23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sağnak 8 26 MART 2019 SALI TASARIM: İLKNUR FİLİZ DİZİ Venezüella’da sınıf temelli muhalefet Dün Cumhuriyet’te Uğurcan Ülger imzasıyla bir röportaj yayımlandı. Venezüella Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (Partido Socialismo y LibertadPSL) liderlerinden sendikacı Orlando Chirino ile yapılan söyleşiyi ilgiyle okudum.  2012’deki seçimlerde başkanlığa aday olan Chirino, ülkesinde işçi mücadelesinin önemli bir ismi. Emperyalistlerin 2002 yılında, dönemin Devlet Başkanı Hugo Chavez’e yönelik darbe girişimine ve petrol lokavtına karşı kitlesel direnişte de en ön safta yer aldı.  Ocak ayında Maduro, ikinci devlet başkanlığı dönemine başlarken bir yazı yazmıştım. Venezüella’nın bugünkü duruma gelmesinde oynadığı rol nedeniyle eleştirerek, ülkenin Bolivarcı Devrim’den epey uzaklaştığını belirtmiştim. O yazımın ana mesajı şuydu:  “Emperyalizmi durdurmak isteyen lider, öncelikle ülkesinde yargı bağımsızlığını sağlar, adil ve özgür seçim yapar. Maduro gibi yargıyı susturup Ulusal Meclis’i işlevsizleştirdiğinde ise diktatörlüğe kayar ve emperyalizme geçit verir. Ülkesinin bağımsızlığını korumayı hedefleyen, ilk olarak demokrasiyi güçlendirir. Bu, tarihin tüm dönemlerinde her ülkede böyle oldu.” Emperyalizmin kıskacında bir ülke Sonrasında seçimleri tanımayıp kendini geçici devlet başkanı ilan eden muhalefet lideri Guaido’nun ABD ile birlikte Maduro’yu kuşattığına tanık olduk.  O dönemde, “Maduro’yu eleştirmek, emperyalizme destek vermektir” diyenler çok oldu.  Oysa anlatmak istediğimiz şuydu: Venezüella halkı, elbette emperyalizme karşı birlik olmalı ama Maduro gibi kötü yöneticilerin hataları yüzünden bu müdahaleye geçit verdiği de görülmeli.  Chirino da bunu söylüyor. “Maduro’ya politik destek vermeksizin Trump’ın emperyalist tehditlerine ve Guiado’nun darbe girişimlerine karşı birleşilmesi” çağrısında bulunuyor.  Chavez ve Maduro’nun politikalarına “işçi düşmanı” olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor.  Maduro’nun, Chavez’in yarattığı “Boliburjuvazi” (hükümet yanlısı burjuvalar) desteğiyle diktatöryal bir rejim kurduğunu; Guaido’nun ise, ABD emperyalizminin ülkedeki başlıca temsilcisi olduğunu söylüyor. Venezüella’nın kapitalist ekonomik yapıdan çıkmasını sağlamayan, çokuluslu petrol şirketlerini ülkeden kovmayan, işçi ücretlerini 6 dolara kadar düşüren “21. Yüzyıl Sosyalizmi”nin bir “sahtekârlık” olduğu görüşünde.  Maduro ve Chavez hükümetlerinin emperyalizm konusunda ikiyüzlü bir politika uyguladığını şu sözlerle anlatmış Chirino:  “Bir yandan ‘imparatorluğa karşı’ söylemlerde bulunurken, diğer taraftan Total, Shell, Mitsibushi, Lukoil gibi çokuluslu şirketlerle anlaşmalar yaptılar ve emperyalist ülkelere dış borcu ödemeyi sürdürdüler.”   Krizin faturası patronlara!  Peki, kendisi ne öneriyor? Maduro yönetimine karşı sınıf temelli bir muhalefetin mümkün olduğunu söylüyor.  Yüzde 100 kamulaştırma, toprak reformu, dış borçların reddedilmesi gibi cesur politikaların yer aldığı bir politik programı var.  “Kendisini solda gören hiç kimse Maduro tipi bir sözde ilerici hükümeti savunmamalı” diye uyarıyor Chirino. Çünkü Chavez ve Maduro’nun izledikleri politikalarla sosyalizme yürümediklerini düşünüyor.  Geçmişte Öfkeliler hareketinin ve tüm dünyadaki milyonlarca işçinin sloganını sahiplendiği gibi “Krizin faturası işçilere değil, patronlara!” diyor.  Bornova’da bisiklet yaygınlaşacak CHP’nin Bornova Belediyesi Başkan Adayı Dr. Mustafa İduğ, kent içi ulaşım ve spor aktivitelerinde bisiklet kullanımını teşvik edeceklerini açıkladı. Seçim çalışmaları sırasında vatandaşların bisiklet yollarının ilçe geneline yayılması yönünde talepleriyle karşılaştıklarını söyleyen İduğ, bisiklet kültürünü yaygın hale getirmek üzere çalışacaklarını belirtti. l İZMİR / Cumhuriyet Selvitopu söz verdi İzmir’in Karabağlar ilçesinin CHP’li mevcut belediye başkanı ve başkan adayı Muhittin Selvitopu, Hayvan Hakları Federasyonu’nun (HAYTAP) hazırladığı “Söz Veriyorum” protokolünü imzaladı. CHP Karabağlar İlçe Başkanı Ali İhsan Yıldız, HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder ve yöneticilerle Karabağlar Merkez Seçim Ofisi’nde bir araya gelen Selvitopu, yeni dönemde de hayvan hakları konusunda çalışmaya devam edeceklerini söyledi. l İZMİR / Cumhuriyet Aydın’da sonucu iktidarın dili ve tavrıyla birlikte seçmenin duyguları belirleyecek ‘Efe’li rekabet Seçim atmosferini yoklamak için ayak bastığınız şehrin en kalabalık meydanında karşınıza ilk çı kan, seçim çadırlarının önünde bir elinde rengârenk balonlar diğerinde bir roman, ayakta kitap okuyan genç bir baloncu olursa ne düşünürsünüz? Ya o genç adam size okudukları içinde en çok Suç ve Ceza’yı sevdiği ni söylerse ve “Sadece bu ülkede değil tüm dünyada insanlar hiçbir şeyi ken dileri okuyup anlamıyorlar, hep baş kalarının lafıyla hareket ediyorlar. So run bunda” derse... Ben, bir an için hayatın gerçekten güzel olabileceğini düşündüm. İnsanların birbiriyle göz temasın dan kaçınarak ve rakiplerine diş bile yerek seçim propagandası yaptığı ge rilimli bir ortamın tam ortasında, bu gerilimin ve hatta yaklaşmakta olan seçimin anlamsızlığını ya da farklı bir anlamı olduğunu hatırlatan bu balon cuya bakıp, hem Aydın hem de seçim üzerine bambaşka bir yazı yazmak is Özlem Çerçioğlu terdim ama... Ne hayat öyle, ne de ger çekler... Gerçekler özet AYDIN le şöyle: Aydın’da 17 ilçe ve merkezde Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı birbirine bilene bilene çalışıyor. AKP’nin rakibi aleyhine kullandığı en büyük koz, su Büyükşehirlerde BÜYÜK YARIŞ MİNE SÖĞÜT Anketler ve genel hava Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde Özlem Çerçioğlu’nun daha avantajlı olduğunu gösteriyor. Kadın olması, sosyal belediyecilikteki iddiası ve halkla yakın teması büyük bir avantaj gibi. faturalarının yüksek liği. Vaadi ise seçim den sonra faturaları yarı yarıya düşür mek ve iki yıl hiç zam yapmamak. Ama iki dönemdir büyükşehir be lediye başkanlığı yapan ve “Topuk lu Efe” olarak anılan Özlem Çerçioğ lu, yapılan anketlere bakılırsa yerini yine koruyacak gibi görünüyor. Kadın olması, sosyal belediyecilikteki iddi ası ve halkla yakın teması büyük bir avantaj gibi. O yüzden geçen seçimlerde de Çerçioğlu’nun karşısında aday olan ve yüz bin oy farkla seçimi kaybeden ezeli rakibi AKP Aydın Milletveki li Mustafa Savaş’ın seçimden yine eli boş Meclis’e dönmesi muhtemel görü nüyor. Ama ilçelerde durum biraz karışık. CHP’nin aday belirlerken yaşadığı iç çekişmelerin bazı bölgelerde oy kay bına hatta tamamen seçim kaybına Sepetçi Ali Güymen neden olabileceği düşünülüyor. Duygular belirleyecek Tahminlere dayalı bilgiler bir yana seçim sonuçlarını tüm ülkede olduğu gibi Aydın’da da iktidarın dili ve tavrıyla birlikte seçmenin duyguları belirleyecek. Dikkatinizi çekerim, seçmenin seçimi değil... duyguları. O duyguların peşine düşmek için fotoğrafçı arkadaşım Gamze Kutluk’la birlikte Aydın’ın mahallelerinde kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. İlk durağımız suçun, karmaşanın en yoğun olduğu Ilıcabaşı. Bu mahallede Romanlar (bence Çingene daha soylu, güzel ve gerçek bir kelime ama onlar günlük konuşmalarda Çingeneyi rahatça kullansalar da resmi sıfat olarak kendilerine Roman denmesini tercih ediyorlar) yaşıyor. Kentsel dönüşümden nasibini almak üzere sırasını bekleyen, darmadağınık bir mahalledeyiz. Ne parkı park, ne evleri ev. Ama hayat neşeli, enerji yüksek, insanları dışa dönük. Mahalleye çocuk parkının olduğu noktadan adım atar atmaz iki genç kadın yolumuzu kesiyorlar. Yasemin ve Gamze. Birinin kocası hapiste, diğerinin anne ve babası... Gazeteci olduğumuzu öğrenir öğrenmez bir ağızdan anlatmaya başlıyorlar. “Af” diyor Gamze, başka bir şey demiyor. “Kandırdılar bizi. Af çıkaracağız dediler hep aldılar oylarımızı. Bundan sonra zor alırlar oy bizden!” “Yalan yok, uyuşturucu satar burada insanlar” diyor Yasemin “Ama orospuluk yapan, hırsızlık yapan yoktur. Onlar ayıp işler. Abla söyle, Roman kısmına kim iş verir. Erkekler uyuşturucu satmasın da ne yapsın?” Bağırışa çağırışa konuşuyoruz. Eteklerimizde koca gözlü çocuklar, karşımızda koca gözlü kadınlar, tepemizde korkunç gerçekler. Romanlar... ya da Çingeneler... uyuşturucu satmasınlar da ne yapsınlar? Ve af çıkartmayan iktidarın dediğini neden yapsınlar? Ama sepetçi Ali Güymen onlar gibi düşünmüyor. O CHP’ye diş biliyor. Sebep “Teröristlerle işbirliği”. Kürtleri sevmiyor değil. Aksine kız alıp vermişlikleri, dostluk etmişlikleri çok var. Ama Kürt politikalarına düşman. HDP’yi PKK ile bir görüyor. Sepetçi Ali sıkı bir AKP’li. CHP’nin HDP’yle iyi geçinmesini iktidarın dili ve aklıyla yorumluyor. Ölmekte olan mesleğinin, malzeme bulmakta çektiği güçlüğün, kentsel dönüşüme girecek mahallesinin, iş bulamayan erkeklerin, okuyamayan çocukların, suça bulaşıp duran halkının vebali ona sorarsanız topyekun CHP’de... ‘AKP bizi kandırdı’ Biz onunla sohbet ederken içeriye giren bir grup genç kadınla atışmaya başlıyorlar. Gülşen... Düne ka dar AKP için çalışıyormuş, mahalle temsilcisiymiş. Ama AKP’nin onları nasıl kandırdıklarını anlamış. Ve şimdilerde CHP için çalışmaya başlamış. “Bizi yanlarına çekene kadar yüzümüze güldüler sonra suratımıza bakmadılar” diyor. Mahallenin politik kanaat önderi gibi. Mahalleden AKP için çalışan 40 kişiymişler, hepsini peşine takıp geçen haftadan itibaren CHP için çalışmaya başlamış. Tek isteği Özlem Çerçioğlu’nun mahalleye bizzat gelip halkıyla konuşması. “Onun sesini canlı canlı duysalar, ona bir dokunsalar tüm oyları alır buradan” diyor. Aynı mahallede pencereden dışarı yı seyreden 70 yaşındaki Şerife Teyze ise ayaküstü yaptığımız ufacık konuşmada tam tersini söylüyor. “CHP’ye oy yok” diyor: “Yolum bozuk. Arıyorum cevap vermiyorlar. Sizi arayacağız deyip dönmüyorlar. Benim bu hanede 14 oyum var. Aslında bir yapsalar yolumu, açsalar telefonumu 14 oyun hepsi de onlar gidecek!” Parmaklarını göstere göstere “14” diyor. “14 oy. Şimdi bu on dördünü de Mustafa Savaş’a verdirteceğim ben, görecek o CHP!” Alevi nüfusun yoğun yaşadığı Beştepe’deki kahve sahibi Kemal Çağlı da o bölgedeki Alevi oylarının her zaman olduğu gibi tartışmasız CHP’ye gideceğini anlatıyor uzun uzun. Ama parti içi çatışmalardan ve aday seçimindeki anlaşmazlıklardan o da yakınıyor. Bunun oyları bazı mahallelerde olumsuz etkileyeceğinden endişeli. Aynı mahallenin bir diğer nüfus yoğunluğu da Makedonyalı göçmenlerde. İkinci çayımızı bir muhacir kahvesinde içiyoruz. Uzun yıllar tornacılık yapan şimdilerde emekli olan eski sendikacı Kazım Erbaş’ın masasına konuk oluyoruz. O bir sosyalist. O yüzden mevcut iktidara da muhalefete de aslen burun kıvırıyor. Mecburen ve hatta isteksizce vereceği oyun karşılığında politikadan büyük beklentileri yok. O hâlâ devrimler hayal ediyor, köklü değişiklikler, düzen dışı devinimler... Ufukta bir devrim de olmadığına göre... CHP’ye falan, öylesine oy verilecek işte... Mahallelerde yaptığımız bu ufak söyleşilerden görünen o ki öncelikle çoğunluğun kemikleşmiş bir politik görüşü yok. Bu bazı açılardan olumlu bir özellik gibi. Ama bir yandan etik değerlerin eksikliğinin de işareti. O yüzden iktidarın yıkıcı ve tehditkâr egemenliğinde girilecek bu seçimlerde alınacak sonuçların kimi bize halkın gerçek tercihini, kimi de korkularını ve pragmatizmini gösterecek gibi. Ama bu durum politikacıların pek GAMZE KUTLUk ‘Oylar ‘ETfoep’uykelu Kürt nüfusun yaşadığı Ovaeymir’de, boş bir arsanın ortasında yere çömelip muhabbet ettiğimiz Hakime ve Ayfer de hiç ikiletmeden “Oyumuz Topuklu Efe’ye tabii ki” diyorlar. Ayfer aslında düne kadar AKP seçmeniymiş. Ama Özlem Çerçioğlu’nu çok seviyor. “Kadın bir kere. Güçlü kadın gibisi var mı” diyor. İki Kürt kadınıyla uzun uzun kadınların gücü üzerine konuşuyoruz. Ve ülkenin sıkıntıları üzerine. “Neden AKP’den vazgeçtin?” diyorum. “Çok yoksullaştık” diyor. “Peki neden AKP’ye oy veriyordun eskiden?” “Başörtüsü meselesi yüzünden. Ne demek başörtülü kızlar okuyamaz! Sırf o yüzden sevdim ben AKP’yi. Bak halletti de. Artık her yerde başörtülü var.” Ayfer eskiden açıkmış. Başını birkaç yıl önce kapatmış. Ama kendi açıkken bile başı kapalı kadınların hor görülmesine çok içerlenirmiş. Ama şimdi oylar buradan hep CHP’ye gidecekmiş. Yolları yapmışlar. Evlere yemekler gönderiliyormuş. umurunda değil. Aksine, onlar her seçimde olduğu gibi seçmenin tüm zaaflarına ayrı ayrı oynuyorlar. Netice de hem anketler hem de genel hava Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde Özlem Çerçioğlu’nun daha avantajlı olduğunu gösteriyor. Aday yerine parti rakibi Yine de rakibine laf atarken “Efelik topukla değil, yürekle olur” diyen ama iktidarın gücünü arkasına alacak bir belediye başkanının Aydın’ı nasıl zenginleştireceğini ballandıra ballandıra anlatırken yüreğinden ziyade “ba Mustafa Savaş basına” güvenen bir efe tarif eden Mustafa Savaş’ın kendisini değil arkasındaki gücü öne çıkarmasının payı sonuçları ne yönde etkiler bilinmez. Ama sosyal politikacılığa önem veren, kadın ve çocuk konusunda pozitif ayrımcılığın altını çizen, yerel tohum gibi değerleri yücelten bir dili benimseyen ve erkeklerin arasında başarıyla durup kendisini geniş kitlelere sevdirmeyi beceren bir kadın belediye başkanının yolu şimdilik açık görünüyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle