25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 4 MART 2019 PAZARTESİ Devlet ve bayrak A KP’li Bursa Belediye Başkanı Alinur Aktaş geçen hafta, “Arkadaş hangi caddeye, hangi kültür merkezine bir tane Allah dostu, bir tane padişahın ismini verdin? Nerede bu devlete ve bayrağa savaş açmış, Türkan Saylan, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Nâzım Hikmet gibi, nerede dinle diyanetle problemi olan insan varsa, onların ismini verdin” biçiminde skandal bir açıklama yaptı. AKP’nin yeniden Bursa Belediyesi başkan adayı yaptığı bu şahıs, Nâzım Hikmet’i, Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u ve Türkan Saylan’ı, devlete ve bayrağa savaş açan insanlar olarak tanımladı! Bu açıklama aslında, AKP’nin kendi çarpık, dogmatik ve despotik zihniyetinin sonuçlarından birisidir. 1789 Fransız devriminden önce, monarşinin, feodalizmin ve teokrasinin geçerli olduğu dönemde, Fransa kralı, “ben devletim” ifadesiyle, kendi şahsı ile devleti özdeşleştirmişti. Aynı yaklaşımı Rusya’da Çar, Osmanlı’da Padişah göstermekteydi. NeoOsmanlıcı AKP de, devleti ve bayrağı AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile özdeşleştirdiği için, devleti ve bayrağı Erdoğan’a indirgediği için, AKP’nin ve Erdoğan’ın yanında olmayan, AKP’nin ve Erdoğan’ın İslamcı zihniyetini paylaşmayan herkesi, devlet ve bayrak düşmanı olarak ilan etme noktasına gelmiştir. Bu talancı ve fetihçi zihniyet, devleti babasının çiftliği sanmakta, devleti kendi kişisel tapulu malı gibi görmektedir. Cehalete, dogmatizme ve despotizme devleti yönetme yetkisi verildiğinde olacak olan da budur. Devleti yönetmek niteliğinden yoksun kişilerin becerebildiği tek şey, devleti işgal edip talan etmektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’e ve başta laiklik olmak üzere, cumhuriyetin kuruluş ilkelerine meydan okuyanlar, vatandaşlara devlet ve bayrak dersi vermeye kalkıyorlar, bunu yaparken de vicdansızlığı, yalanı ve iftirayı bir bayrak haline getirmekten çekinmiyorlar! Alinur Aktaş’ın hedef haline getirdiği Nâzım Hikmet, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Türkan Saylan gibi kişiler, Türkiye’nin onuru, namusu ve şerefi olan insanlardır. Onlar yaşamları boyunca, halk için, adalet için, özgürlük için, bağımsızlık için, vatan için mücadele vermiş olan kişilerdir. Alinur Aktaş’ın hayranlık duyduğu insanlar cehalete ve emperyalizme hizmet ederlerken, Nâzım Hikmet, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Türkan Saylan, devletin ve bayrağın bağımsızlığı için, bu devlet ve bayrak altında birleşmiş olan halkın aydınlanması ve kalkınması için mücadele veriyorlardı. Üstelik bu insanlar, mücadelelerinden dolayı büyük bedeller ödediler. Nâzım Hikmet yıllarca hapis yattıktan sonra sürgünde yaşadı, vatandaşlıktan atıldı ve bir daha ülkesine dönemedi. Uğur Mumcu ve Bahriye Üçok suikasta uğrayıp öldürüldüler. Türkan Saylan gözaltına alındı, hakkında soruşturma başlatıldı. Öğretim üyesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan hakkında soruşturma başlatan, kendisi kanserle mücadele ederken evini basıp onu gözaltına alanlar kimlerdi? AKP destekli İslamcı Fethullah Gülen çetesinin üyeleri, FETÖ’nün savcıları, yargıçları ve polisleri! Öğretim üyesi ve SHP Parti Meclisi üyesi Prof. Dr. Bahriye Üçok’u ve gazeteciyazar Uğur Mumcu’yu öldürenler kimlerdi? İslamcı terör örgütleri ve onların devlet içindeki uzantıları! Nâzım Hikmet’i hapise attıran kimlerdi? Tek parti döneminde CHP’nin içindeki bazı köşeleri kapmış olan sosyalizm düşmanları! Nâzım Hikmet’i vatandaşlıktan çıkartan kimdi? Demokrat Parti lideri ve Başbakan Adnan Menderes! Kimler bu devlete ve bayrağa savaş açmış, kimler bu devlet ve bayrak için savaşmış, bunu ancak kişilerin eylemleri, olgular ve tarih belirler! 4 MART 2019 SAYI: 34116 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım cengiz.yildirim@cumhuriyet.com.tr l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:26 06:10 06:33 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:51 13:23 16:17 07:34 13:08 16:03 07:55 13:31 16:28 Akşam 18:45 18:31 18:56 Yatsı 20:05 19:50 20:13 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: FUNDA YAŞAR ER HABER / YORUM Önceki perşembe, 21 Şubat, dünya siyasi tarihinin en etkili bildirilerinden biri olan Komünist Manifesto’nun yayımlanmasının 171. yılıydı. Karl Marx ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Manifesto, kapitalist üretim biçiminin temel özelliklerini emekçilerin gözlüğünden betimliyor ve Bütün ülkelerin işçileri birleşin diye son buluyordu. Dünya işçileri birleşemediler. Öte yandan Türkiye, özellikle 194590 arasında, yaklaşık yarım yüzyıl, komünizm düşmanlığını en yıkıcı bir biçimde yaşadı. Çoğu kez komünist olup olmadığına bakılmaksızın, insanlar idam edildi; öldürüldü; toplu halde yakıldı; sol düşünce düşmanlığı yapılarak geniş kitleler köreltildi. Şimdilerde çok ilginç bir gelişme yaşanıyor. Yerel seçimlere giden Türkiye’de nüfusu üç bin dolayında olan Ovacık’ın, Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu, komünist başkan diye, kamuoyunun önemli bir kısmı tarafından alkışlanıyor; büyük başarılarının bir sonucu olarak da partisi TKP tarafından Tunceli belediye başkanlığına aday gösteriliyordu. Ürettikçe özgürleşenler Bilinen bir gerçektir ki, üretim, insanı, beyni ve bedeniyle özgürleştiriyor. Maçoğlu, insanlık tarihinin bu en temel dersinin bilinciyle çalışıyor. Ovacık’ta doğal koşullara uygun ve insanı öne çıkaran bir anlayışla üretim süreci bir bütün olarak örgütleniyor. Üretici, emek ve sermayenin bir araya geldiği kooperatiflerde, yüzde 70 gibi büyük bir çoğunluğu kadın olmak üzere, bir araya geliyor; kooperatif üyele ‘Komünist’! ri birlikte karar alıyor. Yeni ürünlerin üretimi için uğraşılıyor; kadınlar başta olmak üzere, işsizlere iş alanları açılıyor. Demokrasinin can suyu olan katılım ile üretilen değerin hakça paylaşımı bir araya geliyor; birlikte yaşama geçiriliyor. Gerçek demokrasi ile ekonomik gelişmenin bu bütünleşmesi diğer sorunların çözümünü de çok kolaylaştırıyor. Sonuçta Ovacık patlaması yaşanıyor. Ovacık damgalı ucuz ve sağlıklı gıda ürünleri tüm büyük kentlerde açılan satış yerlerinde tüketiciye sunuluyor ve kapışılıyor. Dahası, Ovacık ürünlerine internet yoluyla da ulaşılabiliyor. Koca AKP iktidarı, yalnızca kimi büyük kentlerde tanzim mağazaları açarak hayat pahalılığına çözüm ararken, Ovacık, tanzim satışını, ileri teknolojiden yararlanarak tüm ülkeye yaymayı başarıyor. Ucuz ulaşımı sağlayan Maçoğlu, su hakkını ayrı bir yere koyuyor; Allah’ın suyunu halka para ile satmanın çok yanlış olduğunu vurguluyor. Böylece hayatları, Allah’ın adını pazarlayarak halkı aldatmakla geçenlere de, gerçekleri, gülerek ve anladıkları dilden anlatıyor! Yağma olmayınca Bu ülkede belediyecilik, çoğu durumda, imar rantı, yağma cılığı anlamına geliyor. AKP’nin uyguladığı inşaata dayalı ekonomi yaklaşımının da bir sonucu olarak, küçüklü büyüklü tüm kentler ve dahası kıyılardan yaylalara tüm ülke rant talanı alanına dönüşmüş bulunuyor; Başkan Erdoğan’ın sözleriyle, ihanet edilen, rezil edilen, bağrına hançer saplanan kentlerden geçilmiyor. Maçoğlu, kent rantlarının halkın malı olmasını, katılım ve açıklıkla sağlıyor; belediyenin gelir ve giderlerinin dökümünü, üstelik duvar ilanıyla ve sürekli olarak halka açıklıyor. Bu nasıl oluyor diye soranlara da, büyük bir özgüvenle çalmazsanız açıklayabilirsiniz diyor. Kuşkusuz, çok sayıda olmasa da, geçmişte ve günümüzde Maçoğlu gibi halkçı, dürüst ve demokrat çok belediye başkanı ve yönetimi var; ancak Maçoğlu yaklaşımı bütüncül özelliğiyle öne çıkıyor. Acaba Türkiye’nin yıllar yılı acımasızca komünist avcılığı yapan aşırı sağcıları, hiç olmazsa bugün, Maçoğlu’na bakıp yaptıklarından utanç duyacak noktadalar mı? Hiç sanmıyorum. Başkan’ın, seçim işbirliklerinden kendininkini millet, muhalefetinkini zillet olarak adlandırması; AKP Bursa Belediyesi başkan adayının, Nâzım Hikmet, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Türkan Saylan’ı devlet düşmanı sayması, aşırı sağcılarda aynı düşmanca anlayışın devam etmekte olduğunu kanıtlamıyor mu? Bu soruların yanıtı seçim sandıklarından çıkacak! 500 bin kişiye FETÖ’den işlem ALİCAN ULUDAĞ Türkiye genelinde Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olmak iddiasıyla hakkında adli işlem yapılanların sayısı 500 bine yükseldi. Bu kapsamda halen 259 bin 999 kişinin soruşturma veya kovuşturması sürerken, cezaevinde FETÖ’den 30 bin 947 kişi bulunuyor. Firari 22 bin kişi hakkında ise yakalama emri var. FETÖ’ye yönelik yürütülen soruşturma ve davalardaki istatistiklere Cumhuriyet ulaştı. Adalet Bakanlığı’nın 18 Ocak 2019 tarihli son istatistiğine göre bugüne kadar hakkında FETÖ’den adli işlem yapılanların sayısı 500 bin 650’ye yükseldi. 2 bin 60’ı çocuk Bunların 379 bin 732’sini erkekler, 103 bin 517’sini ise kadınlar oluşturdu. FETÖ üyeliği iddiasıyla 2 bin 60 çocu ğa da adli işlem yapıldı. 260 bin kişinin dosyası derdest Türkiye genelindeki savcılıklarda FETÖ iddiasıyla 142 bin 184 dosya açıldı. Soruşturma veya kovuşturması süren kişi sayısı ise 259 bin 99 oldu. Derdest soruşturmalarda 181 bin 455 kişi şüpheliyken, halen süren davalarda ise 78 bin 544 kişi sanık olarak yargılanıyor. 30 bin tutuklu, 22 bin firari Cezaevinde FETÖ gerekçesiyle 30 bin 679 kişi bulunuyor. Bunlardan 18 bin 679’u hükümlü veya hüküm özlü. Diğerleri ise tutuklu. FETÖ’den soruşturma veya kovuşturma geçirirken kaçan 22 bin 1 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı ve halen bu kişiler aranıyor. 24 bin 335’i soruşturma, 53 bin 20’si kovuşturma aşamasında olmak üzere 77 bin 355 kişi hakkında adli kontrol kararı uygulanıyor. l ANKARA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İç kulakta bulunan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 ve sarmal bir borudan oluşan 3 4 organ. 2/ 5 Merhamete, vicdana ya 6 da mantığa 7 dayanan adalet... “Yirminci 8 9 yüzyıl in sanları / 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Tepeler gibi yığıp 1 T E R A M İ S İ N / Deryalar gibi kan 2 E R A T M E R A içtiler” (Cahit Küle 3 R M U A F İ Z bi). 3/ ABD’de yayımlanan dünyanın en ünlü mizah dergilerinden biri... Divan edebiyatında, dört dizeden oluşan bir şiir türü. 4/ Bir sayı... 4 5 6 7 8 9 S İ S L AN I İ DEF İ KS M N SEZÜ İ P MA T E RMA L ERUH SUNA K ARADÜZ E N Yılmaz Güney’in bir filmi. 5/ Huni biçiminde çukur yer. 6/ Hindistan’da yetişen, tırmanıcı bir tür biber ağacı... Bilgisiz, kül türsüz kimse. 7/ Utanç duyma... Satrançta bir taş... Karışık renkli. 8/ Yapısına girdiği sözcüğe “yeni” anlamı katan yabancı önek... Köpek... Balık yakala ma aracı. 9/ Asya’da bir ülke. YUKARIDAN AŞAĞlYA: 1/ Aynı zamanda olan, birlikte yapılan. 2/ Yavru ya da yemiş yetiştirecek duruma gelmiş hayvan ya da ağaç... Evliya. 3/ Uyuşturucu bir madde... Ke miklerin yuvarlak ucu... Ateş. 4/ Şaşma belirten bir ünlem... İsveçli pop müzik topluluğu. 5/ Ağız muko zasında oluşan yüzeysel yara... Aralıksız yinelenen ve artık düşünmeksizin yapılan eylemlerin tümü. 6/ “Ala gözlü benli dilber / söyle söz ederler” (Ka racaoğlan)... Tellür elementinin simgesi. 7/ Hastalık ateşi. 8/ Erzurum’un bir ilçesi... Önemli tarihsel olgu. 9/ Nesli Çölgeçen’in yönettiği ve başrolünü Şener Şen’in oynadığı bir film. behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Amerikan Hegemonyasının Sonu Türkiye’de güçlü bir “ABD yenilmez, ABD gerilemez” fikri var. Oysa bu ABD için artık bir gerçeklik; yıkılmaz denilen Roma İmparatorluğu’nun ve Britanya İmparatorluğu’nun yıkıldığı gibi ABD emperyalizmi de yıkılacaktır! Kaldı ki ABD’de başta politikacılar ve akademisyenler olmak üzere pek çok kesim bu gerçekliği saptamış ve ötesinde, bu gerilemeye çözüm aramaktadırlar. Sentez strateji: Trump ABD’nin gerilediği gerçeği aslında yeni de değil. Hatta son 15 yıldır, ABD bu gerilemeye çözüm arıyor. Egemen sınıfın temsilcilerinin iki temel görüşü ortaya çıktı bu tartışmalardan: Birincisi, ABD’nin geri çekilmesi ve ileride yeniden atak yapmak üzere içeride güç biriktirmesi. İkincisi ise ABD’nin gerilemeye rağmen hâlâ en büyük askeri güç olmasından hareketle ve yangından en az etkilenecek ülke olacağı düşüncesiyle, geri çekilmeyip yangınlar çıkarması... Obama’nın iki dönemi, bu iki görüşün çarpışmaları dönemiydi. Trump ise bu iki görüşün çarpışmasının sentezi olarak başkan oldu; öyle iddia edildiği gibi tesadüfen seçilmiş, tabansız, egemen sınıfa dayanmayan biri değil yani... Ve Trump da o sentezi “önce Amerika” özetli stratejisiyle ilan etti. Gerileyen büyük güç doktrini ABD’nin dünya hegemonu konumundan büyük güç konumuna gerilediği, ama büyük güçler arasında birinci olduğu esasına göre belirlenen doktrin, “dünya düzeni” kurucu rolünden çekilme doktrini olarak da değerlendirilebilir. Nitekim doktrin küreselleşme karşıtı içeriğiyle dikkat çekmektedir. ABD bu doktrinle, kendi kurduğu düzenin artık kendisine değil, Çin başta olmak üzere rakiplerine yaradığını düşünerek, neoliberal küresel sistem karşıtı bir taktik pozisyon alacağını göstermektedir. Serbest piyasa ekonomisine karşı çıkmak, gümrük duvarlarını yükseltmek, Dünya Ticaret Örgütü’nden NATO’ya kadar pek çok uluslararası örgütün yapısını sorgulamak gibi... Bununla birlikte Trump doktrini, ABD’nin gelecekte er geç Çin ile çatışmak zorunda kalacağının da işaretini vermektedir. Önceki doktrinlerde ABD, Çin’i stratejik rakip olarak ilan etmişken, ilk kez bu doktrinde Çin’i “meydan okuyan stratejik rakip” kategorisine yükseltmiştir. Keza Rusya da Çin ile birlikte “Amerikan gücüne, güvenliğine ve zenginliğine meydan okuyan stratejik rakip” olarak değerlendiriliyor. Yeni bir dünya kuruluyor Önümüzdeki yıllar şu beş büyük kuvvetin güç mücadelesine sahne olacak: ABD, Çin, AB, Rusya ve Hindistan. Ve bu çarpışmanın sonucunda da yeni bir dünya kurulacak... Hatta ABDÇin küresel ticaret çarpışması nedeniyle o dünya zaten kuruluyor: Çin bir yandan ABD’nin kurduğu kurumlardaki ağırlığını artırıyor, diğer yandan da o kurumların karşısına liderliğini yaptığı alternatiflerini koyuyor. Yani Çin bir yandan payını artırarak IMF ve Dünya Bankası yönetiminde ağırlık kazanıyor ama bir yandan da bunların karşısına BRICS Yeni Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi seçenekler çıkarıyor. Amerikan rüyası bitti Artık dünya bu büyük değişime göre konumlanıyor. Örneğin AB içindeki kimi ülkelerin İran nedeniyle ABD’yle karşı karşıya gelmesi; örneğin Almanya’nın ABD’ye rağmen Rusya’yla Kuzey Akım2 projesine girmesi... Kuşkusuz ABD hâlâ büyük güçtür; stratejik savunma dönemine girse de, zaman zaman, şimdi Venezüella’da olduğu gibi, taktik ataklar yapacaktır. Ancak taktik ataklar, stratejik savunma pozisyonunu değiştirmeyecektir! Dolayısıyla şimdi başta Türkiye olmak üzere bölgemizdeki her devlet, her millet, her halk, her parti bu büyük gerçeğe göre konumlanmalıdır! Yeni bir dünya kurulurken, eski dünyanın şampiyonuyla ittifak yapmakta ısrar edenler kaybedecektir. Zira Amerikan rüyası bitti, “küçük Amerika” hayali sona erdi! İşte bu hayalin bittiğini resmi ABD belgelerine dayanarak Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan son kitabım Amerikan Hegemonyasının Sonu’nda anlattım: 5 büyük gücün 6 kıtadaki çarpışmasını, Türkiye’nin etrafındaki coğrafyada sürmekte olan kıran kırana mücadeleyi bu bağlamda inceledim. Artık top siz değerli okurlarımızda: Eleştiri ve görüşlerini bekliyorum... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle