18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 3 MART 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY Yorum Allah bile sizi kurtaramaz! Seçim arifesinde iktidar partisi mensupları öyle bir saçmalama yarışına girdiler ki, ben “Allah kimseyi şaşırtmasın” diyorum. Şu hale bakın AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mehmet Özhaseki eline almış mikrofonu konuşuyor: “CHP kazanması halinde bunlar 20 bin kişiyi işe alacaklar. O zaman PKK ve DHKPC gibi örgütler ‘sana destek verdik, sen de bizi gör’ diyecekler. İnsanların parklarında artık o militanlar olacak. Allah korusun evine su parası getiren tahsildarın militan olduğunu bir düşünün.” Bu ülkede gerçek anlamda hukuk olsa savcıların Özhaseki’yi gerçek dışı bir söylemle, ülkede iç savaş korkusu yaymaktan hemen tutuklamaları gerek. AKP mensupları dünyadan bir haber olduklarından iç savaşın kendilerine dokunmayacağını sanıyorlar, benden söylemesi iç savaş en başta iktidarları götürür. Saçmalamaları bitmiyor, Bursa Belediye Başkanı, Nilüfer Belediyesi’nin sokak adlarını kafasına takmış. Ve utanmadan Nâzım Hikmet’i, Türkan Saylan’ı, Uğur Mumcu’yu devlet düşmanı ilan ediyor. Bilmediği bir şey var, artık her sözünüze eyvallah demeyen, artık Tayyip Erdoğan’ı kurtarıcı peygamber olarak görmeyen, resmen aç bıraktığınız büyük bir kalabalık var. Onları hiçbir zaman hesaba katmadınız. Kendi yandaşlarınızı en olmadık mevkilere atadınız, öte yandan mağdur ettiğiniz işsiz genç yığınlar, atanmayan öğretmenler, KHK ile gelecekleri yok ettiğiniz binlerce insan var. Her şeyin bir doyum noktası vardır. Artık oradayız. Ülkenin en değerli insanlarına devlet düşmanı diyerek, bu haram saltanatınızı sürdüremeyeceksiniz! Siz de biliyorsunuz, İçişleri Bakanı Soylu, telaş ve korkuyla sağa sola saldırıyor. Korkuyor, çünkü artık insanların işsiz kalmaktan, hapse girmekten korkmadığının pekâlâ farkında. Uyduruk tanzim satışlarla, üç kuruşluk domatesin, iki kuruşluk patatesin artık hiçbir işe yaramadığını biliyor. Dünyanın hangi ülkesinde bir Cumhurbaşkanı yüksek bir platforma çıkarak yurttaşa üç kuruşluk çay atıyor. Bu görüntü bu ülkenin bir yurttaşı olarak benim içimi acıtıyor. Ama sizin içiniz acımıyor. Bu ülkeyi hiç sevmediğiniz ortada. Siz bu ülkeyi sadece cebinizi doldurmak için sever gözüküyorsunuz. İlk okullarda bizlere okutulan Ömer Seyfettin’in “Diyet” diye çok etkileyici bir hikâyesi vardır. Şöyle, adamın biri bir suç işler ve kadı kolunun kesilmesini emreder. Ancak zengin biri onun kol diyetini öder ve adamın kolu kesilmez. O zengin kişi her gün diyetini ödediği adama “bak ben senin diyetini ödedim bana borçlusun” diye durumunu adama hatırlatır. Sonunda bir gün adam eline bir satır alır, kolunu kesip diyet sahibinin önüne atar ve haykırır: “Yeter!” Şimdi sizlere bu hikâyeyi anımsatmak isterim, okumamışsınızdır. İnsanlar bir gün “yeter” diye haykırırlar. O gün artık her şey bir ölüm kalım meselesi olmuştur. Şimdi o günlerdeniz.! “YETER!” Bu arada size altı yaşındaki bir çocuğa anlatır gibi anlatalım: AKP bir Ortadoğu projesidir. Bir ılımlı İslam projesidir. Ancak bu projeyi hayata geçirmek için sizleri seçenler (çünkü sadece kendi cebinizi seviyorsunuz) artık sizden usul usul uzaklaşıyor. Çünkü gördüler ki, Türkiye bir Suriye, bir Irak, bir Afganistan değil, tutmuyor, ılımlı (nasıl bir şeyse) İslam olmuyor. Şeriat da kimselerin işine gelmez. Bu nedenden çok yakında yepyeni oluşumlar söz konusu olacak ve sizlerin sonsuz sandığınız saltanatınıza son verilecek. Maya tutmadı ve Allah sizi kurtarsın! Bu arada beslediğiniz Anadolu ve İstanbul burjuvazisine çok güvenmeyin, sermaye şak diye saf değiştirir. Kocamanlar da şimdiden yolunu yaptılar, yurtdışında evler aldılar, çiftlikler aldılar. Olanlar biraz alttakilere olacak. İşin tabiatı böyle. 3 MART 2019 SAYI: 34115 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım [email protected] l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:05 07:29 13:21 16:29 19:03 20:22 Ankara 05:50 07:13 13:06 16:15 18:48 20:06 İzmir 06:14 07:35 13:29 16:40 19:12 20:28 Kanatlı canlıların uçanı vardır, koşanı vardır. Uçan ile koşan arasında son toplamdaki fark, ölüm anındadır. Bir kartalın başını koparırsanız, uçamaz. Ama bir tavuğun ya da hindinin kellesini keser, serbest bırakırsanız, başsız hayvan bir süre daha, kanı boşalıp kalbi durana kadar koşar. Çünkü uçmak, koşmaktan hem daha zor, hem daha karmaşık bir fizik mekanizmasıdır. Yine de “soylu güç” armasıdır, kartal. Gücü kabasından ayırıp soylu hale getiren bu imgesel yüzündendir ki, Eski Roma’nın, ezelden ebede Almanya’nın, Avusturya’nın, Rusya’nın, elbette ki ABD’nin ve daha pek çok köklü ya da güçlü devletin simgesi, kartaldır. Kurdukları devletler pek köksüz ve güçsüz sayılmayacak Türkler, nedense hiçbir dönemde kartallığı düşünmemiş, göklerde avlana, yerlerde zehirlene soyu da yavaş yavaş tükendiğinden, kuşkusuz dayanıksız bulmuş olacaklar ki: Kurdukları sonuncu devlet Türkiye’yi, teknolojik anlamda kartaldan hem daha sağlam, hem daha gösterişli diye düşündükleri bir metaforla, yıllardır “motorları tam gaz çalışan, ama bir türlü havalanamayan devasa bir uçağa”, benzetenler çoktur. Bu metafor, yürek sesinde, “Ah bir havalansa!” dileğiyle yükselen, nihayet yükseklerden uçan bir Türkiye özlemini içerir. Ne var ki Türkiye’nin yıllardır piste çakılı kalması yetmiyormuş gibi, motorları da tek tek sustu, susturuldu. Zaten kartal değildi, son gelişmelerin ışığında görünen hazin gerçek şu ki, kafası koptuktan sonra kanı boşalana, yüreği durana kadar, nereye gittiğini bilmeden koşan bir “Turkey” var, artık. Birleşik Devletler’in mührüne kartal basan Amerikalıların, Türkiye’yi malum şükran gününde kurban kesip yedikleri nin gelmeyeceğinin canlı kanıtıdırlar. Hukuk devleti, bu ze vatın bilmeden sandığı ve sandığını uydurduğunun aksine, devletin kimseye Türkiye’den ciddi gerekçeler ortaya koymadan dokunamadığı, dokunduğu zaman da Turkey’e savunma hakkının, iddia ve itham hakkından üstün olduğu hukuktur. Hukuk devleti, sade “hindi” diye çağırmaları, herhalde bu infaza yabancı bir yurttaştan kamu gücüne, her özel ya da tüzel kişiliğin ya raslantı olmasa gerek! Bir okurumun, “Hep beraber kafayı yedik!” diye özetledi saya uymak zorunda olduğu bir adalet durumudur. Türkiye’de tam tersi oluyor. ği son tabloya bakılırsa, biz Türkler galiba “kafayı yemek” Yargı sistemi, insanların suçları kanıtlanmadan cezalandırıldık deyimini bile başımıza eninde ları bir işkence ve hatta intikam sonunda gelecekleri önsezerek mekanizmasına dönüştü. Yar uydurduk: Madem Türkiye’nin başı yenecek, niye elaleme gıdan kaçanlar, kaçmayanların hukukunu çiğniyor. bırakalım, kendi kafamızı kendi Hukuk devleti olmadan de miz yer, çıldırır, her gün birimiz mokrasi olmayacağına göre, tutulur, tüyleri yolunur ve ten kafası kesilmiş bir Turkey’in de cereye sokulurken de “Demok umutsuz koşusu, ancak “guguk rasi pişiyor!” diye sevinirdik, devleti”ne varır. nitekim seviniyorlar. Oysa bu cadı kazanında HHH Yukarda okuduğunuz yazım, demokrasi pişer, bu cadı avcılarından demokrat çıkar, diye 2010 yılında, artık kapanmış olan bir gazetede yayımlandı. ummak iyi niyetle açıklanama FETÖ, bazıları Adnancıların yacak bir cehalettir. Geçmiş hukuksuzluğa şim teknolojik desteğiyle üretilen sahte kanıtlarla orduyu ve diki hukuksuzlukla müdahale, yargıyı çökertirken; bugün her hukuku getirmez, bitirir. Hukuk iki örgütü çökertmeye çalışan suzluğa karşı, ancak hukuk ve yalnız hukukla mücadele edilir. devletin mutlak muktedirinin, Pennsylvania’daki hoca efen Hukuksuzluğun üstüne hukuksuzlukla gitmek, haksızlığı ikiye katlamaktan ibarettir. Her diyi “Artık bitsin bu hasret…” diye yanına çağırdığı 2012 yılına daha 2 yıl vardı. Ve ben, gün, ciddi kanıtlara dayanmayan, gerçekliği tartışmalı darbe hep böyle düşünüyor ve yazıyordum. planlarıyla insanlar tutuklamak, tutuklananları makul sürede Türkiye’yi yönetenler, eksik olmasınlar, hiçbir öngörümü yargılamadan, haksız ve dayanaksız gerekçelerle yıllarca yanlış çıkartmadılar. Keşke yanılsaydım, ama olmadı. içerde tutmak, dışarda kalan Dolayısıyla bu bir teşekkür: larda özgürlük duygusu uyandırmaz, tam tersine içlerine Türkiye’yi bugünlere taşıyan AKP iktidarına, bu iktidara baskı ve korku salar. Oysa demokrasi, özgürlük TBMM’deki gereksiz varlığıyla meşruiyet sağlayan CHP başta duygusu ve düşüncesidir. Kor olmak üzere muhalefete, her ku, baskı rejimlerinin ölçütü... sözümü doğruladıkları için Hukuk devletini, “herkese dokunulur” diye algılayıp su minnettarım. Mahvolan bir ülkede büyüklü nanlar, sadece cahilin dik alası küçüklü iktidarlarını güle güle olmakla kalmayıp, bu ülkeye bu kullansınlar, makam koltukları cehalet yüzünden demokrasi altlarında paralansın. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Lütfen daha az stres Umurunda mı darlık ve pahalılık! Elbette ayna ve cımbız yok. “Yerli ve milli” dilinde, “rabia” işareti elinde. “Dört” dese incileri dökülmez elbet. Ama demez. İncili Çavuş’u akla getirir diye demez. İncili Çavuş espridir. Espri “ruh” demektir ve ruhun yelpazesidir. Ne yazık ki espriden yana fakirdir. Vermeyince mabut, ne yapsın kel Mahmut. Adalet madelete girmeyelim. Nezaketi geçelim. İtibarı bin beş yüz, iktidarı ise sonsuzdur. Sabah demez, akşam demez, her fırsatta, her köşede konuşur. Kendi gibi olmayana fırça atar, biat etmeyeni, kulak asmayanı hor görür. Bin laf etse, yine de araya bir tanecik olsun latife sıkıştırmaz. Milletine bir buruk tesebbüsümü çok görür. Kabahat onda değildir elbet. Camlara o nutukları yazan danışmanlardadır ancak! Zira danışmanlık yan gelip yatma yeridir. Sayıları ise ürkütmeden sayılamaz adettedir. Birinin yazdığını, öteki okumaz. Reis ne yapsın? O yüzden bir dediği bir dediğini tutmaz. Bu durum onda da gizli stres yaratır. O stres hiddet olur. Şiddet olur. Gövdesine sesine yansır. Ona kulak veren millet “stres olmasın” da ne olsun!? HHH “Stres olmak” milletimize tebelleş olmuş FETÖ’den de büyük bir beladır. Tarihçilerin kutbu, merhum Prof. Halil İnalcık bu belaya şöyle parmak basmıştı: “Bir kelime ile iktifa edersek, zihni melekelerimiz dumura uğrar. Herkesin dilinde bir stres. Stres dediğiniz nedir? Dert mi, gam mı, kahır mı, elem mi, üzüntü mü, endişe mi, kasvet mi, nedamet mi, melal mi, hüzün mü, hüsran mı, hicran mı, ıstırap mı yoksa kâbus mu veya hafakan, teessüf, teessür, vehim veya buhran ya da gaile mi? Evet stres hangisidir?” Sorusuna yanıtı alamadı. 100 yaşına bastığı yıl da bu dünyadan çekip gitti. Sahi stres nedir? Saydıklarının hepsi midir? Yoksa hepsinden birazı mı? Biraz dert biraz kahır, biraz keder, biraz hicran, biraz kül biraz duman mıdır? Belki de kül Külliye, duman ise halkın hali pürmelalidir. “Bu memleket batarsa uzun laftan batar!” diyen merhum üstadımız Şinasi Nahit Berker’i haklı çıkarmadan söyleyelim: Halkın yarıya yakını için stres, maateessüf Recep Tayyip Erdoğan’dır. İşin daha da garibi Sayın Erdoğan için de stres, bizzat halkın yarıya yakınıdır. Dolanıp durması, kendisine bir hırsız ve yalancı demediği kalmamışlarla ittifak yapması bu stres yüzündendir. Yani, haklıdırlar. Stres hem ülkemiz hem de iktidar için, neticeten ve elbette bir beka meseledir. HHH Bilimsel makaleler “stres”i de şöyle tanımlıyor: “Vücuda yüklenilen, özel olamayan herhangi bir isteme karşı, vücudun tepkisidir!” “Stres” sözcüğü Latince “estrictia”dan geliyor. 17. yüzyılda felaket, bela, musibet, dert, keder, elem gibi anlamları var. 18 ve 19. yüzyıllarda ise kavramın anlamı değişmiş ve güç, baskı, zor gibi anlamlarda objelere, kişiye, organlara ve ruhsal yapıya yönelik olarak da “stres” sözcüğü kullanılmıştır. Buna bağlı olarak da bu stres sözcüğü, kişinin bu türden güçlerin etkisi ile biçiminin (karakterinin?) bozulmasına, çarpıtılmasına karşı bir direnç anlamında kullanılmaya başlanmıştır. (Prof. Dr. Nezahat Güçlü Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 1, Yıl: 2001, sayfa 91) HHH İncili Çavuş ile girdik. Eski üstadların öğüdü idi: “Yazının başı ile sonunu bağlamak gerek!” İncili Çavuş, Şah İsmail’in sarayına elçi olarak gönderilmiş. Önce bir sofraya buyur edilmiş. Ancak fazla baharatla yapılmış yemekler midesini bozmuş. Şah’ın huzuruna çıktığında ise elinde olmadan, afedersiniz biraz seslice gaz çıkarmış. Bunun üzerine o da hiç istifini bozmadan arkasına dönmüş: “Eğer, demiş, Şahı Alişan’a elçiliğe sen gelmiş isen biz sükut edelim, sen Şah’ım ile dilleş. Eğer biz gelmiş isek, sen biraz sükut eyle, biz konuşalım!” HHH Kıssadan hisse gerek. Muhalefetin, Külliye boykotunu sürdürmesinde yarar var. T.C. İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NDAN İLANEN TEBLİĞ Vergi K.N. Mükellef Adı Soyadı(Unvanı) Adres V.Dönemi Vergi Türü Vergi Tutarı Ceza Türü Ceza Tutarı 1170214066 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 03/2013 KDV 8,263.21 V.Z.C.Z. 24,789.63 1170214067 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 04/2013 KDV 8,335.33 V.Z.C.Z. 25,005.99 1170214068 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 05/2013 KDV 11,851.86 V.Z.C.Z. 35,555.58 1170214069 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 06/2013 KDV 11,106.65 V.Z.C.Z. 33,319.95 1170214070 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 07/2013 KDV 13,015.27 V.Z.C.Z. 39,045.81 1170214071 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 08/2013 KDV 9,642.95 V.Z.C.Z. 28,928.85 1170214072 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 09/2013 KDV 10,977.47 V.Z.C.Z. 32,932.41 1170214073 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 10/2013 KDV 5,949.41 V.Z.C.Z. 17,848.23 1170214074 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 11/2013 KDV 7,470.52 V.Z.C.Z. 22,411.56 1170214075 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 12/2013 KDV 9,788.86 V.Z.C.Z. 29,366.58 1170214076 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 01/2014 KDV 10,485.53 V.Z.C.Z. 31,456.59 1170214077 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 02/2014 KDV 4,461.08 V.Z.C.Z. 13,383.24 1170214078 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 0103/2013 GGV 7,171.34 V.Z.C.Z. 21,514.02 1170214079 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 0406/2013 GGV 26,078.21 V.Z.C.Z. 78,234.63 1170214080 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 0709/2013 GGV 28,029.74 V.Z.C.Z. 84,089.22 1170214081 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 1012/2013 GGV 19,340.66 V.Z.C.Z. 58,021.98 1170214082 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 0103/2014 GGV 12,491.19 V.Z.C.Z. 37,473.57 1170214083 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 0112/2013 GV 180,793.70 V.Z.C.Z. 542,381.10 1170214084 MEHMET EMİN AYDOĞAN BARAK MAH 1041 NOLU SOKAK NO:41 ŞAHİNBEY/ GAZİANTEP 0112/2014 GV 21,906.12 V.Z.C.Z. 98,577.54 Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerine ait olup yukarıda adı,soyadı ve ünvanı yazılı mükellefler adına salınan vergi ve cezalar nedeniyle tanzim olunan ihbarnameler bilinen adreslerinde bulunamamaları nedeniyle tebliğ edilemediğinden 213 sayılı V.U.K.nun 103106. maddelerine istinaden vergi dairesince ilan koymaya mahsus yerine asılmasına izleyen 15.günün ilan tarihi olduğu ilgililerin ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde bizzat veya bilvekale müracaatta bulunmaları veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini, bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı, ayın sonunda müracaatta bulunmayan veya açık adreslerini bildirmeyenler hakkında ilan tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılacağı ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 957034) C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle