18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 3 MART 2019 PAZAR TASARIM: İLKNUR FİLİz PAZAR YAZILARI Kıraathaneler ve kültür Kahvenin ne olduğunu Avrupalı bizden öğrendi! Avrupalı Türklerin getirip Viyana’nın kapısına bıraktığı kahveyi bir AHMET ARPAD süre sonra güzel döşeli kahvehanelerde, daha doğrusu kıraathanelerde içmeye başladı. Gelenler masalarda duran gazete, dergi ve kitapları okudular, politikadan, günlük yaşamdan ve edebiyattan söz ettiler. Bu yüzyıllar boyu böyle sürdü gitti. Günümüzde Budapeşte, Viyana ve Prag’a uğrayanlar, eski monarşinin bu merkezlerinde kıraathanelerin eskisi gibi hâlâ yaşadığını görecektir. Keyfine düşkün insanlar, yazarlar, sanatçılar, iş dünyasından insanlar bugün de sabah kahvaltılarını, öğle yemeklerini, piyano müziği eşliğinde akşamüstü çaylarını burada alıyor. Yüksek tavanlı geniş salonların rahat koltuklarına kurulup, iş görüşmeleri yapıyorlar, kitap okuyorlar, mektup yazıyorlar. Yan salonlarda bilardo oynanıyor. Budapeşte’de Gerbaud, Café Centrale, Café Müvész, Book Café, Café New York, Viyana’da Café Mozart, Dehmel, Schwarzenberg, Central ne ise, Prag’da da Arco, Louvre, Slavia odur. Komünizmden sonra yeniden açılan Moldau kenti Prag’da yaptığınız bir gezintide kıraathanelerin düşünce ve edebiyat dünyasını ne kadar etkilemiş olduğunu hissediyorsunuz. Hele Arco’nun melankolik loşluğunda hâlâ 1910’lu, 1920’li yılları yaşıyorsunuz. Gözleriniz Franz Kafka’yı, Max Brod’u, Egon Kisch’i, Franz Werfel’i arıyor. Orta Avrupa’nın iki savaş arasındaki bu ünlü edebiyatçıları, sanki o anda kapıdan içeri girecekler... Filozofların, akademisyenlerin, ünlü sanatçıların ve hali vakti yerinde hanımların da uğradığı Viyana kıraathanelerinde Arthur Schnitzler, Stefan Zweig, Franz Werfel, Peter Altenberg günlerinin önemli bölümünü geçirirdi. Özgür düşüncenin kaynağı Eski İstanbul’da Tanzimat döneminde açılan kıraathaneler (okuma yerleri) yüzyıla yakın bir süre kent aydınları için kaçınılmaz bir buluşma yeriydi. Edebiyatçılar, düşünürler, gazeteciler, yayıncılar ve onlara yakın olmak isteyen gençler günün belli saatlerini Beyoğlu’nun, Tepebaşı’nın ve Babıâli’nin kıraathanelerinde geçirirlerdi. Tepebaşı’na damgasını vuran Kanuniesasi Kıraathanesi ile özellikle 1930’lu, 1940’lı yıllarda İstanbul’un tüm yazar ve kitapçılarının her gün bir araya geldiği, Ankara Caddesi’ndeki Meserret Kıraathanesi geçen yüzyılın sonlarına kadar ayakta kalmayı başarmışlardı. Buralarda buluşan aydın kişiler, gazeteciler, yayıncılar, gazeteleri ve edebiyat dergilerini okur, birbirleriyle sohbet eder, tartışır, fikir alışverişi yaparlardı. Çağdaş bilginin üretildiği, düşüncenin geliştiği, düşünürün yetiştiği kıraathanelerin sosyokültürel işlevi kaçınılmazdı. Şimdi hiçbiri kalmadı. Ellili yıllardan başlayarak, insanların iskambil oynayıp vakit öldürdüğü, bağıra çağıra futbol maçı seyrettiği küçük mahalle kahvelerinin sayısı artarken kıraathane kültürü giderek yok edildi! Onlar aydınlar için özgür düşüncenin kaynağı idi! Viyana kahvehane geleneğinin dünyanın başka hiçbir ülkesinde eşi benzeri yoktur. Burada bir araya gelen insanlar arasında fark gözetilmez. Tek başına biri, düşüncelere dalmış, önündeki acı kahvesini yavaş yavaş yudumlarken diğeri dostlarıyla sohbet eder, tartışır, bir başkası oturur bir şeyler yazar, kimi de karşısındakiyle iskambil oynar veya bir köşede duran sayısız günlük gazeteyi karıştırır. Stefan Zweig için Viyana’daki gençliğinde saatlerce oturduğu, dostları ile söyleştiği bu mekânlar bir “okul” olmuştu. “O günlerde gazeteler bizler için pahalıydı, herkes alıp okuyamıyordu”, der Zweig. “Polisten çekinen gençler de vardı.” Hitler’in 1938’de Avusturya’ya girmesiyle kahvehane kültürü ve edebiyatı geçici olarak sona ermişti. Savaşın ardından tekrar canlandı, çünkü Viyanalı böyle istiyordu! [email protected] Sarı Yelekliler vazgeçmiyor Fransa’da geçen yıl akaryakıt zamlarını protesto ile başlayan, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron karşıtı gösterilere evrilen Sarı Yelekliler gösterileri 16. haftasında dün de sür dü. Sosyal medya üzerinden örgütlenen eylemciler “gösterilere devam” çağrısında bulundu. Başkent Paris başta olmak üzere Marsilya, Nice, Bordeaux, Strazburg, Nantes ve Toulouse şehirlerinde de binlerce eylemci meydanlardaydı. Gösterilerde Macron yönetimi karşıtı sloganlar atıldı, eylemlere yönelik polis şiddeti protesto edildi. Alpler’in nefesi... Kıvrılan yol Avrupa’nın en yüksek te yürüyüşe çıkıp, ardından o meşhur dağı, Mont Blanc’a göz kırpıyor be Fransız baton ekmeği ile gazetesini yazlıklar içindeki yol eline alıp evinin yolunu tu culukta... Lapa lapa tanlar göze çarpıyor. beyaz taneler ahenk İklim değişikliğinin de le arabanın üstüne ini etkisiyle artık sağı solu yor... Hafif virajlı yolda belli olmayan hava bu kez arabanın lastiklerinin MİNE ESEN Megeve’de kar, kayak se karda çıkardığı hafif venlerin yüzüne gülmüş. gıcırtı dışında ses yok. Yaklaşık 2200 metre yük Dağ yolu boyunca sıra sıra ağaçlar, sekliklere uzanan Megeve’in yamaç üstlerinde kristal beyazlıklar, ara ara ları, zirvesi beyazlıklara bürünmüş. küçük bir kasaba, bir iki katlı dağ ev Sadece kasaba merkezi değil, pek leri... Siz deyin soluksuz bırakan man çok noktasına yayılmış gondol, tele zara, ben ekleyeyim zamanın durduğu feriklerle rahatça ulaşabileceğiniz te an. Ne özlemişiz deyip camları açıyo peler de hareketin merkezi. ruz, keskin ama o hani insanı bir anda dikelten serinlik çarpıyor suratımı Sisteme tepki... za, Heidi çizgi filmi misali ağzımız ku Şimdi dersiniz Fransa denince laklarımızda, rüzgâr saçlarımızda. Şe gündem kardı, gezmeydi, yemey hir hayatının aşk nefret yoğrulmasın di içme miydi diye... Haklısınız, yerel da olanlardansanız iyi bilirsiniz bu do de yabancı da gündemde değişmez ğaya özlemi. Hani sık sık söylediğimiz konu, Sarı Yelekliler... Ne olacak ha “bir nefes gerek”i... limiz diyen emekçisi de varlıklısı da Rüzgârın neşeli ıslığı kulağımızda Fransız’ı... Zorlu yaşam koşulları, ar istikamet noktamız İsviçre’den Fran tan yakıt fiyatları, vergiler, eşitsiz ge sa Alpleri’ne. Durağımız Megeve... lir dağılımı konusu hoşbeş sohbet Kelt dilinde “Suların üzerine ku rulu” kent anlamına geldiği söy leniyor... Fransızların yerel ol duğu kadar uluslararası kış tu rizminde başarıyla markalaştır dıkları bölgelerinden. Kışları ka yak, yazları yürüyüş, tırmanış gi bi dağ sporlarıyla çekim merke zi. Geçmişi 1910’ların ortalarına kadar uzanan ışıltılı bir bir ka yak merkezi haline dönüşme ta rihi var. Fransızların ilgisinin yanı sı ten sonra herkesin ortak kaygısının ra komşu İsviçreliler için de yakın merkezi. Fransız ve İngiliz, yaşları lığı nedeniyle tercih edilen bölge 20’lerin başlarında kayak, adrenalin lerden olmuş. Bir zamanlar çiftçilik tutkunu bir grubun sohbetinin orta le geçinen kasabanın, bir kadın ga sındayız. Ev sahibi misali Fransız, İn zetecinin 1913’lerde kaleme aldığı giliz arkadaşının Sarı Yelekliler’in ey Megeve’in kayak tutkunları için vaz lemlerine işaretle “Paris’te yine gös geçilmez olacağı övgüsüyle parla tericilere polis gaz atmış, yaralanan masına katkı sağladığı söyleniyor... lar varmış, neden bu sertlik” diye Avrupa’nın pek çok yerinde göre laf atması üzerine bir süre susuyor. bileceğiniz gibi küçük dar sokakları, Sanki başka bir ülkeden birisinin taşahşap ahenginin buluştuğu minik ağır çıkışına karşı savunmaya ge evler, kafe restoranlar, ışıltılı vitrin çer gibi, önce “ama polis dağılın diye li butikler, konsept mağazalarla çev uyarmış” şeklinde lafı geveliyor. Da rili. Tarihi kiliseye bakan bölgede kı ha atak diğer Fransız genç ise “yok sa tur imkânı veren at arabalarının da artık” dercesine gözlerini devirince o mekan tutuğu sevimli küçük meydan da koyveriyor. “Aslında olacak iş de albenili... Hafta sonu dağ evlerine tu ğil.. İnsanların üzerine gaz atıyorlar, ristler kadar Fransız emeklilerinin de kapsüller sekip ağır yaralıyor... ol ilgisi var. Sabahları köpeğiyle birlik maz, böyle olmaz...” Sonra grup cep telefonlarından paylaşılan eylem fotoğraflarını, polis şiddetini gösteren görüntüleri gösteriyor. Biri Lyon’da eylemlere katıldığını anlatıyor. Bir diğer İngiliz gencin, peki eylemcilerin istediği tam ne sorusuna Fransız arkadaşı “zam” diyor. “Macron yönetimi buna tamam demedi mi, şimdi ne o zaman...” sorusu gelince Fransız gençlerden önce İngiliz genç kadın söze giriyor, yavaşça ama vurgulayarak “hayatta kalabilmek, yaşayabilmek” sözleri ağzından dökülüyor. Gençler isyanla küresel çapta sistemin çarpıklığına verip veriştiriyor. Ortak espri noktaları ise liderlerin yalan dolanları, popülist manevraları. Vaatlerin gerçekleşeceğine ilişkin ise umutları cılız. Gençler gülümsüyor ama bilinmezliğin kaygısı olsa gerek bir yandan da kaşlar onlarca soruya karşın havada... Lüks turistik çekim merkezi Megeve’de emekçi, çalışan kesim müşteri velinimet misali konuyu açmamaya, şikâyetlerini açıkça dile getirmemeye çabalıyor. Ama bi raz samimiyet oluşunca “nefessizsiz, iktidar varlıklı zümre bizi görmez kıldı” diye bir çırpıda anlatıyor. Ortak söylem her şey pahalı, geçinmeye gücümüz kalmadı... Tunus asıllı bir Fransız ise aşırı sağ söylemlerin tehlikeli virajına girdiklerini söylüyor. Macron’un halkla buluşmalarını ise “çoktan ok yaydan çıktı” diye değerlendiriyor. Farklı bakış açılarına karşın özellikle orta yaştakilerin çoğu geleceğe dönük umudun yitirilebileceği kaygısında... Megeve meydanında kurulu dev çam ağacı ışıltılı. İnsanlar 7’den 70’e renk renk, cıvıl cıvıl. Kafelerden hafif yayılan müzikler, şerefe diye kalkan kadehler, hafta sonu kaçamağında, dar alanlarda samimiyetle iç içe çevrelenen kahkahaların uçuştuğu masalar, romantik takılanlar, yoldan gelen geçeni izleyenler... Kar küresi misali, masalımsı tablo içinde yaşanan o an... An keyifli, keşke zaman burada şimdi dursa denecek türden. Gerçekse her an düşecek çığ... “Tehlikenin farkında mısınız” diye soran Fransızların sayısı artıyor... [email protected] T.C. ÇATALCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2019/86 Esas Davacı, KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ile Davalılar, CEM SELİCİ, CEYHUN ÖZTÜRK, EBRU LİMONCU, MAHMUT BEYAZOĞLU, MELİH GÜNDOĞAN, METİN ÇAĞLAR, SİMGE GÖKGÖZ, TAHİR VOLKAN ÖZTÜRK, ZÜNBÜLE ÜNDER arasında mahkememizde görülmekte olan Kamulaştırma (Bedel Tespiti Ve Tescil) davası nedeniyle; Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2019/86 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. KARAYOLLARI Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul ili Çatalca İlçesi, Kaleiçi Mahallesi 159 ada 20 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmasına karar verilip, kamulaştırma kanunu uyarınca tüm işlemlerin tamamlandığı ancak taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı belirtilerek kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili talep edilmiş olup kamulaştırma ile ilgili diğer bilgiler aşağıda gösterilmiştir. 1 Kamulaştırılan taşınmaz malın tapuda kayıtlı olduğu yer mevki, pafta, ada, parsel numarası, yüz ölçümü vasfı: İstanbul ili Çatalca İlçesi, Kaleiçi Mahallesi 159 ada 20 parsel sayılı taşınmaz 2) 1 Taşınmaz maliki (davalı) ZÜNBÜLE ÜNDER 2 Taşınmaz maliki (davalı) CEYHUN ÖZTÜRK 3 Taşınmaz maliki (davalı)TAHİR VOLKAN ÖZTÜRK 4 Taşınmaz maliki (davalı)METİN ÇAĞLAR 5 Taşınmaz maliki (davalı)MELİH GÜNDOĞAN 6 Taşınmaz maliki (davalı)EBRU LİMONCU 7 Taşınmaz maliki (davalı) SİMGE GÖKGÖZ 8 Taşınmaz maliki (davalı)MAHMUT BEYAZOĞLU 9 Taşınmaz maliki (davalı)CEM SELİCİ 3 Kamulaştırmayı yapan idarenin adı: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 4 Davalı 2942 sayılı kanunun 4650 sayılı yasayla değişik 14. maddesi uyarınca tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargı da iptal ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilirler, 5 Açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği; KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 6 2942 sayılı kanunun 4650 sayılı yasayla değişik 14. maddesinde öngörülen 30 günlük yasal süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararını aldıklarını belgelendiremedikleri taktirde kamulaştırma işlemi kesinleşecek ve mahkememizce tespit edilecek kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına teslim edilecektir. 7 Mahkememizce tespit edecek kamulaştırma bedeli hak sahibi adına VAKIF BANK ÇATALCA ŞUBESİ’ne yatırılacaktır. 8 Davaya ve taşınmazların değerine ilişkin tüm savunma ve delillerin dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir. Keyfiet 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 5. maddesi ile değişik 10/4maddesi uyarınca duyurulur. 14/02/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 956849) Bir kahve, bir kedi lütfen! İçeri girdiğimizde, zaten faz la büyük olma yan kafede nere deyse tüm masalar doluydu. Otur ERDİNÇ UTKU mak üzere yönel diğimiz masanın üzerinde ise sonradan adı nın Papy olduğunu öğrendiğimiz kedi yayıl mış keyif yapıyordu. Sanki kedilerin evine da vetsiz misafirliğe gelmişiz gibi bizimle ilgilen medi bile. Öyle ya keyfinin kahyâsı değildik. Zaten bu mekânda müşterinin değil, kedinin dediği oluyordu. “Müşteri kraldır” sözü “kedi kraldır”a uyarlanmıştı. İnsanlardan sıkılan ke di, kafa dinleyeceği kendi özel bölmesine çe kiliyor. Kedilere oyuncak ya da pelüş hayvan muamelesi yapmak ise yasak. Gözümüz hemen duvarda asılı kafenin ku rallarına ilişti. “Kedilerin kuyruğunu veya ku laklarını çekmek, yanında kalmaya zorlamak, istemediği halde kucağında tutmak, uyuyan kediyi uyandırmak kesinlikle yasaktır./ Kedi leri beslemeniz gereksiz. Kendi gizli odaların da sürekli uyarlanan yiyeceklerle besleniyor lar./Mümkün olduğunca flaşsız fotoğraf çek meye çalışın. Bu, kedi dostlarımızın retinaları için iyi değil./ Beklenmedik hareketlerle kedi lerin tırmalamaması için ebeveynlerin çocuk larını yanlarından ayırmamalarını talep ediyo ruz. / Kediler, ihtiyaç ve arzularına saygı du yarak nazikçe davranılması gereken canlılar dır./New Chattouille’de iyi vakit geçirmek için sizden bu önemli noktalara uymanızı önemle rica ediyoruz. / Teşekkürler/Nathalie ve tüm New Chattouille ekibi » Sokaktan alınmışlar Garson olduğunu düşündüğüm kadın meğer Nathalie’ymiş. Müşterilere hizmet eden Nathalie’ye “müşteriler kedileriyle mi geliyor” diye soruyorum. Öyle ya “kedi kafe” denince aklıma ilk gelen şey “kedini yanına alıp gidip çay kahve içeceğin ve kitap okuyacağın yer” oluyor. Müşteriler kedileriyle gelemiyormuş. Kafede gördüğümüz, kafeyi kendilerine yuva edinen 5 kedi Nathalie’nin başkan yardımcısı olduğu “Ever’y Cat” adındaki kedileri koruma derneği tarafından kurtarılan sokak kedileri. Sağlık kontrolünden geçirilmiş, aşıları yapılmış ve kısırlaştırılmışlar. Nathalie duvarda asılı geçen yıldan kalma afişi gösteriyor. “1 Ocak 2018 tarihinden itibaren kedileri kısırlaştırmak zorunlu” diyor ve “Kedilerimizin hepsi, kafede birçok kişiyi görmekten hoşlanacak karaktere sahip kediler” diye ekliyor. Gönlünü kedilere kaptıran gönüllüler bu kafe ile aslında kedilerin korunması için farkındalık yaratıyorlar. 2014 yılında kedi koruma derneğinde gönüllü olarak çalışan Monika Jurczykowska’nın “kediler ve kaliteli yiyecek” formülü ile Brüksel’de açtığı Belçika’nın ilk kedi kafesi “Le chat touille” kurtarılmış sokak kedilerinin kedi severlerle buluştuğu bir ortam olmuş. Asıl amaç kedilerin yeni sahipleriyle tanışmasıymış. Fransızca’da “gıdıklamak” anlamındaki “chatouiller” sözcüğünden yapılan bir kelime oyunu ile “Le chat touille” olarak konulmuş kafenin adı. Monika bayrağı 2017 sonunda daha önce gönüllüsü olarak çalıştığı derneğe bırakmış. “Le new chat touille” oluvermiş kafenin adı. Bayrağı devralan Nathalie “Tüm hayvanları seviyorum ama kedilerin yeri başka” diye ifade ediyor duygularını. Le New Chattouille’de veya diğer kedi kafelerde yemek yerken ya da kahvenizi yudumlarken aynı zamanda kedilerin refahına da katkıda bulunuyorsunuz. Kedilere sağlanan bakım, yemek, barınma gibi masraflar nedeniyle fiyatların klasik ortalamadan birazcık yüksek olması normal. Kafede satılan kedi temalı hediyelik eşyaların geliri de minnoşlara gidiyor. Sayıları artıyor Gece gündüz çalışarak kutu gibi evlerde yaşamak zorunda kalan ve robotlaşarak insanlıktan uzaklaşanların hayvan sevgisiyle tekrar yaşam sevinci bulduğu ve insanlığını hatırladığı bir ortam kedi kafe. Evinde evcil hayvan besleme olanağı bulamayanların, kahvesini yudumlarken minik dostlarını sevebildikleri kurtarılmış bölgeler aslında. Belkide o yüzden sayıları gittikçe artıyor. An itibarıyla Brüksel, Gent, Namur, Liège, Brugge ve Mouscron’da 10’a yakın kedi kafe var, yenileri de yolda. Dünyanın ilk kedi temalı kafesi 1998 yılında Tayvan’da “Cat Flower Garden” adıyla açılsa da 2005 yılında Japonya’da “Neko no Jikan” (Kedi Zamanı) kafesinin hizmete girmesiyle dünyada bir kedi kafe furyası başlamış. Aslında Türkiye’de kedi kafe Belçika’dan çok daha önce, 2012 yılında Eskişehir’de, “Cafe de Kedi” adıyla açılmış ve geçen yıl 25 Temmuz’da mali nedenlerden dolayı buruk bir şekilde kapılarını kapatmış. Kedinin kafesi olur da köpekler durur mu? 30 Haziran 2018’de Gent’te Dogs & Drinks adıyla etkinlik olarak başlatılan Belçika’nın ilk köpek kafesi sabit bir mekânda faaliyet göstermek için arayışlarını sürdürüyor. [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle