18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 114 MART 2019 PAZARTESİ Kadın iş dışına itiliyorKamu personeli toplam 3 milyon çalışanın sadece yüzde 37’si kadınlardan oluşuyor KAGİDER Başkanı Sanem Oktar: Son 2 yıldır üniversite mezunu olup da işe giremeyen kadınların Endeks geliyor sayısı artıyor. Son çıkan yasalar ve doğum sonrası n KAGİDER’in gele uzun izinler nedeniyle işverenler yönetici pozisyonunda üniversite mezunu kadını tercih etmiyor. cek hedefleri neler? KAGİDER 62 milyar doları temsil ediyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye’de 1565 yaş arası 20 milyon kadın iş gücüne dahil olamıyor. Kadınlarda defliyor. Kadını önce girişimci yapıyorsunuz. Para kazanıyor vergi veriyor sonra kadınları işe alıyor. İş sahibi kadın sayısı artınca istihdama katılan ka KAGİDER’in mentorluk verdiği kadınların yüzde 26’sı işini büyüttüğünü söylüyor. Kanun yapıcıya doğru öneriler sunmak iş gücüne katılım oranı yüzde dın sayısı da artıyor. Türkiye’de ve AB için çalışıyo 34’ler seviyesinde. Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Sanem Oktar, son yıllarda çıkarılan parttime yasalar ve uzun doğum izinleri nedeniyle üniversite mezunu kadınların iş hayatının dışına itildiğini söyledi. Çalışan kadınların yüzde şu anda toplam 110 bin girişimci kadın var ve toplam girişimcilerin yüzde 8’ini oluşturuyor. Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 34. OECD ortalaması yüzde 58. Komşumuz Yunanistan’da bu oran yüzde 42 seviyelerinde. Genç kadın işsizliği yüz ruz. G20’de W20’nin başkanlığını yaptığımız için mart ayı sonunda Tokyo’da olacağız. Kadın girişimcilğini nasıl geliştiririz diye çalışıyoruz. Kagiderpusula.org diye bir sitemiz var. Buraya 40’ının evlilik ve çocuk sonrası de 18’lere kadar çıkıyor. Ana Türkiye’nin her tara işi bırakmak zorunda kaldığını dile getiren Oktar, “İşi bırakanlara ‘mutlu musunuz’ diye soruyoruz, yüzde 60’ı ‘hayır’ diyor. Çocuğuma bakacak ya da bırakacak uygun kreş bulsam çalışmak istiyorum diyor. Kadınları tekrar iş hayatına kazandırmak için, kreşlerin ucuz ve ulaşılabilir olması gerekiyor” dedi. Türkiye’de şu anda 110 bin odak noktamız girişimcilik olsa dahi kadının işgücüne katılımını sağlamak istiyoruz. Strateji kurulmalı n Nasıl iş hayatına katılacak kadın, bunun için atılan adımlar yeterli mi? Türkiye’de her yıl 1.7 milyon kişi iş hayatına katılıyor. Bizim bu sorunu çözmemiz fından kadınlar gelebilir ve girişimci olmanın eğitimini alabilir. Tuborg ile Kadın Girişimcilerin endeksini çıkarıŞehriban Kıraç’a konuşan Sanem Oktar, girişimci kadınların büyük kıs yoruz. Nisan ayında mının hizmet, tekstil ve tarım alanlarında faaliyet gösterdiğini söyledi. bunu açıklayacağız. Kreş sorunu çözülmeli girişimci kadının bulunduğu için her yıl var olan işsizler nu, girişimci kadın sayısı arttıkça, istihdama katılan kadın sayılarının da artacağını vurgulayan KAGİDER Başkanı Sanem Oktar ile, iş hayatında kadın sayısını artırmak için yapılması gerekenleri ve atılması gereken adımları konuştuk. n Kadınlarda yüzde 20’ye dayanan bir işsizlik varken, girişimci kadın sayılarını nasıl artıracaksınız? KAGİDER, girişimcilik yoluyla kadını güçlendirmeyi he Yüzde 30 daha zenginleşiriz n Son yıllarda kadın girişimci sayısı artıyor, dernekler daha çok kadın sorunlarını konuşmaya başladı, ne oldu da kadınlar farkedildi? Tabii kadın girişimci sayısının artması kolektif bir iş. KAGİDER’in de çorbada tuzu vardır. Bütün kadın örgütleri bununla ilgileniyor. Çünkü mağdur olan benim diyor. Hakka sahip olan uğraşmıyor. O yüzden kadınlar buna sahip çıkıyor. Dünya şunun farkına varıyor: Tek kanatla uçulmaz. Ekonomik olarak gelişmek istiyorsan kadınları yanına alman gerekiyor. Elinizdeki yetenek havuzunun yarısını kul le birlikte en az 22.5 milyon insana iş yaratmamız gereki n Kadınlar neden iş hayatına dahil olamıyor? yor. Türkiye’nin G20 ül 1565 yaş arası iş keleri nezdinde imzaladığı çok net Temsiliyet gücüne dahil olmayan 20 mil bir hedefi var: 2025’e kadar düşük yon kadın var. kadın istih Bura damını yüzde 41’e çıkaracağım. İşgücüne katılımı şu anda yüzde 34. Ye Türkiye’deki 13 işveren meslek örgütüne bakıldığında başkanların hepsi erkek. 7 yargı organlarında sadece 2 kadın başkan var. 81 ilin valisinin sadece 2’si kadın. Sanem Oktar’ın paylaştığı toblolara göre, akademik kadroların yüzde 44’ü kadınlardan oluşurken 176 rektörün 17’si kadın. TBMM’deki 539 da iki grup kadın var bir tanesi çalışmış çocuk ve yaşlı ba ni torba milletvekilinin 75’i kadınlardan kımı yü k2dcydaaea.i5şksvmialmy3eseçtiaaılitkyğysatoltrpıaina.hnrfiıamn dlearnoyluüşzKudamrekmie4l3uyn’üo7,p’nk2seoai5çrkdlsuamaoılşnıdşünulaıaseynrntolldiaeırntar.şodnayparüonılnzaludmsşeau3hdyieoçcyrie.oşirhş.yiaBnüdyidzzaraeüütgneınnnrvdduaaielyepidnnrlidaıklyaıa ödenecek. Tamam bun hil olamıyor. Yaptığımız lar iyi adımlar ama daha sür araştırmalara göre, çalışan dürülebilir işler yapılmalı. Ye kadınların yüzde 40’ı evli teneklerle iş taleplerinin örtü lik ve çocuk nedeniyle işi şüyor olması lazım. Türkiye’de bırakıyorlar. Ancak bıra henüz böyle ciddi bir harita kanların yüzde 60’ına so lanma yok. Ben size cerrah ye ruyorsunuz, memnun mu tiştirin demiyorum. Yukarıdan sunuz, mutlu musunuz di iyi bir stratejinin kurulması ve ye “hayır mutsuzum” di ona göre hareket edilmesi ge yor. ‘Eğer uygun rekiyor. çocuk bakım ko şulları sağlanırsa ben işime dönmek istiyorum’ diyor. Eşine soruyorsunuz evet çalışsın diyor. Çocuğuna soruyorsunuz, o da annem çalışsın diyor. Burada öncelikli çözülmesi gereken konu çocuk bakımı ve kreş sisteminin yaygınlaştırılması. Bunun uygun ücretlerle olması. Saatlerinin çalışan kadını destekler biçimde olması lazım. Şu anda özel sektörde 18.00’de işten çıkan kadın sayısı yoktur. Çocuğu 10 km. mesafede bir kreşe bırakmışsa ona yetişecek aldığı maaşın yarısını da oraya verecekse, zaten işgücünden kopuyor. Son dönemlerde üniversite mezunlarına baktık. Üniversite mezunu olan kadınların iş bulma oranları daha yüksekti. Ama son 2 yıldır üniversite mezunu olup da işe giremeyen kadınların sayısı arttı. Çünkü çıkan yasalar, doğum sonrası verilen uzun izinler nedeniyle işverenler kadın tercih etmemeye başladı. Özellikle özel sektörde yönetici pozisyonunda kadın lar tercih edilmiyor. Hamile kalırsa 1 yıllık doğum izni ve o koltuğun boş kalmasını kimse göze almıyor. Parttime yasası çıkarken, bu yasalar üniversite mezunu kadınların işe alımını düşürecek diye hükümete söyledik. Hadi uygulanacaksa kreş sorunu çözülsün dedik. Olmadı bunlar. Şimdi sonuçlarını görüyoruz. Bu sistem kadını daha düşük ücretli yere de sıkıştırıyor. Hiç iş hayatına katılmayan grupta ise ataerkil bakış açısı önemli. Örneğin gece çalışılan, ayakta olunan işler güvenlik sebebiyle ya da erkeklerin yoğun çalıştığı yerde aile diyor ki dur bakalım senin ne işin var orada kadın başına... Bu ve benzeri kültürel kodlar kadını işi hayatının dışına itiyor. Onların var oldukları becerilerle doğru işlerin eşleştirilmesi önemli. Bu gruptaki kadınların rol modellere ihtiyacı var. Teknolojik gelişmelerle evde ürettikleri ürünlere ticarete katkı sunabilirler. Minik adımlar lanmazsanız hedeflere ulaşmanız mümkün değil. Kadınlar ekonomiye eşit katılırsa Türkiye yüzde 30 daha zengin olacak. Bazen diyorum ki erkeklerin de buna itiraz etmesi lazım. Çünkü bu sistemde sadece onların çalışmasını bekliyoruz. Bizim büyüme politikalarımız aslında doğma endeksli. Halbuki bunu iyi yapan ülkeler var. Hem doğum oranı hem kadın istihdamı yüksek. Biz bu modelleri gidip hümükete anlatıyoruz. Bir kadın ünversite mezunuysa n Hükümet sizin dediklerinizin ne kadarını dinliyor? Dört yıldır lobi yapıyorum. Yasaların çıkması için çabalıyoruz. Ama minik adımlarla gidiliyor. Farkında olmakla, uygulama arasında ciddi fark var. Neden kadın olması gerektiğine dair binlerce sebep söylüyorum. Bizi dinliyorlar mı evet dinliyorlar. Ama ne kadar hareket ediyorlar... O yüzden bastırmaya devam. Herkesin beraber hareket etmesi gerekiyor. Kanada ne çocuklarının üniversite mezu den 15 kadın bakan, 15 ba nu olması yüzde 100, bir erkek kan erkek bakan yaptı. Neden üniversite mezunuysa çocuklarının üniversite mezunu olma ihtimali yüzde 50. Kadının kazandığı para ekonomide bölünerek gidiyor, eğtime sağlığa, gıdaya ayırıyor. Bu da toplu kalkınma anlamına geliyor. Japonya daha fazla kadını istihdama katacağım dedi. Ekonomik düşünce sistemi olarak da buna ihtiyaç var. Daha yaşanılabilir daha zengin bir dünya için buna ihtiyaç var. 27 yıldır dinmeyen acı Ali Ayaroğlu zalarında Türkiye’nin Avrupa’da bi Zonguldak’ta, 3 Mart 1992’de Türkiye Taşkömürü Kuru rinci olduğunu ifade eden Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymak mu Kozlu Müessesesi’nde çı, “Ülkemizde her yıl yakla hayatlarını kaybeden 263 şık 1500 işçi hayatını kaybedi maden işçisinin acısı, 27 yor. İş kazalarının yüzde 98’i, yıldır sürüyor. meslek hastalıklarının yüz İşçiler, o dönem meyda de 100’ü önlenebilirken, gerek na gelen grizu faciasında (metanhava karışımı) hayat Erdoğan Kaymakçı li önlemler alınmadığı için maalesef her yıl birçok insan hayatı larını kaybetmişti. İşçiler, facia nı kaybetmekte. Bizler, her 3 Mart’ta nın 27. yıldönümünde düzenlenen olduğu gibi bugün de iş cinayetleri ile törenle anıldı. mücadele etmek için sesimizi yüksel Zonguldak Demokrasi Platformu ta tiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kal rafından düzenlenen törene başta ma ma; esnek güvencesiz çalışma hiçbir den işçileri olmak üzere sivil toplum emekçinin kaderi değildir! İnsan onu örgütlerinin temsilcileri ve CHP’li be runa yakışır, güvenli ve güvenceli ça lediye başkanları katıldı. Yeterli ön lışma hakkımız için sesimizi yükselti lemlerin alınmamasından dolayı iş ka yoruz” dedi. l ZONGULDAK EREN CAN KEMAN 81 haftadır adalet arıyorlar Adalet Arayan İşçi Aileleri tarafından her ayın ilk pazar günü düzenlenen Vicdan ve Adalet Nöbeti, 81. haftasında da Galatasaray Meydanı’nda yapılamadı. Acılı aileleri meydana sokmama gerekçesi olarak ‘kamu güvenliği’ gösterildi. Eylem, Beyoğlu Tel Sokak’taki ‘Bir Umut Derneği’ önünde yapıldı. 17 yaşında özel bir hastanenin tabela işini yaparken elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden Eren Eroğlu’nun babası Aydinç Eroğlu, “5 yıldır süren davada sürekli savcılar değiştiriliyor, hapis cezası alan kimse yok, lanet olsun hukukunuza” diyerek tepki gösterdi. CHP Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Alper Taş da eyleme destek verdi. 11 Mart 2012’de Esenyurt’taki Marmara Park AVM inşaatında hayatını kaybeden 11 işçinin yakınları da 10 Mart günü aynı AVM önünde yapılacak anmaya katılım çağrısı yaptı. l İSTANBUL Seçimlere doğru muhalefet ve iktidar Muhalefet seçimlere yine çok zor koşullarda gidiyor. Seçmen sandığa atacağı oyun kaderinden emin olamıyor; son seçimlerin anısı şüphelerini, muhalefetin belirgin çaresizliği karamsarlığını artırıyor. İktidarın durumu da iyi değil. Elindeki tüm baskı ve propaganda araçlarına karşın, önemli bir dönemece geldiğinin farkında ve korkuyor. Bir günde oluşmadı Muhalefetin içinde bocaladığı çaresizlik bir günde oluşmadı. AKP döneminde, sürekli tekrarlanan yanlış tercihlerin ürettiği seri yenilgilerin tortuları üzerinde şekillendi. Bu şekillenme sürecinin kaynağında ısrarlı bir tutum ve bir yanılsama var. Muhalefet, gerek CHP olsun, gerek sol hareket olsun, “AKP nedir” sorusunu sormaktan ısrarla kaçındı. Kaçındığı için AKP’nin özgünlüğünü algılayamadı, onun sıradan bir parlamenter düzen partisi olduğunu varsaydı. Karışışındakinin siyasal İslamın faşist rejimini inşa etmekte olan bir parti olma olasılığını hesaba katmadı. Halbuki “AKP nedir” sorusunun cevabının içinde, bir toplumsal (siyasi kültürel) hareket, bu hareketin “pasif devrim süreci”, bir devlet ve toplum projesi, bu projeyi taşıyan örgütler, ekonomiksiyasi çıkarları ortak bir entelijansiya ve liderlik vardı. Bu dört farklı düzeyin toplumsal, tarihsel, kültürel özelliklerini, ekonomik reflekslerini, bunların birlikte işleyiş dinamiklerini anlamadan, projesi karşısında bir direniş hattı oluşturmaya uygun politikaları üretmek olanaklı değildi. Şimdi muhalefet (CHP ve sol) bu seçimlerde çok daha sert biçimde irtifa kaybetme, “Cumhuriyeti kuran parti” olmakla övünen CHP de marjinal konuma düşme riskiyle karşı karşıya. ‘Termidor’ korkusu Termidor, Fransız devriminin mirası bir kavram: Bir “devrim” süreci tıkanmaya, istikrarını kaybetmeye, aşırılıkları göze batmaya başlayınca, süreci bu noktaya kadar getiren “radikal” liderlik tasfiye ediliyor. Tükenen liderliğin yerine, aynı projeye sadık ancak daha ılımlı ve uzlaşmacı izlenimi veren bir liderlik geçiyor. Böylece, toplumdaki öfkeyi yatıştırıp, “devrimin” kazanımlarının konsolide edilmesi amaçlanıyor. “AKP nedir” sorusunun cevabı içinde gizli “toplumsal hareket” (siyasal İslam) 16 yıl boyunca toplumu, devleti yeniden şekillendirme, ülkenin ekonomik kaynakların ulaşma, onları kendine çalışacak biçimde denetim altına alma sürecinde önemli kazanımlar elde etti. Ancak bugün, siyasal İslamın partisi AKP’nin, toplumun yarısından fazlasını artık kendi projesine kazanamayacağının belli olduğu, her seçimde sonuç almak için giderek daha fazla yolsuzluk yapmak, dolayısıyla daha fazla risk almak zorunda kaldığı bir noktadayız. Siyasal İslamın “pasif devrim” sürecindeki dönüşümleri kolaylaştıran ekonomik koşullar, uluslararası dengeler artık yok. Aksine, denetim altına alınamayan bir ekonomik kriz ve dış politikada yaşanan sıkışma, siyasal İslamın içinde paylaşılan pastayı, seçmene dağıtabileceği sadakayı hızla küçültüyor. AKP hükümetinin imajı da içerde ve dışarda “beceriksiz”, “hırçın”, “baskıcı” bir yönetim olarak değişti. Genel olarak yerel konularda ve kişilikler üzerinde yürütülmesi beklenen bir yerel seçimlerde, AKP’nin liderini sahaya (çay dağıtmak gibi tuhaflıklarla) sürmek zorunda kalması, bir yetersizliğin itirafıdır. Bu yetersizlik de gözlerden kaçmıyor. Dahası, bu liderliğin konuştuğu her yerde, bezgin kalabalıkları heyecanlandırmak adına muhalefete yönelttiği abartılı suçlamalar, siyasal İslamın kimi liderlerini, hatta sermaye sınıfının önde gelen temsilcilerini tedirgin ediyor. Büyük sermayenin “ya hep ya hiç” noktasına sürüklenmek istemediği, siyasal İslamın ülkeyi geleneksel müttefiklerinden koparmakta olmasından hoşnut olmadığı düşünülebilir. Büyük sermaye, siyasal İslamdan aldıklarını yan cebine koyarken, sözcülerinin ağızlarını her açtıklarında demokrasi, adalet çağrısı yapması da bu hoşnutsuzluğun, bir “termidor” arzusunun ifadesidir. Gül, Davutoğlu, Babacan üçlüsünün yeni bir parti oluşumu niyetiyle öne çıkmaya başlaması, bir “termidor” senaryosuna uygundur. Bu senaryonun, AKP liderliğinde ciddi bir tedirginlik yarattığı söylenebilir. İş kazası iki can aldı Kayseri’nin Yahyalı ilçesindeki özel bir maden ocağında asansör boşluğuna düşen 36 yaşındaki işçi Barış Akış hayatını kaybetti. Akış, kuyudan maden çıkardığı sırada dengesini kaybederek asansör boşluğuna düştü. Akış kurtarılamadı. Adana’da da nakliyat firmasında bekçilik yapan Hasan Gezer (57), atık su borusunu değiştirmek için çıktığı çatının bir kısmının çökmesi sonucu zemine çakılıp, hayatını kaybetti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle