya Raporu 18.30 Ana Haber 19.30 Hatırla 20.30 Mavi Vatan 22.30 Gece Bülteni 09.00 Forum Hafta Sonu 14.00 Haber Turu 16.00 Haber 16 17.00 Tele Kültür 19.00 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Yerel Yaşam 21.00 Anında Manşet 23.00 Madalyonun Arka Yüzü 01.00 Sinema Kuşağı 04.00 Haber Turu 06.00 Silikon Vadisi 101 10.00 Çığır Açan Buluşlar 17.10 Morgan Freeman ile Bizim Hikâyemiz 19.00 Sıra Dışı Bir Kaya 00.45 Gizli Kalmış Tarih 01.30 7. Kıta. Antarktika 02.15 Kabusa Dönen Yolculuklar 03.00 Hazen Audel ile Kabile Yaşamı 4 (Derleme) 03.45 Kabusa Dönen Yolculuklar 04.30 Vinnie Jones. Rusya Serüveni (Özel Bölüm) 05.15 Korkusuz Balıkçılar. Kuzey Güney’e Karşı Derlemeler cumtv@cumhuriyet.com.tr C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle